MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Sarıalioğlu, Rahman Işık

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Dr. Öğr. Üyesi
Email Address
Main Affiliation
Department of Painting / Resim Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

9

Articles

4

Citation Count

0

Supervised Theses

5

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 9 of 9
  • Article
    GEZGİN VE EVE DÖNÜŞ
    (Sobider Sosyal Bilimler Dergisi, 2023) Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Doğaya yönelim romantiklerin düşüydü. Bir anlamda Modernite çağında doğa, romantikler için politik gizil anlamlar içermekteydi. Doğaya bakış; salt biçimsel bir bakışın da ötesinde, zamanın ruhuna karşı bir bakışa, zamana direnişi içeren bir estetik ifadeye dönüştürülmüştür romantikler tarafından. Bu makalede, Caspar David Friedrich’in “Sis Denizinin Üstünde Gezgin” adlı tablosundan hareket edilerek romantik bireyin ve doğanın muğlak imgesinin yarattığı gizil politik anlamların izi sürülecektir. Ve bu gizil politik anlamın boşlukla olan ilişkisi Caspar David Friedrich’in tablosu üzerinden okunmaya çalışılacaktır. Böylesi fantazyaları yaratabilen boşluğun; Modernitenin karşısında yapıtın açtığı karşı bir uzam olduğunu söyleyebilmekte mümkün. Arzuları doğuran belirsiz bir uzamın Caspar David Friedrich ile birlikte birçok romantiğin evi olduğu da söylenebilir. Ayrıca, boşluk kavramı üzerinden yapılan politik bir doğa yorumu okuyucuyu Romantizm ve sanatın özerkliği kavramları üzerine bir daha düşünmeye sürükleyebilir.
  • Master Thesis
    Korku ve kaygının sembolik anlamda resme yansıması
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Sarıalioğlu, Rahman Işık; Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Korku ve kaygı, doğmuş olmanın bir bedelidir. Ve her doğan birey; daha ağır bir mirasla doğar, yaşar denilebilir. İnsanlık, "mevrus" korku ve kaygılarla bir toplumsal bellek oluşturdu. Bazen türünü yücelti, bazen de yok olmasına neden oldu. Korku ve kaygılarından dolayı zamanla yerleşik yaşama geçiş yaptı. Zamanla insanlık; gelişti, modernleşti, yalnızlaştı, sanata sığındı ve resimler çizdi. Korku ve kaygılarını bir ifade biçimi olan resim sanatı ile ortaya koydu. Bu açıdan bu yaşantılar, zamansal akışlar, tarihsel boyutlar; Kierkegaard, May, Sennett, Duhm, Svendsen ve Cioran gibi düşünürlerin yaklaşımları üzerinden ele alınmıştır ve teolojik öyküler üzerinden irdelenmeye çalışılmıştır. Bu tez/sanat eseri raporunda, korku ve kaygı kavramlarına açıklık getirilerek, ileriki bölümlere ışık tutmak amaçlanmıştır. Korku ve kaygı kavramlarının; psikolojik, sosyolojik, teolojik ve felsefi boyutları analiz edilerek, yaratıcılık ve ölüm kavramları ile ilişkilendirilerek bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Bu boyutların zamansal dinamikleri ve bu dinamiklerin resim sanatına etkileri, araştırmanın alt amacını oluşturmaktadır. Merkeze alınmak istenilen esas nokta korku ve kaygının varoluşsal yalnızlık ve sanatçı üzerindeki yapıcı ve yıkıcı unsurlarıdır. Ayrıca; yabancılaşma, ölüm, benlik, endüstrileşme, toplumsal hafıza gibi kavramların kaygı ile etkileşimleri analiz edilmeye çalışılmıştır.
  • Article
    SANATA KAÇIŞ
    (E-Journal of New World Sciences Academy, 2021) Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Yaratma eylemi salt bir kültürel eylem midir yoksa insan için bir zorunluluk mudur? Dünyada mevcut olmaktan kaynaklı bir yabancılık duygusunun ve dünyaya sığamama arzusunun yarattığı sonsuz bir kaçış eylemi midir sanat? Bütün sorularda olduğu gibi bir yanı soyut olan bu soruların ipuçlarını sanat yapıtının ontolojisine bakarak hissedebilmemiz mümkün. Yapıtın varlık kazandığı anda varolanın dışında bir kaçış alanı yarattığını, bir başka deyişle yokluk kazandığını söyleyebiliriz. Özne ve nesnenin verili olanın sınırlarından taşmasıyla bir yok-varlık kazanan sanat, aynı zamanda insanın dünya ile arasındaki boşluğu dolduran bir varolandır. Sanat, sürekli bilinemeyene doğru bir tür kaçış, hayat dışı bir hayat değil midir?
  • Master Thesis
    Sanatçının nesneye yüklediği nostaljik anlam
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Sarıalioğlu, Rahman Işık; Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Zaman, hayatı oluşturan temel ögelerden biridir. Nostalji kavramı bu tezde; özerk nesne üzerinden ele alınmak istenmiştir. Nostalji ve Nesne kavramları üzerinden öz kimlik oluşumuyla bellekteki anıların izleri bugüne aktarılmıştır. Konu sanatta nesne, nostalji ve zaman olarak bütüncül bir şekilde ele alınmak yerine "benim nesnelerimdeki nostalji" olarak sanatçının nesnesi odağa alınıp örneklerle sınırlandırılmıştır. Bu çalışmada yağlı pastel ve terebentinle kâğıt üzerine yapılan resimler, nesneye yüklenen anlam ve nostalji sanatsal ifadeyle irdelenmektedir. Sanatçıların nesne dünyasındaki ifadelerinden ve sanatsal referanslardan yararlanılmış, aynı zamanda özerk yaşantının resme yansıması olarak kültür ve toplum nostalji bağlamında ele alınmıştır.
  • Master Thesis
    Kurtarılmış alan ve sanat
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Sarıalioğlu, Rahman Işık; Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Modernite, Aydınlanma aklı, Fransız ihtilali ve Sanayi Devriminden oluşan üç sacayağı üzerine inşa edilmiştir. Aydınlanma insana, bilim ve teknolojideki gelişmelerle güzel, konforlu yaşam vaat etmişti. Fakat kimilerine göre bu vaatler modern bireyi ve doğayı, egemenlik altına almakla sonuçlanmıştır. Paris'te özgürlük, eşitlik, adalet kavramları için başlatılan Fransız Devrimi, modernitenin siyasi uzamıdır. Devrim, Ulus devlete ve burjuvanın örgütlediği kapitalizme bayrak açmıştır. Sanayi Devrimiyle endüstrileşen toplum ise endüstrileşen kültürü ve bireyi doğurmuştur. Zamanla her şeye müşteri olan birey tükettikçe var olmuş, doğadan ve kendi doğasından uzaklaşmıştır. Akılcı, maddeci modern birey kendini sıkışmış, çaresiz, yalnız hissetmiştir. Mülkiyetin, iş bölümünün, zorunlu çalışmanın sonucu olarak birey, kendine ve doğaya yabancılaşmış, bir kaçışa sürüklenmiştir. Bu kaçış bir sığınak arayışıdır. Bu çalışmada kaçış içindeki bireye, Kurtarılmış Alan olarak oyun bağlamında sanat yapıtının, nasıl sığınak olabileceğini açıklamak amaçlanmıştır. Bu alandaki yaratım incelenmiş; tutkuyla, oyunla, kendiliğindenlikle, amaçsız, faydasız, kendine içkin, bir bebeğin anlamsız karalaması olarak ele alınmıştır. Tarama yöntemi kullanılan bu tezde mevcut kaynaklar taranmış, elde edilen bulgularla sanat yapıtları, sanatçılar ve düşünürler, tez konusu bağlamında yorumlanmıştır. Ayrıca tez yazarı tarafından oluşturulan sanatsal çalışmalar da konunun anlamlandırılması bağlamında teze dâhil edilmiştir. Sonuç olarak; kaçış içindeki modern insanı, gerçek hayattan koparacak, özgürleşebilecek, çocuğun büyülü coşkusunu barındıran bu kurtarılmış özerk alanın anahtarı oyundur; yani sanattır.
  • Article
    CASPAR DAVİD FRİEDRİCH: BOŞLUĞUN KÖKENİ
    (Sobider Sosyal Bilimler Dergisi, 2019) Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Boşluk, herhangi bir varolanı resmetmeye çalışan her ressamın karşılaştığı ilk sorundur. Sanatçının nesneleri resmedebilmesi için dünyayı şekillendiren boşlukla zorunlu bir ilişkiye girmesi kaçınılmazdır. Bu ilişki sonucunda; resmetme eylemi uzayda yer kaplayan bir maddeye ve o maddeye anlam katan ideolojik dile yönelir. Uygarlık için boşluk, her zaman dünyayı şekillendiren bir anlama doğru yönelmek zorundadır. Boşluğun, insanı ve nesneleri belirleyen böylesi bir ideolojik uzama dönüşebilme potansiyelinden dolayı ressamın boşluk ile kurduğu ilişki, yapıtın ideolojik dilini oluşturan boyutlardan biridir. Romantikler ise yapıtın özerkliği sayesinde uygarlığın sürekli bir anlama yönlendirdiği boşluğu, bir karşı uzama: Estetik deneyimin yarattığı boşluğa dönüştürür. Caspar Friedrich’in doğaya bakışındaki estetik deneyim; moderniteye karşı boşluk yaratmaya çalışan nostaljik ruhta gizlidir. Friedrich’in boşluğa bakışının nostaljik ve ideolojik anlamı; insanın ilk yaratıcı eyleminin kökenlerinin boşlukla kurduğu ontolojik ilişki de saklı olduğuna dair bir fikir yaratabilir.
  • Master Thesis
    Moderniteye karşı soyut sanatta tinsellik
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Karamanoğulları, Mehmet Arif; Işık, Mehmet; Sarıalioğlu, Rahman Işık; Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Kapitalizm, 19. yüzyılda endüstrinin gelişimiyle birlikte olgunlaşarak; makineleşmeyi, yeni kent yaşamını ve yeni toplumsal sınıfları doğurmuştur. Bu durum yavaş yavaş insanların davranışlarını, duygu ve düşüncelerini değiştirmiş, onları kültür krizinin içinde yabancılaşmış ve yalnızlaşmış bireyler haline getirmiştir. Sanatçılar da bu olumsuzluklara kayıtsız kalamamıştır elbette. Bütün bu olumsuzluklara karşı bazı sanatçılar, kendi iç dünyalarına kapanarak bir çıkış yolu aramışlardır. Bu çalışmada; yaklaşık bir buçuk asırlık bir süreçte oluşan, akılcı, bilimsel ve kentsel bir kültür olan modernite sürecine, dönemin sanatçılarının neden karşı çıktıklarının ve bunun neticesinde özü gereği tinsel olan soyut sanata neden yöneldiklerinin açıklanması amaçlanmıştır. Çalışma süresince; tez, kitap, dergi, makale, film vb. yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında, dönemin sanatçıları ve sanat eserleri, tez konusu bağlamında yorumlanarak, konuyla ilgili üretilen eserler ile desteklenmiştir. Sonuç olarak; modernitenin maddeci kültürü karşısında kendini çaresiz hisseden sanatçı, iç debisiyle tinsel yeni değişimler ve estetik formlar meydana getirme ihtiyacı duymuştur. Bu değişimler zamanla, anti-natüralist, içe dönük yaşantıyı doğrudan dışa aktaran bir resim anlayışı olan Soyut sanatı doğurmuştur. Bu noktada Soyut sanat, yeni bakış açısı ile geleneksel olandan uzaklaşan, bir anlamda sanatı iç gerçekliğin bütünsel doğasına dönüştüren önemli bir harekettir.
  • Article
    UNUTULAN MESAFE, HAYVAN-OLUŞ ve SANAT
    (2019) Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Batı metafiziği geleneği insanı, doğa ve mahlûkat ile arasındaki mesafe üzerinden kurgular. Düşünen insan bir anlamda yüce yetilerini bu mesafede yaratır. Doğa ile insan arasındaki mesafenin kapanma korkusu, modern uygarlığı yaratan bilinçtir. Sanat için ise uygarlığı yaratan bu mesafe; bir tedirginlik ve korku alanı değil, onun ontolojisinin olmazsa olmazı, unutulmuş, sessiz bir varoluş alanının evidir. Sanat; modern insanın uzaklaşmak istediği doğanın sessiz ve kapalı dünyasına sızarak, insanı mümkün olmayan bir bütünleşmenin arzusuyla tanıştırır. Bu unutulmuş arzu sayesinde Sanat, Modern Aklın aksine, ilkel olanın bakışını her daim kendinde saklı tutar ve uygarlık karşıtı bakışı içselleştirir. Hayvanın ve mahlûkatın kapalı dünyasına sızmaya çalışan Sanat, uygarlığın kapattığı o mesafede bir “açıklık” yaratır.
  • Master Thesis
    Tektipleşen dünyaya sanatın tepkisi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Sarıalioğlu, Rahman Işık; Sarıalioğlu, Rahman Işık
    Tektipleşen Dünyaya Sanatın Tepkisi adlı bu çalışmada, günümüzde giderek artan küreselleşmenin neden olduğu toplumsal tektipleşme durumu ele alınmaktadır. Bu durumun sebepleri ve sonuçları incelenirken, aynı zamanda bazı sanatçıların yaptığı çalışmalar aracılığıyla sanatlarına nasıl yansıdığı açıklanmaktadır. 1. Dünya savaşı ve sanayi devrimi sonrası değişen dünya konjonktürü, insanlığın varoluşundan bu yana var olan tektipleşme eğilimine ivme kazandırmıştır. Sanayi devriminin etkisiyle değişen yaşam şartları ve küreselleşmenin de etkisiyle insanlık kapitalist çağın tüketim nesnesi olmaktan kaçamamıştır. Tekbiçimcilik, modernitenin getirdiği bir anlayış olarak ortaya çıkmış ve toplumda kültürel farklılıkları azaltarak sosyal düzeni sağlamanın yöntemi olmuştur. Bu nedenle, insanlar arasındaki benzerliklerin artması ve farklılıkların azalması kabul edilebilir bir norm haline gelmiştir. Kendi kültürel değerlerinden uzaklaşan ve modernite gereği bireyselleşmeyi çıkar sayan insan, yalnızlaşırken benzeştiğinin farkına varmaksızın bütünün ufak, değersiz bir parçası olmayı kabul etmiştir. Böylece yeni doğan tektip toplumlar, eğlence anlayışlarının, değerlendirdikleri boş zamanlarının, sohbetlerinin, amaçlarının ve hatta güzellik anlayışlarının ne kadar benzer olduğunu dert etmeden merkezinde olduklarını sandıkları bir sanrı dünyasında yaşamaya devam etmiştir.