Doktora Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/2434
Browse
Browsing Doktora Tezleri - Karma by Department "MAÜ, Enstitüler, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
specialist-thesis.listelement.badge DİYARBAKIR ÜZERİNE İMGE/ANLAM ÜRETİMİ(2017) Şerif TOKAÖZET Doktora Tezi DİYARBAKIR ÜZERİNE İMGE/ANLAM ÜRETİMİ Şerif TOKA Mardin Artuklu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı 2017: 126 Sayfa Şehir üzerine fikir üretmekte parçalı, geçirgen, olasılıklara ve deneyime açık olmaya taraf bir düşünceden hareket eden bu tezde, şehir mekânla daha yaratıcı bir ilişki kurabilmek için farklı bir dizi kuramsal ve kavramsal araç kullanılmıştır. Tez, şehre dair imge odaklayıcı söylemlerin dayattığı çerçeveden sıyrılarak, şehrin akışkan görünümleri içinden alınan kesitlerle, fragman metin, fotoğraf ve video imaj araçları kullanılarak yeni bir imge/anlam oluşturmayı amaçlamaktadır. Tezin düşünsel izlekleri kullanılan yöntemi ve yöntem de düşünsel izleği eş zamanlı oluşturmaktadır. Düşünürlerce imal edilen kavramlarla karşılama ve bu karşılaşmanın doğurduğu muhtelif ilişkiler üzerinden şehre dair imge/anlam üretmekte kavramsal kümelenişler ve geçitler oluşturmaya çalışılmaktadır. Şehirde olup bitenlerin sürekli akışlar, bunların kurduğu satıhlar, yarattığı katmanlar ve bedenlerle süre giden bir dönüşüm olduğu düşüncesinden hareketle, Diyarbakır’da mekânların ses ve görüntü kayıtları ile fotoğraflarından malzeme toplanmış ve bu malzemelerle Diyarbakır’a dair görsel ve yazılı imgeler/anlamlar üretilmiştir.specialist-thesis.listelement.badge DOMESTİK YAŞAM: BİR KONUT KURAMI İÇİN ALTLIK(2019) Zemzem TAŞGÜZENVI ÖZET Doktora Tezi DOMESTĠK YAġAM: BĠR KONUT KURAMI ĠÇĠN ALTLIK Zemzem TAġGÜZEN Mardin Artuklu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı 2019: 339 Sayfa Konut, mimarlık alanında çalıĢılmaya baĢlandığı 1930‟lardan günümüze, ge-leneksel konut/modern konut gibi ikilikler ve Türk evi/Anadolu evi gibi genellemeler etrafında çözümlenmiĢ; gündelik yaĢamı ve değiĢimi dıĢlayan ezeli ve ebedi bir ko-nut fikri literatüre hakim olmuĢtur. Güncel konut çalıĢmalarındaki iĢlevsel ve analizci dil, nitelik/nicelik tartıĢmalarını yükseltmiĢ; ev, “yuva” ve “özel alan” gibi tanımla-malarla gittikçe kapatılarak idealleĢtirilmiĢtir. “YitirilmiĢ ev” söylemleri mimarlıkta nostalji damarını beslerken, evin anlaĢılmasının önündeki engelleri de çoğaltmıĢtır. GeçmiĢte olduğu gibi günümüzde de sıradan insanın konutunu nasıl kullandığı, pratiklerinin nasıl çeĢitlendiği, domestik iliĢkilerin ne Ģekilde sürdürüldüğü bilinme-mektedir. Bu tez çalıĢmasının amacı, artık kullanılamaz durumdaki eski kavramsal yaklaĢımları sorunsallaĢtırmak, konut araĢtırmalarına dair yeni bir kavramsal yak-laĢım geliĢtirmektir. Bu tez çalıĢması “evi nasıl anlayabiliriz?” sorusunu tez yazarının kendi do-mestik yaĢamından oluĢan bir anlatı metniyle tartıĢmaya açar. Tarihi yazılmamıĢ evselliklerin, sıradan ev sakinlerinin ve topluca bir “meta” anlatıya sıkıĢtırılmıĢ olan-ların tarafından meseleye yaklaĢır. Konutun, domestik yaĢamdan ve toplumsallıktan baĢka bir Ģey olmadığını; toplumsal iliĢkilerin, gündelik eylemlerin ve tarihsel dina-miklerin konutla çatıĢarak, didiĢerek ve değiĢimle üretildiğini ortaya koyar. Konuta dair geleneksel söylemleri de bütüncül teori önerilerini de eleĢtirir. Domestik yaĢa-mın sonsuz tezahürlerini ortaya koyacak bir teori beklentisinin mümkün olmadığına iĢaret ederken; öznelerin eylemlerinin çeĢitliliğine ve iliĢkilerin karmaĢıklığına odak-lanan bir konut kuramı için altlık oluĢturur. Konut araĢtırmalarının interdisipliner, esnek ve özerk bir zeminde yürütülmesinin önemini vurgular.specialist-thesis.listelement.badge MİMARLIK YAZININDA ÖZNELLİK-NESNELLİK: AVRUPA’DA CAMİ MİMARLIĞI BAĞLAMINDA BİR KARŞILAŞTIRMALI OKUMA(2018) Mehmet ATLIvii ÖZET Doktora Tezi MİMARLIK YAZININDA ÖZNELLİK-NESNELLİK: AVRUPA’DA CAMİ MİMARLIĞI BAĞLAMINDA BİR KARŞILAŞTIRMALI OKUMA Mehmet ATLI Mardin Artuklu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Doktora Programı 2018: 155 Sayfa Bu doktora tezinde, mimarlık yazınında öznellik-nesnellik sorununu ele almak üzere, Avrupa’da cami mimarlığını konu edinen iki metin karşılaştırılmaktadır: Tez yazarının kimi Batı Avrupa kentlerinde gerçekleştirdiği cami ziyaretlerini ve gözlemlerini yazınsallaştırdığı bir “seyahat anlatısı” ile sanat tarihçisi Christian Welzbacher’in “Europas Moscheen: Islamiche Architektur Im Aufbruch” (Avrupa Camileri: İslami Mimarinin Yola Çıkışı) adını taşıyan kitabı. Dil, yöntem, görsellik ve konuya yaklaşım açısından farklılıklar taşıyan ve biri öznel diğeri nesnel denebilecek iki ayrı yönelimi örnekleyen bu iki metin üzerinden “mimarlık yazınında nesnellik mümkün müdür?” sorusu irdeleniyor; iki farklı yazarın gözünden ve dilinden iki farklı cami mimarlığı anlatısı ortaya serilirken, öznellik-nesnellik ayrımını sorunsallaştırmak üzere İslam, Avrupa, Mimarlık-Dil eksenlerinde bir karşılaştırmalı okuma yapılıyor.specialist-thesis.listelement.badge NETWORK TOPLUMUNDA KENT: KADIKÖY, FATİH VE SULTANBEYLİ ÖRNEKLERİ(2018) Vedia Derda TAŞARÖZET Bu çalışmada network, kentleşme pratiklerine ve toplumsal yapıya yeni bir bakış açısı sunmaktadır. Network perspektifinden toplumsal ve kentsel yapıyı ele almak, enformasyon teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte somutlaştırılabilen ilişki ağlarının ve bağlantılarının ortaya konulduğu bir düzlem içerisinden düşünebilme imkanı vermektedir. Networkte akışlar uzamı olarak ifade edilen bu düzlem içerisinde bilgi, enformasyon teknolojilerinin aktivatörlüğünde yeniden üretilmekte, yapılandırılmakta ve sonuç ürün olarak ağda yer almaktadır. Bu kapsamda bilginin yönetimi networkün çalışma sisteminin en önemli öğesi olarak, kentsel işlev ve süreçlerinde de belirleyici olmaktadır. Sonuçta network kendi zaman ve mekan ilişkileri olan ve bu ilişkileri mevcut kent örgütlenmesinin üzerinde onu saracak şekilde ortaya koyan bir yapı olarak kentleşme süreçlerine etki etmektedir. Bahsedilen network ilişkileri bağlamında bu çalışma, yeni bir kentleşme biçimi olarak network kenti çerçevesinde kentsel ve toplumsal örgütlenmelerin varlığını ve dönüşümünü yakınlık ilişkileri içerisinden tartışmayı hedeflemektedir. Çalışmanın sorusu, network kentleşmesinde yakınlığın dönüşen anlamı içerisinde yeni ilişkilerin hangi kavramlar ve bağlamlar üzerine kurulduğudur. Buradan hareketle çalışmada, networkün uzam ilişkileri içerisinden toplumsal ve kentsel yapının dönüşüm süreci ilk olarak network toplumu ve network kenti başlıkları altında irdelenmektedir. Bu kapsamda toplumsal örgütlenme düzleminde bireysel ve kolektif kimliklerin oluşumu, kültürel kodların aktarımı ve bu kodlara verilen kabul etme veya tam tersi reddetme (içselleştirememe) durumlarıyla birlikte ele alınmaktadır. Kentin network pratiği içerisinde, bilgi endeksli olarak nasıl bir yeniden üretim sürecinin içerisine girdiği tartışılmakta ve networkün hakim çıkar ve pratiklerine göre odak ve merkez noktalarının oluşum süreci irdelenmektedir. Aynı zamanda kentsel yapılanma sürecinde networkün küresel ancak eşitsiz bir dağılım ürettiği öne sürülerek, bu dağılım yakınlık kavramı ile tartışılmaktadır. Yakınlık kavramı çalışmanın da ana kurgusunu oluşturarak, çalışmada network kentleşmesinde fiziksel çağrışımlarından ziyade ilişkisel bir zemin içerisinde fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal vi etkileşimlerin kurulumlarının araştırılmasını sağlamaktadır. Bu bağlamda yakınlık kavramına network perspektifinden bakılarak networkün hakim akışlar uzamının tüm etkileşimlerinin bu bakış açısından anlaşılması amaçlanmaktadır. Bu çerçeve içerisinde network pratiğinde yakınlık ilişkilerine çalışmada hem teorik hem de başta bahsedilen network toplumu ve network kenti bölümlerinin kavramsal düzlemi çerçevesinde deneysel olarak yaklaşılmaktadır. Alan araştırmasında klasik kent araştırmalarının ötesinde dinamik ilişki ağları elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda network düşüncesinin kentsel düzlem içerisinde ete kemiğe büründürülmeye çalışıldığı çalışmada, networkte kentsel düzlemde kurulan ilişkiler çerçevesinde ‘networkün içinde olma’, ‘networkte arada kalma’ ve ‘networkün dışında olma’ durumları içerisinden yakınlık kavramı irdelenerek konunun tüm network pratiklerinde ele alınması sağlanmaktadır. Örneklem alanı olarak bahsedilen pratikler içerisinde sırasıyla seçilen Kadıköy, Fatih ve Sultanbeyli (İstanbul) ilçeleri bağlamında yakınlık ilişkilerinin farklı toplumsal yapılarda ve kent odaklarında çalışılması sağlanmıştır. Bu yapılırken teorik irdelemenin yanı sıra alan araştırmasının önemli bir aracı olan derinlemesine mülakat tekniği kullanılmıştır. Teorik irdeleme ve alan araştırmasından hareketle çalışmanın ana bulgusu, kentleşme eyleminin network süreci ile birlikte zaman, mekan, toplumsal ilişkiler ve kentsel örgütlenmeler bağlamında farklılaştığı odağında toparlanmaktadır. Bu durum alan araştırmasında networke üç farklı yakınlık ilişkisi içerisinden irdelendiğinde, yakınlık ilişkilerinin network pratikleri içerisinden yapılandırıldığını ve bununla ilişkili olarak da networkün üretici bir kültür ve yaşam süreci olduğunun ortaya konulmasının mümkün olduğu ifade edilmektedir. Bu bağlamda network kapsayıcı bir bütünlük içerisinde bazı yerleri odak ve merkezler halinde içerisine almakta ve bunun yanında da ötekileri dışarıda bırakmaktadır. Kentsel ilişki ve bağlantılar da networkün belirlediği akışlar içerisinden özel bir yakınlıkla şekillenmektedir. Sonuç olarak çalışmada, teorik ve deneysel irdelemelerle ortaya konulan network pratikleri içerisinde yakınlığın networkün kavramsal düzleminde mesafe ilişkileriyle sınırlandırılamayan, herhangi bir coğrafi temele oturtulamayan, güç ilişkilerinin de bu bağlamda uzamsal ilişkiler içerisinden belirlendiği bir durum olduğu gerçeği ortaya konulmaktadır. Bu bağlamda irdelenen düzlemle ilişkili olarak, yakınlık ilişkilerinin ortak pratikler ve çıkarlar içerisinde kurulabildikleri ve bireysel ve kolektif kimlik vii örgütlenmeleri içerisinde yeni anlam ve aidiyet ağlarını marjinal şekilde oluşturabildikleri görülmektedir.specialist-thesis.listelement.badge OSMANLI “MİMARLIK DİLİ”NİN YENİDEN ÜRETİMİ: 1830’LARDAN 1930’LARA BİR KAVRAMLAR TARİHİ DENEMESİ(2019) Ömer Faruk GÜNENÇVI TABLOLAR Tablo 1: Kalfa ve İnşâi İlişkiler ................................................................................................. 52 Tablo 2: Le Clerc’in İnşaat Mühendisler için Hazırladığı Normlar .......................................... 71 Tablo 3: Ahmed Şükrü’nün Mimara İlişkin Matematiksel Standartları................................. 97 Tablo 4: 1286(h)-1346(h) Tarihleri Arasında Yazılan “Fen” Metinleri ve Yazarların Tanımladığı Amaçlar ............................................................................................................... 125 Tablo 5: 1329-1331 Seneleri Sanayi İstatistiki ......................................................................... 157 Tablo 6: 1927 Senesi Sınai Tahriri Neticeleri ......................................................................... 159 Tablo 7: Sakızlı Ohannes’in Fen ve Adi Sanat Ayrımı ........................................................... 179 Tablo 8: Geç 19. ve Erken 20. Yüzyıldaki “Sıhhat”e İlişkin Birtakım Sorunsallar ................ 255 VII ÖZET Osmanlı “Mimarlık Dili”nin Yeniden Üretimi: 1830’lardan 1930’lara Bir Kavramlar Tarihi Denemesi Bu tezde, 1830’lardan 1930’ların sonlarına kadar, Osmanlı “mimarlık dili”nin yeniden üretildiği dokuz kavramın tarihi çalışılıyor: Mesleki özneler olarak “kalfa ( قلفه ), mühendis مهندس) ) ve mimar ( معمار )”; disipliner sınırların üretilme süreçlerinden oluşan “fen ( فن ), sanayi صنايع) ) ve sanat ( صنعت )”; mekân-mülkiyet krizi olarak okunabilecek “mîrî ( ميرى ), mülk ( (ملك ve umumî ( عمومى )”. Üç grupta tasnif edilen bu kavramsal konstrüksiyonu üç “ayrım” pratiği biçiminde kavramak mümkündür. Bu ayrım, mesleki öznelerin, disiplinlerin ve mekânmülkiyet sınırlarının modern anlamda üretilmeye başlanmasının ve kaçınılmaz olarak her kavrama “doğa” biçme geriliminin tarihselliğine yaslanıyor. Bir başka anlatımla, zamansalmekânsal bir imalat olarak ayrımın kendisi üç “düzen” arayışıdır. Birinci düzende eyleyicilerin mekân üretimindeki toplumsal rolleri ve bilgi biçimleri yeniden tanımlanarak mesleki sınırlara/kimliklere kapatılmak istenir. İkinci düzen arayışında, eyleyicinin “içinden geçerek” imal edileceği “bilgi rejimleri”, “tarih kurgusu” ve farklılaşan “alan”lar oluşturulmak istenir. Böylece hem aktüel olan hem de uzaklarda kalmış tarih disipline edilerek metinsel kurgularla “hakikat”leşmeye başlar. Üçüncü düzen arayışı ise bugünkü kavramlarla ifade edilirse “kamu-kamusal” düşüncenin ortaya çıkışıdır. Bir muhayyellik olarak “umumi” fizikselliğin ve/ya toplumsallığın yaratılma sürecinde icat edilen “umum”un uyması gereken kuralları belirleme ve mülkiyet alanı içerisinde umumi olanın yerini sabitleme/belirleme gerilimidir. Bu gerilim, aynı zamanda sivil mimarlık, mülkî mimarlık ve umumî mimarlık anlatıları veya tasnifleri gibi farklı mimarlık “türlerinin” üretilme çabasına içkindir. Özetle söylemek gerekirse bu tez, üç düzen arayışındaki sancılı süreçlerde yeniden nesneleşen kavramların tarihlerini inceliyor. Kavramların tarihsel yolculukları için 1830’lardan 1930’lara kadar 31 sözlük, 22 hukuk metni, 73 matbu metin ve süreli yayınlarda yer alan 126 makale incelendi. Kavram tarihleri, araştırma malzemelerinin doğalarıyla ilişkili olarak bir akış çizgisi içerisinde kurgulandı: VIII Etimolojik akrabalıklar, 19. yüzyıl öncesi izler, sözlükler (1861-1922), hukuki metinler (1839- 1926), matbu metinler (1873-1928) ve süreli yayınlar (1870-1938). Yeni problemlerin ve dönüşümlerin görülmeye başlandığı hukuk metinleri, matbu üretimler ve süreli yayınlar, sırasıyla akışın son üç maddesinde yer alıyor. Akışın ilk durağı, etimolojik akrabalıklarla türetilen farklı kullanımlarla ilişkilenirken, ikinci durağı ise 19. yüzıl öncesi üç “mimarlık” metninde kavramların izlerini arıyor. Böylece dönüşen kavramların 1800’ler öncesinde hangi biçimlerde kullanılabildiği belirtilmek isteniyor. Genel ve ıstılahat sözlükleri, 19. yüzyıl öncesi ile dönüşüm çağını biraraya getiren depolama birimleri olması sebebiyle eşik rolünü üstleniyor. Bu rolde, etimoloijik akrabalıklarda ve 19. yüzyıl öncesi metinlerinde alışkanlığa dönüşen tarihsel kullanım biçimlerini içermesi ve birtakım yeni kavrayışların ve ıstılahat gerilimlerinin sızdırılması söz konusudur. Sonuç olarak, sadece “alan”a kapatılan kalfanın, uzmanlık alanlarına ayrılmış mühendisin, ilim, fen ve sanat alanlarına dair bilgilerle mimarlık üretecek yegâne aktör inancında biçimlenen bir “orkestra şefi” olarak mimarın icadı bu zamansal aralıkta ortaya çıkmaya başlar. Mimarlık tarihi ve sanat tarihi disiplinlerinin doğuşuyla eş zamanlı olarak, estetik içerisinde ve tarihsel biçim repertuarına başvurarak mimarlık üretiminin sayısal standartlara indirgenmeye başlanması yine benzer tarihsellikte icat edilir. Mimarlıkların tasniflenme alışkanlıkları, örneğin sivil mimarlık, mülki mimarlık ve umumi mimarlık kategorileri oluşmaya başlar. Mülkün parçalanışıyla birlikte, mülk ve mekân krizleri ortaya çıkar. “Umumi” veya “kamusal” fizikselliğin sınırlarını belirleme, sayısal standartlarla uygun hale getirme, müşterek mekânları ayırma ve umumî/kamusal olanın doğrudan tahayyül edilerek mekânsal sınırların oluşturulma sancısı yaşanır. Böylelikle “umumi” özelinde mekânsal düzen yaratma çabası/sancısı yeni bir sorunsal olarak tecrübe edilmeye başlanır. “Müphemlikten muhkemliğe” doğru salınımın görülmeye başlandığı bu zamansal aralık, üç düzen altında “sınırlar” belirleme saplantısına dönüşür. Saplantının kendisi katı sınırlar üretme, bilgi biçimleri dayatma ve sınırlarası ilişkileri kaçınılmaz hale getirmenin deneyimi olur.specialist-thesis.listelement.badge VERNAKÜLER VE BAĞLANTILI KAVRAMLAR KAPSAMINDA TÜRKİYE'DE MİMARLIK(2017) Aslıhan Ece PAKÖZÖZET Doktora Tezi VERNAKÜLER VE BAĞLANTILI KAVRAMLAR KAPSAMINDA TÜRKİYE'DE MİMARLIK Aslıhan Ece PAKÖZ Mardin Artuklu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı 2017: 161 Sayfa Bu çalışmanın temel meselesini Türkiye'de halk mimarisi, Türk evi, Osmanlı evi, Anadolu evi, sivil mimari vb. gibi terimlerle adlandırılan geleneksel konut mimarlığının erken 20. yüzyıldan beri historiyografik söylemlerde nasıl inşa edildiğini tartışmak oluşturmaktadır. Söz konusu terimlerin hemen hepsi, ne arkitektonik, ne de barınma kültürü eksenli kurulmuş olmayan söylemlere işaret etmektedir. Vernaküler terimi ise, diğerlerine oranla ülkedeki siyasal tartışmalara daha az referans vermesi nedeniyle, tüm bu söylemlere konu oluşturan mimarlık ürünlerini genelde nitelemesi için seçilmiştir. Vernaküler kavramının dışında kalan konuya ilişkin terimler, Türkiye'deki siyasal ve ideolojik tartışmalarla sıkı biçimde bağlantılı gözükürler. Hepsinde de geleneksel konut mimarisinin kültüralist, iklimsel ve tarihsel determinizm olarak adlandırılabilecek bakış açılarıyla ele alındığı ve açıklandığı söylenebilir. Hatta, bu terimlerin her birinin farklı siyasal iktidar tahayyülleri kurmaya yönelik arayışlarla ilişkili olduğu da farkedilmektedir. Çalışmada, Türkiye'de vernaküler konut söylemleri aracılığıyla kurulan siyasal iktidar tahayyüllerini vareden en önemli öğenin "özcülük" olduğu saptanmıştır. Özcülük merkezli söylemler, sürekli değişen dünyada hep sabit kalan, değişime direnen bir öz arayışına işaret etmektedir. Bu durum değişimi durdurmak ve çeşitliliği görmezden gelmek istemekle eşanlamlıdır. Konut tarihi söylemlerinde egemen olan yaklaşım çerçevesinde vernakülerin tarihselliği inkar edilmekte, yaygın bir çeşitlilik gösteren konut mimarlıkları sürekli olarak türdeşlik gösterdikleri iddiasıyla açıklanmaya çalışılmaktadır. Çok sayıda örnekte, vernaküler kavramının, geleneksel domestik dünyanın ne olduğunun araştırılmasından çok, toplumun disipliner bir bütün olarak yeniden inşa edilmesine yönelik bir arayışa işaret ettiği görülmüştür. Vernaküler söylemleri aracılığıyla bir zamanlar mevcutken yitirilmiş, ancak özlenen bir muhayyel geçmiş anlatılarak, aslında kurulması talep edilen –farklı siyasal ideolojilere göre farklılaşan- bugünler tarif edilmektedir. Böyle bakıldığında, vernaküler mimarlık, herkesin önceden belirlenmiş kurallara tartışmasız uyduğu, kimlik bütünlüğü gösteren, aşınmaz bir disiplin rejimi inşa etme hayalinin kurucu araçlarından biri haline gelmektedir.