Harita ve Kadastro Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/161
Browse
Browsing Harita ve Kadastro Koleksiyonu by Language "tr"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Book Part BİTLİS İLİ ARAZİ VE TOPRAK ÖZELLİKLERİNİN COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ (CBS) KULLANILARAK DEĞERLENDİRİLMESİ(Livre De Lyon, 2023) Mercan, ÇağrıKüresel iklim değişikliği, kuraklık, hızlı nüfus artışı, çarpık kentleşme, ormansızlaşma ve çevre kirliliği gibi birçok sebep gelecek nesillerin sağlıklı gıdayı üretebilmeleri için gerekli fiziksel koşulları tehdit etmektedir (Eryılmaz ve Demirarslan, 2018; Turan, 2018; Mercan, 2020). Bu olguların bertaraf edilmesi küresel ölçekte bir iş birliğini gerektirirken, yapılan çalışmalar olumsuz durumların gelecek yıllarda da devam edebileceği doğrultusundadır (Demir, 2009; Kadıoğlu, 2012; Türkeş, 2012). Bundan ötürü gıdanın üretildiği toprak ve arazi kaynaklarının mevcut durumlarının belirlenmesi ve daha verimli kullanılması zorunludur. Bu amaçla toprak etütleri ve arazinin fiziksel özelliklerinin niteliksel ve niceliksel olarak saptanması, ileriye yönelik yapılacak olan planlamalar ve çalışmalar açısından oldukça önemlidir (Özyazıcı ve ark., 2014). Topraksu Genel Müdürlüğü, Türkiye’deki toprakların özelliklerinin saptanması için 1950’li yıllarda çalışmaya başlamış ve 1966-1967 yıllarında ilk toprak haritaları oluşturulmaya başlanmıştır (Canpolat, 1981). Yapılan çalışmalar 1/100000 ölçekli haritalar ve bunların raporları şeklinde yayınlanmıştır (Anonim, 1975; 1996). Bu raporlar ve haritalar Bitlis ili için oluşturulan yegane veri kaynağıdır. Yapılan haritaların içerisinde toprağın türü, derinliği, taşlık-kayalık durumu, arazi kullanımı kabiliyeti, erozyon bilgileri gibi birçok veri bulunmaktadır. Coğrafi bilgi sistemlerinin (CBS) tarım alanlarında kullanılmasıyla birlikte bu veriler daha fazla önem kazanmıştır. CBS sistemleri ile birlikte arazinin özellikleri ve temel yapısı ile ilgili sağlıklı bir envanter oluşturulabilmektedir ve bu durum ileriye yönelik yapılacak olan planlamalar için yol gösterici olmaktadır (Karaca ve ark., 2019). Yapılan bu çalışma ile Alaska Satellite Facility (ASF DAAC) tarafından sağlanan yüksek çözünürlükteki topografik veriler ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından üretilen toprak haritaları, CBS ortamında sayısallaştırılmış ve analiz edilmiştir. Elde edilen tüm verilerin ışığında Bitlis ilinin temel düzeyde arazi ve toprak özelliklerinin ortaya konulması ve ileriye yönelik bölge için yapılacak çalışmalara ve planlamalara katkı sunması amaçlanmıştır.Conference Object Bitlis Kenet Kuşağı İçerisinde Gözlenen Kuvaterner Yaşlı Bazanitik Çatak (Van) Volkanitlerinin Jeolojik ve Jeokimyasal Özellikleri(8.Geochemisty Symposium, 2018) Mercan, Çağrı; Özdemir, Yavuz; Oyan, VuralArap ve Avrasya plakaları arasında meydana gelen çarpışma Orta-Miyosenden itibaren Doğu Anadolu Bölgesi’nin yükselmesine ve yoğun volkanik aktiviteye maruz kalmasına sebep olmuştur. Van’ın Çatak ilçesinde yer alan volkanikler, çarpışma sonrası volkanizmanın en nadir görülen üyelerinden biri olup K-G yönlü açılma çatlağı boyunca yüzeye ulaşmış olan bazanitik lavlarla temsil edilirler. Bitlis Masifi kayaçlarını keserek yüzeylenen bazanitlerden yapılan K-Ar radyometrik yaşlandırmalarından 0.66 ve 0.63 milyon yıllık yaşlar elde edilmiştir. Volkanizma ince taneli skorya geri düşmeleri ile başlamış boyutları artan skoryalar ve bunlara eşlik eden volkanik bombalarla devam etmiştir. Bazanitik lavlar ise volkanizmanın son ürünleri olup arazide sütunsal yapılar sunarlar. Lavlar genellikle ince taneli olup olivin, klinopiroksen fenokristalleri ile olivin, klinopiroksen, Ti manyetit, nefelin, Cr spinel içeren bir matriksten oluşmuştur. Olivinler yarı özşekilli ve özşekilli taneler şeklindedir ve Fo73-80 arasında değişen forsterit oranlarına sahiptir. Klinopiroksenler kalsik karakterde olup Wo47-52 En34-42Fs10-15 içerikleri ile belirgindirler. Nefelinler ise matriksi oluşturan mikro kristaller arasında aradolgu şeklinde bulunmaktadır. EC-AFC modellemesi lavların yeryüzüne ulaşıncaya kadar %2 oranında üst kabuğu karakterize eden litolojiler tarafından kirletildiğini, iz element jeokimyası ve Sr-Nd izotop bileşimleri ise bazanitlerin zenginleşmiş bir manto kaynağından türediklerini ortaya koymuştur. Major element içerikleri kullanılarak yapılan termobarometrik hesaplamalar Çatak volkanitlerinin Doğu Anadolu’da yüzeylenen diğer çarpışma sonrası volkanitlere göre …Conference Object BİTLİS MASİFİ’NDEKİ BAZANİTİK VOLKANİTLERİN JEOLOJİK VE PETROLOJİK ÖZELLİKLERİ(71. Türkiye Jeoloji Kurultayı, 2018) Mercan, Çağrı; Özdemir, Yavuz; Oyan, Vuralİnceleme alanını içinde barındıran Doğu Anadolu Bölgesi Oligo-Miyosen’den bu yana Arap Plakası ile Avrasya Plakası’nın aktif bir çarpışma bölgesi olmuştur. Bitlis-Zagros Kuşağı boyunca gerçekleşen bu çarpışmanın ardından bölge yükselmeye başlamış ve yoğun şekilde volkanizma oluşmuştur. Bu çalışmayı oluşturan Bitlis Masifi’ndeki Çatak volkanitleri Van’ın Çatak İlçesi’nde bulunmaktadır ve Doğu Anadolu’da eşine az rastlanan bazanitik türde kayaçlardan oluşmaktadır. Bazanitik volkanitler K-G yönlü bir açılma çatlağı boyunca yüzeye ulaşmışlardır. K-Ar radyometrik yaşları, söz konusu volkanik kayaçların 0.66 ve 0.63 My. (Orta Pleyistosen) yaşlarında olduğunu göstermektedir. İnceleme alanındaki volkanik istif alttan üste doğru ince taneli skorya geri düşme çökelleri ile başlamış, boyutları artan skoryalar ve bunlara eşlik eden volkanik bombalarla devam etmiştir. Bazanitik lav akıntı ürünleri ise bölgedeki volkanizmanın son ürünleri olup arazide sütunsal soğuma yapıları ile tipiktirler. Porfiritik dokuya sahip bazanitler çoğunlukla olivin+piroksen fenokristallerinden meydana gelmektedirler ve bu fenokristaller olivin, piroksen, Ti-manyetit, nefelin, Cr-spinel içeren bir matriks içerisinde bulunmaktadır. Bazanitler çoğunlukla taze olup, sadece olivinlerde yer yer iddingsitleşmeler gözlenmektedir. Düşük SiO2 (%40-41) ve yüksek MgO (%9-10) içeriklerine sahip olan bazanitler belirgin iri katyonlu litofil (LIL) ve hafif nadir toprak element (LREE) zenginleşmeleri ile karakteristiktirler. İz element jeokimyası ve Sr-Nd izotopik bileşimleri bazanitlerin zenginleşmiş bir manto kaynağından itibaren türediklerini ortaya koymaktadır. Ana element jeokimyası kullanılarak yapılan termobarometrik hesaplamalar bazanitlerin Doğu Anadolu’da yüzeylenen diğer çarpışma sonrası volkanitlere göre daha derin kökenli bir manto kaynağından itibaren türemiş olduğunu göstermiştir. Buna paralel olarak nadir toprak element oranları kullanılarak oluşturulan kısmi ergime modellemesi, bazanitik magmanın astenosferik mantonun düşük dereceli (<1) kısmi ergimesi sonucunda oluştuğuna işaret etmektedir. Kabuksal katkının varlığını ortaya koymak amacıyla iz element ve Sr-Nd izotop içerikleri kullanılarak oluşturulan EC-AFC modellemesi lavların yeryüzüne ulaşıncaya kadar %2 oranında üst kabuğu karakterize eden litolojiler tarafından kirletildiğini göstermektedir.Master Thesis Çatak (Van) civarında yüzeylenen genç (kuvaterner) bazaltik volkanizmanın mineralojik-petrografik ve jeokimyasal özellikleri(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015) Mercan, ÇağrıBu çalışmada, Van-Çatak bölgesindeki Kuvaterner yaşlı (0.66 – 0.63 My) volkanik kayaçların mineralojik-petrografik ve jeokimyasal özellikleri incelenmiş, volkanizmanın kökeni ve oluşumunda etkili olan süreçlere açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Çalışma alanında Permiyen öncesi döneme ait Hulkan formasyonu, Toyaç formasyonu ve Samanlı formasyonu, Permiyen dönemine ait Körüklü formasyonu ile Kuvaterner yaşlı Bazanitler ve taraçalar bulunmaktadır. Bazanitik volkanizma bir açılma çatlağı boyunca meydana gelmiş lav ve piroklastiklerden oluşmaktadır. Majör, NTE element jeokimyası ve Sr, Nd izotop bileşimleri, bazanitlerin evrimleşmesinde olivin ve piroksen minerallerinin rolünü göstermiş ve lavların yeryüzüne ulaşıncaya kadar %2’lik oranda üst kabuğu karakterize eden litolojiler tarafından kirletildiğini ortaya koymuştur. MELTS modellemesi bazanitlerin, 4-5kb lık basınç altında %1’lik su muhtevasında ve 1300 – 1000 0C arasındaki sıcaklıklarda fraksiyonel kristallenmeye uğramış olabileceğini göstermiştir. Kısmi ergime modellemesi, Çatak volkanitlerinin %1’in altında gerçekleşen kısmi ergime derecelerinde %95’in üzerinde granatça zengin astenosferik bir mantodan itibaren oluştuğunu ortaya koymuştur. Major element içerikleri kullanılarak yapılan termobarometrik hesaplamalar, Çatak volkaniklerinin Doğu Anadolu’da yüzeylenen diğer çarpışma sonrası volkaniklere göre daha derin kökenli bir manto kaynağından itibaren türemiş olduğunu göstermiştir.specialist-thesis.listelement.badge Çatak (Van)-Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen maden kompleksi volkanitlerinin jeolojik ve petrolojik özellikleri(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Mercan, ÇağrıBu çalışma, Maden Kompleksi'nin Çatak (Van)-Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen volkanik/subvolkanik kayaçlarının jeolojik ve petrolojik özelliklerini konu almaktadır. Kompleks sığ denizel sedimanter kayaçlar ile başlayıp derin denizel sedimanter kayaçlar ile devam eden ve bunlarla arakatkılı olarak bulunan volkanikler ve Bitlis Masifi'ni kesen subvolkanik dayklar ile temsil edilmektedir. Denizel sedimanların planktonik foraminifer yaşları Geç İpreziyen-Erken Lütesiyen'e (Erken-Orta Eosen), sedimanter birimlerden elde edilen detritik zirkon yaşları ise havzada çökelimin Üst Eosen'e kadar devam ettiğine işaret etmektedir. Başlıca plajiyoklas + klinopiroksen ± olivin ± amfibol fenokristallerinden oluşan volkanik/subvolkanik kayaçlar çoğunlukla su¬balkali-toleyitik bazaltlardan oluşmaktadır ve nadiren andezitik ve riyolitik türevleri de bulunmaktadır. Klinopiroksen kimyası kullanılarak hesaplanan kristallenme sıcaklıkları ve basınçları volkanikler için sırasıyla 1125-1260℃ ve 1.6-10.8 Kbar arasında, dayklar için 1076-1215°C ve 1.2-9.4 Kbar arasında değişmektedir. AFC modellemeleri volkanik/subvolkanik kayaçların, kabuksal litolojilerden kontaminasyona uğradığını göstermektedir. Elde edilen veriler Maden Havzası'nın Bitlis-Pütürge Masifi üzerinde açılan bir havza olduğuna işaret etmektedir. Kuzeye doğru Bitlis-Pütürge Masifi'nin altına dalan Arap levhasının okyanusal litosferinin Erken-Orta Eosen döneminde kopması yitim bileşeni içermeyen astenosferik mantodan türeyen lavların havzanın güneyine, yitim bileşeni içerenlerin ise havzanın kuzeyine yerleşmelerine sebep olmuştur.Article Coğrafi Bilgi Sistem Analizleri Kullanılarak Toprak ve Arazi Özelliklerinin Değerlendirilmesi: Türkiye, Mardin İli Arazisi(Siirt Üniversitesi, 2020) Mercan, Çağrı; Arpağ, SezinThe purpose of the present study is to determine the soil and land characteristics and create databases by using Geographic Information Systems (GIS). For this purpose, the soil and land characteristics of Mardin Province, which is located in the Southeastern Anatolia Region of Turkey, which is part of so-called “Fertile Crescent” with fertile agricultural lands, were evaluated. The area that was included in the study was approximately 8633 km2, and the digital height model of the area was created by using the topography maps of Mardin Province. With the creation of these maps, the slope, aspect, elevation, relief maps, and the data created by the General Directorate of Village Services were collected and were drawn on the maps by calculating the spatial and areal rates of the area features in the GIS environment. All the maps drawn were placed on the created digital elevation map and examined and interpreted together with the topography data.. According to the data obtained as a result of the study, it was determined that 47.54% of the total area of Mardin Province has less than 6% slope values, and these areas are located mostly in the southern regions of the province. The most common soil types in Mardin province are brown forest soils with 43.65% and reddish-brown soils with 42.57%. In terms of the land usage, 38.81% of the province consists of pastures, and 25.38% consists of the shrubs. In terms of erosion, it was determined that 74.35% of the province has moderate, severe and very severe erosion risk. A total of 28.89% of the study area consists of I., II. and III. classes according to land capability. In terms of soil depth, 43.13% of the province has been found to have very shallow and shallow soil characteristics. It is determined that the lands where agricultural production is intensive in Mardin are mostly concentrated in regions with low altitude and slope values. It has been determined that the water problem in the region creates limitations in the product variety and erosion is among the most serious problems of the region. Elimination of these problems will contribute positively to the agricultural production of the region.Article COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMİ ve AHP ile ARICILIK FAALİYET ALANLARI İÇİN ARAZİ UYGUNLUK DEĞERLENDİRMESİ: BİTLİS/TÜRKİYE ÖRNEĞİ(Bursa Uludağ Üniversitesi, 2023) Mercan, ÇağrıArıcılık, biyoçeşitliliğe katkı sunarak kırsal kalkınmaya sağladığı destekten ötürü önemli bir faaliyet türüdür. Arıcılıktan elde edilen verimin arttırılabilmesi ve sürdürülebilirlik için bu faaliyet türünün yapılabileceği uygun yerlerin belirlenmesi gerekmektedir. Yapılan bu çalışmada, Bitlis ilinde Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) ve Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemleri kullanılarak arıcılık için bir yer seçimi değerlendirme modeli önerilmektedir. Çalışmanın amacı yerel arıcılık faaliyetleri ile uğraşan kişilerin yanı sıra literatür verilerini de dikkate alan çok kriterli değerlendirmeye dayalı mekânsal bir karar destek sistemi oluşturmaktır. Çalışma ile Bitlis ili için arıcılığın yapılabileceği uygun alanlar belirlenmiştir. Çalışmada 11 kriter (84 alt kriter) seçilmiştir. Arıcılık faaliyetlerini olumsuz etkileyeceği için 5 alt kriter ise sınırlandırıcı olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada arazi kullanımı/örtüsü, akarsulara mesafe, ortalama sıcaklık (mayıs-ağustos), NDVI, rüzgâr hızı (mayıs-ağustos), bakı, yükseklik, yağış (mayıs-ağustos), eğim, yola uzaklık ve elektrik hatlarına uzaklık kriterleri kullanılmıştır ve bu kriterlere ait tematik haritalar oluşturulmuştur. Değerlendirme kriterlerinin ağırlıklarının hesaplanmasında AHP yöntemi kullanılmıştır ve CBS ortamında ağırlıklı bindirme yöntemi ile arazi uygunluk haritası elde edilmiştir. Arazi uygunluk haritasında arıcılığın yapılabileceği çok uygun ve uygun alanların sırasıyla 1.620,02 km2 ve 2.003,81 km2, yüzey alanlarına sahip olduğu belirlenmiştir. Oluşturulan uygunluk haritasında en uygun yerlerin sırasıyla Mutki, Merkez, Hizan, Tatvan, Ahlat, Güroymak ve Adilcevaz ilçelerinde olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma, arıcılık faaliyetleri ile uğraşan insanların haricinde sürdürülebilir tarım ve hayvancılık stratejilerinin oluşturulmasında, karar vericiler için de önemli bir kılavuz olacaktır.Conference Object Darende (Malatya) İlçesinde Uzun Yıllar Yer yüzey Sıcaklığı Değişiminin İncelenmesi(Dicle Üniversitesi, 2022) Mercan, Çağrıİnsan nüfusundaki değişimler, sanayi devrimi sonrası giderek artan sera gazı salınımı, çarpık büyüyen kentler, iklimi ve hava sıcaklığını etkilemektedir. İklim değişimi ve bununla birlikte artan sıcaklıklar dünyanın dış kabuğundaki yer yüzey sıcaklığını (YYS) da etkilemektedir ve bu durum tüm canlı yaşamlarını tehdit etmektedir. YYS değerlerinin hesaplanmasında kullanılan en pratik ve ucuz yöntemlerden birisi termal uzaktan algılama çalışmalarıdır. Yapılan bu araştırmada Darende (Malatya) ilçesinin uzun yıllar (1990- 2000- 2010- 2021) YYS değerlerinin termal uydu görüntüleri ile ortaya konulması amaçlanmıştır. Elde edilen sonuçlar ortalama sıcaklığın artış eğiliminde olduğunu göstermiştir. Yapılan bu çalışma sonucunda 31 yıllık periyotta ortalama YYS değerinin yaklaşık olarak 7 °C arttığı görülmüştür. YYS değerleri yeşil alanların yoğun olduğu bölgelerde ve topografik yüksekliğin fazla olduğu yerlerde nispeten daha düşüktür.Conference Object Eosen Maden Volkanizmasının (Doğu Anadolu) Jeolojik ve Jeokimyasal Evrimi(2022) Mercan, Çağrı; Özdemir, Yavuz; Oyan, Vural; Atakul-Özdemir, Ayşe; Güleç, Nilgün; Özkan-Altıner, SevinçMaden Kompleksi Kahramanmaraş’ın kuzeyinden başlayıp Van’ın güneyine kadar devamlılığı takip edilebilen volkanosedimanter bir kayaç topluluğudur. Bu çalışma Maden Kompleksi’nin Çatak (Van)- Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen volkanitlerinin jeolojik ve petrolojik özelliklerini konu almaktadır. Güneydoğu Anadolu Orojenik Kuşağı’nın nap zonunda yer alan kompleks, çalışma alanı içerisinde Bitlis Metamorfitleri ve Kretase yaşlı ofiyolitik birimler tarafından tektonik olarak üzerlenmektedir. Maden Kompleksi konglomeratik bir istif olan Ceffan Formasyonu, numulitlialveolinli kireçtaşından oluşan Arbo Formasyonu, pembe-kırmızı renkli ve yer yer kumtaşı şeyl ardalanmaları içeren Melefan Formasyonu, çoğunlukla bazaltik volkanik kayaçlardan oluşan Karadere Formasyonu, Bitlis Masifi’ni kesen subvolkanik dayklar ve kumtaşı şeyl ardalanmasından oluşan Narlıdere Formasyonu ile karakterize edilmektedir. Denizel sedimanların planktonik foraminifer yaşları Erken-Orta Eosen’e, sedimanter birimlerden elde edilen en genç detritik zirkon yaşları Üst Eosen’e, mağmatik birimlerin tüm kayaç 40Ar/39Ar plato yaşları ise Erken-Üst Eosen’e işaret etmekte olup havzada çökelimin ve mağmatizmanın Erken Eosen’den-Üst Eosen’e kadar devam ettiğine işaret etmektedir. Başlıca plajiyoklas + klinopiroksen ± olivin ± amfibol fenokristallerinden oluşan volkanik/subvolkanik kayaçlar çoğunlukla subalkali-toleyitik bazaltlardan oluşmaktadır ve nadiren andezitik ve riyolitik türevleri de bulunmaktadır. Klinopiroksen kimyası kullanılarak hesaplanan sıcaklık ve basınçlar volkanitler ve dayklar için benzer kristallenme koşullarına işaret etmektedir. Elde edilen değerler volkanitler için sırasıyla 1125-1260℃ ve 1,6-10,8 Kbar arasında, dayklar için 1076- 1215°C ve 1,2-9,4 Kbar arasında değişmektedir. AFC modellemeleri volkanik/subvolkanik kayaçların, kabuksal litolojilerden kontaminasyona uğradığını göstermektedir. Elde edilen veriler Maden Havzası’nın Bitlis-Pütürge Masifi üzerinde açılan bir havza olduğuna işaret etmektedir. Kuzeye doğru Bitlis-Pütürge Masifi’nin altına dalan Arap levhasının okyanusal litosferinin Erken Eosen döneminde kopması, Erken-Geç Eosen aralığında yitim bileşeninden bağımsız astenosferik mantoyu karakterize eden lavların havzanın güneyine, yitim bileşeni içeren ergiyiklerin ise havzanın kuzeyine yerleşmelerine sebep olmuştur.Book Part Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki Orman Ve Yarı Doğal Alanların Zamansal Ve Mekânsal Değişiminin Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Belirlenmesi(Platanus Publishing, 2023) Mercan, ÇağrıArtan nüfus ile birlikte görülen göç hareketleri ve beraberinde gelişen olumsuz beşeri etkiler doğal kaynaklar ve arazi örtüsü üzerindeki baskıyı arttırmaktadır (Arslan ve Örücü, 2019). Bu olumsuz etkilerin sonucunda biyolojik çeşitlik zarar görürken, canlıların yaşam alanlarında değişimler meydana gelmektedir (Sarı ve Özşahin, 2016). Doğal kaynakların en önemlilerinden birisi orman ve yarı doğal alanlardır. Bu alanların insanlar için sosyal, ekonomik ve ekolojik birçok faydası varken, diğer pek çok canlının ise yaşam alanlarını oluşturmaktadır (Yılmaz vd., 2006). Son yıllarda etkisi belirgin bir şekilde görülen küresel ısınma canlıların termal konfor unsurlarını tehdit ederken yapılan çalışmalar yeşil alanların boş arazilere göre nispeten daha düşük yer yüzey sıcaklığına sahip olduğunu göstermektedir (Mercan, 2020). Doğal kaynaklar sınırlı olduğundan bu alanlar dikkatli bir şekilde yönetilmelidir Bundan ötürü doğal kaynakların mevcut durumlarının rasyonel bir şekilde belirlenip zamansal ve mekânsal değişimlerinin ortaya konulması arazi planlama çalışmaları açısından oldukça kritiktirConference Object Maden Kompleksine ait derin denizel istiflerin planktonik foraminifer toplulukları (Doğu Türkiye)(2021) Atakul Özdemir, Ayşe; Özkan Altıner, Sevinç; Özdemir, Yavuz; Mercan, Çağrı; Oyan, Vural; Güleç, NilgünMaden Kompleksi Kahramanmaraş’ın Kuzeyinden başlayıp Van’ın güneyine kadar devamlılığı takip edilebilen volkanosedimanter bir kayaç topluluğudur. Güneydoğu Anadolu orojenik kuşağının nap zonunda yeralan kompleks, çalışma alanı içerisinde Bitlis Metamorfikleri ve Kretase yaşlı ofiyolitik birimler tarafından tektonik olarak üzerlenmektedir. Birim genel olarak sığ denizel bir litoloji ile başlayıp derin denizel pelajik sedimanter kayaçlar ile devam eden ve bunlara eşlik eden Karadere formasyonu olarak tanımlanan volkanik/subvolkanik kayaç topluluğundan oluşmaktadır. Bu çalışma Çatak (Van)- Kozluk (Batman) arasında yüzeylenen Karadere formasyonuna ait ilksel jeolojik ve petrolojik bulguları içermektedir. Karadere formasyonu boyutları birkaç santimetreden on metreye kadar ulaşabilen yastık yapılı lavlardan oluşmaktadır. Birim çoğunlukla derin denizel pembe-kırmızı renkli mikritik kireçtaşları ile ardalanmalı olarak gözlenmektedir. Mikritik kireçtaşlarından elde edilen planktonik foraminifer topluluk yaşları Geç İpreziyen-Erken Lütesiyen olarak belirlenmiştir. Volkanik/subvolkanik kayaçlar başlıca plajiyoklaz + klinopiroksen ± olivin fenokristallerinden oluşmaktadır. Klinopiroksenler ojit ve diyopsit olup bileşimleri Wo44-51, En27-43, Fe10-21 arasında değişim göstermektedir. Plajiyoklasların anortit içerikleri altere olmamış tanelerde % 32-67 arasında değişmektedir. Olivinler ise genellikle altere fenokristaller şeklinde bulunmaktadır. Klinopiroksen kimyası kullanılarak elde edilen kristallenme sıcaklıkları ve basınçları sırasıyla 1126-1250 0 C ve 3-8 Kbar arasında değişmektedir. Volkanik/subvolkanik kayaçların büyük bir kısmı subalkali-toleyitik bazaltlardan oluşmaktadır ancak nadir de olsa andezitik ve riyolitik türevleri bulunmaktadır. Karadere Formasyonu içerisinde bulunan bazaltik kayaçların majör-iz ve nadir toprak element jeokimyası verileri volkaniklerin herhangi bir yitim bileşeninden etkilenmeyen E-MORB benzeri astenosferik mantodan itibaren türemiş olduklarına işaret etmektedir.Book Part Mardin İli Tarım Arazilerinin 1990-2018 Yılı Arasındaki Mekânsal Değişimi(Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları, 2022) Mercan, Çağrı; Acıbuca, Veysi; Ayyıldız, Ahmet Şahin; Doğan, YusufArazi örtüsü (AÖ) terimi toprak, kaya, bitki örtüsü, buzul, su yüzeyi ve beşeri yapılar gibi dünyanın dış yüzeyini kaplayan bileşenleri ifade ederken, arazi kullanımı (AK) ise insanların arazi örtüsünü yönetme ve kullanma biçimini ifade etmektedir (Comber vd., 2015; Üyük vd., 2020; Demir 2021). Geçmişte bu terimler ayrı ayrı kullanılsa da günümüzde (AKAÖ) beraber kullanılmaktadır (Selçuk vd., 2021). Yer yüzeyi var olduğu günden bu yana sürekli değişmektedir. Bu değişiklik dünya tarihi boyunca doğal süreçler ile çoğunlukla yavaş bir şekilde meydana gelmiş olsa da son dönemlerde gittikçe artan beşeri faktörlerin etkisiyle hızlanmıştır (Sarı ve Özşahin, 2016). İnsanların temel ihtiyaçlarından biri olan beslenmenin sağlanabilmesi için toprağın doğru ve verimli şekilde kullanılması gerekmektedir (Ayyıldız ve Eren, 2020). Hızla artan nüfus ve bununla birlikte görülen kuraklık, küresel iklim değişikliği, çevre kirliliği, çarpık kentleşme, yeşil alanların tahribatı gibi canlıları ve doğal ortamları tehdit eden unsurların her geçen yıl etkisini daha da arttırması, insanların araziyi daha dikkatli ve verimli kullanmasını zorunlu hale getirmiştir (Albek, 2007; Demir, 2009; Karaman ve Gökalp, 2010; Turan, 2018). Bu amaçla mevcut arazi örtüsünün niteliğinin tespit edilmesi ve bunun nasıl kullanıldığının rasyonel bir şekilde ortaya çıkartılması oldukça önemlidir (Bayar ve Karabacak, 2017; 2020; Polat ve Yalçın, 2020). Üretilen sonuçlar ileriye yönelik yapılacak olan havza planlaması çalışmalarında karar vericiler için önemli bir veri kaynağı oluşturmaktadır. Dünyada mevcut arazİ örtüsü varlığının tespit edilip yıllara göre değişiminin ortaya konulabilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmıştır (Çivi vd., 2009). Bu çalışmalardan birisi ise Avrupa Çevre Ajansı (ESA) tarafından belirlenen kriterlere göre çeşitli veri kaynakları, uzaktan algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojilerinden faydalanılarak üretilen CORINE (Coordination of Information on the Environment) projesidir (Özür ve Ataol, 2018; Üyük vd., 2020). Bu projeye Avrupa Birliği tarafından 1985 yılında arazi örtüsünün niteliği ve değişimi hakkında bilgi edinebilmek amacıyla başlanmıştır (Olğaç ve Doğan, 2020). Yapılan çalışma ile 1990, 2000, 2006, 2012, 2018 yıllarına ait 1/100000 ölçekli arazi örtüsü haritaları üretilmiştir. Türkiye’de CORINE projesi ile ilgili çalışmalara 2001 yılında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından başlanmış, 2005-2008 yılları arasında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (2005-2008), 2008 yılından itibaren ise Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde çalışmalar yürütülmüştür (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2022). Proje kapsamında üretilen veriler gerek dünyada (García-Álvarez ve Camacho-Olmedo, 2017; Feranec vd., 2010; Gemitzi vd., 2021) ve gerekse de Türkiye’de birçok bilimsel çalışmada kullanılmaktadır (Sandal vd., 2020; Üyük vd., 2020; Demir., 2021; Selçuk vd., 2021). Yapılan çalışmalarda CORINE verilerinin üretildiği uydu görüntülerinin ve hava fotoğraflarının çözünürlüğüne bağlı olarak küçük birimlerde hassas sonuçlar üretemediği belirtilse de (Popovici vd., 2013), projenin devletler tarafından resmi olarak kabul edilmiş bir veri kaynağı olması ve arazi örtüsündeki önemli değişiklikleri hızlı bir şekilde ortaya koyabilmesi bakımından önemlidir (Bayar ve Karabacak, 2017). Mardin ilinin geçmişten bu yana tarımsal üretim için bölgede önemli bir merkez olması, arazi örtüsündeki değişimin ortaya konulması açısından önem arz etmektedir (Mercan ve Arpağ 2020). Yapılan bu çalışma ile, bereketli hilal bölgesinde yer alan Mardin iline ait 1990, 2000, 2006, 2012 ve 2018 yıllarına ait CORINE verilerinin zamana bağlı değişimleri analiz edilmiş ve çeşitli haritalar oluşturulmuştur. Elde edilen veriler yorumlanarak, ilin tarımsal arazi varlığındaki değişimlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.Article Savur İlçesi’nin Cumhuriyet Dönemi Nüfus Gelişimi ve Nüfusun Özellikleri(Turkish Studies, 2022) Arpağ, Sezin; Bayartan, MehmetÇalışmamızda, Güneydoğu Anadolu bölgesinin Dicle bölümünde yer alan ve idari olarak Mardin iline bağlı Savur İlçesi’nin nüfus gelişimi ve özellikleri ortaya konmuştur. Çalışmamızın amacı Savur İlçesi’nde Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar ilçedeki nüfusun değişim seyrini, kır-şehir nüfusunun yıllara göre artış azalışını, nüfus artış hızını ve nüfusun yaş, eğitim ve ekonomik bağımlılık durumu gibi sosyo-ekonomik özelliklerini sayım yapılan yıllara göre ortaya koymaktır. TÜİK’den alınan nicel verilerle ilçenin demografik yapısı tablo ve grafiklerle görselleştirilip yorumlanmıştır. Çalışmamızda nüfusun tarihsel süreç içerisinde değişimi ve nüfusun nitelikleri üzerinde durularak gelecekte yapılacak planlamalara ışık tutmak ve ilçenin gelişmesini sağlamak amaçlanmıştır. Savur’da 2020 yılı itibariyle nüfus miktarı 26101’dir. 1950 yılında 40.876 olan nüfus miktarı bu tarihten itibaren azalmıştır. 1953 yılında Savur’a bağlı Ömerli’ nin ilçe olması nedeniyle nüfus miktarı azalmış ayrıca Mardin-Şırnak-Irak karayolu güzergahının değişmesi ile ilçe eski merkezi konumunu ve stratejik özelliğini kaybetmiştir. 1985 sonrasında yaşanan terör olayları ve ekonomik faaliyetlerin yetersizliği de büyükşehirlere yapılan göçleri hızlandırmış ve nüfusun azalmasına neden olmuştur. Nüfusun sosyo-ekonomik özellikleri 1985-2020 yılları arasında kıyaslama yapılarak incelenmiştir. 35 yıllık süreçte nüfusun yaş yapısı incelendiğinde çocuk nüfus oranı %51’den %30’a düşmüştür, yaşlı nüfus oranı ise%4’lerden %10’lara yükselmiştir. Bu durum nüfus artış hızının düştüğünü ve buna bağlı olarak bağımlı nüfusun toplam nüfus içindeki payının azaldığını göstermektedir. Cinsiyet oranına bakıldığında kadınların sayıca biraz daha fazla olduğu görülmektedir. Eğitim seviyesinde bitirilen eğitim durumuna göre lise ve yükseköğretim mezunlarının sayısının 2020 yılı itibariyle artış gösterdiği belirlenmiştir, okur-yazarlık oranı %40,6’dan %87,6’ya yükselmiştir. Savur’da kırsal nüfus günümüze kadar miktar olarak şehir nüfusunun üzerinde seyretmiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kadar ilçe nüfus miktarı azalmış fakat nüfusun niteliklerinde olumlu gelişmeler görülmüştür. İlçe nüfusunun artması ve ilçenin daha fazla gelişebilmesi için dışarıya göçün engellenmesi ve özellikle tarım ve turizm alanında var olan ekonomik potansiyelin girişimlerle desteklenmesi gerekmektedir. Nüfusun değişim seyrini izlemek ve nüfusun nitelikleri hakkında bilgi sahibi olmak ilçenin gelişmesini de sağlayacaktır.Article Yer Yüzey Sıcaklığının Termal Uzaktan Algılama Görüntüleri ile Araştırılması: Muş İli Örneği(Türkiye Uzaktan Algılama Dergisi, 2020) Mercan, ÇağrıFosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve çeşitli sanayi süreçleri atmosferdeki sera gazlarının birikmesine ve küresel bir sıcaklık artışına neden olmaktadır. Bu durum gerek biyolojik çeşitliliği ve gerekse de insanların yaşam konforunu olumsuz etkilemektedir. Küresel ölçekteki bu ısı artışı dünyamızın dış kabuğunun sıcaklığında da değişiklikler meydana getirmektedir. Yer Yüzeyi Sıcaklığı (YYS) olarak bilinen yerkürenin en dış yüzeyinin sıcaklık değerleri birçok farklı yöntem ile ölçülebilse de uzaktan algılama çalışmaları bu yöntemler arasında en ekonomik ve hızlı sonuçlar üretmesi nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma Muş ilinin uzun yıllar (29 yıllık) YYS değişimini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda Landsat 5 TM ve Landsat 8 OLI uydu görüntüleri kullanılarak 1990-2000-2005-2011-2019 yıllarına ait YYS haritaları üretilmiştir. Haritalarda bitki örtüsünün yoğun olduğu yerlerde YYS değerlerinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Muş ilinin YYS değerlerinde yıllara göre artış ve azalışlar görülse de genel olarak artan bir sıcaklık trendinin var olduğu söylenebilir. Muş ilinde ortalama sıcaklığın her yıl yaklaşık olarak 0.3 °C artış gösterdiği belirlenmiştir.