MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Çeçen, Ramazan

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Öğr. Gör.
Email Address
Main Affiliation
Kurdish Language and Culture Programme / Kürt Dili ve Kültürü Programı
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Sustainable Development Goals Report Points

SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.
Scholarly Output

2

Articles

0

Citation Count

0

Supervised Theses

2

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 2 of 2
  • Master Thesis
    Berawirdkirinek li ser Şivanê Kurmanca û sêbareya Maksîm Gorkî
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2015) Yılmaz, Ferhat; Çeçen, Ramazan; Çeçen, Ramazan; Kurdish Language and Culture Programme / Kürt Dili ve Kültürü Programı
    Karşılaştırmalı edebiyat, 19uncu yüzyılda edebiyat biliminin bir dalı olarak kabul edildi. Bu edebiyat bilimi dalı çalışmalarında karşılaştıma yöntemini kabul etmiştir. Karşılaştırmalı edebiyat, bir edebiyat bilimi dalı olarak iki eser arasındaki benzerlik, etki ve ortak motifler üzerinde durur. Eğer bu eserler farklı dil ve edebiyatlara ait ise daha makbuldur. Bu edebiyat bilimi dalının iddiası, yekta ve katıksız bir ulusal edebiyatın olmadığıdır. Tür, tema, kahraman, tarz, düşünce ve duygu çalışmaları ile ulusal edebiyatlar arasında bir aktarımın olduğunu göstermektedir. Edebiyatlar arası aktarım özellikle çeviri vasıtası ile olmaktadır. Bu yüzden çeviri ve çeviri çalışmaları karşılaştırmalı edebiyat için çok önemlidir. Bir ulusun edebiyatı, çeviri sayesinde başka ulusların edebiyatlarındaki konu ve tarzlara ulaşabilir, kapılarını dünya edebiyatına açabilir. Sovyetler Birliği, 1920-36 yılları arasında tüm ülke genelinde okuryazarlık oranını artırmayı amaçlıyordu. Azınlıkların dillerini öğrenmeleri teşvik ediliyordu, azınlık yazarlarından edebiyatlarına sahip çıkmaları ve onu geliştirmeleri isteniyordu. Bu imkanlardan Kürt halkı da yararlanıyor. Sovyetler Birliği, devlet çalışmaları çerçevesinde, Kürt aydınlarına Kürt aydınlanması çalışmalarında destek veriyordu. Bu aydınlar arasında Erebê Şemo da yer alıyordu. Daha önce siyasi çalışmaları ile ön plana çıkan bu kişi, daha sonra edebiyat alanında da ön sıralarda yerini alıyor. Erebê Şemo 1930lu yıllarda edebi çalışmalarını vermeye başlıyor. Aynı yıllarda Sovyetler Birliğin'de "sosyalist gerçekçilik" anlayışı revaçtaydı ve bu edebi anlayış devlet eli ile desteklenmekteydi. Devlet bu edebi anlayışı desteklemek için 1928 yılında Maksim Gorki'yi ülkeye çağırıyor ve onu örnek bir edebiyatçı ve idol olarak genç yazarlara sunuyor. Bu yıllarda genç yazarlar Gorki'yi örnek alıyor, onun görüşlerini ve edebi çalışmalarını benimsiyordu. Erebê Şemo da kendi döneminin birçok genç yazar gibi Gorki'yi kendine idol görmüştür. Bu tezin temel amacı Şivanê Kurmanca ile Maksim Gorki'nin üçlemesinin içerik ve şekil yönünden karşılaştırılmasıdır. Erebê Şemo'nun ilk romanı, Şivanê Kurmanca, Maksim Gorki'nin üçlemesi gibi otobiyografiktir. Erebê Şemo ve Maksim Gorki halkın içinden gelme iki yazardır ve aynı dönem ve coğrafyada yaşamışlardır. İş ve uğraşları gereği iki yazar da halk ile sağlam bir ilişki içinde olmuşlardır. İki yazarın bu ortak yönleri ve Maksim Gorki'nin Erebê Şemo'ya idol olması bizi bu iki yazarın eserlerini içerik ve şekil yönünden karşılaştırmaya itti. Bu karşılaştırma ile anlaşılmıştır ki iki yazar da eserlerinin içeriğinde yoksul halkın çektiği zorluklara değinmişlerdir. Erebê Şemo romanında bu yoksulluğun sebebini açık bir şekilde baskıcı ve egemen sınıflara bağlamaktadır. Erebê Şemo, romanının anlatımını büyük oranda bu konu üzerine kurmaktadır. O, halka bu durumdan kurtulmak için yollar göstermektedir. Maksim Gorki de romanlarında halkın bu yoksulluğunu anlatmaktadır; ama o, Erebê Şemo gibi bu durumun sebebini açıkça göstermemektedir. Gorki de Şemo gibi bu durumdan kurtuluş yolları aramaya uğraşmaktadır. Bu eserlerin içerik benzerliği yanında, bu karşılaştırma ile görülmüştür ki yazarların edebi tarzları da birbirini çağrıştırmaktadır.
  • Master Thesis
    Îmaja Ermenî dı Romanên kurdî yên Sovyeta berê de
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2016) Kan, Güneş; Çeçen, Ramazan; Çeçen, Ramazan; Kurdish Language and Culture Programme / Kürt Dili ve Kültürü Programı
    ÖZET Roman, tek başına sadece edebî bir tür değildir. Çoğu zaman konusuna göre edebi bir türün sınırlarından taşar, psikoloji, sosyoloji, tarih, antropoloji, siyaset ve diğer başka disiplinlere yönelir. Kürt romanı alanında bu iddia, en çok eski Sovyet Kürt Romanı üzerinde dayanak bulabilir. Eski Sovyet Kürt Romanı, bazen belgeroman, tarihi roman, propagandist roman ve bazen de folklorik bir eser gibi okunabilir. Eski Sovyet Kürt romanı, Ermenistan toprakları üzerinde doğdu. Eski Sovyet Kürt romanının doğuşu, aynı zamanda genel Kürt romanı alanında da ilk örnektir. Bu roman, Sosyalist Gerçekçilik akımının kurallarına göre yazıldı. Sosyalist Gerçekçilik akımı, eski Sovyet Kürt Romanına gerçeği ideolojik bir süzgeçten geçirdikten sonra okuyucuya sunma imkanı verdi. Bu durum, ermeni imajı oluşturma ve ermeni karekterleri yaratmakta da görülür. Bir istisna dışında bu romanlarda ermeniler, olumlu, iyi ve idealize edilmiş bir şekilde öne çıkmışlardır. Ermeni karekterleri, kişilik, okumuşluk, ilericilik, çalışkanlık, devrimcilik gibi bir çok alanda ideal örnekler olarak gösterilmişlerdir. Bu romanlarda, Ermeni toplumu da ilerici ve medeni bir toplum olarak görülür. Ermeniler, çoğunlukla Kürt-Ermeni ilişkileri doğrultusunda bu eserlerin gündemine girmişlerdir. Türk Devletinin tavrı, bu ilişkilerin niteliği konusunda belirleyici bir güç olarak konumlanmıştır. Bu ilişkiler, her iki ulusun Türklerle olan ilişkilerinin tersine iyi ve idealize bir şekilde temsil edilmişlerdir. Bu romanlara konu olan kürt ve ermeni ilişkilerinin tarihi, 19. yüzyılın sonlarından başlayıp eserin yazıldığı güne kadar devam eder. Ayrıntılı bir şekilde olmasa da Ermeni felaketi, bu romanların konuları arasında kendine yer edinmiştir. Kürt yazarların felaket karşısındaki tavrı, Türklerin Ermenilere haksızlık ettiğidir. Bu açıdan, romanlarında Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti, birer güçlü ve işgalci devlet ve aynı zamanda Ermenilerle Kürtlerin ortak hasmı olarak öne sürülmüştür. Bu eserlere göre, Osmanlı Devleti her XII zaman polîtîka, arabuluculuk ve rüşvetle Kürtlerle Ermenilerin dostluk ve kardeşliğini bozmak ve onları birbirine düşürmek istemiştir. Fakat, Kürtlerle Ermeniler her zaman kardeş, dost, komşu ve kirve olmuşlardır. Olumlu Ermeni imajının oluşumunda, Kürtler'in Ermenistan'daki kazanımlarının rolü fazladır. Kürtler, Ermenistan'da sadece kültür ve eğitim alanında iyi imkanlara sahip olmamışlardır, aynı zamanda günlük yaşam açısından da kendilerini en çok orda rahat hissetmişlerdir. Kızıl Kürdistan'ın yıkılmasıyla birlikte de, Ermenistan tamamiyle SSCB Kürtler'inin merkezi haline gelmiştir. Bu çalışmaya konu olan romanlarda, bir istisna olarak ermeni olumsuz imajının sadece bir örneği vardır. Bu imaj, Azerbeycanlı ve Müslüman bir Kürt tarafından öne sürülmüştür. 1937'de Kürtler'in Ermenistan'dan Orta Asya ülkelerine sürgünü, Ermeniler'in 1980'lerdeki ırkçılığı ve aynı zamanda Ermeniler'in Müslüman ve êzdî Kürt ayrımı, olumsuz imajın başlıca sebepleri olarak sayılabilir.