Çetin, Adnan
Loading...
Name Variants
Çetin, Adnan
Job Title
Dr. Öğr. Üyesi
Email Address
Main Affiliation
Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Sustainable Development Goals Report Points
SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.

Scholarly Output
9
Articles
4
Citation Count
0
Supervised Theses
5
9 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 9 of 9
Master Thesis Dengbêjlik geleneği ve toplumsal hafıza: Batman örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Çetin, Adnan; Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüKürtçe sözlü edebiyat ve müzik tarihinde dengbêjlik geleneği olarak bilinen özel bir gelenek bulunmaktadır. Dengbêj, "deng-söz" ve "bêjtin-söylemek" kelimelerinden müteşekkil birleşik bir kelimedir. Dengbêjî (dengbêjlik), yapılan işi ifade ederken, dengbêj söz konusu işi icra edendir. Bazı araştırmacılar dengbêjleri hikâye anlatıcıları dengbêj eserlerini de hikâye olarak görürken, bazıları dengbêjleri şarkıcı ve dengbêj eserlerini de bir tarz şarkı olarak ele almaktadır. Dengbêjleri şair ve dengbêj eserlerini de şiir olarak görenler ve hatta dengbêjliğin teatral tarafına odaklananlar da bulunmaktadır. Bana göre, birçok sanat dalından özellikler barındıran dengbêjînin bir ya da birkaç kelime ile tanımlanması ve sınırlarının çizilmesi çok zordur; ama dengêjler ve dengbêjlik hakkında bir şeyler söyleyecek olursam şunu derim: Hem kilam hem stran (şarkı) söyleyen ve aynı zamanda çîrok (hikâye) anlatan dengbêjler icra ettikleri çok boyutlu dengbêjlik sanatıyla Kürt toplumunun kültürel ve etik değerlerini, gelenek ve göreneklerini, sosyo-politik ve tarihi olaylarını kuşağa aktararak insanlar arasında ortak bir kimlik inşa etmektedir. Dengbêjlik kültürü ve geleneği Kürtlerin yaşadığı her coğrafyada hayat bulmuştur; ama Kürtçenin Kurmanci lehçesinin koşulduğu yerlerde dengbêjlik geleneği ve kültürünün daha güçlü olduğu kabul edilmektedir. Karapetê Xaco gibi meşhur bir dengbêjin çıktığı ve hala onlarca dengbêjin yaşadığı; Filîtê Quto, Silêmanê Mistê, Emê Gozê, Eliyê Ûnis, Bavê Fexriya ve burada adını sayamayacağım birçok kilam ve stranın üretildiği ve azımsanmayacak bir alımlayıcı nüfusuna sahip yer olan Batman gelişkin ve müstakil bir dengbêjlik geleneğine sahip şehirlerden biridir. Buna rağmen Batman dengbêjliğini direkt olarak merkeze olan bir araştırma bulunmamaktadır. Konusu Batman dengbêjliği olan bu tez bu alandaki eksikliği kapatmayı ve dengbêjlik geleneği ile ilgili literatüre mütevazi bir katkı yapmayı amaçlamaktadır. Bu tez esas itibariyle 2017 ve 2018 yıllarında yapmış olduğum alan araştırmasına dayanmaktadır. Sahadaki güncel durumdan haberdar olmak için kendileriyle röportaj yaptığım dengbêjlerle iletişim halinde oldum. Ayrıca tezimde Batman şehir ve kültürel yaşamına yabancı olmayan bir araştırmacı olarak şahsi deneyim ve gözlemlerimden de faydalandım. Üç ana bölümden meydana gelen bu tez, ilk bölümde dengbêjlik nedir ve dengbêj kime nedir sorularına mevcut araştırmacılar, dengbêjler ve alımlayıcılar üzerinden cevaplar bulmaya çalışmaktadır. Yine bu bölümde dengbêj eserleri ve anlatılarının türleri örnekleriyle birlikle incelenmiştir. İkinci bölüm; Batman dengbêjliğinin özelliklerini, Batman'ın dengbêjlik geleneği ile ön plana çıkan bölgelerini, dengbêjliğin Batman'daki kamusal ve özel icra alanlarını ve Batmanlı dengbêjlerin sosyo-ekonomik durumlarını ve toplumsal profillerini konu edinmektedir. Üçüncü ve son bölümde ise, Batman dengbêjliği içinden seçilen altı dengbêj kilamı söylem ve içerik analizine tabi tutulmuş ve bu eserlerin nasıl bir söylem ürettiği irdelenmiştir. Ayrıca, bu kilamların ürettiği söylemin Batman toplumsal ve kültürel hafızasında nasıl bir yere tekabül ettiği üzerinde durulmuştur.Article KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN KAYNAĞINA DAİR LACANYEN BİR DEĞERLENDİRME(e-Şarkıyat İlmi Araştırmalar Dergisi, 2020) Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüKadına yönelik şiddet probleminin Jacques Lacan’ın kavramları üzerinden tartışıldığı bu çalışma, literatür taramasına dayanan betimsel bir çalışmadır. Sınıfsal konumları ne olursa olsun, kadınların büyük bir çoğunluğu yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik vb. şiddet türlerinden birine maruz kalmaktadırlar. Kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için yapılan yasal düzenlemeler, bu anlamda ağırlaştırılan cezai yaptırımlara rağmen bu problem artarak devam etmektedir. Çünkü kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasına ve yeniden üretilmesine neden olan dinamikler sadece hukuksal değil aynı zamanda toplumsaldır. Bu bağlamda kadına yönelik şiddeti besleyen kültürel, toplumsal, siyasi bir arka plan vardır. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için şiddetin toplumsal kaynaklarını ifşa etmek gerekmektedir. Lacan’ın simgesel yapı, öteki, arzu, hadım edilme (kastrasyon) gibi kavramları bu tartışma açısından verimli bir zemin sağlamaktadır.Article Özgürlükten Bıkkınlığa: Georg Simmel’in Sosyolojik Perspektifinde Kent ve Duygu İlişkisi(2025) Gürhan, Nazife; Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüMekânsal boyutlarıyla ve içinde var olan toplumsal ilişkilerle her zaman sosyolojinin inceleme konusu olan kentler aynı zamanda içerisinde duygusal deneyimlerin de yoğun bir şekilde tecrübe edildiği mekânlardır. Ancak yapılan çalışmalarda kentin duygusal boyutunun çoğu zaman göz ardı edildiği görülmektedir. Sosyolojide kent ve duygu ilişkisinin kökenleri Simmel’e kadar götürülebilir. Georg Simmel özellikle kent üzerine yaptığı çalışmalarında döneminde rasyonalitenin karşısına konumlanmış ve inceleme alanının dışında tutulmuş duyguları da analizlerine dahil etmiş ve kentli insanın duygusal değişimini incelemiştir. Bu çalışmanın amacı Simmel’in sosyolojisindeki kent ve duygu ilişkisine dair söylemlerin neler olduğunu açığa çıkarmaktır. Bu bağlamda Georg Simmel’in kent ile ilgili metinlerindeki duyguların toplumsal görünümüne dair analizlere yer verilmiştir. Çalışmada Simmel’in kent ile ilgili çalışmalarında özgürlük, bezginlik/bıkkınlık ve kayıtsızlık gibi duyguların ön plana çıktığı görülmektedir. Simmel, kentte bireyin bitmek bilmeyen bir mücadele içerisinde olduğunu; metropolün hızı ve kalabalığı karşısında aşırı uyarılmışlıktan dolayı bezgin ve bıkkın bir tavır sergilediğini belirtir. Günümüzde “tükenmişlik sendromu” olarak da sıklıkla anılan bu duygu durumunu Simmel’e göre modern bireyler kentte sıkça tecrübe etmektedir. Birey kentte karşılaştığı yabancıların yoğunluğuna karşı geliştirdiği kayıtsızlık duygusuyla da bir anlamda kendini korumaya çalışmaktadır. Sonuçta Simmel’e göre kentte bireyler bir yandan bireyselleşmenin getirdiği özgürlük duygusunu tadarken bir yandan da bezgin ve kayıtsız bir ruh hâline bürünmüşlerdir.Article Duygu Yüklü Mekânlar: Yoğun Bakım Çalışanları Üzerine Fenomenolojik Bir Araştırma(2023) Çetin, Adnan; Demir, Ali Eren; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüSağlık hizmetlerinin sunulduğu bakım, teşhis ve tedavi gibi alanlarda duygular genellikle görünmez bir biçimde deneyimlenmektedir. Ancak, duygular görünmez olmalarına rağmen, sağlık hizmetlerinin çeşitli duygusal süreçlerle birlikte geliştiği gerçeği inkâr edilemez. Yoğun bakım ortamında, duygusal dengeyi etkileyebilecek bakım ve tedavi değişkenlerine sosyolojik bir perspektiften odaklanan bu çalışma, yoğun bakım ünitelerinde çalışan sağlık profesyonellerinin duygusal deneyimlerini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Başka bir deyişle, bu çalışmada, “yoğun bakım ünitelerinde çalışan sağlık profesyonelleri yoğun bakım ortamını ve yoğun bakım hizmetlerini nasıl duygusal olarak deneyimliyor?” sorusuna cevap aranmaktadır. Bireysel deneyimlere odaklanan çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik bir desen kullanmıştır. Bir yıldan fazla süredir çeşitli kamu hastanelerinin yoğun bakım birimlerinde çalışan 15 hemşire, 1 ebe, 1 fizyoterapist ve 1 diyetisyen olmak üzere toplam 18 yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilmiş ve mülakatlardan elde edilen veriler, MAXQDA 2018 programı kullanılarak tematik kodlama yöntemiyle analiz edilmiştir. Sonuçlar, yoğun bakım birimlerindeki sağlık profesyonellerinin çoğunlukla “üzüntü” ve “mutluluk” duygularını deneyimlediğini göstermiştir. “Üzüntü” hissi hastaların ölümü ile ilişkilidir, “mutluluk” hissi ise taburcu edilmeleriyle birlikte gelmektedir. Ancak, bu duygusal durumların her ikisi de “empati” duygusuyla beslenmektedir. Sağlık çalışanları, hasta yakınlarıyla kurdukları empatik bağlantılar nedeniyle bu ek duyguları deneyimlemektir. Sonuç olarak, yoğun bakım üniteleri, tedavi, bakım ve duygu gibi hassas alanların iç içe geçtiği yerler olarak ortaya çıkmaktadır.Master Thesis Birey, mekan, hafıza: Süryanilerin hafızasında Bahe Binebil(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Çetin, Adnan; Çetin, Adnan; Çelik, Duygu; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüBu tez kapsamında, Mardin Süryanileri için önemli bir kişilik olan Bahe Binebil'in biyografisi toplumsal hafıza bağlamında incelenmektedir. Bu çalışmanın amacı, sosyolojik bağlamda hafıza ve yaşam öyküsü arasındaki ilişkinin incelenerek, Bahe Binebil'in yaşamına ilişkin toplumsal hafıza oluşumunun ve Süryanilerdeki karşılığının araştırılmasıdır. İlk bölümde; hafıza çalışmalarına dair kavramsal bir çerçeve çizilmektedir. Süryani olmayan Mardinlilerin hafızasında Mardin Süryanilerini saha araştırmasındaki verilere dayalı olarak araştıran ikinci bölümde; Süryanilere dair anlatılar analiz edilmekte, bireysel hafızalarında nasıl anlamlandırıldığı, nasıl yer aldıkları ve nasıl bir kimlik oluşturdukları üzerinde durulmaktadır. Ayrıca mekân hafıza arasındaki ilişki üzerinde durularak Bahe Binebil'in hafıza-mekân deneyimleri incelenmektedir. Üçüncü bölümde; bir hafıza mekânı olan Deyrulzafaran manastırında ömrünü geçiren Bahe Binebil'in, Mardin Süryanilerinin hafızalarında nasıl yer aldığı, taşındığı ve nasıl ortak hafıza oluşturduğu Binebil'in gündelik yaşantısına ve toplumsal deneyimlerine nasıl yansıdığı Süryani ortak hafızası bağlamında incelenmektedir. Mardinli Süryani olmayanların hafızasında Süryanilerin yeri ve ardından Süryanilerin hafızasında Bahe Binebil konusunda yapılan saha çalışmasının ortak noktaları belirlenerek bireysel, kültürel ve toplumsal hafızanın birbiriyle temas ettiği noktalar Bahe Binebil odağında analiz edilmektedir.Master Thesis Göçebelerin mekân ve şizo-özne deneyimleri -korkoro film örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Çetin, Adnan; Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüMekân kurgusunun kendisi bizleri dinamik bir sürecin içerisine sürükler ve bu sürüklenişte, mekânın; olduğu yerde durma hallerinin (iç dinamizmin ötesinde) göçebelikteki; sürekli hareket etme durumuna tekabül edişinin sinematografik bir okuması yapılmaktadır. Modern çağın uzaylıları olarak, yer çekimine direnen birer Çingene olmayı yeğleyenlerden birer kesit vermeyi amaçlayan bu çalışma kişileri ve mekânları divana yatırmadan, durmak istedikleri yerden sosyolojik bir zeminde anlamayı amaçlar. Çingenelerde göçebelik hallerinin zorunlu mekânlarda sıkıştırılması „Korkoro" filminin analizi üzerinden yorumlanmaktadır. Karakterlerin „göçebe-oluş" ve „yersizyurtsuzluk" çizgilerine mesafeleri, bu mesafeyi olabildiğince azaltan akışkan arzuları ve tüm bu oluş hallerinin „mimesis"i „katarsis"e nasıl dönüştürdüğü gösterge biliminin imkanlarıyla analiz edilirken bu karakterlerin mekânla kurduğu ilişki ve mekânın değişim- dönüşümü incelenmektedir. Çapraz ilişki bağları kurmayı amaçlayan bu çalışma, "şizoanaliz" ve "psikanaliz", "anormal" ve "normal", "göçebe" ve "yerleşik", "yersizyurtsuz" ve "yerliyurtlu" gibi karşıtlıkları kapitalist kod, modern zaman ve rasyonel aklın eleştirel söylem analizini içermektedir. Bütün bu oluş hallerinin mekânın politik bir zeminde inşasında nerede durduklarına ve bu duruşun taşıdığı potansiyellerin kalmak ve kaçmak arasında çizdiği kıvrımlara Marks"ın "görev ve sorumluluk" bilinciyle gerçekleşen direniş formundan ziyede; "şizoanaliz"deki "serbest bırakılan arzu" akışlarından gücünü alan ve alışılmışın dışında olan yeni bir devrimci kodla imkan bulması eleştirel bir sosyal teori çalışmasıyla sunulmaktadırMaster Thesis Bilge Olgaç sinemasında erkeklik temsilleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Çetin, Adnan; Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüBu tez çalışması, Bilge Olgaç sinemasına toplumsal cinsiyet, erkeklik ve feminizm kavramları çerçevesinde odaklanmaktadır. Bilge Olgaç, erkek baskın bir alan olan Türk sinemasında varlık gösterebilmiş ve çok sayıda film yapmış kadın bir yönetmendir. Türk sineması gibi erkek egemen bir alanda bir kadının erkeklik ile ilgili ortaya koyduğu temsil biçimleri önemlidir. Bu çalışmada söylem analizi yöntemi kullanılarak bu temsil biçimlerinin çözümlenmesi amaçlanmıştır. Bu çerçevede öncelikle cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve erkeklik kavramlarının analizi yapılmış ve bu kavramların birer toplumsal pratik olarak inşa edildikleri vurgulanmıştır. Çalışma kuramsal olarak R.W.Connel'in hegemonik erkeklik kavramı ile Pierre Bourdieu'nün eril tahakküm kavramlarına dayanmaktadır. Tarihsel bir perspektifle bu kavramların, Hollywood ve Türk sinemasında izleri sürülmüştür. Feminist sinema kuramı bağlamında Bilge Olgaç sinemasını incelediğimizde karşımıza farklılaşmış iki dönem çıkmaktadır. 1960'tan 1980'e kadar olan dönemde Türk sinemasındaki eril dilin Olgaç'ın sinemasında da hâkim olduğunu söyleyebiliriz. 1980'den sonraki süreçte ise kadın yönetmen kimliği ön plana çıkmış olup, feminist sinema yaklaşımına daha uygun bir üslup geliştirmiştir. Söz konusu ikinci dönemde kadın ve erkeğin farklılaşan toplumsal konumlarını sorunsallaştırdığını görmekteyiz. Bu çerçevede Olgaç'ın farklı dönemlerde çekilmiş Üçünüzü de Mıhlarım (1965), Linç (1970), Gülüşan (1985), İpekçe (1987) isimli dört filmi analiz edilmiştir.Article Erken Dönem Sinema Araştırmalarında Temel Eğilimler: Payne Fonu Çalışmaları Örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü19. yüzyılın sonlarında bir sanat ve eğlence aracı olarak toplumsal yaşama dâhil olan sinema kısa bir süre içerisinde kitlesel bir boyut kazandı. Söz konusu dönemde orta ve alt sınıfların en çok tercih ettikleri eğlence aracı olan sinema aynı zamanda bazı toplumsal kesimlerde kaygı ve endişelere de neden oluyordu. Özellikle muhafazakâr toplumsal kesimler, sinema filmlerinde suç, şiddet, cinsellik, alkol ve sigara tüketiminin özendirici bir biçimde temsil edildiğini iddia ediyorlardı. Bu kaygılar derinleştikçe ve yaygınlaştıkça kamu ve sivil kuruluşlar bu konuda bazı adımlar atmak zorunda kaldılar. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1929-1932 yılları arasında Sinema Filmlerini Araştırma Konseyi ile Payne Araştırma ve Deney Fonu işbirliği ile sinemanın çocukların ve gençlerin davranışları üzerindeki etkilerine odaklanan Sinema ve Gençlik: Payne Fonu Çalışmaları isimli bir araştırma serisi gerçekleştirildi. Bu araştırma serisinin sonuçları on iki rapor olarak yayınlandı. Araştırmanın sonuçlarına göre sinema, çocukların ve gençlerin tutum ve davranışlarının oluşmasında önemli bir araca dönüşmüştür ve sinema çocuklarda davranış bozukluklarına ve uyku problemlerine neden olmaktadır. Araştırmanın raporları yayınlandıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde sinema ile ilgili ağır sansür politikaları uygulamaya konmuştur. Sinema araştırmaları tarihinin en kapsamalı ve en etkili çalışmalarından biri olan bu seri bir sonraki dönemlerde yapılan bir çok araştırmaya da ilham kaynağı olmuştur. Payne Fonu Çalışmaları’na paradigma, yöntem, içerik ve sonuçlar çerçevesinde odaklanan çalışmamız literatür taramasına dayanan ve betimsel bir çalışmadır ve Payne Fonu Çalışmaları’nın görünürlüğünü arttırarak sinema sosyolojine katkı sunmayı amaçlamaktadır.Master Thesis Engelli kardeşi olmak: Mardin örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Çetin, Adnan; Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüBu çalışma, engelli kardeşi olan bireylerin yaşantılarına ilişkin durumların anlaşılması, yaşadıkları sosyal sorunların ve güçlüklerin belirlenerek engellilik sosyolojisi bağlamında değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmada öncellikle, engellilik sosyolojisi üzerine kavramsal ve kuramsal bir çerçeve yer almaktadır. Burada verilenkuramsal bilgilerle aynı zamanda tartışma kısmı desteklenmektedir. Çalışma amacına uygun olarak nitel yöntemle gerçekleştirilmiştir. Araştırma için Mardin Artuklu Üniversitesi öğrencileri arasından engelli kardeşi olan kişiler seçilerek, bu kişilerden yarı yapılandırılmış görüşmeler ve gözlem tekniği yoluyla bulgular elde edilmiştir. Elde edilen veriler çalışmanın "bulgular" kısmında analiz edilerek değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda engelli kardeşi olan kişilerin yaşantılarında birçok güçlük yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Bu güçlüklerin yaşanmasında, bu bireylere yüklenen sorumlulukların fazla olmasının ve çevrenin "ötekileştirici" "dışlayıcı" tavrının etkisi olduğu anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra engelli kardeşi olan bireylerin yaşadıkları bu sorunlarla baş etmede herhangi sosyal destek almadığı ve bu durumla baş etmede yalnız kaldığı ortaya çıkmıştır. Çalışmanın sonucunda yaşanan sorunların çözümlenmesine ilişkin olarak, "sosyal model" perspektifinde değerlendirilmeler yapılmış ve bu yönde öneriler ortaya koyulmuştur.