Midyat Sanat ve Tasarım Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/3128
Browse
Browsing Midyat Sanat ve Tasarım Fakültesi by Title
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bazı Hayvan Figürlerinin Türk Sanatlarına Yansımaları(2023) Zorlu, İzzet; Zorlu, İzzet; Zorlu, İzzet; Eroglu, Ayse AslıhanHayvan figürlerinin bir yüzeye tasvir edilmesi, sanat adına yapılsın ya da yapılmasın milattan on binlerce yıl öncesine uzanan bir geçmişe sahiptir. Bu tasvirlerin izi sürüldüğünde bazen geniş coğrafyalarda aynı stilde betimlemeler yapılırken bazen de inanç sistemlerinin değişmesi ile üsluplarda minör farklılaşmalar görülmüştür. Tasvirlerdeki ortak ve ayrışan noktaların üstünde durulacağı bu çalışma ile figürlerin sembolizm ile anlamlandırılması da hedeflenmiştir. İslam öncesi Türk sanatı ile İslam dönemi Türk sanatı hayvan figürleri belirli bir sistem içinde gelişim göstermiş olup, büyük ölçüde aynı hayvanlara aynı anlamlar yüklenmiştir. İnanç sistemlerinin, coğrafyaların ve zamanın değişimi ile bu hayvan figürlerinin hem stillerinde hem de anlamlandırılmasında kayda değer farklılıklar gözlenmemektedir. İskit, Hun ve Uygur sanatını temsil eden üretimler; bu araştırmanın İslam öncesi Türk sanatını temsil etmekle birlikte Selçuklular, Artuklu Beyliği, Aydınoğulları Beyliği, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden üretimlere ait örnekler ise İslam dönemi Türk sanatını temsil etmektedir. Bir hayvanı mağara duvarına, madeni bir eşyaya, mimari bir yapı yüzeyine tasvir eden ya da bir dokumaya işleyen kişinin, hayvan seçimini neye göre yaptığı da merak uyandıran bir durum olarak araştırmamızda yer almaktadır. Semavi dinlerin henüz ortaya çıkmadığı dönemlerde insan ile doğa arasında oldukça kuvvetli bir ilişkinin olduğu, insanın aklının ve gücünün yetersiz kaldığı noktalarda bazı canlılara anlamlar yükleyip, cevabını bulamadığı olgulara bu şekilde çözüm ürettiği bilinen bir durumdur.Book Part Ekolojik Mimarlıkta Kuş Evlerinin Yeri(Platanus Publishing, 2023) Baran, Mine; Erbaş Özil, Meltem; Nasanlı, OsmanGünümüzde ekoloji ile yakından ilişkili olan iklim değişikliği ve küresel ısınma kavramları birçok disiplin uzmanı tarafından önemle üzerinde çalışılan güncel konular olmaktadır. Dünyanın gelişmiş birçok ülkesinde ekoloji, küresel ısınma, iklim değişikliği ile ilgili güncel çalışmalar bulunmaktadır. Ekolojiyle ilgili oluşan birçok problemin kaynağında insanların neden olduğu yapay çevrenin etkisi vardır. Bu sebeple, tasarlanan binalarda ekolojik tasarımlar yapılması gerekmektedir (Kocaman, 2018). Çevreye zarar verebilecek atık üretiminin en aza çekilmesi için gerekli olan planlamaya ekolojik planlama denir. Atık miktarını azaltmak, oluşacak atıkları yeniden kullanmak, şehrin tamamının bu anlayış içerisinde atık politikası geliştirmesini sağlamak ekolojik planlamanın gerekliliğidir(Ercoşkun, 2018). İnsanlar tarafından oluşturulan yapay çevrelerin sayısı ve alansal büyüklüğünün geçtikçe artmaktadır. Bu artış doğal kaynakların hızla tüketilmesine neden olmanın yanı sıra doğal çevreye zarar verip doğada bulunan dengeyi bozmaya daneden olmaktadır. Ekosistemde yaşanacak denge problemlerinin doğadaki tüm canlılara zarar vermesi hatta bu canlıları yok etmesi olasıdır. Günümüzde insanlar tarafından inşa edilen binaların sayısı gittikçe artmaktadır. İnşa edilen bu binalar geçmişten günümüze kadar oluşturulan yapay çevrelerin birçoğundan sayıca fazladır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde bina tasarlanırken doğal çevreye zarar verilmemesi için olabildiğince ekolojik tasarımlar yapılması gerekmektedir (Aslan , Yalçıner Ercoşkun, 2021).Article Geleneksel Takıda Aşırılık: Mursi Kadınları Örneği(Uludağ Koleji Özel Eğitim Kurumları, 2023) Zorlu, İzzet; Yeşilmen, Nesrin; Zorlu, İzzet; Yeşilmen, NesrinTakı, hem günümüzde hem de kendi tarihsel sürecinde her toplumun ve geleneğin olmazsa olmazları arasında yer alan olgulardan biridir. Bugün takıda her ne kadar kadın erkek ayrımı olmasa da takı denince kadın çağrışımı kendiliğinden oluşmaktadır hatta literatürde bir bütün olarak değerlendirilmektedir. Her toplum kendi takı anlayışını yaşam biçimine, inancına ve bulunduğu coğrafyaya göre şekillendirir. Süslenmenin yanı sıra takılar birçok anlam taşır ve bir ifade aracı olarak sözsüz mesaj iletme özelliğine sahiptir. Bu araştırmada takılar, statü belirteci olarak değerlendirmeye alınacaktır. Dünya üzerinde birçok topluluk kullandığı takılar ile bilinmekte ve ayrışmaktadır. Örneğin Etiyopya'nın uzak güneybatısında, Kenya sınırının yaklaşık 100 km kuzeyinde, Omo Nehri vadisinde yaşayan Mursi Kabilesine ait kadınlar kullandıkları takılar sayesinde dünyaca tanınmakta ve ayırt edilmektedirler. Mursi Kadınlarının kendilerine has takı geleneği her kadının kabul edemeyeceği ve kullanmayacağı türden sıra dışı (başka bir deyişle aşırı) takılardır. Bu bağlamda çalışmada geleneksel olarak yüzyıllardır devam eden bir gelenek, Mursi Kadınlarının aşırı olarak nitelendirilebilecek takı kültürü ve dünyada benzer örneklerin varlığı üzerine bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın konusu, geleneğinde aşırılık barındıran Mursi Kabilesi olmakla beraber onun dışındaki, diğer coğrafyalardan halklara da değinilecektir. Öte yandan günümüzde moda olarak adlandırılıp uygulanan aşırılık gösteren örneklere de yer verilmiştir. Çalışmanın sosyo-kültürel alanda da bazı tespitleri ve çıktıları olmuştur. Örneğin, maddi olmayan kültürel varlıkların bile metalaştığı günümüzde, Mursi Kabilesi’nin sahip olduğu ve yaşatabildiği kültürel zenginliklerinin 21. yüzyılında neye evrildiği de dikkat çekici bir hal almıştır. Araştırmaya konu olan kültürün Mursi’ler tarafından genetik kodlarında olduğundan dolayı mı ya da tamamen maddi beklentiler nedeniyle mi devam ettirildiği hususunda da bazı sonuçlar elde edilmiştir.Article GELENEKSEL TIĞ İŞİ DANTELLERİN (TENTENELERİN) ÇAĞDAŞ TAKILARDA YORUMLANMASI(Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, 2020) Yeşilmen, NesrinDünyada ve ülkemizde kullanımı 16. Yüzyıllara kadar uzanan danteller, üretim, malzeme ve kullanım amaçlarına göre farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmalar ülkeden ülkeye hatta bölgeden bölgeye göre çeşitlilik göstermekte, adlandırma ve anlamlandırmada farklılıklar yaratmaktadır. Özellikle ülkemizde son yüzyıldaki kullanımına bakıldığında dantellerin, yapılış şekline göre tığ, iğne, mekik ve makine vb. isimler ile anıldığı, kullanım alanlarına göre ise çarşaf kenarı, havlu kenarı, ara dantel ve yemeni oyası vb. şeklinde sınıflandırıldığı görülmektedir. Çalışmada ise tığ işi danteller genel bir bakış ile araştırılmış olup, çağdaş sanatta ve takı tasarımında motiflerin estetik değer olarak kullanımı örnekler ve denemeler yapılarak irdelenmiştir. Takı ise; insanlık tarihi ile eşdeğer bir geçmişe sahip olmanın yansıra gelişip değişerek bugünlere kadar ulaşmıştır. İlkel toplumlarda bir ritüelin ya da inanışın parçası olan ve deniz kabuğu, deri, kemik vb. gibi organik malzemeler ile başlayan bu serüvende takılar kavramsal anlamda sanatsal bir kimlik kazandıkları günümüze ulaşmışlardır. Takılar da tıpkı danteller gibi kültüre ve coğrafi bölgelere göre farklılık göstermektedir. Ancak her iki unsur da bir kültür aktarıcısı olarak görülebilir. Bu bağlamda kaybolmaya yüz tutmuş ve kültürel belleğimizin bir parçası olan dantellerin takılar aracılığı ile var olmaya devam etmesi ve her iki sanatın harmanlanarak yeni bir bakış açısı oluşturması, geçmişe köprü kurma açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada; dantelin genel tanımı ve tarihçesi anlatılmakta olup detaylı sınıflandırmalar yapılmadan geleneksel tığ işi dantellerin, çağdaş sanatta kullanımına ve araştırmacının takı yorumlamalarına yer verilmektedir.Article GÜNÜMÜZ TAKI SANATI VE TAKILARDA GELENEKSELİN YORUMU: KANAVİÇE(Levent İSKENDEROĞLU, 2021) Yeşilmen, NesrinSüslenme, dini, ritüel, sembol, mesaj iletme vb. kaygılarla vücudun herhangi bir yerine giyilen ya da giysiye takılan her obje takı olarak adlandırılabilir. Takı, insanlıkla eşdeğer bir geçmişe sahip olmakla beraber çok sık değişime uğramış bir kavramdır. Bu değişim takıların antik çağlarda büyü ve dini inanç gereği, orta çağda güç ve statü göstergesi, 19. ve 20. yüzyıllarda sembolik ve kültür göstergesi günümüzde ise sanatsal bir ifade aracı olarak kullanılmasından anlaşılmaktadır. Takının tarihsel gelişim süreci ve bu süreçte oluşan değişimler bugünün takı anlayışını oluşturan en önemli etmendir. 21. yüzyıl takı anlamında bir Rönesans (yeniden doğuş) olarak adlandırılabilir. Çoğunlukla zanaatın ve endüstrinin bir parçası olan ve süslenme objesinden ileri gidemeyen takı kavramı bu çağla sanat alanında yer edinmiş, önceleri değeri belirleyen malzeme ve teknik ya bir anlatım aracı ya da anlatımı güçlü kılan unsur olmuştur. Günümüz takılarının, geleneksel tekniklerin kalıplarından sıyrılarak yeni ve eklektik oluşumlara öncülük ettiği gözlemlenmiştir. Önceki yüzyıllarda değerli malzeme ile yapılan takı mücevher tanımına oturtulurken günümüzde tasarımı ve anlatımı iyi olan her takı mücevher olarak değerlendirilebilmektedir. Çağdaş kavramının günlük hayatımızda sık sık kullanılmasının ardından geleneksel kavramı önemini yitirmeye başlamıştır. Teknolojinin ilerlemesi, popüler kültür ve hızlı tüketim bu durumu tetiklemektedir. Ötelenen ve artık önemini yitiren birçok gelenek aslında bizi biz yapan önemli unsurlardır. Bu bağlamda geleneğin bugün bakış açısı ile yeniden ele alınması birçok sanat dalında olduğu gibi takı sanatı için de önemlidir. Çalışmada ise günümüz takı anlayışı araştırılmış olup kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel süsleme tekniklerden biri olan kanaviçenin günümüz takı sanatında yeniden yorumlanması kişisel çalışmalardan örnekler verilerek açıklanmıştır.Article Küreselleşme ve Güncel Sanat Sorunlarının Odağında Bir Sergi: Magiciens de la Terre(Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2020) İlge, Rebuar Rezzak; İlge, Rebuar RezzakBu çalışmada 1989 yılında Paris’te düzenlenen Magiciens de la Terre (Yeryüzünün Büyücüleri) başlıklı sergi ele alınmıştır. Dünyanın Batılı ve Batılı olmayan parçalarında üretilen güncel sanat örneklerinin bir arada gösterildiği ve çok-kültürlülük olasılığının sınanması bakımından küratöryel tarihin en önemli kırılma noktalarından biri olarak görülen bu sergiye çeşitli açılardan değinilmiştir. Küresel çapta birçok değişimin yaşandığı, yeni tip sanatçı ve küratörlerin ortaya çıktığı bir dönemde gerçekleştirilen Yeryüzünün Büyücüleri’nin öncelikle küreselleşme ile olan ilişkisi ve ilkeleri küresel sermaye güçleri tarafından belirlenen ekonomik ve kültürel küreselleşme süreçlerinin güncel sanat pratiklerini nasıl etkilediği irdelenmiştir. Batılı ve Batılı olmayan sanatçılara ait yapıtların, aralarında herhangi bir hiyerarşi kurulmadan yan yana gösterilmesini sağlaması ve ulusaşırı bir miras bırakması açısından gerçek anlamda dünya çapındaki ilk sergi olarak değerlendirilen Yeryüzünün Büyücüleri’nin güncel sanat üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Yerelde şekillenen ancak enternasyonal olmayı başaran bir sanat vizyonunun gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğine ilişkin soruya yanıt arayan bu sergi incelenirken, post-kolonyal süreçte gelişen yeni yaklaşımların yansımaları olarak nitelendirilebilecek yapıtlar yorumlanmış ve sergiye yönelik çeşitli eleştirilere değinilmiştir.Article Metal Kilinin Sanatsal Alanda Yeniden Var Oluşu: Bir Sosyal İnovasyon Olabilir Mi(2020) Yesilmen, Nesrin; Yeşilmen, Nesrin; Osmanbaşoğlu, Gülsen KayaBu çalışma, sosyal inovasyon ve sosyalgirişimcilik kavramlarını açıkladıktan sonrateknolojik yenilikler ile farklı sanatsalyaklaşımların bir araya getirilmesinden sosyalinovasyon örneği oluşturulabilir mi sorusunametal kili örneği üzerinden cevap aramaktadır.Bu yapılırken, sosyal inovasyonun yenilik iletoplumsal faydayı bir araya getiren yanıirdelenecek ve yenilikçi sanatsal yaklaşımlardanbir tanesi olarak metal kilinin sanatsal alandakullanılmasının nasıl bir toplumsal faydayadönüştürülebileceği incelenecektir. Sosyalinovasyon kavramının sanata yansımaları sonyıllarda dünya literatüründe yer bulmayabaşlamış fakat Türkiye’de yer alan literatürdeihmal edilen bir alan olarak karşımızaçıkmaktadır.Bir asır önce takı denince akla ilk gelenmalzemeler değerli madenler ve değerli süstaşları olurken 21. yüzyıla gelindiğinde bu bakışaçısının değiştiği görülmektedir. Malzeme veteknik geri plana atılmış takının söylem dili dahaönemli hale gelmiştir. Kültürel mirasın sanatsaldüzeyde korunmasının ve dönüştürülmesinin biraracısı olarak metal kilinin kullanım alanındakiyeniklerin, sosyal inovasyon kavramı eksenialtında incelenebileceği önerilmektedir. Ayrıcaçalışmada metal kili ve geleneğimizin bir parçasıolan nakışların bir arada kullanıldığı takılardanörnekler verilecektir.Book Part Sanat ve Tasarım(Gece Kitaplığı, 2021) Yeşilmen, NesrinTakı denince akla gelen ilk anlamlardan biri insan bedenini süslemek için kullanılan değerli süs eşyalarıdır. Bu anlamıyla tarihsel süreçte değerli süs taşlarından ve madenlerden yapılmış birçok takıya da tanıklık ederiz. Ayrıca takı; statü, güç, din, cinsiyet, medeniyet ve ırk sembollerini aktarabilen beden ile ilişkili objeler olarak da tanımlanabilir. Roma dönemi mühür yüzükleri bir kimlik belirleme aracı olarak kullanıldığından bu tanıma örnek olarak verilebilir. Dormer ve Turner takıyı “sadece maddi ve modanın değil, aynı zamanda siyasi, sosyal ve kültürel değişimin de iniş ve çıkışlarını yansıtan zeki bir monitör” şeklinde tasvir eder (Dormer and Turner 1985:178). Yani bu tanımı ile takı bir moda malzemesi ya da bir yatırım aracı olmasının yanı sıra kültürlerin tanımlayıcısı olarak da değerlendirilebilir. Ayrıca takı belli teknikler uygulanarak bir bölge ve yöreye ait geleneksel el sanatları içerisinde de değerlendirilebilir. Mardin telkâri tekniği ile yapılan takılar bu tanıma örnek olarak verilebilir. Elde şekillendirme yöntemi ile yapılan takılar birer somut miras olmasının yanı sıra nesilden nesile bir kültür aktarıcılığı görevi üstlenerek soyut bir miras niteliği kazanır. Bu bağlamda takıyı geleneksel ve kültürel yapı içerisinde değerlendirmek yanlış olmaz. Son olarak takı bir düşünce ve fikri aktaran kaidesi beden olan sanat nesneleri olarak da tanımlanabilir. Bu tanım günümüz sanatsal takı, çağdaş takı, takı sanatı kavramlarına denk gelen kısa tanımıdır. İlerleyen bölümlerde bu konu sanat -zanaat bağlamında daha detaylı irdenelecektir.Article Sanattan Sanat Üretimi ve Takı Sanatına Yansımaları(Düzce Üniversitesi, 2022) Zorlu, İzzet; Yeşilmen, Nesrin; Zorlu, İzzet; Yeşilmen, NesrinUyarlama teriminin daha çok edebiyat, tiyatro ve sinema sanat dalları ile doğrudan ilintili olduğu söylenebilir. Bu terim asıl ait olduğu sanat dallarında, birbirine adapte edilmiş ve bir ahenk ile dengeli bir şekilde birbirine uydurulmuş yazınları ve performansları karşılamaktadır. Başka disiplinlerde de karşılaşılan uyarlama olgusu plastik ve geleneksel sanatların neredeyse tamamında sanatsal üretimlerin konusu olabilmektedir. Böyle bir tablonun oluşmasında sanatsal üretimlere aracılık edecek birtakım harekete geçirici dürtülerin sanatçı tarafından araştırılması/kurcalanması kuşkusuz önemli bir rol oynamaktadır. Son yıllarda lisansüstü eğitim programlarında oldukça fazla görülen disiplinler arası ve multidisipliner yaklaşımların mevcudiyeti, aslında bir şekilde sanat dalları arasında uyarlamaları teşvik ettiği, ortak çalışma alanları oluşturduğu sonucunu doğurmaktadır. Bu alanla ilgili olarak üretim yapmadan önce kavramsal olarak bu terimin doğru yere oturtulması gerekmektedir çünkü ilham (esin), öykünme (taklit), kopya, yorumlama, aktarım ve analoji sanatsal üretimler yorumlanırken sıklıkla kullanılan terimlerdir. Hangi isimlendirmenin tercih edildiğinden bağımsız olarak, bu alandaki tüm eylemler sanattan sanat yapma yöntemi olarak kabul edilebilir. Bir romanın tiyatro veya sinemaya uyarlanması zaten bilinen ve göz önünde olan bir sanatsal üretimdir. Bunun yanı sıra plastik ve geleneksel sanatların birçoğunda olduğu gibi takı sanatı alanında da bazı uyarlamalar tespit edilmiştir. Bu uyarlamalarda neyin nasıl adapte edildiği analiz edilecektir. Araştırmanın sonunda ise sanatta uyarlama temasına uygun farklı sanat dallarından takı sanatına uyarlamalar yapılacaktır. Araştırmanın çerçevesini sırasıyla, uyarlamanın düşünce sistematiği yani kuramsal çerçeve, mevcut eserlere ait veri toplama ve gözlem, son olarak da geleneksel üretim teknikleri kullanılarak sanatsal çıktılar (takı formları) elde edilecektir. Metodolojik olarak bu çalışma betimsel modele dayalı nitel bir araştırma örneğidir.Book Part Sürdürülebilirlik Örneği Olarak Atık Kehribarların Takı Sanatında Kullanımı(Palet Yayınları, 2022) Yeşilmen, NesrinBu araştırma, takı sanatında atık kehribar kullanımı hususunda mevcut durumu belirlemeye yönelik betimsel bir çalışmadır. Doğa ve sanat, insan yaşamında ayrı değere sahip iki önemli kavramdır. Yerleşik hayata geçilmesiyle, insanın daha önceden korunma maksatlı yaptığı üretimlere karşı bir bilinçlenme olmuş ve artık bilinçli bir sanat olgusu doğmuştur. Böylelikle insan kendini doğanın en üstün canlısı olarak ilan etmiştir. İlk zamanlar doğadaki başka canlıların hayat alanlarını kısıtlayan insan, daha sonraları da sanayileşme süreciyle doğadan kopup tüketim olgusu ile ucu yine doğaya dokunan birtakım tahribatlara yol açmıştır (Yücel, 2020, s. 32). Hatta bu tahribatı Harari (2015, s. 85) üç kısma ayırır; “İlk dalga avcı toplayıcıların, ikinci dalga çiftçilerin yayılmasıyla gerçekleşirken, sanayi faaliyetlerinin günümüzde sebep olduğu üçüncü dalga ise bu ikisini takip ediyor. Atalarımızın doğayla uyum içinde yaşadığını iddia eden doğaseverlere inanmayın. Sanayi Devrimi’nden çok önce, Homo Sapiens en çok bitki ve hayvan çeşidini ortadan kaldıran tür olma rekorunu elinde tutuyordu.” Adorno bu durumu; “İnsanın doğaya egemen olması, ilerleme değildir” şeklinde açıklamaktadırBook Part TARİHİ SİVEREK BÖLGESİNİN GELİŞİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ(İksad Kongre, 2023) Kejanlı, Devrim Türkan; Nasanlı, OsmanSiverek verimli toprakların çokça bulunduğu Mezopotamya bölgesinde yer alması ve uygun iklim koşulları nedeniyle tarihte birçok devlet tarafından elde edilmeye çalışılmıştır. Hakimiyetinde kaldığı devletlerin uyguladığı politikalar Siverek’in fiziksel gelişiminde belirleyici olmuş ve yerleşim farklı dönemlere tarihlenen bir çok esere sahip olmuştur. Siverek Kentinde bilinen ilk yerleşim alanlarına ışık tutan, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkarılan höyükler ve ören yerleridir. Korunma ihtiyacının gerekliliği ile Siverek Höyük üzerine bir kale inşa edilmiştir. Kalenin içinde gelişimini sürdüren yerleşim, burada hüküm süren devletlerin anıtsal yapılar ve evleri yerleşime kazandırmasıyla büyümesini sürdürmüş, zamanla kale eteklerine kadar genişlemeye devam etmiştir. Günümüz kent merkezinde Siverek höyüğün üzerinde bulunan kaleden sonra bilinen en eski yapı Ulu Cami’dir. Camikebir mahallesinde bulunan Siverek Ulu Cami cami etrafında Müslüman halk yerleşmiş ve Camikebir Mahallesi’nin organik dokusu oluşmaya başlamıştır. 1899 yılı ve öncesinde Siverek kalesine, ibadet alanlarına ve ticari dokuya yakınlık kentleşmenin yönünü belirlemiştir. Siverek Kalesinin batısında bu tarihlerde yoğun yerleşme bulunmamaktadır. Yerleşmenin gelişimi daha çok doğu yönünde ilerlemiştir. Cumhuriyetin ilanı sonrasında Siverek Kalesi çevresinde Hürriyet, Cumhuriyet ve İnönü Caddeleri başta olmak üzere yeni caddeler açılmıştır. Bu caddelerin açılmasıyla birlikte Siverek’te yapılmaya başlanan kamu binaları ve parklar gibi yeni yapılar ve kentsel mekanlar yerleşmeye kamusal alanlar kazandırmıştır. Çalışmanın amacı; ilk kuruluşundan itibaren Siverek’te hüküm sürmüş devletlerin yerleşmenin fiziksel gelişimindeki etkilerini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda Siverek’te bulunan höyükler, ören yerleri ile tarihi dokusunun yer seçimi ve gelişimine odaklanılmıştır.Presentation TARİHİ SİVEREK BÖLGESİNİN GELİŞİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ(İksad Kongre, 2023) Kejanlı, Devrim Türkan; Nasanlı, OsmanSiverek verimli toprakların çokça bulunduğu Mezopotamya bölgesinde yer alması ve uygun iklim koşulları nedeniyle tarihte birçok devlet tarafından elde edilmeye çalışılmıştır. Hakimiyetinde kaldığı devletlerin uyguladığı politikalar Siverek’in fiziksel gelişiminde belirleyici olmuş ve yerleşim farklı dönemlere tarihlenen bir çok esere sahip olmuştur. Siverek Kentinde bilinen ilk yerleşim alanlarına ışık tutan, yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkarılan höyükler ve ören yerleridir. Korunma ihtiyacının gerekliliği ile Siverek Höyük üzerine bir kale inşa edilmiştir. Kalenin içinde gelişimini sürdüren yerleşim, burada hüküm süren devletlerin anıtsal yapılar ve evleri yerleşime kazandırmasıyla büyümesini sürdürmüş, zamanla kale eteklerine kadar genişlemeye devam etmiştir. Günümüz kent merkezinde Siverek höyüğün üzerinde bulunan kaleden sonra bilinen en eski yapı Ulu Cami’dir. Camikebir mahallesinde bulunan Siverek Ulu Cami cami etrafında Müslüman halk yerleşmiş ve Camikebir Mahallesi’nin organik dokusu oluşmaya başlamıştır. 1899 yılı ve öncesinde Siverek kalesine, ibadet alanlarına ve ticari dokuya yakınlık kentleşmenin yönünü belirlemiştir. Siverek Kalesinin batısında bu tarihlerde yoğun yerleşme bulunmamaktadır. Yerleşmenin gelişimi daha çok doğu yönünde ilerlemiştir. Cumhuriyetin ilanı sonrasında Siverek Kalesi çevresinde Hürriyet, Cumhuriyet ve İnönü Caddeleri başta olmak üzere yeni caddeler açılmıştır. Bu caddelerin açılmasıyla birlikte Siverek’te yapılmaya başlanan kamu binaları ve parklar gibi yeni yapılar ve kentsel mekanlar yerleşmeye kamusal alanlar kazandırmıştır. Çalışmanın amacı; ilk kuruluşundan itibaren Siverek’te hüküm sürmüş devletlerin yerleşmenin fiziksel gelişimindeki etkilerini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda Siverek’te bulunan höyükler, ören yerleri ile tarihi dokusunun yer seçimi ve gelişimine odaklanılmıştır.Article Yapay Zeka İle Deneysel Takı Tasarımı: Komutlarla Yaratıcılığın İzlendiği Yeni Bir Boyut(Sanat ve İnsan Dergisi, 2023) Yeşilmen, NesrinSanat ve teknoloji, geçmişte farklı alanlar gibi görünse de, günümüzde birbirini etkileyen ve besleyen iki kavram haline gelmiştir. Bu evrim, sanatı yeniden tanımlayarak çeşitli ifade biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Yapay zeka (YZ), basitçe, makinelerin bilgileri toplaması, bir araya getirmesi ve kullanması olarak özetlenebilir; ancak bu tanım bilinç içermemektedir. Bilinçli yapay zeka çalışmaları devam etmekle birlikte, henüz bu alanda tam bir çözüme ulaşılamamıştır. Bu çalışma, yapay zeka kavramını inceleyerek ve yapay zeka araçlarıyla deneysel üretim biçimlerini anlatarak, sanat ile yapay zeka arasındaki yeni buluşma alanına odaklanmaktadır. Yapay zekanın tarihi, gelişimi ve çalışma prensibi bu makalenin odak noktası değildir. Makale, yapay zeka ile sanatın, yaratıcılığın, takı tasarımlarının ve deneysel takı tasarım örneklerinin bir araya geldiği bir perspektife odaklanmaktadır.