TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/1836
Browse
Browsing TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 1697
- Results Per Page
- Sort Options
Article Osmanlı Devletinde Gayrimüslimlerin Hukuki Durumu ve Millet Sistemi(İbrahim Özcoşar, 2003) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti'nde, diğer İslam ve Türk devletlerinde olduğu gibi, hukuk esas itibariyle İslam hukukundan oluşmaktadır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti'nin gayrimüslimlere uyguladığı hukuk, İslam hukukuna dayanmaktadır. Bu sebeple Osmanlı'da gayrimüslimlerin durumundan bahsetmeden önce, İslam hukukunun meseleye bakış açısı bilinmelidir.Article Osmanlı Devleti’nde Cizye Ve 19. Yüzyıla Ait Bir Cizye Defteri: Cizre Sancağı’nın Cizye Defteri (Cizye Defter Numarası:375)(2006) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti’nin gelirleri arasında önemli bir yer tutan cizye, 19. yüzyılda bazı değişikliklere uğramasına rağmen, 1855 yılına kadar aynı isimle varlığını devam ettirmiştir. Osmanlı arşiv belgeleri arasında cizye defterleri, ait olduğu dönem ve bölge açısından önemli bilgiler sunan kayıtlardır. Cizre Sancağı’na ait 375 numaralı Cizye Defteri, bu açıdan değerlendirildiğinde, ait olduğu dönemle ilgili sosyal ve iktisadi açıdan önemli bilgileriihtiva etmektedir.Article 19. Yüzyılda ABD Misyonerlerinin Mardin Süryanilerine Yönelik Faaliyetleri(İbrahim Özcoşar, 2006) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı topraklarında ABD misyonerlerinin çalışmaları 19.yy.da başlamıştır. ABD’nin geleceğe yönelik sömürgecilik faaliyetlerinin alt yapısını oluşturan bu çalışmaların ilk hedefi Ermeniler olmuştur. Zamanla Osmanlı coğrafyasında geniş bir alana yayılan bu çalışmalar Süryanileri de hedef kitlesi içine almıştır. Süryanilere yönelen ABD misyonlarının, Misyonerlik çalışmalarını da kullandıkları en etkin yöntem eğitim kurumları olmuştur. Bu amaçla Süryanilerin Osmanlı sınırındaki Mardin’de, büyük bir eğitim kompleksi kurulmuştur. Bu kompleks çatısında yapılan çalışmalar, Süryaniler arasında bir kısmının Protestanlaşıp cemaatin bölünmesine sebep olmuştur.Article Mardin Kent Merkezinde 15 Yaş Üstü Kadınlarda Sigara İçme Sıklığı(2008) Çifçi, Sema; Keskin, Cumali; Çifçi, Sema; Değer, Vasfiye; Keskin, Cumali; 09.01. Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; 21.02. Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 21. Vocational School of Health Services / Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÖZET AMAÇ: Bu çalışmanın amacı Mardin kent merkezinde yaşayan 15 yaş üzerindeki kadınlarda sigara içiciliği sıklığı ve etkileyen faktörleri saptamaktır. YÖNTEM: Araştırma kesitseldir. Araştırma evrenini Mardin kent merkezindeki dört sağlık ocağı ve bir AÇS dispanseri bölgesinde yaşayan 15 yaş üstü 21 890 kadın oluşturmuştur. En az örnek hacmi Epi Info 2000 programında beklenen sıklık %22,1, kabul edilebilir %25 alınarak 759 bulunmuştur. Nisan –Mayıs 2005 tarihlerinde, Mardin Sağlık Yüksekokulu öğrencileri tarafından, her sağlık kurumundan rasgele seçilen 12 sokaktaki ilk 25 kadın alınarak toplam 1500 kadın ile yüz yüze görüşülmüştür. Eksik veri nedeniyle 29 anket değerlendirilmeye alınmamıştır. Sigara içme durumu hiç içmeyenler, içip bırakanlar ve halen içenler olarak sorgulanmıştır. Çapraz tablolarda halen sigara içtiğini söyleyenler sigara içenler olarak alınmış ve diğerleriyle (hiç içmeyenler ve bırakanlar) ile karşılaştırılmıştır. Veriler bilgisayar ortamında değerlendirilmiş, istatistiksel olarak yüzde, ki kare testi kullanılmıştır. BULGULAR: Kadınların %22,9’unun sigara içicisi, %3,9’ununn sigarayı bırakmış olduğu saptanmıştır. Sigara içiciliği en yüksek 25–34 yaş grubunda (%31,8) en düşük 55 yaş ve üzeri grupta (%10,0) bulunmuştur (p<0,01). Sigara içme sıklığı en yüksek “yüksek okul mezunu” grupta (%34,3) en düşük “okuryazar olmayan” grupta (%16,0) çıkmıştır (p<0,01). Sigara içiciliği eşinden ayrılmış kadınlarda %30,4 iken, evlilerde %24,4 ve bekârlarda %22,4 bulunmuştur (p<0,05). Sigara içiciliği çalışan kadınlarda (%40,2) çalışmayan yada ev hanımı olan kadınlardan (%21,7) daha yüksek çıkmıştır (p<0,001). SONUÇ: Mardin’de kadınlarda sigara içme prevalansı yüksektir ve önemli bir halk sağlığı surunudur. Genç yaştaki, eğitim düzeyi daha yüksek, eşinden ayrılmış ve çalışan kadınlar risk gruplarıdır. Bu gruplarda yönelik ayrıntılı çalışmalar yapılmalıdır ve sigara kontrolünde öncelikli gruplar olarak ele alınmalıdırlarArticle Osmanlı Dönemi Mardin Ermenilerinde Dini Değişim(İbrahim Özcoşar, 2008) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti’nin gayrimüslim vatandaşlarını yönetme şekli olan “millet sistemi”, temel olarak cemaatlerin kendi dini ritüel ve teşkilatlarını korumasını öngören bir yapıya sahipti. Bu sayede Osmanlı hâkimiyetinde yüzyıllar boyu kendi cemaat yapılarını koruyan gayrimüslimler, Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte Batı dünyasının misyonerlik faaliyetleri karşısında korumasız kalmışlardır. Batılıların misyonerlik faaliyetlerinin etkili olduğu alanlardan biri de Mardin Ermenileri olmuştur. 17. yüzyıla kadar sadece Gregoryen Ermenilerden oluşan Mardin Ermeni cemaati, misyonerlerin kararlı ve onların inanç sistemini değiştirmeyi amaçlayan çalışmaları neticesinde büyük bir değişime uğramıştır. Yaklaşık 200 yıl süren mücadele ve çatışma, 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde misyonerlerin kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu çalışmada, Mardin’de Gregoryen Ermenilerin tamamen ortadan kalktığı bu süreç değerlendirilmiştir.Article İKTİSAT TARİHİ AÇISINDAN NÜFUS TEORİLERİ VE POLİTİKALARI(2009) Güneş, Hüseyin Haşimi; 17.07. Department of Accounting and Tax / Muhasebe ve Vergi Bölümü; 17. Vocational Higher School / Meslek Yüksekokulu; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGelişmiş ülkelerde nüfus artış hızının durma noktasına gelmesi ve bileşiminde yaşlı nüfus oranının artması, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise nüfus artış hızının yüksek ve eğitimsiz olması çeşitli iktisadi problemlere ve sosyal dengesizliklere neden olduğundan günümüzde önemli bir konu olarak yer almaktadır. Tarihsel süreç içinde klasik ve modern iktisatçılar farklı yaklaşımlar geliştirmişler. Klasikler, iktisadi yapı ve nüfus arasındaki ilişkiye; toplumsal yapı, teknolojik gelişme, coğrafi yapı ve dini inançlara bağlı olarak farklı teoriler geliştirmişler. Klasik iktisatçılar; sermaye-toprak nüfus oranı, ulusal savunma, sınırları koruma gibi kaygılarla ele alırken, modern iktisatçılar; sanayi devriminden sonra teknolojik gelişmeler ve insan hakları söyleminin güçlenmesiyle birlikte farklı şekilde ele almışlar. Dünyadaki tüm toprakların sahiplerini bulmuş olduğunu kabul ederek; sermaye-toprak/nüfus oranı küçülmüş olduğunu tarıma elverişli yeni toprakların üretime katılmasının mümkün olamayacağını, ulusal savunma için kara birliklerine fazla ihtiyaç duyulmadığını buna ek olarak insan hakları ve kadın hakları gibi paradigmalarla birlikte ele alan modern iktisatçılar genel anlamda “optimum nüfus” oranı yakalamak kaygısının öne çıktığı nüfus teorileri ve politikalar geliştirdiler.Presentation Denizli yöresinden derlenmiş masallar inceleme-metinler(2009) Akyüz, Çiğdem; 02.15. Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi…Article Gazali ' de niyetsel anlam tasavvuru ve teolojik uyarlanışı(2009) Bor, İbrahim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiFollowing the precedent kalamic scholars of Ehl-i Sunnah (Islamic Ortodoxy), al-Gazali explains meaning on the basis of the intention of the speaking subject. In his two famous works on the issue, al-lqtisatfi'l Vtiqad and al-Marifethu'l Aqliyyah, speech is defined as "meaning determined in mind". This definition treats the "word" as being identical to "meaning" and rests on an understanding of meaning as intentional fixed content. In this apprqach, lingiustic elements (the phonemes, morphemes, words etc)matter simply as vehicles to reflect mental contents. In al-Marifathu'I Aqliyyah, Gazali presents detailed and elaborate analysis of thought, word and speech/meaning. In his scheme of thought, speech builds upon thought and corresponds to a content that is shaped in mind and communicated through language. The word is that linguistic dimension of speech which enables communicaton. As a main theological conlusion, Gazali tries to adapt this semantic conceptual framework to the analysis of divine speech with attention to the ontological difference between God and human nature. In al-Ikhtisad, Gazali evaluates divine speech in a literal way, as a real and singular attribute such as God's will and knowledge. In al Marifethu'l-Akliyyah, however, he approaches al-Farabi's and Avesenna's views suggesting that speech is not an additional property to knowledge. God's speech is an essential property, so it is eternal and immuatable like God's essence. Its eternity comes from the meaning side which depends upon knowledge. While the word, that is that which is created, is temporary. , When God addresses human beings on the historical plane, he does so as a speaking subject. This (divine) act realizes in different forms of revelation depending upon the statue of his interlocutors, e.g. prophets or other some elected persons.Other İbn Sina'nın kelamcıların hudus görüşüne yönelttiği eleştiriler(2010) Kılıç, Muhammet Fatih; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, kelâmcıların hudûs görüşüne İbn Sînâ’nın yönelttiği eleştirileri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaçla öncelikle kelâmcıların hudûs görüşü, İbn Sînâ’nın eleştirilerine konu olan boyutları ön plana çı karılarak ele alınmıştır. Tanrı kanıtlamasına zemin ha zırlaması açısından âlemin sonradan yaratılmışlığı, bu çerçevede Tanrı’nın en belirleyici sıfatı olarak ezelîliğin ortaya çıkması ve sıfatlar probleminin hâdis âlem fikri ni anlamsız kılmayacak bir şekilde çözülmesine ilişkin gayret, kelâmcıların hudûs görüşünün bu çalışmada ele alınan boyutlarını oluşturmaktadır. İbn Sînâ’nın kelâm cıların hudûs anlayışına yönelttiği eleştiriler ise dört nok tada toplanmaktadır. İlk olarak âlemin hâdis olduğu dü şüncesi birbirini doğuran ve teselsüle yol açan bir zaman anlayışını ortaya çıkardığından mantıksal açıdan kesinlik ifade etmez ve dolayısıyla kabul edilemez. İkinci olarak âlemin hâdis olması, tek başına bizi onun bir muhdisi ol duğu sonucuna götürmez. Üçüncü olarak hudûs görüşü çerçevesinde kaldığımızda âlemin varlığının devamı hak kında muhdisin bir etkisinden bahsetmemiz imkânsızdır. Dördüncü olarak hudûs görüşü, Tanrı’nın yaratma fiilini sonraya bıraktığı için Tanrı’yı işlevsizleştirmektedir.Article EYLÜL ROMANINDA ESTETİZE EDİLMİŞ KİMLİKLER(2010) Kanter, Beyhan; 02.15. Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiEylül is a novel of which psychological analyses have been significantly carried out. In the novel, the psychological pres sure of an impossible love on the novel characters that experienced this love is being handled in the terms of place and human. While the inten tions and psychological conflicts which place creates in the inner world of individual being told, inner worlds of characters are being presented to the reader completely. Ethical fact is not ignored while novel characters' emotions are being told in an aesthetic ground. In this study, the love be tween Necip and a married woman Suat and the relationship between aes thetic and ethic wherein their inner are present will be discussed in depthArticle Japon eğitim sisteminden Türk eğitim sistemine iyi örnekler(2010) Ekinci, Abdurrahman; 02.04. Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKarşılaştırmalı eğitim alanında en fazla çalışılan eğitim sistemlerinden biri Japon eğitim sistemi olmuştur. Özellikle Japon kalkınmasında temel ve belirleyici bir dinamik olarak kabul edilen eğitim, birçok ülke tarafından dikkatle incelenmiştir. Türkiye’de de bu bağlamda Japon eğitim sistemi üzerine birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen, özellikle Japon eğitim ve okul sisteminden uygulamalara yer veren araştırma sayısı yetersizdir. Bu çalışmada ise, Japon eğitim sisteminin tarihsel gelişimiyle birlikte, eğitim ve okul sistemi içerisinde örnek uygulamalara yer verilmiş ve Türk eğitim sistemi açısından uygulanabilirlikleri tartışılmıştır. Çalışma, literatür taraması ve yazarın 2005 yılında Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın (JICA), Japon eğitimi ve kültürü üzerine incelemeler yapmak üzere gerçekleştirdiği davet programı çerçevesinde Japonya’da yaptığı inceleme, gözlem ve deneyimlerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.Other Öğretmen adaylarının görüşleri açısından sosyal odaklılığın takım çalışması aracılığı ile yaşam doyumuna etkisi(2010) Ekinci, Abdurrahman; Abdurrahman Ekinci; 02.04. Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu araştırmanın amacı öğretmen adaylarında sosyal odaklılığın takım çalışması aracılığı ile yaşam doyumuna etkisini incelemektir. Araştırmanın çalışma evrenini 2009-2010 bahar döneminde Elazığ Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören son sınıf öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş çalışma evreninde bulunan 380 öğretmen adayına ölçekler dağıtılmıştır. Öğretmen adayları tarafından doldurulan 154 ölçek değerlendirilmeye alınmıştır. Araştırmada sosyal odaklılık, takım çalışması ve yaşam doyumu olmak üzere üç ölçek kullanılmıştır. Araştırma verileri LISREL 8.51 paket programında değerlendirilmiştir. Sosyal odaklılığın yaşam doyumu üzerindeki etkisinin takım çalışması aracılığı ile azaldığı belirlenmiştir. Takım çalışmasının öğretmen adaylarının sosyal odaklılık özellikleri ile yaşam doyum düzeyleri arasında tam aracılık etkisi yaptığı saptanmıştır.Other Popper and the theory of evolution(2011) Duman, Musa; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu makale, evrim teorisinin bilimsel statüsü hakkında, bu teorinin gerçek anlamda bilimsel bir karaktere sahip olup olmadığı hakkında Popper’ın ortaya koyduğu fikirleri incelemektedir. Önce Popper’ın bilimsel olma iddiasındaki bir bilgi türünün karşılaması gerektiğini düşündüğü kriterlere ilişkin bakış açısını sunuyorum. Devamında, Popper’ın bilim felsefesi alanındaki temel savlarını ve bu savların evrim teorisinin epistemolojik yapısına yönelik imalarını tartışıyorum. Evrim teorisinin biyolojik gerçekliğe ilişkin temel konumu, evrimci argümantasyonunun yapısını ortaya çıkarma gayesiyle betimlenmektedir. Popper’ın, 1977’ye dek, evrim teorisinin “metafizik bir araştırma izlencesi” olduğunu, ve verimli ve kapsamlı bir izlence olduğunu, öne sürdüğünü, ama geç dönem düşüncesinde bu iddiasından vazgeçtiğini ve evrim teorisine bilimsel bir statü kazandırmaya giriştiğini, ancak bunun da tüm bir yanlışlamacı stratejinin mantığı açısından, beraberinde getirdiği bazı gerilimlerin bulunduğunu not ediyorumArticle VARLIĞIN YOKSUNLUĞUNDAN YOKSULLUĞUN VARLIĞINA “ALİ NİZAMİ BEY’İN ALAFRANGALIĞI VE ŞEYHLİĞİ”(2011) Kanter, Beyhan; 02.15. Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTanzimat, siyasi anlamda olduğu kadar sosyal anlamda da bir değişimin habercisi niteliğindedir. Kültürel değişim, bireylerde gelenek ve modernite arasında bir ikilik oluşturduğu gibi sosyal zeminde de bir kaymaya yol açar. Bu kaymanın oluşturduğu tedirginlik, Türk romanınında vazgeçilmez temalarındandır. Abdülhak Şinasi Hisar, “Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği” romanında toplumsal yapıdaki değişimi ve kültürel bunalımı Ali Nizami Bey’in şahsında anlatır. Roman, genel olarak züppe tipinin yaşam algısı ve yaşamsal süreçteki dönüşümlerinin ironik bir tarzda anlatılması şeklinde kurgulanmıştır. Bu makalede, Ali Nizami Bey’in yaşamını oluşturan sosyal ve psikolojik şartlar irdelenmiştirArticle Yapı-Eylem Düalizminden Toplumsal Alanlar Teorisine(2011) Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyal teorideki yapı-eylem düalizminden hareketle Derek Layder’in ‘toplumsal alanlar teorisi’ni ele alan bu çalışma, sürekli olarak vurgulanan makro-mikro ayrımının sosyolojideki temel problemlere yaklaşım tarzını ortaya koymayı amaç edinmektedir. Sosyolojinin, problemli doğası nedeniyle bir kriz içinde olduğu iddiaları toplumsal gerçekliği anlamada nasıl bir yol izleneceği konusunu gündeme getirmiştir. Bu nedenle, toplumsal yapıdan hareketle toplumsal gerçekliğin anlaşılabileceği söylemlerine karşı, bireyden hareketle bu gerçekliğin anlaşılabileceği iddiaları ortaya atılmıştır. Dolayısıyla her iki görüşün de tek bir kanaldan toplumu anlama ve anlamlandırma çabası, toplumsal gerçekliğin anlaşılmasının bir yanıyla eksik kalmasına neden olmaktadır. Kuşkusuz, bu görüşlerin karşısında, makro ve mikroyu birleştirme çabasındaki teoriler de önemli bir yer edinmektedir. Layder’in toplumsal alanlar teorisi temelinde yapılan bu çalışmada sosyal teorideki yapı-eylem ayrımına karşı girişilen birleştirme çabaları ele alınmış, bu çabalar içinde ‘toplumsal alanlar teorisi’nin temel tezleri ve eksikleri tartışılmıştır.Other Citation - WoS: 6Lise öğrencilerinin matematik okuryazarlığına yönelik öz-yeterlik inançlarının belirlenmesi(2011) Bindak, Recep; Bindak, RecepBu araştırma, lise öğrencilerinin |9., 10., U. ve 12. sınıf! matematik okuryazarlığı öz yeterlik inançlarını belirlemeyi ve öğrencilerin öz yeterlik inançlarının cinsiyet, sınıf, okul türü, matematik dersi basan puanı, anne-baba eğitim durumu ve matematik dersine verilen önem değişkenlerine göre incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, 712 lise öğrecisi üzerinde yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak, "Matematik Okuryazarlığı üz Yeterlik Ölçeği" ve "Kişisel Bilgi Fromu" kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde, t-testi, varyans analizi ve çoklu regresyon analizinden yararlanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda, lise öğrencilerinin matematik okuryazarlığı öz yeterlik inançlarının cinsiyet, sınıl, okul türü, matematik dersi basarı puanı, anne-baba eğitim durumu ve matematik dersine verilen öneme göre anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Aynca. matematik dersi başarı puanı ve matematik dersine verilen önem değişkenlerinin matematik okurayazarlığı öz yeterlik inancının anlamlı birer yordayıcısı oldukları bulunmuştur. Elde edilen bulgular ilgili literatür eşliğinde tartışılmıştır.Article Phaidon’da ölüm, felsefe ve hakikat(2011) Duman, Musa; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu makale Phaidon’da ölüm, felsefe ve hakikat bağlamındaki Platonik düşünümleri incelemektedir. Phaidon’da bedene karşı mücadele olarak ve ölümle sıkı bir ilişki ile yürütülen bir şey olarak felsefe tasarımı vardır. Platon bunu ölümü tatbik etme olarak felsefe ya da ölüme hazırlanma olarak felsefe diye sunar. Beden ve duyulardan arınma ölümü tatbik etme temelinde gerçekleşmektedir. Bu ise, felsefi hakikatin yansız bir refleksiyonun nesnesi olarak değil fakat ruhun en yüksek etkinliği olan theoria’ya verilmiş kendi hakikati olarak ortaya çıkmasını sağlamaktadır.Article Mevlevîliğin kuruluş dönemi (xvı. yüzyıl) Gülşenî Şairler üzerindeki etkisi: İbrâhîm Gülşenî, Usûlî ve Za’fî örneği(2011) Adak, Abdurrahman; 02.08. Department of Kurdish Language and Literature / Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGülşeniyye tarikatı, Mevleviyye tarikatından önemli ölçüde etkilenen bir tarikattır. Gülşeniyye tarikatının kuruluşundan sonra, her iki tarikat arasında önemli bir iletişim ve etkileşim gerçek leşmiştir. Özellikle her iki tarikata mensup şairler arasındaki ilişki daha çok dikkat çekmektedir. Bu çalışmada Esrâr Dede (ö. 1211/1796)’nin Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’sinde Gülşenîlerle irtibata geçtiği söylenen Mevlevî şairler üzerinde durulmuştur. Bunlar Semâ’î Sultân Dîvânî, Yu suf Sineçâk, Garîbî, Şâhidî, Günâhî, Derûnî, Şuhûdî, Arşî, Bekayî, Vehbî ve Enîs Receb Dede’dir (on bir şair). Çalışmada bu şairlerin Gülşenîler ile olan irtibatı çerçevesinde her iki tarikat ara sındaki irtibat hakkında önemli sonuçlara varılmıştır.Other Dünden bugüne Türk dünyası destan anlatıcıları(2011) Akyüz, Çiğdem; 02.15. Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKültürel bellekte saklanan veriler, geçmişten günümüze genetik bir kod aktarması şeklinde taşınmış ve sözlü kültürün zenginleşmesini sağlamıştır. Sözlü kültür ürünlerinin yazıya geçirilmeleriyle de gelecek nesillerin onlara erişebilmeleri mümkün kılınmıştır. Destanlar da sözlü kültürden yazılı kültüre transfer edilmiş toplumsal miraslar olmaları bakımından yaratıldığı ve yaşatıldığı çevrenin kültürel imkânlarını gözler önüne sermektedir. Destanın yaratılması kadar icra bağlamı çerçevesinde yaşatılmasının da önemine binaen destanların statik yapısını korumasında birincil önemi destan anlatıcıları almaktadır. Bu makalede, Türk boylarında “bahşı/baksı”, “akın”, “jırav”, “âşık”, “meddah” gibi adlandırmaları bulunan genel anlamıyla destan anlatıcılarının dünü ve bugünü ele alınacak, geleceğiyle ilgili öneriler sunulacaktır.Article Vahiy-Kültür İlişkisi(2011) Bor, İbrahim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada kültürel, tarihsel bağlamın Hıristiyanlık ve İslâm vahyi için hangi düzeyde bağlayıcı olduğu Swinburne ve W.M. Watt örnekleri üzerinden ele alınacaktır. İlahi dinlerin mahiyetini belirleyen temel faktörlerin başında vahiy gelmektedir. Tanrı’nın insanla iletişiminin en belirgin formu olan vahyin de farklı biçimlerinden söz etmek mümkündür. Yeni Ahid’in yazılışı, zaman içinde biçimlenişi ve Kilisenin fonksiyonu Hıristiyan vahyinin kendine has sorunlarla yüzleştirirken; Kur’an vahyinin lafız ve mana olarak doğrudan Tanrı tarafından belirlenen bir vahiy olması onun karakteristik özelliğini oluşturmaktadır. Kur’an vahyi ile ilgili sorunların da bu özsel nitelik üzerinden ele alınması gerekir.