Browsing by Author "Ünverdi, Veysi"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Abdülcelil b. Muhammed el-Kayrevâni'nin İ'ânetü'l-Müciddin fi Tashihi'd-Din Şerhu Ümmi'l-Berâhîn adlı eserinin tahkik ve değerlendirilmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, VeysiAbdülcelîl İbn 'Azzûm el-Kayrevânî'ye ait İ'ânetü'l-müciddîn fi tashihi'd-dîn şerhu Ümmi'l-Berâhîn, Muhammed b. Yusuf es-Senûsî'nin el-'Akîdetü's-Süğrâ olarak şöhret bulan Ümmi'l-Berâhîn'in önemli şerhlerindendir. İbn 'Azzûm eserde akıcı bir üslupla İslam inancına ilişkin kısa bir değerlendirme yapmıştır. Kelam, mantık ve felsefe ilimlerinde otorite olan müellifin, akıcı bir üslup kullanmış olması ve eserde islâmî fırkalar arasında ihtilafa neden olan başta kelam ve dil olmak üzere İslâmî ilimlerden birçok meseleyi eleştirel bir tarzla işlemiş olması önem arz etmektedir. Çalışmada müellifin yaşadığı dönemin siyasi, iktisadi ve ictimaî yapısı ele alınıp bunun müellifin ilmi şahsiyetine etkisi incelenmiştir. Bununla birlikte çalışmada hem İbn 'Azzûm'un hem de Senûsî'nin hayatı hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca İbn 'Azzûm'un şerhte izlediği metodunu da temas edilmiştir. Kitabın tahkikinde, tasnifinde, yorumlamasında ve indekslenmesinde hiçbir cabadan kaçınılmamıştır.Master Thesis Ali b. Salâhuddîn b. Ali el-Kevkebânî'nin Duraru'l-Esdâfi'l-Muntekât min Silki Cevâhiri'l-İs'âf adlı eseri: Tahkik ve değerlendirme (1-56 sayfalar arası)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, VeysiŞiir şevâhidinin şerhi ve manası konusundaki telifler Arap ve İslam mirasımızda önemli bir yere sahiptir ve edebiyatın önemli bir yekûnünü oluşturmaktadır. Bu önemi dil ve nahivdeki özgünlüğünden kazanmıştır. Zemahşerî ve Beydavî tefsir kitaplarında dil, nahiv, belagat, edebî ve tarihsel amaçlar için şiir şevâhidini kullanmışlardır. Bu nedenle İbn Atâullah el-Mevsilî (h.1007\m.1598) el-İs'âf bişerhi Şevâhidi'l-Kâdî ve'l-Keşşâf adlı kitabında en iyi şekilde şerh etmiştir. Ama bu kitabın büyüklüğü ve bahsedilen şiirler ve şairleri detaylı bir şekilde anlatımından dolayı Ali bin Selahaddin el-Kevkebânî (h.1191/m.1777) Duraru'l-Esdafi'l-Muntekât min Silki Cevâhiri'l- İs'âf adlı kitabında söz konusu çalışmayı özetlemiş ve daha basit ve anlaşılır bir hale getirmiştir. Duraru'l-Esdafi'l-Muntekât adlı kitap el-İs'âf bişerhi Şevâhidi'l- Kâdî ve'l-Keşşâf çalışmasını bazı yönlerinde tamamlaması, konuyu ihlal etmeden ve sıkıcı olmadan özetlemesi söz konusu eserin tahkik edilmesini önemli hale getirmiştir. el-Kevkebânî'nin kişiliği, seçkinliği, tezhibi, tashihi bu kitapta yansımıştır. Bu tezde yazara ait tek nüsha tahkik edilmiştir. Bu tez araştırma ve tahkik olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Tahkik söz konusu kitabın başlangıcından elli altıncı sayfasına kadardır. İlgili kısımlar da Fâtiha ve Bakara sürelerine ilişkin delilleri içermektedir.Master Thesis Ali b. Salâhuddîn b. Ali el-Kevkebânî'nin Duraru'l-Esdâfi'l-Muntekât min Silki Cevâhiri'l-İs'âf adlı eseri: Tahkik ve değerlendirme (56-110 sayfalar arası)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, VeysiEski âlimler Zemahşerî'nin (v. 538/1143) el-Keşşâf an hakâiki gavâmizi't-tenzil ve Kâdî Beydavî'nin (v. 685/1286) Envâru't-tenzil ve Esrâru't-tevil adlı tefsirlerine çok büyük bir önem atfetmişlerdir. Bu iki tefsir üzerine yapılan birçok haşiye ve şerh de bu tefsirlere verilen önemi ortaya koymaktadır. H. 10. asrın sonunda bu iki kitabın şiirsel delillerine önem gösteren kitaplar ortaya çıkmaya başlamıştır. Hıdır b. Atâillâh b. el-Mevsılî'nin (v. 1007/1598) el-İs'âf fî şerhi şevâhidi'l-Kâdî ve'l-Keşşâf adlı eseri bu alandaki ilk çalışmalardandır. el-İs'âf fî şerhi şevâhidi'l-Kâdî ve'l-Keşşâf adlı kitap hacimli bir eser olduğu için Ali b. Salâhuddîn b. Ali el-Kevkebânî (v. 1191/1777) söz konusu çalışmayı Duraru'l- Esdâf el-Muntekât min Silki Cevâhir'l- İs'âf isimli kitabında ihtisar etmiştir. Bu çalışma tefsir sahasında önemli bir yeri olan Duraru'l-Esdâfi'l-Muntekât min Silki Cevâhiri'l-'İs'âf adlı tahkik üzerinden yapılmıştır. Eserin başka yazma nüshasına ulaşılamadığından tahkik, müellif nüshası üzerinden sürdürülmüştür. Tahkik yapılırken bu eserin kaynağı olan el-'İs'âf adlı eserin birkaç nüshasından istifade edilmiştir.Article İslam Kelâmı Açısından Mûcize Kerâmet İlişkisi(2020) Ünverdi, VeysiMûcize ve kerâmet mevzusu, kelâm ilminin nübüvvet meseleleri arasında yer alır. Klasik kelâm ilminde mûcize nübüvvetin dayanağı olarak kabul edilir. Kerâmet ise velî kişilere nispet edilen hârikulâde hadiselerdir. Allah’ın elçilerini teyit etmek üzere yarattığı hadiseler, genellikle tabiat kanunlarının bir süreliğine askıya alınması şeklinde gerçekleşir. Kelâm okulları mûcizeyi nübüvvetin delili olarak değerlendirmişken kerâmet üzerinde ihtilaf etmişlerdir. Mu’tezile, mûcizenin temel işlevinin nübüvvetin ispatına yönelik olduğunu kabul etmiş ve çoğunluk, peygamber dışındaki kimselerden hârikulâde bir hadisenin zuhur etmesinin nübüvvet müessesesini zedeleyeceğini savunmuştur. Ehl-i Sünnet ise mûcizenin peygambere özgü olduğunu vurgulamış ve -bazı istisnalar olmakla beraber- kerâmetin vukuunu imkân dâhilinde kabul etmiştir. Bu çerçevede makalede mûcizenin mahiyeti, hakikati, şartları, peygamberlerin doğruluğuna delâleti, kerâmetin hakikati, imkânı, mûcize ile ilişkisi ve doğruluk kıstası olarak ele alınıp alınamayacağı hususları incelenmiştir.Anahtar Kelimeler: Mûcize, Keramet, Velî, Peygamber, Nübüvvet.Article KÂDÎ ABDÜLCEBBÂR’DA HZ. PEYGAMBER’İN NÜBÜVVET DELİLLERİ(Dinbilimleri Akademik Arastirma Dergisi, 2021) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, MustafaBu çalışmanın amacı Kâdî Abdülcebbâr’ın Hz. Peygamber’in nübüvvetini temellendirme yöntemini ve risâletinin kanıtlarını sistematik şekilde ortaya koymaktır. Usûl-i selâse arasında bulunan nübüvvet ulûhiyyet ve meâd ile birlikte yer alan üç temel mevzudan birisidir. Allah’a imanın ve diğer itikadî esasların kabulü ancak nübüvvet müessesesi ile mümkündür. Günümüzde ateistik akımların peygamber ve din karşıtlığı üzerinde merkezileşmesi nübüvvetin ispatına dair literatürü daha fazla önemli hale getirmiş ve bu konuda yeni çalışmaları gerekli kılmıştır. Kâdî Abdülcebbâr’ın nübüvvetin ispatı bağlamında ortaya koyduğu deliller, peygambere imanın klasik kanıtlarını görmek açısından mühimdir. O, aklî, haberî ve hissî mûcizelere dayanarak nübüvveti ispat etmeye çalışmıştır. Bu bağlamda Kur’an fesâhat ve belagat açısından, içerdiği gaybî haberler ve aklî delillere vurgu yapması yönüyle en önemli nübüvvet delilidir. Haberî mûcizeler de Hz. Peygamber’in nübüvvetini kanıtladığı gibi bu haberlerin yer aldığı Kur’an’ın da hak kitap olduğunu ortaya koyar. Onun, Mu’tezilî kelamcıların çoğunluğundan farklı olarak hissî mûcizeleri risâlet delili olarak ele alması da onu Sünnî düşünceye yaklaştırmıştır.Master Thesis Muhanmmed Khair Halawani ve Abdel-Sabour Shaheen arasındaki fonetik ve morfolojik yönler (Karşılaştırmalı tanımlayıcı bir çalışma(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, VeysiBu araştırma, fonetik (ses bilimi) ve morfoloji (kelime yapısını inceleyen bilim dalı) Bilimlerinin başlangıcı ve yenilikçi yöntem uyarınca gelişiminin incelenmesini Anlamına gelmektedir. Araştırma, Muhammed Hayr Halvâni ve Abdussabur Şahin'in, kendilerinden önce gelenlerden farklı bir görüş açısına sahip olarak sergiledikleri, ses ile sarf (morfoloji) arasındaki ilişkinin sağlamlaştırılması üzerine kurulmuştur. Bu çalışma, bir ön söz, bir giriş, onu takip eden dört bölüm ve bir son sonuç oluşmaktadır. Bu çalışmada, fonetik ve Sarf ilmi bilimlerinin kökeninden, geçirdikleri gelişim aşamalarından ve Arapça fonetik düşüncesine oryantalistlerin nasıl baktıklarından söz ettik. Aynı şekilde, ilme ve dile dair biyografilerini sunmak suretiyle, iki gözde âlim Halvâni ve Şahin'in fonetik ve Sarfilmi incelemelerinden de bahsettik. Bu arada, zikredilen âlimlerin her ikisinin de sahip olduğu fonetik ve morfolojik yönleri, sesleri (fonetik unsurları), ses birimlerini (fonetik birimleri) tanımlamak suretiyle ve konu ile ilgili fenomenlerden, i'lâl (illet harflerinin değiştirilmesi), ibdâl (bir harfin diğer bir harfle değiştirilmesi), idgam (yan yana gelen iki aynı harfin, şeddeli tek bir harf olarak yazılması) ve nebr (bazı harflere veya söz duraklarına vurgu yapılması) hususunda dilde ve seste görülen değişimlerden bahsetmek suretiyle ele aldık. "Sözcük" maddesinden ve onun morfolojik dengesinden, morfolojik isim ve fiillerin nitelik ve özelliklerinden, her iki âlimin yönteminden ve Arap fonetik ilmine dair yenilikçi teorilerinden detaylı bir biçimde söz ettik. Bu iki âlim arasında bir karşılaştırma yaparak onların benzer ve farklı noktalarını tespit ettik. Bu bölümü, Arap fonetik morfolojik inceleme hususundaki görüşümüzü beyan ederek tamamladık. Araştırmaya, içerisinde ulaştığımız sonuçları, Arapçaya ve Arapça konuşanlara hizmet edecek şekilde, Arap fonetik ve morfoloji ilimlerinin kolaylaştırılması ve yenilenmesine katkıda bulunacak bazı önerileri belirttiğimiz bir son söz ekledik.Article ŞEHBENDERZÂDE FİLİBELİ AHMED HİLMİ’NİN ALLAH VE İNSAN TASAVVURU(Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2022) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, VeysiBu makalenin amacı Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin Allah ve insan hakkındaki görüşlerini incelemektir. Son dönem Osmanlı düşünürlerinden olan Filibeli’nin Allah ve insan kavramlarına ilişkin görüşleri felsefî ve tasavvufî niteliktedir. Tanrı ve ruhu inkâr eden pozitivist düşüncenin yaygınlık kazandığı bir dönemde Filibeli’nin din savunusu temelde vahdet-i vücûd görüşüne dayanmaktadır. Vücûd sıfatına sahip tek hakikatın olduğunu savunan Filibeli, insanı Allah’ın irade ve kudret sıfatlarının bir tecellisi ve yansıması olarak tanımlar. Ona göre insan ruh ve cesedin vahdetidir. Yeryüzünde şahsiyet sahibi yegâne varlık insan olup ona bu özelliğini idrak ve ahlak sahibi oluşu verir. Ahlak için dinin zorunlu olması, insanın dine muhtaç oluşunun temel sebebi niteliğindedir. Filibeli vahdet-i vücûdu savunsa da Allah tasavvurunda teşbihi reddetmiştir. Keza Filibeli aşırı tenzihî yoruma çıkmışsa da özellikle Batı düşüncesinde görülen bu tip yorumların dünyevileşmeye ve oradan da deizme yöneleceğini fark etmiş ve kendine has bir yorumla vahdet-i vücûd düşüncesinde somutlaşan Tanrı tasavvuruna ağırlık vermiştir. Hakikati tek varlığa indirgemiş olan Filibeli’nin insan yorumu, ruh ve din ile sıkı bir ilişki içerisindedir. Sekülerizmin gölgesinde din karşıtlığının ivme kazandığı bu dönemde Filibeli’nin görüşlerini incelemek, günümüz akaid ve kelam probleminin çözümüne katkı sağlayacağına inanıyoruz.Master Thesis Seyfüddîn el-Âmidî'nin ahiret hayatı ile ilgili görüşleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, VeysiÂhiret hayatı, teologlar ve filozofların en çok tartıştığı konuların başında gelmektedir. İslâm düşünce sisteminde bu hayata dair ortaya çıkan aklî problemler araştırılıp çözümlenmeye çalışılmıştır. Bu noktada akıl-nakil sentezini amaçlayan müteahhir kelâmcıların âhiret anlayışları önem arz etmektedir. Çalışmamızda âhiret konularını detaylı ve etraflıca ele alan müteahhir dönemin önemli isimlerinden olan Seyfüddîn el-Âmidî mercek altına alınmıştır. Çalışmamızda kabir hayatı, yeniden diriliş konusu bağlamında iadenin imkânı, cismânî ve nefsânî diriliş ve ruh-beden ilişkisi irdelenmiştir. Âhiretin diğer evreleri olan hesap, amel defteri, mîzan, sırat ve kevser konuları incelenmiştir. Cennet ve cehennemin yaratılmışlığı ve Hz. Âdem'in meskûn olduğu cennetin mâhiyeti tartışması ele alınmıştır. Ayrıca âhiretin asıl gayesi olan ve mükelleflerin inanç ve davranışlarının bir karşılık bulmasını ifade eden mükâfat ve ceza konusu ele alınmış, mükâfat ve cezanın aklî zorunluluğu, büyük günah işleyenin tövbe etmeden affedilmesinin imkânı, şefaat ve ihbât-tekfir konuları araştırılmıştır. Âmidî, kabir hayatının dünya hayatıyla paralel olmadığını ve kendine özgü koşullara sahip olduğunu savunmuştur. Mutlak anlamda ma'dûmûn iadesinin imkânını savunmuş ve referans olarak ilk yaratılışı göstermiştir. Cevher ruhun ölümsüzlüğünü kabul etmekle birlikte ruh-beden bütünlüğünü savunarak dirilişin hem cismânî hem de nefsânî olacağını benimsemiştir. Âhiret evrelerinin temellendirilmesinde nakli esas almıştır. Aklen mümkün olan bu konuların te'vil edilmemesi gerektiğini savunmuştur. Mükelleflerin mükâfat ve cezasının aklî zorunluluğunu reddederek Allah'a vücûbiyetin nispet edilemeyeceğini ifade etmiştir. Bu bağlamda Allah'ın, büyük günah işleyip tövbe etmeyen mükellefleri affedebileceğini, şefaat edilmelerine izin verebileceğini savunmuştur. Âmidî, genel itibariyle Eş'arî çizgiyi takip etmiştir.Master Thesis Suriyeli göçmen romancılar nezdinde kadının imajı (2011-2021)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Ünverdi, Veysi; Ünverdi, VeysiÇalışmada son on yılda Suriyeli göçmen kadın romancıların çalışmalarına yansıyan Suriyeli kadın portresi, Suriye devrimi sebebiyle Suriye toplum yapısında oluşan büyük dönüşümler neticesinde Suriyeli kadınların davranışlarında ve bakış açısında görülen değişiklikler incelenmiştir. Suriyeli kadın romancıların kendi çalışmalarında Suriyeli kadın portresini araştırmaya sevk eden amıller bırbırınden farklıdır. Devrımın ılk yıllarında yapılan çalışmalar ıle daha sonradan yapılan çalışmalar birbirinden farklı içeriğe sahiptir. Suriyeli göçmen kadın romancılar, yeni teknikler kullanarak kadın meselesini irdelemişlerdir. Bütün bu hususlar savaş etkisinde olgunlaşan, yeni bir bilinç ve farklı bır bakış açısı kazanan Suriyeli kadınların yazdığı Suriye savaş romanlarının çerçevesini belirlemiştir.