Polat, Ziya
Loading...
Name Variants
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
ziyapolat@artuklu.edu.tr
Main Affiliation
Department of History / Tarih Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Sustainable Development Goals Report Points
SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.

Scholarly Output
16
Articles
7
Citation Count
0
Supervised Theses
8
16 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 16
Article FULCHERIUS CARNOTENSIS’TE İSLÂM VE MÜSLÜMAN ALGISI(2019) Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüHaçlı seferlerini başlatan ana sebeplerden biri Batı toplumunda oluşan İslâm ve Müslüman algısıdır. Asırlara dayanan bir süreç içerisinde oluşan bu algı, bir yandan Batı’daki kaosun, diğer yandan da Endülüs’te Müslümanlara karşı kazanılan zaferlerin etkisiyle uç noktalara taşınmıştır. Özellikle reconquista (Endülüs’te Müslümanların hâkimiyetindeki toprakların geri alınması) olarak ifâde edilen İspanya’daki başarılar, Batı’daki şiddeti, doğudaki Hıristiyanları koruma iddiasıyla, Kudüs merkezli olmak üzere Anadolu ve Şam bölgelerine yönlendirmiştir. Çalışmada Birinci Haçlı Seferinin şahitlerinden biri olan Fulcherius Carnotensis’in “Gesta Francorum Iherusalem Pregrinantium” adlı eserinde İslâm ve Müslümanlar hakkında nasıl bir algıya sahip olduğu ele alınacaktır. Algıyı yansıtan temel araçlar, yazarın kullandığı kavramlardır. Dolayısıyla müellifin İslâm ve Müslümanlar hakkında kullandığı kavramların tespiti, algıyı oluşturan zihin yapısını anlamayı ve yorumlamayı kolaylaştıracaktır. Yazar İslam ve Müslümanları tanımlamak için kullandığı kavramları Papa II. Urbanus’un Clermont Konsili’nde yaptığı konuşmadan yola çıkarak şekillendirmektedir. Bu da oluşan algının kökenleri açısından makaleye önemli veriler sunmaktadır. Müellifin Papa’yı referans alması doğrudan dini bir zemin üzerinden hareket ettiğini göstermektedir. İslam’ı ve Müslümanları tanımlamak için kullandığı Sarazen, pagan, putperest ve kâfir gibi kavramlar buna işaret etmektedir. Çalışmada, öncelikle, yazarın anlatımı üzerinden İslam ve Müslümanlar hakkında oluşturduğu algının teorik çerçevesi çizilecektir. Ardından oluşan bu algı, Haçlılar bölgeye yerleştikten sonra, yaklaşık otuz yıl boyunca, Müslümanlarla karşılaşmaları esnasında yaşadıkları üzerinden örneklendirilecektir.Master Thesis Antik yazarların eserleri çerçevesinde Anadolu şehirleri(Homeros, Herodotos, Ksenophon, Strabon)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Polat, Ziya; Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüTarihin en eski yerleşim yerleri ile medeniyetlerini bünyesinde barındırmış olan Anadolu coğrafyası oldukça önem arz etmektedir. Stratejik konumunun yanı sıra yaşanabilir iklimi ve verimli arazileri bölgenin yerleşmeye elverişli olduğunu göstermektedir. Bu nedenlerden ötürü tarih boyunca göç dalgalarına ve beraberinde yeni oluşumlara ev sahipliği yapmıştır. Tarihçilerin Ege göçleri olarak adlandırdığı ve Anadolu'da Hititler'in yıkılışına sebep olan bu süreç ile birliktebölgenin tarihi ve demografik yapısı oldukça değişmiştir. Bu değişimin nedeni göçmen halkların yerleştikleri yerlerde yerli halkı ya göçe zorlaması ya da kaynaşıp melez bir toplum oluşturmasıydı. Yeni yapılanma sonucunda Anadolu'da koloniler veya krallıklar kurulmuştur. Daha sonraki dönemlerde Persler güçlenerek Anadolu'yu hakimiyeti altına almıştır.Tüm bu önemli olaylar yaşanırken Anadolu'nun antik şehirlerinin tarihi merak konusu olmuştur.Bu çalışmada Ege Göçlerinden Pers hakimiyetinin sonuna dek, Antik yazarların Anadolu coğrafyası ve şehirleri ile ilgili aktarımları ele alınacaktır.Article Haçlıların Antakya Kuşatmasında Motivasyon Aracı Olarak Günah-tövbe Denklemi(2024) Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüHaçlı seferleri göz önüne alındığında Antakya süreç boyunca önemli bir şehir olagelmiştir. Nihai noktalarını Kudüs olarak belirleyen Haçlılar, yol üstü kutsal addettikleri Antakya’yı almadan yollarına devam etmek istememişlerdir. Yaklaşık dokuz ay kuşattıkları Antakya’yı 3 Haziran 1098’de içerdeki gayrimüslimlerin ihaneti sonucu teslim almışlardır. Makalenin konusu kışın zorlu şartlarına, çekilen sıkıntılara, açlık ve yokluğa, salgın hastalıklara ve büyük oranda ölümlere rağmen Haçlıların hangi motivasyonla kuşatmayı sürdürdüklerine odaklanmıştır. Bu bağlamda metinde de görüldüğü üzere günah-tövbe denklemi üzerine yoğunlaşılmıştır. Haçlılar kuşatma boyunca ve sonrasında şehri ele geçirdiklerinde karşılaştıkları sıkıntıları günahlarının çokluğuna bağlamışlardır. Dolayısıyla bu durum Tanrı’yı gazaba getirmiş, böylece yukarıda sayılan sıkıntılar üzerinden cezalandırıldıklarına inanmışlardır. Tanrı’nın öfkesini dindirmek ve merhamet etmesini sağlamak için de din adamları öncülüğünde çeşitli ritüeller aracılığıyla tövbe etmeleri gerektiğini düşünmüşlerdir. Tövbe sürecine sebep olan önemli unsurlardan biri de görülen vizyonlardır. Özellikle Kutsal Mızrak efsanesi Haçlıların boyut değiştirmelerine sebep olmuştur. Bundan sonra elde edilen başarılar yapılan tövbelere bağlanmış, böylece Tanrı’nın onlara merhamet ettiklerine iman etmişlerdir. Makale birinci Haçlı Seferi kronikleri üzerinden tarihsel analiz yöntemiyle konuyu tartışmıştır.Master Thesis İbnü'l-Esîr'de Beytülmakdis(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Polat, Ziya; Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüKudüs, (Beytülmakdis) tarihin hemen her döneminde dîni, siyasi ve sosyal açılardan adından söz ettirmiştir. Şehir, üç semavi dinin mensupları tarafından kutsal kabul edilmektedir. Bu özelliği dolayısıyla da tarih boyunca savaşlara sahne olmuş, tahribe uğramıştır. Bugünde şehir etrafında gelişen olaylar, esasında bu kadim tarihinin bir sonucudur. Kudüs'ün günümüzdeki durumunu anlayabilmek için onun dini, siyasi ve sosyal tarihinin derinlemesine incelenmesi gerekmektedir. Bunun için de şehrin tarihini ele alan müstakil eserlerin yanısıra bu konuda geniş bilgi veren diğer kitaplara da başvurulmalıdır. Bu çalışmada, Ortaçağın ünlü İslam tarihçisi İbnü'l-Esîr'in(ö. 632/1233) el-Kâmil fi't-Tarih adlı eserinde Kudüs tarihi hakkında yazdıkları incelenmiştir. Alemin yaratılışından yazarın yaşadığı döneme kadarki olayları kapsayan el-Kâmil'de, diğer İslam tarihi kaynaklarına nazaran, Kudüs tarihi hakkında daha geniş bilgiler yer almaktadır. El-Kâmil'de, Kudüs'ün İsrailoğulları dönemindeki durumu ağırlıklı olarak anlatılmaktadır. Şehrin Hz. Peygamber zamanındaki durumu, İsra ve Mirac hadisesi, Kıble'ninMescid-i Aksa'dan Kabe'ye tahvili, Hz. Ömer zamanında 638 senesinde fethi, 1099'da Haçlılar tarafından işgali ve Selahaddin-i Eyyubi'nin 1187'de şehri geri alması Beytülmakdis tarihinin önemli konu başlıklarını oluşturmaktadır.Master Thesis Birinci Haçlı Seferi ve Eyyûbî Fethinin Kudüs'teki Uygulamaları Bağlamında Kutsal Savaş ve Cihad Kavramlarının Karşılaştırılması(2024) Yılmaz, Mehmet; Polat, Ziya; Polat, Ziya; Department of Surgical Medical Sciences / Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü; Department of History / Tarih BölümüDünya tarihine göz atıldığında savaşların bir nedeninin de dini hassasiyetler olduğu görülür. Savaşın müteharrik gücü olarak görülebilen din, aynı zamanda onun kimlere karşı, neden ve nasıl yapılacağını ortaya koyma noktasında da referans olmuştur. Bu bağlamda, motivasyonunu dinden alan savaşlar bazen doğrudan kutsal metinlerden referansla bazen de onun takipçileri tarafından yapılan yorumlardan hareketle belli bir yön bulmuştur. Bu tezde I. Haçlı seferi özelinde, Hristiyanların kutsal savaş algısı ile Müslümanların cihad anlayışı karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda önce kutsal savaş ve cihadın kavramsal çerçevesi çizilmiş, kavramların ve kapsamlarının yansımaları ele alınmıştır. Kavramlar açıklanırken dinlerin kutsal metinlerine, bu metinlerin yorumlarına ve ilgili din müntesiplerinin savaş tarihlerine göz atılıp konu temellendirilmeye gayret edilmiştir. Ayrıca kutsal savaşla bağlantılı bir kavram olan haklı savaş ile ilgili kavramsal ve kronolojik bir değerlendirme de yapılmıştır. Ardından önce Haçlıların Kudüs'ü ele geçirmeleri, sonrasında Eyyûbilerin şehri fethetmeleri gibi somut örnekler üzerinden bu kavramların pratikteki yansımaları ele alınmıştır. Ayrıca kutsal savaş tabirinin anlamlandırılması adına ve Haçlı seferlerinin öncülü olmasından dolayı İspanya ve çevresinin Müslümanlardan tekrar alınmasını ifade eden ve yeniden fetih anlamına gelen Reconquista, onun sebepleri ve sonuçları üzerinde de durulmuştur. Kavramların pratiğe yansımasında etkili olan ve din müntesiplerinin diğerlerine bakışını ifade eden algı da Kudüs ve Reconquista çerçevesinde tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Cihad, Haçlı Seferleri, Kudüs, Kutsal Savaş, Reconquista, Selâhaddin EyyûbîArticle Citation - WoS: 3SELF-PERCEPTION IN FULCHER OF CHARTRES: HOW THE CRUSADERS SAW THEMSELVES(UNIV MALAYA, ACAD ISLAMIC STUDIES, 2018) Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüCrusades shaped world history by changing the relations between Muslims and Christians. They targeted the Muslim World in the Mediterranean basin and lasted approximately two hundred years. The ways the Crusaders perceived themselves had a great influence on the start of their expedition to the East. This article examines socio-psychological aspects of the First Crusade through analysis of the narrative of Fulcher of Chartres. It discusses how the self-perception of the Crusaders motivated them at the start of the First Crusade. It seeks to answer the following questions: How did the Crusaders see themselves, with what mind set did they go on this campaign? Why did they go to the East? How did they position themselves in respect to the Muslims?Article Batı'daki İslam ve Müslüman Algısının Birinci Haçlı Seferi'nde Katliamlar Üzerinden Uygulamaya Konması(2024) Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüOrta Çağlar’daki Hristiyan Katolik Dünya’nın İslam ve Müslümanları algılama biçimi, Haçlı Seferleri üzerinden doğurduğu sonuçlar itibariyle, dünya tarihini etkileyen önemli unsurlar arasında yer almıştır. Makale, Haçlı Seferleriyle birlikte Batı’da oluşan İslam ve Müslüman algısının teorik çerçevesinin nasıl olduğunu ve bunun Birinci Haçlı Seferi’nde pratize edilme biçimi üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu anlamda önce algının haçlı kroniklerinde teorik düzeyde var olduğu iddia edilen kavramsal çerçevesi çizilmiş, ardından onların anlatıları üzerinden uygulamanın nasıl gerçekleştiği; Antakya, Maarratünnu’man ve Kudüs katliamları örnek verilerek uygulamaya konma biçimleri tasvir edilmiştir. Makalenin ham maddesini genel itibariyle Birinci Haçlı Seferi kronikleri oluşturmuştur. Çalışmanın temel sorunsalı söylemin teorik düzeyini oluşturan ana etmenlerin neler olduğu, bunun algıyı nasıl şekillendirdiği, algının pratize edilme biçimlerinin hangi sonuçlara yol açtığı gibi sorular etrafında şekillenmiştir. Makale konuyla ilgili problematik düzeyde söz konusu ettiği soruları tarihsel analiz yöntemiyle tartışmış ve açıklamıştır. Tartışma, Cluny reform düşüncesi çerçevesinde, Katolisizm’deki reformasyon sürecinde Kutsal topraklar ideali üzerinden oluşturulan İslam ve Müslüman algısının, Papa II. Urbanus’un söylemleri doğrultusunda Haçlı Seferi’ne dönüşmesi ve bunun tarihte eşine az rastlanan bir katliam oluşturduğu sonucuna varmıştır. Böylece Katolik Hristiyanların, İslam ve Müslüman algısının, kendi dünya görüşlerinden ve medeniyet tasavvurlarından bağımsız ele alınamayacağı çıkarımında bulunulmuştur.Master Thesis Hz. Ebubekir'in Ridde olaylarıyla mücadelesinin İslamiyet'in yayılmasına etkisi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Polat, Ziya; Polat, Ziya; Department of History / Tarih Bölümüİslam tarihinin en önemli dönemlerinden biri şüphesiz ki ilk halife Hz. Ebû Bekir dönemidir. Hz. Ebû Bekir, İslamiyet öncesi dönemde Hz. Peygamber'in en yakın arkadaşıydı. İslamiyet'i kabul ettikten sonra hem malıyla hem canıyla İslam davası uğruna her zaman Hz. Peygamberin yanında yer almıştır. Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamberin vefatıyla dağılan İslam birliğini yaklaşık iki buçuk yıllık halifeliği sürecinde sağlam temeller üzerinde oturtmayı başarmıştır. Halifenin seçimi ve biat etme konusunda Müslümanlar neredeyse bölünme noktasına gelmişti. Hz. Ebû Bekir İslamiyet'i bütün benliğiyle sahiplenmesi, yapıcı tutumu ve sergilediği yönetim anlayışı neticesinde bütün ayrılıkları ortadan kaldırmayı başarmıştır. Hz. Muhammed'in (s.a.v) ölümüne sebep olan hastalığa yakalanması ve akabinde vefat etmesini fırsat bilen Esved el-Ansi, Müseylimetü'l-kezzâb, Secâh ve Tuleyha gibi bazı yalancılar, Peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Bununla beraber Arap Yarımadası'nın Mekke, Medine ve Taif dışında kalan bütün kabileleri, zekât vermek istemediklerini dile getirerek İslamiyet'ten yüz çevirmişti. Hz. Ebû Bekir, Peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan, zekât vermek istemeyen, İslam Dini'ni tahrif etmek isteyen bu kabilelere karşı, istikrarlı bir şekilde mücadele ederek dağılmaya yüz tutmuş İslam ümmetinin birliğini sağlamayı başarmıştır. Hz. Ebû Bekir, halifelik süreci boyunca izlediği siyaset, gelişme döneminde olan İslam toplumunu korumayı hedefleyen bir siyasetti. Halifeliği esnasında devlet yönetiminde aldığı isabetli kararlar neticesinde kendisinden sonraki devlet başkanlarına örnek teşkil etmiştir. Bu çalışmamızda Hz. Ebû Bekir'in şahsiyeti, ridde olaylarıyla mücadelesi ve bu mücadele sonucunda İslamiyet'in yayılmasına etkisi üzerinde durulacaktır.Article CİZRELİ BİR ALİM: İBNÜ’L ESÎR(Tarih Okulu Dergisi, 2018) Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüTürkiye’nin sınırları içerisinde yer alan Cizre, hem bulunduğu konum ve coğrafi özellikleri hem de ilmi ve kültürel açıdan İslam medeniyetinin önemli şehirlerinden biridir. Cezire bölgesi Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra, şimdiki yerinde kurulan şehir, kısa sürede büyük bir gelişme göstererek siyasi, ticari, ilmi ve kültürel açıdan önemli bir merkez haline geldi. Halkın katkıları ve yöneticilerin destekleriyle şehirde büyük alimlerin yetiştiği medreseler kuruldu. Bu alimlerden bazılarının etkileri bugün dahi devam etmesi şehrin İslam tarih ve medeniyetindeki önemini göstermektedir. Bu makalede Cizre’de yetişmiş ortaçağ İslam dünyasının en büyük tarihçilerinden biri olan İzzeddin İbnü’l-Esîr el-Cezeri’nin hayatı ve eserleri, bölge ve İslam medeniyetine katkıları bağlamında ele alınacaktır. Bu çerçevede önce Cizre’nin İslam medeniyeti açısından önemi üzerinde durulacak, daha sonra buradaki medreselerde yetişmiş İbnü’l-Esîr’in hayatı siyasi süreç göz önünde bulundurularak incelenecek, en sonda da müellifin eserleri üzerinden İslam Medeniyetine yaptıkları katkılar tasvir edilecektir.Master Thesis Müslüman-Haçlı denkleminde bir düzen arayışı: Belek B. Behram (1094-1124)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Polat, Ziya; Polat, Ziya; Department of History / Tarih BölümüSelçukluların kuruluşundan beri Artuklular dedeleri Eksük'ten itibaren devlet nezdinde çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Selçuklu coğrafyasında iktidar mücadeleleri ve yönetimin değişim yaşadığı bir dönemde Artuklu ailesi tekrar ön plana çıkmıştır. Ayrıca Haçlıların bölgeye gelerek Kudüs başta olmak üzere Urfa ve Antakya'da idareler kurması yeni mücadelelerin yaşanmasına yol açmıştır. Artuklu üyeleri Haçlılara karşı katıldıkları bu mücadelelerde çok önemli başarılar elde etmiştir. Artuklular Haçlılara karşı Sökmen'le Harran'da elde ettiği başarılar İlgazi, Kanlı Meydan savaşıyla devam ettirmiştir. İşte bu çetin dönemde Artuk Bey'in iki oğlu Sökmen ve İlgazi ile beraber torunu Belek b. Behram da ön plana çıkmıştır. Amcalarından sancağı devralan Belek'in Kudüs Haçlı Kralı ve Urfa Kontu'nu esir alması Müslümanlar ve Haçlılar arasındaki mücadelenin bundan sonraki süreçte gidişatını belirlemiştir. Artukluların Haçlılara karşı elde ettiği başarıları onları İslâm dünyasında zirveye taşımıştır. Ayrıca bu başarıları oldukça etkili bir algı oluşturmakla beraber bazı müelliflerin Belek'i benzetmelerle tasvir etmesine yol açmıştır. Fulcherius'un Ejderha'ya, Urfalı Mateos'un Kartal'a ve Anonim Süryani'nin ise bir Kurt'a benzettikleri Belek; İslâm dünyasında dinin övüncü, emirlerin güneşi, mücahidlerin kılıcı ve meliklerin oku gibi unvanlarla anılmıştır. Belek yaptığı faaliyetlerle Alp-Gazi'lik geleneğinin önde gelen temsilcileri arasındaki saygın yerini hakkıyla almıştır. Tezimiz genelde Artukluların özelde ise Belek'in hayatı üzerinden bölgedeki Müslüman-Haçlı mücadelelerini ele almakla beraber, Haçlıların bu coğrafyada varlıklarını devam ettirme çabalarını da ortaya koymayı hedeflemektedir.