Browsing by Author "Pelin Erdal Aytekin"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article Köy Gerçekliği Bağlamında Türk Sinemasında Edebiyat Etkisi: Lütfi Ömer Akad Sineması(2015) Pelin Erdal AytekinGerçekçilik bir ifade biçimi olarak, ilk günlerinden bu yana sinematografik anlatı içerisinde yer almıştır. Daha önce örnekleri bulunmakla birlikte, gerçekçi bir ifade biçiminin Türk sineması içerisinde kendini belirgin bir biçimde göstermesi, edebiyattaki gelişime paralel olarak 1950'li yıllarda olmuştur. Bu yıllar aynı zamanda Tiyatrocular Dönemi'nden, Sinemacılar Dönemi'ne geçişin, Türk sinemasında yeni ve özgün bir dil arayışının başladığı yıllardır. Ülkedeki ekonomik bunalıma; köy enstitülerinin kurulması ve buradan yetişen yeni bir edebiyatçı kuşağın kırsalın sorunlarına eğilmesi eklenince, Türk edebiyatında o güne kadar görülen batı etkisinde bir değişim meydana gelmiştir. Böylece yeni bir sinema dili oluşturmayı amaçlayan genç yönetmenler, edebiyatın bu yeni ifade biçimine yakın duran bir üslup kaygısı içerisine girmiştir. Edebiyat ve sinema arasındaki bu paralel değişim, iki farklı sanat dalının birbirini etkilemiş olduğunu göstermektedir. Lütfi Ömer Akad ise bu değişimde hem sinemanın kendine has dilini yaratmayı hedeflemiş hem de bu değişimi, gerçekçi ve toplumsal bir ifade biçimi ile birlikte ele almaya çalışmıştır. Bu yönüyle Akad, özellikle "köy gerçekliği" ya da kırsal gerçekçiliği ele alan filmleri ile kendinden sonra gelecek olan kuşaklara da öncülük etmiştir.Article NURİ BİLGE CEYLAN SİNEMASININ ANLATISAL DÖNÜŞÜMÜ: FOTOGRAFİK ANLATIMDAN, ÖYKÜSEL ANLATIMA(2015) Pelin Erdal AytekinNuri Bilge Ceylan yarattığı film dili ile fotografik anlatıya ve gerçekçi sinema diline yakın bir duruş sergilemektedir. Özellikle ilk filmleri bu anlamda doğa-insan ilişkisini kuran, durağan bir anlatı diline sahiptir. Ancak belirleyici olan bu dil, İklimler ve Uzak filmlerini takiben değişmiş, bu filmlerden sonra yönetmen hikâyesini daha çok kent, taşra ikilemine ve bireyin iç dünyasının çıkmazlarına çevirmiştir. Bu anlamda giderek artan bir eğilimle Ceylan, Üç Maymun, Bir Zamanlar Anadolu'da ve Kış Uykusu filmlerinde, fotografik anlatı yoluyla kurulan dünyadan, öyküsel-metinsel anlatının ağırlıkta olduğu bir sinematografik dünyaya geçiş yapmıştır. Ceylan'ın bu tercihleri doğrultusunda, görüntünün gücünün ön planda olduğu bir anlatıdan, diyaloğun daha belirleyici olduğu, karakter üzerinde daha derinlikli bir yapının kurulduğu, görsel dilin ötesinde, metinsel bir dilin tercih edildiğinden bahsedilebilir. Bu durum Nuri Bilge Ceylan sinemasının gerçekçilik tercihini etkilemese de, giderek artan bir eğilimle birlikte Kış Uykusu filmine gelindiğinde, Ceylan'ın hikâyesini, göstermek yerine anlatmayı daha çok tercih etmiş olduğu söylenebilir. Sinema dilindeki bu değişimi takiben Ceylan öyküsel/metinsel anlatıyı daha çok kullanmaya başlamış ve edebiyattan aldığı desteği arttırmıştırOther Zeki Demirkubuz Sinemasında Şiddet: Masumiyet ve Kader(2015) Pelin Erdal AytekinBu çalışma Zeki Demirkubuz’un şiddet olgusunu anlama ve aktarma biçimini ele almaktadır. Çalışmanın amacı sinema anlatısını yalnızca şiddeti anlamak için araç olarak kullanmak değil, daha çok sinema anlatısıyla kurulan tekil, küçük ve “anlamsız” hayatların eşliğinde şiddetin dönüştürdüğü dünyanın anlaşılabilir kılınabilmesidir. Bu amaç doğrultusunda, Demirkubuz’un şiddeti “bir insanlık hali” olarak konumlandırdığı Masumiyet (1997) ve Kader (2006) filmlerindeki şiddet olgusu detaylı bir film analizi ile bahsi geçen sorunsal bağlamında tanımlanmaya çalışılmaktadır. Demirkubuz’un Kader ve Masumiyet filmlerinde yarattığı sinematografik dil auteur eleştirisine göre incelenmiş; bu inceleme mizansen eleştirisiyle desteklenerek Demirkubuz sinemasında şiddetin farklılaşan görünümleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışma, Demirkubuz’un anlatılarında yarattığı karakter atmosferinin etkisiyle Türkiye sineması içerisinde şiddeti görünür hale getiren önemli yönetmenler arasında bulunduğunu ortaya koymaktadır. Demirkubuz’un hayata yenilmiş ve kadere boyun eğmiş karakterlerinin şiddet olgusunu açık bir biçimde gözler önüne seren bir özellik taşıdığı gözlemlenmektedir.