Gürhan, Nazife
Loading...
Name Variants
Job Title
Dr. Öğr. Üyesi
Email Address
Main Affiliation
Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü
Status
Former Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Scholarly Output
11
Articles
7
Citation Count
0
Supervised Theses
2
9 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 9 of 9
Article DİYARBAKIR KENT ALGISI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA(2016) Gürhan, NazifeToplumsal ilişkilerle şekillenen ve üretilen bir alan olarak kentsel mekân, toplumsal yapı ve değişmelerin izlenebildiği, toplumun kimliğinin yansıdığı bir gösterge olarak karşımızda durmaktadır. Kentsel mekânlar, içinde yaşayanların kimliklerinin yansıması olarak görülebileceği gibi kendisi de bir kimlik ve kişiliğe sahiptir. Bu nedenle her kent içinde yaşayanların zihinlerinde çeşitli çağrışımlar yapar. Kentin imajı ya da kent imgesi de diyebileceğimiz bu zihinsel çağrışımlar, kentin içinde barındırdığı kültürel kodlar çerçevesinde şekillenmektedir. Diyarbakır kent algısını ortaya çıkarmaya çalışan bu araştırma, Diyarbakır'ın Diclekent ve Metropol semtlerinde yapılan saha araştırmasına dayanmaktadır. Diyarbakırlıların hem kente ilişkin genel algıları hem de mekânsal ve kültürel farklılıkların getirisi olarak birbirinden tamamen farklı görünümler sergileyen semtlere dair kent sakinlerinin zihinlerindeki algılar yapılan derinlemesine görüşmelerle ortaya konulmuştur. Küreselleşmenin etkisiyle artan sosyal kutuplaşmanın bütün emarelerini gösteren Diyarbakır toplumsal sınıflar tarafından şekillendirilen kentsel mekânıyla bölünmüş ve ikili yapıda bir kent görünümü sergilemektedirMaster Thesis Dijital feminizm: Sosyal medyada feminist söylem(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2018) Gürhan, Nazife; Gürhan, Nazifeİletişim teknolojilerindeki hızlı değişimle birlikte insanların birbirleriyle iletişim ve etkileşime girme şekli değişime başlamıştır. Yeni iletişim teknolojileri (sosyal ağlar) bir zamanlar coğrafi olarak izole edilmiş toplulukları birbirine bağlarken, iş birliğinin hızını ve yoğunluğunu büyük ölçüde arttırmaktadır. Her ne kadar insanların tamamının internete erişimi sağlanmamış olsa da kullanan kişilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu nedenle topluluklar ve kültürler doğrudan bir şekilde sosyal ağlardan etkilenme ve toplumsal örgütlenmelerin doğasında değişim ve dönüşüme neden olmaktadır. Feminizm de toplumdaki eşitsiz iktidar ilişkilerini ve ataerkil düzene karşı yapılan mücadeleyi ifade etmekte ve kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmasını talep etmektedir. Enformasyon teknolojisiyle birlikte toplumsal ilişkiler ve örgütlenme biçimlerindeki değişime paralel olarak feminizmin de mücadele şeklinde radikal bir dönüşüm ortaya çıkmıştır. Toplumsal eylemlerin dijitale kaydığı ve feminist hareketler ile sosyal ağların kesiştiği yerde "dijital feminizm" veya "dördüncü dalga feminizm" kavramları ortaya çıkmıştır. Bu çalışma son yıllarda ortaya çıkan dijital feminizmin doğasını açığa çıkarmaya çalışmaktadır. Ayrıca çevrimiçi feminist topluluğunun ilgilendikleri konuları tespit etmek ve yaptıkları aktivizm türünü ele almak araştırmanın amaçlarından biridir. Sosyal ağlar aracılığıyla örgütlenen feminist hareketin kullanıcıları çevrimiçi ve çevrimdışı eylemlere katılmaya nasıl motive ettiklerinin açığa çıkarılması hedeflenmektedir. Araştırmada Instagram'da faaliyet gösteren ve mücadele alanını sosyal ağlara taşıyarak feministlerin taleplerine yer veren @unwomen, @womensmarch ve @dijitaltopuklar sayfaları incelenerek; sayfaların paylaşımları ile feminist hareketin söylemlerine odaklanılmaktadır. Aynı zamanda içerik analizi tekniğiyle sayfa analizleri yapılarak sayfalarda ön plana çıkan konu başlıkları tespit edilmeye çalışılmaktadır. Sonuçta yeni feminist hareketin dijital ortamlarda örgütlenerek talep ve söylemlerini sosyal mecralarda dile getirdiğini söylemek mümkündür.Article Simüle Edilen Toplumsal Mekân/Kentsel Mekân: Çocuk Şehri Temalı Eğlence Merkezleri(İdealkent (Kent Araştırmaları Dergisi), 2018) Gürhan, NazifeMekân, kendi başına gerçekliği olan yalın bir olgu değil, kapitalist üretim tarzında verili sosyal ilişkiler bağlamında üretilen bir şeydir. Dolayısıyla toplumsal olarak yeniden üretilen bir yer olan mekân, toplumsal ilişkilerin biçimlendirildiği ve toplum tarafından biçimlendirilen bir gerçekliktir. Günümüzde çocuklar ailenin yaşam alanı tercihi ve tüketim pratiklerine etki etmesinin yanı sıra kentsel mekânın yeniden üretiminde göz önünde bulundurulmaktadır. Bu çalışmada kentsel mekânın çocuğu merkeze alarak şekillenmesi ve yeniden üretilmesi sürecini etkileyen dinamikler, temalı çocuk eğlence merkezleri üzerinden irdelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada son yıllarda dünyada popülaritesi artan ve Türkiye’de de İstanbul kentinde karşılaştığımız çocuk şehri temalı eğlence merkezleri üzerinden kentsel mekândaki değişim ve dönüşümlerin doğası incelenmiştir. İstanbul’da bulunan KidZania, KidzMondo ve Minopolis, “çocuk” temalı küresel tüketim ile eğlence kültürünün Türkiye’deki mekânsal temsilleri olarak araştırmamızın örneklemini oluşturmaktadır. Bu çalışmanın ana odağında yer alan çocuk şehri temalı eğlence merkezleri hem küresel hem de yerel unsurları bünyesinde barındırmaktadır. Disneyleşme (Disneyfication) de denilen Disneyland’ın küreselleşerek tüm dünyaya yayılması ve Türkiye’de de mekânsal yansımalar bulması özellikle İstanbul kenti üzerinde rahatlıkla gözlemlenmektedir. Sadece çocuklara özel bir eğlence mekânı olarak ortaya çıkan ve çocuklara gerçek dünyanın bir simülasyonunu sunan bu eğlence merkezleri toplumsalın yeniden üretilmesini sağlayarak yapay bir toplumsallaşma ortaya çıkarmaktadır. Tüketim, öğrenme ve eğlencenin bir aradalığına sahne olan bu mekânlar aynı zamanda “öğrence mekânları” olarak da görülmektedir. Bu eğlence merkezleri kentlerde çocuk merkezli yeni tüketim mekânları yaratmakta ve bunun yanı sıra mekânın yeni bağlamlarda bir tüketim nesnesi haline geldiğini de göstermektedir.Article Toplumsal Değişme Ve Annelik İlişkisi Üzerine Sosyolojik Bir Çalışma: Konya Örneği(2024) Gürhan, Nazife; Gürhan, NazifeToplumun içinde bulunduğu dinamiklerle beraber bünyesinde meydana gelen farklılaşmalar toplumsal değişme ile açıklanmaktadır. Her toplumda görülmesi ile evrensel bir yeri olan toplumsal değişme; toplumun aile, din, eğitim, siyaset, ekonomi gibi bütün kurumlarını etkilediği gibi anneliği de etkisi altına almıştır. Bu durum toplumdan topluma ve kuşaktan kuşağa annelik deneyimlerinde yaşanan farklılaşmalar olarak gözlemlenebilmektedir. Bu bakımdan çalışmanın temel konusu, anneliğin kuşaklararasında geçirdiği değişim ve dönüşümü Konya kentinde yaşayan kadınların annelik deneyimleri üzerinden açığa çıkarmaktır. Kuşaklar arasında anneliğe ilişkin tutum ve algılar, annelik deneyimleri ve pratikleri üzerindeki farklılaşmalar çalışmanın ele aldığı diğer konulardır. Çalışmanın amacı Konya kentinde yaşayan kadınların annelik deneyimleri üzerinden annelik tecrübelerinde yaşanan değişim ve dönüşümün ipuçlarını yakalamaktır. Çalışmada veri toplama tekniği olarak nitel araştırma yöntemlerinde sıkça kullanılan derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Örneklemi ise Konya kentinde yaşayan 25-72 yaş arasında farklı kuşaklardan annelik deneyimine sahip 20 kadındır. Örneklem seçiminde amaçlı ve kartopu örneklem teknikleri bir arada kullanılmıştır. Çalışmada kadınların iş piyasasındaki görünürlüğünün artması, anneliğin tıbbileşmesinin, dijitalleşme ve risk toplumunun kuşaklar arasında annelik tecrübelerinin değişiminde önemli kırılma noktaları olduğu tespit edilmiştir.Article Bir Müzenin Dönüşümü: Öğrence Mekânı Olarak Mardin Müzesi(OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2021) Gürhan, NazifeGünümüzde müzeler geleneksel olarak kültürel mirasın sergilenmesi ve korunması işlevlerinin yanı sırabu mirasın aktarımının daha işlevsel bir sunumuna dair eğitim ve eğlencenin iç içe geçtiği uygulamalargeliştirmeye başlamışlardır. Çağdaş müzecilik anlayışıyla ortaya çıkan bu uygulamaların amacı müzeziyaretçilerine kültürel miras eğitimi verirken eğlenceli vakit geçirmelerini sağlamaktır. Eğitim veeğlencenin mekânsal olarak kesiştiği bu müzeler bir öğrence mekanına dönüşmüş durumdadır. Buçalışmada değişen müzecilik anlayışıyla birlikte ortaya çıkan edutainment/öğrence uygulamalarıMardin Müzesi örneğinde ele alınmıştır. Kültürel miras ögelerini bünyesinde barındıran bir mekânıneğitim ve eğlencenin mekânsal olarak kesiştiği bir öğrence mekanına nasıl dönüştüğünü ortaya çıkarmakçalışmanın temel amacıdır. Çalışmada katılımcıların müze deneyimlerinden yola çıkılarak müzeyle olanilişkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda nitel araştırma teknikleri kullanılarak kartopuörnekleme yöntemiyle 3 müze yetkilisi ve 5’i çocuktan oluşan çeşitli yaş gruplarından toplam 15 kişiylederinlemesine mülakat ve katılımlı gözlem yapılmıştır. Çalışmada, edutainment uygulamalarının müzeziyaretçilerinin aktif öğrenme süreçlerine dahil olmasını sağlayarak müzeye olan ilgilerini artırdığı,heyecanlı ve unutulmaz bir müze deneyimi sunduğu görülmüştür. Kültürel kimliğin devamınısağlamanın eğlenceli bir yolu olan atölye çalışmalarıyla yapılan eğitim faaliyetleri müzeyi eğlenereköğrenilen bir mekâna başka bir deyişle öğrence mekanına dönüştürmüş durumdadır.Master Thesis Emek piyasasına katılan Suriyeli göçmen kadınların toplumsal cinsiyet rollerindeki dönüşüm: Mardin örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Gürhan, Nazife; Gürhan, NazifeBu araştırma, 2011 yılında Suriye'de başlayan iç savaş nedeniyle Türkiye'ye zorunlu göç ettikten sonra iş yerleri açarak ücretli çalışma yaşamına katılan Suriyeli kadınların deneyimlerini incelemektedir. Bu bağlamda göçmen kadınların zorunlu göç sonrası kadınlık kimliğinde yaşanan dönüşümleri konu alan bu araştırma kadınların göç sürecini erkeklerden farklı deneyimlediği temelinden hareket etmekte ve göç sürecindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini görünür kılmayı amaçlamaktadır. Araştırmada kadın-göç ilişkisi, uluslararası göç teorileri ve toplumsal cinsiyet kavramı temelinde incelenmiştir. Araştırma, Mardin kentinin Artuklu ve Kızıltepe ilçelerinde iş yeri açan, zorunlu göçten önce ev kadını olarak yaşamını sürdürmüş 13 Suriyeli göçmen kadınla yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemiyle yapılan bu araştırmada derinlemesine mülakatlarla toplanan anlatılar yorumlanmıştır. Bu bağlamda kadınların zorunlu göç süreciyle birlikte dönüşen toplumsal cinsiyet rolleri, ev dışı ücretli çalışmanın bu dönüşüm üzerindeki etkilerinin neler olduğu tartışılmıştır. Feminist bir perspektifle görüşmelerden edinilen bilgilerle bir yandan göç sürecinde kadınların maruz kaldıkları mağduriyetler görünür kılınmaya çalışılırken bir yandan da kadınların göç sürecindeki aktif konumlarına dikkat çekilmiştir. Ayrıca zorunlu göç ve uyum konusunda toplumsal cinsiyet rolü, söz konusu dönüşümlerin etkisiyle sunulmuştur. Dolayısıyla zorunlu göç sürecinde değişen kültürel ve ekonomik koşullara bağlı olarak kadınlık kimliğinin çeşitli dönüşümler geçirdiği ve bu dönüşümlerin kadınların uyum süreçlerine olumlu katkılarda bulunduğunu söylemek mümkündür. Araştırma, göç sürecinin kadınların özgül deneyimleri bağlamında toplumsal cinsiyet ve cinsiyet dinamikleri tarafından doğrudan yapılandırıldığını ortaya koyarak ilgili literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır.Article Yemek ve Din: Yemeğin Dini Simgesel Anlamları Üzerine Bir İnceleme(2017) Gürhan, NazifeFiziksel bir ihtiyaç olan yemek, içerdiği kültürel ve dini kodlarla bireylerin kimlik inşasında önemli bir unsur olmasının yanı sıra toplumların her alanına sirayet ederek şekillenmesine neden olmakta, taşıdığı dini simgesel anlamlarla bireylerin beslenme/yemek kültürünün oluşmasını sağlamaktadır. Ayrıca farklı dine inananlarla arasındaki simgesel sınırın çizilmesinde dinin yemek üzerindeki etkisinin başrolde yer aldığı da görülmektedir. Din, yemeği insanın dünyayla ilişkisinin başlangıç noktasına koymakta, inanç sisteminin inşasında dinsel kimlik aracı haline getirmekte ve inananlarına da vaat ettiği cennette mükâfatlandırma aracı olarak sunmaktadır. Bu çalışmada yaşamın her alanında kendini hissettiren bir olgu olarak dinin -İslam dini özelinde- toplumların yemek kültürünü etkilemesi bağlamında bireylerin yemek/gıda tercihlerini nasıl etkilediği ve dinin beslenme üzerinden inanç sistemini nasıl kurduğu ele alınmıştırArticle Türk Sosyolojisinde Değişen Eğilimleri Anlama Denemesi: Sosyoloji Dergisi Örneği(2020) Gürhan, Nazife; Yücedağ, İbrahim19. yüzyılda Batılı toplumların toplumsal sorunlarına çözüm bulmak amacıyla ortaya çıkan sosyolojibilimi, 20. yüzyılın erken döneminde Türkiye’de de kürsü düzeyinde yer edinmeye başlamıştır. 1914’teİstanbul Üniversitesi’nde kurulan ilk sosyoloji bölümü, bölüm bünyesinde bir yandan öğrenciler yetiştirmiş biryandan da Sosyoloji Dergisi isimli bir dergi çıkararak akademik yayın dünyasına önemli bir katkı sağlamıştır.Bu derginin ilk sayılarında sosyolojinin kurumsal açıdan yerleşebilmesi adına daha çok teorik konular elealınmışken sonraki dönemlerde ise ülkenin yaşadığı dönüşüm -modernleşme, köyden kente göç, küreselleşme,postmodernizm vs.- bağlamında örnek olaylarla ilgili saha çalışmalarına yer verilmiştir. Bu çalışmada daİstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi’nde yayınlanan makalelerden hareketle Türkiye’deki sosyolojinin ilgi alanlarında meydana gelen değişme ve tartışma konularındaki dönüşüm anlaşılmaya çalışılacaktır. 1917’den2019 yılının ilk sayısına kadarki 65 sayı doküman ve içerik analizine tabi tutulmuş ve dergi üzerindensosyolojimizin ilgi alanlarındaki değişimin tespiti amaçlanmıştır. Derginin yayın stratejilerinde dönem dönembazı isimlerin açık bir şekilde etkin olduğu, dünyada ve Türkiye’de olan önemli toplumsal değişmeler vesorunlar çerçevesinde bir sosyolojik bilgi üretimi yapıldığı görülmektedir. 2004 ve sonrasında dergi genelolarak bir dosya konusu çerçevesinde yazılara yer vermektedir. Sonuç olarak dergi kurulduğu ilk gündenbugüne değin Türkiye’deki sosyolojik bilginin üretim merkezlerinden biri olarak önemli bir işlevi yerinegetirmiştir.Article Kadın Yoksulluğunun Tarihine Kapı Aralamak-18. Yüzyılın İkinci Yarısında Kadın Yoksulluğunun Toplumsal Görünümleri(2019) Gürhan, NazifeToplumsal hiyerarşinin en alt tabakasına gönderme yapan yoksulluk, yeterli kaynak ve gelire sahip olamama durumu olarak tanımlanabilir. Son yıllarda toplumsal cinsiyet çalışmalarındaki artışla birlikte kadınların yoksulluğu deneyimleme biçimlerindeki cinsiyet farklılıklarına vurgu yapan “kadın yoksulluğu” kavramsallaştırması kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavram kadınların toplumda var olan rolleri ve statülerine bağlı olarak yoksulluk deneyimlerinin erkeklerden farklılaşmasını ifade etmektedir. Bu çalışmanın ana konusu 18. yüzyılın ikinci yarısında Diyarbekir’de yaşamış yoksul kadınların yoksulluk deneyimlerini ortaya çıkarmaktadır. Bir tarihsel sosyoloji araştırması olan çalışmanın ana kaynağı dönemin Diyarbekir Eyaleti’nin merkezi konumundaki Amid mahkemesine ait 7 adet şer’iyye sicili defteridir. Bu defterlerde bulunan tereke/miras kayıtları arasından tespit edilen 119 yoksul kadına ait belgedeki yoksulluk imgeleri üzerinden incelenen dönemde yaşayan kadın yoksulların gündelik hayatlarının fotoğrafını çekmek, böylelikle kadın yoksulluğunun tarihsel arka planına ışık tutmak amaçlanmaktadır. Çalışmada kadın yoksulların gündelik mekanlarını oluşturan evlerin genel olarak harabe evler olduğu, giyinme pratiklerinde ise “köhne” olarak tasvir ve tabir edilen kıyafetlerin varlığı dikkat çekici hususlar olarak ortaya çıkmıştır. Yine kadın yoksulların (ortalama 51 kuruş servet) erkek yoksullara (ortalama 57,5 kuruş servet) göre yoksulluğu daha derinden yaşayarak yoksullar arasındaki en yoksul kesimi oluşturdukları görülmüştür. Bu durum günümüzde yoksulluğun kadınlar arasında daha derin yaşandığını ifade eden “yoksulluğun kadınsılaşması” kavramının geçmişte de var olduğuna bir işarettir