Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/45
Browse
Browsing Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü by Author "Erkınay, Hadra Kübra"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Other Anadolu Ağızlarında Çokluk Ekinin Kalıplaşması(Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011) Erkınay, Hadra Kübra…Other Çok Dillilik ve Mardin Örneği (MULTILINGUALISM AND THE CASE OF MARDIN )(2012) Erkınay, Hadra KübraMULTILINGUALISM AND THE CASE OF MARDIN ABSTRACT Language which is a social institution connects individuals who live together and acts as a bridge from past to present. The communication of individual with his/her environment is also a part of his/her socialisation process. Multilingualism is a concept that both individual and social. Reasons for the emergence of multilingualism may present differences in individuals or societies. Because individuals and societies need to adapt to a changing and developing world, communicate with each other, strengthen their social, economic and commercial relations, and live in multicultural areas they need to learn languages besides their mother tongues and thereby create a multilingual environment. Geographical, historical, cultural and religious reasons are emergence of multilingualism in Mardin. As languages are the basis of identity, individual or societies try to preserve and keep on their languages as the most important indicator of their identity. In a historical city like Mardin in which different ethnic and religious groups have been living together, the co-existence of more than one language is indispensable. The contact between these languages through multilingualism, language interaction is provided. Multilingualism has many advantages, personal, social, commercial, but also it has disadvantages. Requirements of multilingualism in Mardin is observed on between Turkish, Arabic, Kurdish, Syriac languages . Keywords: Multilingualism, Interaction of Languages, Mardin, Mother Tongue, Arabic, Kurdish, Syriac. ÖZET Toplumsal bir kurum olan dil, birlikte yaşayan bireyleri birbirine bağlar ve geçmişten bugüne bir köprü görevi üstlenir. Bireyin doğup büyüdüğü aile veya çevresinden öğrendiği ana dili dışında edindiği diller ile birlikte çok dillilik ortaya çıkar. Dillerin değişimli olarak kullanılması şeklinde tanımlanan çok dillilik hem bireysel hem toplumsal bir kavramdır. Çok dilliliğin ortaya çıkma nedenleri bireylerde veya toplumlarda farklılıklar arz edebilir. Gelişen ve değişen dünyaya ayak uydurmak, iletişimi sağlamak, sosyal, ekonomik ve ticari ilişkileri kuvvetlendirmek, çok kültürlü bölgelerde yaşamak bireylerin veya toplumların kendi ana dilleri dışındaki dilleri öğrenmelerini ve çok dilli bir ortam oluşturmalarını sağlamıştır. Coğrafi, tarihî, kültürel, dinî vb. faktörlerin etkisiyle Mardin’de çok dillilik ortaya çıkmıştır. Bireyin/toplumun kimliğinin yapı taşları olan diller, korunmak ve sürdürülmek istenir. Doğan, büyüyen, gelişen ve ölen varlıklar olan dillerin birbirleriyle etkileşim içinde olması kaçınılmazdır. Farklı etnik ve dinî grupların yaşadığı Mardin’de çok dilliliğin ortaya çıkışının en önemli nedeni iletişimdir. Çok dillilik aracılığıyla bu diller arasındaki temas, dil etkileşimini sağlanmıştır. Çok dilliliğin kişisel, sosyal, ticari birçok avantajı olduğu gibi hâkim olan dilin azınlık dile baskın gelmesi durumunda dil kaybı veya dil ölümü gibi dezavantajları da söz konusudur. Mardin’de de çok dilliliğin gerektirdikleri Türkçe, Arapça, Kürtçe, Süryanice arasında görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Çok dillilik, Dil Etkileşimi, Mardin, Ana dili, Arapça, Kürtçe, Süryanice.Article ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ DÖNEMİ ESERLERİNDEKİ DUT- /TUT- FİİLİNDE ÇOK ANLAMLILIK(2016) Erkınay, Hadra KübraBu çalışmada Eski Anadolu Türkçesi dönemi eserlerinde dut-/tutfiilinin çok anlamlılığı incelenmiştir. 13., 14. ve 15. yüzyıl eserlerinde işlek olarak kullanılan fiil, temel anlamı dışında birçok anlam kazanmıştır. Çok anlamlılık, ihtiyaç ve diğer nedenlerden ötürü sözcüğün yeni anlamlar kazanmasıdır. Aynı zamanda çok anlamlılık, dilin kendi doğasında da vardır, henüz dilde hiçbir faktör faaliyete geçmemiş, dış etkenler aktif değilken bile sözcüklerin çok anlamlı olduğu görülmüştür. Bu durum dilin zenginliğini göstermektedir. Çok anlamlılığın birçok nedeni bulunmakla birlikte en önemli nedeninin ihtiyaç olduğu söylenebilir. Değişen, gelişen dünya ve toplumla birlikte canlı bir varlık olan dil de değişim göstermektedir. Yeni bir kavramla karşılaşılırken o sözcüğe yeni bir ad vermek yerine dilde hâlihazırda var olan sözcüğe yeni bir anlam yüklenerek ihtiyaç giderilmesi tercih edilmektedir. Böylece sözcük, çok anlamlı duruma geçmektedir. Özellikle fiillerin türlü varlıkların hareketlerini karşılaması sonucu benzetme, aktarma yoluyla anlam genişlemeleri ve dolayısıyla çok anlamlılık da beraberinde gelmektedir. Fiilin temel anlamının yanı sıra diğer varlıkların o eylemi gerçekleştirmesi veyahut benzetme ve aktarmalarla insan zihninde başka şekilde canlandırılmasıyla yeni yan ve mecaz anlamlar ortaya çıkmış olur. Bazen de eş adlı sözcüklerin zamanla birbirine yaklaşmasıyla ya da karıştırılmasıyla da tek bir sözcük oluşur ve iki ayrı sözcüğün anlamları tek bir sözcükte toplanarak sözcük çok anlamlı duruma gelir. Çok anlamlı sözcüklerin anlam belirsizliğine yol açabileceği araştırmacılar tarafından ortaya konsa da bu belirsizliğin açıklaştırmayla giderilebileceği de belirtilmektedir. Anlam bulanıklığına mahal verecek sözcükler bağlamda söz dizimi, anlam ve ses bilimi kavramları kullanılarak açıklaştırmayla giderilebilir. Çalışmada Türk dilinin tarihî dönemlerinden günümüze kadar işlek ve çok anlamlı durumda olan dut/tut- fiilinin Eski Anadolu Türkçesi dönemi eserlerinden Yûnus Emre Dîvânı, Risâletü'n-Nushiyye, Yûsuf u Zelîhâ, Süheyl ü Nev-Bahâr, Kur'an Tercümesi, Kısas-ı Enbiya, Dede Korkut Kitabı, Marzuban-nâme ve Gülistan Tercümesi taranarak ve bağlamdan yola çıkılarak anlamları tespit edilmiş ve toplam 34 anlamı fişlenmiştir. Eserlerin sözlük/dizinleri ile Tarama Sözlüğündeki anlamlarından daha fazla anlama sahip olduğu tanıklanan söz konusu fiilin, zengin anlam dünyası ve çok anlamlılığının Türkçenin tarihî dönemlerine dayandığı sonucu ortaya çıkmıştırArticle ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ DÖNEMİ ESERLERİNDEKİ DUT- /TUT-FİİLİNDE ÇOK ANLAMLILIK(Turkish Studies, 2016) Erkınay, Hadra KübraBu çalışmada Eski Anadolu Türkçesi dönemi eserlerinde dut -/tut- fiilinin çok anlamlılığı incelenmiştir. 13., 14. ve 15. yüzyıl eserlerinde işlek olarak kullanılan fiil, temel anlamı dışında birçok anlam kazanmıştır. Çok anlamlılık, ihtiyaç ve diğer nedenlerden ötürü sözcüğün yeni anlamlar kazanmasıdır. Aynı zamanda çok anlamlılık, dilin kendi doğasında da vardır, henüz dilde hiçbir faktör faaliyete geçmemiş, dış etkenler aktif değilken bile sözcüklerin çok anlamlı olduğu görülmüştür. Bu durum dilin zenginliğini göstermektedir. Çok anlamlılığın birçok nedeni bulunmakla birlikte en önemli nedeninin ihtiyaç olduğu söylenebilir. Değişen, gelişen dünya ve toplumla birlikte canlı bir varlık olan dil de değişim göstermektedir. Yeni bir kavramla karşılaşılırken o sözcüğe yeni bir ad vermek yerine dilde hâlihazırda var olan sözcüğe yeni bir a nlam yüklenerek ihtiyaç giderilmesi tercih edilmektedir. Böylece sözcük, çok anlamlı duruma geçmektedir. Özellikle fiillerin türlü varlıkların hareketlerini karşılaması sonucu benzetme, aktarma yoluyla anlam genişlemeleri ve dolayısıyla çok anlamlılık da b eraberinde gelmektedir. Fiilin temel anlamının yanı sıra diğer varlıkların o eylemi gerçekleştirmesi veyahut benzetme ve aktarmalarla insan zihninde başka şekilde canlandırılmasıyla yeni yan ve mecaz anlamlar ortaya çıkmış olur. Bazen de eş adlı sözcüklerin zamanla birbirine yaklaşmasıyla ya da karıştırılmasıyla da tek bir sözcük oluşur ve iki ayrı sözcüğün anlamları tek bir sözcükte toplanarak sözcük çok anlamlı duruma gelir. Çok anlamlı sözcüklerin anlam belirsizliğine yol açabileceği araştırmacılar taraf ından ortaya konsa da bu belirsizliğin açıklaştırmayla giderilebileceği de belirtilmektedir. Anlam bulanıklığına mahal verecek sözcükler bağlamda söz dizimi, anlam ve ses bilimi kavramları kullanılarak açıklaştırmayla giderilebilir. Çalışmada Türk dilinin tarihî dönemlerinden günümüze kadar işlek ve çok anlamlı durumda olan dut -/ tut - fiilinin Eski Anadolu Türkçesi dönemi eserlerinden Yûnus Emre Dîvânı , Risâletü’n - Nushiyye, Yûsuf u Zelîhâ , Süheyl ü Nev - Bahâr , Kur’an Tercümesi , Kısas - ı Enbiya , Dede Korkut Kitabı, Marzuban - nâme ve Gülistan Tercümesi taranarak ve bağlamdan yola çıkılarak anlamları tespit edilmiş ve toplam 34 anlamı fişlenmiştir. Eserlerin sözlük/dizinleri ile Tarama Sözlüğündeki anlamlarından daha fazla anlama sahip olduğu tanıklanan söz konusu fiilin, zengin anlam dünyası ve çok anlamlılığının Türkçenin tarihî dönemlerine dayandığı sonucu ortaya çıkmıştırArticle TÜRKÇE ÖĞRETMENLERİNİN YAZIM KILAVUZU KULLANMA KONUSUNDAKİ TUTUM VE GÖRÜŞLERİ ATTITUDES AND COMMENTS OF TURKISH LANGUAGE TEACHERS ON USE OF DICTIONARY OF SPELLING(JASSS, 2011) Erkınay, Hadra KübraIn this study, attitudes and comments of Turkish Language teachers on use of Dictionary of Spelling is studied. The aim of the study is to identify the frequency of Dictionary of Spelling, which is one of the main sources of the Turkish Language lesson, among Turkish Language teachers and to analyse attitudes and comments of Turkish Language teachers on use of Dictionary of Spelling. For this purpose, survey as data collection techniqiue was carried to collect teachers' attitudes and comments. Consequently, it is identified that attitude to use of Dictionary of Spelling is " necessary " and behaviours is inclined to use regularly and to promote students's use. Use of Dictionary of Spelling should be made a habit for students to decrease faults in spellings and to use Turkish language correctly. Öz Bu çalışmada, Türkçe öğretmenlerinin yazım kılavuzu kullanma konusundaki tutum ve görüşleri incelenmiştir. Çalışmanın temel amacı Türkçe dersinin temel kaynaklarından olan yazım kılavuzlarının Türkçe öğretmenleri tarafından kullanım sıklığını tespit etmek, Türkçe öğretmenlerinin yazım kılavuzlarına karşı tutum ve görüşleri belirleyip ortaya koymaktır. Türkçe öğretmenlerinin tutum ve görüşlerini belirlemeye yönelik, veri toplama aracı olarak anket çalışması yapılmıştır. Sonuç olarak Türkçe öğretmenlerinin yazım kılavuzu kullanımı tutumlarının gerekli; davranışlarının yazım kılavuzunu kullanmaya ve kullandırtmaya yönelik olduğu; öğrencilerin yazım hatalarını en aza indirgemek, Türkçeyi doğru kullanabilmelerini sağlamak için yazım kılavuzu kullanma alışkanlığının kazandırılması gerektiği ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Yazım kılavuzu, yazım (imla), Türkçe öğretimiOther 'Yargı' Sözcüğünün Kökenine İlişkin / Etymology of the Word 'Yargı' (Judgement)(Кыргыз-Түрк “Манас” университетинин басылмалары: Конференциялар тизмеси: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları: Kongreler Dizisi, 2013) Erkınay, Hadra KübraCumhuriyet döneminde işlek eklerle yeni sözcükler türetilmekle birlikte tarihî metinlerde geçen sözcükler canlandırılarak yeniden türetilmiştir. yargı sözcüğü de bu sözcüklerden biridir. Cumhuriyet döneminde Arapça ve Farsça sözcüklere karşılık türetilmiş hukuk terimi olarak düşünülen yargı sözcüğünün tarihi metinlerdeki ‘yarġu’ biçiminin canlandırılmış biçimi olduğu söylenebilir. Eski Türkçe metinlerinden günümüze kadar gelen Türk dilinin söz varlığı içerisinde yer alan yargı sözcüğü Arapça hüküm yerine kullanılmaktadır. Yargı, yine ‘yar’ kökünden türemiş yarlık sözcüğü ile birlikte ele alındığında ‘+lIk’ ekinin isimden isim yapma fonksiyonuna binaen ‘yar’ sözcüğünün isim kökü olduğu ortaya çıkmaktadır. +GU ekinin fiilden isim yapım eki olmasının yanı sıra isimden isim yapma fonksiyonu da vardır. Yargı, Uygur metinlerinde kullanıldığı anlamı (karar, hüküm) XVI Şamil-ül-Lûga’da yasak anlamıyla genişlemiştir. Aynı metinde ‘dava, kaziye’ anlamları da bulunmaktadır. Kısasü'l-Enbiyâ’da da sahiplenme ve zabt etme anlamları da vardır. Anayasa Sözlüğünde yine ‘kaza’ anlamıyla kullanılan hukuk terimidir. Günümüzde zabt etme, sahiplenme, yasak anlamlarını kaybederek anlam daralmasına uğramıştır. ‘Mesaj, emir, haber bildiri’ anlamlarına gelen ‘yar’ isim kökünden +GU yapım ekiyle türetilen ‘yargı’ sözcüğü eski Türk metinlerinden canlandırılarak günümüze kadar ulaşan tarihî, işlevsel aynı zamanda hukukî terim olarak kullanılan sözcüktür.