Genç, Bülent
Loading...
Name Variants
Job Title
Doç. Dr.
Email Address
Main Affiliation
Department of Archaeology / Arkeoloji Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Scholarly Output
18
Articles
14
Citation Count
0
Supervised Theses
3
18 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 10 of 18
Master Thesis Denizli Müzesi'ndeki Bir Grup Metal Eserin Restorasyon ve Konservasyonu(2024) Genç, Bülent; Genç, BülentTaşınabilir kültür varlıklarından olan metal eserleri korumak, uygun konservasyon adımları ile başlayıp, müze depolarını uygun çevresel koşullara dönüştürmekle devam eder. Kültür varlıklarının dünya çapındaki önemi, malzemenin özellikleri, kullanım şekli ve çevresel faktörlerle sıkı bir şekilde ilişkilidir. Kültür varlıklarını depolama, çevresel etkenleri belirleme, olası riskleri tanımlama ve en aza indirme, bozulma süreçlerini yavaşlatma ve eserlerin ömrünü uzatma, kültür varlıklarını korumanın temel amacını oluşturur. Bu çalışmada, Denizli Müze Müdürlüğü tarafından yürütülen Hieropolis Kuzey Nekropolü 2014 Yılı Kazısı, Çivril-Koçak 2017 Yılı Kurtarma Kazısı ve Bekirler Nekropolü 2017-2018 yılı Kurtarma Kazısı'nda ele geçen MÖ 2. yy ile MS 6. yy a tarihlenen metal eserlerin restorasyon ve konservasyon uygulamaları yer almaktadır. Bu çalışmada, metal eserlerin topraktan çıkarıldığı andan itibaren müze vitrin ve depolarına ulaşıncaya kadar geçen restorasyon-konservasyon süreci ele alınmaktadır. Bu sayede, metal eserlerin varlıklarını daha uzun yıllar sürdürebilmelerini sağlamak amaçlanmaktadır.Article Excavations at the Van Fortress, the Mound and the Old City of Van in 2012(Colloquium Anatolicum XII/Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü: 193-210., 2012) Genç, Bülent; Avcı, Can; Genç, Bülent; Akgün, Rıza Gürler; Tan, ArmağanThe capital of the Urartians, a kingdom centred at Lake Van basin be tween the ninth and the sixth centuries BC, was at the city of Van/Tushpa. The city of Van comprises a citadel rising on top of a mass of conglomerate rocks measuring 1345 m long, 200 m wide and 100 m high, and a lower city surrounding the citadel (Fig. 1). The lower city of Van in the Urartian period comprised the area known as The Mound of Van Fortress to the north of the citadel and the old city of Van to the south of the citadel. This area has been inhabited from the Early Bronze Age to the early twentieth century AD. The fortifications and foundations troughs of the citadel, building floors easily discernible on the rock-hewn platforms, open-air cult areas, rock-tombs for kings, royal annals inscribed on rock surfaces, inscribed stelae, and construc tion inscriptions all indicate an advanced and large state structureArticle Urartian Cult of the Stelae and New Discoveries at Aznavurtepe and Yesilalic (Ashotakert)(Journal of Ancient Near Eastern Religions, 2022) Genç, Bülent; Işık, Kenan; Genç, Bülent; Konyar, ErkanThe Urartian Kingdom is recognized for its idiosyncratic religious architecture and ritual practices. Tower-temples (susi) at the peak of citadels, dedicated to the "national" god Haldi constitute the most essential element of religious architecture. Additionally, cult areas with an altar and uninscribed stelae on pedestals, best known from Erzincan/Altuitepe, demonstrate that there were different types of sanctuaries in the Urartian world. Veneration of stelae is also known from depictions in seal-impressions. Recent discoveries of an open-air sanctuary with stelae at Varto/Kayandere and uninscribed stelae at Aznavurtepe and Yesilalic bear witness to the wide distribution of this cult. Although discoveries at Altintepe and Varto/Kayandere led to an association of stelae with funerary cults, inscriptions that speak of Haldi worship in front of stelae (pulusi) strongly suggest that stelae sanctuaries on the slopes of citadels must be related with the Haldi cult, in whose name susi and temple complexes (E.BARA) were built in citadels.Article Waldemar Belck ve Carl Friedrich Lehmann’ın Araştırmaları(2019) Genç, BülentTowards the end of the 19th century, Waldemar Belck and Carl Friedrich Lehmann-Haupt were granted a permit by the Ottoman state and conducted surface surveys in the areas that roughly correspond to the territory of the Urartu Kingdom centered around the Lake Van basin. In this article, the surveys of Belck and Lehmann-Haupt and their results are evaluated through their own publications and the way these surveys were reflected in the Ottoman archival documents are discussed. In particular, reports sent to the center about their work and purpose, including the problems caused by their attempts to excavate although excavations were not within the scope of the permits they obtained, the excavations they reported to have conducted at Toprakkale and their results, and illicit excavations carried out at Nimrud are discussed in detail. Whether or not Belck and Lehmann-Haupt carried out excavations at Toprakkale along with surveys they conducted at various areas is discussed by comparing their publications and archival data.Article Yontmataş Bulgular Işığında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Yeni Bir Çanak-çömleksiz Neolitik Dönem Yerleşim Yeri: Tarin Mağarası(2021) İpek, Bahattin; Genç, Bülent; Dinç, Onur; Kodaş, Ergül; Çiftçi, Yunus; Tümer, Hale; Kodaş, ErgülYukarı Dicle Vadisi ile Yukarı Habur Bölgesi arasında bulunan Tur Abdin dağ sırası üzerinde bulunan Tarin Mağarası yontmataş buluntuları Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem’in erken evrelerine ve Paleolitik Çağ’a tarihlenmektedir. Bir mağara ve terası üzerinde bulunan yerleşim yerinde yontmataş aletler dışında başka bir buluntuya rastlanmamıştır. Söz konusu mağaranın çevresinde ele geçen Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem yontmataş aletler Güneydoğu Anadolu’da daha çok höyükleşme konteksti üzerinden tanımlanan bu dönemin bölgede daha dağlık alanlarında bulunan mağaralarda veya mağara teraslarında da farklı bir model olarak yaşanmış olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca aynı bölgede bulunan derin vadiler içerisinde veya mağara teraslarında tespit edilen diğer yontmataş buluntu alanları Geç Epipaleolitik ve Neolitik Çağ’da söz konusu dağlık bölgede düşünüldüğünden daha yoğun bir yerleşmenin söz konusu olduğunu destekler niteliktedir.Article Hırbe Helale Nekropol Alanı 2018 Yılı Kazıları(Artuklu İnsan ve Toplum Bilim Dergisi, 2018) Kodaş, Ergül; Genç, Bülent; İpek, Bahattin; Lebedan-Kodaş, Charlotte; İpek, Bahattin; Erdoğan, NihatMardin Artuklu Üniversitesi Kampüs Alanı içerisinde bulunan Arkeolojik alanda Hırbe Helale olarak tescilli alanda 2018 yılında yapılan mezar kazısı çalışmaları içermektedir.Master Thesis Boncuklu Tarla Yerleşimi Çanak Çömleksiz Neolitik A'dan B'ye Geçiş Dönemi Öğütme Taşları ve Havanelleri(2024) Genç, Bülent; Genç, BülentBoncuklu Tarla, Ilısu ve HES projesi kapsamında 2008 yılında iki farklı ekip tarafından yapılan yüzey araştırmalarında saptanarak incelenmiştir. 2012'den beri gerçekleştirilen kurtarma kazıları Mardin Müze Müdürlüğü başkanlığında ve 2021 yılı itibariyle Doç. Dr. Ergül Kodaş'ın bilimsel danışmanlığında kazılar yürütülmektedir. Boncuklu Tarla buluntuları, Mardin Bölgesi'nin Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'i açısından günümüze kadar kazısı yapılan ilk yerleşim yeri olmasının yanı sıra hem Yukarı Dicle Bölgesi hem de Kuzey Mezopotamya Neolitikleşme süreci üzerine önemli bilgiler sunmaktadır. Yaklaşık olarak 12.000 yıllık bir tarihe sahip olan yerleşim yerinde açığa çıkarılan öğütme taşları ve havanelleri ile ilgili yapılacak çalışmalar ile yeni veriler tespit edilmiş ve bu verilerin Yukarı Dicle Vadisi'ndeki çağdaş yerleşim yerleriyle karşılaştırılması yapılarak, bölgedeki neolitikleşme sürecindeki öğütme taşları ve havanellerinin hem kronolojik gelişimi hem de kültürel bağlamdaki varlıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada, öğütme taşlarının içinde bulunduğu taş alet endüstrisinin anlaşılabilmesi açısından öncelikle, arkeolojik materyal kültüründe genel hatlarıyla öğütme taşlarının ne olduğu ve en basit formdan kompleks formlara nasıl bir tipolojik değişimin görüldüğü, öğütme taşlarının neden gereken önemi görmediği ve nasıl bir çalışma metodolojisi ile çalışılması gerektiği kısaca açıklanmaya çalışılacaktır.Article Khorsabad/dūr-šarrukin Kazısı ve Asar-ı Atika\rMizamnamelerine Etkisi(İstanbul Üniversitesi, 2021) Genç, BülentMusul’a Fransa konsolosu olarak atanan Paolo Emilio Botta ile 19. yüzyılın son\rçeyreğinde Mezopotamya Arkeolojisi’nde önemli değişimler yaşanmaya başlar.\rBotta’nın Musul çevresinde yaptığı araştırmalar sırasında Khorsabad köyünden\rgelen bir kişi, bir tepenin üzerine inşa edilmiş kabartmalarla bezeli taşlar ve\ryazıtlardan bahseder. Kuyunjik’teki üç ay süren yorucu çalışmalardan sonra Botta,\r20 Mart 1843’te bir grup işçisini Khorsabad’a göndererek kazıya başlatır. Ancak\rBotta’nın Musul’daki çalışmalarında bir süre sonra bazı problemler baş göstermeye\rbaşlar. Özellikle vilayetteki Mehmed Paşa’nın çeşitli engeller oluşturduğu\rgörülmektedir. Bu bağlamda Botta’nın kazı izin ve belgelerini, Musul Paşası’nın\rengellerini ve Botta’nın Khorsabad’ta yaşadığı hikâyenin ayrıntılarını, arka planını\rve konu ile ilgili yazışmalarını öğrenmek için Osmanlı Arşivi’nde araştırmalarda\rbulunduk. Botta’nın Khorsabad’da yaşadığı problemler, kazı iznine ve kazı evi\rinşasına dair şartlar, Botta’nın bahsettiği ve köy evlerinin yanında bir kale gibi\rçizilerek İstanbul’a gönderilen kazı evinin planı ve köylülerin Botta’nın çalışmalarına\rve kazı evine karşı sunduğu dilekçeler gibi belgelerle karşılaştık. Bu makalede\rsöz konusu belgeler üzerinden Botta’nın kazı dönemlerini, izin belgelerini ve\rkarşılaştığı problemleri yeniden okumaya çalışarak bu dönemin nasıl ele alındığını\rve nasıl değerlendirildiğini anlamaya çalıştık. Özellikle Khorsabad bağlamında\rBotta’ya verilen kazı iznini ve maddelerini gözden geçirerek sonraki Asar-ı Atika\rNizamnameleri’ne katkısını irdeledik.Article Van Kalesi Analıkız Yapısı: İşlev ve Kronolojisine Dair Bir Değerlendirme.(İstanbul Üniversitesi Yayınevi, 2019) Genç, Bülent; Konyar, ErkanÖzet: Van Kalesi'nin kuzeydoğu yamaçlarında, ova düzeyine yakın bir yükseltide Analıkız veya Hazine Kapısı olarak adlandırılan kaya anıtı yer almaktadır. Anıt ana kayaya işlenmiş bir platform ve gerisinde yine ana kayaya açılmış iki adet anıtsal nişten oluşur. Marr ve Orbeli'nin 1916 yılında gerçekleştirdikleri kazılardan bu yana Analıkız alanının işlevi, sitadelle ilişkisi, krallık açısından önemi, inşa evreleri ve mimari tasarımı hakkında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmamıştır. Literatürde bu alan genel olarak Açık Hava Kutsal Alanı olarak tanımlanmıştır. Lehmann-Haup'tun 1898'lerde alanın kuzeyinde yer alan drenaj kanallarını kurban kanalı olarak tanımlaması açık hava kutsal alanı tanımını yerleştirmiş ve sonraki çalışmalara referans olmuştur. Bu makalede alanla ilgili literatür ve hikayeleri ve kazı sonuçları tekrar değerlendirilerek yeniden tanımlanmaya çalışılmıştır. Minua ile başlamış olması muhtemel inşa faaliyetlerinin I. Argişti ve II. Sarduri ile devam ettiği yönündeki tespitler, bu alanın yapım evreleri de göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Analıkız yapısının aslında açık hava kutsal alanı olmayabileceği, krallık için sadece başkente özel ünik bir anıtsal birim olabileceği ele alınmıştır. Söz konusu birimin kralların kroniklerinin yazılı olduğu stellerinin toplu olarak bulunduğu bir alan olabileceği ve bütün çevresel özellikleriyle beraber kapalı bir alan olabileceği arkeolojik ve filolojik kanıtlar üzerinden tartışılmıştır. Abstract: On the northeast sides of the Van Fortress, an elevation nearby, stands a rock monument on the plain named Analıkız or also called Hazine Kapısı. The monument consists of a platform engraved into the rock and two monumental niches. Yet ever since the excavations conducted by Marr and Orbeli in 1916, there have been no detailed examinations or evaluations of the functions of the field, the relationship to the citadel, its importance for the kingdom, the levels of construction or architectural design. In literature, this field is generally recognized as Open Air Sanctuary or the way Lehmann-Haupt defined in 1898. In this study, we attempted to reevaluate and redefine the literature, stories and excavation outcomes. The deductions suggesting construction activities initiating with Minua then continuing with Argishti I and Sarduri II have been made considering the construction levels of the field. The possibilities of Analıkız structure not being an open-air sanctuary but rather a monumental site for the kingdom, a field in which the steles with king’s chronicles carved onto them are gathered or a closed field with all of its surroundings have been discussed with the aid of archeological and philological proofs.Article Çemka Höyük’te Açığa Çıkarılan Çanak-çömleksiz Neolitik Dönem A Evresi Radyan Planlı Yapıları(2020) Kodaş, Ergül; Genç, Bülent; Çiftçi, YunusSon yıllarda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde baraj kurtarma kazılarıyla paralel olarak artan arkeolojik kazı çalışmalarında bölgenin uzak geçmişine dair önemli bilgiler elde edilmiştir. Bilhassa Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında yapılan arkeolojik kazılar sonrası bölgenin Neo-litik Çağ kültürleri üzerine önemli veriler ortaya çıkarılmıştır. Bu bağlamda Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında 2019 yılında Çemka Höyük’te yürütülen arkeolojik kazılar Yukarı Dicle Vadisi Çanak-Çömleksiz Neolitik dönem A evresi ve Geç Epi-Paleolitik dönem hakkında önemli bilgiler vermektedir. Yerleşim yerinde çok sayıda yuvarlak planlı yapı, yontmataş ve sürtme taş alet ve mezar açığa çıkarılmıştır. Çemka Höyük yerleşim yerinin bir diğer özelliği ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde örneği olmayan ve daha çok Suriye’de bulunan yerleşim yerleri ile özdeşleştirilen Rad-yan Planlı (içten köşeli bölmeli yuvarlak planlı1) yapıların bulunmasıdır. Hem Çanak-Çömleksiz Neolitik Dönem’de bölgenin kültürel yapısı hem de çevre bölgelerle olan ilişkisi hakkında önemli bilgiler vermektedir.