MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Akbaş, Ahmet

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Dr. Öğr. Üyesi
Email Address
Main Affiliation
Department of Basic Islamic Sciences / Temel İslam Bilimleri Bölümü
Status
Former Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

10

Articles

2

Citation Count

0

Supervised Theses

6

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 8 of 8
  • Master Thesis
    Kur'an perspektifinden fert ve toplumun ifsâd ve ıslâhı
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Akbaş, Ahmet; Akbaş, Ahmet
    Kur'an, dünya ve ahiret arasında bağlantı kurarak ferdin ve toplumun ıslâhını amaçlar. Fert, toplumun bölünemeyen en küçük temel birimidir. Toplum ise fertlerin ortak bir amaç için bir araya gelmesiyle oluşan bir örgütlenmedir. Fert ve toplumun değişimi ifsâd ve ıslâh kavramlarıyla yakından ilişkilidir. İfsâd, fert ve toplumun negatif yönüne işaret ederken, ıslâh pozitif yönüne işaret eder. İfsâd, kişinin inanç ve amelinin bozulmasıdır. Islâh ise bozulan inanç ve amelin düzeltilmesi faaliyetidir. İfsâd edenler hevâ ve heveslerinin peşine düşüp yeryüzünün düzenini bozarak müfsitlik yapmak için ellerinden gelen çabayı gösterirler. Amaçları insanları Allah'ın yolundan alıkoymak ve kâos ortamı oluşturmaktır. Çünkü böyle bir ortam onların işine yaramaktadır. Islâh edenler ise tam buna karşılık olarak bozulanları düzeltmek için gayret ederler. Onların amacı yeryüzündeki düzeni Kur'an merkezli ortaya koymaktır. Kur'an ferdin hem bireysel hem de toplumsal hayatını düzene koymak için nazil olan ilahî bir kitaptır. Bu açıdan Kur'an fert ve toplumun ifsâd ve ıslâhından söz eder. Fert ve toplumun ifsâdının sebeplerini ve sonucunda fert ve topluma olan etkilerini örnek şahsiyet ve toplumlar üzerinden bizlere sunar. Ardından ıslâhın ifsâttan daha değerli ve faydalı olduğuna işaret ederek fert ve toplumun kendisini ıslâh etmesinin önemine değinir. Sonucunda ifsâd edenlerin kaybedenler, ıslâh edenlerin de kazananlar olduğunu kesin olarak belirtir.
  • Master Thesis
    Fahreddin er-Râzî'nin Mefâtîhu'l-Ğayb adlı tefsirinde Kur'ân mesellerini yorumlama metodu
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Akbaş, Ahmet; Akbaş, Ahmet
    Bu çalışma, Fahreddin er-Râzî'nin Mefâtîhu'l-Ğayb adlı tefsirinde Kur'ân'daki mesellere yaklaşımını ve bunları yorumlama metodunu konu edinmektedir. Çalışmada öncelikle Fahreddin er-Râzî'nin hayatı, ilmi şahsiyeti ve eserleri ile Mefâtîhu'l-Ğayb adlı tefsirinin muhtevası ve Kur'ân meselleri açısından önemi üzerinde durulmaktadır. Daha sonra Kur'ân ilimlerinden biri olan Emsâlu'l-Kur'ân'ın tarifi yapılarak, mesel ile teşbih arasındaki ortak ve farklı hususlara değinilmekte ve bu konulardaki bazı eserlere yer verilmektedir. Akabinde Kur'ân'daki meseller arasından seçilen yirmi beş meselin Fahreddin er-Râzî tarafından nasıl yorumlandığı üzerinde durulmaktadır. Son olarak bu mesellere dair yorumlarından hareketle Râzî'nin metodu tespit edilmeye çalışılmaktadır.
  • Master Thesis
    Beydavi tefsirinin Garibu'l-Kur'an açısından tahlili ve Rağıb'ın müfredatı ile karşılaştırılması
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Akbaş, Ahmet; Akbaş, Ahmet
    Kur'ân-ı Kerim, Allah tarafından insanların dünya ve ahiret saadetine ulaşmaları için son peygamber Hz. Muhammed'e (s.a.s.) indirilmiştir. Onu anlamak ve ondan hakkıyla istifade edebilmek, onu oluşturan ayetleri anlamaktan geçmektedir. Ayetleri anlamak ise ondaki kelime ve terkipleri bilmeye bağlıdır. Bundan dolayı nâzil olduğu günden bu güne Kur'ân'ın anlaşılması yolunda yoğun çaba gösterilmiştir. Garîbu'l-Kur'ân, Kur'ân-ı Kerim'in anlaşılmasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Bundan dolayı sahabe döneminden itibaren garib kelimelerin manası araştırılarak vuzuha kavuşturulmaya çalışılmıştır. Kâdî Beydâvî de yazdığı tefsirde, Kur'ân'daki garib kelimeler üzerinde durmuş ve manalarını açığa kavuşturma yolunda büyük çaba göstermiştir. Çalışmamızda Beydâvî'nin yazdığı "Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vîl" tefsiri temel alınarak, Garîbu'l-Kur'ân hakkında yaptığı değerlendirmeler ele alınmaktadır. Giriş kısmında, araştırma hakkında genel bilgiler verilmektedir. Birinci bölümde Beydâvî ve tefsiri üzerinde durulmaktadır. İkinci bölümde ise Garîbu'l-Kur'ân hakkında bilgi verilmekte ve Beydâvî'nin garib kelimeleri ele alışı tahlil edilmektedir. Üçüncü bölümde ise bu kelimelerden bazıları Râgıb'ın el-Müfredât'ı ile karşılaştırılmaktadır.
  • Master Thesis
    İbn Atıyye'nin el-Muharrerü'l-Vecîz adlı tefsirinde Peygamber kıssalarını yorumlama metodu
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Akbaş, Ahmet; Akbaş, Ahmet
    İbn Atıyye'nin el-Muharrerü'l-Vecîz fî Tefsiri'l-Kitâbi'l-Azîz adlı eseri dönemin ilim merkezi olan Endülüs'te miladi 12. yüzyılda kaleme alınmıştır. Kur'ân-ı Kerim'in anlaşılmasına katkı sağlayan bu eserde İbn Atıyye, çeşitli konular ile ilgili görüşlerini ortaya koymakta; tefsir, kıraat, hadis, kelâm, fıkıh, Arap dili ve tarih alanlarındaki yetkinliğini bu eserinde göstermektedir. Bu çalışmada, Kur'ân-ı Kerîm'de zikredilen meşhur bazı peygamberlerin kıssalarının İbn Atıyye tarafından nasıl yorumlandığı, hangi yöntem ve üslupla bu kıssaların tefsir edildiği tespit ve tahlil edilmektedir. Çalışma bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında araştırmanın konusu, amacı, önemi, metodu ve kaynakları hakkında bilgi verilmekte; birinci bölümde İbn Atıyye el-Endelüsî'nin hayatı, ilmî kişiliği, eserleri ve el-Muharrerü'l-Vecîz'in tefsir ilmi açısından önemi üzerinde durulmakta; ikinci bölümde ise İbn Atıyye'nin peygamber kıssalarını yorumlama metodu ele alınmaktadır.
  • Master Thesis
    Said Havva'nın el-Esas fi't-Tefsir adlı eserinde din ve toplum
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Akbaş, Ahmet; Akbaş, Ahmet
    Kur'ân-ı Kerim, insanın hem ferdi hem de içtimai hayatını düzenlemek için indirilmiş ilahi bir kitaptır. Bu amacı gerçekleştirmek üzere birçok hüküm içermektedir. Tefsir ilmi ile uğraşanlar, yaşadıkları çağın sosyal problemlerini söz konusu hükümler çerçevesinde çözmeye gayret etmektedirler. Yirminci yüzyıl; sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik açıdan İslâm dünyası için zorlu bir dönem olmuştur. Bu dönemde yaşayan İslâm bilginleri, Kur'ân'ın sunduğu reçeteyi dikkate alarak bireysel ya da toplumsal sorunlara çözümler üretmeye çalışmışlardır. Saîd Havvâ da yazdığı eserlerle, çağın dertlerine deva olmaya çalışan ender âlimlerden biridir. Bu çalışmada, Saîd Havvâ'nın kaleme aldığı "el-Esâs fi't-Tefsîr" adlı eser temel alınarak "Din ve Toplum" alanında ortaya koyduğu tespitler değerlendirilmektedir. Çalışmanın giriş kısmında araştırma hakkında genel bilgiler verilmekte ve kavramsal çerçevede yer alan kavramlar kısaca izah edilmektedir. Birinci bölümde Saîd Havvâ'nın hayatı, ilmi şahsiyeti ve eserleri üzerinde durulurken; ikinci bölümde de onun "Din ve Toplum" konusundaki görüşleri tahlil edilmektedir.
  • Master Thesis
    İbnü'l-Cevzî'nin Zâdü'l-Mesîr adlı Tefsirinde Esmâ-i Hüsnâ'ya dair yorumların Münâsebâtü'l-Kur'ân açısından incelenmesi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Akbaş, Ahmet; Akbaş, Ahmet
    İbnü'l-Cevzî, siyasi ve kültürel karışıklıkların had safhada olduğu bir dönemde yaşamış, devrin en önemli ilim merkezlerinden biri olan Bağdat'ta ömrünün büyük kısmını geçirmiş, çok sayıda eser vermiş, vaiz ve müfessir kimliğiyle bilinen bir ilim ve fikir adamıdır. Zâdü'l-Mesîr adlı tefsir kitabı onun önemli eserleri arasında yer almaktadır. Rivayet tefsirleri arasında yer almakla birlikte, dirayet tefsiri açısından de zengin bir malzemeye sahiptir. Bu yönüyle bakıldığında Zadü'l-Mesîr, âyet ve sûreler arasındaki münâsebet konusunu inceleyen Münâsebâtü'l-Kur'ân ilmi için önemli bir kaynak olma özelliği taşımaktadır. Öbür taraftan Allah'ın en güzel isimleri anlamına gelen esmâ-i hüsnâ, Kur'ân'da âyet ve sûreler arasındaki münâsebetin ortaya çıkması adına anahtar bir role sahiptir. Zâdü'l-Mesîr tefsirinde esmâ-i hüsnâ'nın âyet ve sûreler arasındaki münâsebet açısından incelenmesi, tefsir literatürümüzün daha iyi tanınmasına katkı sağlayacaktır. İbnü'l-Cevzî'nin Zâdü'l-Mesîr adlı tefsir kitabında esmâ-i hüsnâ'ya dair yorumların Münâsebâtü'l-Kur'ân açısından incelendiği bu çalışmanın giriş kısmında, bu araştırmayla ilgili genel bilgiler verilmekte; birinci bölümde İbnü'l-Cevzî ve Zâdü'l-Mesîr tefsiri ele alınmaktadır. İkinci bölümde Münâsebâtü'l-Kur'ân ilmi ve esmâ-i hüsnâ'nın mahiyetine, üçüncü bölümde ise Zâdü'l-Mesîr tefsirinde esmâ-i hüsnâ'nın Münâsebâtü'l-Kur'ân açısından incelenmesine yer verilmektedir.
  • Article
    Hz. Mûsâ’nın Dilindeki “Ukde”nin Mahiyeti ve İlgili Tartışmaların Tahlili
    (2020) Akbaş, Ahmet
    Kur’ân-ı Kerîm’de ismi en çok zikredilen peygamber Hz. Mûsâ’dır. Onun Kur’an’da anlatılan yaşam öyküsü içerisinde dikkat çeken unsurlardan birisi de “dilindeki ukde” yani “düğüm” meselesidir. Peygamberlik gibi, dili iyi kullanmaya ve etkili konuşmaya dayalı bir görevdeki böyle bir kusur, ciddi anlamda düşündürücüdür. İnsan psikolojisini yakından ilgilendiren bu durumun Tevrat’ta da zikredilmiş olması dikkat çekicidir. Tefsirlerimizde Hz. Mûsâ’nın bebekken ağzına ateş koyduğuna dair rivâyetler ve konu hakkında çeşitli yorumlar mevcuttur. Bu çalışmada, mezkûr rivâyetlerin ve ilgili yorumların kritiği yapılmış; bu yorumlardan, modern bilimsel verilerden ve Tevrat’taki ifadelerden hareketle Hz. Mûsâ’nın dilindeki sorunun mahiyeti tespit edilmeye çalışılmıştır. Hz. Mûsâ’nın dilinde, ağzına ateş koyma gibi küçükken yaşamış olabileceği bir travmadan kaynaklı fizyolojik bir rahatsızlığın yanında; aşırı heyecanlı, ürkek ve tedirgin mizaçlı olmasından kaynaklanan bir konuşma güçlüğünün olduğu, bu konuşma güçlüğünün, kekeleme, pelteklik veya tutukluk olabileceği, bu sorunun nübüvvet sonrasında bir müddet devam edip sonrasında geçmiş olabileceği ve konuşma güçlüğü çeken birinin peygamber olarak görevlendirilmesinde de bazı derslerin olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Article
    Tekvîr Sûresi’ndeki “hunnes”, “cevâri” ve “künnes” Kelimeleri Bağlamında Bir Bilimsel Tefsir Denemesi
    (2020) Akbaş, Ahmet
    Kur’ân’da, lafzi anlamları bilinse de delaletleri tartışılmış olan, konuları itibariyle de deney ve gözleme dayalı bilimsel alanı ilgilendiren bazı özel ifadeler mevcut olup bunlar, bilimsel tefsir metodunun araştırma sahasına girmektedir. Bu tür ifadeler, son asırda elde edilen bilimsel bulgularla çok daha iyi anlaşılabilen ve delaletlerinin ne olduğu konusunda daha tutarlı açıklamalar yapılabilen ifadelerdir. Kur’ân’ ın bu tür ifadeleri üzerine derinlemesine araştırmalar yapmak, onun her asırda yenilenen i‘câz yönünü açığa çıkarma gayretidir. Zira Kur’ân, asırlar öncesinden asırlar sonrasına da hitap edebilen mucizevi dil ve üslûp özelliklerine sahiptir. Bu da onun, bir beşerin değil, her şeye künhüyle vakıf olan Allah’ın kelâmı olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada ele alınan Tekvîr Sûresi 15-16. âyetlerde de pozitif bilimlerden biri olan astronominin araştırma sahasına giren bazı ifadeler mevcuttur. Âyetlerde geçen “hunnes”, “cevârî” ve “künnes” kelimelerinin delaletleri hakkında geçmiş asırlardaki tefsirlerimizde birçok yorum yapılmış, bu kelimelerle neye işaret edildiği uzun uzadıya tartışılmıştır. Tartışmanın temelini ise bu üç kelime ile geyik, ceylan ve antiloba mı yoksa yıldızlara mı yemin edildiği meselesi oluşturmaktadır. Müfessirlerin ekseriyeti burada yıldızlara kasem edildiğigörüşünü tercih etseler de hangi yıldızlara kasem edildiği ve bu kelimelerle onların hangi vasıflarının vurgulandığı hususu ayrı bir tartışma konusu olmuştur. İlgili yorumlar ve tartışmalar, bu âyetlerdeki ifadelerin tam olarak anlaşılamadığını, en azından bir görüş birliğinin bulunmadığını göstermektedir. Açıklamaların sadra şifa olmaması, birbirini nakzeden ve bazen de lafızlarla birebir uyuşmayan görüşler içermesi, bu ifadelerin yeniden ele alınmasını ve asrımızdaki bilimsel birikimden de istifade edilerek yeniden yorumlanmasını zaruri kılmaktadır. Zira bu kelimeler, bilimsel araştırma sahalarından olan uzay âlemiyle ilgilidir. Günümüzde uzay âlemi ve yıldızlar hakkında ulaşılmış olan bilgi birikiminin, âyetlerin indiği dönemdeki bilgilerle kıyas dâhi edilemeyecek kadar ileri seviyede olduğu aşikârdır. Tekvîr Sûresi’ndeki bu ifadeler, uzay âlemine dair mevcut bilgilerle birlikte değerlendirildiğinde, burada son yıllarda keşfedilmeye başlanan özel bir yıldız türüne işaret edildiği sonucuna varılmakta, son asırdaki bazı âlimler âyetlerin tefsirinde bu hususa dikkat çekmektedirler. Zira temel anlamları itibariyle “hunnes” kelimesi gizlilik, görünmezlik ve geri çekilip büzüşme, “cevârî” kelimesi akıcılık ve hareketlilik, “künnes” kelimesi ise süpürüp toplama gibi anlamları ifade etmektedir. Âyetlere “lâ uksimu” kasemiyle başlanarak, “hunnes”, “cevârî” ve “künnes” kelimeleriyle işaret edilen fiziksel bir olguya güçlü ve vurgulu bir şekilde yemin edilmektedir. Kur’ân’ da özel bir yeri olan bu güçlü yemin üslûbuyla, yemin edilen olgunun Allah’ın kudret ve azametine delil oluşuna dikkat çekilmektedir. Âyetlerdeki üç kelimenin temel anlamları ve kastedilenin yıldızlar olduğuna dair tefsirlerimizdeki baskın görüş dikkate alındığında, bu âyetlerde, görünmezlik ve içe doğru büzüşme, hareket ve akıcılık, bir de etrafındaki nesneleri silip süpürerek yutma özellikleri son yıllarda keşfedilmiş olan ve “karadelik” olarak bilinen yıldız türüne işaret edildiği sonucuna ulaşılmaktadır. Zira karadelikler de bir yıldız türü olup sahip oldukları özellikler, âyetlerdeki kelimelerin ifade ettiği hakiki anlamlarla birebir uyuşmaktadır. Kur’ân’ da böyle bir fiziksel olguya işaret edilmiş olması, onun, ilmi ve kudretiyle her şeyi kuşatmış olan Allah kelâmı olduğu hakikatini pekiştirmektedir. 20. asırda keşfedilmeye başlanan ve hakkındaki bulgular günbegün artan, bilim adamlarını hayretler içinde bırakan böyle bir fiziksel olguya Kur’ân’da asırlar öncesinden kasem edilerek dikkat çekilmiş olması, sûrenin devamında kasemin cevabı olarak vurgulanan, Kur’ân’ın Allah katından gelen bir kelâm oluşu gerçeğini pekiştirmektedir.