Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/1834
Browse
Browsing Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed by Author "02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü"
Now showing 1 - 20 of 42
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bir Müzenin Dönüşümü: Öğrence Mekânı Olarak Mardin Müzesi(OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2021) Gürhan, Nazife; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGünümüzde müzeler geleneksel olarak kültürel mirasın sergilenmesi ve korunması işlevlerinin yanı sırabu mirasın aktarımının daha işlevsel bir sunumuna dair eğitim ve eğlencenin iç içe geçtiği uygulamalargeliştirmeye başlamışlardır. Çağdaş müzecilik anlayışıyla ortaya çıkan bu uygulamaların amacı müzeziyaretçilerine kültürel miras eğitimi verirken eğlenceli vakit geçirmelerini sağlamaktır. Eğitim veeğlencenin mekânsal olarak kesiştiği bu müzeler bir öğrence mekanına dönüşmüş durumdadır. Buçalışmada değişen müzecilik anlayışıyla birlikte ortaya çıkan edutainment/öğrence uygulamalarıMardin Müzesi örneğinde ele alınmıştır. Kültürel miras ögelerini bünyesinde barındıran bir mekânıneğitim ve eğlencenin mekânsal olarak kesiştiği bir öğrence mekanına nasıl dönüştüğünü ortaya çıkarmakçalışmanın temel amacıdır. Çalışmada katılımcıların müze deneyimlerinden yola çıkılarak müzeyle olanilişkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda nitel araştırma teknikleri kullanılarak kartopuörnekleme yöntemiyle 3 müze yetkilisi ve 5’i çocuktan oluşan çeşitli yaş gruplarından toplam 15 kişiylederinlemesine mülakat ve katılımlı gözlem yapılmıştır. Çalışmada, edutainment uygulamalarının müzeziyaretçilerinin aktif öğrenme süreçlerine dahil olmasını sağlayarak müzeye olan ilgilerini artırdığı,heyecanlı ve unutulmaz bir müze deneyimi sunduğu görülmüştür. Kültürel kimliğin devamınısağlamanın eğlenceli bir yolu olan atölye çalışmalarıyla yapılan eğitim faaliyetleri müzeyi eğlenereköğrenilen bir mekâna başka bir deyişle öğrence mekanına dönüştürmüş durumdadır.Article Bir sentez girişimi olarak gerçekliğin sosyal inşâsı(2013) İbrahim Yücedağ; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyolojinin teorik temellerine ilişkin tartışmaların odağını oluşturan ‘toplum nasıl anlaşılabilir’ sorusu çeşitli açıklama çabalarını da beraberinde getirmiştir. Metateorik düzeyde gerçekleştirilen tartışmalarda, toplumun durağan ve değişen yanlarıyla,makro ve mikro boyuttaki gerçekliği arasındaki ilişkinin niteliği toplumu anlamada izlenecek yolu belirlemiştir. Toplumun anlaşılması sorunu, sosyolojinin varlık nedenlerine ilişkin bir sorgulamadır. Toplumsal yapı mı sadece incelenmelidir yoksa bireyin de içinde bulunduğu bir bakış açısı mı geliştirilmelidir? Bu ve benzeri sorular sosyolojide farklı kuramsal yaklaşımlara temel oluşturmuştur. Teorik düzeyde, yapısalcılıktan etnometodolojiye kadar bir çok teorinin beslendiği dilemma budur. Bu çerçevede, toplumun hemmakro hem de mikro boyutu arasında bir köprü kurmaya çalışan Peter L. Berger ve Thomas Luckmann toplumu, bu iki gerçeklik arasında sürekli oluş halindeki bir üst-gerçeklikolarak tasavvur eder. Çalışmamızda Berger ve Luckmann’ın ‘Gerçekliğin Sosyal İnşası’ kuramlarını oluştururken kimlerden etkilendikleri incelenmiş, bu kuramın temel bileşenleri ve eksiklikleri çeşitli yönleriyle tartışılmıştır.Article Differentiation in the Types of Religious Status: Sheikhs, Mollas and Sayyids in Cizre Example(Karabuk Univ, 2013) Pekasil, Tahir; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiIn East and Southeast Anatolia, it is seen that the status and reputation of religious status types of sheikhs, mullahs and sayyids were interrupted by "mandatory / sudden modernization" project of the Republic and furthermore, modern education and Marxist movements stepped up this process. Through the example of Cizre, this study emphasizes how the charisma of the types of religious authorites became a routine and through which social motives and effects they suffered a loss of their status. The issue is important to understand the changes brought by "symbolic universe change" to corporate level as a result of maintenance of the universe devices not fulfilling their functions in the space of forced migration and "the problem of Ontological Security". People with "the problem of Ontological Security" have tended to seek an alternate universe due to the loss of representation and function in religious types of status. The study is supported by the interview technique of qualitative research methods.Article DİYARBAKIR KENT ALGISI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA(2016) Gürhan, Nazife; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiToplumsal ilişkilerle şekillenen ve üretilen bir alan olarak kentsel mekân, toplumsal yapı ve değişmelerin izlenebildiği, toplumun kimliğinin yansıdığı bir gösterge olarak karşımızda durmaktadır. Kentsel mekânlar, içinde yaşayanların kimliklerinin yansıması olarak görülebileceği gibi kendisi de bir kimlik ve kişiliğe sahiptir. Bu nedenle her kent içinde yaşayanların zihinlerinde çeşitli çağrışımlar yapar. Kentin imajı ya da kent imgesi de diyebileceğimiz bu zihinsel çağrışımlar, kentin içinde barındırdığı kültürel kodlar çerçevesinde şekillenmektedir. Diyarbakır kent algısını ortaya çıkarmaya çalışan bu araştırma, Diyarbakır'ın Diclekent ve Metropol semtlerinde yapılan saha araştırmasına dayanmaktadır. Diyarbakırlıların hem kente ilişkin genel algıları hem de mekânsal ve kültürel farklılıkların getirisi olarak birbirinden tamamen farklı görünümler sergileyen semtlere dair kent sakinlerinin zihinlerindeki algılar yapılan derinlemesine görüşmelerle ortaya konulmuştur. Küreselleşmenin etkisiyle artan sosyal kutuplaşmanın bütün emarelerini gösteren Diyarbakır toplumsal sınıflar tarafından şekillendirilen kentsel mekânıyla bölünmüş ve ikili yapıda bir kent görünümü sergilemektedirArticle Duygu Yüklü Mekânlar: Yoğun Bakım Çalışanları Üzerine Fenomenolojik Bir Araştırma(2023) Çetin, Adnan; Demir, Ali Eren; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSağlık hizmetlerinin sunulduğu bakım, teşhis ve tedavi gibi alanlarda duygular genellikle görünmez bir biçimde deneyimlenmektedir. Ancak, duygular görünmez olmalarına rağmen, sağlık hizmetlerinin çeşitli duygusal süreçlerle birlikte geliştiği gerçeği inkâr edilemez. Yoğun bakım ortamında, duygusal dengeyi etkileyebilecek bakım ve tedavi değişkenlerine sosyolojik bir perspektiften odaklanan bu çalışma, yoğun bakım ünitelerinde çalışan sağlık profesyonellerinin duygusal deneyimlerini keşfetmeyi amaçlamaktadır. Başka bir deyişle, bu çalışmada, “yoğun bakım ünitelerinde çalışan sağlık profesyonelleri yoğun bakım ortamını ve yoğun bakım hizmetlerini nasıl duygusal olarak deneyimliyor?” sorusuna cevap aranmaktadır. Bireysel deneyimlere odaklanan çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik bir desen kullanmıştır. Bir yıldan fazla süredir çeşitli kamu hastanelerinin yoğun bakım birimlerinde çalışan 15 hemşire, 1 ebe, 1 fizyoterapist ve 1 diyetisyen olmak üzere toplam 18 yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilmiş ve mülakatlardan elde edilen veriler, MAXQDA 2018 programı kullanılarak tematik kodlama yöntemiyle analiz edilmiştir. Sonuçlar, yoğun bakım birimlerindeki sağlık profesyonellerinin çoğunlukla “üzüntü” ve “mutluluk” duygularını deneyimlediğini göstermiştir. “Üzüntü” hissi hastaların ölümü ile ilişkilidir, “mutluluk” hissi ise taburcu edilmeleriyle birlikte gelmektedir. Ancak, bu duygusal durumların her ikisi de “empati” duygusuyla beslenmektedir. Sağlık çalışanları, hasta yakınlarıyla kurdukları empatik bağlantılar nedeniyle bu ek duyguları deneyimlemektir. Sonuç olarak, yoğun bakım üniteleri, tedavi, bakım ve duygu gibi hassas alanların iç içe geçtiği yerler olarak ortaya çıkmaktadır.Article Erken Dönem Sinema Araştırmalarında Temel Eğilimler: Payne Fonu Çalışmaları Örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Çetin, Adnan; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi19. yüzyılın sonlarında bir sanat ve eğlence aracı olarak toplumsal yaşama dâhil olan sinema kısa bir süre içerisinde kitlesel bir boyut kazandı. Söz konusu dönemde orta ve alt sınıfların en çok tercih ettikleri eğlence aracı olan sinema aynı zamanda bazı toplumsal kesimlerde kaygı ve endişelere de neden oluyordu. Özellikle muhafazakâr toplumsal kesimler, sinema filmlerinde suç, şiddet, cinsellik, alkol ve sigara tüketiminin özendirici bir biçimde temsil edildiğini iddia ediyorlardı. Bu kaygılar derinleştikçe ve yaygınlaştıkça kamu ve sivil kuruluşlar bu konuda bazı adımlar atmak zorunda kaldılar. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1929-1932 yılları arasında Sinema Filmlerini Araştırma Konseyi ile Payne Araştırma ve Deney Fonu işbirliği ile sinemanın çocukların ve gençlerin davranışları üzerindeki etkilerine odaklanan Sinema ve Gençlik: Payne Fonu Çalışmaları isimli bir araştırma serisi gerçekleştirildi. Bu araştırma serisinin sonuçları on iki rapor olarak yayınlandı. Araştırmanın sonuçlarına göre sinema, çocukların ve gençlerin tutum ve davranışlarının oluşmasında önemli bir araca dönüşmüştür ve sinema çocuklarda davranış bozukluklarına ve uyku problemlerine neden olmaktadır. Araştırmanın raporları yayınlandıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde sinema ile ilgili ağır sansür politikaları uygulamaya konmuştur. Sinema araştırmaları tarihinin en kapsamalı ve en etkili çalışmalarından biri olan bu seri bir sonraki dönemlerde yapılan bir çok araştırmaya da ilham kaynağı olmuştur. Payne Fonu Çalışmaları’na paradigma, yöntem, içerik ve sonuçlar çerçevesinde odaklanan çalışmamız literatür taramasına dayanan ve betimsel bir çalışmadır ve Payne Fonu Çalışmaları’nın görünürlüğünü arttırarak sinema sosyolojine katkı sunmayı amaçlamaktadır.Review Flesh and Stone-The Body and the City in Western Civilization(Selcuk Univ, Fac Letters, 2020) Gurhan, Uyesi Nazife; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiRichard Sennett, who states that the dominant perception of the human body is effective in shaping the spatial organization of cities, examines the reflections of culture, belief, and, power on the urban space through the human body in his book Flesh and Stone. In the book, certain historical periods of the important cities of Western civilization such as Athens, R ome, P aris, V enice, London a nd N ew Y ork w ere discussed i n sections a nd h ow urban space design was shaped by the perception of the human body at the time was explained with a flowing style. The book has the potential to provide a new perspective to our understanding of social projections in spaces while also influencing one's outlook on urban spaces and perception of the city.Article Citation - WoS: 1From Sinful Bodies To Reference Bodies: a Sociological Evaluation on the Body Perception in Islam(Dinbilimleri Akad Arastırma Merkezi, 2012) Kara, Zulkuf; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAs body, on the one hand, constitutes corporeal part of the organic body with its organic structure, shape, mass and color; it represents, on the other hand, the position of many identies which are identified as social gender, race and sexuality. Every state of body bears the trace of experiences we got and causes a new social organization. Body perceptions are embedded in discourses of varieties of religion, culture, ethnicity, ideology etc. Religious norms, which occupy an important place in those discourses, express themselves in a way in which they discipline the bodies. Bodies are expected to act conformingly to the norms prescribed by religion. The acts or behavior patterns, which oppose to these norms, are coded as sinful and become reasons of sanctions for the body. The bodies that respect to or obey the norms of religion are elavated to a reference point and tied with a sacred tie. In the article, it will be shown how bodies, which go around the borders between evil (sin) and good deed, beauty and ugliness, to take shape in the religious habitus.Article GELENEKTEN MODERNE ANADOLU’DA DEVECİLİK(Turkish Studies, 2018) Ertürk, Devrim; Şanlı, Süleyman; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02.01. Department of Anthropology / Antropoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKonar-göçer yaşam Orta Asya’dan Anadolu coğrafyasına göç eden Türklerin getirmiş olduğu sosyo-ekonomik bir yaşam şeklidir. Türkler Anadolu’ya gelişleri ile birlikte Orta Asya’da sahip oldukları bu sosyoekonomik etkinliklerini bu coğrafyada da devam ettirmişlerdir. Özellikle modernite ile birlikte toplumsal değişmenin hızı artmış, yönü de modern sosyo-ekonomik ve politik yaşama doğru değişim göstermiştir. Konargöçer yaşam da bu değişimden etkilenmektedir. Türkiye’de bazı Yörük toplulukları tarafından sürdürülen konar göçer yaşam biçiminde develer önemli bir yere sahiptir. Ancak günümüzde geleneksel olarak tabir edebileceğimiz bu yaşam biçimi büyük bir değişim ve dönüşüm ile karşı karşıya gelmek zorunda kalmıştır. Çünkü endüstrileşme ve sanayileşmenin ilerlemesi ile modern yaşamın bir parçası olan teknolojik araç ve gereçler konar- göçer yaşamda insan yaşamını kolaylaştırsa da, geleneksel olan tüm yapıları da dönüşüme maruz bırakmıştır. Sadece teknolojiyi alıp, kültürünü almamak konar-göçer yaşamda da mümkün olmamıştır. Bu çalışmada modern zamanlara gelindiğinde deveciliğin ve devecilik kültürünün gelenekselden moderne doğru nasıl değişip dönüştüğü ele alınmaya çalışılmaktadır. Bu doğrultuda Anadolu’daki devecilik kültürünün ele alındığı çalışmanın verileri 2015-2017 yılları arasında farklı zaman dilimlerinde gerçekleştirilen alan araştırmasına dayanmaktadır. Alan araştırması Mersin, Konya, Karaman illerinde konar-göçer yaşamı devam ettiren Yörük obalarını, Antalya, Muğla, Denizli, Manisa, Aydın, İzmir, Balıkesir ve Çanakkale’de devecilikle uğraşan kesimleri kapsamaktadır. Bu çerçevede yaylaya göç, deve güreşleri, deveciliğe dair bir takım ritüeller de gözlemlenmiş, bu konulara dair bilgiler elde edilmiştir.Article Citation - WoS: 1Gerçekliği Farklı Düzlemlerde Geri Kazanmak: Eleştirel Realizm(KARABUK UNIV, 2018) Yücedağ, İbrahim; Sarsılmaz, Fidan; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiToplumsal olarak tanımlananın neliği üzerine yapılan tartışmalarda bu neliğe nasıl ulaşılacağı meselesi sosyal teorinin temel problemlerindendir. Özellikle sosyal teorinin ilk dönemi için merkezi konunun bir düzen arayışı olduğu bilinmektedir. Özellikle gerçekliğin farklı katmanlarına yaptığı vurguyla -aktüel, reel ve ampirik- sosyal teorideki iradecilik ve şeyleştirme hatalarına karşı çıkan Bhaskar, düşünümsel eylem modelini öne çıkararak natüralist bir model önerir. Realizmi reddedetmeyerek ancak eleştirel bir mahiyette elden geçirerek yeni bir teorik perspektifle yoğuran Bhaskar, natüralizmin olanaklılığının sınırlarını eleştirel realizmle yeniden tartışmaya açar. Bu çalışmada da Roy Bhaskar’ın epistemoloji ile ontolojiyi yeniden eşit düzeyde öncelemeye çalıştığı ve eleştirel realizm olarak tanımladığı çaba anlaşılmaya çalışılacaktır.Article Günahkâr Bedenlerden Referans Bedenlere: İslam'da Beden Algısı Üzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme(2012) Kara, Zülküf; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBeden, bir taraftan organik yapısı, biçimi, kütlesi ve rengiyle canlı varlığın maddi bölümünü oluştururken, diğer taraftan toplumsal cinsiyet, ırk ve cinsellik olarak tanımlanan birçok kimliğin konumlandığı yeri temsil eder. Bedenin her hali, edindiğimiz deneyimlerin izlerini taşır ve beden yeni bir toplumsal örgütlenmenin nedenini oluşturur. Beden algıları; din, kültür, etnisite, ideoloji gibi bir yığın söylem içine gömülüdür. Bu söylemler içinde önemli bir yer tutan dinsel normlar, bedenleri disipline etmek yoluyla kendilerini ifade ederler. Bedenden, dinlerin koydukları kurallar ve çizdikleri sınırlar içinde belli davranış ve tepkiler göstermesi beklenir. Buna uygun düşmeyen davranış kalıpları günah olarak kodlanıp beden üzerinde yaptırıma dönüşür. Dini alan içinde kalan bedenler ise kutsal bir bağla ilişkilendirilip referans haline dönüşür. Makalede, günah ve sevap, iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik sınırında dolaşan bedenlerin dini habitus içinde nasıl şekillendirildiği gösterilmeye çalışılacaktır.Article Habitus"tan "Mutatlaştırma"ya Toplumsalın İnşâsı(2016) Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKartezyenci düalite anlayışına karşı gelişen toplumsal inşa kuramı, toplumsal alanın öznel ve nesnel olarak tanımlanan katı sınırlamalarla anlaşılamayacağını vurgular. Toplumsal inşa kuramı, toplumsal olana ilişkin bilginin tüm toplumsal aktör ve yapıların katılımıyla inşa edildiğini ve yapı ve aktörün ilişkisellik içerisinde olduğunu savunur. Sosyal gerçekliğin nasıl inşa edildiğinin anlaşılmasının amaçlandığı bu çalışmada, inşa kuramında önemli isimler olan Pierre Bourdieu ve Peter L Berger-Thomas Luckmann'ın inşa kuramları ele alınmıştır. Bourdieu'nün alan, habitus ve çıkar gibi değişkenler üzerinden anlamaya çalıştığı toplumsalı Berger ve Luckmann dışsallaştırma, içselleştirme, nesnelleşme ve mutatlaştırma süreçleri üzerinden tartıştığı görülür. Bu bağlamda çalışmamızda Bourdieu ve Berger ve Luckman'ın kuramlarında toplumsal alanın nasıl inşa edildiği ele alınmış, aralarındaki benzerlik ve farklılıklar eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur.Article Hoşgörü Ahlâkı ya da Politiği: Hoşgörüye Teleoloji Yüklemek(Beytulhikme An International Journal of Philosophy, 2020) Gökdağ, Kamuran; Karadeniz, Sıtkı; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu makale, hoşgörü ahlakının veya politiğinin varoluş koşullarına ilişkin bir soruşturma aracılığıyla, yakın zamanda biri Yeni Zelanda’da, diğeri Norveç’te meydana gelen iki terör eylemi etrafında örülen söylem ve pratiklerin göstergebilimsel bir analizini yapıyor. Bu soruşturma esnasında, bir taraftan, Kant’ın, referans-değerleri bakımından ahlak yasalarına ilişkin yaptığı mantıksal araştırmadan, diğer taraftan, John Locke’un hoşgörünün varoluş koşullarına içkin teolojiye dair yaptığı örtülü araştırmadan faydalanıyor. Bu müracaatlarla, sözkonusu olaylar sonucunda yeniden gündeme gelen hoşgörü ahlakına ya da politiğine yerleşik kodları ve failleri veya özneleri şeffaflaştırmaya çalışan bu makale, bu anlamda üç temel yapılandırıcı unsur tespit ediyor: Hristiyanlık, Avrupalılık ve boşluk. Belirli varsayımları, yükleri veya yüklenen bir teleolojiyi muhafaza etme eğilimindeki bu sistemde yerleşik faillerinin örtülü bir biçimde nasıl çalıştığını göstermek üzere elek metaforuna müracaat ediliyor. Bu metaforik sistemde Hıristiyanlık ve Avrupalılıkın, hoşgörü ahlakının/politiğinin, Kantçı anlamda, amaç-öznesine karşılık geldiği; boşlukun ise bir taraftan hoşgörüye davet edilen ötekileri referans-değerlerinden arındırma işlevini gördüğü, diğer taraftan ise bu sistemde yerleşik failleri görünmez kıldığı öne sürülüyor.Article Kadın Yoksulluğunun Tarihine Kapı Aralamak-18. Yüzyılın İkinci Yarısında Kadın Yoksulluğunun Toplumsal Görünümleri(2019) Gürhan, Nazife; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiToplumsal hiyerarşinin en alt tabakasına gönderme yapan yoksulluk, yeterli kaynak ve gelire sahip olamama durumu olarak tanımlanabilir. Son yıllarda toplumsal cinsiyet çalışmalarındaki artışla birlikte kadınların yoksulluğu deneyimleme biçimlerindeki cinsiyet farklılıklarına vurgu yapan “kadın yoksulluğu” kavramsallaştırması kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavram kadınların toplumda var olan rolleri ve statülerine bağlı olarak yoksulluk deneyimlerinin erkeklerden farklılaşmasını ifade etmektedir. Bu çalışmanın ana konusu 18. yüzyılın ikinci yarısında Diyarbekir’de yaşamış yoksul kadınların yoksulluk deneyimlerini ortaya çıkarmaktadır. Bir tarihsel sosyoloji araştırması olan çalışmanın ana kaynağı dönemin Diyarbekir Eyaleti’nin merkezi konumundaki Amid mahkemesine ait 7 adet şer’iyye sicili defteridir. Bu defterlerde bulunan tereke/miras kayıtları arasından tespit edilen 119 yoksul kadına ait belgedeki yoksulluk imgeleri üzerinden incelenen dönemde yaşayan kadın yoksulların gündelik hayatlarının fotoğrafını çekmek, böylelikle kadın yoksulluğunun tarihsel arka planına ışık tutmak amaçlanmaktadır. Çalışmada kadın yoksulların gündelik mekanlarını oluşturan evlerin genel olarak harabe evler olduğu, giyinme pratiklerinde ise “köhne” olarak tasvir ve tabir edilen kıyafetlerin varlığı dikkat çekici hususlar olarak ortaya çıkmıştır. Yine kadın yoksulların (ortalama 51 kuruş servet) erkek yoksullara (ortalama 57,5 kuruş servet) göre yoksulluğu daha derinden yaşayarak yoksullar arasındaki en yoksul kesimi oluşturdukları görülmüştür. Bu durum günümüzde yoksulluğun kadınlar arasında daha derin yaşandığını ifade eden “yoksulluğun kadınsılaşması” kavramının geçmişte de var olduğuna bir işarettirArticle KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN KAYNAĞINA DAİR LACANYEN BİR DEĞERLENDİRME(e-Şarkıyat İlmi Araştırmalar Dergisi, 2020) Çetin, Adnan; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKadına yönelik şiddet probleminin Jacques Lacan’ın kavramları üzerinden tartışıldığı bu çalışma, literatür taramasına dayanan betimsel bir çalışmadır. Sınıfsal konumları ne olursa olsun, kadınların büyük bir çoğunluğu yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik vb. şiddet türlerinden birine maruz kalmaktadırlar. Kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için yapılan yasal düzenlemeler, bu anlamda ağırlaştırılan cezai yaptırımlara rağmen bu problem artarak devam etmektedir. Çünkü kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasına ve yeniden üretilmesine neden olan dinamikler sadece hukuksal değil aynı zamanda toplumsaldır. Bu bağlamda kadına yönelik şiddeti besleyen kültürel, toplumsal, siyasi bir arka plan vardır. Dolayısıyla kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için şiddetin toplumsal kaynaklarını ifşa etmek gerekmektedir. Lacan’ın simgesel yapı, öteki, arzu, hadım edilme (kastrasyon) gibi kavramları bu tartışma açısından verimli bir zemin sağlamaktadır.Article Kan Davaları ve Namus Cinayetlerinde Yeni Stratejiler: İbn Haldûncu/Agambenci Bir Okuma Denemesi Sıtkı(İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2018) Karadeniz, Sıtkı; 09.03. Department of Nutrition and Dietetics/ Beslenme ve Diyetetik Bölümü; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKan davalarında ve namus cinayetlerinde sıkça görülmeye başlanan kiralık katil ve reşit olmayan katil stratejileri, İbn Haldûn’un bedevî umrân ve hadarî umrân ayrımı bağlamında, asabiyetin meydan okuma ve cevap verme tarzları üzerinden okunabilir mi? Kan davaları ve namus cinayetlerinde bedevî umrânın belirlediği yazısız hukuka göre, “kanın yerde kalmaması/namusun temizlenmesi” eylemi, bedevîlerdeki asabiyet ilişkilerini gözetmek durumundadır. Bu stratejilerde reşit olmayan faillere ve kiralık katillere müracaat edilmektedir. Asabiyetin bedevî ve hadarî umrândaki işlevselliğiyle tam olarak uyuşmayan bu stratejiler, bir ölçüde karşıt ama işlevsel olarak bağlantılı iki yönelimli bir iç gerilimle ilişkili görünmektedir. Bu yönelimler, bir taraftan bedevî yasayı koruyan diğer taraftan hadarî yasadan korunan stratejik bir mantıkta çakışmasına karşın, farklıdırlar. Birincisi, asabiyetin nesnel işlevleriyle, ikincisi ise öznel çıkarlarıyla ilişkili olan iki eğilimli bu stratejik mantığı, bedevî umrân ve hadarî umrân arasındaki mutlak ayrımında kalarak açıklamak mümkün gözükmemektedir. Bu metin, faillerin eğilimlerine hâkim olan “kararsızlık” halinin yerleştiği bu “belirsizlik alanı/mıntıkası”nı sorunsallaştırmayı hedeflemektedir.Article Kapitalizmin arzu üzerinden üretimi ya da arzunun nesneleş(tiril)mesi(2013) Musa Öztürk; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBir canlı olarak insanın yeryüzünde varlığını devam ettirebilmesi asgari düzeyde fizyolojik ihtiyaçlarını karşılayabilmesine bağlıdır. Bir toplumda neyin ihtiyaç, neyin lüks olduğunun temel ölçütü söz konusu ihtiyaç madde veya nesnesinin bolluk ve kıtlık durumlarının yanında zamana ve zemine göre farklılık arz etmektedir. Bazı durumlarda söz konusu “şey” bol miktarda bulunsa bile belli kişi veya kuruluşların tekelinde ise bu onun bol olduğu ve ona gerek olmadığı anlamına gelmez. Çünkü ilgili şeyin adil bir şekilde bölüşülmemesi durumunda toplumsal kesimler arasındaki uçurum artacağından söz konusu ihtiyaç durumu ortadan kalkmayacaktır. Kapitalizm sistem yaklaşımı bağlamında sermaye birikiminin azami seviyeye çıkartılabilmesi için para ticareti de dâhil her şey meşrudur. Tarihsel süreç içerisinde kapitalizmin genişleyebilmek için sürekli yeni ihtiyaçlar üreterek gündelik hayatı maksatlı olarak kullanıma açtığı ve bunun üzerinden arzu da dâhil, hatta arzuyu nesneleştirerek kendisini yeniden üretmeye doğru bir seyir takip ettiği görülmektedir. Bu çalışma kapsamında sistem tarafından arzunun manipüle edilerek bir “şey”in hangi kanallar üzerinden nasıl ihtiyaç haline getirildiği hususu üzerinde durulmaya çalışılacaktır.Book Part Citation - WoS: 6Legal but Not Legitimate: the Changing Practices of Financial Citizenship in Turkey(Palgrave, 2019) Atalay, Z. Nurdan; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi[No Abstract Available]Article Citation - Scopus: 3Mask for Moisturizing Skin and Body Made From Cold-Pressed Paste of Peanuts (arachis Hypogaea L.)(Jomard Publishing, 2024) Karadag, M.; Doğan, S.; 16.04. Department of Irrigation / Sulama Bölümü; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 16. School of Vocational Higher School of Kızıltepe/ Kızıltepe Meslek Yüksekokulu; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiThere are food and plant wastes that cause environmental pollution in many countries around the world. Waste materials are one of the most unconscious uses. With the rapid increase in production, consumption and insensitive communities, industrialization and increasing population cause an intense increase in waste. In order to ensure environmental order and balance, waste must be evaluated and reused in recycling facilities. Peanut (Arachis hypogaea L.) is one of the important oilseed plants and is also considered a protein source in many countries. According to current scientific reports it is known that peanuts have many biological activities such as anti-cancer, antioxidant and anti-inflammatory. Peanut pulp can be used as a raw material source in the production of cellulose fiber products and it can be used in food products, agricultural activities, industry and cosmetics. It is especially common in the recycling field to use it as mulch for plant roots, as natural fertilizer and as chipboard in the field of furniture. In our study, cold-pressed peanut pulp was transformed into products and products with high added value with enriched formulations. © 2024, Jomard Publishing. All rights reserved.Other Merkez – çevre yaklaşımı bağlamında 1980 sonrası Mardin siyasetinde öne çıkan ana eğilimler(2013) Musa Öztürk; Devrim Ertürk; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMerkez-çevre yaklaşımı siyaset bilimi, ekonomi ve sosyoloji başta olmak üzere pek çok disiplin tarafından iktidar, güç ve hegemonya ilişkilerini çözümlemede yaygın olarak kullanılmaktadır. Siyaset bilimi açısından merkez-çevre yaklaşımı toplumu, iktidar araçlarına sahip olanlar ve olmayanlar şeklinde ikili bir tasniften hareketle açıklamaya çalışmaktadır. Toplumsal olayların ikili bir tasniften hareketle açıklanmaya çalışılması kültürel, dini, etnik gibi çeşitlilik unsurlarının homojenize edilmesi yönünde bir ön kabulü içerse de toplumsal çeşitliliği yansıtmasına imkân vermesi açısından her merkez-çevre kendi içinde altmerkez ve altçevre’lere sahiptir. Doğası gereği her toplumun yapısı farklı olduğundan siyasal, etnik, dini, kültürel vb. sosyal olgular merkez-çevre ilişkilerinin çözümlenmesinde kilit bir öneme sahiptir. Mardin, geçmişten günümüze dini anlamda Müslüman ve gayrı Müslimlerin, etnik anlamda ise Arap, Kürt, Süryani, Yezidi, Keldani gibi etnik unsurların birlikte yaşadıkları bir kenttir. 1980’li yıllara kadar “kentlilik” Mardin yerel siyasetini besleyen ana damar olmakla birlikte 1980 sonrası dönemde bunun değişmeye başladığı görülmektedir. Günümüzde Mardin’de; merkezin muhafazakârlaşması ve etnik kimliğin siyasallaşması yönünde iki ana siyasal eğilimin ön plana çıktığı görülmektedir. Çalışmada merkez-çevre yaklaşımından hareketle ortaya çıkan bu eğilimler üzerinde durulacaktır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »