Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/94
Browse
Browsing Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü by Author "01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi"
Now showing 1 - 20 of 34
- Results Per Page
- Sort Options
Article 12. HANEDAN’IN (MÖ. 1991-1782) AŞAĞI NÜBYE’DE KURDUĞU KALE-ÜSLER YA DA “ESKİ MISIR YAYILMACILIĞI”NIN BAŞLANGICI(2016) Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÇalışma, tarihteki kültürel temas (ticaret, öykünme, kolonileşme, fetih) örnekleri ile bunların toplumsal ve siyasal değişmeye katkısını inceleyen bir makaleler dizisinin parçasıdır. Metnin temel argümanı, "1. Ara Dönem" gibi sarsıcı bir deneyimden çıkan Mısır uygarlığının, "sınır güvenliği, siyasal istikrar, uzun-mesafeli ticaret yollarının denetimi, anıtsal bina inşaatları, bunların dekorasyonunda kullanılan doğal kaynaklara erişim kolaylığı ve daha fazla servet birikimi" için tarihinde ilk kez yayılmacı bir programa yaslandığı ve Orta Krallık devrinde uygulanan bu programın "Yeni Krallık emperyalizmi"nin hazırlığı olduğudur. Önceki dönemlerin aksine, "düzenli bir ordu"su bulunan ve güney sınırının ötesinde (Aşağı Nübye'de) 15 kadar kale inşa ederek buralara sürekli asker gönderen Orta Krallık, biriktirdiği serveti (uzun vadede Mısır evrenine eklemleyeceği) yabancı topraklar için harcamıştır. Mısır uygarlığının emperyal dış siyaset yolunda attığı bu ilk adım, "sonu ilhaka varan kolonileşme süreçleri"nin ilk örneklerinden olup deniz-aşırı modern koloni imparatorluklarının kuruluş serüveni ve onların koloniler üzerindeki tasarrufları ile büyük benzerlikler sergilemektedirArticle ADALET VE KALKINMA PARTİSİ DÖNEMİ TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ (2002-2017): DIŞ POLİTİKADA ÇATIŞMA VE İŞBİRLİĞİ(2018) Kazdal, Melih; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTürkiye-Rusya ilişkileri 500 yıldan fazla bir geçmişe sahiptir. İnişli çıkışlı ve savaşlarla dolu bu iki ülke ilişkileri tarihinde 2000’li yıllar ile birlikte değişim yaşanmıştır. Bu makalede Türkiye-Rusya ilişkilerinin Ak Parti dönemindeki seyri incelenmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilerde fırsatların ve krizlerin neler olduğu ve nasıl ortaya çıktığı ele alınmıştır. Yaşanan bölgesel ve küresel gelişmelerin iki ülke arasındaki ilişkilere ne yönde etki ettiği ve bu gelişmelere karşı iki ülkenin kendilerini nasıl konumlandırdığı incelenmiştir. Özellikle siyasi gelişmeler üzerinden bir değerlendirme yapılmış ve ekonomik ilişkilere değinilmemiştir. Son olarak bu makalede iki ülke ilişkilerindeki bu değişimin nedeni anlaşılmaya çalışılmış ve her iki ülkenin bölgesel gelişmelere karşı nasıl bir politika izlemesi gerektiği vurgulanmıştır.Book Part Ali Shariati(Palgrave Macmillan, Cham, 2023) Ateş, Enes; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiThis entry examines Ali Shariati’s ideas, which provide a modern interpretation of emancipatory and revolutionary Islam in the context of Shia thought. Shariati merged political, social, and intellectual activism. He not only addressed internal divisions within Shiite Islam but also established a socially just and left-leaning model for Muslims worldwide to advocate for an Islamic alternative to Western methods of thinking. Leaving aside the validity of ambiguous labels such as “Islamic Marxism” or “socialist Islam,” Shariati’s Islamic interpretation is rooted in a socialist philosophical and ethical framework. He drew upon Islamic history and the Islamic canon, modifying his interpretation of pretext (tradition, history, and institutional structures) and text (canon) to create a revolutionary con-text, a revolutionary interpretation of Islam. His criticism of capitalism, as a manifestation of his economic understanding, combined with his interpretation of religion on both concrete and abstract levels and took on an activist character. Shariati’s economic and philosophical defense of a populist and social justice line fills his unique value in the history of thought. In addition to the specific conditions of Iran, these aspects demonstrate the intellectual adventure of the world’s Muslims.Article Arap Baharı Sonrası Avrupa Birliği’nin ’Yeni’ Komşuluk Politikası(Mukaddime, 2018) Yariş, Zelal Başak; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOrta Doğu ve Kuzey Afrika’da 2010 yılında ortaya çıkan halk isyan dalgaları, AB’nin Güney Akdeniz ülkeleriyle ilişkilerini komşuluk politikası bağlamında yeniden düzenlemesine neden olmuştur. Arap Baharı olarak da adlandırılan bu dönüşümün temelinde Orta Doğu halklarının baskıcı ve otoriter rejimler karşında sosyal, iktisadi ve siyasi hak talepleri yatmaktaydı. Ancak söz konusu rejimlere karşı yürütülen toplumsal hareketler sonuçları itibariyle sadece Orta Doğu ülkeleri ile değil, AB ile de yakından ilgilidir. Süregelen iç savaşlar ve güç boşlukları Avrupa’da güvensizliğin ve istikrarsızlığın kaynağı olmuş, AB’nin mücadele ettiği düzensiz ve yasadışı göç, iltica, insan kaçakçılığı, radikalizm ve terörizm gibi sorunlar bizatihi AB projesini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Üye devletler Akdeniz komşularına yönelik ulusal düzeyde yeni politikalar oluşturmaya çabalarken, AB düzeyinde değişimin ivmesini ve sonuçlarını yönlendirebilecek ulus-üstü düzeyde yeterli bir komşuluk politikasının üretilip üretilmediğiyse oldukça tartışmalı bir konudur. Bu bağlamda, bu çalışmanın temel amacı, AB’nin Arap Baharından sonra oluşturulan komşuluk politikasının temel unsurlarının neler olduğunu ortaya koymak ve böylece ’yeni’ komşuluk politikasının fırsat ve sınırlılıklarını tartışmaktır.Book Arap Baharı Sürecinde Suudi Arabistan’da Güvenlik ve Dış Politika(Nida Akademi, 2023) Acar, Necmettin; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGeleneksel olarak dış politikasında yumuşak güç unsurlarına başvuran, bölgesel rakipleri ile askeri karşıtlıklardan kaçınan, çatışan taraflar arasında arabuluculuğu önceleyen, maruz kaldığı tehditleri önlemek için ABD güvenlik garantilerine yaslanan İbn Suud rejiminin, Arap Baharı sürecinde bu geleneksel dış politikasından radikal bir şekilde uzaklaştığı gözlemlenmiştir. Bu süreçte rejimin dış politikasında yaşanan radikal değişim küresel, bölgesel ve ulusal düzlemde yaşanan gelişmeler ile bağlantılıdır. ABD’nin rejime sağladığı güvenlik garantilerinde yaşanan azalma, bölgesel aktörlerin rejimi tehdit eden politikaları ve rejimin gücünde meydana gelen nispi artış İbn Suud rejimini Arap Baharı sürecinde iddialı bir dış politikaya yönelmesine yol açmıştır. Rejim, bu süreçte bölgesel rakiplerinden kaynaklı tehditleri tırmandırmayı seçerek doğrudan askeri müdahalesi için bir gerekçe oluşturmuş, bölgesel çıkarlarını genişletmek için askeri güce başvurmayı da içeren çatışmacı bir dış politikaya yönelmiştir. Yeni dönemde geliştirdiği doğrudan askeri müdahaleye dayanan dış politikasını devam ettirebilmek için bölgesel aktörler arasında askeri oluşumlara liderlik etmeye, güvenliğini çeşitlendirmeye ve askeri/endüstriyel kapasitesini mümkün olduğunca arttırmaya çalışmıştır. İbn Suud rejimi, Arap Baharı sürecinde takip ettiği bu iddialı dış politika ile rejimine yönelik tehdide yol açan devletleri ve devlet dışı aktörleri dengelemeyi ve bölge genelinde oluşan güç boşluklarından da yararlanarak jeopolitik nüfuzunu genişleterek Ortadoğu bölgesinde liderlik rolü oynamayı hedeflemiştirArticle Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Suriyeli Mültecilerin Dayanıklılığını Geliştirme Stratejileri(Mukaddime Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2018) Yariş, Zelal Başak; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSuriyeli sığınmacıların zorluklar ve şoklar karşında dayanma, direnme ve toparlanıp eski haline gelme potansiyelleri olarak tanımlanan “dayanıklılığının” ulusal ve uluslararası düzeyde geliştirilmesi, Suriyeli mültecilerin toplumsal, siyasi ve kültürel entegrasyonuna önemli bir katkı sunmaktadır. Makalenin temel amacı Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Suriyeli mültecilerin “dayanıklılık” kapasitesini güçlendirmeye yönelik politikalarının ve araçlarının neler olduğu ve söz konusu araçların etkinliklerini tespit etmektir. Makale Türkiye ve AB’nin Türkiye’deki Suriye toplumunun dayanıklılığını artırmaya ne ölçüde ve nasıl katkı sunduğunu ortaya çıkarmayı hedeflemektedir.Article Avrupa’nın Önyargılarının ve Çelişkilerinin Bir Sonucu Olarak İslamofobi(2017) Samur, Hakan; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesiİslam'a ve Müslümanlara yönelik negatif tutum ve davranışları ifade eden İslamofobi, son çeyrek asırda Avrupa ülkelerinde varlığını giderek artıran çok önemli bir sorundur. Bu sorunun ana sebebi olarak, başta kendisini İslam'la irtibatlandıran bazı kişi ve örgütlerin dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleştirdikleri terör saldırıları olmak üzere, genellikle Müslümanların tutum ve aktiviteleri gösterilmektedir. Şüphesiz, İslam'a ve Müslümanlara yönelik birtakım negatif yaklaşımların oluşmasında bizzat dünya üzerindeki Müslümanlardan kaynaklanan bazı faktörler rol oynayabilir. Ancak, bu çalışmada ortaya konmaya gayret edileceği gibi, Avrupa'da yükselen İslamofobinin öncelikli sebepleri Müslümanların tutumlarından ziyade 1990'lar sonrasının konjonktüründe Avrupa devlet ve toplumlarının kendi değerleriyle çelişen yaklaşımlarında ve Müslümanlara yönelik önyargılarında aranmalıdırBook Part Basra Körfezi Güvenlik Mimarisinde Çin Faktörü(Orion Yayınları, 2022) Acar, Necmettin; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiABD’nin Basra Körfezi güvenlik mimarisindeki rolünü azaltma girişimi ve Arap Baharı sürecinde ortaya çıkan istikrasızlıklar bölgede önemli güvenlik açıklarına yol açmıştır. Bu süreçte, Çin, ekonomik büyümesini sürdürebilmek için Körfez bölgesinden daha fazla enerji ithal etme ve artan üretimi için daha büyük pazarlara erişme poltikasıyla Körfez’e yönelmesi Çin’in bölge güvenliğinde ABD’nin yerini alıp alamayacağı tartışmasını başlatmıştır. Çin’in ekonomik ve askeri kapasitesinin gittikçe güçlenmesi bölge ülkelerinin de Çin ile yakınlaşmak istemelerine yol açmıştır. Bu çalışma, ekonomik faydaya odaklanan ve ekonomik büyümeyi sürdürebilmek için istikrarlı bir uluslararası ve bölgesel ortama ihtiyaç duyan Çin’in, yakın gelecekte Körfez güvenliğinin başat aktörü olmayacağını ortaya koymaktadır. Askeri kapasitesi sınırlı olan ve ABD’yi provoke etmek istemeyen Çin, bölge ülkeleri ile yakın ekonomik işbirlikleri geliştirerek hem kendi hem de bölge ülkelerinin ekonomik kalkınmasını destekleyerek bölge güvenliğine katkı sağlamayı tercih edecektir.Article ÇATIŞMA ALTINDAKİ SURİYE'YE MÜLTECİLERİN GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞÜ(Artuklu Kaime Uluslararası İktisadi ve İdari Araştırmalar Dergisi, 2018) Aloklah, Wıssam Aldıen; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiIn this study we examine factors that have stimulated some refugees to return from Turkey to Syria during the previous years, despite the fact that the war has not ended yet. Through a review of previous literature, we found that they focus on the return of refugees in the post-conflict period, after securing a safe environment for returning under formal procedures, often supported by the United Nations. We attempted to answer the basic question of: What factors stimulate the Syrian refugees to return to Syria despite the fact that the conflict has not ended yet? A sample of refugees who returned to northern Syria (the Euphrates Shield area) was studied to explore the factors that contributed to their return despite the security risks they might face there. The study suggested a set of conclusions and recommendations that may help host countries and international organizations concerned with refugee issues improve their strategies towards contributing to the return of refugees to their country of origin and ending the refugee crisis. تبحث هذه الدراسة في العوامل دفعت بعض اللاجئين للعودة من تركيا إلى سوريا في على مدى السنوات الماضية على الرغم من عدم انتهاء الحرب بعد. من خلال استعراض الادبيات السابقة، نجد أن معظمها يركز على العودة الطوعية للاجئين في مرحلة ما بعد الصراع وتوفير بيئة آمنة بموجب إجراءات رسمية، غالباً ما تكون مدعومة من الأمم المتحدة. حاولت هذه الدراسة الإجابة على سؤال أساسي هو: هل يمكن للاجئين العودة إلى ديارهم رغم عدم انتهاء النزاع بعد، وعدم توافر البيئة الآمنة لهم، وغياب أية ضمانات بعدم تعرضهم للخطر؟ تم أخذ عينة من اللاجئين الذين عادوا إلى شمال سوريا (منطقة درع الفرات) لاستكشاف العوامل التي ساهمت في عودة هؤلاء على الرغم من المخاطر الأمنية التي قد يواجهونها هناك. خرجت الدراسة بمجموعة من النتائج والتوصيات التي يمكن أن تساعد الدول المضيفة والمنظمات الدولية المعنية بشؤون اللاجئين في تحسين استراتيجياتها تجاه الإسهام في عودة اللاجئين إلى بلدهم الأصلي وإنهاء أزمة اللجوء.Article Changing Policies of Turkey and the EU to the Syrian Conflict(2019) Yariş, Zelal Başak; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiThis paper analyses the reaction of the EU and Turkey to the Syrian crisis. Firstly, the paper starts its analyses with the limitations of institutional-legal structure of the EU in developing effective external relations. In this context, it analyses the coherence among the member states in terms of policy priorities and strategies in approaching Syrian conflict by making particular reference to the restrictions aroused from regional setting. Secondly, Turkey’s changing policy priorities and strategies in the course of the Syrian conflict are analysed. Lastly, similarities and differences in the approaches of Turkey and the EU are evaluated.Article Cultural trauma and the politics of access to higher education in Syria(Taylor & Francis, 2020) Aloklah, Wıssam Aldıen; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiThis paper examines the relationship between the politics of Higher Education access pertaining to longstanding practices of patrimonial authoritarian politics and the narration of collective trauma. Building on an empirical study of Syrian HE during war, we suggest that a narrative disjuncture within HEIs has a damaging impact not only upon the educational process, HE reconstruction and reform, but also upon the possibility of social reconciliation. This is especially true when access to education and post-graduation opportunities are directly linked to patrimonial favouritism; widespread social inequalities in access and retention; a violent turn in the purging of oppositional academics; a severely exacerbated brain drain linked to political views; and significantly sparser employment opportunities. Building on the study findings, we show how these challenges are linked to ethico-political positioning vis-à-vis the mass movement of 2011 and related cultural trauma narratives. In closing, we suggest that understanding the relationship between HE access and cultural trauma can inform decision-making on HE reconstruction and future reform.Article Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Türk-Arap İlişkilerinde Psikolojik Faktörler(Muhafazakar Düşünce Dregisi, 2023) Acar, Necmettin; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sürecinde yaşadığı en travmatik olaylardan birisi hiç şüphesiz 1916 yılında Şerif Hüseyni’nin başlattığı isyandır. Osmanlı’nın var olma mücadelesi verdiği bu süreçte Şerif ve ona yakın bazı unsurların, İngiltere ile işbirliği halinde devlete isyan etmeleri Türkiye’de “Arap İhaneti” algısına, ruhsal ve fiziksel bütünlüğü derinden etkileyen bir travmaya yol açmıştır. Cumhuriyeti kuran kadronun, ülkenin geleceğini kurgulamak ve yeni rejimin seküler ve Batı yanlısı ideolojisini kökleştirmek için bu travmayı etkili bir biçimde kullanmış olması da Araplara karşı “kalıp yargıların” pekişmesini sağlamıştır. 2000’li yılların başlarından itibaren Türk güvenlik ve dış politikasında Orta Doğu bölgesinin öncelikli bir alan olarak ön plana çıkmasıyla Türk-Arap ilişkileri yeniden gündeme gelmeye başlamıştır. Son dönemde Arap ülkeleri ile Türkiye arasındaki ilişkilerin seviyesi önemli ölçüde ilerlemiş olsa da ikili ilişkiler toplumlar ve devletler arası kurumsal ilişki düzeyinden ziyade liderlerin kişiliklilerinde ortaya çıkan “liderler arası ilişkiler” düzeyinde kalmaya devam etmektedir. İlişkilerin toplumlar ve devletler arası ilişkiler seviyesine doğru derinleşememesi önemli ölçüde Şerif Hüseyin isyanının yol açtığı travma ve Cumhuriyet elitlerinin bu travmayı ülkenin geleceğini kurgulamak için kullanmış olmalarından kaynaklanmaktadır.Article Devlet İçi ve Devletlerarası Çatışmalarda Arabuluculuk(International Journal of Kurdish Studies, 2021) Çağlayan, Muttalip; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmanın amacı, değişik düzeylerde cereyan eden devlet içi ve uluslararası çatışmalara üçüncü taraflarca müdahale edilmesi ve ihtilaf giderme-azaltma süreçlerinin yürütülmesi açısından önemli bir yere sahip olduğu varsayılan arabuluculuk mekanizmasını kavramsal ve teorik düzeyde tahlil etmektir. Makale, arabuluculuğun temel bazı varsayımlarına değindikten sonra kimlerin ya da hangi kurumların arabuluculuk faaliyeti yürütme kapasitesine sahip oldukları tartışmasını yapmaktadır. Müteakiben, arabuluculuğa neden ihtiyaç duyulduğu konusu çatışmaların içeriği ve özgün koşulları göz önünde bulundurularak “çıkmaz yol” kavramı aracılığıyla incelenmektedir. Arabuluculuk faaliyetinin çatışan tarafların hangi temel ihtiyaçlarını giderdiği, çatışmaların hangi aşamasında gerekli olduğu ve taraflarca neden kabul edildiği gibi hususlar ise “koşulların olgunlaşması” ve “müzakere öncesi dönem” ekseni etrafında ele alınmaktadır. Öte yandan, tarafsız, güce dayalı, dahili/harici ve kolaylaştırıcı gibi arabuluculuk modelleri bazı vakalar eşliğinde tahlil edilmektedir. Çalışmanın son kısmında ise arabuluculuğun hangi durumlarda başarılı olabileceği konusu bazı öneriler ışığında normatif bir bakış açısı ile ele alınmaktadır. Çalışmada, bilhassa uzun süreli çatışmalar sonucunda taraflar arasında oluşan güvensizliğin yarattığı çıkmazın aşılması ve diyalog-müzakere ortamı yaratılması bakımından arabuluculuğun fonksiyonel olduğu sonucuna varılmaktadır. Doğru zaman ve doğru yöntem tatbik edildiği takdirde, arabuluculuk mekanizması yalnızca arızi çözümlerin üretilmesine yönelik değil, tarafların çatışmanın belirleyici nedenlerini bizatihi kendi perspektifleriyle bertaraf ederek uzun vadede ulaşacakları adil ve sürdürülebilir bir barışa katkı sunma işlevi görebilmektedir.Article Etnik ve Göçmen Azınlıklar ile Anket Çalışmaları: Türkiye Örnekleri Üzerine Yöntembilimsel Bir İnceleme(2022) Ağalday, Burak; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTürkiye’nin etnik çeşitliliği, yakın coğrafyasındaki insan haraketliliği ve göç alan konumu ile Türkiye’deki etnik ve göçmen azınlıklar üzerine yapılan çalışmalar son on yılda artış göstermiştir. Bu çalışmalar arasında nicel yöntemlere başvuran çalışmaların yaygınlaştığı da gözlenmektedir. Ancak bu çalışmaların ilgili gruplara yönelik etkin politikaların geliştirilmesine dayanak oluşturabilmeleri veri toplama aşamasında kullandıkları yöntemlerin doğru uygulanmasına ve yöntemsel seçimlerin etraflıca raporlanmasına bağlıdır. Bu sebeple bu makale 2000-2019 yılları arasında etnik ve göçmen azınlıklar üzerine anket yöntemi ile yapılan çalışmaları yöntembilimsel ilkeler bağlamında incelemektedir. Veri toplama süreçleri ve sonuçların genellenebilirliği üzerine yapılan incelemede bahse konu çalışmaların azımsanamayacak oranda çalışmanın hedef kitlesini tanımlamadığı, örnekleme yönteminin uygulamasına dair bilgi paylaşmadığı ve/ya örnekleme yöntemiyle uygulama arasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, birçok çalışmanın örnekleminin temsiliyet yeterliliğine sahip olmadığı ve sonuçlarının genellenebilirliğine şüpheyle yaklaşılması gerektiği görülmüştür. Bu makale, son olarak etnik ve göçmen azınlıklarla yürütülen çalışmalarda benzer eksiklikler ve sınırlamaların üstesinden gelebilmeleri için araştırmacılara öneriler sunmaktadır.Article Citation - WoS: 2Information Vulnerability Amid The COVID-19 Pandemic: Syrian Refugees In Turkey(2022) Ağalday, Burak; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiStates were caught unprepared by the COVID-19 pandemic. This caused a hitch in briefing the public with true and sufficient information. Refugees may be exposed to these drawbacks more due to the language barrier and social isolation. They are an especially vulnerable group in the COVID-19 pandemic due to their adverse life conditions and difficulty in accessing social services and information. In this paper, we study the Syrians who fled to Turkey during the Syrian civil war. We examine the Syrians’ information vulnerability and sources of information using original online survey data and archives of official institutions in charge of the refugee response and the management of the pandemic. It is concluded that Syrians are less knowledgeable than the host community regarding COVID-19 precautions and administrative measures. It is also found that the Syrians’ level of information on administrative measures is likely to increase when institutional announcements are followed. Additionally, naturalized Syrians are more likely to acquire true information on administrative measures than the Syrians under temporary protection. We argue that official institutions play a crucial role in building refugees’ information resilience, yet their briefing is unsystematic and uncomprehensive.Article International Cooperation in the Face of Internet Crimes(Baghdad University, 2012) Aloklah, Wıssam Aldıen; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesiفي بداية الستينيات ظهرت شبكة الإنترنت لاستعمالها في أغراض غير تجارية ، ثم تطورت بشكل مذهل خلال السنوات الأخيرة، فبعد أن كانت مجرد شبكة صغيرة أصبحت الآن تضم ملايين المستخدمين حول العالم ، وتحولت من مجرد شبكة بحث أكاديمي إلى بيئة متكاملة للاستثمار والعمل والإنتاج والإعلام والحصول على المعلومات . وفي بداية تأسيس الشبكة لم يكن ثمة اهتمام بمسائل الأمن بقدر ما كان الاهتمام ببنائها وتوسيع نشاطها إلا أنَّه بعد إتاحة الشبكة للعموم بدأ يظهر على الوجود ما يسمى بالجرائم المعلوماتية على الشبكة أو بواسطتها، وهي جرائم تتميز بحداثة الأسلوب وسرعة التنفيذ وسهولة الإخفاء والقدرة على محو آثارها وتعدد صورها وأشكالها، إضافة إلى اتصافها بالعالمية وعبورها للحدود . وقد صاحب تطور شبكة الإنترنت وانتشارها الواسع والسريع ظهور العديد من المشاكل القانونية ، فظهر على الساحة القانونية مصطلح جديد عرف باسم " الفراغ القانوني لشبكة الإنترنت "، وإزاء ذلك كان لابد من تكاتف جهود الدول من أجل مكافحة هذا النوع المستحدث من الجرائم التي لم تعد تتمركز في دولة معينة ولا توجه إلى مجتمع بعينه بل أصبحت تعبر الحدود لتلحق الضرر بعدة دول ومجتمعات مستغلة التطور الكبير للوسائل التقنية الحديثة في الاتصالات وتعزيز التعاون بين هذه الدول واتخاذ تدابير فعالة للحد منها والقضاء عليها ومعاقبة مرتكبيها . ولمواجهة الصعوبات التي تواجه التعاون الدولي في مكافحة جرائم الإنترنت كان لا بد من اتخاذ إجراءات سريعة تتمثل في تحديث التشريعات الوطنية المتعلقة بالجرائم المعلوماتية وجرائم الإنترنت وإبرام اتفاقيات (دولية، إقليمية، ثنائية) لمواجهة القصور في التشريعات والقوانين الحالية ، ومعالجة حالات تنازع القوانين والاختصاص القضائي وتحديث الإجراءات التحقيقية الجنائية بما يتناسب مع التطور الكبير الذي تشهده تكنولوجيا المعلومات والاتصالات ، وتأهيل القائمين على أجهزة تنفيذ القانون لتطوير معلوماتهم حول هذا النوع المستحدث من الجرائم .Article Citation - WoS: 3Citation - Scopus: 2International Efforts Against Impunity for the Use of Chemical Weapons in Syria Is There Hope for International Justice?(Journal of International Criminal Justice, 2022) Aloklah, Wıssam Aldıen; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiThis article examines international developments in the investigation of incidents involving the use of chemical weapons (CWs) in Syria between 2012 and 2021. Specifically, it analyses the measures adopted by the Organization for the Prohibition of Chemical Weapons (OPCW) in cooperation with the United Nations, and the progress in eliminating the Syrian chemical weapons programme. The article further addresses the international community's responses to the use of CWs in Syria from the perspective of international law, and its inability to hold those responsible accountable and to offer redress the victims. Such inability is illustrated by the somewhat weak action following two reports of the Investigation and Identification Team of the OPCW, which clearly indicated that the authorities of the Syrian Arab Republic are behind a number of CW attacks in Syria. The article argues that the lack of international justice, despite clear evidence of blatant violations, is rooted in the fundamental differences between major powers within the Security Council, as well as in the existing gaps in the law.Article İran'ın Arap Baharı Sonrası Suriye Politikasını Anlamak(Artuklu Kaime Uluslararası İktisadi ve İdari Araştırmalar Dergisi, 2018) Kazdal, Melih; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi2010 yılında Tunus’ta başlayan ve daha sonra bütün Ortadoğu coğrafyasını etkisi altına alan ayaklanmalar 2011 yılında Suriye’ye de sıçramıştır. İsyanın başlangıcında barışçıl bir şekilde yapılan protestolar Esed yönetiminin ayaklanmaları bastırmak için halka karşı şiddet kullanmasıyla bir iç savaşa evrilmiştir. Bu iç savaş birçok bölgesel ve küresel aktörü kendisine çekmiş ve her bir aktör kendi çıkarları doğrultusunda bu savaşa doğrudan veya dolaylı bir şekilde dâhil olmuştur. Bu aktörlerin başında ise İran gelmektedir. Bu çalışmada İran’ın Arap Baharı ayaklanmalarından sonra Suriye politikasını anlamak temel amaçtır. Bu bağlamda İran’ın Arap Baharı ayaklanmalarına karşı tutumu, bu tutumun Suriye’de değişimi incelenmiştir. Bu değişimi anlamak adına özellikle İran ile Suriye arasındaki ilişkilerin tarihine bakılmış, yedi aşamadan geçen bu tarihsel süreç 1979’dan günümüze olacak şekilde incelenmiş ve iki ülke arasındaki ittifak ilişkisi anlaşılmaya çalışılmıştır. Sonrasında Suriye’deki savaşa kısaca değinilmiş ve bir durum değerlendirilmesi yapılmıştır. Buna ek olarak İran’ın Suriye iç savaşında Esed rejimine olan desteği ekonomik, siyasi ve güvenlik alanlarında ele alınmıştır. Son olarak İran yönetiminin muhaliflere karşı olan tutumu incelenmiştir. Sonuç olarak İran’ın Suriye politikası, uzun yıllar sonunda bölgede elde ettiği kazanımları sürdürmek ve stratejik amaçlarını gerçekleştirmek için şekillendirilmiştir.Other İran'ın Son İki Yüzyıllık Tarihi(İran Çalışmaları Dergi̇si, 2017) Kazdal, Melih; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKitap Tanıtımı/ Book ReviewArticle Kürtlerin Avrupa Birliği'ne Yönelimi: Düşük Bilgi Düzeyi, Yüksek İdealist Beklentiler(2016) Samur, Hakan; Demirtepe,Turgut; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKürt sorunu sadece uzun zamandır Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olmakla kalmamış aynı zamanda AB üyelik süreci bakımından da her zaman en önemli gündem maddelerinin başında yer almıştır. Bu açıdan, Kürtlerin AB ile ilgili meselelerde durdukları yer ve sahip oldukları görüşler kritik değere sahiptir. Elinizdeki çalışmada, üniversite mezunu Kürtler arasında gerçekleştirilen bir alan çalışmasından hareketle; literatürde kullanılan iki ana oryantasyon moduna, farkındalık (ilgi ve bilgi) düzeyine ve sübjektif değerlendirmelere dayalı olarak Kürtlerin AB'ye oryantasyonları (yönelimleri) analiz edilmeye çalışılmıştır.