Özcoşar, İbrahim
Loading...
Name Variants
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
iozcosar@yahoo.com
Main Affiliation
Department of History / Tarih Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Scholarly Output
55
Articles
21
Citation Count
0
Supervised Theses
10
55 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 55
Article Osmanlı Dönemi Mardin Ermenilerinde Dini Değişim(İbrahim Özcoşar, 2008) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahimOsmanlı Devleti’nin gayrimüslim vatandaşlarını yönetme şekli olan “millet sistemi”, temel olarak cemaatlerin kendi dini ritüel ve teşkilatlarını korumasını öngören bir yapıya sahipti. Bu sayede Osmanlı hâkimiyetinde yüzyıllar boyu kendi cemaat yapılarını koruyan gayrimüslimler, Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte Batı dünyasının misyonerlik faaliyetleri karşısında korumasız kalmışlardır. Batılıların misyonerlik faaliyetlerinin etkili olduğu alanlardan biri de Mardin Ermenileri olmuştur. 17. yüzyıla kadar sadece Gregoryen Ermenilerden oluşan Mardin Ermeni cemaati, misyonerlerin kararlı ve onların inanç sistemini değiştirmeyi amaçlayan çalışmaları neticesinde büyük bir değişime uğramıştır. Yaklaşık 200 yıl süren mücadele ve çatışma, 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde misyonerlerin kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu çalışmada, Mardin’de Gregoryen Ermenilerin tamamen ortadan kalktığı bu süreç değerlendirilmiştir.Master Thesis Mühimme Defterlerine göre Osmanlı Devleti'nde eşkıyalık hareketleri (1626-1631)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2016) Artan, Mihriban; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahimOsmanlı Devleti'nde XVII. yüzyılda iktisadi, sosyal ve siyasi çözülme asayişi önemli ölçüde tehdit etmiştir. Devlet ortaya çıkan problemlere kalıcı ve köklü çözümler üretmemiş, geçici tedbirlerle problemleri çözmeye çalışmıştır. Bu durum Osmanlı Devleti'ni değişen dünya şartlarına göre geride bırakmakla birlikte devletin önemli müeseselerinde bozulmaları, yenilgileri, ekonomik buhranı ve eşkıyalık hareketlerini ortaya çıkarmıştır. Bu eşkıyalık hareketleri; yol kesme, hırsızlık, soygun, ev, kervan ve hamam basma, adam kaçırma, can, mal ve ırza tecavüz, cinayet, askeri sınıf mensuplarının zulümleri, görev suistimali şeklinde cereyan etmiştir. Eşkıyalık hareketlerine katılan sadece askeri sınıf mensupları olmamış, reâyâya da eşkıyalık hareketlerinde bulunmuştur. Devletin her kademesinde olan insanların katıldığı bu hareketlere, ekonomik buhranla beraber insanların kolay kazanma arzusu, uzun süren seferler, otorite boşluğu ve askeri disiplinin bozulması neden olmuştur. Eşkıyalık hareketlerinde bulunanlar, kimi zaman gurup halinde kimi zaman da ferdi olarak eşkıyalık yapmışlardır. Eşkıyalık hareketleri daha çok Rumili Eyaleti'nde ve onu takiben Anadolu Eyaleti'nde gerçekleşmiştir. Diğer eyaletlerde de bir çok olay yaşanmıştır. Eşkıyalık hareketlerine karşı alınan önemler ve suç işleyenlere verilen cezalar çoğu zaman bu faaliyetleri engelleyememiştir. Eşkıyalık hareketleri Osmanlı'da özelliklede taşrada görülmeye devam etmiştir. Bu durum devlet otoritesinin taşrada zayıflamasına neden olmuştur. Bu araştırmada XVII. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti'nin genel durumu, eşkıyalık, eşkıyalık hareketlerinin ortaya çıkış sebepleri, Mühimme Defterlerine göre (1626-1631) Osmanlı Devleti'nde yaşanan eşkıyalık hareketleri, bu hareketlerin kimler tarafından yapıldığı, alınan tedbirler ve verilen cezalar üzerinde durulmuştur.Book 248 nolu Mardin şer'iye sicili belge özetleri ve Mardin(Mardin Valiliği İl Özel İdaresi, 2007) Kankal, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Güneş, Hüseyin H.; Gürhan, Veysel; Özcoşar, İbrahim; Gürhan, VeyselBu kitap Avrupa Birliği'nin mali desteğiyle basılmıştır. Bu belgenin içeriğinden" Mardin Valiliği İl Özel İdaresi” sorumlu olup, hiçbir durumda Avrupa Birliği'nin pozisyonunu yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.Doctoral Thesis İmparatorluk ve Emirlik: Erdelan Emirliği Osmanlı ve İran İmparatorlukları arasında bir Kürt emirliği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Açar, Cafer; Özcoşar, İbrahim; Açar, Cafer; Özcoşar, İbrahimBu araştırmanın konusu Erdelan Emirliği'nin Osmanlı ve İran imparatorlukları (Safeviler, Afşarlar, Zendler ve Kaçarlar) ile olan münasebetleridir. On ikinci yüzyılın sonlarına doğru Şehrezor merkezli olarak kurulan Erdelan Emirliği Kürt emirlikleri içinde en önemli ve etkili olanlardan birisidir. On altıncı yüzyılın ortalarına kadar Şehrezor bölgesinde bağımsız ve yarı bağımsız bir şekilde varlık gösteren Erdelan Emirliği, Osmanlı ve Safevilerin Şehrezor'da hakimiyet kurmak için mücadele ettikleri dönemlerde bölgedeki dengelerinin oluşmasında büyük bir etkiye sahip olmuştur. Osmanlı-İran sınırında bulunan Erdelan Emirliği stratejik konumunun verdiği avantajı değerlendirerek ve adı geçen imparatorluklar arasında denge stratejisi izleyerek uzun süre siyasi varlık göstermeyi başarmıştır. On yedinci yüzyılın başlarında İran merkezi devletlerine bağlı olarak hakimiyetini sürdüren emirlik, İran'da yürütülen merkezileşme politikaları sonucunda Kaçarlar devrinde, 1867 yılında ortadan kaldırılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde emirlik örgütlenmesinin doğru anlaşılması için Kürt toplumunda uzun süre varlık göstermiş olan aşiret kurumu incelenmiş, birçok aşiret ve aşiret konfederasyonunu bünyesinde barındıran ve aşiretin üst formu olarak değerlendirilen emirlik idaresi Erdelan Emirliği özelinde tartışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde İran-Erdelan, üçüncü bölümünde de Osmanlı-Erdelan münasebetleri; Osmanlı, İran ve Erdelan dönem kaynaklarına, arşiv belgelerine, araştırma eserlere ve seyyahların notlarına bağlı olarak irdelenmiştir. Erdelan Emirliği'ni diğer Kürt emirliklerinden ayıran önemli bir nokta, emirlik bünyesinde gelişen tarih yazıcılığı geleneğidir. Gerek Erdelan kaynakları ve gerekse Osmanlı-İran kaynakları çalışmanın literatür taraması bahsinde işlenmiş, adı geçen eserler genel hatlarıyla tanıtılmıştır. Erdelan mirlerini bölgenin etkili güçlerinden kılan temel faktörler; Osmanlı ve İran imparatorlukları arasında bulunmanın verdiği avantajı iyi değerlendirmeleri, Kürt aşiret kuvvetlerinin askeri desteğinden yararlanmaları ve Kürt coğrafyasının sağladığı doğal koruma özelliğini etkili kullanmalarıdır. Bunlar çalışmada ulaşılan temel sonuçlardır.Article 19. Yüzyılda ABD Misyonerlerinin Mardin Süryanilerine Yönelik Faaliyetleri(İbrahim Özcoşar, 2006) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahimOsmanlı topraklarında ABD misyonerlerinin çalışmaları 19.yy.da başlamıştır. ABD’nin geleceğe yönelik sömürgecilik faaliyetlerinin alt yapısını oluşturan bu çalışmaların ilk hedefi Ermeniler olmuştur. Zamanla Osmanlı coğrafyasında geniş bir alana yayılan bu çalışmalar Süryanileri de hedef kitlesi içine almıştır. Süryanilere yönelen ABD misyonlarının, Misyonerlik çalışmalarını da kullandıkları en etkin yöntem eğitim kurumları olmuştur. Bu amaçla Süryanilerin Osmanlı sınırındaki Mardin’de, büyük bir eğitim kompleksi kurulmuştur. Bu kompleks çatısında yapılan çalışmalar, Süryaniler arasında bir kısmının Protestanlaşıp cemaatin bölünmesine sebep olmuştur.Book Fuat Sezgin ve Temel İslam Bilimleri Güncel Tartışmalar- Teorik Teklifler(İbrahim Özcoşar, 2019) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Karakaş, Ali; Öztürk, Mustafa; Aslan, SıracettinAltmış darbesinin iktidara getirdiği yönetim tarafından hazırlanan ve 147 akademisyenin “zararlı” olarak nitelendirildiği listede kendi adının da bulunması üzerine ideal sahibi bir muhacir olarak bilim ve araştırma faaliyetlerine Almanya’da devam eden Fuat Sezgin, kendisini dünya bilim çevrelerinde tanıtacak olan faaliyetlerinin ikinci evresine geçmiş oluyordu. Öz yurdundan hicret etmek zorunda bırakılan bu büyük bilgin, tutku dolu bilim serüvenine burada ömrünün sonuna kadar devam edecek, Avrupa’nın orta yerinde muhteşem bir enstitü kuracaktı. Kendi değerlerine sahip çıkıp ömrünü, ait olduğu medeniyeti yüceltmeye adayan bir doğulu tarafından kurulan bu şarkiyat enstitüsü, Avrupa’daki alışılageldik şarkiyat enstitülerinin oryantalist yaklaşımlarından arınmış ciddi bir enstitü olacaktı.Book Part Arşiv Araştırmalarında Etik(2018) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahimSosyal bilim araştırmalarının ortak noktalarından biri, yöntem ve yaklaşım fark-lılıklarına rağmen, araştırılan konuyla geçmişi arasında ilişki kurulmasıdır. Sosyal olgu ve olayların “ardında” ya da “altında” yatan bir geçmişin varlığı bu ilişkiyi bir tercihten öte zorunluluk hâline getirmektedir (Bk. Gülbenkian Komisyonu, 1996: 44). Ne kadar bağımsız ve kopuk görünürse görünsün her sosyal olayın bir hafızası vardır ve varlığı bu hafızadan beslenir. Bu da her sosyal bilimcinin geçmişle ilgi-lenmesini zorunlu kılar. Bu ilginin boyutu disiplinlere göre, disiplinler arası yakla-şım çerçevesinde bakıldığında çalışılan konuya göre farklılık gösterebilir. Bir tarih-çinin ya da edebiyatçının geçmişle ilişkisi şüphesiz başka çalışma alanlarından daha ileri düzeydedir.Book Osmanlıdan Günümüze Diyarbakır(2018) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahimBaşlangıçtan günümüze otuz üç ayrı medeniyete ev sahipliği yaptığı belirtilen Diyarbakır, tarih öncesi çağlardan itibaren bu şehre her gelenin kültür ve birikimleri üzerinde yükselirken Yesrib’i Medine’ye dönüştüren dokunuşla yeni bir medeniyet dâiresinde yeni bir kimliğe kanat açmıştır. Buna şehrin “karyeden medineye dönüşümü” olarak bakmak da mümkündür. Böylece, şehir tasavvurunun medeniyet tasavvurundan ayrı düşünülemeyeceği bir işleyişte Diyarbakır, risâletten sonra İslâm şehir anlayışının somut bulduğu ilk şehirler olan Mekke ve Medine’nin bir izdüşümü olarak yeni bir şehir ve medenî kimliğin başka bir örneği olarak çıkar karşımıza.Book Diyarbakır(2018) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahimBaşlangıçtan günümüze otuz üç ayrı medeniyete ev sahipliği yaptığı belirtilen Diyarbakır, tarih öncesi çağlardan itibaren bu şehre her gelenin kültür ve birikimleri üzerinde yükselirken Yesrib’i Medine’ye dönüştüren dokunuşla yeni bir medeniyet dâiresinde yeni bir kimliğe kanat açmıştır. Buna şehrin “karyeden medineye dönüşümü” olarak bakmak da mümkündür. Böylece, şehir tasavvurunun medeniyet tasavvurundan ayrı düşünülemeyeceği bir işleyişte Diyarbakır, risâletten sonra İslâm şehir anlayışının somut bulduğu ilk şehirler olan Mekke ve Medine’nin bir izdüşümü olarak yeni bir şehir ve medenî kimliğin başka bir bir örneği olarak çıkar karşımıza.Article İttifak Ve Tabîiyet: 16-18. Yüzyıllar Arasında Osmanlı Devleti-Erdelan Emirliği İlişkileri(2024) Özcoşar, İbrahim; Açar, Cafer; Özcoşar, İbrahim; Açar, CaferBu çalışmada, Osmanlı Devleti’nin Erdelan Emirliği ile olan münasebetleri, Osmanlı, İran ve Erdelan dönem kaynaklarına, arşiv belgelerine ve araştırma eserlerine bağlı olarak incelenmiştir. Şehrezor’da kurulan Erdelan Emirliği Osmanlı ve Safevilerin Şehrezor’da hakimiyet kurmak için mücadele ettikleri dönemlerde bölgedeki dengelerin oluşmasında büyük bir etkiye sahip olmuştur. Safevilerin 16. yüzyılın başlarında İran’da merkezi bir güç olarak ortaya çıkmaları ve Şiiliği resmi mezhep olarak benimsemeleri Sünni Osmanlılar açısından Erdelan Emirliği’ni daha da önemli kılmıştır. Osmanlı Devleti ile Erdelan mirleri arasındaki ilk münasebet, Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlamış ve ittifak-tâbiiyet düzleminde uzun bir süre devam etmiştir. Ancak Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan sonra Osmanlılar, Erdelan üzerindeki nüfuzlarını kaybettiler. Safevi Devleti, 1720li yıllarda başlayan Afgan saldırıları sonunda ortadan kalkınca Osmanlı Devleti, Batı İran’a girdi ve Erdelan’ın da içinde bulunduğu bölgeleri ele geçirdi. Osmanlı Devleti yaklaşık on yıl boyunca Erdelan topraklarını hakimiyeti altında bulundurdu, Erdelan’da tahrir yaptırdı, bölgenin imar ve inşası için gayret gösterdi, camiler ve kervansaraylar inşa ettirdi ve kamu yatırımları yaptı. Afşar, Zend ve Kaçar saltanatları boyunca Erdelan üzerindeki doğrudan hakimiyetini kaybeden Osmanlı Devleti, emirlikle olan münasebetlerini emirliğin ortadan kaldırıldığı 1867 yılına kadar dolaylı olarak devam ettirdi. Bu çalışma kapsamında ulaşılan temel bulgu Osmanlı Devleti’nin Erdelan mirleri için her zaman güvenli bir liman ve güçlü bir hâmi olduğudur. Keza, İran merkezi devletlerinin Şiileştirme politikalarına karşı Erdelan mirlerinin ve sakinlerinin sığındıkları ilk yer Osmanlı Devleti olmuştur. Ayrıca Erdelan Emirliği'nin uzun süre siyasi varlık gösterebilmesinin en önemli sebeplerinden biri, İran'a karşı ihtiyaç duyduğunda Osmanlı Devleti gibi sığınılacak bir alternatife sahip olmasıydı.