MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Baran, Leyla

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Doktor Öğretim Üyesi
Email Address
leylabaran@artuklu.edu.tr
Main Affiliation
Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Sustainable Development Goals Report Points

SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.
Scholarly Output

23

Articles

14

Citation Count

18

Supervised Theses

3

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 23
  • Article
    Citation - WoS: 11
    Citation - Scopus: 14
    Examining the hand hygiene beliefs and practices of nursing students and the effectiveness of their handwashing behaviour
    (Wiley Online Library, 2020) Baran, Leyla; Güneş, Ülkü; Baran, Leyla; Ozturk, Huri; Sahbudak, Gul; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    Aims and objectives: To examine the hand hygiene beliefs and practices of Turkish nursing students and the effectiveness of their handwashing. Background: Handwashing is the most important part of preventing cross-infection, but there is a considerable amount of evidence that shows that the handwashing technique of nurses and nursing students is not always very effective. Design/methods: This research was carried out in two stages and is type of descriptive, analytical and observational. The study comprised 563 students from a Faculty of Nursing. Besides evaluating the nursing students' sociodemographic data, we assessed their beliefs and hand hygiene practices using a Hand Hygiene Beliefs Scale (HHBS) and Hand Hygiene Practices Inventory (HHPI) and also used with "Derma LiteCheck" device to assess how effectively they washed their hands. The STROBE checklist was used. Results: The handwashing frequency of the female students was significantly higher. The scores on both the HHBS and the HHPI were significantly higher among the female students compared to the males. The dirtiest areas of the hand were determined as nails (nail beds, beneath the nails), skin between the fingers and fingertips. Conclusions: The results of our study indicate that although student nurses have positive perceptions about hand hygiene and appear to have developed good habits, the effectiveness of their handwashing is poor. Relevance to clinical practice: It is of great importance that UV light and florescent gel are made readily available both at nursing schools and in hospitals and other health institutions since these elements are useful in providing immediate visual feedback for a full assessment of handwashing behaviour.
  • Other
    THE USE OF BLENDED LEARNING IN TURKISH NURSING EDUCATION:A SCOPING REVIEW
    (2023) Baran, Leyla; Baran, Leyla; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    ABSTRACT Background: The literature emphasizes the integration of innovative techniques alongside traditional learning in nursing education, especially heightened during the Covid-19 pandemic when in-person classroom-based learning faced limitations. This study aims to explore what extent blended learning (BL) has been employed in nursing education in Türkiye. Aims: This research aims to map the academic literature of existing research and debates about using BL in nursing education in the Turkish context and guide Turkish nursing educators by identifying and demonstrating existing evidence around BL techniques. Design: Scoping review. Methods: Prior to commencing the review, the scoping review methodological guidance provided by Peter et al. (2020) was diligently followed. To ensure clarity and structure, a protocol was developed, outlining the study’s objectives, research questions, search strategy, data sources, and search keywords. The scoping review was conducted following the five-stage framework proposed by Arksey and O’Malley (2005), which included identifying research questions, identifying relevant studies, study selection, data extraction, mapping, charting, collating, and summarising the results. To enhance the robustness of the methodology employed, the reporting of the scoping review adhered to the PRISMA extension for Scoping Reviews (PRISMA-ScR) checklist by Tricco et al. (2018). This scoping review drew on Google Scholar and PubMed databases to search for relevant literature regarding blended learning in nursing education in Türkiye. To access a relevant and representative sample of the current literature, both English and Turkish keywords related to blended learning were searched for the last 5 years of time period. All study types were included for analysis. Results: The analysis included a total of 34 papers (in both Turkish and English languages). These studies presented evidence and discussions on the effectiveness and satisfaction levels associated with various BL techniques, such as distance learning, flipped classroom, web-based learning, and online education, across diverse nursing fields. Conclusion: The findings suggest that BL is partially utilized in undergraduate nursing programs in Türkiye, but there is room for improvement in its implementation and integration.
  • Other
    Hemşirelerin Deprem Kaygısının Stres Düzeyine Etkisinin İncelenmesi
    (2023) Baran, Leyla; Işık, Zozan; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    Bu araştırmanın amacı hemşirelerde deprem sonrası oluşan travmanın stres düzeyine etkisinin incelenmesidir. Araştırmanın evrenini Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan 430 hemşire oluşturmaktadır. Örneklemi ise, araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 248 hemşire oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak için; Birey Tanıtıcı Bilgi Formu, Deprem Sonrası Travma Düzeyini Belirleme Ölçeği (DSTDBÖ) ve Hemşire Stres Ölçeği (HSÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerden ve parametrik olan ve parametrik olmayan verilerde kullanıma uygun korelasyon tekniklerinden yararlanılmıştır. Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalaması 29.93±6.36 (Min-Max=21-60) olup, %62.5’i kadındır. Hemşirelerin %59.3’ü depreme mesai saatinde denk gelmiş olup %71.8’i deprem anında ne yapılması gerektiğini bildiğini belirtmiştir fakat sadece %10.1’i deprem anında ne yapması gerektiğini açıkça ifade etmiştir. HSÖ’den alınan toplam puan ortalaması= 83.84±18.50’dir (Min-Max=38-136) ve DSTDBÖ’dan alınan toplam puan ortalaması= 59.14±13.80 (Min-Max=26-92) olarak hesaplanmıştır. Hemşirelerde deprem kaygısı ile stres düzeyi arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu belirlenmiştir (r=0.319). Ayrıca hemşirelerin %63.3’ü en az bir depremzedeye bakım verdiğini belirtip, %62.1’i hastanın depremzede olmasından kaynaklı bakımlarının etkilendiğini belirtmiştir. Hemşirelerin %36.7’si depremde en az bir kayıp yaşadığını, 60.1’’i korku nedeniyle deprem bölgesinde çalışmak istemediğini belirtmiştir. Öte yandan hemşirelerin %61.7’si eğitim hayatında, %43.1’i meslek hayatında doğal afetlerle ilgili eğitim aldığını belirtmiş olup, sadece %0.8’i deprem anında soğuk kanlılığını koruyabildiğini bildirmiştir. Hemşirelerin %96’sında mevcut durumda doğal afetlerle ilgili eğitim almak isteği saptanmıştır. Normal şartlarda mesleğini sürdürürken birçok stres faktörüyle mücadele eden hemşireler deprem sonrasında; depremzede oldukları halde insani ve mesleki değerler doğrultusunda diğer depremzedelere bakım vermiş ve yakınlarını kaybetme sonrası yas süreçlerini ertelemişlerdir. Bu durum sonucunda, hemşirelerin fiziksel ve ruhsal travma düzeylerindeki artışın stres düzeylerini etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur.
  • Article
    Yoğun Bakım Ünitelerinde Çalışan Hemşirelerin Konfor Düzeyleri ile İş Yaşamı Kalitesi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2024) Baran, Leyla; Demir, Derya; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    Giriş ve Amaç: Bu araştırmanın amacı yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin konfor düzeyleri ile iş yaşamı kalitesi (İYK) düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikte planlanan bu çalışmanın evrenini bir ilin Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım ünitelerinde çalışan 118 hemşire, örneklemi ise, araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 109 hemşire oluşturmuştur. Araştırmada veri toplamak için; Birey Tanıtıcı Bilgi Formu, Hemşirelerde Konfor Ölçeği (HKÖ) ve Hemşirelik İş Yaşamı Kalitesi Ölçeği (HİYKÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerden yararlanılmış olup parametrik olmayan veriler için Mann-Whitney U testi ve Kruskal-Wallis testi kullanılmıştır. Ölçek puanlarının birbirleriyle ilişkilerine Spearman Korelasyon analizi ile bakılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalamaları 27.55±4.26 (min-maks=20-48) olup; %83.5’i 30 yaş ve altında, %59.6’sı kadın, %72.5’i bekar, %89’u lisans ve üzeri mezunudur. Hemşirelerin; konfor düzeylerinin 97.83±13.21 (min-maks=64-132) olup orta düzeyde olduğu ve cinsiyet, çalışılan birimden ve çalışma şeklinden memnuniyet durumu, aynı birimde çalışma isteği ve işten ayrılma düşüncesine göre farklılık gösterdiği (p<0.05); hemşirelerin İYK düzeylerinin 95.56±23.28 (Min-Maks=35-165) olup orta düzeyde olduğu ve herhangi bir sağlık sorununun varlığı durumuna göre farklılık gösterdiği (p<0.05) saptanmıştır. Hemşirelerde konfor düzeyi ile İYK düzeyi arasında pozitif yönde orta düzeyde bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Çalışmamızda hemşirelerde hem konfor hem de İYK düzeyi orta düzeyde bulunmuştur. Hemşireler bakımın merkezinde yer aldıkları için kendilerinin konfor ve İYK düzeyi, bakımı da doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle hemşirelerin konfor ve İYK’lerini artırmak için mümkünse iş yüklerinin azaltılması, çalışan sayısının artırılması, çalışma saatlerinin ayarlanması, memnun olacakları birimlerde çalıştırılması gibi yaklaşımlar sağlanabilir.
  • Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 1
    Midwifery Students' Views on Nanda-I Diagnoses and Care Plans Used in Clinical Practice
    (Mdpi, 2024) Baran, Leyla; Yesil, Yesim; Yeşil, Yeşim; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; Department of Midwifery/ Ebelik Bölümü
    Background: Developing a care plan for patients is not specific to nursing or midwifery; it is the case in every situation where patients seek help from care providers. Midwifery students draw upon NANDA-I diagnoses while developing care plans (CPs) in clinical practices, and plan and apply their care accordingly. This study aims to identify the views of midwifery students on the NANDA-I diagnoses and CPs that they use in clinical practice. Methods: This descriptive and cross-sectional study was conducted with 222 students between September and December 2022. The research data were collected through face-to-face interviews using a questionnaire based on NANDA-I diagnoses and CPs. In line with the existing literature, the questionnaire was designed by two academicians who specialized in nursing fundamentals and midwifery. The questionnaire consisted of closed-ended (8 questions) and open-ended (7 questions) questions. Data analysis was performed with descriptive statistics and Pearson's chi-square test. Results: Of 222 students, 57.7% stated that they did not know the definition of a CP. It was found that 46.8% of the students felt inadequate at developing CPs. Furthermore, the students stated that they found the CP training provided during their undergraduate study partially sufficient, with a rate of 52.7%, and 16.7% of midwifery students offered suggestions about CP teaching. The number of midwifery-related diagnoses of which the students were aware was 19. Conclusions: The study was beneficial in terms of identifying the deficiencies of the students related to NANDA-I diagnoses and developing CPs that might be overcome through education and observing the midwifery-related diagnoses that they used. It is of critical importance to educate midwifery students about midwifery-related NANDA-I diagnoses in order that they embrace midwifery diagnoses and CP learning.
  • Doctoral Thesis
    Ventrogluteal Bölgeden Uygulanan İntramüsküler Enjeksiyonda Aspirasyon İşleminin Gerekliliğinin ve Ağrı Üzerine Etkisinin İncelenmesi
    (2020) Baran, Leyla; Güneş, Ülkü; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    Bu araştırma, ventrogluteal (VG) bölgeden uygulanan intramüsküler (İM) enjeksiyonda aspirasyon uygulamasının gerekliliğini ve ağrı üzerindeki etkisini incelemek amacıyla planlanan, randomize kontrollü deneysel ve çift kör bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 14 Ocak 2019 – 20 Mayıs 2019 tarihleri arasında, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi Hızlı Bakı Birimi’ne intramüsküler enjeksiyon yaptırmak için başvuran 2430 hasta, örneklemi ise araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 834 hasta oluşturmuştur. Veriler araştırmacı ve bir hemşire tarafından toplanmıştır. Verilerin toplanmasında ―Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu‖, ―Birey Tanıtıcı Bilgi Formu‖ ve ―Görsel Kıyaslama Ölçeği (GKÖ)‖ kullanılmıştır. Çalışmada araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve araştırmaya katılmayı kabul eden hastalar, cinsiyete göre tabakalandırılmış blok randomizasyon listesine göre; aspirasyon süresinin 5-10 saniye olduğu İM enjeksiyon grubuna (Uygulama Grubu A), aspirasyon süresinin 1-2 saniye olduğu İM enjeksiyon grubuna (Kontrol Grubu) ve aspirasyon işleminin uygulanmadığı İM enjeksiyon grubuna (Uygulama Grubu B) atanmışlardır. Tüm enjeksiyon uygulamalarında aynı ―İntramüsküler Enjeksiyon Uygulama Protokolü‖ uygulanmıştır. Araştırma amacına uygun olarak toplanan verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde, SPSS 22.0 paket programı kullanılmıştır. Araştırmaya dahil edilen hastaların tanıtıcı bilgilerine ilişkin verileri için; sayı, yüzde dağılımları, ortalama, standart sapma, ortanca, minimum ve maksimum değerler verilmiştir. Ayrıca ANOVA, Kruskal Wallis Testi ve Mann-Whitney U Testi kullanılarak, istatistiksel anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için Ege Üniversitesi Rektörlüğü Tıp Fakültesi Dekanlığı Tıbbi Araştırmalar Etik Kurulu’ndan, Ege Üniversitesi Tıp IV Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı‖ndan ve araştırmaya katılan hastalardan yazılı izin alınmıştır. Araştırma sonucunda, araştırma kapsamına alınan hastaların yaş ortalamasının 34.48±12.49 (18-65) olduğu, her üç araştırma grubunda da yaş dağılımının homojen olduğu, hastaların %33.2’sinin üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle diklofenak sodyum enjeksiyonu endikasyonu olduğu saptanmıştır. Ventrogluteal bölgeye uygulanan enjeksiyonlarda aspirasyon süresinin 1-2 saniye ve 5-10 saniye sürdüğü enjeksiyonların hiçbirinde aspirasyon esnasında kan gelmediği saptanmıştır. Araştırma gruplarının GKÖ ağrı puan ortalamaları kıyaslandığında; aspirasyon işleminin uygulanmadığı Uygulama Grubu B ile aspirasyon süresinin 1-2 saniye sürdüğü Kontrol Grubu’ndaki hastaların ağrı puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olmadığı (p=0.521); ancak aspirasyon süresinin 5-10 saniye sürdüğü Uygulama Grubu A ile Kontrol Grubu (p<0.001) ve Uygulama Grubu A ile Uygulama Grubu B’deki hastaların (p<0.001) GKÖ puan ortancaları arasındaki farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda; aspirasyon süresinin ağrı üzerinde etkili olduğu ve doğru bir bölge tespiti ile VG bölgeden yapılan İM enjeksiyonlarda aspirasyon uygulamasının yapılmasına gerek olmadığı söylenebilir.
  • Book Part
    Acil Serviste Hasta Güvenliği
    (Nobel Akademik Yayıncılık, 2023) Baran, Leyla; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    Özet Acil servis; acil sağlık hizmeti ihtiyacı olan hastalara sağlık hizmeti sunulan poliklinik ve yataklı servis işlevi görebilen sağlık tesisi bölümüdür. Tüm gün kesintisiz olarak acil sağlık hizmeti veren acil servisler doğal olarak hastane içinde en fazla karmaşanın olduğu yerlerdir. Acil servisler hasta güvenliği açısından oldukça riskli servislerdir. Tıbbi hata, hastaya sunulan sağlık hizmetleri sırasında ortaya çıkan herhangi bir olumsuzluğun nedeni olup sağlık kurumlarının ve çalışanlarının yetersiz bilgisi, beceri eksikliği, deneyimsizliği veya ilgisizliği sonucunda gerçekleştirdikleri, kabul gören uygulama standartlarının altında kalan tedavi ve işlemler sonucunda, hastanın zarar görmesine, yaralanmasına veya ölümüne neden olan, çoğunlukla mesleki ihmalle ortaya çıkmış zararlardır. Kontrol edilemeyen iş yükü, öngörülemeyen çok sayıda hasta, tedavi ve bakıma farklı disiplinlerden çok sayıda sağlık profesyonellerinin katılımı acil servislerde hata için risk faktörüdür. Hasta güvenliğinde temel hedef; sağlık hizmetleri sunumu sırasında tıbbi hataları engelleyerek hatalar nedeniyle hastayı olası zararlardan koruyacak ve hata olasılığını ortadan kaldıracak bir sistemin kurulmasıdır. Hasta güvenliğindeki ortak eksiklikler; yetersiz iletişim, liderlik, ekip çalışması ve güvenlik süreçleri konusunda yetersiz bilgilendirmeler, advers olayların analizlerindeki ve raporlamadaki eksiklikleri içerir. Tıbbi hataların önlenmesinde hasta güvenliği kültürünün geliştirilmesi önemli faktörlerin başındadır. Sağlık kurumlarında güvenlik kültürü; bireysel ve ekip olarak sağlık profesyonellerinin hasta güvenliği konusunda bilinçlenmelerini ve hastaların zarar görmelerini önlemeyi/zarar veren durumların oluşmamasını hedeflemektedir. Sağlık hizmetlerinde meydana gelen hataların tanımlanmasını ve bu hatalardan dolayı hastaların zarar görmesinin engellenmesini sağlayan en önemli yöntem, tıbbi hataların raporlanması ve analizidir. Hasta güvenliği kültürünün oluşturulması ve yaygınlaştırılması, sağlık kurumlarında tıbbi hataları azaltacak organizasyonların oluşmasını sağlayacak ve bu şekilde hem sağlık çalışanları hem de hastaların zarar görmesi engellenmiş olacaktır.
  • Article
    Hemşirelik Öğrencilerinin Özyeterlilik Düzeyleri ile Psikomotor Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2020) Baran, Leyla; Güneş, Ülkü; Khorshid, Leyla; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    Bu çalışma hemşirelik öğrencilerinin özyeterlilik düzeyleri ile intravenöz kateter yerleştirme psikomotor becerisi arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır. Tanımlayıcı nitelikte olan bu çalışmanın verileri Kasım 2017 ve Ocak 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmanın evrenini bir hemşirelik fakültesinde öğrenim gören 2. sınıf öğrencileri (N=298), örneklemini ise araştırmaya katılmayı kabul eden öğrenciler oluşturmuştur (n=94). Verilerin toplanmasında “Birey Tanıcı Bilgi Formu”, “Genel Özyeterlilik Ölçeği” ve “İntravenöz Kateter Yerleştirme İşlem Basamakları Kontrol Listesi” kullanılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin özyeterlilik düzeylerinin orta düzeyde olduğu ve özyeterlilik düzeyleri ile İntravenöz kateter yerleştirme psikomotor becerileri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır. Çalışmada sadece bir psikomotor beceri değerlendirilmiştir. Bu nedenle, özyeterlilik ve psikomotor beceriler arasındaki ilişkiye odaklanan ve diğer psikomotor becerilerin de kullanıldığı ileri araştırmalara gereksinim duyulmaktadır.
  • Other
    THE DETERMINATION OF NURSING DIAGNOSIS AND PROCESSKNOWLEDGE OF NURSING SENIOR STUDENTS
    (2023) Baran, Leyla; Baran, Leyla; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    ABSTRACT The study was conducted to eliminate the use of nursing diagnosis and process knowledge by senior nursing students. The research was carried out on 71 senior nursing students who had practice experience in different clinics before. The data were gathered by using the “Individual identification form” and “Nursing diagnosis and process knowledge Form”. It was found that the mean age of the students was 22.61±1.35, 53.5% were female, 32.4% preferred the nursing profession. While 94.4% of the students reported that a nursing diagnosis was necessary, 33.8% of them stated that they found themselves at a sufficient level in determining a nursing diagnosis. Although approximately half of the students knew the types of nursing diagnosis, only 2.8% of them knew the collobrative diagnosis. While 59.2% of the students were able to list all the stages of the nursing process, it was determined that 47.9% of them found themselves partially sufficient in the practice of the nursing process. Most of the students stated that they had the most difficulties in the assessment phase of the nursing process and that they applied the most comfortable evaluation phase.
  • Book Part
    Enteral Beslenme Uygulamaları
    (Akademisyen Kitabevi, 2021) Baran, Leyla; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü
    AMAÇ: Nazogastrik tüp uygulamasında aşağıdaki amaçlar yer almaktadır: Mideye doğrudan bazı maddeler vermek; • Besin alımında sorun olan, ancak sindirim ve emilim bozukluğu olmayan bireyleri tüp aracılığıyla beslemek (gavaj), • Mide kanamasını durdurmak için buzlu su vermek, • Zehirli maddeleri nötralize etmek için ilaç ya da su vermek, • Kontrast madde vermek, Mide içeriğini boşaltmak; • Kaza ya da kasıtlı olarak alınan zehirli maddeleri veya aşırı dozda alınan ilacı dışarı çıkarmak, mideyi yıkamak (lavaj), • Majör travma ya da cerrahi sonrası aspirasyonu önlemek için mide içeriğini dışarı almak, • Kardiyopulmoner resusitasyon sırasında midede biriken havayı çıkarmak, • Bulantı ve kusmanın önlenmesi için mide içeriğini boşaltmak, • Midedeki sıvı ve gazları boşaltarak mide basıncını azaltmak (dekompresyon), • Mide kanamasında mide içeriğini boşaltmak, • Bağırsak tıkanıklığında ve diğer gastrointestinal hastalıklarda gerginliği azaltmak, Mide işlevini ya da içeriğini test etmek; • Laboratuvar incelemesi için mide içeriğinden numune almak (gastrik analiz/ mide tubajı), • Mide basıncını veya motor sistemin etkinliğini test etmek.