MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Paköz, Aslıhan Ece

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Doktor Öğretim Üyesi
Email Address
aslihanecepakoz@artuklu.edu.tr
Main Affiliation
Department of Architecture / Mimarlık Bölümü
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

31

Articles

22

Citation Count

0

Supervised Theses

0

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 31
  • Article
    Eski Evler Tarihi Belgelerdir
    (2021) Paköz, Aslıhan Ece
    Aslıhan Ece Paköz ile Maraş Evleri hakkında yapılan söyleşi.
  • Article
    “Çift Zeminli Ticari Alanlar” Bağlamında Bağdat Caddesi'ndeki Dönüşüme Bakmak
    (2021) Paköz, Aslıhan Ece; Paköz, Aslıhan Ece
    İstanbul’un en önemli kentsel eksenlerinden olan Bağdat Caddesi 19. yüzyılın ortalarında demiryolu hattının inşası ve banliyöleşmeyle başlayan değişim serüvenini her geçen gün tırmanarak sürdürüyor. Bu çalışma, caddenin yapılaşmasının kimi güncel özelliklerini tartışıyorlar. Bu yapılaşmanın Türkiye’nin diğer kentlerine de yayılım gösterdiğine işaret etmekte yarar var.
  • Conference Object
    Covid-19 Sürecinde Kamusal Mekânlar: Moda'da Çay Bahçesi
    (2021) Paköz, Aslıhan Ece
    Salgın süreci, özel mekân ile kamusal mekân kavramları arasındaki sınırı daha geçirgen hale getirdi. Bunda, uygulanan sokağa çıkma kısıtlamalarıyla birlikte kamusal mekânlarda yapılan etkinliklerin büyük çoğunluğunun online platformlar aracılığıyla gerçekleşmeye başlaması etkili oldu. Bir yandan kavramsal olarak her yerin kamusal mekâna dönüştüğü daha sık ifade edilir olsa da diğer yandan gündelik hayatta yeşil alan, sahil ya da park gibi kamusal mekânlara duyulan ihtiyaç da artmaya başladı. Dışarı çıkılabilecek zamanların ve temiz hava alınabilecek alanların kısıtlı olduğu göz önünde bulundurulursa bu gibi kamusal mekânlar üzerine tekrar düşünmek önemli görünüyor. Bu kapsamda çalışmada İstanbul, Kadıköy Moda’da bulunan çay bahçesinin, salgın sürecindeki kullanımı gözlemlenerek, bu yerin kamusallığı üzerine düşünülmekte.Moda Burnu’nun Sarayburnu’na bakan sırtında, denize doğru gün batımının izlenebildiği bir yerde konumlanan çay bahçesi, kent planlama disiplininde kentsel bakı noktası olarak isimlendirilen ve kentin panoramik görüntü veren manzara noktalarından biri olarak değerlendirilebilir. İçinde bulunan ve anıt ağaç olarak tescillenmiş sakız ağaçları mekânın etkisini güçlendirmektedir. Bu çay bahçesi, özel mülkiyette kamusal kullanımlı bir mekân olduğundan kapılar ve korkuluklarla sınırlandırılmış durumdadır. Bununla birlikte, Moda Burnu ile Moda sahil yolu arasında bağlantı sağlayan merdivenlerden birine bu çay bahçesinin içinden geçilerek ulaşılmaktadır. Bu merdiven söz konusu bağlantıyı sağlayan diğer merdivenlere kıyasla her yaş grubundan kişinin daha rahat kullanabileceği özelliklere sahip olduğundan oldukça yoğun kullanılmaktadır. Salgın önlemleri kapsamında yeme-içme mekânlarında oturma yasağı uygulamasının başladığı ilk günlerde -bu yasak 20 Kasım 2020’den 1 Mart 2021’e kadar uygulandı- çay bahçesinin bahçe kapısı kilitlenmiş ve dolayısıyla çay bahçesinin içinden geçilerek kullanabilen merdivene ulaşım da engellenmiştir. Bu merdiveni kullanarak Moda sahil yoluna inmek isteyen kişiler çay bahçesini sınırlayan korkulukların üzerinden geçerek merdivene ulaşmak zorunda kalmış; sahilden Moda Burnu'na gitmek isteyenler ise merdiveni kullanarak çay bahçesine ulaştıktan sonra bahçe kapısının kapalı olduğunu görüp tekrar sahile inmek zorunda kalmıştır. Birkaç gün sonra çay bahçesinin kapılarından biri açılarak merdivene yönlendirecek şekilde belirli bir yol demir bariyerlerle sınırlandırılıp merdivenle bağlantı sağlanmıştır. İlerleyen günlerde bariyerlere rağmen kısmen de olsa çay bahçesinin de kullanıldığı gözlemlenmiştir. Kısaca, salgın sürecindeki kullanımı gözlemlenen çay bahçesinin, uygulanan kısıtlamalar kapsamında kapatılmasıyla birlikte yakın çevresindeki yaya ulaşımında bir aksama yaşandığı söylenebilir. Bu durum, Moda Burnu ile Moda sahil yolu arasında bağlantı sağlayan ve sık kullanılan merdivenlerden birine söz konusu çay bahçesinin içinden geçilerek ulaşılmasından kaynaklanıyor görünmektedir. Bu çay bahçesinin salgın sürecindeki kullanımı, kent planlamanın kamu ve toplum yararı gözetilerek yapılmasının öneminin yaşanan salgınla birlikte daha net ortaya çıktığını gösteren bir örnek olarak değerlendirilebilir
  • contribution-to-periodical.listelement.badge
    Cadde'de Çeşitlilik Azalacak
    (2022) Paköz, Aslıhan Ece
    Aslıhan Ece Paköz ve Hale Sinirlioğlu ile yapılan söyleşide Bağdat Caddesi’ndeki dönüşüm tartışılıyor.
  • Article
    GELENEKSEL KONUT SÖYLEMLERİ ARACILIĞIYLA İNŞA EDİLEN HAFIZA MEKÂNLARI
    (2019) Paköz, Aslıhan Ece
    Türkiye’de geleneksel konut söylemlerinin çeşitlilik göstermemesi, konunun hep aynı biçimde ele alınması, hatırlama eyleminin net olmasını istemek olarak yorumlanabilir. Tarihin, yaşanmışları bire bir anlatan gerçekler ya da doğrular olmadığı; aynı olayları başka türlü anlatmanın, başka bir deyişle aktif hatırlamanın çok önemli bir imkân olduğu hatırlanmalıdır. Bu sebeple geleneksel konut söylemlerinin çeşitlilik göstermemesi tahmin edilebileceği gibi olumlu bir duruma işaret etmez. Tam tersine; hafıza mekânlarının azlığına ve bu söylemlerle hatırlananların pasifliğine işaret eder.
  • Article
    Porticos on Moda Street and the Re-production of Space
    (2022) Paköz, Aslıhan Ece; Sinirlioğlu, Hale
    Lefebvre’ye göre mekân toplumsal bir üretimdir ve bu gündelik yaşamın ritimleri olmadan anlaşılamaz. Gündelik hayatta tüm ritimler, bir zamanın bir mekânla ilişkisini kapsar. Ritimleri kavrayabilmek ve analiz edebilmek için ritimlerin dışına çıkmak gerekir; belli bir dışsallık, analitik aklın işlemesini sağlar. Bu çalışmada, mekânın toplumsal bir üretim olduğunu kavrayabilmek için gündelik hayatın ritminin değiştiği bir arayüz olduğu düşünülen Kadıköy, Moda'da bulunan, Moda Caddesi’ndeki portikler ele alınmıştır. Hem yayalar hem de dükkan sahipleri tarafından kullanılan bu portiklerde geçen gündelik hayatın ritmini anlamak için özellikle portiklerin ikincil aktörleri olan sokak satıcıları gözlemlenmiştir. Gözlem sonucunda, portiklerin gündelik yaşam ve pratikler ile yeniden üretimi yorumlanmıştır. Yapılan bu çalışmanın, Lefebvre’nin sözünü ettiği, mekânın toplumsal bir üretim olduğunu öne süren mekân teorisi arayışının sürdürülmesine katkı sağlayacağı umulmaktadır.
  • Article
    Kentsel Değişimin Özel Mekâna Etkisi: Mardin, 1. Cadde'de Şeyhmus Gözüoğlu Evi
    (2024) Paköz, Aslıhan Ece
    Mardin'in 20. yüzyılın başında geçirdiği önemli kentsel değişimlerden biri, "1. Cadde"nin açılmasıyla gerçekleşmiştir. 1. Cadde’nin açılması ve daha sonraki yıllarda genişletilmesi, yolun üzerindeki ve yakınındaki birçok yapıyı etkilemiştir. Bu değişim, yapıların kısmen ya da tamamen yıkılmasına da yol açmıştır. Çalışmada, Mardin'de gerçekleşen bu önemli kentsel değişimin özel mekâna olan etkisini görmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda 1. Cadde üzerinde konumlanan Şeyhmus Gözüoğlu Evi'nin geçirdiği değişim araştırılmıştır. Çalışmanın yöntemini 2021-2022 yıllarında yerinde yapılan gözlemler, ev sahibi ile yapılan görüşmeler, yapı ile ilgili literatür araştırması ve görsel belgelerin incelenmesi oluşturmaktadır. Yapılan literatür araştırmasında Mardin Evleri ve 1. Cadde ile ilgili birçok çalışmanın mevcut olduğu ancak Şeyhmus Gözüoğlu Evi ile ilgili bilimsel bir çalışma olmadığı görülmüştür. Araştırmanın sonucunda, 1. Cadde'nin genişletilmesi sırasında Şeyhmus Gözüoğlu Evi'nin bu müdahaleden etkilenen yapılardan biri olduğu ve kısmen değişikliğe uğradığı tespit edilmiştir. 1. Cadde üzerinde bulunan birçok yapının da benzer değişiklikler geçirdiği tahmin edilmektedir. Bu bağlamda cadde üzerindeki tüm yapılarla ilgili yapılacak kapsamlı bir araştırma bu etkinin çeşitliliğini görmeyi sağlayacaktır.
  • Conference Object
    VERNAKÜLER İLE İNŞA EDİLEN KOLEKTİF BELLEK
    (2020) Paköz, Aslıhan Ece
    Gündelik hayatta inşa ettiğimiz toplumsal gerçeklikler bizi yeniden üretir. Kolektif bellek, inşa edilen bu toplumsal gerçekliklerle oluşmaktadır. Bu çalışmada, kolektif bellek ile onu oluşturan toplumsal gerçekliklerden biri olan vernaküler arasındaki ilişki ele alınmakta vekonuya geleneksel konut fotoğrafları ile oluşturulan geçmiş imgesi üzerinden yaklaşılmaktadır. Benjamin'in ifade ettiği gibi; "Geçmişin gerçek imgesi uçucudur". O imgeyi ele geçirmeye çalışmak ise geçici karakterde olması gereken tarihsel gerçekliği sabitlemeye çabalamaktır. Bu ise hatırlama eylemini netleştirmek ya da hatırlananları pasifleştirmek istemek olarak yorumlanabilir. Türkiye'de vernaküler söylemlerin benzer amaçlar için kullanıldığı söylenebilir. Bu söylemlerde genellikle, geleneksel konutlarda geçen yaşama duyulan özlem ifade edilmektedir. Tarihsel olarak bakıldığında söz konusu evlerde yaşamanın, o günün insanları için olumsuz ya da zor denebilecek özellikleri olduğu bilinmektedir. Ancak söylemlerde ya evlerin olumlu yönleri seçilerek ya daevlere sonradan olumlu özellikler atfedilerek bunlar hatırlanmaktadır. Kısaca, nostaljik bir imge olarak görülen bu evlerle birlikte geçmiş idealize edilmektedir. Pratikte değişime açık ve yenilikçi kişiler, vernaküler söylemlerde bunun tam tersini ifade edebilmektedir. Bu durum günümüzde başka biçimlerde devam etmektedir. Örneğin son zamanlarda gündelik hayatımızda çok yer kaplayan sosyal medyada yer alan kimi paylaşımlarda bu durum görülebilmektedir. Mimarlık alanından ya da alan dışından, kurumsal ya da bireysel olabilen bu paylaşımlarda, geleneksel konut fotoğraflarıyla birlikte bu konutlarda bir zamanlar olduğu tahayyül edilen yaşam şekline ya da bu konutları inşa etme bilgisine duyulan hayranlık sıkça ifade edilmektedir. Bunlar, bugünün dünyasından yakınmak için yaygın araçlara dönüşmüştür. Çalışmada bu durum önemsenmekte ve bunun nedenleri üzerine düşünülmektedir. Vernaküler aracılığıyla tahayyül edilen geçmiş üzerine düşünmek için Orhan Cem Çetin'in "Aile" (2016) isimli bir fotoğraf çalışması yol gösterici olabilir. Çetin bu çalışmasında, günümüzde eskicilerde sıklıkla rastlanan siyah-beyaz aile fotoğraflarından birine kimyasal işlem uygulamıştır. Fotoğrafa yapılan bu müdahale, fotoğraftaki aile gibi ailenin fotoğrafının da değişiminin devam ettiğini ve her şeyi olduğu gibi fotoğrafın gerçekliğini de toplumsal olarak inşa ettiğimizi hatırlatmaktadır. Bu hatırlatma, geçmişi idealize etmek amacıyla bir nostalji nesnesi olarak kullanılan vernaküler için de yapılmalıdır.
  • Conference Object
    Mimarlık ve Sokak Hayvanları: Bir Mimari Tasarım Stüdyosu Çalışması
    (2022) Paköz, Aslıhan Ece
    Mekândan söz etmek, mekânın üretiminde rol oynayan tüm aktörleri ve süreçleri bütünsel değerlendirmeyi gerektirir. Mekânın üretiminde rol oynayan aktörler ise sadece insanlar değil. Son yıllarda yaşanan salgınlar ve küresel iklim felaketleri, insanı doğadan üstün gören ya da doğa ile toplumu iki ayrı varoluş alanı olarak kabul eden düşüncenin yıkıcı sonuçlarını bir kez daha gösterdi. Bu sebeple,sosyal bilimlerde yeniden tartışılmaya başlanan doğa-toplum ayrımının, mimarlık alanında da daha çok tartışılması gerekli. Mekânın toplumsal bir üretim olduğunu söyleyen mekân teorilerinde, bu ayrımın sorunsallaştırıldığı ve gündelik hayatın akışını değiştiren hayvanlar üzerine de düşünüldüğü görülür. Bu kapsamda çalışmada; doğa, toplum, mekân kavramları hayvanlar üzerinden ele alınarak, bu konuda Mardin Artuklu Üniversitesi, Mimarlık Bölümü'nde 2021-2022 eğitim-öğretim dönemi güz yarıyılında yapılan bir mimari tasarım atölyesi ile ilgili bilgiler paylaşılıyor. "Sokak Hayvanları için Geçici Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi" isimli bu projede genelde tüm sokak hayvanları, özelde ise Mardin'in tarihi kent merkezinde, çöp toplama ve malzeme taşıma işlerinde çalıştırılan eşekler ile turizm alanında çalıştırılan atlar üzerine sorgulamalar yapıldı. Kentin topografyası ve yaz aylarındaki aşırı sıcak iklim şartları düşünüldüğünde bu hayvanların yaşadığı zorluklar gözlemlendi. Mimari tasarım atölyesinde bu konuda yapılan tartışmalarla birlikte, bu hayvanların yaşadıkları sorunlara çözüm önerileri getirmek için mimari üretimler yapıldı. Yapılan bu çalışmanın, hayvanlarla birlikte daha adil yaşam arayışının sürdürülmesine katkı sağlaması ve bu konuda mimarlık alanında bir farkındalık yaratması umulmaktadır.
  • Conference Object
    Mı̇marlıkta Hayvanları Düşünmek: Mardı̇n Tarı̇hı̇ Kent Merkezı̇ Örneği
    (2021) Paköz, Aslıhan Ece
    Mekân, toplumsal bir üretimdir ve mekânda yaşanan pratiklerle üretilir. Bu pratiklerin aktörleri sadece insanlar değildir. Geleneksel toplumlarda olduğu gibi modern toplumlarda da hayvanların mekân üretimine etkisi olmuştur. Günümüz kentlerinde insanları koruyan, doyuran, eğlendiren hayvanlar olduğu gibi taşıma ya da ulaşım aracı olarak çalıştırılmaya devam eden hayvanlar da vardır. Buna rağmen hayvanlar mimarlık alanında yapılan çalışmalarda pek yer almazlar. Bruno Latour'a göre, art arda yaşanan salgın ve iklim felaketleri, salt insanlardan ibaret klasik toplum tanımının anlamsız olduğunun farkına varılmasını sağladığından bundan sonra yapılacak toplumsal çalışmalarda hayvanların daha çok yer alacağı beklenebilir. Toplum kavramının sınırlarını sorgulayan Bruno Latour, toplum yerine kolektif kavramını kullanır ve kolektifle, sadece insandan ibaret olmayan failleri ve ilişkileri anlatır. Latour'a göre, bir bilince sahip olsunlar ya da olmasınlar, olayların akışını değiştiren hayvanlar ya da nesneler de faildir ve kolektifi oluşturmada insanlar gibi etkilidir. Çalışma kapsamında gözlemlenen Mardin'de, tarihi kent merkezinin konumlandığı dik topografyadan kaynaklanan dar ve merdivenli yolların çoğuna araç giremediğinden çöpler uzun yıllardır eşekler aracılığıyla toplanmaktadır. Aynı sebeplerle, bir inşaat ya da yol çalışması olduğunda gerekli malzemeler yine eşeklere taşıtılmaktadır. Bunun yanında son yıllarda yoğun bir turizm talebi ile karşı karşıya kalan kentte, turistler için bir eğlence aracı olarak atlar kullanılmaktadır. Ata binmek ya da atla fotoğraf çektirmek isteyen turistler için atlar kent meydanında ve belirli kavşak noktalarında bekletilmektedir. Atların bulunduğu yerlerin çevresinde, kentin zaten yetersiz olan yol ve kaldırımlarındaki araç ve yaya yoğunluğu iyice artmaktadır. Sonuç olarak Mardin'in tarihi kent merkezinde, çöp toplama ve malzeme taşıma işlerinde araç olarak kullanıldıkları gibi turizm alanında çalışan bir kesimin ekonomik gelir kaynağını da hayvanlar oluşturmaktadır. Kentin topografyası ve yaz aylarındaki aşırı sıcak iklim şartları düşünüldüğünde bu hayvanların yaşadığı zorluk daha iyi anlaşılabilir. Kentteki gündelik hayatın akışını değiştiren hayvanlar üzerine düşünmeden, sadece insanlardan söz ederek toplumsal bir düşünce geliştirme şansımızın olmadığı açıktır. Bunun için, hayvanlarla birlikte daha adil yaşamaya çabalamak ve mimarlıkta da hayvanlar üzerine düşünmek gerekmektedir.