Browsing by Author "Gumus, Ercan"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article Cizre Hükûmeti İçin Meşru Zeminden Çıkmak: Cizre Mirzadelerinden (Mir III.) Şeref’in Sahte Evrak Kullanmakla Suçlanması(2025) Gumus, ErcanOsmanlı Devleti’nde evrakta sahtecilik vakalarına 16. yüzyıldan itibaren tesadüf edilmektedir. Kaynaklara yansıyan bu tür usulsüzlükler genellikle Divan ve Maliye kalemlerinde görevli kâtiplerce yapılmıştır. Sahteciliğin yaygın olduğu diplomatika türleri ferman ve berat gibi metinlerdi. Kâtiplerin işlediği bu suçlar farklı dönemlerde tespit edilmiş ve cezalandırma suretiyle engellenmeye çalışılmıştır. Ancak alınan tedbirler çoğu zaman işe yaramamış ve bu tür suistimallerin önü alınamamıştır. Osmanlı Devleti’nde evrakta sahtecilik iddiasının görüldüğü yerlerden biri Cizre idi. 16. yüzyılın sonlarında hükûmet sancak statüsünde idare edilen Cizre’de Han Abdaloğullarından Mir III. Şeref ile Mir Muhammed arasında gerçekleşen hâkimiyet mücadelesinde evrakta sahtecilik suçlaması dile getirilmişti. Mir Aziz’i devirip öldüren Mir Şeref’in Osmanlı merkezinde kabul görmemesi sonucu yerine kardeşi Mir Muhammed atanmıştı. Mir III. Şeref’in ise bu durumu kabullenmeyerek başa geçmek için sahte evraklar düzenlediği iddia edilmişti. Bu dönemde Mir III. Şeref’in Dersaadet’te devlet yönetimindeki bazı görevliler vasıtasıyla iki sahte ferman düzenlettiği ileri sürülmüştü. Bunlardan ilki kardeşi Mir Muhammed’in katline dairdi. Sarı Ali adlı kâtip tarafından hazırlanan bu belgenin sahte olduğu tespit edilmişti. Ayrıca sahte belgeyi düzenleyen Kâtip Sarı Ali, eli kesilmek suretiyle cezalandırılmıştı. İkinci sahte belge ise Cizre Beyliği’nin Mir III. Şeref’e verildiği hakkındaydı. Osmanlı payitahtı her iki belgenin de sahte olduğunu ilam etmiş ve bunların bir keseye konularak mühürlenip başkente gönderilmesini istemişti. Çevre eyalet valilerine de Cizre Beyliği’nin Mir Muhammed’e verildiği sıklıkla bildirilmişti. Bu çalışmada Cizre’de hâkimiyet mücadelesine tutuşan Han Abdaloğullarından Mir III. Şeref ile kardeşi Mir Muhammed arasındaki mücadelede girişilen evrakta sahtecilik ve bu olgunun Osmanlı yönetimindeki tezahürleri üzerinde durulmuştur.Article Kalebend Mahkumu Bir Bölükbaşının Beylerbeyliği Payesine Yükselişi: Milli Pazkuri/ Bahaeddinlü Ömer Ağazade Timur Paşa Hakkında Bir Değerlendirme(2024) Gumus, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDiyarbekir eyaletinden Erzurum ve Van eyaletlerinin verimli yaylaklarına doğru yıl boyunca hayvanlarıyla iki taraflı devinim içinde olan Milli Aşireti’ne tabi kabileler zaman içinde buralarda da yerleşmişti. 19. yüzyılda Mardin çevresinde 4 süvari alayı bulunan Milli Aşireti’nin Van’da da bir alayı mevcuttu. Bu durum aşiretin Osmanlı askeri sistemi içinde edindiği konumu göstermesi bakımından önemlidir. Nitekim bu önem daha önceki bir dönemde yani 1723 Gence Seferi ve Osmanlı-İran savaşlarında da sürmüştü. Diyarbekir eyaletindeki Pazkuri/Bahaeddinlü kabilesinin kethüdası olan Ömer Ağazade Timur Ağa, kabilesinin cengaver erleriyle bu seferler esnasında önemli başarılara imza atmıştı. Bu sebepten 1730 yılında İran merkezine yakın bir yerde teşkil olunan Zencan, Sultaniye, Ebher ve Târım sancaklarından oluşan Zencan beylerbeyliğinin başına paşa sıfatıyla beylerbeyi olarak atanmıştı. Osmanlı merkezi yönetimi Timur Paşa ve aşiret mensuplarından bu eyaleti adalet üzere yönetmelerini istemişti. Timur Ağa’nın bu yükselişinin arkasında yönettiği aşiretin sefer lojistiğinde Osmanlı ordusuna sağladığı ulaşım hizmeti ve askeri operasyonlardaki savaşçı desteği yadsınamayacak derecede ehemmiyete haizdi. Oysa kısa bir süre önce 1723 yılında Diyarbekir eyaletinde Milli Pazkuri lideri (kethüdası) olan Timur Ağa, kendisinden istenen zahireleri Diyarbekir’den Tatvan iskelesine taşıma emrine direndiği gerekçesiyle Adana’ya kalebend olarak sürülmüştü. Ancak Gence Seferi dolayısıyla kendisine karşı devlet yöneticilerinin teveccühü artmış, daha önce bir takım idarecilerin kıskançlığı nedeniyle haksızlığa uğradığı bildirilerek verilen cezanın özrü sunulmuştu. Çalışmada Milli Aşireti içindeki iç ayrışmaya (dubendilik) ve bugüne kadar hakkında neredeyse hiçbir kayda yer verilmeyen Ömer Ağazade Timur Paşa ve aşiretinin İran merkezine askeri amaçla konuşlandırılmasına değinilecektir.Article Şeyh Mâni El-müntefikî İsyanı ve Bu İsyana Karşı Alınan Tedbirler(2025) Gumus, Ercan; Dağaşan, DeryaBasra Ayaklanması olarak da kaynaklara yansıyan Şeyh Mâni İsyanı 1692-1701 yılları arasındaki birtakım askeri hazırlıklar neticesinde bastırılabilmişti. Şeyh Mâni’yi bölgede aktör kılan ise Müntefik Urbanı’nın lideri olmasıydı. Müntefik Aşireti Şiî inanca tâbi iken Mâni’nin de mensubu olduğu yönetici konumundaki Sa’dûn Hanedanı ise Sünni idi. Bu mezhep farklılığı Osmanlı Devleti ile kurulan ilişkide kolaylaştırıcı bir rol oynamıştı. Anılan yıllardaki isyan, ödenmesi gereken vergilerin tahsil edilememesinden kaynaklanmıştı. Bu yıllarda Basra’yı besleyen suların rejimi bozulmuş, hidrolik düzenin bozulması tarımsal düzeni vurmuş, nihayetinde uzunca yıllar sürecek bir kıtlık baş göstermişti. Kıtlık ise salgın hastalıklarla birleşince bölgenin idari düzeni yerle yeksan olmuştu. Kıtlık ve salgın hastalık sadece Basra’yı değil Bağdat’ı da vurmuştu. Şeyh Mâni’nin asi olarak ilan edildiği sırada neredeyse bir yıldan fazla bir süredir Basra valisi olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı merkez yönetimi ilki 1696 yılında olmak üzere 1698 ile 1699-1701 yıllarında üç defa sefer hazırlıklarına başlanmasını emretmişti. Ancak üçüncü hazırlık bir sefere dönüşmüştü. Şeyh Mâni’yi Basra’dan çıkarmak üzere Osmanlı Devleti ve Safevi Devleti iş birliğine girmişti. Öte yandan bu askeri seferler için sürekli serdar değişikliğine gidilmişti. Son sefer sonucunda isyan halindeki Urban aşiretleri düzene sokulmuştu. Şeyh Mâni uzlaşma yoluyla isyandan dönmüştü ve seferden kısa bir süre sonra doğal nedenlerle hayatını kaybetmişti.