Ülke, Cemal
Loading...
Name Variants
Job Title
Araş. Gör.
Email Address
cemalulke@gmail.com
Main Affiliation
Department of History / Tarih Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Sustainable Development Goals Report Points
SDG data could not be loaded because of an error. Please refresh the page or try again later.

Scholarly Output
8
Articles
0
Citation Count
0
Supervised Theses
2
5 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 5 of 5
Master Thesis Kürdistan eyaleti'nin idarî yapısı (1847-1867)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2014) Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüOsmanlı Devleti'nin batıda Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırdıktan sonra doğuya yönelmesi Türklerle Kürtlerin, Malazgirt'ten sonra yeni bir döneme girmesine neden olmuştur. Yavuz Sultan Selim'in İran'a yönelik seferi aynı zamanda bölgedeki Kürt emirlikleri ile ittifak sürecini de başlatmıştır. Bu ittifak bölgenin Osmanlı hâkimiyetine girmesinin ardından yerel Kürt yöneticilere (emirliklere) imtiyazlar tanıyan idari düzenlemelerle devam etmiştir. Yavuz Sultan Selim döneminden, 1639 yılında İran'la imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'na kadar süren Osmanlı-İran savaşlarında Kürt emirlikleri genellikle Osmanlı Devleti saflarında yer almışlardır. Kürt emirliklerinin Osmanlı Devleti'nden yana tavır takınmalarında pek çok sosyal, siyasal, ekonomik faktör bulmak mümkündür. Ancak genel olarak bu ilişki düzeyinin karşılıklı çıkarlar çerçevesinde yürüdüğünü belirtmek gerekir. 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devlet-İran ilişkilerinin yoğunluğunu ve önemini kaybetmesine paralel, Kürt emirlerinin de önemi azalmıştır. Bu sebeple Osmanlı Devleti merkezi refleksle fırsat buldukça emirliklerin imtiyazlarına son vermiştir. 19. yüzyıla gelindiğinde Kürt emirliklerin önemli bir kısmı ortadan kalkmıştı. 19. yüzyılın ilk yarısında ise Kürdistan Eyaleti'nin kuruluşu, Yavuz Sultan Selim ile başlayan ve "Kürt Emirlikleri" üzerine bina edilmiş dönemin sonu sayılabilir. 1847'de Bedirhan Bey isyanı bastırıldıktan hemen sonra yapılan yeni idari yapılanmada Diyarbekir Eyaleti, Kürdistan Eyaleti'ne (26 Zilhicce 1263/5 Aralık1847) dönüştürülmüştür. Yeni kurulan bu eyalet ile Osmanlı Devleti yüzyıllardır bölgede egemen olan emirliklerin/yerel güçlerin hâkimiyetine son verip özellikle Rusya ile mücadelesine katkı sağlayacak merkezi bir yönetim tesis etmeyi planlamıştı. Bu sebeple yeni eyalet kurulurken üzerinde en çok tartışılan konu eyalet merkezinin değiştirilmesi olmuştur. Yeni eyalet ve aynı zamanda Anadolu Ordusu'nun merkezi olarak "Kürdistan'ın kalbinde" yer aldığı belirtilen Van Gölü Kıyısındaki Ahlat Kasabası seçilmiştir. Ancak büyük umut ve heyecanla kurulan yeni eyaletin merkezi değiştirilemediği gibi daha sonraki düzenlemelerde de klasik bir Osmanlı eyaletinin ötesine geçmemiştir.Presentation BEDİRHAN BEY ve KÜRDİSTAN EYALETİ (1847-1867)(2015) Ülke, Cemal; Department of History / Tarih BölümüBu çalışmamızın amacı, Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan Kürdistan Eyaleti’ne dair belgeleri analiz ederek; 19. yüzyılın ikinci yarısında Bedirhan Bey isyanı sonrasında Diyarbekir Eyaleti ile Van, Muş, Hakkâri sancaklarının Cizre-Bohtan ve Mardin kazaları ile birleştirilip Kürdistan Eyaleti’nin kurulmasıyla başlanan süreci ele almaktır. Osmanlı Devleti, 17. yüzyılın ortalarından itibaren Kürt beylerine verdikleri ayrıcalıkları azaltarak bölgeyi doğrudan merkeze bağlamaya çalıştı. Tanzimat Fermanı’nın (1839) ilan edilmesinden sonra Kürdistan’da uygulanmasına yönelik idarî alanda yeni düzenlemelere gidildi. Fakat özerk durumunda olan Kürt beyliklerinin sindirilememesi Kürdistan’da kanunsuzluğa ve düzensizliğe neden oldu. Devletin, Kürdistan’ın ulaşılamaz yerlerine nüfuz edememesi, Kürdistan’ın idari sistemini kontrol edemez hale getirdi. Tanzimat’ın yürürlüğe konması ile birlikte hükümete karşı büyük isyan hareketleri baş gösterdi. Kürdistan’da Tanzimat’a karşı ilk ciddi tepki, Han Mahmud ve Bedirhan Bey önderliğindeki isyan hareketleridir. Osmanlı Devleti bu durumu düzeltmek amacıyla kanunsuzluğa ve düzensizliğe yol açan “emirleri” cezalandırmak üzere seferlere çıktı. Seferler sonucunda Bedirhan Bey ve Han Mahmud’un sürgünü ile son bulan 1846-47 Osmanlı-Kürt Savaşları, Osmanlı Belgelerinde “Kürdistan’ın yeniden fethi” olarak yer almıştır. Kürt Emirlerin sürgününden hemen sonra bölgede nizamın sağlanması için Tanzimat’la gelen yeni yaklaşımlar ışığında yeni bir yapılandırmaya gidilmiştir.Presentation OSMANLI İDARESİNİN HAKKÂRİ’DE TESİSİ(HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI, 2018) Ülke, Cemal; Department of History / Tarih BölümüOsmanlı-İran sınırında yer alan Hakkâri, Yavuz Sultan Selim’in (1514) Çaldıran Seferi’nden sonra tam olarak Osmanlı hâkimiyetine girmemişti; ancak Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan ikinci İran seferiyle, Hakkâri ve çevresi 1548 yılında fethedilerek Osmanlı hâkimiyetine girdi. Osmanlı idari sistemine hükümet sancağı olarak dâhil olan Hakkâri’nin yönetimi Hakkâri Beylerine verildi ve bu durum 19. yüzyılın ortasına kadar devam etti. Osmanlı merkezî yönetiminin zayıflamasıyla birlikte İranlılar, Hakkâri’nin bir kısım yerlerini ele geçirdi ve bir süreliğine de olsa Hakkâri Beyleri de İran’a tabi oldu. Buna karşılık Osmanlılar Hakkâri Beylerini kontrol altına almaya ve bölgedeki hükümranlık haklarını İranlılara kabul ettirmeye çalıştı. Bu çalışmada, Osmanlı Arşiv Belgelerinden yola çıkılarak, Hakkâri’nin Osmanlı hâkimiyetine girme süreci ve Hakkâri emirliği ele alındı.Book Part DEVLET VE YEREL İKTİDAR ÖRNEĞİNDE HAKKARİ HÜKÜMETİ(TARİH VAKFI YURT YAYINLARI, 2022) Ülke, Cemal; Department of History / Tarih BölümüOsmanlı Devleti’nin Safevîlere karşı yaptığı Çaldıran Savaşı sonrasında kurulan Osmanlı-Kürt ittifakının önemli sonuçlarından biri, idari ve siyasi açıdan “yurtluk-ocaklık” ile “hükûmet” gibi daha önce var olan sistemlerin yeniden ortaya çıkmasıdır. Bu yönetim sistemiyle beraber Kürtlerin geleneksel yönetimlerine müdahale edilmeyerek emirliklerin varlıklarının devamı sağlanır ve Osmanlı’nın doğu sınırları güvenlik altına alınır. Osmanlı-İran sınırında bulunan Hakkâri ve çevresi, Çaldıran Savaşı’ndan kısa bir süre sonra Osmanlı hâkimiyetine alınır ve Van Beylerbeyine bağlı hükûmet sistemine dâhil edilir. Hükûmet sistemine dâhil edilen Hakkâri ve çevresi, Van Beylerbeyi İskender Paşa aracılığıyla bölgede uzun yıllardan beri hüküm süren Hakkâri hanedanlarından Şenbu’lu Mir Zeynel Bey’e verilir. Şenbu Ailesi’nin yönetimi, Hakkâri mirlerinden Nurullah Bey’in Girit’e sürgün edilmesine kadar devam eder. Bu çalışmanın temel dayanağını Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşiv Belgeleri ve Osmanlı-Kürt ilişkilerini konu edinen araştırma eserler oluşturmaktadır. Bu çalışmada, belgelerden ve araştırma eserlerden yola çıkarak; Osmanlı idari yapısı içerisinde yurtluk-ocaklık ve hükûmet sistemi, Osmanlı-Kürt ittifakının bir sonucu olarak yarı-otonom bir idarî sisteme kavuşmuş emirliklerin durumu, emirlik içerisindeki iktidar mücadelesi ve bu sistemin Hakkâri’deki yansımaları büyüteç altına alınacaktır. Ayrıca Tanzimat Fermanıyla ivme kazanan merkezileşme politikalarına karşı yerel güç unsurları olan mirlerin/aşiretlerin tepkileri analiz edilecektir. Bu bağlamda makalede, uzun yıllardan beri bölgede hüküm süren ve kendi kontrolü altındaki coğrafyada başka bir güç unsuru istemeyen mirlerin kolektif bir şekilde oluşturdukları meydan okumalarına değinilecektir.Doctoral Thesis 19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri'de idârî ve sosyal yapı (1800-1850)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüHakkâri ve çevresinin içinde bulunduğu bölge, Çaldıran Savaşı'nın ardından 1548 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmiş ve Van Eyaleti'ne bağlı hükûmet sancaklar statüsünde Osmanlı idârî yapısı içerisinde yer almıştır. Daha sonra bölgenin kontrolü Van beylerbeyi aracılığıyla yerel güç unsurlarından Şenbu hanedanına verilmiştir. Şenbu hanedanı, 19. yüzyılın ilk yarısına doğru uygulanmaya çalışılan Tanzimat'ın merkezîleşme politikalarına kadar Hakkâri'nin kontrolünü ellerinde bulundurmuştur. 19. yüzyılın ilk yarısında başlayan merkezîleşme çabaları, Osmanlı Devleti'nin uç bölgelerindeki yerel beyler/mîrler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Merkezileşme politikalarının ısrarlı bir şekilde uygulanması, devletin uç bölgesinde hâkimiyeti elinde bulunduran mîrlerin isyanına neden olmuş ve bu süreç emirliklerin tasfiye edilmeleriyle sonuçlanmıştır. Emirliklerin lağvedilmesinin hemen ardından 1847 yılında; Diyarbekir, Cizre, Van ve Hakkâri'yi kapsayan bölgede "Kürdistan Eyaleti" kurulmuştur. Eyaletin tesis edilmesiyle birlikte Hakkâri'nin de içinde bulunduğu bölgede Tanzimat uygulanmaya başlanmıştır. 1849 yılında bölgede ikamet eden son Hakkâri Mîri Nurullah Bey'in de sürgüne gönderilmesinin ardından, aşiretli-aşiretsiz Kürt ve Nasturilerin yoğun bulundukları Hakkâri, Kürdistan Eyaleti'nden ayrılarak "Hakkâri Eyaleti" olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. Hakkâri Eyaleti'nin kurulmasıyla beraber bölgede Tanzimat'ın uygulanma alanı daha da genişlemiş ve Hakkâri'ye ilk defa merkezden memurlar gönderilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti, memurların "dirayetli ve vukuflu" olmalarına özen göstermiş ve yerel güçleri de Hakkâri yönetimine dahil etmişse de sorunlar/çatışmalar son bulmamış, idârî bir boşluk meydana gelmiştir. Kürt beylerinin/mîrlerinin tasfiye edilmelerinin ardından ortaya çıkan bu idâri boşluk, seyyidler/şeyhler tarafından doldurulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, "19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri"nin idârî ve sosyal yapısı"na odaklanan çalışma, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında Tanzimat sonrası merkezileşme politikalarının Hakkâri ve çevresine etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. 19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri, tarih disiplini içerisinde şimdiye kadar bir bütün olarak incelenmemiş ve bu yönde bir boşluğun olduğu görülmüştür. Bu yöndeki boşluğu doldurmayı hedefleyen çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Hakkâri Emirliği'nin tarihçesi; ikinci bölümde Tanzimat Fermanı'nın Hakkâri ve çevresinde etkileri ve sonuçları; üçüncü bölümde ise Hakkâri'nin etnik, sosyal ve dini kimliğini oluşturan aşiretler/konfederasyonlar ele alınmıştır.