Arkeoloji Bölümü Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/68
Browse
Browsing Arkeoloji Bölümü Koleksiyonu by Journal "Anadolu Araştırmaları"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Article Khorsabad/dūr-šarrukin Kazısı ve Asar-ı Atika\rMizamnamelerine Etkisi(İstanbul Üniversitesi, 2021) Genç, BülentMusul’a Fransa konsolosu olarak atanan Paolo Emilio Botta ile 19. yüzyılın son\rçeyreğinde Mezopotamya Arkeolojisi’nde önemli değişimler yaşanmaya başlar.\rBotta’nın Musul çevresinde yaptığı araştırmalar sırasında Khorsabad köyünden\rgelen bir kişi, bir tepenin üzerine inşa edilmiş kabartmalarla bezeli taşlar ve\ryazıtlardan bahseder. Kuyunjik’teki üç ay süren yorucu çalışmalardan sonra Botta,\r20 Mart 1843’te bir grup işçisini Khorsabad’a göndererek kazıya başlatır. Ancak\rBotta’nın Musul’daki çalışmalarında bir süre sonra bazı problemler baş göstermeye\rbaşlar. Özellikle vilayetteki Mehmed Paşa’nın çeşitli engeller oluşturduğu\rgörülmektedir. Bu bağlamda Botta’nın kazı izin ve belgelerini, Musul Paşası’nın\rengellerini ve Botta’nın Khorsabad’ta yaşadığı hikâyenin ayrıntılarını, arka planını\rve konu ile ilgili yazışmalarını öğrenmek için Osmanlı Arşivi’nde araştırmalarda\rbulunduk. Botta’nın Khorsabad’da yaşadığı problemler, kazı iznine ve kazı evi\rinşasına dair şartlar, Botta’nın bahsettiği ve köy evlerinin yanında bir kale gibi\rçizilerek İstanbul’a gönderilen kazı evinin planı ve köylülerin Botta’nın çalışmalarına\rve kazı evine karşı sunduğu dilekçeler gibi belgelerle karşılaştık. Bu makalede\rsöz konusu belgeler üzerinden Botta’nın kazı dönemlerini, izin belgelerini ve\rkarşılaştığı problemleri yeniden okumaya çalışarak bu dönemin nasıl ele alındığını\rve nasıl değerlendirildiğini anlamaya çalıştık. Özellikle Khorsabad bağlamında\rBotta’ya verilen kazı iznini ve maddelerini gözden geçirerek sonraki Asar-ı Atika\rNizamnameleri’ne katkısını irdeledik.Article Van Kalesi Analıkız Yapısı: İşlev ve Kronolojisine Dair Bir Değerlendirme.(İstanbul Üniversitesi Yayınevi, 2019) Genç, Bülent; Konyar, ErkanÖzet: Van Kalesi'nin kuzeydoğu yamaçlarında, ova düzeyine yakın bir yükseltide Analıkız veya Hazine Kapısı olarak adlandırılan kaya anıtı yer almaktadır. Anıt ana kayaya işlenmiş bir platform ve gerisinde yine ana kayaya açılmış iki adet anıtsal nişten oluşur. Marr ve Orbeli'nin 1916 yılında gerçekleştirdikleri kazılardan bu yana Analıkız alanının işlevi, sitadelle ilişkisi, krallık açısından önemi, inşa evreleri ve mimari tasarımı hakkında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmamıştır. Literatürde bu alan genel olarak Açık Hava Kutsal Alanı olarak tanımlanmıştır. Lehmann-Haup'tun 1898'lerde alanın kuzeyinde yer alan drenaj kanallarını kurban kanalı olarak tanımlaması açık hava kutsal alanı tanımını yerleştirmiş ve sonraki çalışmalara referans olmuştur. Bu makalede alanla ilgili literatür ve hikayeleri ve kazı sonuçları tekrar değerlendirilerek yeniden tanımlanmaya çalışılmıştır. Minua ile başlamış olması muhtemel inşa faaliyetlerinin I. Argişti ve II. Sarduri ile devam ettiği yönündeki tespitler, bu alanın yapım evreleri de göz önüne alınarak değerlendirilmiştir. Analıkız yapısının aslında açık hava kutsal alanı olmayabileceği, krallık için sadece başkente özel ünik bir anıtsal birim olabileceği ele alınmıştır. Söz konusu birimin kralların kroniklerinin yazılı olduğu stellerinin toplu olarak bulunduğu bir alan olabileceği ve bütün çevresel özellikleriyle beraber kapalı bir alan olabileceği arkeolojik ve filolojik kanıtlar üzerinden tartışılmıştır. Abstract: On the northeast sides of the Van Fortress, an elevation nearby, stands a rock monument on the plain named Analıkız or also called Hazine Kapısı. The monument consists of a platform engraved into the rock and two monumental niches. Yet ever since the excavations conducted by Marr and Orbeli in 1916, there have been no detailed examinations or evaluations of the functions of the field, the relationship to the citadel, its importance for the kingdom, the levels of construction or architectural design. In literature, this field is generally recognized as Open Air Sanctuary or the way Lehmann-Haupt defined in 1898. In this study, we attempted to reevaluate and redefine the literature, stories and excavation outcomes. The deductions suggesting construction activities initiating with Minua then continuing with Argishti I and Sarduri II have been made considering the construction levels of the field. The possibilities of Analıkız structure not being an open-air sanctuary but rather a monumental site for the kingdom, a field in which the steles with king’s chronicles carved onto them are gathered or a closed field with all of its surroundings have been discussed with the aid of archeological and philological proofs.