Midyat Sanat ve Tasarım Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/3128
Browse
Browsing Midyat Sanat ve Tasarım Fakültesi by Publication Category "Kitap Bölümü - Uluslararası"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Book Part Sanat ve Tasarım(Gece Kitaplığı, 2021) Yeşilmen, NesrinTakı denince akla gelen ilk anlamlardan biri insan bedenini süslemek için kullanılan değerli süs eşyalarıdır. Bu anlamıyla tarihsel süreçte değerli süs taşlarından ve madenlerden yapılmış birçok takıya da tanıklık ederiz. Ayrıca takı; statü, güç, din, cinsiyet, medeniyet ve ırk sembollerini aktarabilen beden ile ilişkili objeler olarak da tanımlanabilir. Roma dönemi mühür yüzükleri bir kimlik belirleme aracı olarak kullanıldığından bu tanıma örnek olarak verilebilir. Dormer ve Turner takıyı “sadece maddi ve modanın değil, aynı zamanda siyasi, sosyal ve kültürel değişimin de iniş ve çıkışlarını yansıtan zeki bir monitör” şeklinde tasvir eder (Dormer and Turner 1985:178). Yani bu tanımı ile takı bir moda malzemesi ya da bir yatırım aracı olmasının yanı sıra kültürlerin tanımlayıcısı olarak da değerlendirilebilir. Ayrıca takı belli teknikler uygulanarak bir bölge ve yöreye ait geleneksel el sanatları içerisinde de değerlendirilebilir. Mardin telkâri tekniği ile yapılan takılar bu tanıma örnek olarak verilebilir. Elde şekillendirme yöntemi ile yapılan takılar birer somut miras olmasının yanı sıra nesilden nesile bir kültür aktarıcılığı görevi üstlenerek soyut bir miras niteliği kazanır. Bu bağlamda takıyı geleneksel ve kültürel yapı içerisinde değerlendirmek yanlış olmaz. Son olarak takı bir düşünce ve fikri aktaran kaidesi beden olan sanat nesneleri olarak da tanımlanabilir. Bu tanım günümüz sanatsal takı, çağdaş takı, takı sanatı kavramlarına denk gelen kısa tanımıdır. İlerleyen bölümlerde bu konu sanat -zanaat bağlamında daha detaylı irdenelecektir.Book Part Sürdürülebilirlik Örneği Olarak Atık Kehribarların Takı Sanatında Kullanımı(Palet Yayınları, 2022) Yeşilmen, NesrinBu araştırma, takı sanatında atık kehribar kullanımı hususunda mevcut durumu belirlemeye yönelik betimsel bir çalışmadır. Doğa ve sanat, insan yaşamında ayrı değere sahip iki önemli kavramdır. Yerleşik hayata geçilmesiyle, insanın daha önceden korunma maksatlı yaptığı üretimlere karşı bir bilinçlenme olmuş ve artık bilinçli bir sanat olgusu doğmuştur. Böylelikle insan kendini doğanın en üstün canlısı olarak ilan etmiştir. İlk zamanlar doğadaki başka canlıların hayat alanlarını kısıtlayan insan, daha sonraları da sanayileşme süreciyle doğadan kopup tüketim olgusu ile ucu yine doğaya dokunan birtakım tahribatlara yol açmıştır (Yücel, 2020, s. 32). Hatta bu tahribatı Harari (2015, s. 85) üç kısma ayırır; “İlk dalga avcı toplayıcıların, ikinci dalga çiftçilerin yayılmasıyla gerçekleşirken, sanayi faaliyetlerinin günümüzde sebep olduğu üçüncü dalga ise bu ikisini takip ediyor. Atalarımızın doğayla uyum içinde yaşadığını iddia eden doğaseverlere inanmayın. Sanayi Devrimi’nden çok önce, Homo Sapiens en çok bitki ve hayvan çeşidini ortadan kaldıran tür olma rekorunu elinde tutuyordu.” Adorno bu durumu; “İnsanın doğaya egemen olması, ilerleme değildir” şeklinde açıklamaktadırBook Part TARİHİ SİVEREK BÖLGESİNİN GELİŞİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ(İksad Kongre, 2023) Kejanlı, Devrim Türkan; Nasanlı, OsmanSiverek verimli toprakların çokça bulunduğu Mezopotamya bölgesinde yer alması ve uygun iklim koşulları nedeniyle tarihte birçok devlet tarafından elde edilmeye çalışılmıştır. Hakimiyetinde kaldığı devletlerin uyguladığı politikalar Siverek’in fiziksel gelişiminde belirleyici olmuş ve yerleşim farklı dönemlere tarihlenen bir çok esere sahip olmuştur. Siverek Kentinde bilinen ilk yerleşim alanlarına ışık tutan, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkarılan höyükler ve ören yerleridir. Korunma ihtiyacının gerekliliği ile Siverek Höyük üzerine bir kale inşa edilmiştir. Kalenin içinde gelişimini sürdüren yerleşim, burada hüküm süren devletlerin anıtsal yapılar ve evleri yerleşime kazandırmasıyla büyümesini sürdürmüş, zamanla kale eteklerine kadar genişlemeye devam etmiştir. Günümüz kent merkezinde Siverek höyüğün üzerinde bulunan kaleden sonra bilinen en eski yapı Ulu Cami’dir. Camikebir mahallesinde bulunan Siverek Ulu Cami cami etrafında Müslüman halk yerleşmiş ve Camikebir Mahallesi’nin organik dokusu oluşmaya başlamıştır. 1899 yılı ve öncesinde Siverek kalesine, ibadet alanlarına ve ticari dokuya yakınlık kentleşmenin yönünü belirlemiştir. Siverek Kalesinin batısında bu tarihlerde yoğun yerleşme bulunmamaktadır. Yerleşmenin gelişimi daha çok doğu yönünde ilerlemiştir. Cumhuriyetin ilanı sonrasında Siverek Kalesi çevresinde Hürriyet, Cumhuriyet ve İnönü Caddeleri başta olmak üzere yeni caddeler açılmıştır. Bu caddelerin açılmasıyla birlikte Siverek’te yapılmaya başlanan kamu binaları ve parklar gibi yeni yapılar ve kentsel mekanlar yerleşmeye kamusal alanlar kazandırmıştır. Çalışmanın amacı; ilk kuruluşundan itibaren Siverek’te hüküm sürmüş devletlerin yerleşmenin fiziksel gelişimindeki etkilerini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda Siverek’te bulunan höyükler, ören yerleri ile tarihi dokusunun yer seçimi ve gelişimine odaklanılmıştır.