MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Yaşar Can, Sevinç

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Can, Sevinç Yaşar
Can, S.Y.
Job Title
Öğretim Görevlisi
Email Address
sevincyasarcan@artuklu.edu.tr
Main Affiliation
Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Sustainable Development Goals Report Points

SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.
Scholarly Output

11

Articles

9

Citation Count

2

Supervised Theses

0

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 11
  • Book Part
    Yüz ve Boyun Travmalarında Hastane Öncesi Acil Bakım
    (EMA Tıp Kitapevi, 2020) Yaşar Can, Sevinç; Dilmen Bayar, Behiye; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü
    Yüz ve boyun bölgesinde cilt ve cilt altı dokuları ilgilendiren her türlü hasar, yüz travması olarak adlandırılır. Travmada yumuşak dokularla beraber, kemik yapılar, si- nüsler, ağız içi yapılar, dişler veya boyun yapıları da zarar görebilmektedir. Travmada kemik yapılarında etkilenmasi, maksillofasiyal travma olarak adlandırılmaktadır (te- omandal.com, 2018). Çeşitli dış etkilere açık olan ve nerdeyse hiçbir koruyucu özelliği olmayan yüz dokularında değişik travmalar sonucu birçok travmalar oluşabilmektedir. Özellikle çene ve yüz travmaları, basit bir abrazyon ve kesikten, yumuşak doku ezilmeleri ve kayıplarına, çeşitli kemik kırıkları ile karakterize kompleks travmalara kadar, bir çok değişik şekillerde meydana gelebilmektedir (mustafadeveci.com, 2017). Günümüzde yüz travmaları ile çok sık karşılaşılmaktadır. Motorlu araç sayısın- daki artış, alkollü ve hızlı araç kullanmaya bağlı kazalar, emniyet kemeri takmama, yüksekten düşmeler, kavgalar, intihar girişimleri, ateşli silah travmalarına bağlı yüz travmaları oluşabilmektedir ( Aygıt vd., 2004:1-11). Ciddi maksillofasiyal travma travması sonrası hasta için en büyük tehlike arz eden durum hava yolu obstrüksiyonudur. Yüz travmalarında havayolu için risk oluşturan durumlar aşağıdaki gibidir: • Yüz travmalarında aşırı kanama olabilir ve kanamanın sonucu olarak oluşabilen büyük pıhtılar üst solunum yolunun tıkanmasına sebep olarak obstrüksiyona ne- den olabilir. • Hastanın takma dişleri varsa ya da kırılan dişleri havayoluna kaçarak obstriksüyo- na neden olabilir. • Ağız ve burun travmalarının sonucu olarak havayolunda ileri düzeyde şekil bo- zukluğu ortaya çıkabilir. • Yumuşak doku travması havayolunda ödeme sebep olacağından havayolunu ka- patabilir. • Direkt travmalar, larenks veya trakeada kanama ve şişmeye sebep olarak havayolu tıkanıklığına neden olabilir. • Yüz travması ile birlikte beyin travması da varsa bu durum solunumu baskılayabi- lir (Hackman vd.,1999:106-109).• Fasial kırıklar; ciddi maksillofasyal travma her durumda havayolu için risk oluş- turur. Bu riskler, intraoral kanama, ödem, hematom gelişimi, maksillanın arkaya kayması ve yerinden çıkan dişlerdir (Eren vd., 2017:687). • Yanıklar/duman inhalasyonu ile larenks ödemi ve alt solunum yolu hasarı ile so- nuçlanabilir (Kaya, 2017).
  • Article
    DETERMINING LEVELS OF FEAR OF COVID-19 IN 112 HEALTHCARE PROFESSIONALS
    (Dergipark, 2021) Yaşar Can, Sevinç; Dilmen Bayar, Behiye; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü
    Objective: The purpose of the study is to assess the levels of fear of Covid-19 in 112 healthcare professionals. Material-Method: This descriptive study was conducted with 171 healthcare professionals working at 112 Emergency Healthcare Services in Mardin, Turkey. A descriptive characteristics form and the Covid- 19 fear scale were used to collect data. Results: Most of the participants stated that protective equipment was sufficient, they had received preventive trainings on Covid-19, some of their colleagues were infected with Covid-19, and they were still as concerned about Covid-19 as they were when it first broke out. The fear of Covid-19 mean scores of the professionals were 18.53±6.43 (moderate level). Conclusion: In the research, it was determined that the fear levels of 112 healthcare workers were affected during the Covid-19 pandemic process. In this process, in order to protect and improve the mental health of healthcare professionals, psychotherapy, methods of coping with stress and anxiety, etc., can be supported by providing online training and sessions.
  • Article
    Son Sınıf İlk ve Acil Yardım Programı Öğrencilerinin Eğitim Düzeyleri ve Yeterlilik Algı Durumlarının Belirlenmesi
    (Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2020) Yaşar Can, Sevinç; Dilmen Bayar, Behiye; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü
    Giriş ve Amaç: Son sınıf ilk ve acil yardım programı öğrencilerinin mesleki uygulama yapma sayıları, pratik yeterlilikleri ve teorik bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Tanımlayıcı tipte yapılan bu araştırma bir devlet üniversitesi İlk ve Acil Yardım Programı 2. sınıfta aktif öğrenim gören 96 öğrenci ile yapıldı. Katılımcıların mesleki konularda eğitim alıp almadıkları (17 soru), uygulama yapıp yapmadıkları (11 soru), kendilerini yeterli görüp görmedikleri (16 soru) ve bilgi düzeylerini belirlemeye yönelik (11 soru) toplam 45 soru yüz yüze anket yöntemiyle çalışıldı. Veriler SPSS 26.0 istatistik paket programı kullanılarak sayı ve yüzde şeklinde belirtildi. Mesleki derslerin laboratuvar ortamında uygulama sayıları ile yeterliliklerini karşılaştırma da ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel önemlilik için p<0,05 değeri anlamlı kabul edildi. Bulgular: Paramedik öğrencilerinin aldıkları eğitimlerle ilgili uygulama sayılarının analizinde öğrencilerin %63,5’i entübasyon, %41,7 defibrilatör, %38,5’ kırık stabilizasyonu ve %37,5’inin doğum eylemi uygulamasını hiç yapmadıkları tespit edildi. %78,1 kardiyopulmoner resusitasyon, %58,3 defibrilatör, %36,5 entübasyon, %62,5 doğum eylemi ve %85,5’i kardiyak arrest uygulamasını en az bir kere yaptıkları tespit edildi. Entübasyon konusunda yeterlilik algısı ile uygulama sayısı arasında anlamlı bir fark bulundu (p˂ 0,05). Sonuç: Öğrencilerin mesleki konularda uygulama yapmalarının yeterlilik algıları ve beceri düzeylerinin artmasına olumlu katkısının olduğu sonucuna varıldı.
  • Article
    The Relationship of Social Media Use With Depression and \rloneliness in Adolescents: a Descriptive Study
    (2021) Yaşar Can, Sevinç; Can, Sevinç Yaşar; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü
    Objective: The purpose of this study is to determine the \rrelationship of social media use with depression and loneliness in adolescents. Material and Methods: The sample of the descriptive study \rwas determined as 599 students by power analysis and the students \rwere selected by simple random method. To collect the data of the study \rDescriptive Characteristics Form, Social Media Addiction Scale for \rAdolescents, UCLA Loneliness Scale, and Reynolds Adolescent Depression Scale were used. In the analyses of the data percentage, mean \rand the linear regression analysis were used. Results: Social media addiction total score average of adolescents was 6.21±2.50 (moderate), \rdepression total score average 67.60±15.59 (moderate), loneliness total \rscore average 58.65±9.90 (moderate). In the study, it was determined \rthat adolescents' social media addiction has statistical significance in \rexplaining depression and loneliness (p<0.05). Social media addiction \rexplains depression with 8% and loneliness with 3%. Conclusion: It \rwas determined that social media addiction has been found to affect \rdepression and loneliness in adolescents.
  • Article
    Citation - Scopus: 1
    The Effect of Cognitive Behavioural Therapy–Based Psychoeducation on Medication Adherence and Aggression in Individuals Diagnosed With Schizophrenia: an Experimental Study
    (John Wiley and Sons Inc, 2025) Yaşar Can, Sevinç; Budak, F.K.; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü
    Introduction: It is known that treatment compliance is low and aggression is higher in individuals diagnosed with schizophrenia compared to the normal population. Cognitive behavioural therapy (CBT) is known to reduce relapse and hospitalisation and increase well-being in individuals diagnosed with schizophrenia. However, there are almost no studies on increasing treatment compliance and decreasing aggression. Aims: This study was conducted to determine how CBT–based psychoeducation affects medication adherence and aggression in individuals diagnosed with schizophrenia. Methods: The study was conducted as a quasi-experimental model with the pre-test–post-test control group with 73 schizophrenic patients (33 experimental, 40 control) between June 2022 and July 2023. Data were collected using the Descriptive Characteristics Form, Morisky Medication Adherence Scale (MMAS) and Buss–Perry Aggression Questionnaire (BPSQ). The schizophrenic patients in the experimental group were given eight sessions of CBT-based psychoeducation, while the schizophrenic patients in the control group were not given any training. The data were analysed using mean, standard deviation, chi-squared test, dependent samples t-test and independent samples t-test. Results: It was determined that the aggression level of the experimental group before the training was 80.51 ± 19.38, and after the CBT-based psychoeducation, it was 73.12 ± 15.28. It was determined that the aggression level of the control group before the training was 84.22 ± 12.13, and after the post-test, it was 85.60 ± 11.72. It was determined that the medication adherence level of the experimental group before the training was 2.75 ± 1.25, and after the CBT-based psychoeducation, it was 3.57 ± 0.67. It was determined that the medication adherence level of the control group before the training was 2.05 ± 1.33, and after the post-test, it was 2.17 ± 1.36. The psychoeducation based on CBT caused a statistically significant difference (p = 0.001) in medication adherence and aggression levels in the experimental group. Discussion: It was determined that CBT applied to individuals diagnosed with schizophrenia was effective on increasing their medication adherence and reducing their aggression. It is recommended for psychiatric nurses to include CBT-based psychoeducation in their nursing practices in order to increase medication adherence and reduce aggression in individuals with schizophrenia. Implications for Practice: The findings emphasise that CBT-based psychoeducation increases treatment adherence and significantly decreases the level of aggression in individuals diagnosed with schizophrenia. Psychiatric nurses should include CBT-based psychoeducation in their treatments. © 2024 The Author(s). Journal of Psychiatric and Mental Health Nursing published by John Wiley & Sons Ltd.
  • Book Part
    ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUK VE DAMGALAMA
    (NOBEL TIP KİTABEVLERİ, 2022) Yaşar Can, Sevinç; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü
    Doğuştan veya sonradan ortaya çıkan zihinsel ya da fiziksel engellilik, otizm, görme veya işitme engeli, duygusal ve davranışsal problemler, özel yeteneklilik, üstün zekâlılık, öğrenme güçlüğü, kronik veya süreğen hastalıklar çocukların dezavantajlı olmalarına neden olup onların doğal ihtiyaç ve haklarına zarar verebilmektedir. Bu gibi gelişimi farklı olan bireyler için ‘özürlü, engelli vb.’ gibi tanımlar kullanılabilse de günümüzde artık tüm dünyada bu bireylerin etiketlenmeden tanımlanması yapılmakta (özel gereksinimli bireyler, farklı gelişim gösteren çocuklar vb. gibi) ve bu kullanımlar önem taşımaktadır (1). Fakat yine de bu çocuklar dünyanın en çok damgalanan ve dışlanan çocukları arasındadır. Bu damgalama ve dışlama ise bu çocuklarla ilgili sınırlı bilgiden kaynaklanıp, özel gereksinimli çocukların ailelerini de kapsamaktadır. Bu çocuklar ve aileleri okul ve toplum içinde ötekileştirilmektedir. Bu ayrımcılık ve damgalama çocukların sağlıklarını ve eğitimlerini olumsuz olarak etkileyerek, düşük öz saygı, başkalarıyla sınırlı etkileşim ve şiddete maruz kalma olasılıklarını artırır. Sosyal izolasyon, güçsüzlük ve damgalama çocuğu evinde veya bakıma muhtaçsa kaldığı kurum ya da bakım merkezlerinde şiddet ve istismara daha açık hale getirir (2).
  • Article
    Citation - WoS: 2
    Citation - Scopus: 2
    The effect of mindfulness on medication adherence in individuals diagnosed with Schizophrenia: A cross-sectional study
    (PubMed, 2022) Yaşar Can, Sevinç; Dilmen Bayar, Behiye; Erkan, Fatma Melike; Dilmen Bayar, Behiye; Yaşar Can, Sevinç; Şanlı, Mehmet Emin; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü
    Objective: The aim of this study is to determine the effect of mindfulness on medication adherence in individuals diagnosed with schizophrenia. Materials and methods: This cross-sectional study was conducted with 147 individuals diagnosed with schizophrenia. The data were collected using the Descriptive Characteristics Form, Morisky Medication Adherence Scale, and Mindful Attention Awareness Scale. Results: A strong positive correlation was determined between the mindfulness level and medication adherence of the individuals diagnosed with schizophrenia. Furthermore, mindfulness of the individuals diagnosed with schizophrenia was statistically significant in explaining medication adherence (p < 0.05) and mindfulness predicted medication adherence by 64%. Conclusion: It was observed that the individuals' mindfulness level was low and half of the participants had low medication adherence. Moreover, as their mindfulness level increased, so did their medication adherence.
  • Article
    Mardin İl Merkezinde Toplu Taşıma Aracı Kullanan Şoförlerin İlk Yardım Bilgi Düzeylerinin Araştırılması
    (DergiPark, 2020) Dilmen Bayar, Behiye; Yaşar Can, Sevinç; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü
    Bu araştırmanın amacı, Mardin il merkezinde toplu taşıma aracını kullanan şoförlerin ilk yardım bilgi düzeylerinin araştırılmasıdır. Tanımlayıcı olarak yapılan araştırmanın örneklemini 100 şoför oluşturmaktadır. İşleri gereği vardiyalı sistemde çalışmaları ve sürekli yerlerinin değişken olmasından dolayı tüm şoförlere ulaşılamamıştır. Verilerin toplanmasında Demografik veriler ve İlk Yardım sorularından oluşan anket formu kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS 22.0 programı kullanılarak yapılmıştır. Araştırmaya katılanların % 44’ü ilk yardım eğitimi aldığını, % 56’sı ise eğitim almadığını belirtmiştir. Acil tıbbi bir durumda aranacak telefon numarası sorusuna eğitim alanların % 100’ü ve eğitim almayanların ise % 98.2’si doğru cevap vermiştir. Eğitim alanların en fazla doğru cevap verdiği diğer soru ise elektrik çarpması sırasında ilk olarak yapılacak müdahaleyi, en fazla yanlış cevap verdikleri soru kalbi duran bir kişiye dakikada en az kaç kez kalp masajı yapılmalıdır sorusu olmuştur. Eğitim almayanların en fazla doğru cevapladığı diğer soru ise elektrik çarpması sırasında ilk olarak yapılacak uygulama sorusu olmuştur. Eğitim almayanların en fazla yanlış cevapladığı soru burun kanaması olan kişiye yapılacak uygulama sorusu olmuştur. Sorulara verilen cevaplara baktığımızda ilk yardım bilgi düzeyinin eğitim alan ve eğitim almayanlarda yetersiz olduğu belirlenmiştir. Bu eksikliklerin gerekli ilk yardım eğitimlerinin düzenlenerek giderilmesi gerektiği önerilmektedir.
  • Article
    Covid-19 Pandemi Sürecinde Üniversite Öğrencilerinin Depresyon ve Stres Düzeylerinin Belirlenmesi
    (Dergipark, 2021) Dilmen Bayar, Behiye; Yaşar Can, Sevinç; Erten, Murat; Ekmen, Mahmut; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü; Department of Health and Nursing Services / Sağlık ve Bakım Hizmetleri Bölümü
    Bu çalışma covid-19 pandemi sürecinde üniversite öğrencilerinin depresyon ve stres düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İlişkisel tanımlayıcı olan bu çalışma 565 üniversite öğrencisi ile Ağustos-Aralık 2020 tarihleri arasında çevrimiçi anket yöntemi kullanılarak yapıldı. Verilerin toplanmasında Tanımlayıcı Özellikler Formu, Algılanan Stres Ölçeği ve Beck Depresyon Ölçeği kullanıldı. Öğrencilerin % 62.1’i 21 yaş ve üstü, % 68.7’si kadın olduğu, stres düzeyinin orta değerin üstünde, depresyon düzeyinin ise orta düzeye yakın olduğu belirlendi. Ayrıca stres ölçeği toplam puanı ile depresyon ölçeği toplam puanı arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu belirlendi. (p<.05) Covıd-19 pandemi sürecinin üniversite öğrencilerini ruhsal anlamda etkilediği belirlendi. Bu süreçte, öğrencilerin ruhsal sağlığının korunabilmesi için gerekli desteğin sağlanması önem arz etmektedir.
  • Article
    The Relationship of Social Media Use with Depression and Loneliness in Adolescent: A Descriptive Study
    (Türkiye Klinikleri, 2021) Yaşar Can, Sevinç; Kavak Budak,Funda; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü
    Objective: The purpose of this study is to determine the relationship of social media use with depression and loneliness in ado- lescents. Material and Methods: The sample of the descriptive study was determined as 599 students by power analysis and the students were selected by simple random method. To collect the data of the study Descriptive Characteristics Form, Social Media Addiction Scale for Adolescents, UCLA Loneliness Scale, and Reynolds Adolescent De- pression Scale were used. In the analyses of the data percentage, mean and the linear regression analysis were used. Results: Social media ad- diction total score average of adolescents was 6.21±2.50 (moderate), depression total score average 67.60±15.59 (moderate), loneliness total score average 58.65±9.90 (moderate). In the study, it was determined that adolescents' social media addiction has statistical significance in explaining depression and loneliness (p<0.05). Social media addiction explains depression with 8% and loneliness with 3%. Conclusion: It was determined that social media addiction has been found to affect depression and loneliness in adolescents.