Cengiz, Yunus
Loading...
Name Variants
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
yunuscengiz@artuklu.edu.tr
Main Affiliation
Department of Philosophy / Felsefe Bölümü
Status
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Sustainable Development Goals Report Points
SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.

Scholarly Output
46
Articles
15
Citation Count
0
Supervised Theses
16
46 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 46
Book Part Teklif ve İnşa Arasında Mâtürîdî’nin Etik Yaklaşımı(2018) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüBir inşa etiği ortaya koymak açısından Ebû Mansûr el-Mâtürîdî’nin (ö. 333/944) ayrı bir yeri vardır. Mâtürîdî, etik inşaya dair düşüncelerini çoğu zaman dağınık ve detaydan uzak da olsa, hem kelâma dair yazdığı Kitâbü’t-Tevhîd adlı eserinde hem de hacimli tefsiri Te’vîlâtü’l-Kur’ân’da ortaya koymuştur. İnsanın bir doğasının olduğunu ve doğanın hayat süreci içerisinde akılla çatıştığını, ancak insanın başta var olan doğayı eğitim yoluyla farklı bir yöne evirebileceğini; acelecilik, cimrilik ve zevklere düşkünlük gibi eğilimlerden kurtulabileceğini; sabır, şükür, cömertlik ve doğruluk gibi değerleri alışkanlık haline getirebileceğini söylemiştir. Ancak unutmamak gerekir ki aynı eserlerinde o, tıpkı diğer kelâmcılar gibi tikel bir eylemin hangi sâiklerle ve güçlerle meydana geldiğini, onların nasıl değerlendirileceğini ve imtihan sürecinde olan insanın yükümlülükler karşısında göstereceği ihtiyarı da ele almıştır. Dolayısıyla esasında yükümlük etiğinin tüm kodlarına sahip olan bir yaklaşım da göstermiştir. Mâtürîdî’nin etik yaklaşımını konu edindiğimiz bu çalışmada onun her iki yaklaşım arasında yer aldığını ya da her ikisine (inşa etiği ve teklif etiği) de sahip olduğunu göstermeye çalışmaktayız. Bunu yaparken Mâtürîdî’nin eklektik bir tarza sahip olduğunu söylemek istemiyoruz, zira onun düşüncesinde bir taraftan inşa etiği yaklaşımında gördüğümüz “doğa”, “alışkanlık” gibi kavramlar kelâmî paradigmaya uygun hâle getirilmiş diğer taraftan kelâmcıların sıklıkla dile getirdikleri “kudret”, “beden” ve “ihtiyar” konuları etiğin inşasını izah etmeye uygun hâle getirilmiştir. Böylece kelâm paradigması içinde kalınarak etik inşa yaklaşımı gösterilmiştir.Book Part “Yazı ve Bilinçdışı: Arzuya Olumsallık Katmak”(2019) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüDeleuze, bu sırrı ifşa etmek için yazının ölümünü ilan etti. Ama aslında can çekiştiğini söylememiz gerekir. Hâlâ bir ümit var. Ümit yazıdan başkası değildir. İşaret etmeyen, düşüncelerin sesler üzerine dizilmesinden ibaret olmayan, görsel kullanmasa da içindeki canlı imleriyle görsel bir şölen oluşturup da sonsuz ufka doğru hayaller oluşturan; müzikal eşlik etmese de boydan boya ritmik hareketleri derinden derine hissedilen, işaret etmese bile hem yazar için hem okuyan için anlamın ufkunu ortaya koyan olumsal bir alanı dolayımlayan yazılar yazmak… Belki de yapılması gereken bu. Dahası da var. Yazıyı can çekişmekten kurtarmanın yolu arzuyu konuşmaktan geçer. Bir eksikliği tamamlamak üzere kendisini gösteren bir arzudan işlem olmaktan başka ne beklenebilir ki. Bu eksiklik socius’un sahip olduğu arzu makinelerinin ürettiği eksiklikten başka kimin saptaması olabilir ki. Eğer fantezi değilse arzunun konusu kemal değildir, arzunun kendisidir, bitimsizce kendisinin sürdürülmesidir, ufka doğru sonsuzcasına…Article “Osmanlı Medrese Geleneğinde Bir Varlık Alanı Olarak Dil: Mollâ Câmî ve Hâşiyelerinde Grameri Aşma Çabası”,(2015) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüCengiz, Yunus, “Osmanlı Medrese Geleneğinde Bir Varlık Alanı Olarak Dil: Mollâ Câmî ve Hâşiyelerinde Grameri Aşma Çabası”, Mukaddime, 6/1 (2015), s. 48-77.Book “Dokuzuncu Yüzyıl Müslümanlarında (B)ilim Aşkı ve Zihin felsefesi Açısından Değerlendirilmesi”(2019) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe Bölümü“Bilgi sana kendinden bir şey vermez, sen tümüyle kendini ona vermedikçe. Kendini tümüyle ona verdiğinde bile; belki, sana kendinden bir şey verir, emin olmasan da” (Câhız’ın aktarmasıyla Nazzâm) Fuat Sezgin İslam’da Bilim ve Teknik eserinde her zaman olmasa da bazı bölümlerin başına Müslüman bilim adamlarından dikkat çekici ve bilime duyulan aşk ve heyecanın ortak kesenleri olduğu bir söz koymayı tercih eder. Bu bağlamda Astronomi bölümü için İbn Heysem’den (ö. 432/1041), denizcilik bölümü için İbn Mâcid’ten (ö. 9. yy/15. yy) ve tıp bölümü için İbn Rüşd’ten (ö. 595/1298) bir söze yer verir. Aynen bu şekilde, coğrafya bölümü için de Nazzâm’ın yukarıda verilen ve Câhız tarafından aktarılan sözünü motto bir özdeyiş olarak bölümün girişine koyar. Fuat Sezgin böyle bir tercihte bulunmakla muhtemelen Müslüman bilim adamlarını bilim yapmaya teşvik eden bilgisel ve psikolojik saiki vurgulamak istemenin yanı sıra aslında kendi heyecanını da ortaya koymaktadır. Zira kabul edilir ki bir sözün bir bölümün girişine tam da bir sayfanın ortasına bir motto olarak konulması bir yazarın düşüncelerini harfler üzerine dizmesinden çok daha fazlasını ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle bir motto sadece yazılı bir metin değildir, aynı zamanda görseldirler ve metnin ana düşüncesine işaret edenden çok daha fazlasıdır. Mottolar okuyucusundan kendilerini vurgulu bir şekilde okumayı temenni ettikleri için görsel olmanın yanı sıra aynı zamanda duyumsaldırlar ve ritmik bir okuyuşa olanak verirler. Mottolar böylece bulunduğu mekan itibariyle tabii olarak hem yazarın hem de okuyucunun duygularının değişmesini ve olayın tekrar yaşatılamasını sağlamak arzusunda olurlar. Zaten genelde mottoların teşvik ve duygu içerikli olmalarının nedenini de burada aramak gerekir. Yukarıdaki alıntıyı bir motto olarak vermek açısından Fuat Sezgin yalnız değildir. İslam düşüncesinde bilginin gelişim seyrini ortaya koymak gayesiyle Franz Rosenthal tarafından hazırlanan Knowledge Triumphant eserinde de (Bu eser Sezgin’in eserinden önce yazılmıştır) kitabın başına konulur. Sezgin’den farklı olarak Rosenthal, bu mottonun hem Arapçasını ve farklı okuma şekillerini hem de hangi eserlerde geçtiğini dipnotta vermeyi ihmal etmez. Nazzâm’ın eserleri günümüze ulaşmadığı için bu mottoyu onun eserlerinde bulmak olanaksız olarak durmaktadır. Ancak düşüncelerini önemli oranda kendisinden öğrendiğimiz Câhız’ın eserlerinde her ne kadar bu sözü çağrıştıracak ifadeler varsa da bu metin aynısıyla onun eserlerinde yer almaz. Rosenthal’ın işaret ettiği gibi, daha sonra kaleme alınan birçok eserde Câhız’ın aktarımına işaret etmek suretiyle Nazzâm’a nispet edilerek bu metin verilmektedir. Bu çalışmada yukarıda verdiğimiz metnin hem tarihsel bağlamdaki karşılığını hem de sözün sahibi olan Nazzâm ve onun takipçisi ve aktarımcısı Câhız’ın düşüncesindeki karşılığını ele almak istiyoruz. Böylece bu sözün bir slogan olmanın da ötesinde Nazzâm ve Câhız’ın zihin felsefesi açısından tutarlı bir karşılığı olduğunu ortaya koymaya niyetindeyiz. Bunu yaparken açıkçası Câhız ve Nazzâm’ı çok da birbirinden ayırt etme niyetinde değiliz. Çünkü Câhız’ın bir aktarımcı olarak Nâzzâm’la ilişkisi sözü salt aktaran bir mevkide değildir. Genel olarak sözü yeniden üreten ve formüle eden bir konumdadır. Hatta çoğu zaman Nazzâm’la olan ilişkisi Platon ve Socrates arasındaki ilişki gibi görünmektedir. Dolayısıyla konu edindiğimiz mottonun sahibi Nazzâm olsa da onun aynı zamanda Câhız tarafında da paylaşıldığını hatta belki de tekrar formüle edildiğini tahmin edebiliriz.Conference Object Nefs Çözümlemesi Açısından Fahreddin Razi'nin İbn Sina ile İlişkisi(2014) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüFahreddin er-Razi, İbn Sina Nefs çözümlemesiMaster Thesis Antik Yunan felsefesinde mutluluk düşüncesinin kaynakları(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Yücel, Reşat; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüBu çalışma Antik Yunan düşüncesinde, mutluluk olgusunu din ve mitoloji bağlamında düşünürken, daha özel olarak kader düşüncesinin çeşitli veçheleri ile mutluluk anlayışı arasında doğrudan bağlar gözlemlemek üzerine kuruldu. Antik bilgelik geleneğinde bütün filozofların kesiştiği temel etik değerler üzerinde, bu değerleri kapsayan aşkın bir düşüncenin; kader düşüncesinin olduğunu göstermek, bu anlamda etik bir problematik olan "mutluluk" kavramının da kader düşüncesi ile bağlarını irdelemek için uygun bir hareket noktası oldu. Çalışmamızda arzumuz dışına çıkan her olay, olgu ve duygunun mimarı olarak işleyen etkin bir kader inancının "mutluluk nedir" sorusuna verilen cevabın imkânlarını genişleten bir öğeye dönüştüğünü keşfettik. Ayrıca antik filozofların neredeyse tamamının bir şekilde değindiği "daimon" ve "moira" kavramlarının dini bir kümeden felsefi bir kümeye nasıl tahvil edildiğini, "kader" inancının felsefi "zorunluluk" ilkesine nasıl kaynaklık ettiğini göstermeye çalıştık. Bu bağlamlar kurulurken bilgeliğin geniş anlamda düşünüldüğü Antik Yunan'ın din insanları, kahramanları, devlet büyükleri ve şairlerini de Antik Yunan etiğinin, birer mimarı olarak çalışmamıza kaynak edindik.Article “Oluşun Akıl ve Ahlak Ötesi Hali: Mevlânâ’da Özgürleşme Ya Da Kendini Aşma Pratiği Olarak Fenâ”(2021) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüGökdağ, Kamuran; Cengiz, Yunus, “Oluşun Akıl ve Ahlak Ötesi Hali: Mevlânâ’da Özgürleşme Ya Da Kendini Aşma Pratiği Olarak Fenâ”Master Thesis Gilles Deleuze'de anlam üretimi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Bıçak, Mutlu; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüÇalışmamız Gilles Deleuze'ün anlam ve anlam üretimine katkılarını ortaya çıkarmanın yanında aynı zamanda anlam üretimini Deleuzeyen bir yaklaşım ile açımlamak amacını taşımaktadır. Çalışmamız giriş ve üç bölümden meydana gelmektedir. Giriş kısmında çalışmamızın metodolojisi ortaya konularak içerikte ele aldığımız kavramların analizi yapılmaktadır. Birinci bölümde dünyaya dâhil olmamızı sağlayan, dünya ile aramızdaki yeri tutan göstergeler kavramı, gösterge türleri ve duyarlılık ilişkisi Deleuzyen bir bakış açısıyla ele alınmıştır. İkinci bölüm anlam üretiminde önemli bir yeri olduğunu düşündüğümüz olay kavramı ve olayı oluşturan bileşenler ele alınmış, olayın neviyatı, zaman ile olan ilişkisi incelenmiş, olaya davet etmenin ve olayın anlam üretiminde başa gelen olarak önemi ortaya konmuştur. Çalışmamızın üçüncü bölümünde bir ifade aracı olarak dil, dilin imkânları ve olayın açımlanmasında aldığı konum itibariyle anlam üretimi ile ilişkisi tartışılmıştır. Deleuze'ün anlam üretimine bakışı, anlamın arayış bakımından oluşa gelişi ve diğer bölümlerdeki kavramlarla anlam üretiminin ilişkisi aydınlatılmaya çalışılmıştır. Deleuze'ün anlam üretimine bakışı konusunda ulaştığımız sonuç ise; olayı açan şey neyse ve olayın açıldığı yer nereyse bedensiz organ olarak anlamın oradan doğabilme imkânlılığına sahip olabildiğidir.Article Câhız’da Duyumsamanın Öznel Karakteri /Subjective Character of Sensation in al-Jahiz(2021) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe Bölümühttps://www.sabahulkesi.com/2021/01/19/cahizda-duyumsamanin-oeznel-karakteri/Article Teolojik dilde mecâza yer bulmanın imkânı-kadı abdülcebbar açısından bir çözümleme-(2013) Yunus Cengiz; Cengiz, Yunus; Department of Philosophy / Felsefe BölümüBu çalışma, Kadı Abdülcebbar’ın mecâz hakkındaki düşüncelerini konu edinmekte ve ?Tanrı’nın zatı ve sıfatları hakkında mecâzî bir dil kullanmak mümkün müdür? ? sorusunun cevabını aramaktadır. Kadı bu konularda mecâzın kullanılmasına yönelik oldukça mesafeli bir tavır sergiler. Gün- delik dildeki hatta Kur’an’daki mecazlardan hareketle bir söylemin üre- tilmesini yanlış bulur. Bu savını desteklemek için dilsel analizler yapar. Bu yüzden, bazı istisna durumlar dışında Tanrı ve ilgili konularda sadece gerçek ifadelerin kullanılması gerektiğini düşünür. Kur’an’daki mecâzları ise muvadaa (dilsel uzlaşı) ve konuşan-öznenin kasdı ilkesine uygun ola- rak yorumlar.