Balıkçı, Şakire
Loading...
Name Variants
Balıkçı, Ş.Ç.
Job Title
Dr. Öğr. Üyesi
Email Address
Main Affiliation
Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Sustainable Development Goals Report Points
SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.

Scholarly Output
16
Articles
8
Citation Count
0
Supervised Theses
4
16 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 16
Article Yeniçağ Başı Avrupa Halk Kültürünün Modern İzleri(2017) Balıkçı, Şakire; Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüÖzet Bu çalışmada, Ortaçağ sonu ile Yeniçağ başı olarak zikredilen dönemde ortaya çıkmış geleneksel etkinlikler, festivaller, karnavallar, geleneksel düşünce kalıpları tanıtılmıştır. Söz konusu dönemdeki geleneklerin birden fazla alanda yeniden yorumlanışları örneklerle verilmiştir. Bu anlamda geleneklerin günümüzde görsel sanatlar, gündelik hayat ve kültürel turizme yansımaları üzerinde durulmuştur. Çalışmada geçmişin kültürel anlamda yeniden yorumlanışının olumlu anlamda ülkelerin prestiji açısından önemi üzerinde durulmuştur. Sonuç bölümünde ise zengin kültürel varlıkların değerlendirilme süreçlerinde yapılması gerekenler irdelenmiş ve konu hakkındaki öneriler sıralanmıştır.Article Uygulamalı Halk Biliminin Kent Turizmine Katkısı: Mardin Örneği(2024) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüKültür turizmi; Türkiye ve dünyada yaz turizmi, deniz turizmi ve kış turizmi ile birlikte en çok tercih edilen turizm türlerinden biri hâline gelmiştir. Kültür turizminde öne çıkan unsurlar, kültürel miras konumundaki mekânlar, müzeler, şehrin ruhunu yansıtan çarşılar, restoranlar, hamamlar, çeşmeler, doğal oluşumlar, tarımsal faaliyet alanları gibi mekânlardır. Kültürel mekânların yanında inançlara bağlı ritüeller, danslar, eğlenceler ve mutfak kültürü gibi folklor malzemeleri de son yılların dikkat çeken kültür turizmi mekân ve etkinlikleri arasında yer almaktadır. Kent folklorunun yozlaşmadan güncel koşullara ayak uydurarak kimi zaman bu koşullardan istifade ederek kendini gerçekleştirmesi önemlidir. Gelenek, ancak bu sayede bugüne ve yarınlara taşınabilir. Türkiye’de “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Korunması Sözleşmesi”nin kabulünden bugüne ülke çapında atalar mirası olan gelenek-görenek, mekân ve uygulamaların korunmasında ciddi adımlar atılmıştır. Mardin özelinde de 2003 yılından bu yana devam eden süreçte son yıllardaki olumlu gelişmeler kentin tarihî ve kültürel dokusunun öncelikle korunması ve daha sonrasında tanıtılması adına önemlidir. Konuyla ilgili kamu kurumlarının mevcut çalışmaları devam etmektedir. Bu çalışmada Mardin’deki uygulamalı halk bilimi örneklerinin tanıtılması, gelenekte mevcut olup uygulama alanı olmayan örneklerin değerlendirilerek geleneğin güncellenmesi daha sonra ise kent turizminin gümüş, bakır alışverişi ve sınırlı tarihî mekân gezilerinden farklı bir noktaya taşınabilmesi hedeflenmiştir. Kentte birçok uygulamanın bir merkezde gerçekleştirilebildiği “Yaşayan Müze”ye ek olarak açık hava faaliyetlerine uygun kültürel mekânların tanzimi de öneriler arasında yer almaktadır. Çalışma, uygulamalı halkbilimi literatürünün taranması, Mardin sahasındaki örneklerinin analizi ve değerlendirilmesine dayanmaktadır.Master Thesis Kızıltepe Halk Hukuku Uygulamaları(2024) Balıkçı, Şakire; Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüİnsanlar ve toplumsal gruplar sosyal yaşamda diğer bireylerle ve gruplarla olan ilişkilerini sözler ve davranışlarla göstermektedir. Bireylerden sosyalleşme ihtiyacını karşılarken içinde bulundukları topluluğa uyum sağlayacak davranış kalıplarına göre davranması ve topluluğun kurallarına uyması beklenmektedir. Bir topluluğun yaşam biçimini, folklorik unsurlarını, sözlü kültür öğelerini anlamlandırmak için o topluluğun kolektif yaşam içinde oluşturduğu ve nesilden nesile aktardığı örf, âdet, gelenek ve göreneklerin bilinmesine ihtiyaç vardır. Halk hukuku, grupların birbirleriyle ilişkilerinin sonucu olarak doğan sözlü şekilde genelleşmiş kurallardır. Kültürel aktarım yoluyla yöreden yöreye değişkenlik gösteren halk hukuku unsurları; töre, örf, âdet, gelenek, görenek, teamül gibi kaynaklarla şekillenmektedir. Anadolu'nun pek çok bölgesinde olduğu gibi araştırma sahasında da İslam hukukunun etkisi halk hukuku uygulamalarında kendini göstermektedir. Kızıltepe sahasında halk hukukuna ilişkin unsurlar bölgenin geleneksel toplum düzenini yansıtmakla birlikte günümüzde de uygulanmaya devam ettirilmektedir. Kızıltepe halkının geçmişteki örf, âdet, gelenek ve göreneklere olan bağlılığı halk hukuku uygulamalarındaki geçmiş uygulamalarının izleri şeklinde sirayet etmektedir. Çalışma, Kızıltepe'nin sosyal yaşamla değişen folklor unsurlarındaki halk hukuku yansımalarının derlenip irdelenmesi ve bölgenin unutulmaya yüz tutan örf ve âdetlerinin bölgedeki hukuki düzeni sağlamadaki önemini ortaya koyması bakımından önem arz etmektedir. Çalışmada geçiş dönemlerinin, toplumsal ilişkilerin ve aile içi ilişkilerin düzenlenmesinde başvurulan halk hukuku kurallarına, cezai yaptırımlarına yer verilerek bu kural ve yaptırımların sözlü kültür ürünlerine yansımaları irdelenmiştir.Article MARDİN SAHASI DEMONİK VARLIK ANLATILARI(2023) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüÇalışma, Mardin sahasının “demonik varlıklarının” saha çalışması yöntemiyle elde edilmesi ve ağırlıklı olarak “memorat”lar üzerinden değerlendirilmesine dayanmaktadır. Sahada en çok görülen demonolojik varlık “cinler”dir. Cinlerden ise en etkili olanının “dişi” cinler olduğu gözlemlenmiştir. Mardin sahası demonolojisi; cinler üzerinde yoğunlaşır ve şeytanı ikinci plana atar. Şeytanla ilgili anlatı ve inanışlar çok sınırlıdır. Cinlerin, inanç ve anlatı noktasındaki hâkimiyeti dikkat çekicidir ve bölgeye has alt başlıkları barındırması bakımından da önemlidir. Şeytanın betim ve temsiline dayanan “diaboloji”nin bölgede sınırlı olması, sahanın daha çok “demonik” kökenden beslenmesiyle açıklanabilir. “Demonoloji” ve “diaboloji” kavramlarına da açıklık getiren çalışmada “demonlar” daha çok “iyi” ve “kötü” karakterli olmalarına bakılmaksızın tanrılarla insanlar arasında bir köprü vazifesi gören veya dünya ve âhiretten bağımsız bir boyutta varlık gösteren varlıklar olarak halk zihninde karşılık bulmaktadır. Çalışmada önemi haiz bir diğer nokta ise sahanın “definecilik” ve “defineleri koruyan ruhlar” bağlamında güçlü bir anlatı geleneğine sahip olmasıdır. Çalışmanın sınırları göz önüne alındığında bütün define hikâyelerine yer verilmemiş olsa dahi sahanın bu bağlamda güçlü bir anlatı/memorat geleneğine sahip olduğu söylenebilir. Cinler başlığına ek olarak “fal” ve “falcılık” “cinler” ile ilgi kurularak gerçekleştirilen yarı rütüel, yarı sosyal aktivite konumundadır. Bu bilgilere ek olarak “aile”lerin lakaplarını alış hikâyeleri “atalar kültü” merkezli menkıbelere dayanır. Bazı aile büyüklerinin mucizevî hikâyelerinin olması ve bu kişilerin aileleri ve çevrelerinin refahı ve mutluluğu için koruyucu birer ruh pozisyonunda olmaları “mitik” devire ait “atalar kültü” ile yakın tarihin anlatı dokusunu birleştirir niteliktedir. Demonoloji dendiği vakit “hayvan sembolizmini” konudan bağımsız düşünmemek gerekmektedir. Bu açıdan da sahadan elde edilen verilere bakıldığında başta “kedi” olmak üzere köpek, ayı ve kuşlar “demonolojik” varlıklarla ilişkilendirilmiştir. Gündelik hayatta çokça sevilen ve hadislerden anlaşıldığı üzere peygamber sevgisine nail olan kediler, cinlerle ilişkilendirilmiş; serçe kuşu, ölmüş küçük çocukların ruhlarını sembolize etmiş ve köpek de “cin”leri görüp hissedebilen birer uyarıcı olarak düşünülmüştür. Sonuç olarak Mardin demonolojisini “cinler”, “ata/evliya ruhları” ve “hayvan sembolizmi” bağlamında düşünmek yanlış olmayacaktır.Article Yezidilerin Yaşam Pratikleri ve Kimlik Algısı(2011) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüUzun yıllar olumsuz koşullar altında varlıklarını koruyup günümüze ulaşan Yezidiler, son yıllarda akademik çalışmalara konu olmaya başlamışlardır. Bu çalışmalar genellikle söz konusu topluluğu bir yerel halk çerçevesi içinde ele alıp geleneksel ilişkilerine odaklanmaktadır. Bu çalışma Yezidilerin kimlik algısı ve kendini tarif etme refleksleri, gelenek, görenek, peygamberlik, kitap ve kutsal mekân inançları; tabuları ve ekonomik hayatları bağlamında ele alınmıştır. Ancak, kimlik arayışlarının damgasını vurduğu yakın tarih Yezidileri de etkilemiş ve “kendini tarif etme” duygusu gelişmeye başlamıştırArticle Camgırçı Han Örneğinden Hareketle Kırgız Destanındaki Tarihi Şahsiyetler(2012) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüBu çalışmada “Camgırçı Han”ın Türk dünyası tarihindeki yeri ve bu tarihî kahramanın Türk destanlarındaki yansımalarına değinilmiştir. Bunun yanı sıra Türk destanlarında geçen diğer tarihî kahramanlar da örnek verilerek destan türü gibi edebî eserlerin tarihle olan sıkı ilişkisine vurgu yapılmıştır. Çalışmanın devamında Camgırçı Han’ın Astırahan hükümdarı olarak tarihte oynadığı rol üzerinde durulmuştur. Sonuç bölümünde ise bir destan kahramanı olan Camgırçı Han’ın aynı zamanda tarihî bir şahsiyet olduğu çeşitli araştırmacıların görüşleri ve tarihî kaynaklarla desteklenmiş, destanzamanı ile tarih arasındaki bağa vurgu yapılmış, destanlarda Camgırçı Han’ın bulunduğu coğrafya tanıtılmıştır.Other Ölümünün 100. Yılında Kağızmanlı Hıfzı(2018) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüBir kültürün dünya üzerinde varlığından söz ettirebilmesi, töre, örf, âdet, gelenek gibi sosyal değerlerle beslenen yapının korunmasına ve onu meydana getiren insanların sorumluluk duygusuna bağlıdır. Kültürel değerlerin, yerel ve ulusal ölçekte kimlik göstergesi olarak yaşatılmaları, vatandaşların bilinç ve algılama düzeyleriyle paralel gelişim gösterir. Sosyal değer ve normların belirlediği kültürel kimlik, kaynağında aitlik duygusu bulunan millî benlikle beslenerek, sahip olunan tarihî birlikteliğin de katkısıyla, insanlarda sorumluluk bilincini oluşturur. Ortak kültürel değerler üzerinde mutabakata varan bireyler, sosyal normların da şekillendirmesiyle, benzer değerler doğrultusunda, aynı amaca ulaşmak üzere çaba sarf eder ve bundan haz duyar. Kimlik; siyasî, ekonomik, cinsel, akademik, meslekî, taraftar, ailevî, ahlakî vb. farklı alanlarıyla çok yönlü karmaşık bir parametreler bütünüdür. Özelde, sosyal grup; genelde ülke ve daha geniş boyutuyla dünya üzerinde belirleyici ve ayırıcı rol üstlenen kimlikler, ‘aitlik’ özelliği ile kişiye/gruba ‘güruhtan ayrılma’ ve ‘farklılaşma’ niteliği kazandırır. Sahip olduğu kimlik sayesinde sıradanlıktan kurtulan birey/grup, ‘bir gruba ait olma’nın hazzını, güvenini, mutluluğunu ve ayrıcalığını yaşar. Her toplumun sahip olduğu farklı coğrafî, tarihî, kültürel ve sosyal geçmişten beslenen kimlikler, mikro ölçekte kişinin, makro ölçekte milletlerin, dünya coğrafyası üzerinde diğer milletlerden ayrılmalarını sağlayan değer yargılarının temel yapı taşlarıdır. Niteliksiz yığından ayrılmanın verdiği benlik duygusu, herhangi bir kimliğe sahip olan insanda, kendini sorgulama, gruba bağlılık, özgüven ve sorumluluk sahibi olma hassasiyetini de beraberinde getirir. Algılama, tanımlama, yorumlama ve görme; sosyalizasyon sürecinde öğrenilen bilgi ile uygulanan davranış kalıbının biçimlenmesini sağlar. Doğumdan ölüme kadar uzun soluklu bir süreç olan sosyalleşmede sahip olunan kolektif kimlik, bireyin hayatı algılayışını ve yaşayışını belirler. Temel kültürel değer ve şahsiyetlerin bireylerin belleğine işlenmesi, kültürlenme sürecinin önemli aşamalarından biridir. Toplumsal değer ve normların şekillendirdiği kültürel kimlik ise, millî benliğin ve ait olunan kültürel değerlerin simgesel bir göstergesidir. Kimlik ve kişilik özellikleri olarak yaşatıldığı müddetçe anlam kazanan ve toplumsal sözleşmeye dayanan kültürel kimlik, dünya coğrafyası üzerinde, milletlerin görünmeyen sınırlarını belirginleştiren millî kimliğin temel yapı taşıdır. Kültür araştırmacısı Bronislaw Malinowski’nin (1992: 21) Örgütlü Davranış Teorisi’nin temel ilkesi olan ‘bir düşünce ya da buluşun, tek bir kişinin zihninde yaşadığı sürece, kültürel bakımdan hiçbir şey ifade etmemesi’ tezi, millî kimliğin inşasında toplumsal birlikteliğin önemini ortaya koymaktadır. Kolektif kimliğin en geniş kapsamlı örneği olan millî kimlik, bellek temeli üzerine inşa edilir. Geçmiş ile bugün ve yarının sosyo-kültürel unsurlar etkileşimi bağlamında kullanılan kültürel bellek, dünya coğrafyası üzerinde bir milletin kültürel sınırlarının belirlenmesinde kullanılan temel dinamiktir. Kültürel bellek; ortak verileri taşıyan grup üyelerinde aitlik duygusu oluşturarak bu duygunun kişiye kazandırdığı özgüvenle grup üyelerini aynı toplumun üyesi olma hazzına ve bilincine ulaştırır. Benzer değerlerde buluşan toplum içinde birey olmanın sağladığı rahatlık, ortak değerleri paylaşmanın yarattığı mutluluk, aynı tarihe sahip olmanın verdiği gurur, kültürün ortak kodlarını ve kodların anlamlandırmalarını bilmenin ayrıcalığı, kültürel belleği topluluğun ruhu yapar.Bu bağlamda, Kağızman kültürel belleğinin başkarakterlerinden biri olan Hıfzı, hayatı, düşünceleri, eserleri ve savunduğu düşüncelerle Kağızman toplumsal belleğinin oluşmasında araştırılması gereken önemli bir şahsiyettir. Kağızmanlı Hıfzı’nın, 25 yıllık kısa hayatında, velüd bir halk ozanı olarak gündelik hayattan eğitime, ferdî sorunlardan toplumsal değer yargılarına uzanan geniş perspektifteki fikir yapısı ve eserleri, Kağızman millî kimliğinin inşasında önemli bir misyon yüklenmektedir. Bildiride, Kağızmanlı Hıfzı’nın millî kimliğin inşa sürecinde propagandist olarak aldığı rol, yüklendiği sorumluluklar, Kağızman kültürel belleği içinde var olan ‘aitlik’ duygusunu aktif hâle getirerek bireylerin, ‘aynı toplumun üyesi olma hazzını’ yaşamalarına öncülük etmesi boyutunda ele alınacaktır. Grup içindeki bireylerin milliyetçilik olgusundan hareketle kültürel bellekten beslenerek ürettikleri edebî ürünlerle millî duyguları aynı amaç için birleştirme işlevleriyle analiz edilecek olan bu araştırmada, Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi temelinde, Kağızmanlı Hıfzı’nın düşünce ve fikir dünyasının bölge insanının kültürel belleğinde, kimlik inşasında dinamik bir etken olduğu düşüncesi, ortaya konulmak istenen temel amaçtır.Review Citation - Scopus: 1Mythical Roots And Current Functions Of The Saint Stories And Legends Connected To Holy Places İn Mardin;(Cyprus International University, 2019) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüSacred values dating back to the mythic periods are born from humanity’s need to believe. Sacred places and saints who are seemed as proprietorship are occurred in many parts of Anatolia. These beliefs change region to region but they are fed from similar culture bases and they contain similar practices and beliefs for responding to the same needs. In this context, sacred places which are the subject of this study named “yatır” have narratives which are occurred around those places. But in Mardin, some sacred places are independet from saint belief and they are consired as sacred by the people of Mardin. All these places have functions like giving healty, curing infertility, protecting from harmful animals, evil spirits and magic, being fertility source. This study aims to handle the beliefs and narratives which are occured near sacred places “especially Sultan Şeyhmus” with direction of its motifs, functions and culture transmission. Central Mardin and its nearby district form basis of this research. Some of the texts in this research have been obtained by myself as either observer or participant observer while others were obtained by undergraduate students and sent to me in writing. All the necessary permissions regarding the texts were obtained from both the original sources and the compilers whose contact information were available under the compiled texts. When the stories and legends in this research are examined, it is seen that they are founded on old Turkish beliefs and traditions. Today, however, these foundations have been long forgotten by the sources who perform the practices. It has also been determined that Islamic faith, other monotheistic religions and old Turkish beliefs have gained new dimensions and these sacred places have been transformed into centers where they meet the sipiritual needs of the people. © 2019 Cyprus International University. All rights reserved.Book Part Türkiye'de Bir Kurmancan Datka(2011) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü…Article Mardin Sahası Demonik Varlık Anlatıları(2023) Balıkçı, Şakire; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüÇalışma, Mardin sahasının “demonik varlıklarının” saha çalışması yöntemiyle elde edilmesi ve ağırlıklı olarak “memorat”lar üzerinden bir değerlendirilmesine dayanmaktadır. Sahada en çok görülen demonolojik varlık “cinler”dir. Cinlerden ise en etkili olanının “dişi” cinler olduğu gözlemlenmiştir. Mardin sahası demonolojisi; literatürde yer alan dünya ve Anadolu’nun demonoloji haritasından bir miktar ayrılarak cinler üzerinde yoğunlaşır ve şeytanı ikinci plana atar. Şeytanla ilgili anlatı ve inanışlar çok sınırlıdır. Cinlerin ise inanç ve anlatı noktasındaki hâkimiyeti dikkat çekicidir ve bölgeye has alt başlıkları barındırması bakımından da önemlidir. Şeytanın betim ve temsiline dayanan “diaboloji”nin bölgede sınırlı olması, sahanın daha çok “demonik” kökenden beslenmesiyle açıklanabilir. “Demonoloji” ve “diaboloji” kavramlarına da açıklık getiren çalışmada “demonlar” daha çok “iyi” ve “kötü” karakterli olmalarına bakılmaksızın tanrılarla insanlar arasında bir köprü vazifesi gören veya dünya ve âhiretten bağımsız bir boyutta varlık gösteren varlıklar olarak halk zihninde karşılık bulmaktadır. Çalışmada önemi haiz bir diğer nokta ise sahanın “definecilik” ve “defineleri koruyan ruhlar” bağlamında güçlü bir anlatı geleneğine sahip olmasıdır. Çalışmanın sınırları göz önüne alındığında bütün define hikâyelerine yer verilmemiş olsa dahi sahanın bu bağlamda güçlü bir anlatı/memorat geleneğine sahip olduğu söylenebilir. Cinler başlığına ek olarak “fal” ve “falcılık” “cinler”ile ilgi kurularak gerçekleştirilen yarı rütüel, yarı sosyal aktivite konumundadır. Bu bilgilere ek olarak “aile”lerin lakaplarını alış hikâyeleri “atalar kültü” merkezli menkıbelere dayanır. Bazı aile büyüklerinin mucizevî hikâyelerinin olması ve bu kişilerin aileleri ve çevrelerinin refahı ve mutluluğu için koruyucu birer ruh pozisyonunda olmaları “mitik” devire ait “atalar kültü” ile yakın tarihin anlatı dokusunu birleştirir niteliktedir. Demonoloji dendiği vakit “hayvan sembolizmini” konundan bağımsız düşünmemek gerekmektedir. Bu açıdan da sahadan elde edilen verilere bakıldığında başta “kedi” olmak üzere köpek, ayı ve kuşlar “demonolojik” varlıklarla ilişkilendirilmişlerdir. Gündelik hayatta çokça sevilen ve hadislerden anlaşıldığı üzere peygamber sevgisine nail olan kediler cinlerle ilişkilendirilmiş; serçe kuşu ölmüş küçük çocukların ruhlarını sembolize etmiş ve köpek de “cin”leri görüp hissedebilen birer uyarıcı olarak düşünülmüştür. Sonuç olarak ise Mardin demonolojisini “cinler”, “ata/evliya ruhları” ve “hayvan sembolizmi” bağlamında düşünmek yanlış olmayacaktır.