Resim Bölümü
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/80
Browse
Browsing Resim Bölümü by Author "Sarıalioğlu, Rahman Işık"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article CASPAR DAVİD FRİEDRİCH: BOŞLUĞUN KÖKENİ(Sobider Sosyal Bilimler Dergisi, 2019) Sarıalioğlu, Rahman IşıkBoşluk, herhangi bir varolanı resmetmeye çalışan her ressamın karşılaştığı ilk sorundur. Sanatçının nesneleri resmedebilmesi için dünyayı şekillendiren boşlukla zorunlu bir ilişkiye girmesi kaçınılmazdır. Bu ilişki sonucunda; resmetme eylemi uzayda yer kaplayan bir maddeye ve o maddeye anlam katan ideolojik dile yönelir. Uygarlık için boşluk, her zaman dünyayı şekillendiren bir anlama doğru yönelmek zorundadır. Boşluğun, insanı ve nesneleri belirleyen böylesi bir ideolojik uzama dönüşebilme potansiyelinden dolayı ressamın boşluk ile kurduğu ilişki, yapıtın ideolojik dilini oluşturan boyutlardan biridir. Romantikler ise yapıtın özerkliği sayesinde uygarlığın sürekli bir anlama yönlendirdiği boşluğu, bir karşı uzama: Estetik deneyimin yarattığı boşluğa dönüştürür. Caspar Friedrich’in doğaya bakışındaki estetik deneyim; moderniteye karşı boşluk yaratmaya çalışan nostaljik ruhta gizlidir. Friedrich’in boşluğa bakışının nostaljik ve ideolojik anlamı; insanın ilk yaratıcı eyleminin kökenlerinin boşlukla kurduğu ontolojik ilişki de saklı olduğuna dair bir fikir yaratabilir.Article GEZGİN VE EVE DÖNÜŞ(Sobider Sosyal Bilimler Dergisi, 2023) Sarıalioğlu, Rahman IşıkDoğaya yönelim romantiklerin düşüydü. Bir anlamda Modernite çağında doğa, romantikler için politik gizil anlamlar içermekteydi. Doğaya bakış; salt biçimsel bir bakışın da ötesinde, zamanın ruhuna karşı bir bakışa, zamana direnişi içeren bir estetik ifadeye dönüştürülmüştür romantikler tarafından. Bu makalede, Caspar David Friedrich’in “Sis Denizinin Üstünde Gezgin” adlı tablosundan hareket edilerek romantik bireyin ve doğanın muğlak imgesinin yarattığı gizil politik anlamların izi sürülecektir. Ve bu gizil politik anlamın boşlukla olan ilişkisi Caspar David Friedrich’in tablosu üzerinden okunmaya çalışılacaktır. Böylesi fantazyaları yaratabilen boşluğun; Modernitenin karşısında yapıtın açtığı karşı bir uzam olduğunu söyleyebilmekte mümkün. Arzuları doğuran belirsiz bir uzamın Caspar David Friedrich ile birlikte birçok romantiğin evi olduğu da söylenebilir. Ayrıca, boşluk kavramı üzerinden yapılan politik bir doğa yorumu okuyucuyu Romantizm ve sanatın özerkliği kavramları üzerine bir daha düşünmeye sürükleyebilir.Article SANATA KAÇIŞ(E-Journal of New World Sciences Academy, 2021) Sarıalioğlu, Rahman IşıkYaratma eylemi salt bir kültürel eylem midir yoksa insan için bir zorunluluk mudur? Dünyada mevcut olmaktan kaynaklı bir yabancılık duygusunun ve dünyaya sığamama arzusunun yarattığı sonsuz bir kaçış eylemi midir sanat? Bütün sorularda olduğu gibi bir yanı soyut olan bu soruların ipuçlarını sanat yapıtının ontolojisine bakarak hissedebilmemiz mümkün. Yapıtın varlık kazandığı anda varolanın dışında bir kaçış alanı yarattığını, bir başka deyişle yokluk kazandığını söyleyebiliriz. Özne ve nesnenin verili olanın sınırlarından taşmasıyla bir yok-varlık kazanan sanat, aynı zamanda insanın dünya ile arasındaki boşluğu dolduran bir varolandır. Sanat, sürekli bilinemeyene doğru bir tür kaçış, hayat dışı bir hayat değil midir?Article UNUTULAN MESAFE, HAYVAN-OLUŞ ve SANAT(2019) Sarıalioğlu, Rahman IşıkBatı metafiziği geleneği insanı, doğa ve mahlûkat ile arasındaki mesafe üzerinden kurgular. Düşünen insan bir anlamda yüce yetilerini bu mesafede yaratır. Doğa ile insan arasındaki mesafenin kapanma korkusu, modern uygarlığı yaratan bilinçtir. Sanat için ise uygarlığı yaratan bu mesafe; bir tedirginlik ve korku alanı değil, onun ontolojisinin olmazsa olmazı, unutulmuş, sessiz bir varoluş alanının evidir. Sanat; modern insanın uzaklaşmak istediği doğanın sessiz ve kapalı dünyasına sızarak, insanı mümkün olmayan bir bütünleşmenin arzusuyla tanıştırır. Bu unutulmuş arzu sayesinde Sanat, Modern Aklın aksine, ilkel olanın bakışını her daim kendinde saklı tutar ve uygarlık karşıtı bakışı içselleştirir. Hayvanın ve mahlûkatın kapalı dünyasına sızmaya çalışan Sanat, uygarlığın kapattığı o mesafede bir “açıklık” yaratır.