MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Şanlı, Süleyman

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Sanli, Suleyman
Şanlı, Süleyman
Job Title
Doç. Dr.
Email Address
Main Affiliation
Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Sustainable Development Goals Report Points

SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.
Scholarly Output

12

Articles

9

Citation Count

0

Supervised Theses

1

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 11
  • Article
    TÜRKİYE’NİN DOĞU YAHUDİLERİ ÜZERİNE ETNOGRAFİK BİR ALAN ARAŞTIRMASI
    (Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018) Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Tarihin eski dönemlerinden beri Anadolu’da Yahudilerin varlığına rastlanmaktadır. Tarih boyunca Anadolu’da yaşayan Yahudi topluluklarına bakıldığında Karaim, Romaniot, Aşkenaz ve Sefarad Yahudileri olarak bilinen Yahudi cemaatlerinin yaşadığı görülmektedir. Sefarad Yahudilerinin İspanya'dan gönderilmesiyle birlikte oluşan göç dalgalarının bir sonucu olarak Sefarad Yahudileri, diğer Yahudi gruplar arasında hakim Yahudi cemaati haline geldi. Yahudiler özellikle İstanbul, İzmir, Bursa ve Edirne gibi batı bölgelerinde yoğunlaşarak Osmanlı Devleti’nin farklı yerlerine dağıldılar. Yapılan bilimsel araştırma ve çalışmaların çoğu özellikle batı bölgelerinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerine idi. Oysa Gaziantep, Urfa, Siverek, Diyarbakır, Çermik, Mardin, Nusaybin, Cizre, Başkale ve Van gibi günümüz Türkiye’sinin doğu kesimlerinde yaşayan önemli Yahudi toplulukları da vardı. Doğuda yaşayan Yahudi toplulukları üzerine yapılan bilimsel çalışmaların yetersizliği kaynak sayısının azlığından da anlaşılmaktadır. Bu çalışmada sunulan verilerin büyük bir kısmı İsrail'de gerçekleştirilen antropolojik bir alan çalışmasıyla elde edilmiştir. Doğu Yahudilerinin kültürüne dair bilgiler saha çalışması boyunca yapılan etnografik mülakatlara dayanmaktadır. Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda şuanda en azından bildiğimiz kadarıyla Yahudiler yaşamamaktadır. Bu çalışma ile bir zamanlar Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda yaşayan Yahudi topluluklarının kültürüne dair bir takım bilgiler verilmesi amaçlanmaktadır.
  • Master Thesis
    Ürdün'deki Filistinli Mültecilerin Kudüs Algısı: El-hüseyin ve Beka Kampları Örneği
    (2024) Gökdağ, Ferhat; Şanlı, Süleyman; Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Kudüs'ün tarih boyunca tevhidin merkezi ve kutsal bir mekân olarak öne çıktığını söylemek mümkündür. Bu kutsiyet durumu, tarih boyunca Kudüs'ü üç İbrahimi dinin literatüründe özel bir yere konumlandırmıştır. Ancak, zaman içinde bu kutsal statü, çeşitli açılardan çatışmalara yol açarak şehri, kutsalların çatıştığı bir mekân konumuna getirmiştir. Bu durum, kentin tarihinde dini, kültürel ve politik çatışmaların etkisi altında şekillenmiş ve Kudüs'ü benzersiz bir dinî ve tarihsel öneme sahip bir şehir haline getirmiştir. 1948 İsrail'in ilanından sonra şehir tam bir karmaşa durumu içerisine girmiştir. İsrail kurulduktan sonra burada yaşayan insanların çoğunu tecrit ederek Kudüs'ten sürmüştür. 1948 ve 1967 savaşlarından sonra yaklaşık 7 milyon Filistinli mülteci konumuna düşmüştür. Filistinli mültecilerin bölgede yaşanan değişim dönüşümler neticesinde Kudüs ve Kudüs'e ilişkin tasavvurları sürgünlük psikolojileriyle eşgüdümlü gelişmiştir. 'Ürdün'deki Filistinli Mültecilerin Kudüs Algısı: El- Hüseyin ve Beka Kampları Örneği' adlı bu çalışma, söz konusu kamplarda yaşayan mültecilerin Kudüs algısının nasıl değişip dönüştüğünü açıklamayı hedefleyen nitel bir araştırmadır. Araştırma konusunun kapsamlı bir şekilde anlaşılabilmesi için öncelikle Kudüs'ün anlam ve önemi açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Kudüs'ün Ürdün'de yaşayan Filistinli mülteciler için herhangi bir profan mekân olmayışı nedenleri ile birlikte açıklanmaya çalışılmıştır. Algılar, yaşanmış deneyimlerin ve tarihsel geçmişin doğrudan bir yansımasıdır. Bu bağlamda, mültecilerin göç etme nedenleri ve İsrail'in mülklerine el koyma politikaları, tarihsel arka planın ışığında incelenmiştir. Bu analiz, mültecilerin algılarının nasıl şekillendiğini anlamak için önemli bir perspektif sunmaktadır. Çalışma sahasında elde edilen veriler doğrultusunda söz konusu kamplarda yaşayan mültecilerin Kudüs algısını etkileyen faktörler tartışılmıştır. Bu etkenler arasında belirgin bir şekilde öne çıkan vatan hafızası, aidiyet ve kutsiyet kavramları olduğu söylenebilir. Hafıza ve aidiyet, kimliğin ayrılmaz birer unsuru olarak kabul edilir. Ürdün'deki El-Hüseyin ve Beka kamplarında yaşayan mültecilerin, bu hafızayı ne ölçüde taşıdıkları ve aktardıkları, aynı zamanda bu hafızanın aidiyetlerini ve kimliklerini nasıl etkilediği, nesiller arasındaki aidiyet ve hafıza farklılıklarının nedenleri gibi konular, teorik kavramlar ve bilgiler ile birleştirilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca Kudüs'ün kutsal statüsünün El-Hüseyin ve Beka kamplarında yaşayan insanların algılarına olan etkisi de özel bir şekilde ele alınmıştır. Araştırma, adı geçen iki kampta yaşayan mültecilerin Kudüs algılarında belirgin farklar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Özellikle genç nesiller arasında önemli değişim ve dönüşümlerin meydana geldiği belirlenmiştir. Bu değişim ve dönüşümlerin nedenleri, bellek, aidiyet, vatan ve kutsiyet gibi kavram teorileri temel alınarak kapsamlı bir şekilde analiz edilmiştir.
  • Article
    An Overview of Historical Background of Unknown Eastern Jews of Turkey
    (2017) Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Eski çağlardan beri Mezopotamya ve Anadolu Yahudiler için bir yurttu. Roma ve Bizans döneminde Anadolu'da Karaite ve Romaniot olarak bilinen küçük Yahudi toplulukları vardı. Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan sonra yaşamlarını sürdürmeye devam ettiler. Daha sonra Orta ve Doğu Avrupa'dan gelen Aşkenazim Yahudi cemaatleri on beşinci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğuna göç etmeye başladılar. Yahudilerin İspanya'dan gönderilmesiyle birlikte Anadolu, Sefarad Yahudileri için yeni bir yurt oldu. Bu göç dalgalarının bir sonucu olarak Sefarad Yahudileri, diğer Yahudi gruplar arasında hakim Yahudi cemaati haline geldi. Böylece, Yahudiler Osmanlı İmparatorluğu'nun farklı yerlerine dağıldılar. İmparatorluk'taki Yahudilerin çoğunluğu, özellikle İstanbul, İzmir, Bursa ve Edirne gibi batı bölgelerinde yoğunlaştılar. İmparatorluğun ticaret ve sanayinin gelişimine önemli katkılarda bulundular. Ancak, Gaziantep, Urfa, Siverek, Diyarbakır, Çermik, Mardin, Nusaybin, Cizre, Başkale ve Van gibi doğu kesimlerinde yaşayan önemli Yahudi cemaatler de vardı. Görüleceği üzere Doğu Yahudileri derken öncelikle Osmanlı Devletinin doğusunda daha sonra da Türkiye’nin doğusunda yaşayan Yahudilere atıfta bulunulmaktadır. Bu çalışma, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun ve daha sonraları Türkiye'nin doğusunda yaşayan Yahudilerin tarihini araştırmayı amaçlamaktadır. Kaynak sayısınız azlığı, bu bölgelerdeki Yahudilere az bilimsel ilgi görüldüğünü gösteriyor. Bu çalışma sayesinde, onları daha görünür hale getirmek ve araştırmacılar için yeni araştırma alanların açılması beklenmektedir. Yazılı kaynaklara ek olarak, yazarın 2011'de İsrail'de gerçekleştirdiği antropolojik bir alan çalışmasıyla elde edilen etnografik mülakatlardan da yararlanılmaktadır. Günümüzde Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda Yahudiler yaşamamaktadır. Bu araştırma sayesinde, bir zamanlar doğuda çok kültürlü ve çok dinli bir çevrede yaşayan bir topluluğun varlığını, inançlarını yaşam biçimini ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır.
  • Article
    Citation - WoS: 0
    Citation - Scopus: 0
    Recalling a Forgotten Community: Jews of Diyarbakir
    (Rector Ciu Cyprus int Univ, 2020) Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    The presence of Jews in Mesopotamia and Anatolia can be traced since ancient times. By the time, during the Ottoman reign Jews were dispersed to different parts of the state but especially concentrated in western regions such as Istanbul, Izmir. Bursa and Edime. However, there were also Jewish communities lived in the eastern part of the Ottoman State and todays Turkey. There were also considerable Jewish communities who lived in the eastern part of the country in provinces such as Gaziantep, Urfa, Siverek, Diyarbakir, cermik. Mardin. Nusaybin, Cizre. Baskale and Van. In this research eastern Jews is referred to Eastern part of first Ottoman later Turkey. This study aims to explore some cultural traits including religious, social and economical traits of the Jews. who once lived in the east and later immigrated to Israel Jews of Diyarbakir are one of those religious minority groups that have a long historical background in the city. The presence of Jews in Diyarbakir dated back centuries. Historians or researchers those interested in Jews of Turkey usually studied Jews of Istanbul, Jews of Izmir and Jews who live in different parts of the western cities. Lack of researches and scarcity of resources makes the Jews of Diyarbakir as one of the significant Jewish communities among the Eastern Jews that need to be taken into account. In this article it is aimed to explore migration process, religious, social and cultural conditions of a small religious group, who once lived in the east of Turkey and later moved to Israel. It is expected to introduce their way of life, their beliefs, and their relationships with other local groups and culture in a multicultural and multi-religious environment of the city of Diyarbakir. Additionally, majority of data for this article collected through in-depth interviews that based on an anthropological fieldwork conducted in Israel. Therefore, information given by informants is the most important distinguishing feature of this study. It is expected to reveal this forgotten religious minority group more visible.
  • Article
    Türkiye’de İnsan-Hayvan İlişki Bilimi Antrozooloji’nin Faaliyet Alanları
    (2018) Sıddıq, Abu Bakar; Erdem, Çağdaş; Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Öz:Dünya hayatının başlangıcından bu yana insanlar, insandışı diğer hayvanlar ile farklı iletişim ve etkileşim içerisindedir. Antrozooloji bu iletişim ve etkileşimler üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Türkiye’nin, Asya, Avrupa ve Afrika üzerinde bir köprü konumunda olması, birçok hayvan türlerine de ev sahipliği yapmasına ve hala yapıyor olmasına imkân sağlamıştır. Özellikle, ilk hayvan evcilleştirmesinin başlamasının yanı sıra evcil hayvan yönetim sisteminin dağıtımında, Anadolulular önemli katkılarda bulunmuştur. Anadolu’daki Erken Neolitik ve ilk medeniyetlere ait yerleşimlerdeki zengin hayvan kalıntıları, bu yorumlara ışık tutmaktadır. Ayrıca Türkiye’de halen dünyanın diğer ülkelerine göre nispeten daha yaygın hayvancılığın olmasının yanında, toplumdaki sosyo-kültürel yapının çok geniş bir parçası olarak hayvanlar rol oynamakta ve şehir kültüründe de çok sayıda ev hayvanlarının olması, bu bölgede güçlü insan-hayvan ilişkileri varlığına işaret etmektedir. Bu nedenle bu kavramsal çalışma, Türkiye için Antrozoolojik çalışmaların ne kadar gerekli olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır.
  • Conference Object
    Adoption and abandon of camel culture in Southeast Anatolia
    (Selçuk Efes Kent Belleği Yayınları, 2018) Sıddıq, Abu Bakar; Erdem, Çağdaş; Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Camels are exotic animals in Anatolia. Except the Palaeolithic site of Karain Cave, no pre-Bronze Age archaeological site reveals any camel remains so far in Anatolia. However, domestic camel became common and very significant in the Early Imperial as well as in the Roman and Byzantine Anatolia. Southeast Anatolian region, being the corridor between Anatolia and Mesopotamia, always played key roles since the early stage of the spread of camel culture in rest of Anatolia. Moreover, from the Bronze Age to nineteenth century onwards, camel pastoralism was very lucrative in Southeast Anatolia mainly because of trade, transport and warfare. While camel culture was gradually abandoned in rest of the Anatolia in the beginning of twentieth century, camels still remained as an important socio-cultural part of pastoral groups in Southeast Anatolia until last 30 years. In the light of archaeozoologic, ethnohistoric and ethnozoological data, this review is aimed to illustrate a glimpse of camel culture in Southeast Anatolia throughout different cultural periods in the region.
  • Article
    Türkiye’de İnsan-Hayvan İlişki Bilimi Antrozooloji’nin Faaliyet Alanları
    (2018) Şanlı, Süleyman; ERDEM, Çağdaş; Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Dünya hayatının başlangıcından bu yana insanlar, insandışı diğer hayvanlar ile farklı iletişim ve etkileşim içerisindedir. Antrozooloji bu iletişim ve etkileşimler üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Türkiye’nin, Asya, Avrupa ve Afrika üzerinde bir köprü konumunda olması, birçok hayvan türlerine de ev sahipliği yapmasına ve hala yapıyor olmasına imkân sağlamıştır. Özellikle, ilk hayvan evcilleştirmesinin başlamasının yanı sıra evcil hayvan yönetim sisteminin dağıtımında, Anadolulular önemli katkılarda bulunmuştur. Anadolu’daki Erken Neolitik ve ilk medeniyetlere ait yerleşimlerdeki zengin hayvan kalıntıları, bu yorumlara ışık tutmaktadır. Ayrıca Türkiye’de halen dünyanın diğer ülkelerine göre nispeten daha yaygın hayvancılığın olmasının yanında, toplumdaki sosyo-kültürel yapının çok geniş bir parçası olarak hayvanlar rol oynamakta ve şehir kültüründe de çok sayıda ev hayvanlarının olması, bu bölgede güçlü insan-hayvan ilişkileri varlığına işaret etmektedir. Bu nedenle bu kavramsal çalışma, Türkiye için Antrozoolojik çalışmaların ne kadar gerekli olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır.
  • Book Part
    CONTRIBUTION OF NGO's TO THE INTEGRATION OF SYRIAN IMMIGRANTS IN MARDIN
    (TRANSNATIONAL PRESS LONDON, 2019) Şanlı, Süleyman; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    This study particularly focuses on how NGOs based in the city centre of Mardin offer services and their role in Syrian refugees, migrants integration. It is important that how immigrants absorb the changes and challenges faced in the destination and how embedded these after their settlement as an expression of integration. This study collected data through in-depth interviews with seven NGOs (4 foreign and 3 local) based in Mardin. Alongside the fieldwork, some documents including news items, internet portals, and reports, are used to support the study. Due to ethical practice codes, names of the respondents and their organisations are not revealed. Pseudonymes are used to refer to respondents.
  • Article
    Anthrozoological study on the agro-pastoral societies of Kızıltepe, Southeast Anatolia
    (İnsan ve İnsan, 2018) Şanlı, Süleyman; Sıddıq, Abu Bakar; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Since the origin, humans have been depended and formed mixtures of complex relationships with nonhuman animals. These mutualistic relationships eventually intensified following the animal domestication. Southeast Anatolia is one of the important regions where the first domestication of sheep, goat, cattle, and pig occurred as well as domestic herds have been fundamental in every socio-cultural aspect in the region until today. Therefore, Southeast Anatolia has been an ideal place for pastoral and anthrozoological study. Through fieldworks and exploratory case studies in agro-pastoral societies in Kızıltepe, we found certain sheep, goats, and cattle are capable of distinguishing and recognizing human and other cross-species individuals as like they do in their own species. Alongside of providing protein, wealth and social status, herd animals in Kızıltepe also possess deep affection and emotional bonds with human individuals as like as pets in urban societies. On the other hand, we do not observe any gender or sibling effect in children-animal bond which was focused in some contemporary studies. Our overall observations and findings also demonstrate some intangible culture cores in Southeast Anatolia which is promoted mainly by the complex relationships between human and their domestic herds.
  • Article
    GELENEKTEN MODERNE ANADOLU’DA DEVECİLİK
    (Turkish Studies, 2018) Ertürk, Devrim; Şanlı, Süleyman; Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü
    Konar-göçer yaşam Orta Asya’dan Anadolu coğrafyasına göç eden Türklerin getirmiş olduğu sosyo-ekonomik bir yaşam şeklidir. Türkler Anadolu’ya gelişleri ile birlikte Orta Asya’da sahip oldukları bu sosyoekonomik etkinliklerini bu coğrafyada da devam ettirmişlerdir. Özellikle modernite ile birlikte toplumsal değişmenin hızı artmış, yönü de modern sosyo-ekonomik ve politik yaşama doğru değişim göstermiştir. Konargöçer yaşam da bu değişimden etkilenmektedir. Türkiye’de bazı Yörük toplulukları tarafından sürdürülen konar göçer yaşam biçiminde develer önemli bir yere sahiptir. Ancak günümüzde geleneksel olarak tabir edebileceğimiz bu yaşam biçimi büyük bir değişim ve dönüşüm ile karşı karşıya gelmek zorunda kalmıştır. Çünkü endüstrileşme ve sanayileşmenin ilerlemesi ile modern yaşamın bir parçası olan teknolojik araç ve gereçler konar- göçer yaşamda insan yaşamını kolaylaştırsa da, geleneksel olan tüm yapıları da dönüşüme maruz bırakmıştır. Sadece teknolojiyi alıp, kültürünü almamak konar-göçer yaşamda da mümkün olmamıştır. Bu çalışmada modern zamanlara gelindiğinde deveciliğin ve devecilik kültürünün gelenekselden moderne doğru nasıl değişip dönüştüğü ele alınmaya çalışılmaktadır. Bu doğrultuda Anadolu’daki devecilik kültürünün ele alındığı çalışmanın verileri 2015-2017 yılları arasında farklı zaman dilimlerinde gerçekleştirilen alan araştırmasına dayanmaktadır. Alan araştırması Mersin, Konya, Karaman illerinde konar-göçer yaşamı devam ettiren Yörük obalarını, Antalya, Muğla, Denizli, Manisa, Aydın, İzmir, Balıkesir ve Çanakkale’de devecilikle uğraşan kesimleri kapsamaktadır. Bu çerçevede yaylaya göç, deve güreşleri, deveciliğe dair bir takım ritüeller de gözlemlenmiş, bu konulara dair bilgiler elde edilmiştir.