Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/1834
Browse
Browsing Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 3010
- Results Per Page
- Sort Options
Article Osmanlı Devletinde Gayrimüslimlerin Hukuki Durumu ve Millet Sistemi(İbrahim Özcoşar, 2003) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüOsmanlı Devleti'nde, diğer İslam ve Türk devletlerinde olduğu gibi, hukuk esas itibariyle İslam hukukundan oluşmaktadır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti'nin gayrimüslimlere uyguladığı hukuk, İslam hukukuna dayanmaktadır. Bu sebeple Osmanlı'da gayrimüslimlerin durumundan bahsetmeden önce, İslam hukukunun meseleye bakış açısı bilinmelidir.Article Osmanlı Devleti’nde Cizye Ve 19. Yüzyıla Ait Bir Cizye Defteri: Cizre Sancağı’nın Cizye Defteri (Cizye Defter Numarası:375)(2006) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüOsmanlı Devleti’nin gelirleri arasında önemli bir yer tutan cizye, 19. yüzyılda bazı değişikliklere uğramasına rağmen, 1855 yılına kadar aynı isimle varlığını devam ettirmiştir. Osmanlı arşiv belgeleri arasında cizye defterleri, ait olduğu dönem ve bölge açısından önemli bilgiler sunan kayıtlardır. Cizre Sancağı’na ait 375 numaralı Cizye Defteri, bu açıdan değerlendirildiğinde, ait olduğu dönemle ilgili sosyal ve iktisadi açıdan önemli bilgileriihtiva etmektedir.Article 19. Yüzyılda ABD Misyonerlerinin Mardin Süryanilerine Yönelik Faaliyetleri(İbrahim Özcoşar, 2006) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüOsmanlı topraklarında ABD misyonerlerinin çalışmaları 19.yy.da başlamıştır. ABD’nin geleceğe yönelik sömürgecilik faaliyetlerinin alt yapısını oluşturan bu çalışmaların ilk hedefi Ermeniler olmuştur. Zamanla Osmanlı coğrafyasında geniş bir alana yayılan bu çalışmalar Süryanileri de hedef kitlesi içine almıştır. Süryanilere yönelen ABD misyonlarının, Misyonerlik çalışmalarını da kullandıkları en etkin yöntem eğitim kurumları olmuştur. Bu amaçla Süryanilerin Osmanlı sınırındaki Mardin’de, büyük bir eğitim kompleksi kurulmuştur. Bu kompleks çatısında yapılan çalışmalar, Süryaniler arasında bir kısmının Protestanlaşıp cemaatin bölünmesine sebep olmuştur.Article Mardin Kent Merkezinde 15 Yaş Üstü Kadınlarda Sigara İçme Sıklığı(2008) Çifçi, Sema; Keskin, Cumali; Çifçi, Sema; Değer, Vasfiye; Keskin, Cumali; Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri BölümüÖZET AMAÇ: Bu çalışmanın amacı Mardin kent merkezinde yaşayan 15 yaş üzerindeki kadınlarda sigara içiciliği sıklığı ve etkileyen faktörleri saptamaktır. YÖNTEM: Araştırma kesitseldir. Araştırma evrenini Mardin kent merkezindeki dört sağlık ocağı ve bir AÇS dispanseri bölgesinde yaşayan 15 yaş üstü 21 890 kadın oluşturmuştur. En az örnek hacmi Epi Info 2000 programında beklenen sıklık %22,1, kabul edilebilir %25 alınarak 759 bulunmuştur. Nisan –Mayıs 2005 tarihlerinde, Mardin Sağlık Yüksekokulu öğrencileri tarafından, her sağlık kurumundan rasgele seçilen 12 sokaktaki ilk 25 kadın alınarak toplam 1500 kadın ile yüz yüze görüşülmüştür. Eksik veri nedeniyle 29 anket değerlendirilmeye alınmamıştır. Sigara içme durumu hiç içmeyenler, içip bırakanlar ve halen içenler olarak sorgulanmıştır. Çapraz tablolarda halen sigara içtiğini söyleyenler sigara içenler olarak alınmış ve diğerleriyle (hiç içmeyenler ve bırakanlar) ile karşılaştırılmıştır. Veriler bilgisayar ortamında değerlendirilmiş, istatistiksel olarak yüzde, ki kare testi kullanılmıştır. BULGULAR: Kadınların %22,9’unun sigara içicisi, %3,9’ununn sigarayı bırakmış olduğu saptanmıştır. Sigara içiciliği en yüksek 25–34 yaş grubunda (%31,8) en düşük 55 yaş ve üzeri grupta (%10,0) bulunmuştur (p<0,01). Sigara içme sıklığı en yüksek “yüksek okul mezunu” grupta (%34,3) en düşük “okuryazar olmayan” grupta (%16,0) çıkmıştır (p<0,01). Sigara içiciliği eşinden ayrılmış kadınlarda %30,4 iken, evlilerde %24,4 ve bekârlarda %22,4 bulunmuştur (p<0,05). Sigara içiciliği çalışan kadınlarda (%40,2) çalışmayan yada ev hanımı olan kadınlardan (%21,7) daha yüksek çıkmıştır (p<0,001). SONUÇ: Mardin’de kadınlarda sigara içme prevalansı yüksektir ve önemli bir halk sağlığı surunudur. Genç yaştaki, eğitim düzeyi daha yüksek, eşinden ayrılmış ve çalışan kadınlar risk gruplarıdır. Bu gruplarda yönelik ayrıntılı çalışmalar yapılmalıdır ve sigara kontrolünde öncelikli gruplar olarak ele alınmalıdırlarArticle Osmanlı Dönemi Mardin Ermenilerinde Dini Değişim(İbrahim Özcoşar, 2008) Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüOsmanlı Devleti’nin gayrimüslim vatandaşlarını yönetme şekli olan “millet sistemi”, temel olarak cemaatlerin kendi dini ritüel ve teşkilatlarını korumasını öngören bir yapıya sahipti. Bu sayede Osmanlı hâkimiyetinde yüzyıllar boyu kendi cemaat yapılarını koruyan gayrimüslimler, Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte Batı dünyasının misyonerlik faaliyetleri karşısında korumasız kalmışlardır. Batılıların misyonerlik faaliyetlerinin etkili olduğu alanlardan biri de Mardin Ermenileri olmuştur. 17. yüzyıla kadar sadece Gregoryen Ermenilerden oluşan Mardin Ermeni cemaati, misyonerlerin kararlı ve onların inanç sistemini değiştirmeyi amaçlayan çalışmaları neticesinde büyük bir değişime uğramıştır. Yaklaşık 200 yıl süren mücadele ve çatışma, 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde misyonerlerin kesin zaferiyle sonuçlanmıştır. Bu çalışmada, Mardin’de Gregoryen Ermenilerin tamamen ortadan kalktığı bu süreç değerlendirilmiştir.Article İKTİSAT TARİHİ AÇISINDAN NÜFUS TEORİLERİ VE POLİTİKALARI(2009) Güneş, Hüseyin Haşimi; Department of Accounting and Tax / Muhasebe ve Vergi BölümüGelişmiş ülkelerde nüfus artış hızının durma noktasına gelmesi ve bileşiminde yaşlı nüfus oranının artması, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise nüfus artış hızının yüksek ve eğitimsiz olması çeşitli iktisadi problemlere ve sosyal dengesizliklere neden olduğundan günümüzde önemli bir konu olarak yer almaktadır. Tarihsel süreç içinde klasik ve modern iktisatçılar farklı yaklaşımlar geliştirmişler. Klasikler, iktisadi yapı ve nüfus arasındaki ilişkiye; toplumsal yapı, teknolojik gelişme, coğrafi yapı ve dini inançlara bağlı olarak farklı teoriler geliştirmişler. Klasik iktisatçılar; sermaye-toprak nüfus oranı, ulusal savunma, sınırları koruma gibi kaygılarla ele alırken, modern iktisatçılar; sanayi devriminden sonra teknolojik gelişmeler ve insan hakları söyleminin güçlenmesiyle birlikte farklı şekilde ele almışlar. Dünyadaki tüm toprakların sahiplerini bulmuş olduğunu kabul ederek; sermaye-toprak/nüfus oranı küçülmüş olduğunu tarıma elverişli yeni toprakların üretime katılmasının mümkün olamayacağını, ulusal savunma için kara birliklerine fazla ihtiyaç duyulmadığını buna ek olarak insan hakları ve kadın hakları gibi paradigmalarla birlikte ele alan modern iktisatçılar genel anlamda “optimum nüfus” oranı yakalamak kaygısının öne çıktığı nüfus teorileri ve politikalar geliştirdiler.Presentation Denizli yöresinden derlenmiş masallar inceleme-metinler(2009) Akyüz, Çiğdem; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü…Article Gazali ' de niyetsel anlam tasavvuru ve teolojik uyarlanışı(2009) Bor, İbrahim; Department of Philosophy / Felsefe BölümüFollowing the precedent kalamic scholars of Ehl-i Sunnah (Islamic Ortodoxy), al-Gazali explains meaning on the basis of the intention of the speaking subject. In his two famous works on the issue, al-lqtisatfi'l Vtiqad and al-Marifethu'l Aqliyyah, speech is defined as "meaning determined in mind". This definition treats the "word" as being identical to "meaning" and rests on an understanding of meaning as intentional fixed content. In this apprqach, lingiustic elements (the phonemes, morphemes, words etc)matter simply as vehicles to reflect mental contents. In al-Marifathu'I Aqliyyah, Gazali presents detailed and elaborate analysis of thought, word and speech/meaning. In his scheme of thought, speech builds upon thought and corresponds to a content that is shaped in mind and communicated through language. The word is that linguistic dimension of speech which enables communicaton. As a main theological conlusion, Gazali tries to adapt this semantic conceptual framework to the analysis of divine speech with attention to the ontological difference between God and human nature. In al-Ikhtisad, Gazali evaluates divine speech in a literal way, as a real and singular attribute such as God's will and knowledge. In al Marifethu'l-Akliyyah, however, he approaches al-Farabi's and Avesenna's views suggesting that speech is not an additional property to knowledge. God's speech is an essential property, so it is eternal and immuatable like God's essence. Its eternity comes from the meaning side which depends upon knowledge. While the word, that is that which is created, is temporary. , When God addresses human beings on the historical plane, he does so as a speaking subject. This (divine) act realizes in different forms of revelation depending upon the statue of his interlocutors, e.g. prophets or other some elected persons.Article Citation - Scopus: 0Good Examples From Japan Education System To Turkish Education System;(2010) Ekinci, Abdurrahman; Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri BölümüJapan education system is one of the education systems which has been studied a lot on comparative education. Although lots of studies are done on education which is an important fundamental and certain dynamism on especially the Japan's process, the number of searches on especially Japan education and school system are quite inadequate. On this study, samples practices in education and school system and from historical development of Japan education system are taken place and the feasibilities are discussed aspects of Turkish education system. This study has been prepared by literature research and by benefiting from studies, observations made and experiences had on the invitation program made by Japan International Cooperation Agency (JICA) in Japan 2005 that the writer attended to make researches on Japan education and culture.Article Japon eğitim sisteminden Türk eğitim sistemine iyi örnekler(2010) Ekinci, Abdurrahman; Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri BölümüKarşılaştırmalı eğitim alanında en fazla çalışılan eğitim sistemlerinden biri Japon eğitim sistemi olmuştur. Özellikle Japon kalkınmasında temel ve belirleyici bir dinamik olarak kabul edilen eğitim, birçok ülke tarafından dikkatle incelenmiştir. Türkiye’de de bu bağlamda Japon eğitim sistemi üzerine birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen, özellikle Japon eğitim ve okul sisteminden uygulamalara yer veren araştırma sayısı yetersizdir. Bu çalışmada ise, Japon eğitim sisteminin tarihsel gelişimiyle birlikte, eğitim ve okul sistemi içerisinde örnek uygulamalara yer verilmiş ve Türk eğitim sistemi açısından uygulanabilirlikleri tartışılmıştır. Çalışma, literatür taraması ve yazarın 2005 yılında Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nın (JICA), Japon eğitimi ve kültürü üzerine incelemeler yapmak üzere gerçekleştirdiği davet programı çerçevesinde Japonya’da yaptığı inceleme, gözlem ve deneyimlerinden yararlanılarak hazırlanmıştır.Article EYLÜL ROMANINDA ESTETİZE EDİLMİŞ KİMLİKLER(2010) Kanter, Beyhan; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüEylül is a novel of which psychological analyses have been significantly carried out. In the novel, the psychological pres sure of an impossible love on the novel characters that experienced this love is being handled in the terms of place and human. While the inten tions and psychological conflicts which place creates in the inner world of individual being told, inner worlds of characters are being presented to the reader completely. Ethical fact is not ignored while novel characters' emotions are being told in an aesthetic ground. In this study, the love be tween Necip and a married woman Suat and the relationship between aes thetic and ethic wherein their inner are present will be discussed in depthOther Öğretmen adaylarının görüşleri açısından sosyal odaklılığın takım çalışması aracılığı ile yaşam doyumuna etkisi(2010) Ekinci, Abdurrahman; Abdurrahman Ekinci; Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri BölümüBu araştırmanın amacı öğretmen adaylarında sosyal odaklılığın takım çalışması aracılığı ile yaşam doyumuna etkisini incelemektir. Araştırmanın çalışma evrenini 2009-2010 bahar döneminde Elazığ Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören son sınıf öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş çalışma evreninde bulunan 380 öğretmen adayına ölçekler dağıtılmıştır. Öğretmen adayları tarafından doldurulan 154 ölçek değerlendirilmeye alınmıştır. Araştırmada sosyal odaklılık, takım çalışması ve yaşam doyumu olmak üzere üç ölçek kullanılmıştır. Araştırma verileri LISREL 8.51 paket programında değerlendirilmiştir. Sosyal odaklılığın yaşam doyumu üzerindeki etkisinin takım çalışması aracılığı ile azaldığı belirlenmiştir. Takım çalışmasının öğretmen adaylarının sosyal odaklılık özellikleri ile yaşam doyum düzeyleri arasında tam aracılık etkisi yaptığı saptanmıştır.Other İbn Sina'nın kelamcıların hudus görüşüne yönelttiği eleştiriler(2010) Kılıç, Muhammet Fatih; Department of Philosophy / Felsefe BölümüBu çalışma, kelâmcıların hudûs görüşüne İbn Sînâ’nın yönelttiği eleştirileri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaçla öncelikle kelâmcıların hudûs görüşü, İbn Sînâ’nın eleştirilerine konu olan boyutları ön plana çı karılarak ele alınmıştır. Tanrı kanıtlamasına zemin ha zırlaması açısından âlemin sonradan yaratılmışlığı, bu çerçevede Tanrı’nın en belirleyici sıfatı olarak ezelîliğin ortaya çıkması ve sıfatlar probleminin hâdis âlem fikri ni anlamsız kılmayacak bir şekilde çözülmesine ilişkin gayret, kelâmcıların hudûs görüşünün bu çalışmada ele alınan boyutlarını oluşturmaktadır. İbn Sînâ’nın kelâm cıların hudûs anlayışına yönelttiği eleştiriler ise dört nok tada toplanmaktadır. İlk olarak âlemin hâdis olduğu dü şüncesi birbirini doğuran ve teselsüle yol açan bir zaman anlayışını ortaya çıkardığından mantıksal açıdan kesinlik ifade etmez ve dolayısıyla kabul edilemez. İkinci olarak âlemin hâdis olması, tek başına bizi onun bir muhdisi ol duğu sonucuna götürmez. Üçüncü olarak hudûs görüşü çerçevesinde kaldığımızda âlemin varlığının devamı hak kında muhdisin bir etkisinden bahsetmemiz imkânsızdır. Dördüncü olarak hudûs görüşü, Tanrı’nın yaratma fiilini sonraya bıraktığı için Tanrı’yı işlevsizleştirmektedir.Article Süryani düşüncesinde Nusaybinli İliya’nın önemi ve “Kitabu’l-Mecâlis” Adlı Eserinde Tanrı görüşünün İslam Felsefesi ve kelamı açısından değerlendirilmesi(2011) Doru, Mehmet Nesim; Department of Philosophy / Felsefe BölümüXI. yüzyıl Süryani dünyasının önemli yazarlarından biri olan Nusaybin Metropoliti İliya; Felsefe, Teoloji, Ahlak, Tarih ve Dil sahalarında birçok eser yazmıştır. Kuşkusuz Kitabu’l-Mecalis onun en önemli eserdir. Bu ese- rinde dönemin Mervani Veziri Ebu’l-Kasım el-Mağrıbi ile tanrı, enkar- nasyon, ruh ve irade gibi birçok felsefi ve kelami konuları tartışmıştır. Bu makale esas olarak iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısımda Türkçe okuyucu için İliya’nın şahsı ve eserleri tanıtılmıştır. İkinci kısımda ise İliya’nın Tanrı görüşü, İslam felsefesi ve kelamı bağlamında analiz edilmiştir. Bu bağlamda tartışmada Tanrı’nın tözlüğü, hipostaslar teorisi ve Teslis konu- ları irdelenmiştir.Book Review Citation - WoS: 0The Plain of Saints and Prophets: The Nusayri-Alawi Community of Cilicia (Southern Turkey) and its Sacred Places(Cambridge University Press, 2011) Soıleau, Mark Lewıs; Department of Anthropology / Antropoloji BölümüGisela Procházka-Eisl and Stephan Procházka. The Plain of Saints and Prophets: The Nusayri-Alawi Community of Cilicia (Southern Turkey) and its Sacred Places. Wiesbaden: Harrassowitz Verlag, 2010. 404 pages, 61 color pictures. Cloth €68 ISBN 978–3-447–06178-0.Article Citation - Scopus: 1Reconfiguring the trinity: Symeon the new theologian on the 'holy spirit' and the imago trinitatis(2011) Krausmüller, Dırk; Department of History / Tarih BölümüThis article challenges the widespread view that the Byzantine theological discourse was averse to innovation and confined to restating official doctrine. It makes the case that the mystic Symeon the New Theologian constructed an alternative Trinity where the Spirit as the third hypostasis besides the Father and the Son is equated not with the product of the Father, which is suppressed, but with the common divine nature, and where this new third hypostasis is placed before the other two hypostases, which it is said to engender.Article Citation - WoS: 0John locke epistemolojisinde bilgi ve iman(2011) Bor, İbrahim; Department of Philosophy / Felsefe BölümüBu çalışmada bilgi kuramının kurucularından kabul edilen J. Locke’ta söz konusu kuramın başlı ca öğelerinin açıklanması, bunların gerekçelendirilme yolu ve birbirleriyle epistemolojik ilişkileri açıklanmaya çalışılacaktır. Çalışmanın kanıtlamaya çalıştığı tezlerin başında, Locke’çu epistemo lojide “bilgi”nin başlıca niteliğini tecrübe ve/veya aklî çıkarıma dayalı “kesinlik” oluştururken kesin bilginin sınırlarının bittiği yerde “iman”ın epistemik işlevinin devreye girdiği iddiası gel mektedir. Bu açıdan Locke’çu epistemolojide imanın bilgiyle ilişkisinin negatif epistemoloji de nebilecek bir yolla temellendirildiği savunulmaktadır.Conference Object Citation - WoS: 0BEAUTY AND ITS PROJECTION IN CHRISTIAN AND ISLAMIC TRADITION(SPRINGER, 2011) Türker, Habip; Tymieniecka, AT; Department of Philosophy / Felsefe BölümüThis essay deals with the conception of beauty and its manner of reflection in Christian and Islamic tradition concisely. Thus some influential thinkers in both traditions are chosen in order to exemplify the common conception of beauty. Christian tradition embraced Greek conception of beauty and art; however it brought a metaphysical depth to Greek conception of beauty in the hands of Christian thinkers. The conception of beauty in Islamic tradition was inspired by the religion and the Hellenistic heritage. However, the most elaborated theories on beauty in both Christian and Islamic tradition were done by mystic philosophers. In both traditions beauty is interpreted as something ontological. Accordingly, beauty is being, not a property added to it accidentally. However, the projections of this common conception of beauty differentiate from each other in some respects. While Christian art emphasizes divine intimacy and tragedy in naturalist perspective, Islamic art concentrates on the statement of the unity, transcendence, and eternity of God in stylized form. Yet, this essay does not overlook counter-examples and different artistic ages in the history.Article Phaidon’da ölüm, felsefe ve hakikat(2011) Duman, Musa; Department of Philosophy / Felsefe BölümüBu makale Phaidon’da ölüm, felsefe ve hakikat bağlamındaki Platonik düşünümleri incelemektedir. Phaidon’da bedene karşı mücadele olarak ve ölümle sıkı bir ilişki ile yürütülen bir şey olarak felsefe tasarımı vardır. Platon bunu ölümü tatbik etme olarak felsefe ya da ölüme hazırlanma olarak felsefe diye sunar. Beden ve duyulardan arınma ölümü tatbik etme temelinde gerçekleşmektedir. Bu ise, felsefi hakikatin yansız bir refleksiyonun nesnesi olarak değil fakat ruhun en yüksek etkinliği olan theoria’ya verilmiş kendi hakikati olarak ortaya çıkmasını sağlamaktadır.Other Husserl'de psikolojizm eleştirisi(2011) Hatip TürkerBu makale görüngübilimin gelişiminde belirleyici bir rolü olan Husserl'in psikolojizm eleştirisini ayrıntılı olarak, tüm yönleriyle ortaya koymakta ve analiz etmektedir. Burada onun felsefe tarihine ilişkin gerekçelendirilmemiş sözleri eleştirilirken, pskolojistlerle alakalı olarak belirlediği üç önyargıyı analiz etmekte ve son iki önyargının temelde birinci önyargıya indirgenebileceğini savunmaktadır. Husserl'in savunduğu mantık anlayışının temelde Platoncu olduğunu belirtmekte, ancak onun deneyimi bilgiden dışlamadığını ve deney-bilgi ilişkisinde Kant'tan farklı düşünmediğinin altını çizmektedir. Husserl, zihnimizin doğa yasalarını önsel olarak kurma imkanı olmadığını belirterek, mutlak bilginin asla deneysel alanda elde edilemeyeceğini, fakat saf mantığın yasalanyla mathesis pura'nın yasalarını içeren saf kavramsal bilginin alanında elde edileceğini savunur.