Karadeniz, Sıtkı
Loading...
Name Variants
Karadeniz, Sitki
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
Main Affiliation
Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Sustainable Development Goals Report Points
SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.

Scholarly Output
6
Articles
4
Citation Count
0
Supervised Theses
1
6 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 6 of 6
Article Tıbbı Karantinaya Almak: Biyopolitika, Salgın ve Toplum(İSLÂMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, 2021) Gökdağ, Kamuran; Karadeniz, Sıtkı; Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüBu makale, biyopolitika, tıp ve salgın arasındaki ilişkiyi, bugünlerde tecrübe ettiğimiz Covid19 süreci bağlamında yeniden sorunsallaştırıyor. Bu problematik bağlamında metin, salgın sürecinin tıbbî bir süreçten ziyade idarî bir süreç olduğunu öne sürerek, konuyu, biyopolitika, tıbbîleşme ya da yönetimsel tıp kavramları aracılığıyla ortaya koyuyor. Makale, bugün tıbbı karantinaya alarak işleyen mantığı ve bu mantıkta biri diğeriyle ilişkili olan şu iki temel çelişkiyi ortaya çıkarmayı amaçlıyor: i) Aynı hammaddeyi nesne edinen, yani yalnızca bireyleri değil, aynı zamanda onları bir toplamda birleştirerek aşan nüfusu da nesne edinen salgın ile biyopolitika arasındaki teleolojik çelişki ve ii) bireylerin tekil bedenlerindeki hastalıkları kendi nesnesi olarak kabul eden farmakolojik tıp ile tüm bedenleri nüfus kavramı altında bir araya getirerek onların yalnızca hastalıklarını değil, bizatihî kendilerini de biyopolitik bir teleoloji uğruna yeniden düzenleyen yönetimsel tıp arasındaki çelişki. Böylece, biyopolitikanın salgın sürecinde bireylerin bedenlerini ve onların toplamı olan nüfusu karantinaya almasının, esasında tıbbın karantinaya alınmasıyla sonuçlandığını iddia ediyor. Dolayısıyla makale, söz konusu iki çelişki itibariyle, insanın kendi hayatı ve ölümü üzerinde yürütülen mücadelenin bir tarafını, yani biyopolitik stratejileri yüceltmeye zorlanmasını, kendi ontolojik itibarını kaybetmesinin en açık göstergelerinden biri olarak okuyor. Makale, bir şeffaflaştırma metodolojisiyle kullanılan analiz perspektifinin, günümüzde salgın etrafında gelişen meseleleri, ona karşı verilen savaşta izlenen stratejileri ve bunların hem tekil bedenleri hem de tümel bir beden olarak nüfusu hangi biçimlerde kat ettiğini anlamlandırmada önemli katkılar sunacağını öngörüyor.Article Citation - WoS: 0Hoşgörü Ahlâkı ya da Politiği: Hoşgörüye Teleoloji Yüklemek(Beytulhikme An International Journal of Philosophy, 2020) Gökdağ, Kamuran; Karadeniz, Sıtkı; Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüBu makale, hoşgörü ahlakının veya politiğinin varoluş koşullarına ilişkin bir soruşturma aracılığıyla, yakın zamanda biri Yeni Zelanda’da, diğeri Norveç’te meydana gelen iki terör eylemi etrafında örülen söylem ve pratiklerin göstergebilimsel bir analizini yapıyor. Bu soruşturma esnasında, bir taraftan, Kant’ın, referans-değerleri bakımından ahlak yasalarına ilişkin yaptığı mantıksal araştırmadan, diğer taraftan, John Locke’un hoşgörünün varoluş koşullarına içkin teolojiye dair yaptığı örtülü araştırmadan faydalanıyor. Bu müracaatlarla, sözkonusu olaylar sonucunda yeniden gündeme gelen hoşgörü ahlakına ya da politiğine yerleşik kodları ve failleri veya özneleri şeffaflaştırmaya çalışan bu makale, bu anlamda üç temel yapılandırıcı unsur tespit ediyor: Hristiyanlık, Avrupalılık ve boşluk. Belirli varsayımları, yükleri veya yüklenen bir teleolojiyi muhafaza etme eğilimindeki bu sistemde yerleşik faillerinin örtülü bir biçimde nasıl çalıştığını göstermek üzere elek metaforuna müracaat ediliyor. Bu metaforik sistemde Hıristiyanlık ve Avrupalılıkın, hoşgörü ahlakının/politiğinin, Kantçı anlamda, amaç-öznesine karşılık geldiği; boşlukun ise bir taraftan hoşgörüye davet edilen ötekileri referans-değerlerinden arındırma işlevini gördüğü, diğer taraftan ise bu sistemde yerleşik failleri görünmez kıldığı öne sürülüyor.Book Part Uyum, Geri Dönüş ve Gelecek: Mardin Artuklu Üniversitesi’ndeki Suriyeli Öğrenciler(Çigzi Kitapevi, 2022) Bütün, Ahmet; Apak, Hıdır; Karadeniz, Sıtkı; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüBu bildiri, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde öğrenim gören Suriyeli öğrencilere yönelik durum tespiti yapmak üzere hazırlanan bir projeden üretilmiştir. Projede öğrencilerin gerek akademik alanda gerekse sosyal alanda karşılaştıkları sorunlar; eğitimin niteliği ve işlevselliği; öğrenciler ve akademisyenler arasındaki iletişim, sosyalleşme ve kültürel alışveriş; özellikle öğrencilerin üniversite eğitimi ve sonrasındaki meslekî beklentileri; üniversite, şehir ve genel olarak Türkiye ile ilgili algı ve tutumlarına ilişkin sorun alanlarının tespitini yapmak amaçlanmaktadır. Bu çalışma tanımlayıcı tipte tasarlanmıştır. Suriye uyruklu 336 öğrenciye Survey Monkey aracılığı ile online anket uygulanarak veriler toplanmıştır. Toplanan veriler tanımlayıcı istatistik metodu ile analiz edilmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgular ise şu şekilde detaylandırılabilir: Katılımcıların %80.87’sinin (n=296) geçici koruma statüsüne sahip olup %54.9’u (n=201) Mardin ilinde yaşamaktadır. Büyük çoğunluğu Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (%28.1, n=103) ve İşletme (%28.1, n=103) bölümlerinde okuyan öğrencilerin %80.33’ü (n=294) %100 Arapça eğitim veren bölümlerde kayıtlıdır. Eğitim dili %100 Arapça olan bölümleri tercih edenlerin oranı %47.62 (n=140) şeklinde iken; %58.90’u (n=86) iş fırsatlarının daha da artacağına inandığı için Türkçe eğitim veren bölümleri tercih edebileceğini belirtmiştir. Katılımcıların %32.51’i (n=119), Türkiye’ye gelmeden önce Suriye’de bir üniversitede eğitim aldığını ve eğitiminin yarıda kaldığını ifade etmiştir. Üniversite tercihlerinde belirleyici etkenlerden biri ise, ailenin yaşadığı şehirdir ve bu oran katılımcılar için %45.36 (n=166)’dır. Öğrencilerin %67.21’inin (n=246) üniversite kayıt sürecinde herhangi bir sorun yaşamadıkları; %39.89’unun (n=146) okudukları bölümlerde başarılı oldukları; %56.56’sının (n=207) üniversite ve okudukları bölüm hakkındaki bilgileri sosyal medya öğrenci gruplarından takip ettikleri; ve %53.83’ünün (n=197) okuduğu bölümden çok memnun oldukları belirlenmiştir. Bu çalışmadan elde edilen bilgiler hem politika yapıcılara hem de sosyal aktörlere, üretecekleri politikalarda başvurabilecekleri bir kaynak potansiyeli taşımakta, ayrıca alanda çalışmakta olan akademisyenler için de ilk elden bir veri oluşturmaktadır.Master Thesis Baudrıllard Perspektifinden Sosyal Medya ve İtibar İlişkisi: Black Mirror Dizisi Nosedıve Bölümü Örneği(2024) Karadeniz, Sıtkı; Karadeniz, Sıtkı; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüBaudrillard, medyayı sınırsız sayıda üretilebilen, anlamlarını yitirmiş çıktılar olarak tanımlamaktadır. Düşünür, doğrudan sosyal medya üzerinden bir tahlilde bulunmamasına karşın, medya, kitle ve itibar ilişkilerini analiz etmiş; bu kavramları potlaç kültürü ile açıklamıştır. Moda, reklam gibi yeni yüzyılın öne çıkan iletişim kanalları aracılığıyla benlik oluşturmak, beraberinde bunun için ciddi bir fedakârlığı da getirmektedir. Kitlenin talepleri doğrultusunda elde edilecek benlik, medyanın ürettiği şeffaflıkla itibar veya itibarsızlaşmaya yol açacaktır. Şeffaflık, toplumun gündelik yaşam fenomenlerine eklemlenerek ânı yok etmekte ve gerçek olanı gerçeğe benzeyenle değiştirmektedir. Hızla gelişen dijital gösteri sektörüne popüler bir giriş yapan post apokaliptik dizilerden biri olarak Black Mirror, her bölümünde farklı bir tasarımın olduğu birer hipergerçek gelecek sunumu yapmaktadır. Dizinin Dibe Vuruş olarak çevrilen Nosedive bölümü; Baudrillardcı bir bakışla, simülakr yığını modern dünyanın itibar için yağmalanmaya hazır bireylerini yeni bir perspektif ile göstermektedir. Nosedive; toplumda bireyler yerine sanal kimliklerin yer aldığı, duyguların taklit ve senaryo ile performe edilmiş bir göstergeye bağlı olduğu dünyanın yansımasıdır.Article Kan Davaları ve Namus Cinayetlerinde Yeni Stratejiler: İbn Haldûncu/Agambenci Bir Okuma Denemesi Sıtkı(İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2018) Karadeniz, Sıtkı; Yıldız, Reşit; Karadeniz, Sıtkı; Department of Nutrition and Dietetics/ Beslenme ve Diyetetik Bölümü; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüKan davalarında ve namus cinayetlerinde sıkça görülmeye başlanan kiralık katil ve reşit olmayan katil stratejileri, İbn Haldûn’un bedevî umrân ve hadarî umrân ayrımı bağlamında, asabiyetin meydan okuma ve cevap verme tarzları üzerinden okunabilir mi? Kan davaları ve namus cinayetlerinde bedevî umrânın belirlediği yazısız hukuka göre, “kanın yerde kalmaması/namusun temizlenmesi” eylemi, bedevîlerdeki asabiyet ilişkilerini gözetmek durumundadır. Bu stratejilerde reşit olmayan faillere ve kiralık katillere müracaat edilmektedir. Asabiyetin bedevî ve hadarî umrândaki işlevselliğiyle tam olarak uyuşmayan bu stratejiler, bir ölçüde karşıt ama işlevsel olarak bağlantılı iki yönelimli bir iç gerilimle ilişkili görünmektedir. Bu yönelimler, bir taraftan bedevî yasayı koruyan diğer taraftan hadarî yasadan korunan stratejik bir mantıkta çakışmasına karşın, farklıdırlar. Birincisi, asabiyetin nesnel işlevleriyle, ikincisi ise öznel çıkarlarıyla ilişkili olan iki eğilimli bu stratejik mantığı, bedevî umrân ve hadarî umrân arasındaki mutlak ayrımında kalarak açıklamak mümkün gözükmemektedir. Bu metin, faillerin eğilimlerine hâkim olan “kararsızlık” halinin yerleştiği bu “belirsizlik alanı/mıntıkası”nı sorunsallaştırmayı hedeflemektedir.Article Citation - WoS: 0An Urban/Modern Version of Tribe: "The Kalenderi/Hiyyi Association"(KARABUK UNIV, 2018) Karadeniz, Sıtkı; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüThis article focuses on an "existing tribe", which is regarded as a pre-modern social organization representing rural society, in order to reorganize/transform itself as a civil society organization, which is seen as the "ideal" organization of modern society and urban life. The efforts and strategies of tribes for reviving and sustaining themselves in urban life are analyzed over the narratives of the "well educated, skilled and urban" members of the Executive Board of "The Kalenderi/Hiyyi Association" (KHA). In big cities, the establishment of associations by the migrants coming from the same ethnic/religious community or the same locale is a common thing. But KHA is not a migrant solidarity association, it is located in its "homeland". A well-educated group of tribesmen put a special emphasis on the preservation of former relations and traditions in modern urban life and establish the KHA. During the research, it is observed that other urban tribesmen from all the world effectively use cyberspace, while responding the call for "unity" from their "relatives". The association regards "all tribe, as a community of broader relatives" and utilizes technology effectively to contact these "broader relatives". This type of organizational behavior brings a unique and effective perspective on the organizational pattern of tribes. The article argues that new forms of tribes such as "cyber tribes" could emerge in future, for instance, tribes ruled by "elected" leaders or tribes reorganized in different modern forms ranging from solidarity associations, pressure groups, corporations or else. In all these "modern" forms, the prerequisite of membership will be "traditional" (being a "member" of "the tribe"). The cyberspace also may give birth to its own leaders and these "cyber leaders" especially in online social platforms may gather new generation tribesmen around themselves and challenge the "traditional leadership".