Yüksek Lisans Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/57
Browse
Recent Submissions
Master Thesis Türkiye'de Üretilen ve Soğuk Sıkımı Yapılan Bazı Bitkisel Yağların Fitokimyasal Özellikleri ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri(2025) Şenpalıt, Serdil; Güngören, Muhammed; Emre, Mustafa YunusBu çalışmada, ticari olarak temin edilen soğuk sıkım ayçiçek, kanola ve zeytinyağı örneklerinin kimyasal ve biyolojik özellikleri kapsamlı olarak incelenmiştir. Yağların kalite parametreleri analiz edilerek serbest yağ asitliği, peroksit değeri ve özgül absorbans değerleri belirlenmiş, depolama süresi (0–6 ay) ve sıcaklık (+4 °C ve +25 °C) koşullarının kalite üzerine etkileri değerlendirilmiştir. Her yağ türü 0. ayda birer numune, 3. ve 6. aylarda ise +4 °C ve +25 °C koşullarında incelenmek üzere toplam 15 numune üzerinden analiz edilmiştir. Analizler sonucunda, depolama süresi arttıkça genel olarak yağların kalite parametrelerinde düşüş gözlenmiş, antioksidan kapasite ve toplam fenolik madde değerlerinde de belirgin azalmalar kaydedilmiştir. Fenolik bileşik analizi ile yağların fenolik profili ortaya konmuş ve DPPH radikali giderme aktivitesi ile toplam fenolik madde değerleri arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Yağ asidi kompozisyonu analizi, doymuş, tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerinin oranlarını ortaya koymuş ve tekli doymamış yağ asitleri/çoklu doymamış yağ asitleri dengesi açısından besinsel değerler değerlendirilmiştir. Gaz kromatografisi-kütle spektrometrisi ile uçucu bileşen profilleri belirlenmiş ve bu bileşenlerin aromatik karakter ile potansiyel biyolojik aktiviteleri tartışılmıştır. Yağların antimikrobiyal aktiviteleri ise seçilmiş bakteriyel ve mantar suşlarına karşı test edilmiş, farklı yağ türlerinin gıda koruyucu potansiyeli değerlendirilmiştir. Analizler sonucunda, zeytinyağının fenolik bileşik içeriği ve antioksidan kapasitesi açısından en yüksek değerlere sahip olduğu; ayçiçek ve kanola yağlarının ise uçucu bileşen profilleri ve yağ asidi dağılımları açısından farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Depolama süresi ve sıcaklık, özellikle fenolik içerik, peroksit değeri ve uçucu bileşen profili üzerinde belirgin değişimlere yol açmıştır. Elde edilen bulgular, soğuk sıkım yağların kalite ve fonksiyonel özelliklerinin sistematik değerlendirilmesine katkı sağlamış, bu yağların besinsel değerleri ve gıda sanayinde kullanım potansiyeli açısından önemli bilgiler sunmuştur. Çalışma, farklı yağ türlerinin fenolik içerik, antioksidan kapasite, uçucu bileşen profili ve antimikrobiyal aktivitelerinin karşılaştırmalı değerlendirilmesi açısından literatüre değerli bir katkı sağlamaktadır. Ayrıca, daha geniş numune setleri ve farklı depolama koşullarının incelenmesi gelecekteki araştırmalar için önerilmektedir. Elde edilen bulgular, bu yağların fenolik bileşik ve antioksidan içeriklerinin, oksidatif strese karşı korunma ve kronik hastalık riskinin azaltılmasında potansiyel fayda sağlayabileceğini göstermektedir. Ayrıca, uçucu bileşenler ve yağ asidi profilleri, metabolik sağlık ve kardiyovasküler fonksiyonlar üzerinde olumlu etkiler yaratma potansiyeline işaret etmektedir.Master Thesis Asketik Bir Tarikat Olarak Sistersiyenler ve II. Haçlı Seferlerine Etkisi(2025) Ceylan, Azad; Toprak, BilalHer din ve/veya inanç, kurucusunun ortaya çıktığı tarihten uzaklaştıkça özünden uzaklaşır, farklı kollara ayrılır hatta ana düşünceden sapar. Bir de Roma İmparatorluğu'nun yıkıntısı üzerinde bulunan Avrupa, 10. yüzyıla kadar güvenlik, hukuk, eğitim ve siyasi alanlarda ciddi istikrar sorunları yaşamıştır. Bölgenin içerisinde bulunduğu şartlar göz önünde bulundurulunca mezkûr konular çok daha fazla görülmüştür. Ancak süreç içerisinde ortaya çıkan karizmatik veya kahraman kişiler bu gidişata karşı çıkarak öze dönüş özlemiyle yeni oluşumlar göstermiştir. 11. yüzyılda, Avrupa'nın bu bozulmuş düzenine karşı dini yaşama yoğun bir dönüş olmuştur. Buna karşın manastırlar kuruldu ve başta Kluni Tarikatı, Hristiyan dinine ve manastır hayatına olan güveni tazelemiştir. 11. yüzyıl Avrupa için hem dini hem de siyasi alanda ciddi değişimlerin olduğu bir asır olmuştur. Siyasi desteği de arkalarına alan tarikatlar, her geçen gün büyüyerek daha etkin bir rol almışlardır. Ancak Kluni Tarikatı da büyümenin etkisiyle kendi içerisinde eleştirilere maruz kalmış ve tarikat kendi içerisinde bölünmeler yaşamıştır. Başrahip Robert, Orta Çağ Avrupa'sının 11. yüzyılında, cemaatlerin dünyevileşmelerinden ve monastik yaşamdan uzaklaşmalarından rahatsızlık duyup, Kluni Tarikatı'ndan ayrılarak kırsal bölgelerde asketik bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. Yanına Alberic, Stephen ve on dokuz kişi daha alarak 21 Mart 1098'de, Latince ismi Cistercium olan Citeaux'da yeni bir manastır kurmuştur. Adını kurulduğu köyden alan Sistersiyen Tarikatı, asıl ününe ve gücüne ise ikinci kuşak liderlerinden biri olan Clairvauxlu Aziz Bernard zamanında kavuşmuştur. O yüzden tarikatın inançsal, sosyal ve ekonomik yapısı ve Aziz Bernard'ın tarihsel kişiliği ve siyasi etkinliği tezin ana muhtevasını oluşturacaktır.Master Thesis Süryani Kadim Kilisesi'nde Theotokos(2025) Adak, Tuba; Toprak, Mehmet SaitHıristiyanlık tarihinde merkezi bir konuma sahip olan Theotokos (Tanrı doğuran) kavramı, Süryani Kadim Kilisesi bağlamında incelenmektedir. Bu unvanın yalnızca teolojik bir tanım olmanın ötesinde, erken dönem Hıristiyanlıkta yaşanan siyasi, kültürel, dini mücadelelerin bir yansıması olduğu ileri sürülmektedir. Meryem'in yüceltilmesinin ardındaki mitolojik temeller, Hıristiyanlığın pagan toplumlarla etkileşimi çerçevesinde analiz edilmektedir. Sümer'deki İnanna, Mısır'daki İsis ve Anadolu'daki Kibele gibi ana tanrıça kültlerinin Meryem figüründe devamlılık kazandığını ve eski inanç kalıplarının yani dine nasıl dahil edildiğini göstermektedir. Theotokos kavramının ortaya çıkışı, İskenderiye ve Antakya ekolleri arasında yaşanan İsa'nın doğası hakkındaki kristolojik tartışmalarla ilişkilendirilmektedir. Bu tartışmalar, Efes ve Kadıköy Konsilleri'nde doruk noktasına ulaşmış ve teolojik bir mesele olmaktan çıkıp, kiliseler arası güç mücadelesinin ve imparatorluk politikalarının bir uzantısı haline gelmiştir. Süryani Kadim Kilisesi'nin Theotokos kavramına yaklaşımı, miafizit kristoloji doğrultusunda ele alınmıştır. Bu anlayışa göre, Mesih ilahi ve insani doğalarının birleşimi, Meryem'in 'Tanrı doğuran' olarak kabulünü zorunlu kılmıştır. Süryani kilise babalarının eserlerinde Meryem, Mesih'in annesi olması dışında ilahi kurtuluş planında merkezi bir figür olarak tasvir edilir. Bu çalışma, Theotokos kavramının Hıristiyanlık dünyasında inanç, politika, mitoloji ve tarihin iç içe geçtiği çok boyutlu bir kavram olduğunu ortaya koymaktadır.Master Thesis Farklı Fosfor ve Çinko Dozlarının Mercimekte Tane Verimi ve Verim Öğeleri Üzerindeki Etkisinin Araştırılması(2025) İnanç, Mehmet Latif; Aktaş, HüsnüBu çalışma, 2023/2024 yetiştirme sezonunda yılında Mardin ilinin Küçükköy mahallesinde, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseninde tasarlanarak, farklı çinko ve (Zn) ve fosfor (P2O5) dozlarının kırmızı mercimekte verim ve verim unsurları üzerindeki etkisinin araştırılması amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada Fırat 87 kırmızı mercimek çeşidi materyal olarak kullanılmştır. Araştırmada dört farklı çinko (ZnSO47H2O) dozu (0, 1.5, 3 ve 4.5 kg/da) ve üç farklı fosfor(P2O5) dozu (0, 2 ve 4 kg P2O5/da) TSP(%46 P) uygulanmıştır. Gübre uygulamaları ekimle beraber tabanda uygulanmıştır. Uygulama sonucunda bitki boyu (cm), ilk dal yüksekliği, tane verimi(gr), bakla sayısı ve biyomas(sıra/g) ağırlığı özellikleri incelenmiştir. Elde edilen verilere göre, tane verimi ve bin tane ağırlığı için fosfor dozlarından elde edilen ortalamalar arasındaki fark istatistiksel açıdan önemli (P<0.05) bulunurken, bitkide bakla sayısı için hem fosfor hem de çinko dozlarından elde edilen ortalamalar istatistiki olarak önemli bulunmuştur. Tane verimi ve bin tane ağırlığı için en yüksek değerler sırayla 150 kg/da ve 35 gr ile 4 kg/da (P2O5) dozundan elde edilmiştir. Bitkide bakla sayısı için en yüksek değerler 27.33 adet/bitki ile 3 kg/da çinko dozundan; 28.2 adet/bitki ile 4 kg/da fosfor (P2O5) dozundan elde edilmiştir. Bitkide dal sayısı için çinko dozları ortalama değerleri arasındaki fark önemli bulunmuş ve en yüksek değer 3.01 adet/bitki ile 4.5 kg/da çinko dozundan elde edilmiştir. İlk bakla yüksekliği, bitki boyu ve biyolojik verim için fosfor ve çinko dozlarından elde edilen ortalamalar arasındaki fark istatistiksel açıdan önemsiz (P>0.05) bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlar fosfor ve çinko içerikli gübre uygulamalarının kırmızı mercimekte bazı verim ve verim bileşenleri üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu; farklı iklim ve toprak şartlarının olduğu lokasyonlarda daha kapsamlı çalışmalar yapıldıktan sonra kesin öneriler yapılması gerektiği öngörülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kırmızı mercimek, Çinko, Fosfor, Tane Verimi, GübrelemeMaster Thesis Küsküt (cuscuta Ssp.) Sulu Özütünden Selenyum Nanopartiküllerin Biyosentezi, Karekterizasyonu ve Biyolojik Aktivitesinin Araştırılması(2025) Öztürk, Kenan; Dündar, AhmetBu yüksek lisans tez çalışmasında, Küsküt otu (Cuscuta ssp.) bitkisinin sulu özütü kullanılarak çevre dostu bir yöntem olan yeşil sentez yoluyla selenyum nanopartiküllerinin (SeNP) biyosentezi gerçekleştirilmiş, elde edilen nanopartiküllerin karakterizasyonu ve biyolojik aktiviteleri detaylı olarak incelenmiştir. Geleneksel kimyasal yöntemlere alternatif olarak tercih edilen bu biyolojik yaklaşım; düşük maliyetli, toksik olmayan ve sürdürülebilir bir üretim modeli sunmaktadır. Bitki özütünde bulunan fitokimyasal bileşikler, hem indirgeme ajanı hem de stabilizatör olarak görev almıştır. Sentezlenen SeNP'ler, UV-Görünür spektrofotometre, X-Işını Difraksiyonu (XRD), Taramalı ve Geçirimli Elektron Mikroskobu (SEM, TEM), Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopi (FT-IR) ve Enerji Dağılımlı X-Işını (EDX) analizleriyle karakterize edilmiştir. Analizler sonucunda SeNP'lerin kristal yapıya sahip olduğu, ortalama absorbans değerlerinin 317.57 nm'de gözlendiği ve küresel morfoloji gösterdiği saptanmıştır. EDX analizinde selenyumun yanı sıra karbon ve oksijen elementlerinin varlığı, nanoparçacıkların bitkisel kökenli bileşenlerle kaplandığını göstermiştir.Nanoparçacıkların biyolojik etkinlikleri kapsamında, antikanser ve sitotoksik etkileri MTT testi ile değerlendirilmiştir. Yapılan in-vitro deneyler, SeNP'lerin L929 ve HT29 hücre hatlarında doza ve süreye bağlı olarak anlamlı düzeyde hücre canlılığını baskıladığını ortaya koymuştur. En yüksek konsantrasyon uygulamasında, ilk 48 saatte L929 hücrelerinde %20.81, HT29 hücrelerinde ise %58.08 oranında canlılık düzeyinin azaldığı gözlemlenmiştir. Bu durum, SeNP'lerin potansiyel bir antikanser ajan olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir.Master Thesis Arum Meryemianum Etilasetat ve Metanol Özütlerinin İnvitro Antioksidan ve Antikanser Özelliklerinin Araştırılması(2025) Asyalı, Şeyma; Keskin, CumaliBitkiler, insanlık tarihinin en eski dönemlerinden bu yana tedavi edici özellikleriyle dikkat çeken temel doğal kaynaklardır. İlk çağlardan itibaren yararlı ve zararlı etkileri gözlemlenmiş ve bu deneyimler geleneksel ve modern tıbbın temelini oluşturur. Modern farmakolojinin temelleri de büyük ölçüde bitkisel kaynaklı bileşiklere dayanmaktadır. Bu çalışmamızda, Türkiye'de bulunan Kahramanmaraş- Osmaniye illeri etrafında yayılış gösteren ve endemik bitki türü olarak kabul edilen Arum meryemianum bitkisinin etila asetat ve metanol özütlerinin in vitro ortamda biyolojik (antioksidan ve antikanser) aktiviteleri araştırıldı. Bitki örnekleri 2024 Mayıs- Haziran aylarında Kahramanmaraş ilinde toplandı ve kurutuldu. Kurutulan bitki metanol ve etil asetat çözücüleri ile özütlendi. Antioksidan kapasite için ise DPPH radikal süpürme testi ve CUPRAC yöntemi kullanıldı, elde edilen sonuçlar askorbik asit ile karşılaştırıldı. A.meryemianum için en yüksek DPPH radikalini süpürme aktiviteleri etil asetat özütlerinde sırasıyla 19,5±9,6 µg/mL ve metanol özütlerinde 19,9±11,1 µg/mL olarak tespit edildi. Antikanser etkiler ise T98G (glioblastoma), A549 (akciğer karsinoma), U2OS (osteosarkom) ve HUVEC (İnsan Göbek Kordonu Endotel Hücresi) hücre hatları kullanılarak MTT testi ile belirlendi. IC50 değerleri 24, 48 ve 72 saatlik inkübasyon sürelerinde hesaplanarak doz-bağımlı etkinlik analiz edilmiştir. Antikanser etkinliği bilinen sisplatin bileşiği uygulanmış hücrelerin, etkinlikleri gözlemlendi ve sonuç grafikleri sunuldu. Çalışma sonucunda, A.meryemianum özütünün belirli konsantrasyonlarda önemli düzeyde antioksidan aktivite gösterdiği özellikle T98G ve A549 hücre hatlarında anlamlı sitotoksik etki yarattığı gözlemlendi. Bu bulgular, A.meryemianum bitkisinin farmasötik amaçlı kullanılabilecek potansiyel doğal bir biyoaktif madde kaynağı olabileceğini gösterdi. Çalışmamız, Türkiye florasında yer alan endemik bir bitkinin biyolojik etkilerini bilimsel olarak ortaya koyarak, gelecekte yapılacak olan doğal kaynaklı ilaç geliştirme çalışmalarına ışık tutabilecek nitelikte önemli bir katkı sunar. Anahtar Kelimeler: Arum meryemianum, Antioksidan, Antikanser, IC50, Doğal özütMaster Thesis Tur Abdin Bölgesi'nde Geleneksel Arabuluculuk: Aşiret Yapıları ve Hukuk-dışı Çözüm Mekanizmalarının Sosyo-kültürel İşlevi(2025) Yelboğa, Ferzan; Şanlı, SüleymanTur Abdin, soy ve kan bağlarına dayalı aşiret yapısının günümüzde de etkisini sürdürdüğü; tarihsel olarak ise çok etnili, çok dinli ve çok kültürlü yapısıyla öne çıkan bir bölgedir. Kürtler, Yezidiler, Süryaniler, Mahalmiler ve Becirmanîler gibi farklı etnik-dini topluluklar bu coğrafyada uzun yıllar boyunca bir arada yaşamış; kendi iç dinamikleri doğrultusunda sürdürülebilir sosyal ilişkiler kurmuştur. Bölgedeki kültürel çeşitlilik, çokkültürlülüğün sağladığı toplumsal zenginliği ve hoşgörüyü beslemektedir. George Simmel'in de ifade ettiği üzere, her toplum yapısında birleştirici ve ayrıştırıcı unsurların iç içe geçtiği dinamik bir yapı söz konusudur. Bu nedenle çatışmasız bir toplumsal yapı idealden ibarettir. Nitekim çatışma ilk topluluklardan günümüz postmodern toplumlarına dek farklı biçimlerde ortaya çıkmış, zaman ve mekân sınırı tanımaksızın evrensel bir olgu hâline gelmiştir. Modern hukuk sistemlerinin tam olarak işlememesi, kamu otoritesinin aşiret kültürü karşısında yetersiz kalması, geleneksel toplumsal ilişkilerin devamlılığı, kolektif şeref algısı, kız kaçırma, kan davası, namus meseleleri, bireysel adalet anlayışı ve intikam gibi kültürel unsurların etkisiyle ortaya çıkan uyuşmazlıklar, örfi hukukun hâkim olduğu bölgelerde geçmişten günümüze önemli bir toplumsal sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Her ne kadar bu tür vakalar günümüzde azalsa da, belirli bölgelerde hâlen rastlanmakta ve çeşitli barış mekanizmalarıyla çözümlenmektedir. Örfi kültüre dayalı olarak şekillenen geleneksel arabuluculukta, özellikle devletin resmî hukuk mekanizmalarının yetersiz kaldığı durumlarda etkili bir çözüm yolu sunmaktadır. Bu çalışma, Tur Abdin Bölgesi'nde ortaya çıkan toplumsal uyuşmazlıklarda, resmî yargı süreçlerinin dışında kalan yerel dini otoriteler (şeyh, seyyid, seydâ, molla) ile toplumsal itibara dayanan kanaat önderlerinin (rûspî) arabuluculuk süreçlerindeki rollerini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, arabuluculuk faaliyetlerini yürüten aktörlerin toplumsal meşruiyetleri; sahip oldukları dini ve toplumsal statüler temelinde ele alınmıştır. Araştırmada nitel yöntem benimsenmiş; antropolojik veri toplama teknikleri çerçevesinde katılımcı gözlem, derinlemesine mülakat, sözlü tarih görüşmeleri ve odak grup tartışmaları kullanılmıştır. Alan araştırmasından elde edilen veriler sistematik biçimde analiz edilerek, geleneksel arabuluculuğun toplumsal işlevi, meşruiyet zemini ve uyuşmazlık çözme kapasitesi değerlendirilmiştir.Master Thesis Bazı Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Uçucu Yağlarının Neoscytalidium Dimidiatum'a Karşı Antifungal Aktivitelerinin Belirlenmesi(2025) Uncu, Elif; Güney, İnci GülerBu çalışma, bazı tıbbi ve aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağların Neoscytalidium dimidiatum'a karşı antifungal etkilerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Denemelerde Origanum onites L. (Kekik), Salvia officinalis L. (Adaçayı), Rosmarinus officinalis L. (Biberiye) ve Melissa officinalis L. (Oğul otu) bitkilerine ait uçucu yağlar kullanılmıştır. Uçucu yağlar farklı konsantrasyonlarda (0, 2, 4, 8, 16, 32 ve 64 µL) in vitro ve in vivo koşullarda uçucu yağların farklı konsantrasyonları (1,4; 1,6; 1,8; 2; 3,2; 4; 5,6; 6,4; 8; 10; 16 µL) ile test edilmiştir. Elde edilen bulgular, in vitro deneylerde özellikle Origanum onites L. (Kekik), ve Melissa officinalis L. (Oğul otu) uçucu yağlarının yüksek konsantrasyonlarda (≥ 32 µL) N. dimidiatum gelişimini belirgin şekilde inhibe ettiğini ortaya koymuştur. Buna karşın, Salvia officinalis L. (Adaçayı) ve Rosmarinus officinalis L. (Biberiye) uçucu yağlarının antifungal etkilerinin sınırlı olduğu gözlemlenmiştir. Araştırma sonucunda, bazı uçucu yağların Neoscytalidium dimidiatum'a karşı etkili bir biyolojik mücadele ajanı olabileceği, bu etkinin doza bağlı olarak arttığı ve kimyasal fungisit kullanımının azaltılmasına katkı sağlayabileceği belirlenmiştir.Master Thesis Okul İdarecileri ve Öğretmenlere Göre Proje Anadolu İmam Hatip Liselerinde Akademik Başarıyı Etkileyen Faktörler(2025) Sercanoğlu, Sema; Bala, SabahattinÜlkemizde Proje Anadolu İmam Hatip Liseleri yeni bir program olarak uygulanmaya başlanmıştır. Akademik başarı, öğrencilerin yalnızca bireysel çaba ve yetenekleri ile şekillenmeyip; dışsal faktörlerin etkileşimiyle de ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmamız, Mardin ilinde bulunan Proje Anadolu İmam Hatip Liselerindeki Öğrencilerin akademik başarılarını etkileyen faktörleri ve söz konusu faktörlerin etki düzeylerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu araştırmanın evrenini, Türkiye genelinde Proje Anadolu İmam Hatip Liselerinde görev yapan okul idarecileri ve öğretmenler oluşturmaktadır. Örneklemini ise maksimum çeşitlilik örneklemesi ile belirlenen farklı özelliklere (örneğin yaş, cinsiyet, branş ve görev türü) sahip 18 gönüllü katılımcı oluşturmaktadır. Araştırmada, veri toplama aracı olarak Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formları kullanılmıştır. Veriler 2023-2024 eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır. Görüşme verilerinin analizinde nitel analiz yöntemleri arasında yer alan içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Katılımcıların görüşleri doğrultusunda öğrencilerin akademik başarılarını etkileyen faktörler çok yönlü bir perspektiften ele alınmıştır. Katılımcılar okul idaresinin yönetim anlayışının ve okul kültürünün öğrenci akademik başarısı üzerinde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca okulun sağladığı fiziksel imkanlarının çeşitliliğinin ve sosyal-kültürel etkinliklerin öğrencilerin okula bağlılığını artırdığı ve akademik başarılarını da etkilediği belirlenmiştir. Aynı zamanda öğrenci ve veli profili akademik başarıyı etkileyen önemli faktörlerdendir; ailenin ilgisi, sosyo-ekonomik durumu, velilerin meslekleri gibi etkenler de başarıyı etkilemektedir. Öğretmen ve okul idaresinin atama usulleri, karma eğitim, meslek-kültür derslerinin bir arada işlenmesi gibi başarıyı etkileyen diğer faktörler arasında olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak elde edilen veriler doğrultusunda Proje Anadolu İmam Hatip Liselerindeki öğrencilerin akademik başarıları okul, aile, birey ve çevresel gibi bütüncül faktörlerle şekillenmektedir.Master Thesis Öğretmen Algılarına Göre Okul Müdürlerinin Nöroliderlik Düzeyleriyle Öğretmenlerin İş Doyumu Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi(2025) Bal, Aslıhan; Akın, Mehmet AliBu araştırma öğretmen algılarına göre okul müdürlerinin nöroliderlik düzeyleri ile öğretmenlerin iş doyumu arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmada, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. 2024-2025 eğitim-öğretim yılı itibariyle Şanlıurfa ilinin Viranşehir ilçesinde yer alan okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde görev yapan 2910 öğretmen, araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Örneklem ise evreni temsil ettiği düşünülen 342 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklem yöntemi basit tesadüfi örnekleme olarak belirlenmiştir. Araştırmanın veri toplama sürecinde üç araçtan yararlanılmıştır: Kişisel Bilgi Formu, araştırmacı tarafından geliştirilen Nöroliderlik Ölçeği ile Ho ve Au (2006) tarafından geliştirilen ve Demirtaş (2010) tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan İş Doyumu Ölçeği. Araştırma kapsamında elde edilen verilerin analizinde, SPSS programından yararlanılmıştır. Veri analiz sürecinde, öğretmenlerin okul yöneticilerinin nöroliderlik yeterliliklerine ve kendi iş doyum düzeylerine ilişkin algılarını belirlemek amacıyla aritmetik ortalama ve standart sapma değerlerinden yararlanılmıştır. Öğretmen algılarının kişisel değişkenler doğrultusunda incelenmesinde, verilerin normal dağılım göstermemesi nedeniyle parametrik olmayan istatistiksel yöntemlerden Mann-Whitney U testi ve Kruskal-Wallis testi tercih edilmiştir. Nöroliderlik ile iş doyumu arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla ise Spearman Rho sıralama korelasyon katsayısından yararlanılmıştır. Araştırma bulgularına göre öğretmenlerin, yöneticilerinin nöroliderlik yeterliliklerine ilişkin tüm alt boyutlarda 'katılıyorum' düzeyinde, iş doyumuna ilişkin ise ölçek toplamında 'katılıyorum' düzeyinde algıya sahip oldukları tespit edilmiştir. Buna ek olarak, yapılan korelasyon analizi sonucunda, öğretmenlerin nöroliderlik yeterlilik algıları ile iş doyumu algıları arasında orta düzeyde ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu görülmüştür. Nöroliderliğin alt boyutları ile iş doyumu arasında en güçlü ilişkinin nöroliderliğin özerklik alt boyutunda, en zayıf ilişkinin ise netlik alt boyutunda olduğu görülmüştür. Ayrıca okul müdürlerinin nöroliderlik yeterliliğinin öğretmen iş doyumunun anlamlı bir yordayıcısı olduğu ve iş doyumunda yaşanan değişimin %14'ünü açıkladığı tespit edilmiştir. Bu verilerden hareketle, öğretmenlerin iş doyumunu artırmak için okul müdürlerinin liderlik becerilerini güçlendirmeye yönelik nöroliderliğin tüm boyutlarını kapsayacak hizmet içi eğitimlerin düzenlenmesi önerilebilir.Master Thesis Filistin Bağımsızlık Mücadelesi Lideri Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-hüseyni(2025) Oktay, Barış; Polat, ZiyaFilistin tarihinin en kötü zamanları 1917'de son bulan I. Dünya Savaşı neticesinde İngilizlerin işgaline girmesiyle başlamıştır. Aynı durumda olan birçok Arap ve İslam ülkelerinde İngiliz sömürgesine karşı direnişlerin sembol isimleri ortaya çıkmıştır. Bu isimlerden biri de 1919-1974 arası Filistin tarihinde ortaya çıkan, Filistin bağımsızlık mücadelesi lideri, Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni'dir. Bu tezde, Hacı Emin el-Hüseyni'nin hayatı, siyasi konumu ve sürdürdüğü mücadelesi incelenecektir. Kudüs müftüsü'nün Filistin bağımsızlık mücadelesine olan etkileri ve özellikle 20. yüzyıl boyunca Filistin tarihinde bıraktığı dini, milli, fikri, cihadi ve siyasi izlerinin analizi amaçlanmaktadır. Hacı Emin'in özellikle Filistin'de, Arap dünyası ve İslam âleminde sürdürdüğü bağımsızlık hareketlerindeki rolü, ideolojik ve siyasi motivasyonlar incelenerek ele alınacaktır. Araştırmada; el-Hüseyni'nin aile kökenlerini, yetişmesini, Filistin mücadelesine girişini, Filistinlileri birleştirme çabasındaki motivasyonunu, Arap milliyetçiliği ve İslam inancı ile olan bağlarına değinilecektir. Filistin'de Siyonistlere ve İngilizlere karşı her türlü mücadelesi, I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşındaki rolü, kurduğu sivil yapıları ve silahlı grupları, İzzettin el-Kassam ve Müslüman Kardeşlerle olan ilişkileri, İngilizlerin sunduğu Filistin'i bölme planlarına karşı gösterdiği reaksiyonları ele alınacaktır. İngilizlere karşı Nazi Almanyası ve Faşist İtalya ile olan ittifakı ve Yahudilerin katledilmesi konusunda kendisi ile ilgili gündeme getirilen iddialar ortaya koyulacaktır. Bütün Süreç içerisinde bazı Müslümanlar ve düşmanları tarafından kendisine yöneltilen eleştiriler cevap bulacaktır. İlk kez kurulacak olan tam bağımsız Filistin için gösterdiği çabaları merkeze alarak hayatının tüm yönleri anlatılacaktır. Bu tez, Filistin'in İngilizler tarafından işgal edilmesinden başlayarak, vefatına kadar Hacı Emin el-Hüseyni'nin ilan ettiği tam bağımsız Filistin Devleti mücadelesini ortaya koymayı hedeflemektedir. Böylelikle Filistin tarihinde tartışmasız olarak ilk bağımsızlık lideri olan Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni hakkında literatüre yeni bir bakış açısı sunulacaktır.Master Thesis عبد الكريم المدرس و قصيدته الوردية(2025) Alshihan, Mohamad; Salihoğlu, HamitBu çalışma, Irak'ın çağdaş dini ve bilimsel uyanışın öncü şahsiyetlerinden biri olan Abdülkerim el-Muderris (Biyare)'in kişiliğini ele almaktadır. el-Muderris, dini ilimlerde derin bilgi sahibi olmakla kalmayıp, Arapça, Kürtçe ve Farsça dillerinde de ileri düzeyde birikime sahip, uzun yıllar boyunca eğitim faaliyetleri yürütmüş bir âlimdir. Ancak, sahip olduğu geniş bilimsel etkiye rağmen, önceki akademik çalışmalarda kendisine genellikle klasik bir fakih ve din eğitmeni olarak yaklaşılmış, onun şiirsel yönü göz ardı edilmiştir. Bu tez, el-Muderris'in edebi yönünü ön plana çıkaran ilk akademik çalışma olup, onun yalnızca bir din âlimi değil; aynı zamanda öğretici şiir geleneğini sürdüren bir şair olarak değerlendirildiği özgün bir bakış açısı sunmaktadır. Çalışma, bu amaçla onun önemli eserlerinden biri olan 'el-Vardiyye fi Sîreti Hayri'l-Beriyye' adlı şiirini uygulamalı analiz çerçevesinde incelemektedir. el-Vardiyye adlı kasidesi, yazarın en dikkat çekici edebi ürünlerinden biridir. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) doğumundan vefatına kadar olan hayat hikâyesini ele alan bu didaktik şiir kasidesi; sağlam dil yapısı, ince anlam örgüsü ve düzenli bir anlatım tarzıyla dikkat çekmektedir. Kürt eğitim çevrelerinde, özellikle medrese ve geleneksel okullarda ezberletilen bu şiir kasidesi, bilgi aktarımında nazmın etkili bir yöntem olduğunu göstermektedir. Tez çalışmamız, şiir kasidesi ve yazarı hakkında betimleyici ve analitik yöntemle hazırlanmış olup, kasidenin seçilmiş beyitleri üzerinden şu üç temel analiz boyutu sunmaktadır: Bilimsel boyut: el-Vardiyye'nin İslamî öğretici şiir geleneğine ait olduğu kabul edilerek, bu şiir türünün tarihsel gelişimi, hedefleri ve özellikleri ele alınmıştır. el-Muderris'in şiiri eğitim amacıyla nasıl kullandığı; kafiye, ritim ve yapı aracılığıyla bilgiyi nasıl etkin şekilde sunduğu analiz edilmiştir. Fikri boyut: Şiir kasidesinde yer alan akidevi, ahlaki ve düşünsel içerikler incelenmiş; yazarın peygamberlik anlayışı, İslam davet sürecine dair bakışı ve dini yorumları değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Kürt ve Irak toplumsal yapısının şiire yansıyan etkileri de tespit edilmiştir. Çalışma, el-Muderris'in şiirde vaaz ve irşat işlevini ön plana çıkaran, süslü ifadelerden ziyade sade ve etkili anlamlara yönelen bir yaklaşım sergilediğini ortaya koymaktadır. Sanatsal boyut: Şiir kasidesinin biçimsel ve estetik özellikleri analiz edilmiş; şairin Arap retoriğinden faydalandığı istiare, teşbih, kinaye, mecaz gibi edebi sanatlar değerlendirilmiştir. Dil yapısı, kelime seçimi, söz dizimi ve şiirsel formülasyon çözümlemeye tabi tutulmuştur. Elde edilen bulgular, el-Muderris'in sanatsal araçları yüksek beceriyle kullandığını ve anlamı estetize etmeden güçlü biçimde aktardığını göstermektedir. Tezimizin önemi, aşağıdaki temel noktalarda öne çıkmaktadır: Çalışmamız, Abdulkerim el-Muderris'i şair yönüyle değerlendiren ilk akademik araştırmadır ve onun öğretici şiir alanındaki katkılarını literatüre kazandırmaktadır. Eğitim amaçlı şiirlerin edebi analizine örnek oluşturarak, edebi kuramlarla pedagojik işlevlerin nasıl birleştiğine dair yeni bir yaklaşım sunmaktadır. Nazım yönteminin İslamî eğitimin etkili bir aracı olduğunu tekrar vurgulamakta; şiirin bilgi taşıyıcısı, duygusal etkileyici ve ahlaki rehber olarak gücünü göstermektedir. Retorik ve metin çözümleme alanında araştırmacılar için somut bir uygulama örneği sunarak, eğitimci ve öğrencilerin analiz becerilerini geliştirmeyi hedeflemektedir. Karşılaşılan zorluklar, başta el-Muderris'in yaşamına ve şiirlerine dair Arapça kaynakların sınırlı olmasıdır. Kullanılan bazı materyallerin Kürtçe ve Türkçe olması, çeviri ve metin doğrulama açısından yoğun bir akademik emek gerektirmektedir. Ayrıca, kasidenin öğretici şiir bağlamında sınıflandırılması ve klasik örneklerle (İbn Mâlik, İbn el-Verdî vb.) karşılaştırılması metodolojik bir hassasiyet gerektirmektedir. Tüm bu zorluklara rağmen, çalışma şu sonuçlara ulaşmıştır: Abdulkerim el-Muderris'in fıkıh ve edebiyatı birleştiren entegre kimliği, eğitim ve nazmı bir arada sunan özgün bir şahsiyetin portresini ortaya koymuştur. Öğretici şiirin doğru retorik tekniklerle kullanıldığında günümüzde de etkili bir öğretim yöntemi olabileceği somut biçimde ispatlanmıştır. Yazarın el-Vardiyye kasidesi, sadece siyer anlatımı değil; aynı zamanda pedagojik bir yapı sunan, bir şair-âlimin düşünsel ve estetik birikimini yansıtan değerli bir eserdir. Sonuç olarak, bu çalışma el-Muderris'in edebi yönünün daha geniş biçimde incelenmesi gerektiğini vurgulamakta; onun yayımlanmamış eserlerinin akademik dünyaya kazandırılması ve İslamî öğretici şiirin yeniden eğitim sistemlerinde etkin biçimde değerlendirilmesini önermektedir. Anahtar Kelimeler: Arap Belâgatı, Öğretici Şiir, Hz. Muhammed'in Siyer'i, Belâgat Analizi, Abdulkerim el-Muderris, El-Kasîdetü'l-Verdiyye.Master Thesis Hemşirelerde Sağlık Okuryazarlığı, İş Stresi ve Psikolojik Sahiplenme Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2025) Yel, Serap; Dağ, İbrahimGiriş ve Amaç: Bu çalışma, Mardin'deki hemşirelerin kurumsal sağlık okuryazarlığı düzeyleri ile iş stresi ve psikolojik sahiplenme algıları arasındaki ilişkileri incelemiştir. Hemşirelerin bilgiye erişim, anlama ve kullanma becerilerinin işlerine ve kurumlarına aidiyet duygusunu güçlendirerek stres algılarını nasıl etkilediği araştırılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı, kesitsel ve ilişkisel tasarımla yürütülen çalışmaya, Aralık 2024 – Nisan 2025 tarihleri arasında Mardin'deki dört hastanede görev yapan 330 hemşire katılmıştır. Veriler; Kurumsal Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği, İş Stresi Ölçeği ve Psikolojik Sahiplenme Ölçeği aracılığıyla araştırmacı tarafından yüz yüze görüşmelerle toplanmış, SPSS ve AMOS ile tanımlayıcı istatistik, Pearson korelasyon ve yapısal eşitlik modellemesi yapılmıştır. Bulgular: Kurumsal sağlık okuryazarlığı puanlarıyla iş stresi puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (r = –0.044, p = 0.431). Kurumsal sağlık okuryazarlığı ile psikolojik sahiplenme arasında pozitif; iş stresi ile psikolojik sahiplenme arasında negatif korelasyon saptanmıştır (r = 0.181, p = 0.001; r = –0.329, p < 0.001). Yapısal eşitlik modellemesi, sağlık okuryazarlığının psikolojik sahiplenmenin varyansının %3.3'ünü, psikolojik sahiplenme ve sağlık okuryazarlığının birlikte iş stresinin varyansının %10.9'unu açıkladığını göstermiştir. Sonuç ve Öneriler: Çalışma, hemşirelerin sağlık okuryazarlığının doğrudan iş stresini azaltmadığını, ancak psikolojik sahiplenme aracılığıyla stres algısını düşürdüğünü ortaya koymuştur. Bu nedenle; hemşirelerin sağlık okuryazarlığı düzeylerini artırmaya yönelik eğitim ve bilgi paylaşım programları düzenlenmeli, psikolojik sahiplenmeyi güçlendiren örgütsel ortam ve liderlik yaklaşımları geliştirilmeli, uzunlamasına çalışmalarla nedensellik ilişkileri derinleştirilmeli, farklı kültürel bağlamlarda ve daha geniş örneklemlerle bulguların genellenebilirliği sınanmalı ve iş stresinin fizyolojik ve gözlemsel ölçümleri de araştırmalara dâhil edilerek öznellik azaltılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Hemşire, İş stresi, Kurumsal sağlık okuryazarlığı, Psikolojik sahiplenme, TükenmişlikMaster Thesis Yumuşak Çeliğin HCL Asit Ortamından Koruması için Yeşil Korozyon İnhibitörü Olarak İğnelik Otu (Erodium Cicutarium) Ekstraktının Araştırılması(2025) Ergel, Buşra; Yıldız, ReşitBu çalışmada, iğnelik otu özütünün (Erodium cicutarium) 1 M HCl çözeltisi içindeki yumuşak çeliğin korozyonuna karşı inhibitör etkisi araştırılmıştır. Farklı sıcaklıklar ve derişimlerde yapılan deneylerde, inhibitör etkinliği elektrokimyasal yöntemlerle (PDP, EIS, LPR) değerlendirilmiştir. Sonuçlar, inhibitör derişimi arttıkça korozyonun azaldığını; sıcaklık yükseldikçe etkinliğin düştüğünü göstermiştir. İnhibitörlü ve inhibitörsüz ortamlarda 120 saat bekletilen çelik yüzeylerinin morfolojisi SEM, AFM, EDX ve XPS analizleriyle incelenmiştir. Elde edilen bulgular, EC özütünün yüzeye adsorplanarak koruyucu bir tabaka oluşturduğunu ortaya koymuştur. Hem anodik hem katodik tepkimeleri baskılayan bu özütün, karma tip inhibitör olarak davrandığı belirlenmiştir. Adsorpsiyonun Langmuir izotermine uyduğu görülmüş; ayrıca Arrhenius denklemi kullanılarak aktivasyon enerjileri hesaplanmıştır. ∆G° ads gibi termodinamik verilerle birlikte inhibitörün yüzey üzerindeki etkisi detaylandırılmıştır.Master Thesis Master Thesis Seyyid Zeynülâbidîn B. Nûreddîn El-hüseynî El-kâşânî'nin Müferrihetü'l-enâm Fî Te'sîsi Beytillahi'l-harâm Adlı Eserinin Çeviri ve Değerlendirmesi(2025) Çakar, Muhammet Zeki; Turay, Esra DoğanBu çalışmada Osmanlı padişahı IV. Murad (1623/1640) döneminde Mekke'de meydana gelen Büyük Sel (1039/1630) hadisesi sonrasında Kâbe'nin temelden yıkılıp yeniden inşa edilme süreci ele alınmış, bu hadiseyi aktaran Seyyid Zeynülâbidîn b. Nûreddîn el-Kâşânî'nin (ö.?) kaleme aldığı Müferrihetü'l-Enâm fî Te'sîsi Beytillahi'l-Harâm adlı eseri incelenmiştir. Bu çerçevede eserin Türkçe'ye çevirisi ve değerlendirmesi yapılmış, dil ve üslup özellikleri başta olmak üzere nitelik bakımından eser incelenmiştir. Müellif eserinde bizzat katıldığı bu imar sürecini gün gün kayıt altına almış, en önemlisi de XI/XVII yüzyıl Mekke'sinde bulunan kutsal mekânları irdelemiştir. Eser özellikle Şiî âlimler arasında büyük bir itibar görmüştür. Müellifin Kâbe'nin yeniden inşa sürecine doğrudan katılması ayrıca önemli görülmüştür. Çalışmada Seyyid Zeynülâbidîn b. Nûreddîn'in hayatına değinilmiş, bunun yanı sıra Kâbe'nin XI/XVII yüzyılda yaşanan yıkım ve yeniden imar süreci ele alınarak bu süreci anlatan diğer dönem kaynakları incelenmiştir. Böylece önemli bir tarihi olaya ışık tutulmuş, Kâbe'nin imar tarihine ilişkin süreç incelenerek bu mukaddes yapının tarihsel gelişimi ve mimari evreleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Mekke, Kâbe, Büyük Sel, IV. Murad, Seyyid Zeynülâbidîn b. Nûreddîn, Müferrihetü'l-EnâmMaster Thesis Üniversite Öğrencilerinin Dini Tutumları ile Manevi Danışmanlık ve Rehberliğe Yönelik Tutumları Arasındaki İlişkinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi(2025) Güven, Gizem; Acar, Muhammet CevatBu araştırmada, Mardin Artuklu Üniversitesi öğrencilerinin dini tutumları ile manevî danışmanlığa yönelik tutumları arasındaki ilişkinin ve bu tutumların cinsiyet, yaş fakülte ve sınıf düzeyine göre farklılaşıp farklılaşmadığının incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın evrenini Mardin Artuklu Üniversitesinde eğitim gören tüm lisans öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem ise kolayda örnekleme yöntemiyle belirlenen 344 öğrenciyle sınırlandırılmıştır. Veri toplama aracı olarak katılımcıların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik Demografik Bilgi Formu, Ok (2024) tarafından geliştirilen 26 maddelik Dini Tutum Ölçeği ve Altundağ (2022) tarafından geliştirilen 17 maddelik Manevî Danışmanlığa Yönelik Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeklerin iç tutarlılığı Cronbach's α ile sırasıyla .91 ve .89 olarak tespit edilmiştir. Bulgular, dini tutum ile manevî danışmanlığa yönelik tutum arasında pozitif ve anlamlı bir ilişkinin varlığını göstermektedir (r = .280, p <.01). Cinsiyete göre her iki ölçek puanları arasında anlamlı fark bulunmazken (p> .05), yaş grupları bakımından yalnızca danışmanlık tutum puanlarında anlamlı farklılıklar saptanmıştır (p = .043). Sınıf düzeyi açısından ise danışmanlığa yönelik tutum puanlarında anlamlı farklılıklar mevcutken (p=.003), dini tutum puanları sınıf etkisinden etkilenmemektedir (p> .05). Sonuç olarak, öğrencilerin dini inanç düzeyleri yükseldikçe manevî danışmanlık hizmetlerine yönelik olumlu tutumlarında da artış görülmüş ve öğrenim ilerledikçe danışmanlığa yönelik kabullerin güçlendiği belirlenmiştir. Araştırmanın sınırlılıkları arasında tek bir üniversite ile sınırlandırılmış örneklem ve kesitsel tasarım yer almakta olup, elde edilen bulguların genellenebilirliği bu koşullar ışığında yorumlanmalıdır.Master Thesis Hemşirelerin Örgütsel Etik İklim Algısı ve Bireysel İş Performansı Arasında Bir İlişki Var Mıdır? Mardin'de Çok Merkezli Bir Çalışma(2025) Tarhan, Muhammed Emin; Keskin, HülyaBu araştırma, hemşirelerde örgütsel etik iklimin bireysel iş performansı üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmanın evrenini Mardin İl ve İlçelerindeki tüm kamu hastanelerinde görev yapan hemşireler oluşturmaktadır. Bu araştırma kesitsel tipte çalışma olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi ise 'Open Epi Sample Size' hesaplama aracı ile %95 güven aralığında, %50 görülme sıklığı ile örneklem büyüklüğü n=309 olarak hesaplanmıştır. Örneklem sayısı 390 kişi olarak belirlenmiştir. Araştırmada; 'Birey Tanıtıcı Özellikler Formu', 'Örgütsel Etik İklim Ölçeği' ve 'Bireysel İş Performansı Ölçeği' kullanıldı. Araştırmanın verilerinin analizleri SPSS 25 istatistik programı ile yapılmıştır. Araştırmaya alınan verilerin normal dağılıma uyup uymadığı Kolmogorov Smirnow Testi ile kontrol edilmiştir. Değişkenler de normal dağılım sağlanmadığı için analize parametrik olmayan test yöntemleriyle devam edilmiştir. Kruskal-wallis testi sonrasında Mann-whitney testleri uygulandı. Ölçeklerin güvenilirlik analizini belirlemek için Cronbach's Alpha katsayısı kullanılmıştır. Ölçekler arasındaki ilişkileri modellemek için regresyon analizi uygulandı. Katılımcıların demografik özellikleri (kadın oranı %55,38, evli oranı %52,56, mesleğinden memnuniyet oranı %78,46) ile örgütsel etik iklim ve bireysel iş performansı arasında anlamlı ilişkiler (p<0,05) bulundu. Korelasyon analizleri, kurallara ve davranışlara yönelik etik puanları ile görev, bağlamsal ve bireysel iş performansı arasında orta düzeyde pozitif bir ilişki olduğu bulundu. Örgütsel etik puanları ile ise çok yüksek düzeyde pozitif, üretkenlik puanları ile düşük düzeyde negatif bir ilişki (p=0,001; p<0,05) saptanmıştır. Benzer şekilde, görev performansı ile bağlamsal performans arasında orta, bireysel iş performansı arasında yüksek düzeyde pozitif; üretkenlik ile düşük düzeyde negatif ilişki tespit edildi. Yapılan analizde üretkenlik boyutu puanlaması ters yapıldı. Bu bulgular, örgütsel etik iklimin hemşirelerin iş performansını anlamlı ölçüde etkilediğini, özellikle etik algısının görev ve bağlamsal performansları olumlu yönde etkilediğini ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda, hemşirelerin performansını yükseltmek adına kurumlardaki etik değerlerin ve şeffaf bir etik iklimin desteklenmesi önem arz etmektedir.Master Thesis Engelli Sağlık Kurulu Raporları Üzerine Nitel Bir Çalışma: Süreç, Sorunlar ve Çözüm Önerileri(2025) Ayhan, Sadiye; Apak, HıdırBu çalışma, engelli bireyler ile yakınlarının engelli sağlık kurulu raporu başvuru ve değerlendirme süreçlerinde karşılaştıkları yapısal, yönetsel, deneyimsel, hak temelli ve kurul sonrası destek mekanizmalarına ilişkin sorunları bütüncül bir yaklaşımla analiz etmeyi amaçlamaktadır. Özellikle başvuru sürecindeki kurumsal işleyişin, bireylerin sağlık hizmetlerine ve sosyal haklara erişimini sınırlayıcı etkileri ayrıntılı bir biçimde değerlendirilmiştir. Sürecin multidisipliner yapısı, bilgiye erişimde yaşanan eksiklikler ve yönlendirme mekanizmalarının yetersizliği, engelli bireylerin hizmetlere ulaşımında karşılaştıkları engellerin görünür kılınmasına katkı sağlamaktadır. Engelli sağlık kurulu raporu süreci yalnızca mevzuat temelli değil, uygulama pratikleri ve kullanıcı deneyimleri doğrultusunda çok boyutlu olarak ele alınmıştır. Araştırma, engelli bireyler ve yakınlarının sağlık sistemine dâhil olma sürecinde karşılaştıkları güçlükleri incelemekte ve kamu hizmetlerinin kapsayıcılığı ve erişilebilirliği açısından yapısal dönüşüm ihtiyacına dikkat çekmektedir. Elde edilen bulguların engelli sağlık kurulu süreçleri konusunda farkındalık oluşturması, mevcut durumu ortaya koyması, akademik literatüre katkı sunması ve politika geliştirme süreçlerine katkı sağlaması hedeflenmektedir. Araştırma, nitel yöntemler temelinde fenomenolojik desen kullanılarak yapılandırılmıştır. Kuramsal çerçeve, ilgili literatür ve mevzuat incelemesine dayanmaktadır. Katılımcılar kartopu ve amaçlı örnekleme teknikleriyle seçilmiştir. Veriler betimsel analiz yöntemiyle sistematik biçimde değerlendirilmiştir. Veri toplama sürecinde derinlemesine görüşme yöntemi kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formları iki uzman görüşü alınarak oluşturulmuştur. Veriler elde edilirken, ses kayıt cihazı, not defteri ve bilgisayar gibi araçlar kullanılmıştır. Görüşmeler etik kurallar doğrultusunda onam alınarak ve etik kurul izni ile gerçekleştirilmiştir. 20 Şubat 2025 – 01 Haziran 2025 tarihleri arasında yürütülen veri toplama sürecinde, 25 engelli birey ve yakını ile görüşme gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların yaş aralığı 24 ile 86 arasında ve tamamı 18 yaş üzerindedir. Cinsiyet dağılımı dengeli biçimde 13 kadın ve 12 erkekten oluşmaktadır. Araştırma kapsamında sekiz ana tema belirlenmiştir. Bu temalar; bilgiye erişim ve iletişim, bürokratik engeller, değerlendirme ve raporlama sorunları, randevu ve bekleme süreleri, fiziksel erişilebilirlik, psikolojik ve sosyal etkiler, izleme ve geri bildirim mekanizmaları ile katılımcı talepleri ve çözüm önerileri olmak üzere sınıflandırılmıştır. Her tema, ilgili alt başlıklarıyla birlikte detaylandırılmış ve araştırma amacına uygun biçimde tartışılmıştır. Sonuç olarak, araştırma bulguları, engelli bireylere, engelli yakınlarına, engelli sağlık kurulu işleyişine, mevzuata, sağlık hizmetlerinin işleyişine, denetim mekanizmalarına ve fiziki mekân tasarımına yönelik çözüm önerileri yedi ana başlıkta toplanmıştır. Bu öneriler sağlık kurulu işleyişinde yapısal dönüşümler için temel bir çerçeve sunmaktadır.Master Thesis Mesleki Eğitim Merkezlerinde Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanında Eğitim Gören Öğrencilerin Motivasyon Düzeylerinin İncelenmesi: Diyarbakır Örneği(2025) Eser, Serdar; Yiğit, SerkanBu çalışma, Diyarbakır'da yer alan Mesleki Eğitim Merkezlerinde Yiyecek İçecek Hizmetleri alanında eğitim gören öğrencilerin motivasyon düzeylerini incelemeyi amaçlamaktadır. Mesleki eğitim, bireylerin mesleki bilgi ve beceriler kazanarak iş gücü piyasasına hazırlanmasını sağlayan önemli bir eğitim türüdür. Bu bağlamda, öğrencilerin motivasyon düzeyleri, hem eğitim süreçlerinin etkinliği hem de gelecekteki meslek hayatlarında başarılı olmaları açısından kritik bir öneme sahiptir. Araştırma, nitel araştırma yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında, Diyarbakır'daki seçili Mesleki Eğitim Merkezlerindeki öğrencilerden elde edilen veriler analiz edilmiştir. Bu analizler sonucunda, öğrencilerin motivasyon düzeylerini etkileyen faktörler belirlenmiş ve bu faktörlerin cinsiyet, yaş, aile yapısı, eğitim durumu gibi demografik değişkenlerle ilişkisi incelenmiştir. Araştırmanın sonuçları, mesleki eğitim alanında motivasyonun, bireylerin öğrenme süreçlerine olan katılımını ve mesleki yeterliliklerini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Elde edilen bulgular doğrultusunda, öğrencilerin motivasyonlarını artırmaya yönelik öneriler sunulmuş ve mesleki eğitim politikalarının geliştirilmesine katkı sağlanması hedeflenmiştir. Bu çalışmanın, mesleki eğitim kurumlarında uygulamaya yönelik yeni stratejiler geliştirilmesine ışık tutacağı ve konuya ilişkin literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu araştırmada, motivasyonun öğrenci başarısı üzerindeki etkisi detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Eğitim bilimlerinde motivasyon, öğrencilerin öğrenme süreçlerine katılımlarını ve akademik başarılarını doğrudan etkileyen bir faktör olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, mesleki eğitim alanındaki öğrencilerin motivasyon düzeylerini belirlemek, hem bireysel gelişimlerine destek sağlamak hem de eğitim kurumlarının verimliliğini artırmak açısından önem arz etmektedir. Araştırma sürecinde, öğrencilerin motivasyonlarını etkileyen unsurlar kapsamlı bir şekilde analiz edilmiştir. Bu unsurlar, öğretim yöntemleri, eğitim ortamları, öğrencilerin bireysel hedefleri ve mesleki eğitimden beklentileri gibi pek çok farklı değişkeni içermektedir. Ayrıca, öğrencilerin öğretmenleri ve aileleriyle olan etkileşimlerinin, motivasyonları üzerindeki etkileri de incelenmiştir. Sonuç olarak, bu araştırma, mesleki eğitimde motivasyonu artırmaya yönelik stratejiler geliştirilmesine temel oluşturabilecek önemli bulgular ortaya koymaktadır. Özellikle, öğrenci merkezli öğretim yöntemlerinin ve destekleyici bir eğitim atmosferinin, öğrencilerin motivasyonlarını olumlu yönde etkileyebileceği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda, eğitim politikaları ve uygulamalarına yönelik öneriler sunularak, mesleki eğitim alanındaki kalite standartlarının artırılmasına katkı sağlanması hedeflenmiştir.
