MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Işıker, Figen

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Araştırma Görevlisi
Email Address
figenisiker@artuklu.edu.tr
Main Affiliation
Department of Architecture / Mimarlık Bölümü
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

18

Articles

5

Citation Count

0

Supervised Theses

1

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 15
  • Article
    Mimarlık-İşlev İlişkisi/İlişkisizliği Üzerine Bir İnceleme
    (Arredamento Mimarlık, 2023) Işıker, Figen
    Mimarlık için uzunca bir süre önemli görülen işlev/fonksiyon1 kavramının hem çok yeni hem de modası geçmiş eski bir kavram olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu ikilik, kavramın tarihyazımı içindeki tartışmalarıyla ilişkilidir. Kavram, bir taraftan Vitruvius’un triosundaki utilitas’a dayandırılarak tarihselleştirilirken öte taraftan 18. yüzyılın rasyonalist söylemleriyle modern dönem içinde icat edilir.
  • contribution-to-periodical.listelement.badge
    Bienalin Mardin hali ya da kıraathane ahalisi dönüp duran video enstalasyondan sıkılınca
    (2012) Işıker, Figen
    Mardin'den Figen Işıker, 21 Eylül-21 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen Mardin Bienali izlenimlerini aktarırken, bir yandan da Mardinlilerin bienalle, sanatçıların ise Mardin'deki gündelik hayatla imtihanlarını anlatıyor. Eserlerin maruz kaldıkları müdahaleler sonucunda ortaya çıkan yeni performanslar, Mardin Bienali’nin en hoş sürprizi.
  • Doctoral Thesis
    Mimarlıkta kuramsal suskunluğun inşası ve imkanları
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Işıker, Figen; Tanyeli, Abdullah Uğur; Tanyeli, Abdullah Uğur
    18. yüzyıl, klasik mimarlığın kiplerini icat etmiş böylece her döneme kolayca uyarlanabilir bir gramer üretmiştir. Klasiğin sürekliliğinin sekteye uğradığı diğer tüm mimarlık düşünme biçimleri ise "kuramsal suskunluğun" inşasının birer ifadesidir. "Asli" olanı terk eden yeni düşünme biçimleri, sonsuz olduğu tahayyül edilen yegâne kavrayışın çoktan dağıldığının habercisidir. Zoraki ilişkiler kurmak için çabalamayan, şüphe duyabilen, çizgi dışı söylemler üretmiş her bir bakış açısı zaman zaman kendi içinde tutarlı bir bütün oluşturma çabası içinde olsa da geleceği öngörülemeyen bir tarihin başlangıcına işaret eder. "Batı"da Aydınlanma ile başladığı varsayılan insanın düşünce serüveninin dönüşmeye başlaması ve aklın kullanımının özgürleşmesine paralel olarak vuku bulan tüm bu olaylar, mimarlıkta da birçok "sapma"yı kaçınılmaz olarak üretir. Bu sapmaların her biri sınırlarını koruma çabası içinde olan ve epistemolojik inşasını sağlam bir temel üzerine oturttuğu yanılsamasını üreten mimarlığın, pek çok şeyden vazgeçmek zorunda kaldığı, çatışmalı bir döneme girdiğinin ilk sinyallerini verir. Bu çalışma da 18. yüzyılda üretimi başlayan ve uzanımlarını modern dünyada da görmeye devam ettiğimiz rasyonalitenin bunalımları ile şekillenen kuramsal suskunluğun inşasının ilk kez deneyimlendiği bazı durumları görmek ve var olduklarını söylemek için yazılmıştır. Önemsiz gibi görülebilecek ve mimarlık yazımında pek çok konudan özerkleşerek çok cılız bir damarı oluşturan bu durumların ortaklaştıkları en önemli parametre, zaman-mekân paradoksu üretmeleri ve bu sebeple mimarlıkta tıkanmalara sebep olmalarıdır. Bu durum modernitenin temellerini sarsacak ciddi bir iddiayı da içinde barındırır. Mimarlık tarihi yazımında yer edinememiş "önemsiz" örneklerin böylesine ciddi bir iddianın kaynağı olabileceği vurgusu da bu arızaların kendi paradoksal içermelerinin doğasından kaynaklanır. Herkesin üzerinde uzlaştığı mimarlık tarihi ve kuramı içinde bilinen tüm meselelerin dışında duran, çok da bilinmeyen bu arızaların epistemolojisini anlamak üzere yazılmış olan bu tez; tekrarın üretiminden sıyrılıp düşünmeyi sağlayacak ve yeni epistemik güzergahlar açabilmeyi mümkün kılacak tartışmaların bir başlangıcıdır.
  • Conference Object
    MULTİDİSİPLİNER ALANDA STRÜKTÜR TASARIMI
    (2018) Işıker, Figen; Işıker, Figen
    Katı disiplin ve meslek sınırlarının aşındığı ve işbirliğine dayalı pratiklerin çoğaldığı günümüzde ezberlenmiş terimlerle üretilemez ve konuşulamaz hale gelindi. Bu durum mimar ve inşaat mühendisliği disiplinleri için de geçerlidir. Birinin diğerine tahakküm kurmaya çalıştığı ya da sadece hesaplama hizmetleri aldığı/verdiği bir araç olarak görmeyi bırakıp birbirlerinden beslenmeyi tercih eden meslek insanlarının işlerine bakıldığında, tasarlanarak inşa edilenin kendisi ve ortaya çıkış süreci araştırmaya değer bir nesne haline gelir. Tartışmanın bugün geldiği noktayı kavrayabilmek için malzeme kullanımının çeşitliliği, teknik olanaklar ve sosyo-kültürel etkenler gibi çoklu parametrelerin değişimi, gelişimi ve yol açtığı dönüşümler hakkında meselenin tarihselliğine göz atmak gerekebilir. Söz gelimi, içinden geldiği profesyonel eğitimin sınırlarını aşıp teknik sorunlara sanatı ve bilimi birleştirerek pratik çözümler üretebilen bir mühendis olan Peter Rice, bir çok yapıyı beraber tasarladığı mimar Richard Rogers’ın ifadesine göre, sadece kendi disiplini içinde yer almamış selefleri Brunelleschi veya Brunel gibi kendi yapım yöntemleri ve tasarımlarını geliştirerek uygulamıştır. Rogers, Rice’ın mesleki yaklaşımını tanımlarken; 14. ve 19. yy’da yaşamış, tasarım, strüktür, işlev ve mühendislik kavrayışları elbette birbirlerinden farklı olan fakat mimarlık-mühendislik disiplinlerinin ara kesitinde rol almış bu iki meslek insanını örnek vermesi hiç şüphesiz tesadüf değildir. Bu isimlerin izleğinde oluşturulan çalışma; birbirinden bağımsız olmayan iki disiplininin biraradalığı ile inşa edilmiş nitelikli yapıları irdeleyerek çok disiplinli çalışmanın ürettiği potansiyelleri ve yeni söylemleri ortaya koyacaktır.
  • Other
    Bülent Tanju ile Mimarlık, Mimarlık Tarihi ve Mimarlık Tarihyazımı Üzerine Bir Söyleşi
    (2024) Işıker, Figen; Günenç, Ömer Faruk
    Bu metin, mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Bülent Tanju ile mimarlık, mimarlık tarihi ve mimarlık tarihyazımı üzerine gerçekleştirilmiş bir söyleşidir. Kabaca iki güzergâhtan oluşan bu kurgunun ilkinde, görece yaşam öyküsünden kısa pasajlar sunulmuştur. İkincisi mimarlık bilgisinin doğası, mimarlık pratiklerinin farklılıkları, bu farklılıklarla neler yapılabileceği, mimarlık tarihyazımında tarihselleştirmenin anlamları, tarihle kurulabilecek ilişki biçimleri, mimarlık ve kriz, zamanmekân algısının tarihyazımında dönüştürücü rolü, metalaşmış dünyada mesleğin aşırı profesyonelleşmesinin ürettiği açmazlar olmak üzere birtakım problematiklerin konuşulduğu kesitleri içermektedir. Mimarlık bilgi binasının sınırlarının oldukça geçirimli kılındığı, hatta sınırlarının müphemleştirildiği bir konumda, mimarlık pratiklerinin, sözgelimi yazı yazmak, maket yapmak, duvar örmek, konuşmak, üç boyutlu mimarlık yapmak, her birinin toplumsallık imalatındaki sayısız etkenlerden biri olduğu ve dolayısıyla her defasında tarihselleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yöntem fetişizmine mesafe alınan bir yerde el yordamıyla, karşılaşmalarla, yaşamın dönüştürücü doğasıyla ve her defasında kaçış çizgisi aramanın anlamlılığı içerisinde ayrımsız her pratiğin ya da farklılık üreten imalatların birer mecra olduğu gerçeği dile getirilmiştir. Neticede, bu söyleşinin mimarlığın tarihsel doğasına mütevazı bir katkı sunmak niyetiyle hazırlandığını belirtmek gerekir.
  • Article
    Jacques-François Blondel’in “Yeni” Mimar Yetiştirme Projesi: École des Arts
    (2024) Işıker, Figen
    Bu metin 18. yüzyıl Paris’inde mimarlık eğitimiyle ilişkilenen aktörler ve iktidar alanları üzerine bir kesit sunmaktadır. O dönem Académie Royale d’Architecture tekelinde olan kurumsal mimarlık eğitimi, Jacques-François Blondel’in açtığı ilk bağımsız mimarlık okulu École des Art ile krize uğramıştır. “Eski” bilgi rejimlerinin “yeni” olanla gerilimli ilişkisinden ortaya çıkan kriz, mimarlığın eğitim aracılığıyla sorunsallaştırılmasını sağlamış ve uzun erimli görülebilecek tartışmalar için bir altlık oluşturmuştur. Blondel’in bu konudaki ilginç fikirleri, mimarlık öğrenmenin yöntemlerini sorgulamaya açmıştır. Mimarlık eğitimi artık sadece belirli bir sınıfın erişebildiği ayrıcalıklı pozisyonunu kaybetmiş, isteyen herkesin gerekli derslere tek bir çatı altında ulaşabileceği bir modele dönüşmüştür. Bununla birlikte kralın mimarlığı anlamına gelen ve Académie’nin seçkin akademisyenleri tarafından tespit ve tasdik edilen klasik modeller aşınmaya uğramıştır. Bu “yeni” durum kaçınılmaz olarak kendi açmazlarını üretmiştir. Makalede mimarlık eğitiminin bağımsızlaşma yolculuğu anlatılırken, aktörlerin mimarlık aracılığıyla yeni disiplin rejimleri üretme arzularının çabaları da okunabilecektir.
  • Conference Object
    Bellek Haritaları Üzerinden Kent Okumaları
    (2013) Işıker, Figen
    Bu çalışma, sözlü anlatılardan oluşturulmuş kent haritalarının yaşanmışlıklarla nasıl şekillendiğini ortaya koyar. Kızıltepe’nin morfolojik gelişimini mevcut belgeler ve haritalar üstünden kent okuması yapmak yerine kişisel anlatılarla oluşturulan haritalar üzerinden yapayı hedefler. Çalışmada, kentte yaşamakta olan ve farklı yaşlara sahip kişilerin kendi zihnindeki Kızıltepe’yi kabaca anlatmaları istenir. Bu anlatılar ışığında hazırlanan haritalar, farklı dönemlerdeki kent haritalarını ortaya koyarken diğer taraftan da kişisel tarih anlatılarıyla kentin geçmişine değip, kentin bu günkü halini almasındaki önemli olayları açığa çıkarır. Kızıltepe’nin son bir yüzyıllık tarihini anlatan görüşmeciler; özellikle burada kimlerin yaşadığına ve kentin nasıl şekillendiğini, yaşanan bazı kırılma noktalarının kendi zihinlerindeki mütekabiliyetlerinin ne olduğunu anlatmışlardır.
  • contribution-to-periodical.listelement.badge
    Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok
    (2013) Işıker, Figen
    Figen Işıker, Linda Nochlin’in 1971’de tartışma açan sorusunu yeniden soruyor: “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?” Bu sorudan yola çıkarken, “büyüklük” kavramını sorunsallaştırıyor ve 'büyük' olamamanın gerekçelerini sıralıyor.
  • Article
    Bir Kentsel Örgütlenme Biçimi Olarak 18. Yüzyıl Mason Localarında Mimarlığın Kavranış ve Üretilme Biçimi Üzerine Bir İnceleme
    (İDEALKENT, 2023) Işıker, Figen
    18. yüzyıl Aydınlanma dönemi, insanın kendini ve kendisi dışındakileri anlama ve yeniden tarifleme girişimi olarak bütün alanlarda kendini gösterir. Bu fikirsel keşif kaçınılmaz olarak mimarlıkta da gerçekleşir. Mimarlığın tarihselliğinin farkına varılması ile mimarlığı bir disiplin rejimi içinde tanımlamayan aktörler bütünsel bir dil oluşturma gayreti içine girerler. Bu sebeple Antikiteden alınan birçok kavram yeniden tanımlanarak mimarlık epistemolojisinin inşasında kullanılır. Böylece klasik mimarlık, 18. yüzyıl mimarlık düşüncesinin inşa edilebilmesinin temel argümanlarından birini oluşturur. Geçmişe yapılan bu yolculuktaki her karşılaşma bir taraftan mimarlık disiplinini inşa etmeye yararken öte taraftan yıkıcı olabilecek karşılaşmaları da içerir. Bu karşılaşmalar ya akla uygun hale getirilerek rasyonel düzlemde ele alınır veyahut görmezden gelinerek sınırdışı edilir. Bu türden durumlar mimarlığın birçok farklı biçimlerde de kavranabileceğinin işaretleridir. Bir çevre oluşturmanın farklı formları olan yeme-içme birliktelikleri, kahvehaneler, salonlar ve benzeri oluşumlar, Aydınlanma döneminin önemli paradigmalarıdır. Sosyalleşme kültürü içinde, mimarlık söylemleri ile inşa edilen mason locaları, kendine özgü yapılanması ile kurumsal olmayan biçimlerde şekillenerek, 18. yüzyılda Avrupa’nın birçok yerine yayılmış önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple çalışmada, masonluğun ilk kez nasıl ortaya çıktığına odaklanmak yerine, Aydınlanma döneminin dikkate değer oluşumlarından biri haline nasıl geldiği ve mimarlıktan beslenerek kentsel bir örgütlenme biçimine nasıl dönüştüğü irdelenecektir. Çalışma bu bağlamda mimarlığın totaliteryan inşasını da eleştirmektedir.
  • Book Part
    TARTIŞMALI BİR KONU: ÜNİVERSİTE CAMİLERİ
    (2018) Işıker, Figen; Güneş, Nurcan
    Türkiye'de 1955'den sonra üniversite yerleşkelerinin, kentin gelişim aksını belirlemek, daha geniş araziye sahip olmak gibi nedenler ile kent merkezlerine belirli mesafelerde, kentin çeperlerine doğru konumlandığı görülmektedir. Bu tercihin kente ait birçok öğenin de (alışveriş, barınma ya da eğlence mekânları gibi) kent dışına taşınmasına ön ayak olmuş ve kent dışında bir kamusallık oluşturmuştur. Bunlardan biri de ibadet mekânlarıdır. Bugün yerleşkelerin bünyesinde bir, iki hatta üç camiye rastlanılmak mümkündür. Yerleşke içindeki camilerin inşa kararları, ilk kurulan üniversitelerde gereksinimler nedeni ile sonradan verilirken, yeni kurulan yerleşkelerde projenin ilk aşamalarında verilmektedir. Karar süreçlerindeki bu değişim üniversite kullanıcılarının cami ile olan ilişkisinin de bir göstergesidir. Bu çalışma üniversite camilerinin genel özelliklerini araştırarak bir büyük anlatı ve tartışma konusu olan camiler üst başlığının altında özgün bir alan açmayı hedeflemektedir. Çalışma 1955'ten sonra Anadolu'da kurulan ilk üniversitelerin yerleşkelerine yapılan camilerin inşa süreçlerini inceleyerek başlayacaktır. Daha sonra 1980’lerde, 1990’larda ve günümüzde kurulan üniversite camileri incelenecektir. Genel bir yaklaşımla yerleşke içindeki konumları, kullanıcı profili, öğrenci kullanım pratikleri ve yoğunluğu dikkate alınarak bir karşılaştırma yapılacaktır. Böylelikle camiyi oluşturan mimari elemanların, durumların ve aktörlerin birlikteliği ve ilişkiselliği incelenebilecektir. Bu inceleme ile genel cami tartışmalarının güzergâhı değiştirilerek "alternatif bir düşünme alanı oluşturulabilir mi" sorusuna cevap aranmaktadır. Birçok farklı akademik alanda yapılan "cami tartışmaları" mimari bir mesele olarak ele aldığında, sürekli göz ardı edilen bazı girdilerin ancak bu sayede konuşulabilir bir veriye dönüşeceği düşünülmektedir. Çünkü bu çalışma, "reel olanı" şu anki cami kullanıcıların deneyimi olarak görür ve bunun üzerine bilgisini kurmayı hedefler.