Kimlik ve Güvenlik İlişkisi Bağlamında İsrail Dış Politikasında Bekâ Sorunsalı: Ontolojik Güvenlik Odaklı Bir Okuma

Abstract

Ontolojik güvenlik teorisi insanların kendi öz kimlikleri ile karşılıklı olarak bağlı oldukları sosyal ve fiziki ortamların sürekliliğine dair sahip olunan güven hissi olarak tanımlanmaktadır. Fiziki ortamların sürekliliği toprak ve mekân aidiyeti bağlamında değerlendirilirken, sosyal ortamın sürekliliği ise kimlikler, rutinler ve kültürlerin oluşturduğu davranış kalıplarından teşekkül etmektedir. Bir aktörün geçmişten bugününe kadar onu şekillendiren ve geliştiren davranışlarının bilinçaltında yatan faktörlerin sadece pozitivist bakış açısıyla değerlendirilemeyeceğini savunan araştırmacılar bu yüzden ontolojik güvenlik olarak varlığın/benliğin güvenliğini öne sürmektedirler. İsrail gibi çoklu kültürlerin iç içe yaşadığı bir coğrafyada sıklıkla gözüken kimlik sorunları ve bu sorunlardan tezahür eden güvenlik problemleri hayatta kalma güdüsünü tetiklediği için devletin dış politikasındaki karakteristik davranış kalıplarını bir yandan etkilerken diğer yandan şekillendirmektedir. Ayrıca iç politikanın dış politikaya nasıl yön verebileceğini açıklamak için de klasik uluslararası ilişkiler teorilerinin tek başına yetersiz kalması yine ontolojik güvenlik teorisine ihtiyaç duyulmasına da sebep olmaktadır. Dolayısıyla İsrail'in uluslararası arenadaki davranışlarının anlaşılması ve bekâ sorunsalının ne anlama geldiğinin anlaşılması için ontolojik güvenlik teorisinin de diğer tüm teorilere dâhil edilmesi elzemdir.

Ontological security theory is commonly defined as the sense of confidence in the continu.i.ty of the physical and social settings to which people are mutually attached to their self-identity. The continu.i.ty of the physical settings is evaluated in the context of territorial and spatial belonging while the continu.i.ty of the social settings consists of behavioral patterns that are formed by identities, routines, and cultures. Researchers, who defend that the factors, that lie in the subconscious of the behaviors of an actor by which he is shaped and nurtured from his past to his present, can't be explained only by a positivist approach, thus put forward the security of being/ego as ontological security. In Israel, as a geography where different cultures co-exist, the often-appearing problems of identity and its natural result, the problem of security trigger the survival instinct. Consequently, the behavioral patterns of Israeli foreign policy are influenced and shaped by those problems. In addition, typical theories of international relations are insufficient to explain how domestic policy leads the foreign policy, hence the need for ontological security theory. Accordingly, it's crucial to include the ontological security theory in the other theories to understand Israel's acts in the international arena and what the issue of survival means.