Sanat Tarihi Bölümü
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/42
Browse
Browsing Sanat Tarihi Bölümü by Publication Category "Kitap Bölümü - Uluslararası"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Book Part Çeper Hanı: Çevresi ve Yapımı(2021) Erdal, ZekaiÇeper Hanı: Çevresi ve Yapımı isimli bu çalışma ile tarih öncesi çağlardan beri kullanılan Bingöl-Diyarbakır istikametindeki yolun önemli duraklarından birisi olan Çeper Köyü’ndeki eserler kaleme alınmıştır. Köyün hemen kuzeyindeki Birkleyn mağaralarındaki Asur Kabartmaları da yolun ne derece önemli olduğunu gösteren unsurlardan birisidir. Çeper Köyü, konumu itibariyle Harput-Diyarbakır istikametindeki ana ticari yola bağlanan ve Hani-Dibni istikametinden gelen tali yolun, Bingöl istikametine giden yola bağlandığı kavşak noktasındadır. Tüm bu nedenlerden ötürü köyde, Bingöl istikametindeki yolu kontrol edecek şekilde inşa edilmiş bir Osmanlı kalesi, Hani istikametinden gelen tali yol üzerinde de bir han inşa edilmiştir. Her iki yapının üzerinde inşa tarihlerini gösteren bir kitabe bulunmamaktadır. Her iki yapı ile alakalı yayınlarda gerek kale, gerekse hanın Osmanlı Sultanı IV. Murat devrinde inşa edildiğine dair bir genel kabul vardır. Hanın plan şeması itibariyle tarihleri belli olan hanlara benzemesi nedeniyle de XVII. yy’a tarihlendirilmektedir. “Çeper Hanı: Çevresi ve Yapımı” isimli bu araştırma sonucunda gerek kale gerekse hanın iddia edildiğinin tersine daha erken dönemlerde inşa edildiği arşiv belgeleri ile ortaya konulmuştur.Book Part EDDADI KİTABELERİ(NAHQIVAN VE DOGU ANADOLU ABIDELERi ULUSLARARASI SEMPOZYUMU, 2015) Erdal, ZekaiThe Shaddadids who ruled in big parts of caucasus from 948 to r 200 AD. They began ruling in the city of Dvin' and eventually ruled other major cities, such as Barda and Ganja. A cadet line of the Shaddadids were given the cities of Ani and Tbilisi as a reward for their service to the Seljuqs, to whom they became vassals. From 1045 to 1055' the Shaddadids were engaged in several wars against the Byzantine army. Great part of Azerbaiiat' wholeofArmenia and Nakhchivan and northeast of Turkey were ruled by a Shaddadid dynasty. The ruler of Shaddadids wasfoundinconstruction activitiesin the their territory. Rulers, werebuilt as mosques' masjids bridges, baths, castles, walls, bastions, palaces and the other importantbuildings. very littlework hassurvived tothepresent day from Sheddadids dynasty. Inscriptionin these works, which are mostlyinpersian andArmenianAlthoughwritten inArabic. I i 1. Giriq: Makale kapsamrnda $eddadilerin egemen oldu$u topraklarda inqa edilen binalarrn tizerinde yer alan kitabeler iqerisinde cjzellikle $eddadi Emirlerinin isimlerinin zikredildisi kitabeler ile Arapga ve Farsga kitabeler incelenmiqtir. Ani'den Bakii'ye kadar geniq bir alanda neredeyse Kafkaslarrn tamamrna hakim olan $eddadiler dcineminde rilkenin farkh yerlerincle onlarca kale, sur, q;ehir, cami, mescit' kilise'manasttr, han, hamam, burg, saray, kciprti gibi gerek islami gerekse gayr-i islami eserler inqa edilmiqtir.Gciz oniinde olmast nedeniyle siirekli istila ve ya$malara maruz kalan $eddadi iilkesindeki eserlerin go$u ortadan kalkmrgtrr. Giiniimtize ulaganlardan ise kitabesi olanlar oldukga azdrr. Tespit edilen Arapga ve Farsga kitabeler ilezikredildigi kitabeler, Arapga alrrhkh olmak iizere Farsga, dilde yazrlmrgtrr.23October 2011 An earthquakethat occurredin couldn't present my paper is Inscriptions of Shaddadids in Igdrr. By providinga newdocumentand informationthe Key Words: Shaddadids, Ani, Ganja, Dvin, Inscnption. Van,my homewas heavily damaged, and thereibre I in The Second International Symposium of Aras Basin paper will be presentedin this symposium.Book Part Kültürel Mirasa Erişim ve Kültürel İlk Yardım: Türkiye'de Sanal Müzeler(Eğitim Yayınevi, 2021) Batuhan, Tuğbaİnsanlığın kültürel mirası doğal afetlerden olabileceği gibi kimi durumda insan eliyle gerçekleşen zararlara maruz bırakılmaktadır.Gelişen dünya ile beraber kültürel miras ile ilgili farkındalık ve koruma ihtiyacı artarken, kültürel acil durumlar biraz daha geri planda kalarak belki de görmezden gelinmektedir. Bu çalışma, kültürel erişim ve yardımın boyutlarını, Türkiye’deki sanal müzelerin 2020-2021 yılları e-ziyaretçi verileri doğrultusunda tartışmaktadır. Sanal müzelerin açılması ile kültürel erişime olan talebi göstermektedir. Kültürel mirasın korunmasında sanal müzelerin rolünün görülmesine ve kültürel erişim hakkına yönelik yaklaşımları aktarmaktadır.Book Part Nusaybin Akademisi’nin Sanata Yaklaşımı ve Süryani Kilisesine Etkisi(Mardin Artuklu Üniversitesi Yayınları, 2022) Kaplan, NeclaGünümüzde Mardin İl’inin güneydoğusunda bulunan Nusaybin, Antik dönemde, önemli ticaret yollarının kavşak noktası konumundaydı. Nusaybin’in konumu, jeopolitik açıdan üstünlük kazanmasına ve imparatorlukların elde etmeye çalıştığı bir yer olarak cazibesinin artmasına yol açmıştır. Bu durum Nusaybin tarihinde önemli olayların yaşanmasına da sebep olmuştur. Daha önce Paganist3 ve Yahudi inanç sahiplerinin yaşadığı bu yere birinci yüzyılda Hıristiyanlığın gelmesiyle bu şehir Doğu Hıristiyanlığının önemli dini merkezlerinden biri olmuş ve buranın önemi daha da artmıştır. Özellikle üçüncü ve yedinci yüzyılları arasında Nusaybin, Persler ve Romalılar arasında sürekli el değiştirmiş ve yedinci yüzyıldan sonra da İslam devletlerinin topraklarına dâhil olmuştur. Jeopolitik konumu, Antikitenin kültür mirasına sahip oluşu ve Doğu Hıristiyanlığı için önemli dini merkezlerinden biri haline gelmesi buranın kültürel açıdan zengin bir ortama kavuşmasına imkân sağlamış görünmektedir. Nusaybin’de açılmış akademi düzeyinde iki büyük okulun varlığı da bu durumu desteklemektedir. Bu okullardan II. Nusaybin Okulu/Akademisi 489 yılında kurulmuş ve döneminin etkin kurumu olarak dokuzuncu yüzyıla kadar varlık göstermiştir.Book Part ORTA BİZANS DÖNEMİ RESİMLİ OKTATEUKH EL YAZMASINDA NUH TUFANI İMGESİ(Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, 2018) Kaplan, NeclaÇalışmanın konusunu “Orta Bizans Dönemi Resimli Oktateukh El Yazmasında Nuh Tufanı İmgesi” oluşturmaktadır. Bugün İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde G.İ.8 numarada kayıtlı bulunan Oktateukh el yazmasının; 12. yüzyılda Konstantinopolis’te (İstanbul) yapıldığı bilinmektedir. Eser; Yunanca küçük harflerle yazılmış Tevrat’ın ilk sekiz kitabını ve buradaki metni görselleştiren 301 resmi içermektedir. Bizans’tan günümüze kalan bol resimli ve Türkiye’de korunan tek el yazması olması nedeniyle önemli bir eserdir. Eserde yer alan Nuh Tufanı ile ilgili sahneleri betimleyen resimler ikonografik açıdan incelenmiştir. Orijinal metin Yunancadan Türkçeye çevrilmiş, ilgili konulu metin ile resmin ilişkisi değerlendirilmiştir. Çok Tanrılı inançlarda ölümsüzlüğün arayışı öyküsü olarak bilinen Nuh Tufanı, tek Tanrılı dinlerin kitaplarında (Tevrat, İncil ve Kur’an) yeni bir doğuş, bir yaratılış öyküsü olarak karşımıza çıkmaktadır. Hıristiyanlığı devlet dini olarak benimsemiş ve böylece pagan Roma’dan ayrı bir dönüşüm ve gelişim yaşamış Bizans sanatında da Nuh Tufanı imgesi yer bulmuş bir konudur. Nuh Tufanı hikâyesinde geçen; gemi, gemiye alınan insanlar ve hayvanlar, tufandan sonra Nuh'un üzüm yetiştirmesi, şarap yapması ve sarhoş olması sahneleri Hıristiyan sanatında sıkça yer bulmuştur. Özellikle fresk ya da mozaik tekniğiyle bezenmiş kilise duvarlarında; vitray, fildişi ve gümüş gibi çeşitli malzemeler üzerine de işlendiği bilinmektedir. Bu çalışmada, el yazmasında ilgili konuyu görselleştiren Nuh Tufanı imgesi ile ilgili resimlere yer verilecektir. Nuh Tufanı temasının bu bildiride ele alınmasının nedeni; yaklaşık 1123 yıl yaşamış Bizans’tan kalan 12. yüzyıl eseri Oktateukh el yazması örneği üzerinden, Nuh Tufanı imgesinin resim sanatına yansımasını irdelemektir. Özgün olan bu çalışmada, Oktateukh el yazmasında geçen Nuh Tufanı ile ilgili 12 resim: Nuh’a Bir Gemi Yapmasının Emredilmesi, Nuh’un Gemi İnşa Etmesi- Nuh, Ailesi Ve Hayvanlar Gemide, Sel ve Tünemiş Gemi, Nuh’un Gemiden Görünmesi, Nuh’un Kumruyu Göndermesi, Nuh Geminin Örtüsünü Açarken, Nuh Ve Oğullarının Gemiyi Sökmesi ve Tufandan Sonra Kurban, Tufandan sonra Antlaşma, Nuh ve Oğullarının Şarap Yapması, Ham’ın, Kardeşleri Sam Ve Yafet’e Babalarının Sarhoşluğunu bildirmesi ve Sam Ve Yafet’in Nuh’u örtmesi, Nuh’un, Sam Ve Yafet’i Kutsaması, Nuh’un Ölümü ve Nuh’un Nesli konulu tasvirler tanıtılmıştır. Teoloji, resim ve sanat tarihi disiplinlerinde yapılacak çalışmalar için başvurulacak karşılaştırma örnekleri niteliğindeki bu resimlerin tanıtılması önemli görülmektedir.Book Part Self Portraits of Frida: Mexican Cultural Context Between the Accident and Diego(2017) Batuhan, TuğbaEach self-portrait is a different explanation of Frida without repetition. The self-portraits show an identity of entirely herself with each point of her face. Kahlo made herself an art object in her artworks such as in front of the camera. Frida Kahlo, who painted her first self-portrait in 1926, and continued painting them until she died in 1954, produced more than one hundred images. Frida Kahlo’s self-images point out an interconnection between herself and political messages. Furthermore, two turning points changed Frida’s life and that is the car accident and Rivera. Mexican cultural context is placed between these two turning points.Book Part ŞEREFNAME ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR OKUMA(2019) Erdal, ZekaiŞerefname özellikle Kürt tarihi açısında en önemli kaynak eserlerin başında gelmektedir. Eserini 1597 yılında tamamlayan Şerefhan gerek elindeki diğer eserlerden gerekse duyum veya şahit olma yoluyla olayları eserine aktarmıştır. Ancak bahsettiği kişi ve olayları herhangi bir mukayeseye tut- madan olduğu gibi aktarma yolunu seçmiştir. Bu nedenle de birçok tarihi hata ve gerçek dışı olay eserde yer almıştır. Günümüzde Şerefname’yi baz alarak kaleme alınan bir çok yayın da, bu eserde zikredilen olay, kişi ve yerleri herhangi bir kritiğe tutmadan olduğu gibi aktarmayı seçmiştir. Şeref- name’de anlatılanlar gerek arşiv belgeleri gerekse kültür varlıklarıyla örtüşürken, tam tersine arşiv belgelerinin de reddettiği olay ve kişiler de olmuştur. Tarih, sanat tarihi, arkeoloji, epigrafi ve paleog- rafi gibi bilim dalları bir çok yönden ortak konularda buluşmaktadır. Bu nedenle de bir konu hakkın- da araştırma yapılacak ise mutlaka disiplinler arası bir çalışma yapılması gerekmektedir. Şerefname gibi bir yazma eserdeki veriler, epigrafinin konusu olan kitabe ve mezar taşları ile, Os- manlı arşiv belgeleriyle de paleografinin, arazideki taşınmaz kültür varlıklarıyla sanat tarihinin ko- nusuna girilerek rahat bir şekilde kritize edilmiştir. Diğer bilim dallarındaki veriler açık bir şekilde Şerefname’deki bilgileri desteklediği görülmüştür. Ancak Topkapı Sarayı Arşivleri ile Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki Osmanlı paleografyası, Şe- refname’de zikredilen olay ve kişileri reddetmekte olup Şerefhan’ın gerçekleri yansıtmadığını ortaya koymaktadır. Derzin ve Gırdıkan beylikleri, Şerefhan’ın ikamet ettiği Bitlis’in yaklaşık olarak 45 km. güneydoğusundadır. Özellikle Derzin Beyliği Şerefhan Beyliği’nin güneyden de komşusudur. Güney- den gelip Van üzerinden İran yönüne giden ana yolun geçtiği Bitlis Deresi’nin, iki ucundan birisinde Derzin, diğer ucunda ise Şerefhan Beyliği bulunmaktadır. Şerefhan’ın kendisine bu kadar yakın ve komşu olan bir beylik hakkında bu kadar bariz hataları ese- rinde yazması anlaşılır bir durum değildir. Zira olaylar eserin tamamlandığı 1597 yılından yaklaşık 50 yıl öncesinde vuku bulmuştur. Bilgilerin taze olduğu bir dönemde ve coğrafi olarak da yakın olan bir yer hakkındaki bilgilerin eserinde hatalı bir şekilde yazılması; Şerefhan’ın bu yerler hakkında pek de olumlu bir düşünceye sahip olmadığını da yansıtmaktadır. Zira Asitane’den gönderilen ferman ve hükümlerin birer sureti Bitlis’e komşu diğer Ekrad beylerine de gönderilmiştir. Bu nedenle de elinde geniş bir bilgi ve belge olan tarih düşkünü bir beyin bu şekilde menfi bilgiler vermesi akla başka sorular getirmektedir. Bu durum ise Şerefname’nin güvenilirliğini sorgulamaya sebep olmaktadır. Tarih kitaplarında geçen kişi ve olayların gerçek ya da hayal ürünü olup olmadığı arşiv belgeleri ile taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarıyla tespit etmek mümkündür. Zira tarihin konusunda giren olaylar, bulunan kültür varlıklarıyla ete-kemiğe bürünerek ayakları yere basan, gerçek şahsiyetlere dönüşmektedir. Sanat Tarihi, Arkeoloji gibi kültür varlıları üzerine çalışan bilim dallarının ortaya çıkardığı somut veriler bir anda tarihin seyrini değiştirmektedir. Bu nedenle de her üç bilim dalının birbiriyle sürekli dirsek temasında olması elzemdir. Zira her birisinde bulunan bilgi, ancak hepsinin bir araya gelip ortaya koydukları ortak bir ürün ile gerçeğe ulaşmaktadır.