Fakülteler
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/14
Browse
Browsing Fakülteler by Scopus Q "N/A"
Now showing 1 - 20 of 30
- Results Per Page
- Sort Options
Article 1933 Londra Para ve İktisat Konferansı’nda Türkiye(2024) Meraklı, Erdem; Meraklı, Erdem; Department of History / Tarih BölümüBu çalışmanın amacı, 1929 Dünya Ekonomik Krizi’ne karşı uluslararası ortak çözümler bulunması düşüncesiyle Milletler Cemiyeti tarafından toplanan 1933 Londra Para ve İktisat Konferansı’nın gündem maddelerini ve sonuçlarını, Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk yıllarında izlenen ekonomi politikaları açısından değerlendirmektir. Büyük Buhran’ın etkili olduğu yıllarda devletler, krize karşı mücadele ederken birbirlerinden bağımsız iktisat politikaları izliyorlardı. Fakat bu durum sorunları çözmediği gibi, ekonomik krizi daha da derinleştiriyordu. Bu noktada konferanstan beklenen; ABD, Büyük Britanya ve Fransa gibi büyük devletlerin para politikaları ile gümrük duvarları üzerindeki anlaşmazlıklarının sona erdirilmesi ve küresel ekonomik krize karşı ortak önlemlerin alınmasıydı. Ancak konferans sonunda para politikalarında bir uzlaşmaya varılamadı ve konferansta imzalanan Gümrük Ateşkesi’nin ömrü ise sadece birkaç ay oldu. Diğer yandan konferansın katılımcı ülkelerinden Türkiye, bu dönemde gümrük duvarlarını yüksek tutuyor ve para politikalarında devalüasyon karşıtı bir siyaset benimsiyordu. Bu politika esasen, “merkezdeki” sanayileşmiş devletlerin aleyhine, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya genelinde işleyen sürecin bir parçasıydı. Çalışma ile ulaşılan sonuçlardan biri, Londra Konferansı’ndaki görüş ayrılıklarının, uluslararası konjonktürde Türkiye gibi bağımsız iktisat politikaları izlemek arzusunda olan “çevre” ülkelere avantaj sağladığı yönündedir. Makale ile varılan bir başka sonuç ise, küresel ekonomide Birinci Dünya Savaşı ile başlayıp 1929 Krizi ile hızlanan değişim sürecinin 1933’te Londra Konferansı’nda gün yüzüne çıkmış olmasıdır.Conference Object Citation - WoS: 0The Analysis of the Effects of Olfactive Stimulus in Learning in Context of Educational Technology(Elsevier Science Bv, 2013) Akpinar, Burhan; Özdaş, Faysal; Ozdas, Faysal; Yildirim, Bilal; Batdi, Veli; Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri BölümüWhen the educational Technologies, which are used in the process of learning-teaching process, are associated with sensory organs, the least used one becomes the olfactive stimuli. Nowadays, because of being foreground of visual-audio Technologies, Positivism is based on vision and audition but it ignores the other senses. Although seeing and hearing play important roles, the ineffectiveness of other senses is delusion in this process. In this delusion the impact of visual-audio Technologic devices from telescope to television, internet, mobile phones is inevitable. However sensation and learning is wholistic and based on togetherness of five senses. Thus, with the delusion olfactive stimulus which is rejected from the educational field is effective on senses, attention, concentration and memory in learning. The purpose of this study, which is in form literature review, is to discuss the nature of olfactive stimulus the effectiveness in education, areas of usage in context of educational technology, to deduce and to make suggestions. (C) 2013 The Authors. Published by Elsevier Ltd.Article Bazı Hayvan Figürlerinin Türk Sanatlarına Yansımaları(2023) Zorlu, İzzet; Zorlu, İzzet; Zorlu, İzzet; Eroglu, Ayse Aslıhan; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı BölümüHayvan figürlerinin bir yüzeye tasvir edilmesi, sanat adına yapılsın ya da yapılmasın milattan on binlerce yıl öncesine uzanan bir geçmişe sahiptir. Bu tasvirlerin izi sürüldüğünde bazen geniş coğrafyalarda aynı stilde betimlemeler yapılırken bazen de inanç sistemlerinin değişmesi ile üsluplarda minör farklılaşmalar görülmüştür. Tasvirlerdeki ortak ve ayrışan noktaların üstünde durulacağı bu çalışma ile figürlerin sembolizm ile anlamlandırılması da hedeflenmiştir. İslam öncesi Türk sanatı ile İslam dönemi Türk sanatı hayvan figürleri belirli bir sistem içinde gelişim göstermiş olup, büyük ölçüde aynı hayvanlara aynı anlamlar yüklenmiştir. İnanç sistemlerinin, coğrafyaların ve zamanın değişimi ile bu hayvan figürlerinin hem stillerinde hem de anlamlandırılmasında kayda değer farklılıklar gözlenmemektedir. İskit, Hun ve Uygur sanatını temsil eden üretimler; bu araştırmanın İslam öncesi Türk sanatını temsil etmekle birlikte Selçuklular, Artuklu Beyliği, Aydınoğulları Beyliği, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden üretimlere ait örnekler ise İslam dönemi Türk sanatını temsil etmektedir. Bir hayvanı mağara duvarına, madeni bir eşyaya, mimari bir yapı yüzeyine tasvir eden ya da bir dokumaya işleyen kişinin, hayvan seçimini neye göre yaptığı da merak uyandıran bir durum olarak araştırmamızda yer almaktadır. Semavi dinlerin henüz ortaya çıkmadığı dönemlerde insan ile doğa arasında oldukça kuvvetli bir ilişkinin olduğu, insanın aklının ve gücünün yetersiz kaldığı noktalarda bazı canlılara anlamlar yükleyip, cevabını bulamadığı olgulara bu şekilde çözüm ürettiği bilinen bir durumdur.Article Çemka Höyük: Yukarı Dicle Havzası’nda Bulunan Yeni Bir Ppna ve Geç Epipaleolitik Dönem Yerleşim Yeri(2019) Kodaş, Ergül; Kodaş, Ergül; Genç, Bülent; Genç, Bülent; Department of Archaeology / Arkeoloji BölümüSon yıllarda yapılan çalışmalar sonrası Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem A evresine tarihlenen, Körtik Tepe, Hasankeyf Höyük, Gusir Höyük ve Boncuklu Tarla gibibirçok yerleşim yeri tespit edilmiştir. Bunlardan bazıları aynı zamanda Geç Epipaleolitik tabakalar içermektedir. 2018 yılında tespit edilen ve Ilısu Barajı İnşaat Sahası’nda bulunan Çemka Höyük yerleşiminin ÇanakÇömleksiz Neolitik Dönem A evresine ve Geç Epipaleolitik Dönem’e tarihlenen tabakalar içerdiği düşünülmektedir. Çemka Höyük bu bağlamda Yukarı Dicle Havzası’nın Neolitikleşme süreci üzerine önemli yenibilgiler verecek önemli bir potansiyele sahiptir. Daha önce Körtik Tepe, Hasankeyf Höyük ve HallanÇemi’de kısıtlı alanlarda ve sondajlarda tespit edilen Geç Epipaleolitik dönem tabakalar Çemka Höyük’teyol yapımı sırasında açığa çıkan kesitlerden anlaşıldığı üzere yaklaşık 2 metrelik dolgulardan tespit edilmiştir.Book Part Citation - WoS: 1Citation - Scopus: 2Decolonizing Architectural Education: Towards an Affective Pedagogy(Taylor and Francis, 2017) Tan, Pelin; Petrescu, D; Trogal, K; Department of Architecture / Mimarlık BölümüArticle Ebüzziyâ Tevfîk’in Ne Edât-ı Nefyi Hakkında Tetebbuât Adlı Eseri Üzerine(2018) Mutlu, Gamze; Mutlu, Gamze; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüEbüzziyâ Tevfîk, Tanzimat döneminin önde gelen fikir ve sanatadamlarındandır. Tanzimat dönemi, yani 19. yüzyılın ikinci yarısı, diltartışmalarının yoğunlaştığı ve çeşitli dil meselelerinin masaya yatırılarakeleştirildiği bir dönemdir. Bu dönemde aydınlar arasında ikilem yaratanve tartışılan temel bazı konular imlâ, alfabe, Türk dilinin sözlüğü ve Türkdilinin grameri etrafında şekillenmektedir. Ebüzziyâ Tevfîk dedönemindeki dil tartışmalarına uzak kalmayarak 1909 tarihinde Ne Edât-ı Nefyi Hakkında Tetebbuât adlı eserini yayımlamıştır. Bir risale şeklindeolan eserde Ebüzziyâ Tevfîk, ‘ne... ne...’ bağlacının Tanzimatdönemindeki ikili durumunu ortaya koymuş ve konuyu dönemine göreetraflıca bir incelemeye tabi tutmuştur. Henüz yeni yeni semerelerinivermeye başlamış olan kavait ve belâgat kitapları yanında bir gramerkonusunu başlı başına ele alması, detaylıca işlemesi ve dönemin diltartışmalarının mahiyetini yansıtması dolayısıyla eser oldukça önemlidir.Bunun yanında, ‘ne... ne...’ bağlacının kullanımına dair 15. ve 19.yüzyıllar arasından sunulan zengin örnekler vesilesiyle Türk diline veTürk edebiyatına da kaynak niteliği taşımaktadır. Bu makalede, EbüzziyâTevfîk’in ‘ne... ne...’ bağlacının olumsuz yüklem ve fiilimsilerlekullanımını mümkün gösteren Tanzimat döneminin bazı kavait vebelâgat kitaplarına ve bu kitapların yazarlarına yönelttiği eleştiriler elealınacak ve bunlar hakkındaki düşünce ve tutumları açıklanmayaçalışılacaktır. Yeri geldikçe Ebüzziyâ Tevfîk’in eleştirilerinin haklı olup olmadığı irdelenecek, ele aldığı konuları kendi doğrularına göredeğerlendirdiği ve dolayısıyla subjektif bir şekilde hareket ettiğigösterilmeye çalışılacaktır. Bunlar yapılırken iddialarındaki kati ve nettavrı, dil mantığı ve eleştiri dehası ortaya konacaktır. Bu arada Ne Edât-ıNefyi Hakkında Tetebbuât’ın araştırıcılar tarafından neden dikkatlikullanılması gerektiği üzerinde durulacaktır. Son olarak ‘ne... ne...’bağlacı hakkındaki açıklamalarından dil, dil öğretimi ve atasözleriüzerine yorum ve görüşleri de değerlendirilecektir.Article Citation - WoS: 0El-hakîkatu’ş-şer‘iyye ve Cuzûruha’l-lugaviyye Bi Nazari’lmütekellimîn: Mefhûmu'l-îmâni Billâhi Nemûzecen(2018) Alkhattaf, Hasan; Department of Basic Islamic Sciences / Temel İslam Bilimleri BölümüŞeri hakikate farklı açılardan bakılmıştır. Usulcüler, dilciler ve kelamcılar şeri hakikat hakkında görüşlerini dile getirmişlerdir. Burada bizi ilgilendiren husus ise kelamcıların görüşüdür. Şeri hakikate bakış açısında Ehli sünneti temsil eden Maturidi ve Eşari ekolü ile Mutezile ekolü arasındaki ihtilaf açıktır. Mutezile ekolü şeri hakikati dil kurallarından tamamen ayırmıştır. Çünkü din, şeri hakikate önceden bulunmayan yeni anlamlar yüklemiştir. Eşari ve Maturidi ekolü ise şeri hakikat için dili temel almıştır. İbn- Hazm ise anlam açısından Eşari ekolüne ön yargılı olmakla beraber Mutezile ekolüne daha yakındır. Bu farklılığın üzerine ‘iman ve amelle alakası’ noktasında bir ihtilaf meydana gelmiştir. Mutezile ekolü ve Hariciler ameli, imandan bir parça saymışlardır, bu da Haricileri tekfir etmeye kadar götürmüştür. Mutezile ekolünde ise ‘İki makam ve mekân arasında bir mekân’ demelerine yol açmıştır. Ehli sünneti temsil eden Maturidi ve Eşari ekolünde ise bunun aksine amel, imanın tamamlayıcısıdır. Bu araştırmada bunu ele alacağız.Article Citation - WoS: 0Citation - Scopus: 0Evaluation Of The Relationship Between Foreign Trade Liberalization And Unemployment Within The Framework Of The Heterogeneous Firm Model;(Sosyoekonomi Society, 2022) Çirkin, Zeynep; Göksel, T.; Department of Economics / İktisat BölümüThis study investigates how foreign trade liberalization affects unemployment by using the Melitz model (2003), which is one of the intra-industry trade models expressing trade between countries with similar technologies, preferences, and cost structures that make up a large part of international trade. The Melitz model (2003) is remodelled by efficiency wage theory to endogenize unemployment. The model is solved by numerical method. It is assumed that market expansion and competition in the market occur simultaneously. The effect of liberalization on unemployment varies depending on which of two factors, market expansion or competition, dominates the other. According to the results, unemployment decreases when market expansion dominates the competition, while unemployment increases if competition dominates market expansion. In addition, it has been observed that there is an increase in the total amount of production, productivity, and unemployment insurance when market expansion is dominant. Also, it has been observed that there is a decrease in the total amount of production, productivity level, and unemployment insurance when competition in the market is dominant. © 2022, Sosyoekonomi Society. All rights reserved.Article Citation - WoS: 5Citation - Scopus: 5Examining Student Opinions on Computer Use Based on the Learning Styles in Mathematics Education(Turkish Online Journal Educational Tech-tojet, 2012) Ozgen, Kemal; Bindak, Recep; Bindak, RecepThe purpose of this study is to identify the opinions of high school students, who have different learning styles, related to computer use in mathematics education. High school students' opinions on computer use in mathematics education were collected with both qualitative and quantitative approaches in the study conducted with a survey model. For this purpose, 388 high school students were included in the study. A learning style inventory, questionnaire form and interview questions were used as the data collection instruments. Frequency, percentages and chi-square analysis were used in the analysis of quantitative data and content analysis was used in analyzing the qualitative data. The results of the study showed that students with a diverger and accommodator learning styles have more positive opinions regarding computer use in the mathematics education compared to the students with assimilator and converger learning style.Article Citation - WoS: 13Citation - Scopus: 12Fatty Acid Composition of Root and Shoot Samples of Some Astragalus L. (Fabaceae) Taxa Growing in the East and Southeast of Turkey(Tubitak Scientific & Technological Research Council Turkey, 2013) Keskin, Cumali; Keskin, C.; Kaçar, S.; Kaçar, Semra; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri Bölümü; Department of Nutrition and Dietetics/ Beslenme ve Diyetetik BölümüThe fatty acid compositions of root and shoot samples of some Astragalus L. (Fabaceae) taxa [A. gossypinus Fisch.] A. amblolepis Fisch.] A. edmondi (Kuntze) Sheld.] A. tigridis Boiss.] A. aleppicus Boiss.] A. suberosus Banks & Sol. subsp. suberosus Banks & Sol.] A. gummifer Labill.] A. diphtherites Fenzl var. diphtherites Fenzl, and A. gymnalopecias Rech.f.] growing in the east and southeast of Turkey were determined by gas chromatography. Astragalus species contained palmitic (C 16:0) (20.13%-53.8%), linoleic (C 18:2ω- 6) (13.25%-41.06%), oleic (C 18:1ω-9) (5.78%-25.7%), linolenic (C 18:3ω-3) (6.1%-22.89%), and stearic acid (C 18:0) (5.16%-13.1%) in the roots and linolenic (8.9%-51.42%), palmitic (20.16%-44.88%), linoleic (7.34%-27.57%), oleic (2.45%-17.91%), and stearic acid (4.28%-8.31%) in the shoots as major components. In this study the fatty acid composition of Astragalus species showed uniform fatty acid patterns. Palmitic and stearic acids were the major saturated and linoleic and linolenic acids were the major unsaturated fatty acids in the roots and shoots. © TÜBİTAK.Article Citation - WoS: 12Citation - Scopus: 17Gastronomy Tourism Through Tea and Coffee: Travellers' Museum Experience(Emerald Group Publishing Ltd, 2021) Seyitoglu, Faruk; Seyitoğlu, Faruk; Alphan, Eda; Department of Tourism Guidance / Turizm Rehberliği BölümüPurpose - The main aim of the present research is to investigate the tea and coffee experience of travellers around the world and clutch the dimensions of tea and coffee museum experience. Design/methodology/approach - Travellers who had experienced tea and coffee museums were purposefully selected as a sample group for the study. As tea and coffee museums that are benefiting from user-generated content (UGC) are limited, a qualitative multiple case study method has been chosen to enrich more comments and obtain more data. For the data gathering, as a UGC platform, TripAdvisor was benefited. Findings - According to an inductive content analysis of reviews, the model of dimensions of tea and coffee museum experience that consist of nine main categories revealed: educational experience, authentic experience, memorable experience, participatory experience, shopping experience, atmosphere, facilities, employees and tour guides and negative experiences (negative staff attitudes and skills, lack of foreign language explanations and cleanliness). Originality/value - To the best of the authors' knowledge, this study is the first to examine the tea and coffee museum experience of travellers around the world. It contributes to the gastronomy literature by providing the dimensions of the tea and coffee museum experience.Article Importance of Curcumin Effect and Asprosin Level on Glucose Metabolism in Diabetic Rats(2023) Gökdemir, Gül Şahika; Atmaca, Mukadder; Gokdemir, Gul Sahika; Gökdemir, Mehmet Tahir; Gökdemir, Mehmet Tahir; Taşdemir, Ezel; Yokus, Beran; Department of Internal Medical Sciences / Dahili Tıp Bilimleri Bölümü; Department of Basic Medical Sciences / Temel Tıp Bilimleri BölümüAsprosin is a new hormone secreted mainly from white adipose tissue. It may be associated with the pathogenesis of obesity, diabetes and some metabolic diseases. The changes in plasma asprosin levels of experimental diabetic rats and the relation of these changes with liver glucose metabolism and some diabetes parameters were investigated, and the effects of metformin, gliclazide or curcumin treatment on plasma asprosin levels were tried. The study was designed as an animal model in diabetic rats The albino rats were divided into five groups. To induce diabetes, a single dose of STZ was injected intraperitoneally. Diabetics rats were treated intragastrically with metformin (D+Metformin group), gliclazide (D+Giliclazide group) or 20 curcumin (D+Curcumin group) for eight weeks. Fasting blood glucose, insulin levels and other parameters were measured. Plasma asporsin levels of untreated diabetic rats increased significantly (P<.001). Although the plasma asprosin levels of diabetic rats treated with the rugs were significantly lower (P<.001). Fasting blood glucose levels of diabetic rats treated with the drugs were found to be remarkably lower than the diabetic control values (P<.001, respectively). There was no significant difference in the insulin levels and HOMA- IR between these three groups. Curcumin treatment provides significant improvements in plasma asprosin level and diabetes parameters. The increase in plasma asprosin level in diabetic rats may be one of the main reasons that facilitate the development of the disease or is responsible for its pathogenesis. Our findings support the idea that curcumin may be an important treatment option for diabetes.Article Citation - WoS: 6Citation - Scopus: 7Inclusive Mental Health Support for International Students: Unveiling Delivery Components in Higher Education(Cambridge University Press, 2024) Sakız, Halis; Jencius, M.; Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri BölümüThis study examines the delivery components of inclusive mental health services in higher education, centering on international university students. Through interviews with 32 participants at a state university in the United States, including students, counseling staff, and faculty, six key themes emerged: mental health professionals' multicultural self-awareness, focus on reparative services, mainstream mental health theories and approaches, professionals' cultural background, faculty involvement and physical space and confidentiality. These findings underscore the importance of training for professionals, expansive mental health offerings, incorporation of diverse approaches, confidentiality, active faculty participation and suitable physical environments. By addressing these components, universities can enhance the quality of mental health support for international student populations, promoting their overall well-being and academic success. © The Author(s), 2024. Published by Cambridge University Press.Article Kül Tégin Yazıtının Kuzey Yüzünde Geçen Y1S1R1 Kelimesi Üzerine(2021) Atsız, Mahsun; Atsız, Mahsun; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüKül Tégin Yazıtı, II. Doğu Türk Kağanlığı külliyatının önemli bir parçasını teşkil eder. 1889 \ryılında, Rus arkeolog Nikolay Mihayloviç Yadrintsev tarafından bulunan bu yazıtla ilgili \rgeçmişten günümüze kadar pek çok yayım ve okuma yapılmıştır. Yazıtın kuzey yüzünün 10. \rsatırında öd t(e)ŋri Y1S1R1 kişi oglı kop ölg(e)li törüm(i)ş şeklinde geçen cümlesi de, araştırmacılar \rtarafından genel olarak iki türlü okunmaktadır. Birinci görüşe göre, buradaki kelime (a)ys(a)r\rolarak okunup “Zaman Tanrısı buyurduğu için insanoğlu hep ölümlü yaratılmış.” şeklinde \rçevrilmelidir. Diğer görüşe göre ise kelimenin doğru okunuşu y(a)s(a)r olmalı ve “Zamanı \rTanrı yaşar, insanoğlu hep ölümlü yaratılmış.” olarak çevrimi daha doğrudur. \rBu makalede, öncelikle Kül Tégin Yazıtının kuzey yüzünde geçen bu kelimenin Wilhelm \rRadloff, Vilhelm Thomsen, Sergey Yefimoviç Malov, Hüseyin Namık Orkun, Sir Gerard \rClauson, Talat Tekin, Muharrem Ergin, Mehmet Ölmez, Ahmet Bican Ercilasun, Osman Fikri \rSertkaya, Erhan Aydın gibi araştırmacılarca nasıl ele alındığına ve çevrildiğine yer \rverilecektir. Daha sonra ise (a)ys(a)r şeklinde okumanın doğru olacağı görüşü benimsenecek \rve bu okumanın fonetik, morfolojik ve sentaktik gerekçeleri ortaya konacaktırArticle Citation - WoS: 2Lake Van Basin Urartian Period Road Routes Survey: First Preliminary Report (2017-2018): Muradiye And Tuşba Districts(TARIH INCELEMELERI DERGISI, 2021) Genç, Bülent; Kuvanç, Rıfat; Genç, Bülent; Department of Archaeology / Arkeoloji BölümüFor about two-hundred-fifty years between the mid-9th - early 6th centuries BC, the Urartian Kingdom established its hegemony in Eastern Anatolia and the neighboring regions of Northwestern Iran, Nakhchivan, and Armenia, as the most influential political, military, and economic power of its time. Despite the rugged geography and rough climatic conditions of this mountainous terrain, the Urartu thrived by developing a centralized administrative state apparatus. Urartu excelled in many areas of state-building, including road networks. Particularly textual sources and supporting archaeological evidence demonstrate the importance of road networks for the Urartian state. Surveys in Tushba and Muradiye districts have allowed us to identify the main route of the northern capital road, which continues north and reaches Muradiye Plain, and an alternative northern route that follows the Karasu Stream valley towards Muradiye Plain. An eastern route, which enabled the kingdom to exert control in Northwestern Iran, goes through Özalp district of Van province across the modern border to Iran and reaches Hoy and Salmas. These alternative and auxiliary routes along deep canyons that developed over time suggest that the Urartian state had established an intricate security web in its dominion.Article Citation - WoS: 0Latest Remaining the Muslims (Moorish) in Andalusia Exile From Spain (1609-1614)(Dinbilimleri Akad Arastirma Merkezi, 2013) Bilgin, Feridun; Bilgin, Feridun; Department of History / Tarih BölümüAfter the Muslim conquest of Spain (93/711) the movement of Reconquista (reconquer spain) which is started by cristians, had important successes with the occupation of important Muslim cities such as Toledo (478/1085), Cordoba (634/1236) and Seville (646/1248). Because of this movement the Muslims of Andalus who were gradually losing their power lost altogether their military and political hegemony in Spain with the occupation of Granada (898/1492), the capital of the Nasrids. Some time later (905/1499) the church set up the Inquisition and Spanish rule in order that the Muslims (Moriscos) who had in their own fatherland been reduced to pariah status took up the Catholic religion. In the royal orders that were being published everything that had to do with Islam and Muslims was forbidden and the churches continued with their teaching and education activities and the Inquisition courts with their trials and persecutions in order to punish the "apostates". At the end of the processes of persuasion, persecution, deportation and punishment the belief that the Muslims who were forced to pretend were not sufficiently assimilated, that they kept their distance as regards integration into Christian society and that they made common cause with the enemies of Spain (Ottomans, France and North African dynasts) led to an event of mass exile (1018/1609) that can be characterised as the most merciless and immoral process of the seventeenth century. The exile (expulsion) not only dragged Spain into financial, social and economic chaos but also was a tragedy for the about 340.000 Muslims who were drived out by force from their homes and resulted in the loss of life of tens of thousands during the journey and in the areas where they settled.Article Madde Kullanımı ve Madde Bağımlılığıyla Mücadelede Türk Medyasının Samimiyetinin Değerlendirilmesi: "Baron" Söylemi Örneği(2018) Işık, Mehmet; Eşitti, Şakir; Işık, Mehmet; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema BölümüBu çalışma Türk medyasının madde kullanımı ve bağımlılığı ile mücadeleye destek konusundaki samimiyetini Baron kavramı çerçevesinde sorgulamakta ve baron kavramının hangi dilsel ve söylemsel stratejilerle dolaşıma sokulduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda en yüksek tiraja sahip üç gazete olan, Hürriyet, Sözcü ve Sabah gazetelerinin internet sitelerinde Ocak-Kasım 2016 döneminde büyük miktarda uyuşturucu kaçakçılığı yapan kişilere ilişkin haberler, Teun A. Van Dijk’ın geliştirdiği eleştirel söylem çözümlemesi modeli çerçevesinde çözümlenmiştir. Çalışmada elde edilen verilere göre büyük miktarlarda uyuşturucu/uyarıcı madde kaçakçılığı yapan ve Türk Medyası tarafından “baron” olarak adlandırılan kişilerle ilgili haberlerin okuyucuya oldukça magazinsel ve özendirici bir dille, abartılarak aktarıldığı tespit edilmiştir. Uyuşturucu ile ilgili yapılan haberlerde Uyuşturucu kaçakçılığının yarattığı bireysel, toplumsal ve ekonomik sorunlara eğilmek yerine “baronların” bireysel yaşam ve başarı öykülerine, yaptıkları uyuşturucu kaçakçılığının büyüklüğüne, kurnazlıklarına, hapishanelerden nasıl kaçtıklarına ya da nasıl yakalandıklarına ilişkin bilgiler verildiği; böylelikle sorunun bağlamından uzaklaştırıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Aynı medyanın, küçük miktarlarda uyuşturucu/uyarıcı madde satan kişiler hatta suça itilen çocuklar için bile “zehir taciri” ifadesini kullanması ise medyanın madde kullanımı ve bağımlılığı ile mücadele konusundaki samimiyetini sorgulamaya açmaktadır. Başka bir ifade ile “baron” söylemi, Türk medyasının madde kullanımı ve bağımlılığı ile mücadeledeki samimiyetini/samimiyetsizliğini ortaya koyan bir turnusol kâğıdı niteliği taşımaktadır.Article Mardin Mimarlık Mirasında Mimarbaşı Lole'nin Rolü(2024) Kutlu, İzzettin; Kutlu, Izzettın; Şimşek, Deryanur; Şimşek, Deryanur; Department of Architecture / Mimarlık BölümüMardin'in tarihi dokusu üzerinde en belirgin etkiyi bırakan figürlerden biri olan Ermeni asıllı Mimarbaşı Lole, 19. ve erken 20. yüzyılda birçok önemli eserin inşa sürecinde aktif rol üstlenmiş ve onarım süreçlerinde yer almıştır. Çalışma, Mardin'in çok katmanlı tarihi dokusu içerisinde yer edinmiş bir yapı ustasının, günümüze kadar ulaşmış ve kendisine atfedilmiş eserlerinin detaylı bir belgelemesini yapmayı amaçlamaktadır. Mimarbaşı tarafından inşa edilen veya onarımı gerçekleştirilen eserleri tespit etmek ve inşa pratiğini ortaya koymak amacıyla dört aşamalı bir yöntem kullanılmıştır. İlk aşamada literatürden elde edilen veriler doğrultusunda kendisine atfedilen eserler belirlenmiştir. İkinci aşamada Mardin tarihi dokusunda bu eserlerin çevresi ile kurduğu ilişkinin tespiti için harita oluşturulmuş ve üçüncü aşamada özelliklerine göre tablolaştırılmıştır. Son aşamada, ardışık bir yaklaşımla eserler ve özellikleri incelenmiş ve inşa pratiğinin zaman içinde nasıl evrildiğine dair değerlendirmelere yer verilmiştir. Kentin farklı alanlarında konaklar, kiliseler, eğitim ve idari yapıların da arasında yer aldığı birçok eserde etkin rol aldığı görülmüş ve bölgede belirli bir mimari ve kültürel formasyonun mevcutta yer aldığı, Lole tarafından ortaya konan formasyonun bunun dışında olmadığı sonucuna varılmıştır.Article Metal Kilinin Sanatsal Alanda Yeniden Var Oluşu: Bir Sosyal İnovasyon Olabilir Mi(2020) Yeşilmen, Nesrin; Osmanbaşoğlu, Gülsen Kaya; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı BölümüBu çalışma, sosyal inovasyon ve sosyalgirişimcilik kavramlarını açıkladıktan sonrateknolojik yenilikler ile farklı sanatsalyaklaşımların bir araya getirilmesinden sosyalinovasyon örneği oluşturulabilir mi sorusunametal kili örneği üzerinden cevap aramaktadır.Bu yapılırken, sosyal inovasyonun yenilik iletoplumsal faydayı bir araya getiren yanıirdelenecek ve yenilikçi sanatsal yaklaşımlardanbir tanesi olarak metal kilinin sanatsal alandakullanılmasının nasıl bir toplumsal faydayadönüştürülebileceği incelenecektir. Sosyalinovasyon kavramının sanata yansımaları sonyıllarda dünya literatüründe yer bulmayabaşlamış fakat Türkiye’de yer alan literatürdeihmal edilen bir alan olarak karşımızaçıkmaktadır.Bir asır önce takı denince akla ilk gelenmalzemeler değerli madenler ve değerli süstaşları olurken 21. yüzyıla gelindiğinde bu bakışaçısının değiştiği görülmektedir. Malzeme veteknik geri plana atılmış takının söylem dili dahaönemli hale gelmiştir. Kültürel mirasın sanatsaldüzeyde korunmasının ve dönüştürülmesinin biraracısı olarak metal kilinin kullanım alanındakiyeniklerin, sosyal inovasyon kavramı eksenialtında incelenebileceği önerilmektedir. Ayrıcaçalışmada metal kili ve geleneğimizin bir parçasıolan nakışların bir arada kullanıldığı takılardanörnekler verilecektir.Article Citation - WoS: 0Negotiation, Speed, Politics: Use of Digital Technologies in International Mediation(İstanbul Üniversitesi, 2024) Ateş Burç, Safiye; Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler BölümüYeni dünya düzeninin (covid ve post-covid dönemler) süper hızlandırılmış (yüksek hızlı) yaşam deneyimleri ve zorlayıcı uygulamaları, uluslararası aktörlerin müzakere ve çatışma çözme becerilerini de etkilemiş ve değiştirmiştir. Günümüzde pandemi ve teknolojik gelişmelerle birlikte hızlanma birçok alanda zorunluluk haline gelmiştir. Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere birçok uluslararası arabulucu da Covid-19 pandemisinde mekanı ve zamanı delen dijital teknolojilerden büyük ölçüde yararlandı. Peki ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişimin yüksek hızda devam ettiği günümüz dünyasında müzakereler ve politikalar da bu hıza eşlik etmeli mi? Eğer öyleyse, hızlandırılmış ve sanallaştırılmış siyasi pratikler çatışma çözümünde nasıl ele alınmalıdır? Dijitalleşmenin uluslararası arabuluculuk üzerindeki etkisi nedir? Bu sorular etrafında şekillenecek olan bu makalede, dijitalleşme, hız(lanma), siyaset ve çatışma çözümü arasındaki ilişki, özellikle pandeminin en travmatik döneminde (Mart 2020-Mart 2021) farklı BM misyonlarının barış yapım pratiklerine ilişkin siyasi raporlarının içerik ve söylem analizi yardımıyla eleştirel bir şekilde tartışılmaktadır. Bu çalışmada siyaset ve müzakere, zamana ihtiyaç duyduğu için hız bariyerlerine sahip olması gerektiği ama yüksek hızlı toplumun gelişmelerinden ve alanından da soyutlanamayacağı için sanal alanı her an takip edip ihtiyaç duyulduğu anda dahil olması gerektiği sonucuna varılmıştır. Misyonların rapor analizlerinin de gösterdiği üzere özellikle pandemide dijital teknolojilerin etkin kullanımı arabuluculukta hızlı bir dönüşüme (gelenekselden siber-arabuluculuğa) yol açmış ve çatışma çözümü faaliyetleri kesintisiz bir şekilde sürdürülebilmişse de dijitalleşmenin tehlikeleri ortadan kalkmış değildir.