Yüksek Lisans Tezleri - Karma

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/57

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 802
  • Master Thesis
    El-Cezire Uydu Kanalının Filistin Meselesine Dair Siyasal Farkındalığın Oluşumuna Etkisi (Mardin Artuklu Üniversitesi Öğrencilerinden Oluşan Bir Örneklem Üzerinde Yürütülen Saha Araştırması)
    (2025) Elhamdo, Ğassan; Hamad, Salah Aldin
    Bu araştırma, Al Jazeera uydu kanalının Filistin meselesiyle ilgili Arap ve uluslararası kamuoyunu şekillendirmedeki rolünü inceleyerek ve analiz ederek, medya araçlarını, haber ve belgesel içeriklerini izleyerek halkın olayları algılamasını ve anlamasını nasıl etkilediğini değerlendirir. Araştırma, kanalın Filistin anlatısını iletmedeki etkinliğini, İsrail ihlallerini ortaya çıkarmadaki başarısını ve direniş odaklı medya söylemini desteklemedeki katkısını ölçmeyi hedeflemektedir . Araştırma ayrıca içerik türü, frekansı ve kullanılan çerçeveleme mekanizmalarına odaklanarak, izleyici kitlesinin bu içeriklerle nasıl etkileşime geçtiğini anlamayı amaçlamaktadır. Veri analizi, alan çalışmaları, mülakatlar ve anketlerle desteklenmiştir. Araştırma, betimsel analitik yöntem ve vaka çalışması yöntemi ile Al Jazeera kanalının hassas dönemlerde yayınladığı haberler, tartışma programları ve belgesel içeriklerinden örnekler alarak içerik analizi yapmıştır. Çalışma, Al Jazeera kanalının Filistin meselesi hakkında Arap kamuoyunun bilincini yeniden şekillendirmede ve küresel medyadaki İsrail anlatısını kırmada kilit bir rol oynadığı sonucuna ulaşmıştır. Araştırma, direnç odaklı medyayı desteklemenin, profesyonel ve teknik araçlarını geliştirmenin ve medya kurumları ile araştırma merkezleri arasındaki iş birliğini artırarak Filistin meselesi için daha etkili ve adaletli bir medya söylemi üretmenin önemini önermektedir. Anahtar kelimeler: Filistin Sorunu, El Cezire, Arap Medyası, Haber Kapsamı, Direniş Medyası, Filistin-İsrail Çatışması
  • Master Thesis
    Arap-Israil Anlaşmaları Işığında Kudüs (1949-1995)
    (2025) Alabdullah, Saleh; Kadro, Narjes
    Modern çağda Kudüs sorunu, din, kutsallık ve hatta coğrafi konum ve jeopolitik konum açısından büyük önem taşıyan bu şehirde tarih boyunca uzun bir serinin parçasıdır, Antik çağlardan beri bir Arap toprağı olmasına rağmen, M.Ö. 2500 civarında Arap Jebusitleri tarafından inşa edildiği için bir çatışma arenasıydı ve hala öyle, Modern tarihe dönersek, I. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra yapılan Genel Barış Konferansı sırasında 31/05/1920 tarihinde Filistin için İngiliz Mandası ilan edilmiş ve Yahudi Herbert Samuel Filistin Yüksek Komiseri olarak atanmış ve Manda'nın ilanından üç gün sonra İngiltere, Yahudilere Filistin'in 1917'de Yahudiler için ulusal bir vatan olacağına dair verdiği Balfour Deklarasyonu'nun içeriğini açıklamıştır. 1920'den yani Manda'nın başlangıcından 1948'e kadar olan dönemde, bir yandan Filistinliler ve Araplar arasında çatışmalara tanık olunmuş, diğer yandan İngiliz Manda yetkilileri, Filistin'de bir Yahudi devleti kurma meselesini reddetmişlerdir, çünkü Filistin bir Arap toprağıdır ve Müslümanlar arasında büyük bir dini sembolizme sahiptir, İngiliz Manda makamlarıyla Yahudi projesinin kurulmasını engellemeye yönelik barışçıl ve diplomatik girişimlere atıfta bulunarak, 1920'den yani Manda'nın başlangıcından 1948'e kadar olan dönemde, bir yandan Filistinliler ve Araplar arasında çatışmalara tanık olunmuş, diğer yandan İngiliz Manda yetkilileri, Filistin'de bir Yahudi devleti kurma meselesini reddetmişlerdir, çünkü Filistin bir Arap toprağıdır ve Müslümanlar arasında büyük bir dini sembolizme sahiptir, İngiliz Manda makamlarıyla Yahudi projesinin kurulmasını engellemeye yönelik barışçıl ve diplomatik girişimlere atıfta bulunarak. İngilizlerin ve Yahudilerin Filistin'de Yahudi varlığının kurulması konusundaki ısrarları neticesinde ve 1933-1939 yılları arasında gerçekleşen Büyük Filistin Devrimi ile sonraki askeri ve diplomatik çatışma yıllarında ortaya çıkan şiddetli Filistin direnişi neticesinde ve 1945 yılında Birleşmiş Milletler'in kurulmasından sonra Filistin-Yahudi çatışmasının çözümü için çalışmış ve Kudüs şehrini bölmek için bir komite oluşturmuş ve 29 Kasım 1947'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 33 kişinin katıldığı 181 sayılı Karar oylanmıştır. İtiraz ederken bölünmeden yana devlet 13. Bu araştırma, 1948 savaşından sonraki ateşkes anlaşmalarından başlayarak, Arapların ve İsrail'in Kudüs konusundaki stratejisini bilmek için Oslo 2 Antlaşması'nın imzalandığı 1995 yılına kadar Arap-İsrail anlaşmalarını ve bu anlaşmaların Kudüs'ün kurtuluşu konusundaki etkisini bölümlerinde tartışacaktır.
  • Master Thesis
    The Impact of Charitable Marketing on Donation Behavior - A Field Study on Non-Profit Organizations in Gaziantep, Türkiye
    (2025) Ammari, Mohammad Tarek; Almohamad, Dawoud
    Bu çalışma, Hayır Amaçlı Pazarlamanın (Charitable Marketing) Bağış Davranışı (Donation Behavior) üzerindeki etkisini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmada, hayır amaçlı pazarlamanın üç temel boyutu olan Güven (Trust), Duygusal Çağrılar (Emotional Appeals) ve Akılcı Çağrıların (Rational Appeals) bireylerin Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlara (Nonprofit Organizations) bağış yapma davranışları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Çalışma, özellikle Türkiye'de faaliyet gösteren Suriyeli Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar (Nonprofit Organizations) odağında gerçekleştirilmiştir. Analitik model, Planlı Davranış Teorisi (Theory of Planned Behavior) ile Kurumsal Güven Modellerinin birleşimine dayalı olarak tasarlanmış; bu sayede bireylerin bağış kararlarını etkileyen faktörlerin, zorlu insani ve ekonomik koşullar içindeki dinamiklerini açıklamak hedeflenmiştir. Araştırma, nicel bir yöntemle yürütülmüş olup, veri toplama aracı olarak yapılandırılmış bir anket kullanılmıştır. Örneklem, Türkiye'de faaliyet gösteren Suriyeli Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) bağış kampanyalarına katılan ya da hedeflenen 219 katılımcıdan oluşan kolayda örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Veriler, araştırma hipotezlerini test etmek ve değişkenler arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve çoklu doğrusal regresyon gibi istatistiksel testler kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar, bağış davranışını şekillendirmede en etkili faktörün Güven (Trust) olduğunu ortaya koymuştur. Duygusal Çağrılar (Emotional Appeals) ikinci sırada gelirken, Akılcı Çağrıların (Rational Appeals) özellikle yüksek eğitim düzeyine sahip katılımcılar arasında orta düzeyde etkili olduğu belirlenmiştir. Demografik değişkenler (cinsiyet, yaş, gelir düzeyi) ise bağış davranışını istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yordamada sınırlı bir etkiye sahiptir. Bu çalışma, hayır amaçlı pazarlamanın farklı boyutlarını entegre eden bütüncül bir açıklayıcı model geliştirerek ve bunu Suriyeli diaspora bağlamında sahada test ederek literatüre önemli bir bilimsel katkı sunmaktadır. Elde edilen bulgular, Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar (Nonprofit Organizations) için pratik öneriler de içermektedir: güven inşasına öncelik verilmesi, duygusal açıdan etkili mesajların kullanılması ve kanıta dayalı, mantıklı içeriklerle desteklenen pazarlama stratejilerinin uygulanması. Ayrıca, çalışma; kurumsal itibarın rolü, dijital medya etkisi ve kültürel-dini etkileşimlerin bağış niyeti üzerindeki etkisi gibi alanlarda gelecekte yapılacak araştırmalar için yeni ufuklar açmaktadır. Anahtar Kelimeler: Hayır Amaçlı Pazarlama, Bağış Davranışı, Duygusal Çağrılar, Akılcı Çağrılar, Güven, Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlar, Türkiye
  • Master Thesis
    Marketing Innovation and Its Impact on the Performance of Non-Profit Organizations-Applied to a Sample of Organizations Operating in the Humanitarian Sector
    (2025) Sandeh, Mustafa; Almohammad, Dawoud
    Bu çalışma, Türkiye'de insani yardım alanında faaliyet gösteren kar amacı gütmeyen kuruluşların performansı üzerindeki pazarlama inovasyonunun etkisini incelemektedir. Temel hipotez, yedi pazarlama inovasyonu boyutunun—Hizmet inovasyonu, Fiyatlandırma inovasyonu, Tutundurma inovasyonu, Yer inovasyonu, İnsan inovasyonu, Süreç inovasyonu ve Fiziksel kanıt inovasyonu—operasyonel verimlilik, finansal sürdürülebilirlik ve yararlanıcı memnuniyetini farklı biçimlerde arttırdığıdır. Bunu test etmek için nicel, betimleyici–analitik bir tasarım kullanılmıştır. Mevcut literatürde doğrulanmış ölçeklerden derlenen yapılandırılmış bir anket geliştirilmiş, konu uzmanları tarafından içerik geçerliliği sağlanmış ve Cronbach's α ile iç tutarlılığı onaylanmıştır. Araştırma aracı, Türkiye ile bitişik Suriye bölgelerinde faaliyet gösteren yerel STK'lar ve uluslararası kuruluş şubelerinde görevli 307 çalışana çevrimiçi olarak uygulanmıştır. Veri analizi için, veri normalitesi varsayımı gerektirmeyen PLS-SEM (Kısmi En Küçük Kareler Yapısal Eşitlik Modellemesi) yöntemi tercih edilmiştir. Yedi alt hipotezden beşi desteklenmiştir: • Hizmet inovasyonu (β = 0.168, p = .004) • Fiyatlandırma inovasyonu (β = 0.144, p = .023) • İnsan inovasyonu (β = 0.162, p = .025) • Süreç inovasyonu (β = 0.160, p = .034) • Fiziksel kanıt inovasyonu (β = 0.354, p < .001) Bu boyutların tümü, kuruluş performansı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif etki göstermiştir. Buna karşılık, Tutundurma inovasyonu ile Yer inovasyonu anlamlı bir etki sergilememiştir (p > .05); bu durum, insani yardım bağlamına özgü lojistik ve teknik engellerin varlığına işaret etmektedir. Teorik olarak, bu araştırma pazarlama inovasyonu çerçevesini kaynak kısıtlı, kar amacı gütmeyen insani yardım ortamlarına genişletmekte ve boyutların performans çıktılarıyla ilişkisini ampirik olarak ortaya koymaktadır. Uygulamada ise karar vericilere şu stratejik yol haritasını sunmaktadır: - Hizmet geliştirme, dinamik fiyatlandırma stratejileri, çalışan kapasite artırımı, süreç yeniden mühendisliği ve fiziksel altyapı iyileştirmesine öncelik vermek; - İç inovasyon birimleri kurmak; - Tasarım odaklı düşünme ve çevik proje yönetimi metodolojileri benimsemek; - Dengeli performans kartı sistemlerini dijital analizlerle güçlendirmek. Gelecek çalışmaların, farklı insani yardım ortamlarında ülke karşılaştırmaları yapması, Tutundurma inovasyonu ve Yer inovasyonu kanallarındaki engelleri nitel ve uzunlamasına yöntemlerle derinlemesine incelemesi ve örgütsel emme kapasitesi ile yerel ağlara bağlılık gibi aracılık değişkenlerini araştırması önerilmektedir. Anahtar Sözcükler: Pazarlama İnovasyonu; Pazarlama İnovasyonu Karışımı, Kuruluş Performansı; Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlar, İnsani Yardım, Türkiye.
  • Master Thesis
    Investigation of the Relationship Between Care Dependency Levels and Nursing Care and Hospital Service Quality Perception of Patients Undergoing Coronary Angiography Procedure
    (2025) Yıldırım, Münire; Keskin, Hülya
    Bu çalışmanın amacı, koroner anjiyografi uygulanan hastaların bakım bağımlılığı düzeyleri ile algıladıkları hemşirelik hizmeti ve hastane kalite algıları arasındaki değerlendirilmesidir. Bu araştırma, 01.10.2024-28.02.2025 tarihleri arasındaki dönem verilerini kapsayarak yapıldığından analitik araştırma türlerinden biri olan kesitsel bir araştırma olarak gerçekleştirildi. Araştırma Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Servisi'nde koroner anjiyografi yapılan 416 hasta ile yürütüldü. Verilerin toplanmasında 'Birey Tanıtıcı Özellikler Formu', 'Bakım Bağımlılığı Ölçeği' ve 'Hemşirelik Bakımı ve İlgili Hastane Hizmetlerinin Kalitesine Dair Hasta Algıları Ölçeği'' kullanıldı. Verilerin analizi IBM SPSS 25 ile yapılmış olup, normal dağılım sağlanamadığı için (p>0,05) non-parametrik testler ve Spearman sıra korelasyon katsayısı kullanıldı. Hastaların %53,12'sinin 45-59 yaş arasında olduğu, %59,13'ünün erkek olduğu, %96.15'inin evli olduğu, %23,56'sının ilkokul mezunu olduğu ve %45,67'sinin geliri giderine denk olduğu belirlendi. Hastaların HBİHHKDHAÖ puan ortalaması 158'dir; bakım bağımlılığı puan ortalaması ise 78'dir. Analizler sonucunda, hastaların yaş grubu, meslek, çalışma durumu, yaşanılan yer, sigara kullanımı, koroner arter hastalığı tanı süresi, eşlik eden hastalıklar, geçmişte hastaneye yatış durumu, önceki anjiyografi sayısı ve işlem bölgesi, kişisel bakımda yardım ihtiyacı, günlük yaşam aktivitelerinde problem yaşama durumu ve yardımcı sağlık cihazı kullanımı ile bakım bağımlılığı ölçeği puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı. Hastaların bazı sosyodemografik ve genel sağlık bilgileri ile (cinsiyet, gelir durumu, düzenli ilaç kullanımı, göğüs ağrısı ile başvuru, GYA'da problem yaşama, sağlık hizmetinden memnuniyet) hemşirelik bakımı ve hastane hizmetlerinin kalitesine dair hasta algıları ölçeği puanları ve faktör boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edildi. Ölçek faktörleri arasında (Faktör 1: hemşirelik bakımı ve uygulamaları; Faktör 2: etkinlik, yeterlilik, kişiselleştirilmiş bilgi ve genel talimatlar; Faktör 3: tuvalet ve banyo temizliği; Faktör 4: yatak ve örtü temizliği) değişen düzeylerde (düşük, orta, yüksek) pozitif korelasyonlar gözlendi. Her iki ölçeğin güvenilirliği yüksek bulunmuştur (Cronbach's α = 0,94). Regresyon analizi sonuçlarına göre, Bakım Bağımlılığı Ölçeği puanları ile Hemşirelik Bakımı ve İlgili Hastane Hizmetlerinin Kalitesine Dair Hasta Algıları Ölçeği'nin genel puanı ve alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Bu bulgu, hasta memnuniyeti ile bakım bağımlılığı arasında doğrudan bir ilişki olmadığını ve memnuniyetin bireysel bakım deneyimi, sağlık hizmeti erişimi ve hastane ortamı gibi farklı faktörlerden etkilenebileceğini göstermektedir. Bu alandaki literatür boşluğunun doldurulması, bakım bağımlılığı ve hasta memnuniyeti arasındaki dinamiklerin daha derinlemesine anlaşılması ve hasta bakım süreçlerinin iyileştirilmesine yönelik kanıta dayalı stratejilerin geliştirilmesi amacıyla, geniş örneklem grupları ve longitudinal tasarımlar içeren ileri araştırmaların gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir.
  • Master Thesis
    The Relationship Between Teachers' Levels of Professional Commitment and Their Classroom Management Skills
    (2025) Uyan, Adil; Öter, Ömer Murat
    Bu araştırma, ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin mesleki bağlılık düzeyleri ile sınıf yönetim becerileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini, 2023-2024 eğitim öğretim yılında Diyarbakır ili merkez (Sur, Yenişehir, Kayapınar, Bağlar) ilçelerindeki resmi ortaöğretim okularında görev yapan öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise kolay örneklem yöntemi ile seçilen 18 resmi ortaöğretim okulu ve bu okullarda görevli 415 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak, Ergen (2016) tarafından geliştirilen 'Öğretmenlerin Mesleki Bağlılık Ölçeği' (ÖMBÖ) ve Yüksel (2013) tarafından geliştirilen ve Ergen (2016) tarafından yeniden uyarlanan 'Sınıf Yönetimi Becerileri Ölçeği' aracılığı ile toplanmıştır. Araştırmada, öğretmenlerin mesleki bağlılığının; cinsiyete göre kadınların lehine, hizmet süresine göre 0-5 yıl hizmet süresi olanların lehine anlamlı şekilde farklılaştığı, ancak medeni durum, okul türü, eğitim durumu ve sınıf mevcudu değişkenlerine göre anlamlı şekilde farklılaşmadığı, öğretmenlerin sınıf yönetim becerilerinin; cinsiyete göre kadın öğretmenlerin lehine, medeni duruma göre evli öğretmenlerin lehine, okul türüne göre Anadolu lisesinde görev yapanların lehine, hizmet süresine göre 0-5 yıl hizmet süresi olanların lehine ve sınıf mevcudu değişkenine göre sınıf mevcudu 11-20 arasında olanların lehine anlamlı bir şekilde farklılaştığı, ancak eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılaşma bulunmadığı, ortaöğretim okullarında çalışan öğretmenlerin mesleki bağlılıkları ile sınıf yönetim becerileri arasında orta düzeyde pozitif yönde ilişki olduğu, öğretmenlerin mesleki bağlılık düzeylerinin, sınıf yönetim becerilerini anlamlı şekilde yordadığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Araştırma sonuçları doğrultusunda uygulayıcılar ve araştırmacılara yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Mesleki Bağlılık, Öğretmenler, Sınıf Yönetim Becerisi.
  • Master Thesis
    The Relationship Between Influence Tactics of Managers in the Field of Sports and Job Performance
    (2025) Erdoğan, Mehmet Salih; Ökmen, Mehmet Şerif
    Bu araştırma, spor alanındaki yöneticilerin etkileme taktikleri ile iş performansı arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmış; veri toplama aracı olarak demografik bilgi formu ve etkileme taktikleri ile iş performansına yönelik ölçekler uygulanmıştır. Katılımcılar, Mardin il merkezinde ve ilçelerinde görev yapan spor yöneticileri ve personelden oluşmaktadır. Elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, yöneticilerin kullandığı bazı etkileme taktiklerinin (mantıksal ikna, danışma, kişisel yakınlık gibi) çalışanların algıladıkları iş performansı üzerinde anlamlı etkiler oluşturduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, cinsiyetin bireysel performans ölçeği üzerinde anlamlı bir fark yaratmadığını, lisansüstü eğitim alınmış katılımcıların performans puanlarının lisans mezunlarına göre daha yüksek olduğunu ve yöneticilik deneyimi olan bireylerin baskı yapma davranışına daha yatkın olduklarını göstermiştir. Yaş grupları arasında 41-50 yaş grubunun performansının diğer gruplara göre öne çıktığı ve mesleki deneyimi az olan katılımcıların çalışanlara yönelik olumlu davranışlarda daha yüksek puan aldığı belirlenmiştir. Sportif eğitim uzmanlarının bireysel performans puanlarının diğer meslek gruplarına göre anlamlı şekilde daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Korelasyon ve regresyon analizleri, çalışanlara yönelik etkilenen davranışlar ile bireysel performans arasında pozitif yönde anlamlı ancak zayıf bir ilişki bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular, bireysel performansın artırılması için eğitim seviyesinin ve liderlik becerilerinin geliştirilmesi gerektiğini işaret etmektedir. Anahtar Kelimeler: Spor Yöneticilerinin, Etkileme Taktikleri, İş Performansı
  • Master Thesis
    Corporate Entrepreneurship and Its Impact on Improving Business Performance: The Mediating Role of Supply Chain Innovation - Evidence from Türkiye
    (2025) Hnidal, Imaduldin Alhasan; Almohammad, Dawoud
    Bu çalışma, kurumsal girişimcilik uygulamalarının yeni kurulan şirketlerin performansı üzerindeki etkisini, bu ilişki kapsamında tedarik zinciri inovasyonunun aracılık rolüne odaklanarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın önemi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin karşılaştığı rekabetçi zorluklar ve belirsizlik ortamı göz önünde bulundurulduğunda, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini destekleyen ve hem operasyonel hem finansal performanslarını artıran kurumsal girişimcilik uygulamalarını benimsemelerinin gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Araştırma, betimsel nicel yaklaşımı benimsemiş ve geçerliliği ve güvenilirliği kanıtlanmış bir anket yoluyla veri toplamıştır. Toplamda 165 analiz için uygun anket elde edilmiş ve Kısmi En Küçük Kareler Yapısal Eşitlik Modellemesi (PLS-SEM) yöntemi ile analiz edilmiştir. Sonuçlar, inovasyon, öz yenileme ve risk alma boyutlarının tedarik zinciri inovasyonu üzerinde anlamlı doğrudan etkileri olduğunu, yeni girişimler ve gelecek vizyonu boyutları için ise anlamlı etkiler bulunmadığını ortaya koymuştur. Ayrıca, yeni girişimler, öz yenileme, gelecek vizyonu ve risk alma boyutlarının işletme performansı ile pozitif ve anlamlı ilişkisi olduğu, inovasyonun ise anlamlı doğrudan etkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Araştırma ayrıca, tedarik zinciri inovasyonunun kurumsal girişimcilik ile işletme performansı arasındaki ilişkide istatistiksel olarak anlamlı bir aracılık rolü oynamadığını göstermiştir. Bu durum, operasyonel süreçlerin girişimcilik uygulamalarını somut performans sonuçlarına dönüştürmede tek başına yeterli olmadığını ve örgütsel kültür, bilgi yönetimi ve kurumsal yönetişim gibi ek aracılık faktörlerinin araştırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Elde edilen bulgular, gelişmekte olan piyasa ortamlarında kurumsal girişimcilik ve tedarik zinciri inovasyonu alanındaki akademik literatüre katkı sağlamanın yanı sıra, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yöneticilerine öz yenileme kültürünü güçlendirme, kontrollü risk alma davranışlarını teşvik etme ve tedarik zinciri inovasyonlarını destekleyen teknik ve lojistik altyapıları geliştirme yönünde pratik öneriler sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kurumsal girişimcilik, tedarik zinciri inovasyonu, işletme performansı, küçük ve orta ölçekli işletmeler
  • Master Thesis
    Investigation of Genotoxic Effects of Diethyl Phthalate (DEP) Exposure on Thyroid Function in Wistar Albino Female Rats
    (2025) Kömürcü, Ayşe; Yavaş, Mehmet Cihan
    Yaygın olarak kullanılan bir plastikleştirici olan dietil ftalat (DEP), endokrin bozulma ve oksidatif stres ile ilişkilendirilmektedir. Bu çalışmanın amacı, subakut DEP maruziyetinin Wistar dişi sıçanların tiroit dokusu üzerindeki genotoksik etkilerini; tiroit hormon düzeyleri, oksidatif stres parametreleri, DNA hasarı ve histomorfolojik değişiklikler üzerinden değerlendirildi. Yirmi sekiz dişi Wistar albino dişi sıçanı dört gruba (n=7) ayrılmıştır: kontrol, 100 mg/kg/gün, 300 mg/kg/gün ve 600 mg/kg/gün DEP uygulama grupları. DEP, oral gavaj yoluyla 21 gün süreyle verildi. Deney sonunda serum TSH, T3 ve T4 düzeyleri ELISA ile; oksidatif stres belirteçleri (TAS, TOS, OSI) biyokimyasal analizlerle; DNA hasarı ise Comet Assay yöntemi ile değerlendirildi. Histopatolojik incelemeler yapılmış ve vücut ağırlıkları takip edilmiştir. Kontrol grubu ile karşılaştırmalarda; T3, T4 düzeylerinde azalma (P<0.05), TSH düzeyinde ise artış izlenmiştir (p<0.05), TAS ve OSI düzeyinde azalma (p<0.05), TOS düzeyinde ise artış izlendi (p<0.05). Comet Assay sonuçları, DNA bütünlüğünde bozulma ve hücresel hasarın DEP dozunun artması orantılı yükseldiği (kuyrukta % DNA (tail DNA)) görüldü (p<0.05). Bununla beraber tiroit dokusunda belirgin bir histopatolojik değişime rastlandı. Elde edilen bulgular, DEP'nin tiroit fonksiyonu üzerinde doza bağlı genotoksik etkilere sahip olabileceğini, endokrin ve hücresel düzeyde ciddi bozukluklara yol açabileceğini gösterdi. Bu sonuçlar, DEP'ye karşı çevresel ve bireysel maruziyetin sınırlandırılması gerekliliğini ortaya koydu.
  • Master Thesis
    The Effect of Cooking Activity on the Mental Health of Addicted Individuals
    (2025) Halifegil, Berkay Nedim; Aykol, Şehmus
    Bu çalışma, gastronomi atölyesi kapsamında gerçekleştirilen yemek pişirme etkinliklerinin, bağımlılık tedavisi gören bireylerin yaşadıkları psikososyal değişim ve dönüşümleri keşfetmeyi amaçlamaktadır. Nitel araştırma modeliyle tasarlanan bu çalışmada, katılımcı gözlemleri, kurumdaki uzman psikologlarla yapılan yarı yapılandırılmış yüz yüze görüşmeler ve destekleyici psikolojik ölçek uygulamaları bir araya getirilerek çok katmanlı bir veri toplama stratejisi uygulanmıştır. Bulgular, mutfak temelli müdahalelerin altı temel boyutta anlamlı değişimler yarattığını ortaya koymaktadır. Bunlar; 'Öz güven ve öz değer, sosyal boyut ve aidiyet duygusu, duygu düzenleme ve psikolojik rahatlama, gelecek perspektifi ve umut, davranışsal içselleştirme, sorumluluk bilinci ve katılım' temalarıdır. Bu bulgular yemeğin sadece bir beslenme aracı değil; bireyin kimliğini yeniden inşa edebileceği, sosyal aidiyetini pekiştirebileceği ve psikolojik olarak rahatlama sağlayabileceği terapötik bir araç olduğu araştırma bulgularıyla güçlü biçimde temellendirilmiştir. Bu dönüşümler, pozitif psikolojinin PERMA modeli (Pozitif Duygu, Katılım, İlişkiler, Anlam, Başarı) çerçevesinde kavramsallaştırılmıştır ve mutfak faaliyetlerinin psikolojik iyilik hali ile yeniden sosyal entegrasyonu destekleyici rolüne işaret etmiştir. Gastronomi atölyesi yalnızca mesleki eğitim süreci olarak değil; kimliğin yeniden inşası, sosyal bütünleşme ve psikolojik iyilik halini teşvik eden çok boyutlu bir müdahale alanı olarak değerlendirilmektedir. Bulgular, grup temelli mutfak müdahalelerinin bağımlılıktan kurtulma sürecinde düşük maliyetli, kültürel olarak uyarlanabilir ve etkili bir psikososyal destek modeli sunabileceğini göstermektedir. Ayrıca, rehabilitasyon merkezleri, sosyal hizmet uygulamaları ve gastronomi eğitimi alanlarında politika üreticilere yön verebilecek uygulanabilirlik potansiyeli taşımaktadır.
  • Master Thesis
    Palestinian Refugees in Jordan: Citizenship, Identity and Belonging
    (2025) Kılınç, Merve; Karadeniz, Sıtkı
    Bu tez çalışmasında, Ürdün'de yaşayan Filistinlilerin vatandaşlık statüleri kimlik açısından ele alınmış ve vatandaşlıkla elde edilen ya da yoksun kalınan hakların, bireylerin kimlik algıları üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Bu kapsamda, Ürdün'ün Filistinli mültecilere vatandaşlık vermeye yönelik politikası tarihsel ve siyasal bağlamda incelenmiş, bu politikanın Filistinli topluluklar üzerindeki sosyo-politik etkileri değerlendirilmiştir. Çalışmada, Ürdün'deki üç Filistinli mülteci kampı örneklem olarak ele alınmış; bu kamplarda yaşayan bireylerin kimlik oluşumlarının vatandaşlık, aidiyet ve hafıza gibi kavramlarla ilişkileri derinlemesine tartışılmıştır. Araştırmada, vatandaşlık ve kimlik arasındaki ilişkinin, yalnızca bir ülkeye aidiyeti belgeleyen resmi bir statüden ibaret olmayıp, bireyin toplumsal, siyasal ve kültürel kimliğini de şekillendiren çok katmanlı bir yapıyı ifade ettiğini ortaya koymuştur. Bu bağlamda, Filistinli mültecilere en fazla vatandaşlık veren ülke olan Ürdün'ün, önemli bir örnek teşkil ettiği görülmüştür. Ürdün'de yaşayan Filistinlilerin bir kısmına vatandaşlık verilmişken, diğer bir kısmı bu haktan mahrum bırakılmıştır. Bu durum, 'Filistinlilik' kimliğinin inşasında ve deneyimlenmesinde belirgin farklılıklar oluşturmuştur. Yine bununla ilişkili olarak, vatandaşlık statüsüne bağlı olarak Filistinlilerin aidiyet duyguları ve 'geri dönüş hakkı'na ilişkin kolektif hafızalarının da değişkenlik gösterdiği görülmüş; bunun ise, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde kimliğin bir bileşenini oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak, Ürdün'ün Filistinli mültecilere yönelik vatandaşlık politikası, Filistinlilik kimliği üzerinde belirleyici bir etken olarak ön plana çıkarken; Filistinli mültecilerin geri dönüş hakkının mülteciler için taşıdığı anlam, Filistinlilerin hangi (kamp/kamp dışı) mekânda ikamet ettiği, siyasal ve toplumsal katılım düzeyleri, Filistin'in neresinden ve ne zaman gelindiği, yaş ve cinsiyet, eğitim ve ekonomik sermaye düzeyi ve İsrail'in Filistin'e yönelik işgal ve saldırılarının yoğunluğu gibi faktörlerin de Filistinlilik kimliğinin şekillenmesinde etkili olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Filistin, Ürdün, Mülteci, Kamp, Vatandaşlık, Kimlik.
  • Master Thesis
    Social Change and Children: A Sociological Study on Changing Childhood Practices in the Example of Mardin
    (2025) Kutlu, Gülbahar; Gürhan, Nazife
    Toplumsal bir varlık olarak insanın yaşam serüveninin doğal ve değişmez başlangıç noktası olan çocukluk, tarihin farklı dönemlerinde farklı anlamlara bürünmüştür. Toplumun içinde bulunduğu dinamiklerle beraber bünyesinde meydana gelen değişim ve dönüşümler toplumun bütün kurumlarını etkilediği gibi çocukluğu da etkilemektedir. Çocuk her toplumda var olurken, çocukluk deneyimleri toplumsal kodlara bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu çalışma insanın yaşamının önemli bir kısmını oluşturan çocukluğun deneyim ve tecrübelerinin zamana ve mekâna göre nasıl değişip dönüştüğünü anlamaya çalışmaktadır. Çalışmanın amacı, değişen çocukluk pratiklerinin doğasını ortaya koymaktır. Değişen çocukluk algısı, toplumsal değişme ve çocuk ilişkisinde en önemli parametre olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde ebeveynlerin çocuklarına verdikleri değerin artması, çocuk merkezli bir hayata geçişin olması çocuğa yönelik algının geçmişe nazaran önemli ölçüde değişmesine neden olmuştur. Buradan hareketle toplumların evrimsel süreçte anaerkil toplumlardan ataerkil toplumlara geçtiği ve hatta günümüzde 'çocukerkil' toplumların var olduğu söylenebilir. Tıpkı değişen çocukluk algısı gibi çocukluk pratiklerinde de toplumsal bir inşa sürecinden bahsedilebilir. Bu çalışmada çocukluk, toplumsal değişme ve teknolojinin gelişmesi ile ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın amacı toplumsal değişmenin ve tüm dünyayı etkileyen küresel değişmelerin çocukluk üzerindeki etkisini tartışmak ve değişen çocukluk pratikleri ile değişen çocukluk algısının gelinen noktadaki durumunu Mardin örneği üzerinden sosyolojik bakış açısı ile incelemektir. Çalışmada, geçmiş ve günümüz çocukluk deneyimleri karşılaştırılarak değişen aile yapısı, kültürel normlar ve dijitalleşmenin çocukluk üzerindeki etkileri analiz edilmektedir. Araştırma, Mardin ili temelinde nitel araştırma yöntemlerinden yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda farklı kuşaklardan 25 katılımcı ile görüşülerek elde edilen veriler üzerinden çocukluğun değişen doğası ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda çocukluğun dönemlere göre yaşadığı değişim, çocukluk pratikleri ile ilişkilendirilerek ifade edilmiştir. Bu sayede çocuklukta yaşanılan dönüşümün toplumun dinamiklerine göre şekillendiği görülmüştür. Sonuç olarak dijital iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, küreselleşme ve risk toplumu dinamikleri, çocukluk pratiklerinde önemli kırılma noktaları yaratarak geleneksel çocukluk anlayışının yerini daha bireysel, denetimli ve dijitalleşmiş bir çocukluk biçimine bıraktığı görülmüştür.
  • Master Thesis
    The Relationship Between Strategic Management and Firm Performance During the Economic Crisis: A Study on International Businesses
    (2025) Ürek, Vedat; Altun, İslam
    Türkiye'de son yıllarda uygulanan para politikası uygulamaları döviz kurundaki ani yükselmelere ve enflasyonun sürekli artmasına yol açarak tüketicileri ve işletmeleri etkileyen ekonomik krizin yaşanmasına zemin hazırlamıştır. 'Kriz nedeniyle işletmeler çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmış ve üretim süreçleri kısmen ya da tamamen durma noktasına gelmiştir.' Bu çalışmanın amacı, Mardin ilinde faaliyette bulunan uluslararası işletmelerin ekonomik krizden nasıl etkilendiklerini, bu süreçte ne tür stratejiler uyguladıklarını ve bu uygulanan stratejilerin işletmelerin performanslarına ne tür katkıları olduğunu anlamaya çalışmaktır. Çalışma kapsamında, Mardin ilinde faaliyette bulunan farklı sektörlerden 13 uluslararası firma ile yarı yapılandırılmış mülakatlar vasıtasıyla veriler toplanmış ve analizler yapılmıştır. Analizler neticesinde elde edilen verilere göre yaşanan krizin firmalarda; üretimin azalmasına ve durmasına, maliyetlerde artış yaşanmasına, istihdamda azalmaya, yeni yatırım ve planlarda belirsizliğe, talebin azalmasına, finansal erişimde engellere ve finansal zorluklar çekilmesine ve hammadde alımında zorluk yaşanmasına neden olduğu anlaşılmıştır. Krizden etkilenen firmaların, mevcut durumu korumaya yönelik stratejiler geliştirdikleri; bu kapsamda tasarruf, çeşitlendirme, yenilik/inovasyon ve finansal stratejilere yöneldikleri, ayrıca çalışan desteği, motivasyon ve kalite odaklı stratejiler benimsedikleri tespit edilmiştir. Firmalar tarafından uygulanan başarılı stratejilerin firmaların mevcut durumu koruyarak hayatta kalmalarına, verimlilik sağlayarak başarılı olmalarına ve rekabet avantajı sağlayarak büyümelerine katkı sağladığı tespit edilmiştir.
  • Master Thesis
    Migrant Entrepreneurs' Adaptation and Survival Strategies: The Case of Gaziantep Province
    (2025) Alsaeegh, Esraa; Altun, İslam
    Küresel göç hareketlerinin artmasıyla birlikte, göçmen girişimciliği ekonomik ve sosyal açıdan önemli bir alan hâline gelmiştir. Bu çerçevede, yeni bir çevrede uyum sağlama ve hayatta kalma mücadelesi veren göçmen girişimciler, çeşitli zorluklarla karşılaşmakta ve bu zorlukları aşabilmek için çeşitli stratejiler geliştirmek zorunda kalmaktadır. Bu çalışma, Gaziantep ilinde faaliyet gösteren göçmen girişimcilerin karşılaştıkları başlıca zorlukları ve bu zorlukların üstesinden gelebilmek amacıyla benimsedikleri stratejileri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında, Gaziantep‟te farklı sektörlerde faaliyet gösteren 11 Suriyeli göçmen girişimci ile gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış nitel görüşmeler aracılığıyla, göçmen girişimcilerin iş kurma ve yürütme süreçlerinde karşılaştıkları temel zorluklar ile bu zorlukların üstesinden gelmek için benimsedikleri hayatta kalma stratejileri incelenmiştir. Görüşmelerden elde edilen veriler tematik analiz yöntemiyle çözümlenmiş ve literatürdeki mevcut bulgularla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Araştırma bulguları, göçmen girişimcilerin dil yetersizliği, bilgi ve deneyim eksikliği, finansmana erişim güçlükleri, yasal prosedürler, pazarlama kısıtlılıkları ve istihdam sorunları gibi çok boyutlu yapısal engellerle karşılaştığını göstermiştir. Bu engelleri aşmak için geliştirilen temel stratejiler ise; dil öğrenimi ve sürekli eğitim, yerel halkla işbirliği, gayri resmî finansman kullanımı, uzman desteği alma, pazarlama faaliyetlerini çeşitlendirme, nitelikli personel istihdamı, sosyal sermaye oluşturma ve rekabetçi stratejiler geliştirme olarak özetlenebilir. Sonuçlar, göçmen girişimcilerin işlerini sadece sürdürmekle kalmayıp, piyasa koşullarına uyum sağlamak ve büyümek için esnek, yenilikçi ve çok yönlü stratejiler benimsediklerini ortaya koymaktadır. Dil becerilerinin geliştirilmesi, sosyal ağların etkin kullanımı, yerel işbirlikleri ve stratejik planlama, sürdürülebilirliklerini artıran temel faktörler arasında yer almaktadır. Sonuç olarak, bu çalışma göçmen girişimcilerin karşılaştıkları çok boyutlu zorluklara karşı geliştirdikleri stratejilere ışık tutarak, Türkiye‟de göçmen girişimciliği literatürüne stratejik bir bakış açısı kazandırmakta ve alandaki önemli bir boşluğu doldurmaya katkı sağlamaktadır.
  • Master Thesis
    Cognitive Emotion Regulation in Teachers: The Relationship Between Spiritual Well-Being and Mindfulness
    (2025) Kılıç, Nurullah; Apak, Hıdır
    Bu araştırma, öğretmenlerin bilişsel duygu düzenleme, manevi iyi oluş ve bilinçli farkındalık düzeyleri arasındaki ilişkileri incelemek ve bu değişkenlerin yaş, cinsiyet, eğitim durumu, mesleki deneyim, çalışılan okul kademe türü, medeni durum, meslek memnuniyeti, sosyo-ekonomik durum ve psikolojik tanı durumu gibi demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını analiz etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Betimsel yöntem ve tarama modeli kullanılarak yürütülen araştırmanın örneklemini Şırnak ilinde görev yapan 394 öğretmen oluşturmaktadır. Veriler, çevrimiçi olarak uygulanan Demografik Bilgi Formu, Bilişsel Duygu Düzenleme Ölçeği (BDDÖ), Üç Faktörlü Spiritüel İyi Oluş Ölçeği (ÜFSİÖ) ve Bilinçli Farkındalık Ölçeği (BİFÖ) aracılığıyla toplanmıştır. Normallik varsayımları sağlandığı için analizlerde parametrik testler kullanılmış ve bu doğrultuda t-testi, ANOVA ve Pearson korelasyon analizleri uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre öğretmenler, bilişsel duygu düzenleme açısından en yüksek puanı plana tekrar odaklanma ve pozitif yeniden gözden geçirme, en düşük puanı ise yıkım ve diğerlerini suçlama alt boyutlarında almıştır. Manevi iyi oluş düzeyleri genel olarak orta-üst düzeyde bulunmuş; en yüksek puanlar aşkınlık ve doğa ile uyum, en düşük puan ise anomi alt boyutlarında gözlemlenmiştir. Bilinçli farkındalık düzeyleri ise genel olarak yüksek bulunmuştur. Demografik değişkenler açısından bazı anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Kadın öğretmenler pozitif tekrar odaklanma stratejisini, erkek öğretmenler ise kabul etme ve düşünceye odaklanma stratejilerini daha sık kullanmaktadır. Psikolojik tanı almış bireyler, bazı olumlu düzenleme stratejilerinde ve doğa ile uyum boyutunda daha düşük puanlar almıştır. Mesleki deneyim süresi arttıkça kabul etme düzeylerinde artış gözlenmiştir. Yaş ilerledikçe manevi iyi oluş alt boyutlarında anlamlı artışlar kaydedilmiştir. Bununla birlikte eğitim durumu, medeni durum ve sosyoekonomik düzey gibi değişkenlerde sınırlı bazı farklılıklar gözlemlense de bu değişkenlerin manevi iyi oluş ve bilinçli farkındalık üzerindeki etkileri genel olarak zayıf düzeydedir. Araştırma sonuçlarına göre, bilişsel duygu düzenleme ile manevi iyi oluş arasında anlamlı ve pozitif yönlü ilişkiler saptanmıştır. Özellikle pozitif yeniden gözden geçirme, plana tekrar odaklanma ve pozitif tekrar odaklanma gibi stratejiler, manevi iyi oluşun alt boyutlarıyla yüksek düzeyde ilişkilidir. Buna karşın kendini suçlama, yıkım ve diğerlerini suçlama gibi olumsuz stratejiler özellikle anomi ile negatif yönde ilişkilidir. Öte yandan bilinçli farkındalık ile bilişsel duygu düzenleme ve manevi iyi oluş arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bu bulgu, bilinçli farkındalık düzeyinin öğretmenlerin duygusal düzenleme ya da spiritüel iyi oluş durumlarından bağımsız gelişen bir süreç olabileceğini düşündürmektedir.
  • Master Thesis
    Egypt Through the Eyes of the Crusaders: Geographical Importance and Strategic Position (1099-1272)
    (2025) Ergin, Abdurrahim; Çekiç, Ayşe
    Bu tez, 1096–1291 yılları arasındaki Haçlı Seferleri sürecinde Haçlıların Mısır algısını incelemeyi amaçlamaktadır. Mısır'ın, seferlerin başından itibaren diplomasi ve savaş ekseninde Haçlılar ile yoğun etkileşim içinde olduğu tespit edilmiştir. Özellikle V. ve VII. Haçlı Seferlerinin doğrudan Mısır üzerine yapılması, bölgenin stratejik ve ekonomik cazibesine işaret etmektedir. Çalışmada, Haçlı kronikleri başta olmak üzere Hristiyan ve Müslüman kaynaklar karşılaştırmalı olarak analiz edilmiş; metinlerdeki temsil biçimleri yorumlanarak Mısır'a yüklenen anlamlar değerlendirilmiştir. Araştırmada, Haçlı metinlerinde kurulan zihinsel harita çerçevesinde Mısır'ın nasıl anlamlandırıldığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Böylece sadece askerî girişimlerin değil, aynı zamanda Haçlı zihniyetinde Mısır'ın nasıl konumlandığı da açıklığa kavuşturulmuştur. Bu bağlamda çalışma, geleneksel Haçlı Seferleri anlatılarından ayrılarak belirli bir coğrafyanın hedef olma sürecine odaklanan özgün bir bakış açısı sunmaktadır. Sonuç olarak Mısır'ın stratejik konumu, tarımsal zenginliği ve ticari potansiyeli, Haçlıların dikkatini çekmiş ve bölgeyi uzun süreli hedef haline getirmiştir.
  • Master Thesis
    Assessment of Türkiye's Post-Arab Spring Middle East Policy in Terms of Defensive and Offensive Realisms
    (2025) Saylık, Muhammed İkbal; Acar, Necmettin
    Uluslararası kamuoyunda, son yıllarda giderek artan bir sıklıkta, Türkiye'nin bilhassa Arap Baharı sürecinde ve sonrasında takip etmiş olduğu dış politikanın revizyonist özelliklere sahip olduğu ve Osmanlı'yı yeniden diriltmek amacına matuf olduğu dile getirilmektedir. Bu iddiaların gerekçesi olarak da Türkiye'nin komşu ülkelerde gerçekleştirdiği sınır ötesi askeri harekâtlar, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaş sürecine ve bölgede yaşanan bir takım silahlı ihtilaflara, özellikle bir dönem aktif bir şekilde müdahil olması, Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında çeşitli büyüklüklerde askeri üsler kurması, yerli savunma sanayii alanında büyük yatırımlar ve hamleler yapması, Karadeniz'de ve Doğu Akdeniz'de tartışmalara yol açan enerji kaynakları arama ve sondaj çalışmaları yapması sayılmaktadır. Ancak bunun yanında, Türkiye'nin bölgedeki askeri ve ekonomik faaliyetlerini sadece revizyonist olarak tanımlamanın doğru olmayacağına dair görüşler de mevcuttur. Yapılan çalışmada ayrıntılı olarak ele alındığı üzere, ikinci görüşü savunanlara göre bu faaliyetlerin amacı esasen 2003 yılında Irak'ın işgali ve özellikle 2010 yılı sonunda başlayan Arap Baharı sürecinin ardından ortaya çıkan ve büyük ölçüde Türkiye'ye yönelik olduğu nitelendirilen terör tehditlerini kaynağında ortadan kaldırmak; Türkiye sınırlarının yanı başında oluşturulmaya çalışılan terör koridorları gibi yapıları tamamen bertaraf ederek ülke sınırlarının güvenliğini sağlamak ve sınır içerisinde ve sınırların ötesinde bulunan ekonomik ve siyasi çıkarları korumaktır. Yine bu yaklaşıma göre, Türkiye'nin geçmişten günümüze kadar sürdürdüğü ve bölgedeki mevcut statükonun korunmasına yönelik izlediği politikanın yanı sıra, komşularının toprak bütünlüğünü her fırsatta ve ortamda dile getirmesi, çeşitli kaynaklarca öne sürülen revizyonist dış politika söylemleriyle çelişen bir yaklaşım sergilemektedir. Bu çalışmada ikinci görüşü savunan yaklaşım doğrultusunda yapılmış olan çalışmalar incelenmiş ve buradan hareketle bu görüşü destekler mahiyette bir analiz yapılmıştır.
  • Master Thesis
    The Struggle of Palestinian Prisoners in Israeli Occupation Prisons: Sheikh Ahmet Yasin as a Model (1936-2004)
    (2025) Kliep, Asmaa; Yiğit, Sibel Ceylan
    Bu çalışma, Filistinli tutukluların işgal hapishanelerinde baskıcı uygulamalara karşı verdikleri mücadeleyi ve meşru haklarını elde etmek için yürüttükleri direnişi ele almaktadır. Çalışma, Şeyh Ahmed Yasin'i Siyonist savaşa karşı direniş mücadelesinde tutuklu hareketinin bir modeli olarak tanıtmaktadır. Ayrıca, esaret altındaki ve dışındaki Siyonistlere karşı geliştirilen stratejileri sunmakta olup Filistin özgürlük mücadelesiyle uyumlu bir parça olması nedeniyle önem taşımaktadır.Çalışmanın amacı, Filistin'deki işgal hapishanelerinin tarihsel arka planını, Filistinli tutuklulara uygulanan politikalar ve hükümlerin açıklanmasını sağlamaktır. Bunun yanı sıra, insan hakları ve siyasi hakların elde edilmesi için kamuoyu ve uluslararası kamuoyuna hitap eden Filistinli tutukluların direniş biçimlerini tanıtmaktadır.Çalışma, Şeyh Ahmed Yasin'i, İsrailhapishanelerindeki mücadelesi ve serbest bırakıldıktan sonra Filistin mücadelesine iç ve dış dayanışma yoluyla verdiği etkili liderlik örneği olarak sunmaktadır. Siyonist politikanın onu ortadan kaldırma kararı, hedeflerine ulaşamamasının bir ifadesidir.Araştırmada tarihsel, betimleyici ve karşılaştırmalı yöntemler kullanılmıştır. Son olarak, çalışma Filistinli tutuklulara desteğin artırılmasını, tutukluları destekleyen yasal çerçevelerin etkinleştirilmesini, uluslararası denetimin güçlendirilmesini ve tutukluları destekleyen örgütlerin rolünün artırılmasını önermektedir. Anahtar kelimeler: Şeyh Ahmet Yasin, Filistin, İşgal Hapishaneleri, Filistinli Mahkûmlar, İntifada.
  • Master Thesis
    Examining the Relationship Between the Learning Leadership Behaviors of School Principals and Organizational Attractiveness of Schools
    (2025) Güven, Barış Emre; Karadaş, Halil
    Bu araştırmanın amacı; okul müdürlerinin öğrenen liderlik davranışları ile okulların örgütsel çekiciliği arasındaki ilişkiyi öğretmen ve müdür yardımcılarına göre incelemektir. Araştırmada nicel araştırma desenlerinden ilişkisel tarama modeli tercih edilmiştir. Araştırmanın evrenini 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Diyarbakır ili merkez ilçeleri Kayapınar, Yenişehir, Bağlar ve Sur ilçelerinde bulunan okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde çalışan 14132 öğretmen oluşturmuştur. Örneklem ise evreni temsil ettiğini düşünülen 625 öğretmenden oluşmaktadır. Evrenden örneklem alınırken olasılıklı örneklem yöntemlerinden olan kolayda örnekleme yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmada veri toplama araçları olarak; Kişisel Bilgi Formu, Karadaş ve Konan (2021) tarafından geliştirilen Öğrenen Liderlik Ölçeği ve Akman (2017) tarafından geliştirilen Örgütsel Çekicilik Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analiz edilmesi için SPSS paket programı kullanılmıştır. Araştırma kapsamında öğretmen ve müdür yardımcılarının öğrenen liderlik ve örgütsel çekicilik algıları incelenmiş, her iki değişkene ilişkin alt boyutlara yönelik değerlendirmeler ile bu değişkenler arasındaki ilişkiler analiz edilmiştir. Öğrenen Liderlik Ölçeği' ne (ÖLÖ) ilişkin genel ortalamanın katılıyorum seviyesinde yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Alt boyutlar incelendiğinde, öğretmenlerin algılarının en yüksek vizyonerlik (3.70), ardından takım ruhu (3.45) ve hakimiyet (3.44) alt boyutlarında yoğunlaştığı; en düşük ise destekleyicilik (3.38) alt boyutunda kaldığı görülmüştür. Özellikle destekleyicilik boyutunun, diğer alt boyutlara kıyasla 'kararsızım' düzeyinde değerlendirilmesi, yöneticilerin öğretmenlere yönelik bireysel destek davranışlarında eksiklik algısı olduğunu göstermektedir. Örgütsel Çekicilik Ölçeği' ne (ÖÇÖ) ilişkin genel ortalama ise kararsızım seviyesinde orta düzeyde olduğu görülmüştür. Katılımcıların en yüksek ortalamayı 'Bu okul çalışmak için saygın bir yerdir.' maddesine verdikleri, en düşük ortalamanın ise 'Bu okulda çalıştığım için diğer insanlar bana imrenerek bakıyor.' maddesine ait olduğu tespit edilmiştir. Bu durum, öğretmenlerin çalıştıkları kuruma dair toplumsal imaj algılarının nispeten zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Korelasyon analizine göre öğrenen liderlik ile örgütsel çekicilik arasında pozitif yönlü ve orta düzeyde bir ilişki bulunmaktadır. Ayrıca regresyon analizinde, öğrenen liderliğin örgütsel çekicilik üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu görülmüştür. Bu bulgu, öğrenen liderlik uygulamalarının, öğretmenlerin kurumlarına yönelik çekicilik algılarını anlamlı biçimde etkilediğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Öğrenen Liderlik, Okul Müdürü, Öğretmen, Örgütsel Çekicilik.
  • Master Thesis
    The Strait of Hormuz According to Ottoman Documents Between 1800 and 1914
    (2025) Suliman, Mohamad Hasan; Şerifoğlu, Metin
    Bu çalışma, 19. yüzyıl Osmanlı belgeleri üzerinden Basra Körfezi bölgesindeki Hürmüz Boğazı meselesini ele almaktadır. Osmanlı belgelerine göre bu boğaz 1800-1914 yılları arasında bölgesel ve uluslararası güçlerin ilgi odağı olmuştur. Bu bağlamda, bu çalışma Hürmüz Boğazı'nın statüsünü ve önemini (jeopolitik, stratejik ve ekonomik) Osmanlı belgeleri üzerinden analiz edecektir. Ayrıca, günümüzde de dünyanın en önemli stratejik su yolu olmaya devam eden bu stratejik boğazı ele geçirmek için sömürgeci güçler arasındaki rekabetin yoğunlaşması da ele alınacaktır. Hürmüz Boğazı, Doğu Asya ile Avrupa kıtasını birbirine bağlayan en önemli boğazlardan biridir. Hürmüz Boğazı'nın konumu ona her açıdan (jeopolitik, stratejik ve ekonomik) önem kazandırmaktadır, zira bu boğaz küresel deniz trafiğinde en önemli küresel koridoru oluşturmaktadır ve konunun önemi de burada yatmaktadır; Osmanlı belgeleri üzerinden Hürmüz Boğazı ve uluslararası politikadaki önemi ele alınacaktır. Konu aynı zamanda Osmanlı'nın bu boğaza yönelik uluslararası politikasını ve boğaz çevresindeki sömürgeci güçlerle olan çatışmasını da ele alacaktır. Konunun önemi, Osmanlı belgeleri üzerinden Hürmüz Boğazı meselesine ilişkin yeterli çalışma bulunmamasından da anlaşılmaktadır. Bu araştırma, Osmanlı belgeleri üzerinden Hürmüz Boğazı meselesine yeni ve farklı bir bakış açısı getirmeye çalışacaktır. Araştırmalarımızda bir takım gerçeklere ulaşabilmek için birden fazla metodoloji izlememiz gerekmektedir. Bu nedenle, tarihsel olayları anlatmak ve analiz etmek için analitik tarihsel yaklaşımı izlemeye çalışacağım, aynı zamanda olayları parçalara ayırıp yeniden ifade etmek için de yapısökümcü yaklaşımı kullanacağım çünkü araştırma, olaya bu şekilde yaklaşmamızı gerektiriyor. Bu araştırmada en önemli kaynak Osmanlı belgeleridir. Bu araştırmanın metodolojisi analitik, yapısökümcü ve belgesel boyutları birleştirir.