İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/19
Browse
Browsing İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 173
- Results Per Page
- Sort Options
Article 12. HANEDAN’IN (MÖ. 1991-1782) AŞAĞI NÜBYE’DE KURDUĞU KALE-ÜSLER YA DA “ESKİ MISIR YAYILMACILIĞI”NIN BAŞLANGICI(2016) Çıvgın, İzzetÇalışma, tarihteki kültürel temas (ticaret, öykünme, kolonileşme, fetih) örnekleri ile bunların toplumsal ve siyasal değişmeye katkısını inceleyen bir makaleler dizisinin parçasıdır. Metnin temel argümanı, "1. Ara Dönem" gibi sarsıcı bir deneyimden çıkan Mısır uygarlığının, "sınır güvenliği, siyasal istikrar, uzun-mesafeli ticaret yollarının denetimi, anıtsal bina inşaatları, bunların dekorasyonunda kullanılan doğal kaynaklara erişim kolaylığı ve daha fazla servet birikimi" için tarihinde ilk kez yayılmacı bir programa yaslandığı ve Orta Krallık devrinde uygulanan bu programın "Yeni Krallık emperyalizmi"nin hazırlığı olduğudur. Önceki dönemlerin aksine, "düzenli bir ordu"su bulunan ve güney sınırının ötesinde (Aşağı Nübye'de) 15 kadar kale inşa ederek buralara sürekli asker gönderen Orta Krallık, biriktirdiği serveti (uzun vadede Mısır evrenine eklemleyeceği) yabancı topraklar için harcamıştır. Mısır uygarlığının emperyal dış siyaset yolunda attığı bu ilk adım, "sonu ilhaka varan kolonileşme süreçleri"nin ilk örneklerinden olup deniz-aşırı modern koloni imparatorluklarının kuruluş serüveni ve onların koloniler üzerindeki tasarrufları ile büyük benzerlikler sergilemektedirArticle 1923’DEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE’DE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNİN GELİŞİMİ(2016) Eroğlu, OsmanBu araştırmada, Türkiye’de gelişen insan kaynakları yönetimi literatürü, özellikle 1923’lerden itibaren alanda ortaya çıkan değişimlerle etkileşimi bağlamında incelenmektedir. Çalışma öncelikle insan kaynakları yönetiminin ABD kökenli gelişim çizgisi tanıtılmakta daha sonra da söz konusu disiplinin Türkiye’de izlediği sürece yer verilmektedir. Çalışma özellikle Amme İdaresi Dergisinde yayınlanan makalelerden yararlanarak, Türkiye’de bu konudaki çalışmaları özetleyerek Türkçe alan yazınına katkıda bulunma amacı taşımaktadır.Article 3-6 Yaş Arası Çocukların Temel Matematiksel Kavram Gelişimlerinin İncelenmesi(Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2019) İnan, Cemil, Erkuş, Serdar; İnan, CemilBu araştırmanın amacı, 3-6 yaş arası çocukların temel matematiksel kavram gelişimlerini incelemektir. Araştırmanın evrenini 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Diyarbakır il merkezinde bulunan ve okul öncesi eğitimi almakta olan 3-6 yaş aralığındaki çocuklar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise evren içinde maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi ile seçilen 114 çocuk oluşturmaktadır. Araştırmada çocukların temel matematiksel kavram gelişim düzeylerini belirlemek için görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin yüzde ve frekans analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre bire bir eşleştirme, karşılaştırma ve uzaysal-mekânsal algı kavramaları üç yaşından; sınıflandırma ve geometrik şekiller kavramları dört yaşından; sıralama ve örüntü kavramları beş yaşından; ölçme kavramı ise altı yaşından itibaren çocuklarda gelişme gösterdiği görülmüştür.Book Part AB Üyeliği Sürecinde Türkiye İşletmeleri; Sorunlar ve Fırsatlar(Alfa Aktüel Yayıncılık, 2006) Ekinci, Mehmet BehzatBu çalışma, Türkiye işletmelerini konu edinmektedir. Bu çerçevede, KOBİ’lerimizin AB üyelik sürecindeki durumları, karşı karşıya bulundukları sorunlar ve fırsatlar açısından ele alınmaktadır. Her bir sorun, giderildiği takdirde, aynı zamanda bir fırsata dönüştüğünden, bu yönde çaba sarf etme gereği ortaya çıkmaktadır. Türkiye ekonomisinde faaliyette bulunan işletmelerin tamamına yakınını KOBİ’ler oluşturmaktadır. Bu sebeple, ekonomimize ilişkin yapılacak değerlendirmelerde bu unsurların göz ardı edilmemesi gerekmektedir. AB üyelik sürecinde de stratejik öneme sahip olacaklarından, bu işletmelerin sorunlarının minimum seviyeye indirilmesinin gereği ortaya çıkmaktadır. Çalışma kapsamında, belli ölçüde bunlara ilişkin ip uçlarına da yer verilmektedir.Article ADALET VE KALKINMA PARTİSİ DÖNEMİ TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ (2002-2017): DIŞ POLİTİKADA ÇATIŞMA VE İŞBİRLİĞİ(2018) Kazdal, MelihTürkiye-Rusya ilişkileri 500 yıldan fazla bir geçmişe sahiptir. İnişli çıkışlı ve savaşlarla dolu bu iki ülke ilişkileri tarihinde 2000’li yıllar ile birlikte değişim yaşanmıştır. Bu makalede Türkiye-Rusya ilişkilerinin Ak Parti dönemindeki seyri incelenmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerde fırsatların ve krizlerin neler olduğu ve nasıl ortaya çıktığı ele alınmıştır. Yaşanan bölgesel ve küresel gelişmelerin iki ülke arasındaki ilişkilere ne yönde etki ettiği ve bu gelişmelere karşı iki ülkenin kendilerini nasıl konumlandırdığı incelenmiştir. Özellikle siyasi gelişmeler üzerinden bir değerlendirme yapılmış ve ekonomik ilişkilere değinilmemiştir. Son olarak bu makalede iki ülke ilişkilerindeki bu değişimin nedeni anlaşılmaya çalışılmış ve her iki ülkenin bölgesel gelişmelere karşı nasıl bir politika izlemesi gerektiği vurgulanmıştır.thesis.listelement.badge Article AİLE ŞİRKETLERİNİN KURUMSALLAŞMASINDA İÇ KONTROL SİSTEMİNİN ARACI ETKİSİ: TRC3 BÖLGESİ ARAŞTIRMASI(2019) Polat, Erhan; Güneş, RecepAile şirketleri, ekonomik yapı içerisindeki payları nedeniyle ulusal ve uluslararası alanda önemsenmektedirler. Sürdürülebilir aile şirketi olmanın temeli kurumsallaşmaya dayanmaktadır. Kurumsallaşma, yapılması gereken işlemlerin sistemli hale getirilmesinin kavramsal düzeyde ifadesidir. Kurumsallaşma çabalarının yürütülmesi süreci ise kurumsal yönetim olarak ifade edilebilir. Kurumsal yönetimin başarısı, menfaat sahiplerinin haklarını gözetmesini sağlayan kurumsal yönetim ilkeleri ile bu süreci destekleyen kurumsal risk yönetimi ve iç kontrol sistemlerine dayanmaktadır. Çalışmanın amacı, aile şirketlerinde kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumsal risk yönetimi ve iç kontrol sistemi arasındaki ilişkilerin tespit edilmesidir. Çalışma kapsamında anket yöntemi uygulanmıştır. Anket çalışması için TRC3 bölgesi; “Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak” illerinde konumlanan aile şirketleri esas alınmıştır. Ankete 93 adet şirket sahibi katılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, kurumsal yönetim ilkeleri, kurumsal risk yönetimi ve iç kontrol sistemleri arasında ilişki tespit edilmiştir. Ayrıca iç kontrol sisteminin kurumsal risk yönetimi ile kurumsal yönetim ilkeleri arasında aracı rolünün olduğuna dair sonuç elde edilmiştir. Bununla birlikte şirket yapıları ile kurumsal yönetim ilkeleri, kurumsal risk yönetimi ve iç kontrol sistemi arasındaki farklılıkların olduğu tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler ışığında aile şirketlerinin kurumsallaşma çabaları kapsamında kurumsal yönetim ilkeleri, kurumsal risk yönetimi ve iç kontrol sistemi uygulamalarına daha fazla yer vermeleri önerilmektedir.Article ALGILANAN HİZMETKÂR LİDERLİĞİN ÇALIŞANIN TÜKENMİŞLİKDÜZEYİNE ETKİSİ(Uluslarası Sosyal Bilimler Dergisi, 2016) Kurnaz, GaziAraştırmanın amacı, algılanan hizmetkâr liderlik davranışlarının şirket çalışanlarının tükenmişlik düzeyine etkisini belirlemektir. Çalışmada enerji sektöründe faaliyet gösteren işletme çalışanlarına toplamda 250 anket dağıtılmış ve anketlerden 170 geçerli anket geri dönüşü elde edilmiştir. Veriler SPSS 22.0 programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizi sonucunda, algılanan hizmetkâr liderlik davranışları ile çalışanın tükenmişlik davranışları arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Bu kapsamda, hizmetkâr liderliğin alt bileşenlerinden güçlendirme, tevazu, sorumlu yöneticilik davranışlarının çalışanların tükenmişlik davranışlarını olumlu yönde etkilediği, cesaret, geride durma ve hesap verebilirliğinin ise, tükenmişliğin alt bileşenlerinden olan duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı hissi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu saptanmıştırArticle Arap Baharı Sonrası Avrupa Birliği’nin ’Yeni’ Komşuluk Politikası(Mukaddime, 2018) KIZILKAN, Zelal BaşakOrta Doğu ve Kuzey Afrika’da 2010 yılında ortaya çıkan halk isyan dalgaları, AB’nin Güney Akdeniz ülkeleriyle ilişkilerini komşuluk politikası bağlamında yeniden düzenlemesine neden olmuştur. Arap Baharı olarak da adlandırılan bu dönüşümün temelinde Orta Doğu halklarının baskıcı ve otoriter rejimler karşında sosyal, iktisadi ve siyasi hak talepleri yatmaktaydı. Ancak söz konusu rejimlere karşı yürütülen toplumsal hareketler sonuçları itibariyle sadece Orta Doğu ülkeleri ile değil, AB ile de yakından ilgilidir. Süregelen iç savaşlar ve güç boşlukları Avrupa’da güvensizliğin ve istikrarsızlığın kaynağı olmuş, AB’nin mücadele ettiği düzensiz ve yasadışı göç, iltica, insan kaçakçılığı, radikalizm ve terörizm gibi sorunlar bizatihi AB projesini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Üye devletler Akdeniz komşularına yönelik ulusal düzeyde yeni politikalar oluşturmaya çabalarken, AB düzeyinde değişimin ivmesini ve sonuçlarını yönlendirebilecek ulus-üstü düzeyde yeterli bir komşuluk politikasının üretilip üretilmediğiyse oldukça tartışmalı bir konudur. Bu bağlamda, bu çalışmanın temel amacı, AB’nin Arap Baharından sonra oluşturulan komşuluk politikasının temel unsurlarının neler olduğunu ortaya koymak ve böylece ’yeni’ komşuluk politikasının fırsat ve sınırlılıklarını tartışmaktır.Book Arap Baharı Sürecinde Suudi Arabistan’da Güvenlik ve Dış Politika(Nida Akademi, 2023) Acar, NecmettinGeleneksel olarak dış politikasında yumuşak güç unsurlarına başvuran, bölgesel rakipleri ile askeri karşıtlıklardan kaçınan, çatışan taraflar arasında arabuluculuğu önceleyen, maruz kaldığı tehditleri önlemek için ABD güvenlik garantilerine yaslanan İbn Suud rejiminin, Arap Baharı sürecinde bu geleneksel dış politikasından radikal bir şekilde uzaklaştığı gözlemlenmiştir. Bu süreçte rejimin dış politikasında yaşanan radikal değişim küresel, bölgesel ve ulusal düzlemde yaşanan gelişmeler ile bağlantılıdır. ABD’nin rejime sağladığı güvenlik garantilerinde yaşanan azalma, bölgesel aktörlerin rejimi tehdit eden politikaları ve rejimin gücünde meydana gelen nispi artış İbn Suud rejimini Arap Baharı sürecinde iddialı bir dış politikaya yönelmesine yol açmıştır. Rejim, bu süreçte bölgesel rakiplerinden kaynaklı tehditleri tırmandırmayı seçerek doğrudan askeri müdahalesi için bir gerekçe oluşturmuş, bölgesel çıkarlarını genişletmek için askeri güce başvurmayı da içeren çatışmacı bir dış politikaya yönelmiştir. Yeni dönemde geliştirdiği doğrudan askeri müdahaleye dayanan dış politikasını devam ettirebilmek için bölgesel aktörler arasında askeri oluşumlara liderlik etmeye, güvenliğini çeşitlendirmeye ve askeri/endüstriyel kapasitesini mümkün olduğunca arttırmaya çalışmıştır. İbn Suud rejimi, Arap Baharı sürecinde takip ettiği bu iddialı dış politika ile rejimine yönelik tehdide yol açan devletleri ve devlet dışı aktörleri dengelemeyi ve bölge genelinde oluşan güç boşluklarından da yararlanarak jeopolitik nüfuzunu genişleterek Ortadoğu bölgesinde liderlik rolü oynamayı hedeflemiştirBook Part AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE YENİLENEBİLİR ENERJİ TÜKETİMİ, FİNANSAL GELİŞME, TİCARİ AÇIKLIK VE DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE GİRİŞİ ARASINDAKİ NEDENSELLİK İLİŞKİSİ(Gazi Kitabevi, 2021) Atay Polat, Melike; Ergün, SuzanEnerji hayati bir kaynaktır ve ekonomik kalkınmanın motoru olarak kabul edilir.Article Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Suriyeli Mültecilerin Dayanıklılığını Geliştirme Stratejileri(Mukaddime Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2018) KIZILKAN, Zelal BaşakSuriyeli sığınmacıların zorluklar ve şoklar karşında dayanma, direnme ve toparlanıp eski haline gelme potansiyelleri olarak tanımlanan “dayanıklılığının” ulusal ve uluslararası düzeyde geliştirilmesi, Suriyeli mültecilerin toplumsal, siyasi ve kültürel entegrasyonuna önemli bir katkı sunmaktadır. Makalenin temel amacı Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Suriyeli mültecilerin “dayanıklılık” kapasitesini güçlendirmeye yönelik politikalarının ve araçlarının neler olduğu ve söz konusu araçların etkinliklerini tespit etmektir. Makale Türkiye ve AB’nin Türkiye’deki Suriye toplumunun dayanıklılığını artırmaya ne ölçüde ve nasıl katkı sunduğunu ortaya çıkarmayı hedeflemektedir.Book Part AVRUPA BİRLİĞİ,AKTÖRLER VE SURİYE KRİZİ(Copyright© Artuklu Üniversitesi Yayınları Mardin Artuklu Üniversitesi, Artuklu Yerleşkesi, Diyarbakır Yolu, Artuklu / Mardin Tel : +90 482 2134002 • Fax : +90 482 2134004 • web : www.artuklu.edu.tr, 2019) Mohamad RashidÇalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk olarak Suudi Arabistan’ın dış politika ilkeleri ve bölgesel güvenlik vizyonu üzerinde durulacaktır. Suudi Arabistan’ın dış politika ilkeleri açıklandıktan sonra, Suudi Arabistan’ın tarihte karşı karşıya kaldığı bölgesel sorunların neler olduğu ve Suudi Arabistan’ın söz konusu problemleri ele almaya ilişkin dış politika tercihleri analiz edilecektir. İkinci bölümde, Arap Baharı’na yönelik Suudi Arabistan’ın nasıl bir politika izlediği analiz edilmeye çalışılacaktır. Üçüncü bölümde ise Suudi Arabistan’ın Suriye politikası irdelenecek ve Suriye’deki muhalif güçleri hangi saiklerle desteklediği tartışılacaktır.Article Avrupa’nın Önyargılarının ve Çelişkilerinin Bir Sonucu Olarak İslamofobi(2017) Samur, Hakanİslam'a ve Müslümanlara yönelik negatif tutum ve davranışları ifade eden İslamofobi, son çeyrek asırda Avrupa ülkelerinde varlığını giderek artıran çok önemli bir sorundur. Bu sorunun ana sebebi olarak, başta kendisini İslam'la irtibatlandıran bazı kişi ve örgütlerin dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleştirdikleri terör saldırıları olmak üzere, genellikle Müslümanların tutum ve aktiviteleri gösterilmektedir. Şüphesiz, İslam'a ve Müslümanlara yönelik birtakım negatif yaklaşımların oluşmasında bizzat dünya üzerindeki Müslümanlardan kaynaklanan bazı faktörler rol oynayabilir. Ancak, bu çalışmada ortaya konmaya gayret edileceği gibi, Avrupa'da yükselen İslamofobinin öncelikli sebepleri Müslümanların tutumlarından ziyade 1990'lar sonrasının konjonktüründe Avrupa devlet ve toplumlarının kendi değerleriyle çelişen yaklaşımlarında ve Müslümanlara yönelik önyargılarında aranmalıdırArticle Barış Çalışmalarında Alternatif Bir Güzergah: Sembol ve Sembolizmin Politik Kullanımı(International Journal of Kurdish Studies, 2018) ATEŞ DURÇ, SafiyeÇağdaş barış çalışmaları, uzun yıllar boyunca makro (amaçlı) meseleler üzerinden yürümüştür. Silahsızlan(dır)ma, sivilleşme, paramiliterlerin topluma yeniden entegrasyonu ve hukuksal bazı metinler olarak maddeleştirebileceğimiz bu meseleler; çatışmanın sebepleri, çatışmanın sürdürülebilirliğini mümkün kılan araçların toplanması ve barışmanın teknik ve hukuksal mekanizmalarının oluşturulması temelinde ele alınmaktadır. Şiddetin sona ermesi veya sönümlenmesi için öncelikle bu makro konuların halledilmesi gerekir. Ancak kültürel şiddeti oluşturan ve ikincil konular olarak değerlendirilen sembol ve ritüellerin kullanımı da kesinlikle gözardı edilmemesi gereken bir konudur. Çünkü sembol ve sembolik eylemin siyasal kullanımı şiddetli çatışmayı toplumun en küçük birimine kadar taşır. Potansiyel şiddetin devam ettiği bir toplumsal alanda ise toplumsal barışın sürekli kılınması neredeyse imkansızlaşır. Barış çalışmaları literatüründe özellikle 2000li yıllardan sonra sembol ve sembolizmin politik kullanımına dair önemli çalışmalar yayınlanmıştır. Bu çalışmalarla birlikte konuyla ilgilenen teorisyenler artık, sembollerin pozitif veya negatif anlamda barış süreçleri için kritik değere sahip olduğunun farkına varmıştır. Peki bu güzergahı alternatif bir güzergah olarak kabul edebilir miyiz? Sembol ve sembolizmin politik kullanımına dair temel tartışma eksenleri nelerdir? Bu çalışmada dünyadaki barış süreci örneklerinin yol göstericiliğinde yukarıdaki sorulara yanıt aranmaya çalışılacaktırBook Part Basra Körfezi Güvenlik Mimarisinde Çin Faktörü(Orion Yayınları, 2022) Acar, NecmettinABD’nin Basra Körfezi güvenlik mimarisindeki rolünü azaltma girişimi ve Arap Baharı sürecinde ortaya çıkan istikrasızlıklar bölgede önemli güvenlik açıklarına yol açmıştır. Bu süreçte, Çin, ekonomik büyümesini sürdürebilmek için Körfez bölgesinden daha fazla enerji ithal etme ve artan üretimi için daha büyük pazarlara erişme poltikasıyla Körfez’e yönelmesi Çin’in bölge güvenliğinde ABD’nin yerini alıp alamayacağı tartışmasını başlatmıştır. Çin’in ekonomik ve askeri kapasitesinin gittikçe güçlenmesi bölge ülkelerinin de Çin ile yakınlaşmak istemelerine yol açmıştır. Bu çalışma, ekonomik faydaya odaklanan ve ekonomik büyümeyi sürdürebilmek için istikrarlı bir uluslararası ve bölgesel ortama ihtiyaç duyan Çin’in, yakın gelecekte Körfez güvenliğinin başat aktörü olmayacağını ortaya koymaktadır. Askeri kapasitesi sınırlı olan ve ABD’yi provoke etmek istemeyen Çin, bölge ülkeleri ile yakın ekonomik işbirlikleri geliştirerek hem kendi hem de bölge ülkelerinin ekonomik kalkınmasını destekleyerek bölge güvenliğine katkı sağlamayı tercih edecektir.Article BİR ÇİMENTO FABRİKASINDA HAMMADDE STOK KONTROLÜ UYGULAMASI(2016) Aslan, Şehmus; Karahan, MehmetGünümüzde işletmeler rekabet edebilmek ve yoğun rekabet ortamında ayakta kalabilmek için tüm maliyet kalemlerini tekrar gözden geçirmek zorundadır. Bu maliyet kalemlerinin en önemlilerinden birisi olan stok yönetimi, hem ürün toplam maliyetini oluşturan kalemler içinde sahip olduğu yüksek pay sebebiyle, hem de üretimin aksamadan sürdürülebilmesi için oldukça önemlidir. Stok yönetim sürecinde, ne miktarda ve ne zaman sipariş verileceği, fazla stok bulundurma ve bulundurmama kararları ve bütün bunlardan doğacak maliyetleri minimize edecek kritik kararların verilmesi, işletme başarısı için hayati düzeyde önemlidir. Çalışmada, stok kontrol yöntemleri genel olarak incelenmiş olup, uygulamanın yapıldığı çimento fabrikasının ihtiyaçlarına cevap verebileceğine karar verilen (R,S) stokastik stok kontrol modeliyle fabrikanın hammadde stok kontrolü uygulaması yapılmıştır. Uygulamada, öncelikle fabrikanın 2012 yılında geleneksel yöntemlerle yapmış olduğu hammadde stoğunun toplam maliyeti hesaplanmış, daha sonra tasarlanan (R,S) stokastik stok yöntemiyle yapılan hammadde stoğunun maliyeti hesaplanmış ve sonra her iki maliyet birbiriyle karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, çalışmada geliştirilen ve işlemeye önerilen stok yönteminin geleneksel yönteme göre daha az maliyeti olduğu, kullanımının işletmeye ek kar ve yararlar sağlayabileceği belirlenmiştir.Article BİR MALİYET KONTROL ARACI OLARAK STANDART MALİYET SİSTEMİ: BİR ÜRETİM İŞLETMESİNDE UYGULAMA(2019) GUTNU, Mehmet MuratStandart maliyet sistemi fiili maliyetler ile standart maliyetler arasındaki sapmaları hesaplayan ve sapmaların nedenleri üzerinde durarak gerekli düzeltmeleri yapan bir yöntemdir. Bu çalışmanın amacı, bir maliyet kontrol aracı olarak standart maliyet sistemini bir üretim işletmesinde uygulamaktır. Bu çalışmada öncelikle standart maliyet sistemi teorik olarak tüm yönleriyle ele alınmış, daha sonra bir üretim işletmesindeki direkt ilk madde ve malzeme, direkt işçilik ve genel üretim giderleri standartları belirlenerek standart birim mamul maliyeti hesaplanmıştır.Article BİR TEKSTİL İŞLETMESİNDE BENZETİM YÖNTEMİYLE MONTAJ HATTI DENGELEME UYGULAMASI(2017) Aslan, Şehmus; Akdağ, Recep; Yıldırım, AydınTekstil endüstrisi Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biridir. Üretimin önemli bir kısmı yurt dışına ihraç edilmektedir. Türk tekstil sektörünün dünya tekstil sektöründe önemli bir paya sahiptir. Son zamanlarda bütün sektörlerde olduğu gibi tekstil sektöründe de global rekabet hız kazanmıştır. Bu rekabette ayakta kalabilmek için üretici firmalar maliyetlerini düşürmek zorundadırlar. Tekstil endüstrisi de emek yoğun bir sektör olduğu için maliyetleri düşürmek için öncelikle işgücü planlamasının verimli yapılması gerekir. Üretim hattında işçilerin verimli bir şekilde kullanılması hem işçilik maliyetlerini düşürecek, hem de üretim kapasitesini artıracaktır. Bu çalışmanın amacı düşük verimle çalışan bir tekstil fabrikası için montaj hattı dengeleme çalışması yapmaktır. Montaj hatlarının dengelenmesiyle üretim işçi maliyetleri düşürülebilmekte ve birim zamanda üretim bandından çıkan çıktı sayısı artmaktadır. Dolayısıyla işletmenin kapasite kullanım oranı artmaktadır. Bu çalışmada montaj hattının dengelenmesi ve üretim süreçlerinin iyileştirilmesi için benzetim yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem kullanılarak söz konusu işletmenin kapasite kullanım oranları büyük oranda artmıştır. Üretim hattındaki işçiler daha verimli kullanılarak aynı işçi sayısıyla üretim kapasitesi artırılmıştır. Ayrıca çalışmada, tekstil gibi emek yoğun endüstriler üretim sahalarında benzetim tekniğini kullanarak işçi gücü planlamasını çok daha pratik ve verimli bir şekilde yapılabileceği sonucuna varılmıştır.Article BİR TEKSTİL İŞLETMESİNDE BENZETİM YÖNTEMİYLE MONTAJ HATTI DENGELEME UYGULAMASI(SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL, 2017) Akdağ, Recep; Yıldırım AydınTekstil endüstrisi Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biridir. Üretimin önemli bir kısmı yurt dışına ihraç edilmektedir. Türk tekstil sektörünün dünya tekstil sektöründe önemli bir paya sahiptir. Son zamanlarda bütün sektörlerde olduğu gibi tekstil sektöründe de global rekabet hız kazanmıştır. Bu rekabette ayakta kalabilmek için üretici firmalar maliyetlerini düşürmek zorundadırlar. Tekstil endüstrisi de emek yoğun bir sektör olduğu için maliyetleri düşürmek için öncelikle işgücü planlamasının verimli yapılması gerekir. Üretim hattında işçilerin verimli bir şekilde kullanılması hem işçilik maliyetlerini düşürecek, hem de üretim kapasitesini artıracaktır. Bu çalışmanın amacı düşük verimle çalışan bir tekstil fabrikası için montaj hattı dengeleme çalışması yapmaktır. Montaj hatlarının dengelenmesiyle üretim işçi maliyetleri düşürülebilmekte ve birim zamanda üretim bandından çıkan çıktı sayısı artmaktadır. Dolayısıyla işletmenin kapasite kullanım oranı artmaktadır. Bu çalışmada montaj hattının dengelenmesi ve üretim süreçlerinin iyileştirilmesi için benzetim yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem kullanılarak söz konusu işletmenin kapasite kullanım oranları büyük oranda artmıştır. Üretim hattındaki işçiler daha verimli kullanılarak aynı işçi sayısıyla üretim kapasitesi artırılmıştır. Ayrıca çalışmada, tekstil gibi emek yoğun endüstriler üretim sahalarında benzetim tekniğini kullanarak işçi gücü planlamasını çok daha pratik ve verimli bir şekilde yapılabileceği sonucuna varılmıştır.