Yüksek Lisans Tezleri - Karma

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/57

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 815
  • Master Thesis
    Dâstân-ı Sührâb Bin Rüstem ve Şâhnâme ile Mukayesesi
    (2025) Dinç, Dincer; Yakut, Emrullah
    Bu tez, Abdî tarafından XVII. yüzyılda kaleme alındığı tahmin edilen Dâstân-ı Sührâb b. Rüstem adlı eseri konu edinmektedir. Eser, Şâhnâme'nin Rüstem ile Sührâb'ın mücadelesini anlatan bölümünün manzum-mensur tarzda yapılmış Türkçe bir tercümesidir. Çalışmada söz konusu tercüme çeviriyazıyla Latin harflerine aktarılmış, ardından Şâhnâme'nin ilgili kısmıyla muhteva ve tercüme yöntemi açısından karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma aracılığıyla, klasik döneme ait geleneksel bir tercümede izlenen çeviri stratejileri tespit edilerek günümüz araştırmacılarının istifadesine sunulmuştur. Tez çalışmasına esas teşkil eden nüsha, Fransa Millî Kütüphanesi'nde (Bibliothèque Nationale de France) Histoire de Suhrab, fils de Rustem başlığı altında Turc 906, 907 ve 908 numaralarıyla kayıtlıdır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır: Giriş, Kaynak ve Hedef Metnin Mukayesesi, Metin. Giriş bölümünde Şâhnâme ve Türkçe tercümeleri hakkında genel bilgiler verilmiş, Dâstân-ı Sührâb b. Rüstem tanıtılmıştır. İkinci bölümde kaynak metinle karşılaştırmalı olarak tercümede görülen ekleme, eksiltme ve değişiklikler ile bunların muhtemel gerekçeleri üzerinde durulmuş; ayrıca deyimlerin, atasözlerinin ve karakter sıfatlarının aktarımı incelenmiştir. Son bölümde ise eser transkribe edilerek Latin harflerine aktarılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çeviri, Mukayese, Destân, Şâhnâme, Sührâb.
  • Master Thesis
    Üniversite Öğrencilerinin Narsisizm Düzeyleri ve Beden Algılarının Karşılaştırılması
    (2025) Dağ, Ceylan; Altunhan, Abdullah; Tazegül, Ünsal
    Bu araştırmanın amacı Mardin Artuklu Üniversitesinde farklı bölümlerde okuyan öğrencilerin beden algısı ve narsisizm skoru değişkenleriyle arasındaki farklılığı incelemektir. Bununla birlikte cinsiyet değişkeni ile Mardin Artuklu Üniversitesinde okuyan öğrencilerin narsisizm skoru ve beden algısı arasındaki farklılığı ve ilişkiyi ortaya koymaktır. Araştırma, 18-30 yaş aralığında rastgele örneklem yolu ile seçilmiş olan 370 üniversite öğrencisi ile gönüllü katılıma dayalı olarak gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak katılımcılara sırasıyla Bilgilendirilmiş Onam Formu, Demografik Bilgi Formu, Narsistik Kişilik Envanteri ve Beden Algısı Ölçeği uygulanmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiyi ölçmek amacıyla elde edilen veriler uygun analiz yöntemleri ile incelenmiştir. Veriler bağımsız t testi, Pearson Korelasyon testi ve tek yönlü varyans analizi ile sınanmıştır. Analiz sonuçlarına göre, narsisizm skoru ve beden algısı arasında bir ilişki saptanmış aynı zamanda narsisizmin alt boyutları (teşhircilik, sömürücülük, üstünlük, hak iddia etme) ile beden algısı düzeylerinde, bazı fakülteler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar belirlenmiştir. Cinsiyet değişkeni ile narsisizm skoru arasında anlamlı bir ilişki bulunurken cinsiyet değişkeni ve beden. algısı arasında bir ilişki bulunmamıştır. Elde edilen bulgulara gore cinsiyet değişkeni ve narsisizm skoru arasında bir farklılık bulunurken cinsiyet değişkeni ve beden algısı arasında bir farklılık bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: Narsisizm Beden Algısı Cinsiyet Farklılıkları, Fiziksel Görünüm, Beden Memnuniyeti
  • Master Thesis
    Elektronik Pazarlamanın Turizm Hizmetlerinin Tanıtımına Etkisi
    (2025) Ali, Emel Hac; Şahin, Halit
    Bu araştırma, dijital içerik, arama motoru optimizasyonu, sosyal medya pazarlaması ve müşteri deneyimi gibi dijital araçların turizm hizmetleriyle etkileşimi artırmadaki rolünü analiz ederek, e-pazarlamanın Mardin şehrinde turizm hizmetlerinin tanıtımı üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın sonuçları, e-pazarlamanın bölgede turizm hizmetlerinin tanıtımını artırmada olumlu ve güçlü bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Bu faktörlerin etkisini ölçmek için istatistiksel analiz yöntemleri kullanılmış ve çevrimiçi pazarlamanın turistleri çekmeye ve Mardin'de sağlanan turizm hizmetleriyle etkileşime girmeye motive etmeye katkıda bulunan en önemli faktörlerden biri olduğu bulunmuştur . Ek olarak, e-pazarlamanın etkinliğinin, modern dijital araçların kullanımına ve potansiyel turistlerle iletişimi geliştirmek ve turistik yerlerin farkındalığını artırmak için entegre dağıtımına büyük ölçüde dayandığı bulundu. En önemli araç, Mardin'deki turizmle ilgili içeriğin arama sonuçlarında daha görünür olmasına katkıda bulunan ve böylece dünyanın dört bir yanından turistlerin ilgisini çeken arama motoru optimizasyonu (SEO) idi . Çalışma ayrıca, sosyal medya pazarlamasının, turizm pazarlamacıları tarafından müşterilerle sürdürülebilir ilişkiler kurmak için kullanılan önemli bir araç haline geldiğini, çünkü bu araçların turizm deneyimlerini sergilemek ve bölgenin imajını geliştirmek için yenilikçi etkileşimli fırsatlar sağladığını gösterdi. Son olarak, müşterilerin çevrimiçi deneyiminin, turizm hizmetlerine ilişkin izlenimlerini şekillendirmede önemli bir rol oynadığı ve daha hızlı ve daha güvenli seyahat kararları alma yeteneklerini artırdığı bulund. Anahtar kelimeler: E -pazarlama - Turizm tanıtımı - Arama motorları - Sosyal medya - Müşteri deneyimi – Mardin
  • Master Thesis
    االقدس في ضوء الاتفاقيات العربية الإسرائلية منذ عام 1949 إلى 1995م
    (2025) Alabdullah, Saleh; Kadro, Narjes
    Modern çağda Kudüs sorunu, din, kutsallık ve hatta coğrafi konum ve jeopolitik konum açısından büyük önem taşıyan bu şehirde tarih boyunca uzun bir serinin parçasıdır, Antik çağlardan beri bir Arap toprağı olmasına rağmen, M.Ö. 2500 civarında Arap Jebusitleri tarafından inşa edildiği için bir çatışma arenasıydı ve hala öyle, Modern tarihe dönersek, I. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra yapılan Genel Barış Konferansı sırasında 31/05/1920 tarihinde Filistin için İngiliz Mandası ilan edilmiş ve Yahudi Herbert Samuel Filistin Yüksek Komiseri olarak atanmış ve Manda'nın ilanından üç gün sonra İngiltere, Yahudilere Filistin'in 1917'de Yahudiler için ulusal bir vatan olacağına dair verdiği Balfour Deklarasyonu'nun içeriğini açıklamıştır. 1920'den yani Manda'nın başlangıcından 1948'e kadar olan dönemde, bir yandan Filistinliler ve Araplar arasında çatışmalara tanık olunmuş, diğer yandan İngiliz Manda yetkilileri, Filistin'de bir Yahudi devleti kurma meselesini reddetmişlerdir, çünkü Filistin bir Arap toprağıdır ve Müslümanlar arasında büyük bir dini sembolizme sahiptir, İngiliz Manda makamlarıyla Yahudi projesinin kurulmasını engellemeye yönelik barışçıl ve diplomatik girişimlere atıfta bulunarak, 1920'den yani Manda'nın başlangıcından 1948'e kadar olan dönemde, bir yandan Filistinliler ve Araplar arasında çatışmalara tanık olunmuş, diğer yandan İngiliz Manda yetkilileri, Filistin'de bir Yahudi devleti kurma meselesini reddetmişlerdir, çünkü Filistin bir Arap toprağıdır ve Müslümanlar arasında büyük bir dini sembolizme sahiptir, İngiliz Manda makamlarıyla Yahudi projesinin kurulmasını engellemeye yönelik barışçıl ve diplomatik girişimlere atıfta bulunarak. İngilizlerin ve Yahudilerin Filistin'de Yahudi varlığının kurulması konusundaki ısrarları neticesinde ve 1933-1939 yılları arasında gerçekleşen Büyük Filistin Devrimi ile sonraki askeri ve diplomatik çatışma yıllarında ortaya çıkan şiddetli Filistin direnişi neticesinde ve 1945 yılında Birleşmiş Milletler'in kurulmasından sonra Filistin-Yahudi çatışmasının çözümü için çalışmış ve Kudüs şehrini bölmek için bir komite oluşturmuş ve 29 Kasım 1947'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 33 kişinin katıldığı 181 sayılı Karar oylanmıştır. İtiraz ederken bölünmeden yana devlet 13. Bu araştırma, 1948 savaşından sonraki ateşkes anlaşmalarından başlayarak, Arapların ve İsrail'in Kudüs konusundaki stratejisini bilmek için Oslo 2 Antlaşması'nın imzalandığı 1995 yılına kadar Arap-İsrail anlaşmalarını ve bu anlaşmaların Kudüs'ün kurtuluşu konusundaki etkisini bölümlerinde tartışacaktır.
  • Master Thesis
    Şule Gürbüz'ün Roman ve Hikâyeleri Üzerine Tematik Bir İnceleme
    (2025) Mendeş, Ahmet; Ete, Mehmet Ragıp
    21. yüzyılın önemli postmodern yazarlarından olan Şule Gürbüz'ün, yayımlanmış iki roman, iki hikâye, bir şiir, bir tiyatro, bir deneme ve saat üzerine düşüncelerini içeren bir kitabı olmak üzere toplam sekiz kitabı bulunmaktadır. Derin bir felsefi bilgiyle yaşamı anlamlandırmaya ve bozuk hayatı tamir etmeye çalışan Gürbüz, varoluşçuluk, gerçeklik, benlik, zaman, yabancılaşma, ölüm, din, müzik gibi pek çok izleği mekanik bir saat tamircisinin özenli ve dikkatli işçiliğiyle irdeler. Ele aldığı izlekleri kendisini arayışta olan kahramanlar üzerinden inşa ederek ve bu inşaya uygun bir dil ve üslup kullanarak verir. Eserlerindeki kişileri olumlu ve olumsuz taraflarıyla ele alarak kendi duygu ve düşüncelerinin yansıması olarak yaratır. Kendi yapmak ve söylemek istediklerini onlara yaptırarak ve söyleterek ifade eder. Bütün eserlerinde insan, varlık, zaman gibi varoluş problemlerine yer vererek kendinden yola çıkarak keskin bir bakışla baktığı pencereden bu problemlere çözüm üretmeye, yöntem ve bakış açıları geliştirmeye çalışır. İnsan odaklı eserlerinde olay akışından ziyade zihin akışına yer vermiştir. Bu zihin akışını kimlik inşası sürecinde olan, kendilerini ve yaşamı anlamlandırmaya çalışan kişiler yaratarak yerelden evrenselliğe uzanan bir çizgide vermeye çalışır. Bu çalışmada kendinden yola çıkarak varoluşçuluk problemlerini sorgulayan Şule Gürbüz'ün roman ve hikâyeleri tematik açıdan incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde araştırmanın genel çerçevesini çizen konu, amaç, kapsam, yöntem ve sınırlılıklar ele alınmıştır. İkinci bölümünde Şule Gürbüz'ün hayatı, edebi kişiliği ve eserleri hakkında bilgilere yer verilirken üçüncü bölümünde romanlarının özetlerine, dördüncü bölümde romanlarda tespit edilen izleklere yer verilmiştir. Beşinci bölümde ise hikâye kitaplarında yer alan hikâyelerin özetlerine ve hikâyelerde tespit edilen izleklere yer verilmiştir. Bu çalışma Şule Gürbüz'ün roman ve hikâyeleri üzerine tematik bir inceleme olup araştırma çalışmanın genel bir değerlendirilmesinin yapıldığı sonuç bölümü ve faydalanılan kaynakların yer aldığı kaynakça kısmıyla tamamlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Şule Gürbüz, Romanları, Hikâyeleri, Tema.
  • Master Thesis
    Max Weber'de Duygu Sosyolojisi
    (2025) Sevgili, Özge; Yücedağ, İbrahim
    Weber'in duygu sosyolojisine ilişkin yaptığı analizler ve analizlerinde öncelik verdiği duygusal eylem kavramı ve bunların yol açtığı filozofik akımların günümüz dünyasına olan etkileridir. Max Weber, Alman sosyolog, siyaset bilimci ve ekonomist olarak bilinen önemli bir düşünürdür. Weber, sosyal bilimler alanında önemli katkılarda bulunmuş ve sosyoloji, politik teori ve ekonomi alanlarında etkili bir figür olmuştur. Weber'in çalışmaları, sosyal eylemleri, toplumsal düzeni, güç ve otorite ilişkilerini anlamak için kapsamlı bir analitik çerçeve sunar. Weber'e göre sosyoloji alanında sadece duygusal eylemler gelişmelere neden olabilen özelliktedir. Duygusal eylemler sosyal eylemlerdir ve duygusal şekilde mevcut tutkular ve duygulanma eylemi tarafından belirlenir. Bununla birlikte, Weber'in bu konudaki yöntemler ve deneylerle ilgili çalışmaları bu tür eylemleri ayrıntılı olarak genelde hiç tartışmamakta ve sistematik ayrımlar önermemektedir. Alman sosyolog için duyguların kendileri duygulanma eyleminden farklı değildir. Max Weber'e göre duygulanma ile tutkular kesişebilmektedir. Weber, 'anlam' kavramını sosyolojinin merkezine yerleştirerek sosyal eylemleri anlama ve yorumlama sürecine büyük bir vurgu yapmıştır.
  • Master Thesis
    أوضاع الأقليات الدينية في القدس خلال العصر الأيوبي
    (2025) Alshehab, Ammar; Chıkhou, Rachid
    Bu çalışma, Eyyubîler döneminde (583–648 H / 1187–1250 M) Kudüs şehrindeki dini azınlıkların durumunu tarihsel ve analitik bir yaklaşımla incelemektedir. Araştırma, özellikle Selahaddin Eyyubî'nin Haçlı işgalinden Kudüs'ü kurtarmasından sonra başlayan döneme odaklanmaktadır. Çalışmanın amacı, Müslümanlarla Hristiyan ve Yahudi azınlıklar arasındaki ilişkilerin niteliğini ve Eyyubî devletinin bu azınlıklara siyasi, sosyal, ekonomik ve dini açıdan nasıl yaklaştığını ortaya koymaktır. Bu bağlamda araştırma, özgün tarihî kaynaklara ve güvenilir akademik referanslara dayanarak, Haçlı yönetiminin sona ermesiyle dini azınlıkların durumunda meydana gelen değişimleri incelemektedir. Haçlı dönemi özellikle Yahudilere yönelik katliam ve zorunlu göçlerle anılan, hoşgörüsüz ve baskıcı bir dönemdi. Araştırma, Selahaddin Eyyubî'nin, Kudüs'teki yaşamı İslami hoşgörü ilkelerine dayalı olarak nasıl yeniden düzenlediğini ortaya koymaktadır. Selahaddin, Hristiyanların kiliselerini muhafaza etmelerine ve dini ibadetlerini yerine getirmelerine izin vermiş, Yahudilere ise Haçlı dönemi boyunca yasaklanan Kudüs'e geri dönme izni vermiştir. Araştırma ayrıca Selahaddin'den sonraki Eyyubî haleflerinin dini azınlıklara yönelik izlediği politikaları ve bu politikaların zaman içindeki değişimini incelemekte; söz konusu politikaların azınlıkların sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamına etkilerini analiz etmektedir. Çalışma, Eyyubî döneminde 'ehl-i zimmet' sistemi çerçevesinde dini azınlıkların hukuki statüsünü, Ömerî şartların uygulanış biçimini ve bu azınlıklara tanınan imtiyazlar ile getirilen kısıtlamaları da değerlendirmektedir. Araştırmanın amacı, ideolojik önyargılardan veya taraflı yorumlardan uzak, Eyyubî döneminde Kudüs'teki dini azınlıkların durumuna dair bütüncül ve doğru bir tablo sunmaktır. Bu doğrultuda, araştırma özgün tarihî kaynaklar ve güvenilir bilimsel literatüre dayanmakta; Kudüs'ün dini ve sosyal tarihinin daha derinlemesine anlaşılmasına katkı sunmayı ve İslamî tarih boyunca şehirde zaman hüküm süren dinî birlikte yaşama modelini öne çıkarmayı hedeflemektedir. Anahtar Kelimeler: Dini Azınlıklar, Kudüs Şehri, Eyyubî Dönemi, Haçlı İşgali, Selahaddin Eyyubî
  • Master Thesis
    Musa'nın (a.s.) Kıssasındaki Müteşâbih Sözcükler ve Belâgatsal Sırları (Kur'an-ı Kerim Üzerine Analitik Bir Çalışma)
    (2025) Jasim, Ahmed Shihab Ahmed Al; Youssef, Abdulsalam
    Bu çalışma, Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerinde zikredilen Hz. Musa (a.s.) kıssasında yer alan müteşâbih lafızları incelemeyi, bu lafızların belâğat sırlarını ve ifade açısından taşıdığı delâletleri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırma, teorik ve uygulamayı bir araya getiren analitik bir metodolojiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışma iki ana bölüm halinde düzenlenmiştir: Teorik bölümde araştırmacı, belâgat kavramı ve onun üç temel ilmi olan (meânî, beyân ve bedî') üzerinde durarak, bunların Kur'ân metninin anlaşılmasındaki işlevini ve müteşâbih lafız ile ilişkisini açıklamıştır. Ayrıca müteşâbih lafız tanımlanmış, türleri ve faydaları ortaya konmuştur. Özellikle müteşâbih lafızın, yapısal tercihlerdeki incelikler ve bağlama uygunluk yönünden, meânî ilminin meselelerinden olduğu vurgulanmıştır. Uygulama bölümünde ise Hz. Musa'nın (a.s.) doğumundan Firavun ve kavminin boğularak helâk edilişine kadar olan safhada yer alan ve A'râf, Yûnus, Hûd, Tâhâ, Mü'minûn, Ş uarâ, Kasas, Neml, Mü'min, Zuhruf gibi çeşitli sûrelerde geçen müteşâbih âyetlerin mukayeseli analitik incelemesi yapılmıştır. Ayetler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar tespit edilerek, lafzî ve bağlamsal ayrımlar analiz edilmiştir. Bunların taşıdığı belâğî sırlar ile terbiyevî delâletler istinbat edilmiştir. Çalışma, Hz. Musa (a.s.) kıssasındaki müteşâbih lafızların sadece anlatısal bir tekrar olmadığı, bilakis belâğî icâzın bir tezahürü olduğu sonucuna varmıştır. Zira her bir lafız, içinde bulunduğu bağlama hizmet etmekte ve her bir konumda ifade edilen beyânî, terbiyevî ve teşriî maksatların çeşitliliğini yansıtmaktadır. Ayrıca çalışma, Kur'an'ı anlama ve tefsir etmede belâğat tahlilinin önemini öne çıkarmış ve kıssaların lafzî yapısı ile Kur'ânî anlatının genel bağlamı arasındaki derin irtibatı açığa çıkarmıştır. Anahtar Kelimeler: Tefsir, Müteşâbih, Belâğat, İ'câz, Tekrar, Hz. Musa (a.s), Firavun.
  • Master Thesis
    Zaman Ölçekleri Hesabında Çeşitli Fonksiyonlar için Ters Minkowski Eşitsizliğinin Yeni Genelleştirmeleri
    (2025) Orhan, Hilal; Akın, Lütfi
    Bu tez çalışmasında, zaman skalası teorisi kapsamında ters Minkowski eşitsizliği incelenmiş ve bu eşitsizliğin diamond alfa türevi aracılığıyla daha genel bir biçimde ifade edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde zaman skalası teorisinin temel kavramları ele alınmış; delta ve nabla türevleri ayrıntılı bir şekilde tanımlanmış, bu türevlerin temel özellikleri örneklerle birlikte açıklanmıştır. Diamond alfa türevi, delta ve nabla türevlerinin birleşimi şeklinde tanımlanarak, sürekli ve ayrık zaman sistemlerinin analizine aynı anda olanak tanıyan bütüncül bir yaklaşım sunmuştur. Bu türev yapısının kullanılmasıyla birlikte, klasik analizde önemli bir yer tutan Hölder ve Minkowski eşitsizlikleri zaman skalaları üzerinde yeniden yapılandırılmış ve bu eşitsizliklerin daha genel versiyonları elde edilmiştir. Özellikle Benaissa tarafından geliştirilen ters Minkowski eşitsizliğinin zaman skalası ortamında diamond alfa türevine dayalı yeni biçimleri başarıyla türetilmiş ve ispatlanmıştır. Elde edilen sonuçlar, literatürdeki mevcut teorilere katkı sunarken aynı zamanda zaman skalası analizinin kapsayıcılığını ve uygulama alanlarını genişletmiştir. Bu tez, farklı zaman yapılarında çalışan araştırmacılar için yeni bakış açıları sunmakta ve matematiksel analizde önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
  • Master Thesis
    Kıraatin Farklılıklarının İraba Etkisi (Medâriku't-Tenzîl ve Hakâiku't-te'vîl Tefsiri Örneğinde)
    (2025) Abdullah, Bayan; Akçay, Halil
    Bu çalışma, Kur'ân kıraatlerinin farklı yönlerini ele almayı ve bu kıraat farklılıklarının i'rab çeşitliliği üzerindeki etkisini, Ebû'l-Berekât en-Nesefî'ye ait olan Medâriku't-Tenzîl ve hakâiku't-te'vîl adlı tefsirinin üçüncü cildi çerçevesinde açıklamayı hedeflemiştir. Bu doğrultuda Kur'ân ayetlerine ait farklı kıraatleri izleyerek bu kıraatlerin irabda nasıl bir çeşitliliğe yol açtığı ortaya koyulmuştur. Bu çerçevedeki her bir ayet ayrı ayrı zikredilmiş, sonra ona ilişkin kıraatler sıralanmış ve müellifin bu kıraatleri nasıl yönlendirdiği (te'vil ettiği) aktarılmıştır. Tez giriş, iki bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Birinci bölümde kıraatler, kıraatlerin ortaya çıkışları, çeşitleri, sahih kıraatlerin şartları ve on dört kıraatin nasıl seçildiği konuları ile Nesefî'nin hayatı ve ilmî konumu ele alınmıştır. İkinci bölümde ise kıraat farklılıklarının irabda çok yönlülüğe yol açtığı ayetlerin tahlillerine ayrılmıştır. Bu bölümde ayetlerin tahlili ve irabdaki farklılıklar ele alınmıştır. Çalışma, Kur'an kıraatlerindeki vecihlerin çokluğunun irab çeşitliliği üzerinde doğrudan bir etkisinin olduğunu ortaya koymuştur. Bu farklılık, Arapçanın yalnızca belirli bir lehçeyle sınırlı olmayan çok yönlü ifade yapısına sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Bu durum, okuyuculara kendi lehçelerine veya doğal ifade tarzlarına göre tercih yapma özgürlüğü sağlamıştır. Söz konusu çeşitlilik, okuyucuların dilsel ve iraba ilişkin tercihleri üzerinde açık bir etki göstermiş ve bu çokluk, farklı kıraatlerde irab farklılıklarının oluşmasına yansımıştır. Anahtar Kelimeler: Arap Dili ve Belagatı, Kur'ân, Kıraat, İrab, Medâriku't-Tenzîl, Nesefî.
  • Master Thesis
    Geçici ve Uluslararası Koruma Statüsündeki Bireylerin Acil Servis Kullanımı: 2017–2023 Yılları Arasında Bir Devlet Hastanesi Verilerine Dayalı Retrospektif Çalışma
    (2025) Yiğit, Yonca; Bütün, Ahmet
    Son yıllarda artan göç hareketliliğinin, sağlık sistemi üzerinde olumsuz etkilere sebep olabileceği düşünülmektedir. Özellikle erişimi daha kolay olan ve 24 saat açık olan acil servislerin, geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireyler tarafından sık kullanılan servislerden biri olduğu görülmektedir. Ancak acil servislerin mevcut yoğunluğuna geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireylerin de eklenmesiyle birlikte acil servis kullanımında değişimler yaşanmaktadır. Bu çalışmanın amacı geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireylerin acil servis kullanımına etkisini tespit etmektir. Bu araştırma, retrospektif olarak geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireylerin acil servis başvuru oranlarını sayısal ve istatistiksel temelde inceleyen nicel bir araştırmadır. Bu araştırmanın örneklemi 2017-2023 yılları arasında acil servise başvuru yapan geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireylerdir. Araştırmada, bir devlet hastanesine ait 2017-2023 yılları arasındaki acil servis verileri retrospektif olarak analiz edilmiştir. Verilerde geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireyler ile yerli hastaların başvuru oranları, nedenleri ve triyaj durumları yıllara göre dağılımları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireylerin acil servise başvuru oranı dikkat çekici düzeydedir. Özellikle Suriye uyruklu hasta grubunun, acil servis ve acil servis dışındaki diğer birimlere başvuruları değerlendirildiğinde yerli hastalara kıyasla acil servis kullanma eğilimlerinin daha yüksek olduğu ve genel hastane başvurularına kıyasla acil servis başvuru oranlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Çalışma bulguları, geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireylerin başvuru nedenlerine bakıldığında acil servisleri acil olmayan durumlar için kullanma eğiliminde olduklarını ortaya koymaktadır. Bu durum mevcut acil servis yoğunluğuna etki ettiğinden dolayı yoğunluğa bağlı olumsuzlara sebep olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma, acil servis yoğunluğunun önüne geçebilmek amacıyla geçici ve uluslararası koruma statüsündeki bireylerin sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştıracak yapısal düzenlemelerin önemine vurgu yapmakta ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin daha etkin hizmet sunulabilmesi için önerilerde bulunmaktadır. Araştırma, göçmen sağlığı politikalarının oluşturulmasına ve acil servis hizmetlerinin daha verimli planlanmasında katkı sağlamayı hedeflemektedir.
  • Master Thesis
    İbn Cinnî'nin El-luma' Fi'l-Arabiyye Adlı Eserinde Geçen Ayetlerin İstişhâd Vecihleri
    (2025) Özgüç, Abdulvahap; Salihoğlu, Hamit
    İstişhâd, Arap dilinde var olan bir kuralın veya kelimenin anlamını temellendirmek amacıyla doğruluğu kesin olan şiir ve nesirden örnek vermektir. İstişhâdın temel kaynaklarını Kur'ân, hadis, şiir ve güvenilir Arap kelamı oluşturmaktadır. Arap dili âlimleri, Kur'ân ile yapılan istişhâdı en uygun yöntem olarak değerlendirmiş ve Arapça açısından en güvenilir kaynak olduğunu vurgulamışlardır. Nahiv, sarf ve lügat alanlarında te'lif edilen eserlerde sıklıkla âyetlerle istişhâda başvurulmuştur. Musulda yetişmiş olan ve dönemin ender şahsiyetleri arasında bulunan Ebû'l Feth Osman İbn Cinnî (ö. 392/1002) hayatını ilim ile geçirmiş, öğrenci yetiştirmiş ve çeşitli alanlarda kitaplar yazmıştır. İbn Cinnî öğrenci yetiştirmenin yanı sıra nahiv, sarf, lügat, edebiyat, Kur'ân ilimleri ve daha farklı konularda eserler kaleme almıştır. Yaşadığı dönemde sarf ve nahiv alanlarında yaptığı çalışmalar ile bu alanlarda öncü olmuştur. Nahiv alanında te'lif ettiği eserler arasında, veciz ve ihtilaflardan uzak, sade bir uslüpla kaleme aldığı el-Luma' eseridir. Bu eserinde nahiv konularını ihtiva etmesinin yanı sıra bazı sarf ve belagat konularına da yer verermiştir. Eserinde nahiv âlimleri arasında cereyan eden ihtilafları zikretmemiş, nahiv ekollerinin görüşlerini onlara nisbet etmeden zikretmiştir. Genel olarak Basri bir tutum sergilemiş olan İbn Cinnî konuları mezheb taasubundan uzak sade bir şekilde kaleme almıştır. Bununla birlikte kendi görüşlerine de zaman zaman yer vermiştir. Kitabın genelinde zikrettiği görüşü desteklemek amacıyla Kur'ân ve şiirlerden istişhâdlarda bulunmuştur. Bu çalışmada Osman İbn Cinnî'nin hayatı hakkında bilgiler verilmekte, nahiv alanında yazmış olduğu el-Luma' fi'l-Arabiyye adlı eser tanıtılmakta ve bu eserde istişhâd ettiği âyetler tespit edilerek, müellifin istişhâd vechi ile bu minvalde nahiv âlimlerinin görüşleri birlikte değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Nahiv, İstişhâd, İbn Cinnî, el-Luma'
  • Master Thesis
    Çocuk Acil Servislerine Başvuran Ebeveynlerin Sağlık Okuryazarlık Düzeyleri
    (2025) Güneş, Aynur; Bütün, Ahmet
    Sağlık okuryazarlığı, bireylerin sağlıkla ilgili bilgiye ulaşma, bu bilgiyi anlama, değerlendirme ve sağlıkla ilgili kararlarında etkili biçimde kullanma becerisidir. Ebeveynlerin sağlık okuryazarlığı düzeyi yalnızca kendi sağlıkları açısından değil, aynı zamanda çocuklarının sağlığının korunması ve geliştirilmesi bakımından da kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, düşük sağlık okuryazarlığı; gereksiz acil başvurular, yanlış sağlık kararları ve sağlık hizmetlerinin etkin kullanılmaması gibi sonuçlara yol açabilmektedir. Bu araştırma, çocuk acil servisine başvuran ebeveynlerin sağlık okuryazarlığı düzeylerini belirlemek ve bu düzeyin sosyo-demografik özellikler ile sağlık hizmeti kullanım davranışları üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu araştırmanın verileri 22/07/2024-27/09/2024 tarihleri arasında Mardin ilinde bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinin çocuk acil servisine başvuran 345 ebeveynden anket yöntemi ile toplanmıştır. Veri toplama araçları olarak 'Ebeveyn ile İlgili Demografik Özellikler Formu', 'Acil Servis Sürecine İlişkin Bilgiler Formu' ve 'Avrupa Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği Türkçe Uyarlaması (ASOY-TR)' kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, ebeveynlerin sağlık okuryazarlığı düzeylerinin genel olarak orta-alt düzeyde olduğu bulunmuştur. Katılımcıların %62.3'ü 'yetersiz', %28.4'ü 'sınırlı/sorunlu', sadece %8.7'si 'yeterli' ve %0.6'sı 'mükemmel' sağlık okuryazarlığı düzeyine sahiptir. Sağlık okuryazarlığı düzeyi; eğitim durumu, ekonomik durum, aile yapısı ve annenin çalışma durumu gibi değişkenlerle anlamlı şekilde ilişkili bulunmuştur. Ayrıca düzenli kitap okuma alışkanlığı olanların sağlık okuryazarlığı daha yüksektir. Yaş ve çocuk sayısı arttıkça sağlık okuryazarlığında düşüş gözlenmiştir. Ebeveynlerin büyük çoğunluğu çocuklarını doğrudan çocuk acil servise getirmekte ve aile hekimine başvurmamaktadır. Çocuk acil servisin ilk başvuru yeri olarak tercih edilmesi, genellikle düşük sağlık okuryazarlığı ile ilişkilidir. Araştırma sonuçları, ebeveynlerin sağlık okuryazarlığı düzeylerinin, çocuklarının sağlık hizmetlerinden yararlanma biçimini doğrudan etkilediğini ortaya koymuştur. Sağlık okuryazarlığı düşük olan ebeveynlerin aile hekimine başvurma olasılığı daha düşük; sağlık bilgisine sağlık çalışanı dışı kaynaklardan ulaşan bireylerde sağlık okuryazarlığı puanı daha düşük bulunmuştur. Bu durum, toplumda sağlık bilgisine erişim ve bilgiyi değerlendirme yeterliliğinin sınırlı olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, ebeveynlerin sağlık okuryazarlık düzeyi, çocuklarının sağlık hizmetlerinden nasıl yararlandığını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, sağlık okuryazarlığını artırmaya yönelik eğitim ve farkındalık çalışmalarına ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: Çocuk Acil Servis, Ebeveyn, Çocuk, Sağlık okuryazarlığı
  • Master Thesis
    El-Cezire Uydu Kanalının Filistin Meselesine Dair Siyasal Farkındalığın Oluşumuna Etkisi (Mardin Artuklu Üniversitesi Öğrencilerinden Oluşan Bir Örneklem Üzerinde Yürütülen Saha Araştırması)
    (2025) Elhamdo, Ğassan; Hamad, Salah Aldin
    Bu araştırma, Al Jazeera uydu kanalının Filistin meselesiyle ilgili Arap ve uluslararası kamuoyunu şekillendirmedeki rolünü inceleyerek ve analiz ederek, medya araçlarını, haber ve belgesel içeriklerini izleyerek halkın olayları algılamasını ve anlamasını nasıl etkilediğini değerlendirir. Araştırma, kanalın Filistin anlatısını iletmedeki etkinliğini, İsrail ihlallerini ortaya çıkarmadaki başarısını ve direniş odaklı medya söylemini desteklemedeki katkısını ölçmeyi hedeflemektedir . Araştırma ayrıca içerik türü, frekansı ve kullanılan çerçeveleme mekanizmalarına odaklanarak, izleyici kitlesinin bu içeriklerle nasıl etkileşime geçtiğini anlamayı amaçlamaktadır. Veri analizi, alan çalışmaları, mülakatlar ve anketlerle desteklenmiştir. Araştırma, betimsel analitik yöntem ve vaka çalışması yöntemi ile Al Jazeera kanalının hassas dönemlerde yayınladığı haberler, tartışma programları ve belgesel içeriklerinden örnekler alarak içerik analizi yapmıştır. Çalışma, Al Jazeera kanalının Filistin meselesi hakkında Arap kamuoyunun bilincini yeniden şekillendirmede ve küresel medyadaki İsrail anlatısını kırmada kilit bir rol oynadığı sonucuna ulaşmıştır. Araştırma, direnç odaklı medyayı desteklemenin, profesyonel ve teknik araçlarını geliştirmenin ve medya kurumları ile araştırma merkezleri arasındaki iş birliğini artırarak Filistin meselesi için daha etkili ve adaletli bir medya söylemi üretmenin önemini önermektedir. Anahtar kelimeler: Filistin Sorunu, El Cezire, Arap Medyası, Haber Kapsamı, Direniş Medyası, Filistin-İsrail Çatışması
  • Master Thesis
    Arap-Israil Anlaşmaları Işığında Kudüs (1949-1995)
    (2025) Alabdullah, Saleh; Kadro, Narjes
    Modern çağda Kudüs sorunu, din, kutsallık ve hatta coğrafi konum ve jeopolitik konum açısından büyük önem taşıyan bu şehirde tarih boyunca uzun bir serinin parçasıdır, Antik çağlardan beri bir Arap toprağı olmasına rağmen, M.Ö. 2500 civarında Arap Jebusitleri tarafından inşa edildiği için bir çatışma arenasıydı ve hala öyle, Modern tarihe dönersek, I. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra yapılan Genel Barış Konferansı sırasında 31/05/1920 tarihinde Filistin için İngiliz Mandası ilan edilmiş ve Yahudi Herbert Samuel Filistin Yüksek Komiseri olarak atanmış ve Manda'nın ilanından üç gün sonra İngiltere, Yahudilere Filistin'in 1917'de Yahudiler için ulusal bir vatan olacağına dair verdiği Balfour Deklarasyonu'nun içeriğini açıklamıştır. 1920'den yani Manda'nın başlangıcından 1948'e kadar olan dönemde, bir yandan Filistinliler ve Araplar arasında çatışmalara tanık olunmuş, diğer yandan İngiliz Manda yetkilileri, Filistin'de bir Yahudi devleti kurma meselesini reddetmişlerdir, çünkü Filistin bir Arap toprağıdır ve Müslümanlar arasında büyük bir dini sembolizme sahiptir, İngiliz Manda makamlarıyla Yahudi projesinin kurulmasını engellemeye yönelik barışçıl ve diplomatik girişimlere atıfta bulunarak, 1920'den yani Manda'nın başlangıcından 1948'e kadar olan dönemde, bir yandan Filistinliler ve Araplar arasında çatışmalara tanık olunmuş, diğer yandan İngiliz Manda yetkilileri, Filistin'de bir Yahudi devleti kurma meselesini reddetmişlerdir, çünkü Filistin bir Arap toprağıdır ve Müslümanlar arasında büyük bir dini sembolizme sahiptir, İngiliz Manda makamlarıyla Yahudi projesinin kurulmasını engellemeye yönelik barışçıl ve diplomatik girişimlere atıfta bulunarak. İngilizlerin ve Yahudilerin Filistin'de Yahudi varlığının kurulması konusundaki ısrarları neticesinde ve 1933-1939 yılları arasında gerçekleşen Büyük Filistin Devrimi ile sonraki askeri ve diplomatik çatışma yıllarında ortaya çıkan şiddetli Filistin direnişi neticesinde ve 1945 yılında Birleşmiş Milletler'in kurulmasından sonra Filistin-Yahudi çatışmasının çözümü için çalışmış ve Kudüs şehrini bölmek için bir komite oluşturmuş ve 29 Kasım 1947'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 33 kişinin katıldığı 181 sayılı Karar oylanmıştır. İtiraz ederken bölünmeden yana devlet 13. Bu araştırma, 1948 savaşından sonraki ateşkes anlaşmalarından başlayarak, Arapların ve İsrail'in Kudüs konusundaki stratejisini bilmek için Oslo 2 Antlaşması'nın imzalandığı 1995 yılına kadar Arap-İsrail anlaşmalarını ve bu anlaşmaların Kudüs'ün kurtuluşu konusundaki etkisini bölümlerinde tartışacaktır.
  • Master Thesis
    Investigation of the Relationship Between Care Dependency Levels and Nursing Care and Hospital Service Quality Perception of Patients Undergoing Coronary Angiography Procedure
    (2025) Yıldırım, Münire; Keskin, Hülya
    Bu çalışmanın amacı, koroner anjiyografi uygulanan hastaların bakım bağımlılığı düzeyleri ile algıladıkları hemşirelik hizmeti ve hastane kalite algıları arasındaki değerlendirilmesidir. Bu araştırma, 01.10.2024-28.02.2025 tarihleri arasındaki dönem verilerini kapsayarak yapıldığından analitik araştırma türlerinden biri olan kesitsel bir araştırma olarak gerçekleştirildi. Araştırma Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Servisi'nde koroner anjiyografi yapılan 416 hasta ile yürütüldü. Verilerin toplanmasında 'Birey Tanıtıcı Özellikler Formu', 'Bakım Bağımlılığı Ölçeği' ve 'Hemşirelik Bakımı ve İlgili Hastane Hizmetlerinin Kalitesine Dair Hasta Algıları Ölçeği'' kullanıldı. Verilerin analizi IBM SPSS 25 ile yapılmış olup, normal dağılım sağlanamadığı için (p>0,05) non-parametrik testler ve Spearman sıra korelasyon katsayısı kullanıldı. Hastaların %53,12'sinin 45-59 yaş arasında olduğu, %59,13'ünün erkek olduğu, %96.15'inin evli olduğu, %23,56'sının ilkokul mezunu olduğu ve %45,67'sinin geliri giderine denk olduğu belirlendi. Hastaların HBİHHKDHAÖ puan ortalaması 158'dir; bakım bağımlılığı puan ortalaması ise 78'dir. Analizler sonucunda, hastaların yaş grubu, meslek, çalışma durumu, yaşanılan yer, sigara kullanımı, koroner arter hastalığı tanı süresi, eşlik eden hastalıklar, geçmişte hastaneye yatış durumu, önceki anjiyografi sayısı ve işlem bölgesi, kişisel bakımda yardım ihtiyacı, günlük yaşam aktivitelerinde problem yaşama durumu ve yardımcı sağlık cihazı kullanımı ile bakım bağımlılığı ölçeği puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı. Hastaların bazı sosyodemografik ve genel sağlık bilgileri ile (cinsiyet, gelir durumu, düzenli ilaç kullanımı, göğüs ağrısı ile başvuru, GYA'da problem yaşama, sağlık hizmetinden memnuniyet) hemşirelik bakımı ve hastane hizmetlerinin kalitesine dair hasta algıları ölçeği puanları ve faktör boyutlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edildi. Ölçek faktörleri arasında (Faktör 1: hemşirelik bakımı ve uygulamaları; Faktör 2: etkinlik, yeterlilik, kişiselleştirilmiş bilgi ve genel talimatlar; Faktör 3: tuvalet ve banyo temizliği; Faktör 4: yatak ve örtü temizliği) değişen düzeylerde (düşük, orta, yüksek) pozitif korelasyonlar gözlendi. Her iki ölçeğin güvenilirliği yüksek bulunmuştur (Cronbach's α = 0,94). Regresyon analizi sonuçlarına göre, Bakım Bağımlılığı Ölçeği puanları ile Hemşirelik Bakımı ve İlgili Hastane Hizmetlerinin Kalitesine Dair Hasta Algıları Ölçeği'nin genel puanı ve alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Bu bulgu, hasta memnuniyeti ile bakım bağımlılığı arasında doğrudan bir ilişki olmadığını ve memnuniyetin bireysel bakım deneyimi, sağlık hizmeti erişimi ve hastane ortamı gibi farklı faktörlerden etkilenebileceğini göstermektedir. Bu alandaki literatür boşluğunun doldurulması, bakım bağımlılığı ve hasta memnuniyeti arasındaki dinamiklerin daha derinlemesine anlaşılması ve hasta bakım süreçlerinin iyileştirilmesine yönelik kanıta dayalı stratejilerin geliştirilmesi amacıyla, geniş örneklem grupları ve longitudinal tasarımlar içeren ileri araştırmaların gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir.
  • Master Thesis
    Marketing Innovation and Its Impact on the Performance of Non-Profit Organizations-Applied to a Sample of Organizations Operating in the Humanitarian Sector
    (2025) Sandeh, Mustafa; Almohammad, Dawoud
    Bu çalışma, Türkiye'de insani yardım alanında faaliyet gösteren kar amacı gütmeyen kuruluşların performansı üzerindeki pazarlama inovasyonunun etkisini incelemektedir. Temel hipotez, yedi pazarlama inovasyonu boyutunun—Hizmet inovasyonu, Fiyatlandırma inovasyonu, Tutundurma inovasyonu, Yer inovasyonu, İnsan inovasyonu, Süreç inovasyonu ve Fiziksel kanıt inovasyonu—operasyonel verimlilik, finansal sürdürülebilirlik ve yararlanıcı memnuniyetini farklı biçimlerde arttırdığıdır. Bunu test etmek için nicel, betimleyici–analitik bir tasarım kullanılmıştır. Mevcut literatürde doğrulanmış ölçeklerden derlenen yapılandırılmış bir anket geliştirilmiş, konu uzmanları tarafından içerik geçerliliği sağlanmış ve Cronbach's α ile iç tutarlılığı onaylanmıştır. Araştırma aracı, Türkiye ile bitişik Suriye bölgelerinde faaliyet gösteren yerel STK'lar ve uluslararası kuruluş şubelerinde görevli 307 çalışana çevrimiçi olarak uygulanmıştır. Veri analizi için, veri normalitesi varsayımı gerektirmeyen PLS-SEM (Kısmi En Küçük Kareler Yapısal Eşitlik Modellemesi) yöntemi tercih edilmiştir. Yedi alt hipotezden beşi desteklenmiştir: • Hizmet inovasyonu (β = 0.168, p = .004) • Fiyatlandırma inovasyonu (β = 0.144, p = .023) • İnsan inovasyonu (β = 0.162, p = .025) • Süreç inovasyonu (β = 0.160, p = .034) • Fiziksel kanıt inovasyonu (β = 0.354, p < .001) Bu boyutların tümü, kuruluş performansı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif etki göstermiştir. Buna karşılık, Tutundurma inovasyonu ile Yer inovasyonu anlamlı bir etki sergilememiştir (p > .05); bu durum, insani yardım bağlamına özgü lojistik ve teknik engellerin varlığına işaret etmektedir. Teorik olarak, bu araştırma pazarlama inovasyonu çerçevesini kaynak kısıtlı, kar amacı gütmeyen insani yardım ortamlarına genişletmekte ve boyutların performans çıktılarıyla ilişkisini ampirik olarak ortaya koymaktadır. Uygulamada ise karar vericilere şu stratejik yol haritasını sunmaktadır: - Hizmet geliştirme, dinamik fiyatlandırma stratejileri, çalışan kapasite artırımı, süreç yeniden mühendisliği ve fiziksel altyapı iyileştirmesine öncelik vermek; - İç inovasyon birimleri kurmak; - Tasarım odaklı düşünme ve çevik proje yönetimi metodolojileri benimsemek; - Dengeli performans kartı sistemlerini dijital analizlerle güçlendirmek. Gelecek çalışmaların, farklı insani yardım ortamlarında ülke karşılaştırmaları yapması, Tutundurma inovasyonu ve Yer inovasyonu kanallarındaki engelleri nitel ve uzunlamasına yöntemlerle derinlemesine incelemesi ve örgütsel emme kapasitesi ile yerel ağlara bağlılık gibi aracılık değişkenlerini araştırması önerilmektedir. Anahtar Sözcükler: Pazarlama İnovasyonu; Pazarlama İnovasyonu Karışımı, Kuruluş Performansı; Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlar, İnsani Yardım, Türkiye.
  • Master Thesis
    Corporate Entrepreneurship and Its Impact on Improving Business Performance: The Mediating Role of Supply Chain Innovation - Evidence from Türkiye
    (2025) Hnidal, Imaduldin Alhasan; Almohammad, Dawoud
    Bu çalışma, kurumsal girişimcilik uygulamalarının yeni kurulan şirketlerin performansı üzerindeki etkisini, bu ilişki kapsamında tedarik zinciri inovasyonunun aracılık rolüne odaklanarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın önemi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin karşılaştığı rekabetçi zorluklar ve belirsizlik ortamı göz önünde bulundurulduğunda, faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini destekleyen ve hem operasyonel hem finansal performanslarını artıran kurumsal girişimcilik uygulamalarını benimsemelerinin gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Araştırma, betimsel nicel yaklaşımı benimsemiş ve geçerliliği ve güvenilirliği kanıtlanmış bir anket yoluyla veri toplamıştır. Toplamda 165 analiz için uygun anket elde edilmiş ve Kısmi En Küçük Kareler Yapısal Eşitlik Modellemesi (PLS-SEM) yöntemi ile analiz edilmiştir. Sonuçlar, inovasyon, öz yenileme ve risk alma boyutlarının tedarik zinciri inovasyonu üzerinde anlamlı doğrudan etkileri olduğunu, yeni girişimler ve gelecek vizyonu boyutları için ise anlamlı etkiler bulunmadığını ortaya koymuştur. Ayrıca, yeni girişimler, öz yenileme, gelecek vizyonu ve risk alma boyutlarının işletme performansı ile pozitif ve anlamlı ilişkisi olduğu, inovasyonun ise anlamlı doğrudan etkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Araştırma ayrıca, tedarik zinciri inovasyonunun kurumsal girişimcilik ile işletme performansı arasındaki ilişkide istatistiksel olarak anlamlı bir aracılık rolü oynamadığını göstermiştir. Bu durum, operasyonel süreçlerin girişimcilik uygulamalarını somut performans sonuçlarına dönüştürmede tek başına yeterli olmadığını ve örgütsel kültür, bilgi yönetimi ve kurumsal yönetişim gibi ek aracılık faktörlerinin araştırılması gerektiğini vurgulamaktadır. Elde edilen bulgular, gelişmekte olan piyasa ortamlarında kurumsal girişimcilik ve tedarik zinciri inovasyonu alanındaki akademik literatüre katkı sağlamanın yanı sıra, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yöneticilerine öz yenileme kültürünü güçlendirme, kontrollü risk alma davranışlarını teşvik etme ve tedarik zinciri inovasyonlarını destekleyen teknik ve lojistik altyapıları geliştirme yönünde pratik öneriler sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kurumsal girişimcilik, tedarik zinciri inovasyonu, işletme performansı, küçük ve orta ölçekli işletmeler
  • Master Thesis
    The Relationship Between Influence Tactics of Managers in the Field of Sports and Job Performance
    (2025) Erdoğan, Mehmet Salih; Ökmen, Mehmet Şerif
    Bu araştırma, spor alanındaki yöneticilerin etkileme taktikleri ile iş performansı arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmış; veri toplama aracı olarak demografik bilgi formu ve etkileme taktikleri ile iş performansına yönelik ölçekler uygulanmıştır. Katılımcılar, Mardin il merkezinde ve ilçelerinde görev yapan spor yöneticileri ve personelden oluşmaktadır. Elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiştir. Analiz sonucunda, yöneticilerin kullandığı bazı etkileme taktiklerinin (mantıksal ikna, danışma, kişisel yakınlık gibi) çalışanların algıladıkları iş performansı üzerinde anlamlı etkiler oluşturduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak, cinsiyetin bireysel performans ölçeği üzerinde anlamlı bir fark yaratmadığını, lisansüstü eğitim alınmış katılımcıların performans puanlarının lisans mezunlarına göre daha yüksek olduğunu ve yöneticilik deneyimi olan bireylerin baskı yapma davranışına daha yatkın olduklarını göstermiştir. Yaş grupları arasında 41-50 yaş grubunun performansının diğer gruplara göre öne çıktığı ve mesleki deneyimi az olan katılımcıların çalışanlara yönelik olumlu davranışlarda daha yüksek puan aldığı belirlenmiştir. Sportif eğitim uzmanlarının bireysel performans puanlarının diğer meslek gruplarına göre anlamlı şekilde daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Korelasyon ve regresyon analizleri, çalışanlara yönelik etkilenen davranışlar ile bireysel performans arasında pozitif yönde anlamlı ancak zayıf bir ilişki bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular, bireysel performansın artırılması için eğitim seviyesinin ve liderlik becerilerinin geliştirilmesi gerektiğini işaret etmektedir. Anahtar Kelimeler: Spor Yöneticilerinin, Etkileme Taktikleri, İş Performansı
  • Master Thesis
    The Relationship Between Teachers' Levels of Professional Commitment and Their Classroom Management Skills
    (2025) Uyan, Adil; Öter, Ömer Murat
    Bu araştırma, ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin mesleki bağlılık düzeyleri ile sınıf yönetim becerileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini, 2023-2024 eğitim öğretim yılında Diyarbakır ili merkez (Sur, Yenişehir, Kayapınar, Bağlar) ilçelerindeki resmi ortaöğretim okularında görev yapan öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise kolay örneklem yöntemi ile seçilen 18 resmi ortaöğretim okulu ve bu okullarda görevli 415 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak, Ergen (2016) tarafından geliştirilen 'Öğretmenlerin Mesleki Bağlılık Ölçeği' (ÖMBÖ) ve Yüksel (2013) tarafından geliştirilen ve Ergen (2016) tarafından yeniden uyarlanan 'Sınıf Yönetimi Becerileri Ölçeği' aracılığı ile toplanmıştır. Araştırmada, öğretmenlerin mesleki bağlılığının; cinsiyete göre kadınların lehine, hizmet süresine göre 0-5 yıl hizmet süresi olanların lehine anlamlı şekilde farklılaştığı, ancak medeni durum, okul türü, eğitim durumu ve sınıf mevcudu değişkenlerine göre anlamlı şekilde farklılaşmadığı, öğretmenlerin sınıf yönetim becerilerinin; cinsiyete göre kadın öğretmenlerin lehine, medeni duruma göre evli öğretmenlerin lehine, okul türüne göre Anadolu lisesinde görev yapanların lehine, hizmet süresine göre 0-5 yıl hizmet süresi olanların lehine ve sınıf mevcudu değişkenine göre sınıf mevcudu 11-20 arasında olanların lehine anlamlı bir şekilde farklılaştığı, ancak eğitim durumuna göre anlamlı bir farklılaşma bulunmadığı, ortaöğretim okullarında çalışan öğretmenlerin mesleki bağlılıkları ile sınıf yönetim becerileri arasında orta düzeyde pozitif yönde ilişki olduğu, öğretmenlerin mesleki bağlılık düzeylerinin, sınıf yönetim becerilerini anlamlı şekilde yordadığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Araştırma sonuçları doğrultusunda uygulayıcılar ve araştırmacılara yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Mesleki Bağlılık, Öğretmenler, Sınıf Yönetim Becerisi.