Browsing by Author "Yücedağ, İbrahim"
Now showing 1 - 14 of 14
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis A.Giddens sosyolojisinde gündelik hayatın inşası(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyoloji geleneğinin yenilikçi ve özgün teorisyenlerinden A.Giddens, sosyoloji bilimine önemli katkılar sunmuştur. Klasik ve çağdaş teorisyenlerin eksik bıraktığı ve görmezden geldiği noktalara sentezci, analitik ve uzlaşımcı bir bakış açısıyla yaklaşan Giddens, başta toplum analizi ve toplumsal dönüşümlere katkısı bağlamında teorisinin ana hatlarını oluşturmuştur. Bu oluşumun devamında, pozitivist-hermeneutik açılımları, yapı-fail ikilemi ve yapılaşma teorisi önemli katkılar sağlamıştır. Sosyoloji disiplinin bir alt dalı olan gündelik hayat sosyolojisi, Giddens'da gündelik hayat sosyolojisinin gerçekliği ve bu gerçekliğin modernlik algısıyla ilişkiselliği, çalışmanın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Son olarak gündelik hayat sosyolojisinde yapı-eylemin yerleşkesi ve kazanımları çalışmanın anlam ve bütünlüğüne uygun olarak tartışılmıştır. Bu çalışmada, Giddens teorisinin ana hatları ve gündelik hayat sosyolojisinin inşası, gündelik hayat sosyolojisinin kavramsal temelleri kapsamında anlamlandırılarak sosyolojik bir okumaya tabii tutulmuştur.Article Bir sentez girişimi olarak gerçekliğin sosyal inşâsı(2013) Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyolojinin teorik temellerine ilişkin tartışmaların odağını oluşturan ‘toplum nasıl anlaşılabilir’ sorusu çeşitli açıklama çabalarını da beraberinde getirmiştir. Metateorik düzeyde gerçekleştirilen tartışmalarda, toplumun durağan ve değişen yanlarıyla,makro ve mikro boyuttaki gerçekliği arasındaki ilişkinin niteliği toplumu anlamada izlenecek yolu belirlemiştir. Toplumun anlaşılması sorunu, sosyolojinin varlık nedenlerine ilişkin bir sorgulamadır. Toplumsal yapı mı sadece incelenmelidir yoksa bireyin de içinde bulunduğu bir bakış açısı mı geliştirilmelidir? Bu ve benzeri sorular sosyolojide farklı kuramsal yaklaşımlara temel oluşturmuştur. Teorik düzeyde, yapısalcılıktan etnometodolojiye kadar bir çok teorinin beslendiği dilemma budur. Bu çerçevede, toplumun hemmakro hem de mikro boyutu arasında bir köprü kurmaya çalışan Peter L. Berger ve Thomas Luckmann toplumu, bu iki gerçeklik arasında sürekli oluş halindeki bir üst-gerçeklikolarak tasavvur eder. Çalışmamızda Berger ve Luckmann’ın ‘Gerçekliğin Sosyal İnşası’ kuramlarını oluştururken kimlerden etkilendikleri incelenmiş, bu kuramın temel bileşenleri ve eksiklikleri çeşitli yönleriyle tartışılmıştır.Master Thesis Dijital toplumlarda benlik sunumu(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDijital toplumlarda, teknolojik gelişmelerin gündelik hayatı dönüştürmesiyle beraber sosyal medya aracılığıyla ünlenerek şöhretleri artan fenomenler ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, örneklem olarak ele alınan Instagram fenomeni Kerimcan Durmaz'ın benlik sunumu analiz edilmiştir. Dramaturjik kuramı çerçevesinde Instagram profilindeki fotoğraf paylaşımları incelenen Kerimcan Durmaz'ın benlik sunumunu nasıl gerçekleştirdiği tartışmaya açılmıştır. Bu ilişki bağlamında, sosyal medya araçlarından biri olan Instagram'dan benlik sunumunun toplumsal düzlemde nasıl tezahür ettiği ele alınmıştır. Dijital toplumları anlamak için içinde cereyan eden gelişmeleri de anlamak gerekir. Bu amaçla benlik kavramının sosyal bilimler düzlemindeki kavramsallaştırmaları, dijital toplumda sosyal medya kavramı, araçları, özellikleri ele alınıp açıklanmıştır. Burada örneklem olarak ele alınan Kerimcan Durmaz'ın Instagram gönderileri üzerinden benlik sunumunun nasıl toplumsal bir boyut kazandığı, dijital toplumdaki değişimi anlamak açısından önemlidir. Böylece araştırma boyunca benlik algısının dijital toplumlardaki dönüşümü Goffman'ın dramaturji kuramı çerçevesinde içerik çözümlemesi ve göstergebilim yöntemi ile anlamlandırılacaktır.Master Thesis Emile Durkheim'ın sosyolojik düşünceye katkısı(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyolojinin kurucu isimlerinden Emile Durkheim'ın sosyolojik düşünceye katkılarına odaklanan bu çalışma, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, çalışmanın amacı, önemi, yöntemi ve sınırlılıkları gibi metodolojik problemler ele alınmıştır. İkinci bölümde Durkheim'ın yaşamına ve yaşadığı dönemin toplumsal özelliklerine yer verilmiş ve dönemin düşünsel ikliminin Durkheim'ın epistemolojisinin ve metodolojisinin oluşmasına nasıl etki ettiği tartışılmıştır. Çalışmanın ana eksenini oluşturan üçüncü bölümdeyse Durkheim'ın temel çalışmaları ele alınmış ve bu çalışmaların eleştirel bir değerlendirmesi yapılmıştır. İşbölümünden organik ve mekanik dayanışmaya, intiharın toplumsal neden, sonuç ve türlerinden sosyolojinin konusunun neliğine, toplumsal olgu tanımından bu olguların nasıl incelenmesi gerektiğine ve din tartışmalarına kadar birçok problem derinlemesine analiz edilmiştir. Sonuç kısmında da tüm bu tartışmalardan elde edilen sonuç ortaya konmaya çalışılmış ve Durkheim'ın sosyolojiye kazandırdığı perspektif izah edilmiştir.Article Citation - WoS: 1Gerçekliği Farklı Düzlemlerde Geri Kazanmak: Eleştirel Realizm(KARABUK UNIV, 2018) Yücedağ, İbrahim; Sarsılmaz, Fidan; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiToplumsal olarak tanımlananın neliği üzerine yapılan tartışmalarda bu neliğe nasıl ulaşılacağı meselesi sosyal teorinin temel problemlerindendir. Özellikle sosyal teorinin ilk dönemi için merkezi konunun bir düzen arayışı olduğu bilinmektedir. Özellikle gerçekliğin farklı katmanlarına yaptığı vurguyla -aktüel, reel ve ampirik- sosyal teorideki iradecilik ve şeyleştirme hatalarına karşı çıkan Bhaskar, düşünümsel eylem modelini öne çıkararak natüralist bir model önerir. Realizmi reddedetmeyerek ancak eleştirel bir mahiyette elden geçirerek yeni bir teorik perspektifle yoğuran Bhaskar, natüralizmin olanaklılığının sınırlarını eleştirel realizmle yeniden tartışmaya açar. Bu çalışmada da Roy Bhaskar’ın epistemoloji ile ontolojiyi yeniden eşit düzeyde öncelemeye çalıştığı ve eleştirel realizm olarak tanımladığı çaba anlaşılmaya çalışılacaktır.Article Habitus"tan "Mutatlaştırma"ya Toplumsalın İnşâsı(2016) Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKartezyenci düalite anlayışına karşı gelişen toplumsal inşa kuramı, toplumsal alanın öznel ve nesnel olarak tanımlanan katı sınırlamalarla anlaşılamayacağını vurgular. Toplumsal inşa kuramı, toplumsal olana ilişkin bilginin tüm toplumsal aktör ve yapıların katılımıyla inşa edildiğini ve yapı ve aktörün ilişkisellik içerisinde olduğunu savunur. Sosyal gerçekliğin nasıl inşa edildiğinin anlaşılmasının amaçlandığı bu çalışmada, inşa kuramında önemli isimler olan Pierre Bourdieu ve Peter L Berger-Thomas Luckmann'ın inşa kuramları ele alınmıştır. Bourdieu'nün alan, habitus ve çıkar gibi değişkenler üzerinden anlamaya çalıştığı toplumsalı Berger ve Luckmann dışsallaştırma, içselleştirme, nesnelleşme ve mutatlaştırma süreçleri üzerinden tartıştığı görülür. Bu bağlamda çalışmamızda Bourdieu ve Berger ve Luckman'ın kuramlarında toplumsal alanın nasıl inşa edildiği ele alınmış, aralarındaki benzerlik ve farklılıklar eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur.Master Thesis Modernite ve Anthony Gıddens'ın modernite anlayışı(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOn yedinci yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkan modernite, zamanla tüm dünyaya yayılmıştır. Modernite, hem bireysel hem de toplumsal anlamda büyük değişim ve dönüşümlere yol açmıştır. Küresel anlamda bu denli etkileri olan bir gerçeklik, birçok açıdan insanların inceleme nesnesi haline gelmiştir. Literatür taraması yöntemi ile hazırlanan bu tezimizde, modernite, moderniteye zemin hazırlayan etmenler ve Giddens'ın moderniteye yönelik fikirleri ve çalışmalarının analizi amaçlanmıştır. Tezimiz iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde aydınlanma, Avrupa devletlerinin aydınlanması, akılcılaşma, modernizm, modernleşme ve modernite ele alınmıştır. Ayrıca Marx, Durkheim ve Weber'in moderniteye yönelik fikirlerine değinilmiştir. İkinci bölümde ise İngiliz toplumbilimci Anthony Giddens'ın moderniteye yönelik fikirlerine değinilmiştir. Bu bağlamda devletin modernleşmesinin sonucu olarak ortaya çıkan ulus devlet, modernliğin küreselleşmesi ve modernliğin insan hayatı üzerindeki etkisi irdelenmiştir. Bu çalışmamızda Giddens'ın diğer sosyologlardan farklı olarak moderniteyi bir açıdan değil, birçok açıdan ve bütüncül olarak ele aldığı tespit edilmiştir. Giddens, hem bu amaçla hem de düalist yapıların sebep olduğu tartışmalara son vermek için yapılaşma kuramını geliştirmiştir. Modernite, Marx'a göre kapitalizm, Weber'e göre rasyonalizm ve Durkheim'e göre sanayileşme sürecidir. Ancak Giddens'a göre bunların her birinin modernitenin bir yönü olduğu ve Giddens'ın moderniteyi çok yönlü olarak ele aldığı belirlenmiştir.Article Citation - WoS: 2Performans Toplumunda Mutluluk Endüstrisi ve Spiritüellik(Şırnak Üniversitesi, 2024) Yücedağ, İbrahim; Demir, Ali Eren; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, günümüz toplumunun dinamikleri içinde bireylerin yaşadığı belirsizlik, değişim hızı, stres ve kaygı gibi durumlar karşısında ortaya çıkan yeni dini ve spiritüel arayışları ve bu arayışların mutluluk endüstrisi ile nasıl ilişkilendirildiğini ele almaktadır. Spiritüel hareketlerin performans toplumunda ticarileşerek eğlence ahlakının ve mutluluk endüstrisinin bir parçası haline geldiği bu çalışmanın temel iddiasıdır. Modernleşmeyle beraber yaşanan hızlı değişim ve dönüşüm bireylerin iç dünyasında baş etmekte zorlandıkları çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Özellikle sekülerleşme tartışmalarıyla günümüz dünyasının dinden arındırılması çabaları bireyleri farklı arayışlara itmektedir. Bu amaçla da belirsizlik ve değişim karşısında, bireyler yeni dini ve spiritüel arayışlara yönelerek içsel huzur ve doyuma ulaşmaya çalışmaktadır. Kişisel gelişim, spiritüellik ve mutluluk endüstrisi, bireylerin hayat kalitesini artırma arayışı ve içsel doyum hedefiyle yakından ilişkilenmekte ve mutluluk endüstrisinin büyümesine ve yayılmasına olanak sağlamaktadır. Mutluluk endüstrisi, bireylerin yaşamlarına anlam ve amaç katma, stres ve kaygılarını azaltma, öz farkındalıklarını artırma ve manevi açıdan doyum sağlama gibi vaatlerle pazarlanmakta ve modern toplumun belirsizlik ve rekabet ortamı içinde yaşayan bireylerin ilgisini çekmektedir. Bu bağlamda, makale, mutluluk endüstrisinin bireyleri performans odaklı içsel huzur ve doyuma ulaştırma çabalarını detaylı bir şekilde değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Performans toplumu, mutluluk endüstrisi ve eğlence ahlakı gibi temel kuramlar kullanılarak, bu çabalar teorik bir çerçeve içinde kapsamlı bir şekilde analiz edilecektir. Performans toplumu kuramı, günümüzde bireylerin sosyal ve ekonomik başarılarına odaklanan bir kültürde yaşadıklarını savunur ve bireylerin sürekli olarak başarıya ulaşma ve mükemmeliyeti elde etme baskısı altında olduklarını vurgular. Bu bağlamda, mutluluk endüstrisinin bireyleri performansın ötesinde bir içsel huzur ve doyuma ulaştırmak için nasıl bir çaba sarf ettiğini anlamak, performans toplumu kuramının perspektifinden önemli bir analiz sunacaktır. Mutluluk endüstrisi, günümüzde yaygın olarak benimsenen eğlence ahlakıyla da bağlantılıdır. Eğlence ahlakı, bireylerin yaşamlarını daha keyifli hale getirmek adına sürekli bir arayış içinde oldukları bir yaklaşımı ifade eder. Mutluluk endüstrisinin bireylere sunulan ürün ve hizmetleri, eğlence ahlakı çerçevesinde nasıl konumlandırdığı ve bireylerin yaşamlarına nasıl anlam kattığı daha geniş bir teorik perspektiften ele alınması gereken bir konudur. Bu bağlamda, endüstrinin potansiyel riskleri ve bireyler üzerindeki olası negatif etkileri, performans toplumu ve eğlence ahlakı kuramları üzerinden incelenecektir. Literatürde, mutluluk endüstrisi, eğlence ahlakı ve spiritüel hareketler arasındaki ilişkiyi irdeleyen çalışmaların eksikliği göze çarpmakta, çalışma, tam da bu alanlar arasındaki ilişkiyi ele alması açısından literatürdeki boşluğu doldurmayı, mutluluk endüstrisinin bireylerin içsel potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olup olamayacağını, aynı zamanda bireyleri kendi içsel değerlerini görmezden gelmeyi ve performans baskısı altında tutmaya yönlendiren faktörleri anlamayı amaçlamaktadır. Çalışmada, bireylerin modern yaşamın zorluklarına nasıl yanıt verdikleri ve mutluluk endüstrisinin bu süreçte oynadığı rolü anlamak için nitel bir yaklaşımla kapsamlı bir veri toplama ve analiz süreci temel alınmıştır. Literatür taraması ve eleştirel okumaların öne çıktığı çalışmanın sonunda mutluluk endüstrisinin spiritüel arayışları kullanarak bireyleri tüketici birer nesne haline getirdiği, bireyin kendisini eğlence ahlakına dayalı gündelik performanslar sergilemek zorunda hissettiği, spiritüel araçlara ulaşamamanın sosyal eşitsizliği derinleştirdiği ve mutlu olmamanın adeta bir suç olarak görüldüğü sonucuna varılmıştır.Master Thesis Pierre Bourdieu'de klasik izler: Emile Durkheim-Max Weber-Karl Marx(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBourdieu, bilimsel alanda tarihten gelen dualiteleri aşmayı amaçlayarak bilimsel bir bilgi sosyolojisi geliştirmeyi hedefler. Bu nedenle özelikle tarih boyunca süregelen nesnellik ve öznellik ayrımının bilimsel gelişmelerin önündeki en büyük engel olduğunu ve aşılması gerektiğini iddia eder. Toplumun bağlantılardan oluştuğunu savunan düşünür kavramlarını bu çok yönlü, ilişkisel çerçevede sistematize eder. Bourdieu, tarihsel bir sorun olarak ele aldığı dualite sorununun kökenlerinin klasik sosyal teorideki izleklerine ayrı bir yer açar. Bu çalışmamızda dualite sorununun Karl Marx, Emile Durkheim ve Max Weber'le olan ilişkisi ele alınıp bunların Bourdieu'nün kavram şemasının gelişimindeki etkileri irdelenecektir. Bourdieu, sadece bilimsel bir bilgi sosyolojisi üretmekle uğraşmamış, toplumsal eşitsizliğin nedenlerini ifşa etmekle de yakından ilgilenmiştir. Dolayısıyla da habitus, alan, sermaye ve sınıf gibi kavramları hem bilimsel alandaki sorunlu yapıyı aşmak hem de toplumsal eşitsizliğin nedenleri ve yeniden üretilme biçimlerini açıklamak için kullanır. Bourdieu, bilimsel bir girişimle beraber toplumsal eşitsizliğin nedenleri ve yeniden üretilme biçimleriyle de yakından ilgilenir. Bu bağlamda Bourdieu sosyolojisinin özelde sadece sosyoloji alanında değil, genel itibariyle sosyal bilimin farklı disiplinlerinde de anlama, açıklama ve yorum yapmayı elverişli kılacak bir kavramsal sistem oluşturduğunu söyleyebiliriz.Article Siber Mekânda Duygu Deneyimleri Bağlamında Meditasyon Uygulamaları(2024) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesiİşsizlik, yoğun iş saatleri, iş stresi, ekonomik problemler ve toplumsal travmalar gibi etkenler bireyin duygusal durumunu etkilemektedir. Bu bağlamda, duygular ve duyguların düzenlenme biçimleri sosyal bir olgu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, yüz yüze terapiler, meditasyonlar veya psikoterapiler gibi duygu düzenlemesi yöntemleri, sosyo-ekonomik nedenlerle sınırlı bir erişime sahip olabilmektedir. Bu ihtiyacı karşılamak isteyen bireyler hızla büyüyen “mutluluk endüstrisine” yönelmektedir. Bu endüstri, bireylere nasıl hissetmeleri gerektiği konusunda öğütler veren terapi söylemlerini içeren bir kültür ve piyasa oluşturmaktadır. Son zamanlarda, akıllı telefon uygulamaları aracılığıyla siber mekânda yaygınlaşan bu terapi kültürü ve piyasası, bireye her an her yerde “mutlu olma”, “stresten uzaklaşma”, “rahatlama” gibi vaatler sunmaktadır. Bu çalışmada, kişisel gelişim ve farkındalık uygulamalarından örnek olarak, kadınlara yönelik popüler bir uygulama olan “Goddess” ve stres azaltma amacıyla ortaya çıkan “Meditopia” incelenmiştir. Fenomenolojik bir yaklaşımla gerçekleştirilen çalışmada, bu uygulamaları kullanan bireylerin deneyimleri, Google Play uygulama mağazasındaki yorumlar kullanılarak MAXQDA 2018 programı ile kodlanmış ve incelenmiştir. Bu uygulamaları kullanan bireyler, duygularını yönetmek için kendi farkındalıklarını kullanmaları gerektiğini vurgulayan bu uygulamalar aracılığıyla anksiyete ve stresle başa çıkma, sosyal destek bulma ve sakinlik elde etme çabası içindedir. Bu çalışma, bu uygulamaların yararlılık ölçütünü değerlendirmemekle birlikte, kullanıcı yorumları üzerinden bireylerin deneyimlerini anlamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda, kullanıcılar bu uygulamaları rahat uyuma, rahatlama, stresten uzaklaşma ve anlayışlı biriyle konuşma gibi şekillerde değerlendirmektedir. Ancak, siber mekânda duyguların düzenlenme biçimleri üzerine sosyolojik araştırmaların sınırlı olduğu ve daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir. Bu makale, sosyal araştırmalara dayalı olarak, bireylerin duygusal deneyimlerini anlamak için siber mekânda kullanılan uygulamaların etkisini daha fazla incelemeyi önermektedir.Article “Sonsuzluk Teorisi” Filminin Genetik Yapısalcı Bir Analizi*(Mukaddime, 2018) Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiFilmler içlerinde toplumsal yapıların izlerini taşıdıkları için toplumsal dönüşümün anlaşılmasında önem arz etmektedir. Sosyolojik teorinin temel meselesi de toplumsalı anlamaya yarayacak her türlü aracı değerlendirmek, bunları sistematik bir şekilde kuramsallaştırmaktır. Toplumsal alandan bağımsız bir kuramsallaştırmanın mümkün olmadığı varsayımıyla hareket eden bu çalışmanın temel iddiası, Pierre Bourdieu’nün kavram repertuarıyla, yani genetik yapısalcılıkla, 2015 yılında Matt Brown’un yönetmenliğinde çekilen Sonsuzluk Teorisi filminin çözümlenebileceği ve bu kavramsal repertuarın film analizinde bizlere oldukça geniş bir hareket alanı sağlayacağıdır. Bu bağlamda, Pierre Bourdieu’nün genetik yapısalcılığı/yapısal inşacılığı ekseninde ele alınan Sonsuzluk Teorisi filminin Hindistan’da yaşayan baş karakterinin habitus, sermaye, alan, illusio ve oyun gibi Bourdieucü kavram repertuarıyla ilişkisinin anlaşılmasını sağlayacaktır.Article Türk Sosyolojisinde Değişen Eğilimleri Anlama Denemesi: Sosyoloji Dergisi Örneği(2020) Gürhan, Nazife; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi19. yüzyılda Batılı toplumların toplumsal sorunlarına çözüm bulmak amacıyla ortaya çıkan sosyolojibilimi, 20. yüzyılın erken döneminde Türkiye’de de kürsü düzeyinde yer edinmeye başlamıştır. 1914’teİstanbul Üniversitesi’nde kurulan ilk sosyoloji bölümü, bölüm bünyesinde bir yandan öğrenciler yetiştirmiş biryandan da Sosyoloji Dergisi isimli bir dergi çıkararak akademik yayın dünyasına önemli bir katkı sağlamıştır.Bu derginin ilk sayılarında sosyolojinin kurumsal açıdan yerleşebilmesi adına daha çok teorik konular elealınmışken sonraki dönemlerde ise ülkenin yaşadığı dönüşüm -modernleşme, köyden kente göç, küreselleşme,postmodernizm vs.- bağlamında örnek olaylarla ilgili saha çalışmalarına yer verilmiştir. Bu çalışmada daİstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi’nde yayınlanan makalelerden hareketle Türkiye’deki sosyolojinin ilgi alanlarında meydana gelen değişme ve tartışma konularındaki dönüşüm anlaşılmaya çalışılacaktır. 1917’den2019 yılının ilk sayısına kadarki 65 sayı doküman ve içerik analizine tabi tutulmuş ve dergi üzerindensosyolojimizin ilgi alanlarındaki değişimin tespiti amaçlanmıştır. Derginin yayın stratejilerinde dönem dönembazı isimlerin açık bir şekilde etkin olduğu, dünyada ve Türkiye’de olan önemli toplumsal değişmeler vesorunlar çerçevesinde bir sosyolojik bilgi üretimi yapıldığı görülmektedir. 2004 ve sonrasında dergi genelolarak bir dosya konusu çerçevesinde yazılara yer vermektedir. Sonuç olarak dergi kurulduğu ilk gündenbugüne değin Türkiye’deki sosyolojik bilginin üretim merkezlerinden biri olarak önemli bir işlevi yerinegetirmiştir.Article Yapı-Eylem Düalizminden Toplumsal Alanlar Teorisine(2011) Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyal teorideki yapı-eylem düalizminden hareketle Derek Layder’in ‘toplumsal alanlar teorisi’ni ele alan bu çalışma, sürekli olarak vurgulanan makro-mikro ayrımının sosyolojideki temel problemlere yaklaşım tarzını ortaya koymayı amaç edinmektedir. Sosyolojinin, problemli doğası nedeniyle bir kriz içinde olduğu iddiaları toplumsal gerçekliği anlamada nasıl bir yol izleneceği konusunu gündeme getirmiştir. Bu nedenle, toplumsal yapıdan hareketle toplumsal gerçekliğin anlaşılabileceği söylemlerine karşı, bireyden hareketle bu gerçekliğin anlaşılabileceği iddiaları ortaya atılmıştır. Dolayısıyla her iki görüşün de tek bir kanaldan toplumu anlama ve anlamlandırma çabası, toplumsal gerçekliğin anlaşılmasının bir yanıyla eksik kalmasına neden olmaktadır. Kuşkusuz, bu görüşlerin karşısında, makro ve mikroyu birleştirme çabasındaki teoriler de önemli bir yer edinmektedir. Layder’in toplumsal alanlar teorisi temelinde yapılan bu çalışmada sosyal teorideki yapı-eylem ayrımına karşı girişilen birleştirme çabaları ele alınmış, bu çabalar içinde ‘toplumsal alanlar teorisi’nin temel tezleri ve eksikleri tartışılmıştır.Master Thesis Yapının ikiliğinden ontolojik suç ortaklığına: A. Giddens ve P. Bourdieu(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyal teorinin tarihine baktığımızda; 'birey'/'toplum' veya 'eylem'/'yapı' düalizmlerinin sosyal bilimcileri iki ayrı kutba ayırdığını görmekteyiz. Sosyolojinin düşünce nesnesi olan sosyal olguya dair pozitivist paradigmanın getirdiği yapı-toplum endeksli açıklama ve hermeneutik geleneğin getirmiş olduğu birey-eylem izahatları, bu düalizmin içindeki görüngülerdir. Comte, Spencer ve Durkheim'ın temellerini attıkları ve Parsons tarafından çerçeve kazandırılan Amerikan İşlevselciliği 1970'lere kadar sosyolojide hakim paradigma iken başta toplumsal hareketler olmak üzere yaşanan toplumsal değişimlerle, pozitivist hegemonyaya karşı bireyin failliğinin esas alındığı sembolik etkileşimcilik ve etnometodoloji gibi hermeneutik paradigmalar sosyal teoride yerini almaya başlamıştır. Gelinen bu noktada bu iki kutuplu durum bize sosyal olguya dair çeşitli açıklamalar sağlarken, sosyal olguya dair gerçekliğin bilgisinin 'ne' olduğu problemini de doğurmuştur. Bu problem aynı zamanda hem ontolojik hem de epistemolojik soruları da beraberinde getirmektedir. Avrupa Sosyolojisindeki çağdaş gelişmeleri ele aldığımızda; Giddens ve Bourdieu'nün pozitivist ve hermeneutikparadigmaların doğurduğu düalizmleri kendi geliştirdikleri kavramsallaştırmalarla aşmaya çalıştıkları ve pek çok noktada benzer şeyler söylediklerini görürüz. Giddens'ın 'yapılaşma kuramı' ile Bourdieu'nün ortaya koymuş olduğu "habitus ve alan arasındaki ontolojik suç ortaklığı"na dayanan genetik yapısalcılık bir arada ele alındığında, bu açıklama repertuarlarının 'pratiklerin üretimi ve yeniden-üretimi'ni vurguladıkları ve nesnel koşullarla öznenin anlam dünyası arasında diyalektik bir ilişkiyi savundukları görülecektir. Bu kavramsal çerçeveler ve tartışmalar etrafında sosyal teorideki yapı-eylem düalizmini ve Giddens ile Bourdieu'nün açıklayıcı repertuarlarını ortaya koymak araştırmamızın amacını teşkil etmektedir.