Doktora Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/2434
Browse
Browsing Doktora Tezleri - Karma by Subject "Architecture"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Arap ulus kimliğinin inşasında tarihyazımı ve mimarlık: Mısır örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Divleli, Abdullah Asım; Tanyeli, Abdullah Uğur; Tanyeli, Abdullah UğurBu çalışmada, Arap uluslaşma hareketlerinin içerisinde önemli bir yer kaplayan Mısır'ın, on dokuz ve yirminci yüzyıla tekabül eden yerelleşme serüveninde, tarihyazımı ve mimarlığın rolleri tartışılmaktadır. Mısır'ın uluslaşma sürecini inşa eden ve sonrasında kaleme alınan tarihyazımlarının kahir ekseriyeti, milliyetçiliğinin tarihsel kökenlerine ve aktörlerine Avrupa merkezli ve oryantalist bir perspektiften yaklaşmakta ve bu, bir takım tarihyazımsal sorunsallar ortaya çıkarmaktadır. Söz konusu sorunsallar zaman, mekan, aktörler ve hadiseler gibi bir takım tartışma alanları tariflemektedir. Bu sorunsallar etrafında yapılacak tartışmalar, hakim tarihyazımı yaklaşımlarının inşa ettiği Mısır uluslaşmasını yeniden ele almaya imkan vermektedir. Metin bu imkanı, on dokuz ve yirminci yüzyıl içerisinde kaleme alınmış tarihyazımları ya da neredeyse bir tarihyazımı gibi işleyen mimarlık/mekan söylem ve pratikleri üzerinden kurgulamaktadır. Bu bağlamda Mısır'ın uluslaşma serüveni, on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllarda inşa edilen tarihyazımı ve mimarlık/mekan meseleleri dikkate alınarak, "Avrupalıların Mısır'ı", "Mısırlıların Mısır'ı" ve "Nasır'ın Mısır'ı" olmak üzere üç farklı zamansal aralığa ayrılmış ve tartışma bu dönemlere göre yapılmıştır.Doctoral Thesis Bir modernlik zemini: barok aşırılık(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2016) Serim, Mehtap; Tanju, Bülent; Tanju, BülentKlasik mimarlık ve sanat tarihyazımında barok, çoğunlukla ya estetik bir kategori ya da bir dönem adı olarak kullanılmaktadır. Estetik bir kategori olarak başlangıçta bitmiş ve alışıldık olanın dışında kalan herşey anlamında, görece nötr bir sıfatken, normatif perspektif içinden, eksik ve sapkın olanı imleyişi ile olumsuz bir anlam kazanmıştır. 19.yüzyıl ile dönemselleştirici tarih anlatısının belirleyiciğili altında, kabaca 1600-1750 tarihleri arasında, Avrupa'da beliren sanatsal üretimi adlandırmak için kullanılmaktadır. Bu hali ile Barok sanatın, başta mimarlık olmak üzere, resim, heykel ve müzik gibi alanlardan biçimlendiği varsayılmıştır. Ancak bir kez dönem olarak kullanılmaya başlandığında, sanatı aşarak, sözü edilen dönemin bütün pratikerinin gerisindeki motivasyon olarak da görülür. Bugün bir solukta dünyanın geçmişini tarihselleştirmeye yarayan sistemin; sınırlı, ancak çok sayıdaki bileşeninden biridir. Dolayısıyla birçok başka dönem ismi ile birlike kapalı bir tarih anlatısının kurucu nüvesine dönüşür. Bir dönem ismi olarak kullanıldığında, sadece Avrupa'yı değil dünyanın bütününü düzenlemek için işe koşulur. Çünkü parçası olduğu dönemselleştirici tarih anlatısı, zamansal ve mekansal olarak bütün dünyayı hizada tutma iddiasına ve kapsamına sahiptir. Bu kapsamlılık içinde estetik kategori olma niteliği, tarihsel dönem anlatısının mekansal çerçevesini belirlemekte etkinleşerek, mekanı zamanın içeriğine dönüştürür. Bütün kültürel coğrafyalar için zamanı, dönem anlatısı içinden birleştirerek aynılaştıran tarih görüşü, ilerlemeci söylemi güçlendirirken mekana özgülüklerin farkedilmesini de engellemiş olur. 20.yüzyılın ikinci yarısı ile ortaya konan eleştiriler bir kavram olarak baroğun sahip olduğu özellikler bağlamında farklı okunma potansiyellerine dikkat çekmiş oldu. Özellikle Rönesans dönemiyle başlayan, düşünsel olanlar da dahil olmak üzere, insanın bütün yapıp ettiklerini, kuramsal bir zeminde yeniden kurma ve temsil etme çabasının dışında, barok bütünüyle pratik içinden varolur. Dolayısıyla bir Barok dönem eyleyicisi, birşeyin nasıl yapılması gerektiği sorusunu, soyut kategoriler içinden değil, ancak yaptıkları içinden yanıtlamış olur. Kuramsal ya da geleneksel ölçütlerden azade bir yapma biçimi, nerede duracağını bilmeyen, aşırılık içinden bir araya gelmiş bir yığın görüntüsü taşır. Hem nasıl anlaşılması gerektiğine dair bir kılavuzu olmayışı, hem de parçası kılındığı doğrusal tarih anlatısını eleştiriye açacak iç işleyişi sayesinde, barok farklı okumalara elverişli bir metafora dönüşür. Bahsedilen özellikleri bağlamında barok bu çalışmada dört ana bölüm, bir sonuç bölümü olmak üzere, beş bölümde ele alınmaya çalışılmıştır. Bu bölümlerden ilki olan Füzyon; 17. ve 18.yüzyıllarda, anlamı bilgiye dönüştüren süreci sistemli bir azaltma ve indirgeme süreci olarak ele almaya çalışır. Anlamın oluşumunu şeylerin füzyonu olarak değerlendirirsek, bilgi şeylerin denetimsizce karışmasına karşı getirilen bir sistematiktir. Fizyon bölümü yaratıcı bir kavram olan baroğun, bilgiye dönüşme sürecinde, stile indirgenmesini kavramsallaştırmaya çalışmaktadır. Üçüncü bölüm, bir sistemin parçası kılınmazdan önce barok anlamın üretim ve dolaşım biçimleri hakkında çıkarım yapmaya çalışırken, dördüncü bölüm; baroğun bir metafor olarak bugün kullanım şekilleri ve alternatif tarih yazım yöntemleri için nasıl kullanılabilir olduğu hakkında bir fikir yürütme denemesidir. Son bölüm ise önceki bölümlerden edinilen vizyon ile baroğa atfedilen özelliklerin farklı modernlik durumlarını kapsayacak bir zemin olarak değerlendirilmesi konusunun tartışmaya açılması amacını taşımaktadır.Doctoral Thesis Diyarbakir'da güncel kentsel mekân üretim sürecinde rol oynayan aktörler(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2016) Tanyeli, Abdullah Uğur; Tanyeli, Abdullah UğurKentler ve günümüzde daha çok metropol olarak adlandırılanlar, birçok toplumsallığın içinde bulunduğu pratiklerden oluşmaktadır. Toplumsallığın çıktılarından biri olan mekânsal üretimler, çoğullukların bütünleşmesi ile biçimlenmektedir. Bu doğrultuda sermaye de kentte yerini bulmaya ve kazanmaya başlar. Sermaye ile birlikte küreselleşme süreci de kentlerin daha çok önem kazanmasına neden olmuş, birçok kent benzer sermaye etrafında biçimlenmeye başlamıştır. Küresel sermayenin kendine yer edindiği alanlardan biri de kuşkusuz mekân üretimidir. Günümüzde mekân üretim pratikleri arasında yapılaşma önemli bir yer tutmaktadır. Metropol kentlerde bu yapılaşma sürecini aktörlerin etkilediği ve ayrıca bu aktörlerin çıkar ya da çıkar gözetmeyen gruplardan oluştuğu ayrı/aynı dönemlerde kentte bir takım değişimlere neden oldukları görülmektedir. Bunun yanında bu yapılaşmaya öncülük ettiklerini söylemek yerinde olacaktır. Değişimlerin iyi ya da kötü olmasının sorgulanmasından çok bunların her defasında kendisini yeniler durumda olması daha önemlidir. Bu aktörlerin kimler ya da neler olduğunun yanında hangisinin nasıl bir rol oynadığı çalışmanın esas sorgulamalarından biridir. Herkesin kendini ne olarak gördüğü ve birbirleriyle ne kadar ilişki içinde olduklarını sorgulamak xii amaçlandı. Çalışmada, herkesin kavga ettiği bir ortamın iç dinamiklerini anlamak istenildi. Bu durum göz önünde bulundurulup Diyarbakır'da son on yılda yapılmış veya yapılmakta olan bazı mekânsal üretimler araştırmanın konusu olmuştur. Çalışmaya dâhil edilen her aktör; kendini nasıl sorumlu/sorumsuz görüyor. Bu aktörler kendi görevlerini ya da kendilerini nasıl tarif ediyorlar? Birbirlerine göre durumları nasıldır? gibi sorular etrafında çalışma biçimlenmiştir. Kentin mekân üretim sürecinde rol oynayan bu aktörlerden; Yerel Yönetimler, Merkezi Yönetim Kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Özel Şirketler - Yap-sat Firmaları çalışma için seçilmiştir. Kentsel mekân üretim pratikleri, Diyarbakır'daki bu aktörlerin üstlendiği yaklaşık 20 proje (tasarım + uygulama) üzerinden şekillenmiştir. Projenin kent içindeki yeri, aktörlerin üstlendiği görev ve sorumlulukları proje üzerinden kısmen de olsa değerlendirilmiş ve bu doğrultuda görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca yapılan bu görüşmeler görsellerle de desteklenip, bazı analizler çıkartılmıştır. Her bir proje için, projeyi daha iyi şekilde anlatabilecek sorular hazırlandı. Hazırlanan bu sorular, bazı projelerde şirket sahiplerine, bazılarında şantiye şefi gibi teknik elemanlara bazılarında mimarlara ve bazılarında ise projenin yapım sürecinde etkili olan aktörlere sorulup çalışmanın amacına ulaşıldı.Doctoral Thesis Mardin Kırsalındaki Süryani Dini Mimarisinin İncelenmesi ve Koruma Yaklaşımları(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Dinç, Erdal; Dinç, Erdal; Dalkılıç, NeslihanMardin, Türkiye'nin kadim şehirlerindendir. Tarihsel süreçte birçok medeniyete ev sahipliği yapan kent, zengin bir kültürel yapıya ve tarihi birikime sahiptir. Mardin kenti, geçmişin izlerini özellikle mimari yapılarında yaşatmaya devam etmektedir. Bu kadim şehirde Türkler, Kürtler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler ve Yezidiler yüzlerce yıl birlikte yaşamışlardır. Her topluluk, kentte, kendi dini mekânlarını inşa etmiştir. Bu tez kapsamında, Hristiyanlık inancına sahip toplulukların Mardin kırsalındaki dini yapıları olan kilise ve manastırlar incelenmiştir. Kırsalda yer alan ve ulaşımı güç olan birçok kilise ve manastırın; tespit edilmesi, belgelenmesi, mimari özelliklerinin incelenmesi, bozulma nedenleri ile koruma sorunlarının belirlenmesi ve yapılan tespitler doğrultusunda Mardin'deki kırsal dini mimarinin korunması için restorasyon metodolojisinin oluşturulması amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında arşiv araştırması, saha çalışması, yerinde inceleme-gözlem, görüşme ve belgeleme ile büro çalışmaları yapılmıştır. Tez, beş bölümden oluşmuştur. Tezin giriş kısmında konunun niteliği, amacı, kapsamı ve yöntem sunulmuştur. Birinci bölümde bu alanda yapılan önceki çalışmalar incelenmiştir. İkinci bölümde Mardin ve çevresindeki Hristiyanlığın gelişimi ele alınmıştır. Üçüncü bölümde Mardin kırsalındaki kilise ve manastırların tespit ve belgelemesi yapılarak mimari özellikleri anlatılmış, kilise ve manastırlar, plan özelliklerine göre sınıflandırılarak yapıların konumu, tarihçesi, mekânsal ve yapısal özellikleri anlatılmıştır. Daha sonra bu yapıların cephe özellikler ile plan ve cephe elemanları detaylı incelenmiş; çan kuleleri, bahçe/avlu kapıları, giriş kapıları ve pencereler ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Kilise ve manastır yapılarında kullanılan malzeme ve uygulanan yapım teknikleri; temeller, döşemeler, duvarlar ve örtü sistemleri ana başlıkları altında anlatılmıştır. Bu kapsamda 61 yapı incelenmiştir. Dördüncü bölümde Mardin kırsalındaki Süryani dini yapıların bozulma nedenleri ve koruma sorunları iç nedenler ve dış nedenler başlıkları altında anlatılmış, Beşinci bölümde ise belirlenen bozulmalara karşı koruma ve restorasyon uygulamaları öneri olarak sunulmuştur. Son olarak yapılan çalışmadan elde edilen sonuçlar, koruma önerileri ile birlikte sunulmuştur.Doctoral Thesis Mimarlıkta kuramsal suskunluğun inşası ve imkanları(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Işıker, Figen; Tanyeli, Abdullah Uğur; Tanyeli, Abdullah Uğur18. yüzyıl, klasik mimarlığın kiplerini icat etmiş böylece her döneme kolayca uyarlanabilir bir gramer üretmiştir. Klasiğin sürekliliğinin sekteye uğradığı diğer tüm mimarlık düşünme biçimleri ise "kuramsal suskunluğun" inşasının birer ifadesidir. "Asli" olanı terk eden yeni düşünme biçimleri, sonsuz olduğu tahayyül edilen yegâne kavrayışın çoktan dağıldığının habercisidir. Zoraki ilişkiler kurmak için çabalamayan, şüphe duyabilen, çizgi dışı söylemler üretmiş her bir bakış açısı zaman zaman kendi içinde tutarlı bir bütün oluşturma çabası içinde olsa da geleceği öngörülemeyen bir tarihin başlangıcına işaret eder. "Batı"da Aydınlanma ile başladığı varsayılan insanın düşünce serüveninin dönüşmeye başlaması ve aklın kullanımının özgürleşmesine paralel olarak vuku bulan tüm bu olaylar, mimarlıkta da birçok "sapma"yı kaçınılmaz olarak üretir. Bu sapmaların her biri sınırlarını koruma çabası içinde olan ve epistemolojik inşasını sağlam bir temel üzerine oturttuğu yanılsamasını üreten mimarlığın, pek çok şeyden vazgeçmek zorunda kaldığı, çatışmalı bir döneme girdiğinin ilk sinyallerini verir. Bu çalışma da 18. yüzyılda üretimi başlayan ve uzanımlarını modern dünyada da görmeye devam ettiğimiz rasyonalitenin bunalımları ile şekillenen kuramsal suskunluğun inşasının ilk kez deneyimlendiği bazı durumları görmek ve var olduklarını söylemek için yazılmıştır. Önemsiz gibi görülebilecek ve mimarlık yazımında pek çok konudan özerkleşerek çok cılız bir damarı oluşturan bu durumların ortaklaştıkları en önemli parametre, zaman-mekân paradoksu üretmeleri ve bu sebeple mimarlıkta tıkanmalara sebep olmalarıdır. Bu durum modernitenin temellerini sarsacak ciddi bir iddiayı da içinde barındırır. Mimarlık tarihi yazımında yer edinememiş "önemsiz" örneklerin böylesine ciddi bir iddianın kaynağı olabileceği vurgusu da bu arızaların kendi paradoksal içermelerinin doğasından kaynaklanır. Herkesin üzerinde uzlaştığı mimarlık tarihi ve kuramı içinde bilinen tüm meselelerin dışında duran, çok da bilinmeyen bu arızaların epistemolojisini anlamak üzere yazılmış olan bu tez; tekrarın üretiminden sıyrılıp düşünmeyi sağlayacak ve yeni epistemik güzergahlar açabilmeyi mümkün kılacak tartışmaların bir başlangıcıdır.Doctoral Thesis Şanlıurfa kenti Haleplibahçe Mahallesi'nde mekânsal dönüşümün izleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Toka, Serdar; Toka, SerdarBu tez çalışmasının amacı, Türkiye'de Şanlıurfa Kenti, Haleplibahçe Mahallesi örneği üzerinden mekân üretim süreçlerinin okunmasıdır. Henri Lefebvre'in mekân kuramına yaslanan bu çalışmada; kent imgeleri, tarihi ve toplumsallığı üzerinde fikir üretirken Walter Benjamin'in pasajlar yapıtındaki ifadesiyle: "hem bilmecelerin peşinden koşan hem de yeni bilmecelere yol açan " flanör yaklaşımı metodolojik olarak benimsenmiştir. Güncel çalışmalar bağlamında Şanlıurfa kent mekânına bakıldığında, mekânın ne olduğunu, mekânın nasıl üretildiğini, mekânın nasıl algılandığını, bu algının ne gibi stratejilerle yürürlüğe konduğunu ve yaşama nasıl katıldığını ortaya koyan çok katmanlı yöntemlere ihtiyaç olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü halihazırda mekâna yönelik bakışlar sınırlı görme imkanları sunmakta ve kent mekanına ilişkin imajlar zaman aracılığıyla hızla bozuma uğramaktadır. Bu nedenle kent mekanını yorumlarken, bütüncül bir anlatı kurmak yerine parçalı bir düşünce sistemi ile analizler yapmanın daha yerinde olacağı varsayılmıştır. Bu parçalılık her ne kadar sınır, mevki ve hiyerarşiler üretiyor gibi görünse de her bir noktanın diğeriyle bir ağ sistemiyle bağlı olduğu unutulmamalıdır. Birbiriyle ilişkili bir parçalılığın, değişkenliğin, farklılıkların, katmanlılığın ve ritimlerin esas alındığı bir mekân anlatısında Lefebvre'in mekân üretimi kuramındaki üçlü düşünce sistemi (algılanan mekân, tasarlanan mekân, yaşanan mekân) ve dönemselleştirmeleri hareketli ve kapsayıcı yapısıyla mekân analizinde güncelliğini koruyan olanaklar barındırmaktadır. Lefebvre, farklı görünen birçok disiplini ve gündelik yaşamı, mekânın potasında eritmesi ve zamanı bu yöntemin bir kontrol ve ritimleri yakalama mekanizması olarak ele almasıyla mekân düşüncesinde çığır açmış ve yaşamı boyunca yaptığı felsefi, sosyolojik ve teorik çalışmaları "ritimanaliz" olarak adlandırdığı metodolojisiyle ortaya koymuştur. Çalışmada, kent mekânında tarihsel süreçte gerçekleşen mekânsal üretimlerin fiziksel görünümlerini tartışmaktan çok bu süreçlerin arkasındaki düşünce kalıplarının analizinin yapılması öncelenmiştir. Şanlıurfa'daki mimari yapılar, kent planları, haritalar, gravürler, resimler hangi dönemde ve kim tarafından üretilmiş olursa olsun bir temsil olarak ele alınmıştır. Kolaj tekniğiyle bu temsillerin arka planına ilişkin sorgulamalar yapılmıştır. Lefebvre de mekâna farklı güçlerin mücadele alanı olarak baktığını ve bu güçlerin meşru görünümlerini kazanırken türlü yıkım, tasarım ve üretim süreçlerinden geçtiğini ifade etmektedir. Bu nedenle çalışmanın konu aldığı tarihsel periyod, modernleşme süreçlerinin kent mekânında görünürlük kazandığı ana özgülenmeden; bu söylemlerin kentte çeşitli anlatı ve imajlarla dolaşıma çıkmaya başladığı dönemlere kadar uzanmaktadır. Söz konusu dönemlerden başlayan soruşturma günümüze yani kent mekanındaki üretimler bağlamında postmodern olarak adlandırılabilecek döneme dek gelmektedir.Doctoral Thesis Savaş sonrası Beyrut'ta mekânsal bellek, imge, travma(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Tan, Pelin; Tan, PelinMekân, bellek ve mimarlık arasındaki ilişkinin varlığı üzerine şekillenen ve geliştirilen Tez, deniz ve dağ kalesi olarak tanımlanan Lübnan'ın 1975-1990 iç savaşının tezahürü olan başkent Beyrut'un savaş sonrası döneminde; bellek ve mekân ilişkisinin yitik imgesi üzerine çalışan farklı sanatsal üretimler ve kentsel mekân analizi üzerine kurulmuştur. Tez, Beyrut üzerine hem kentsel tarih, savaş dönemi kent tarihi, savaş sonrası kentsel dönüşüm hem de mekân-bellek-mimarlık çerçevesinde savaş sonrası dönemin sosyal travmasını ele alan çeşitlisanatsal üretimleri içermektedir. Tez gerek Ortadoğu gerekse dünyanın farklı yerlerinde iç savaşlar sonucunda ortaya çıkan "savaşla bölünmüş kent" argümanını, Beyrut kent merkezi bağlamında 'neoliberal güç paylaşımı' ve 'Solidere sermayesi' olarak tanımladığım Downtown Beyrut'un amnezik yeniden yapılanmasının siyasal arka planı olan kentsel dönüşüm projesi Solidere'in çözümlenmesine yoğunlaşmıştır. Bu Tez parçalı, geçirgen, olası temsil ve deneyimlere açık olan mekânı iktidar, ekonomi ve ideolojik paradigmalarla pazarlanarak yeniden icat edilen Beyrut'un, yeni bellek mekânlarını, travmatik mekânlarını, mekân-bellek-travma ilişkisi etrafında düşünürlerce ileri sürülen bir dizi kuram-kavram bağlaşında analiz etmeyi amaçlamaktadır. Beyrut'un deneyimlenmiş savaş tarihini mimari yapılar, anılar, anlatılar ve imgesel temsillerle mekân, bellek, travma, harabe temaları etrafında gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya koyan çağdaş sanatçıların edebi-kültürel-sanatsal üretimlerinin analizi ve değerlendirmesi şeklinde özetlenebilir.Doctoral Thesis Tahrir, tasnif ve tavsif: Evliya Çelebi seyahatnamesinde şehir vemimari(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Taşar, Emin Selçuk; Düzenli, Halil İbrahim; Düzenli, Halil İbrahimÇalışma, Evliya Çelebi Seyahatnamesini merkeze alarak hem eserin kendisini hem de şehir ve mimariye dair söylemleri tahrir, tasnif ve tavsif kavramları çerçevesinde analiz etmektedir. Yazma ediminin başat bir rol oynadığı Evliya Çelebi'nin seyahatinde, anlatının kurgusunun zamansal değil mekânsal olduğu görülmektedir. Eserde bu yönüyle, edebiyattan ilahiyata, tarihten coğrafyaya kadar uzanan bütün disiplinlerde "şehir ve mimari"nin müşterek bir konuma sahip olduğu düşünülmektedir. Söz konusu iki kavramı odağa alarak bunların analizinin yapılması, eseri anlamlandırabilmenin zaruri gerekçesi sayılabilir. Çelebi'nin hayatı boyunca büründüğü roller ve "sebeb-i telif" olarak adlandırılabilecek rüya anlatısı, eserin yazım yöntemine ve içeriğine dair fragman halinde veriler sunar. Çalışma, bu veriler ışında "şehir ve mimari" odaklı bir analiz yaparak bu zaruriyeti giderme çabasındadır. Şehir Çelebi'nin seyredebileceği bir sahne konumundadır. Bazen içerisinde var olduğu bu sahne onun anlatımında geniş bir yer tutar. Onun "şehir" derken ne kastettiği, şehri hangi düzlem ve katmanlardan gördüğü sorularına cevap aranarak, şehri nasıl tasnif ettiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca şehir terkipleri dikkate alınarak, Çelebi'nin düşünce dünyasında şehre dair bakış açısı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Eserde farklı başlıklar kullanarak mimarlık tasnifini açık bir şekilde kaleme alan Çelebi'nin mimariyi nasıl vasıflandırdığı anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Yapılar hakkında kurduğu terkipler onun bakış açısını en sarih ifade eden veriler olduğu kabulüyle, bu terkipler anlam kategorilerine ayrılmış ve Çelebi'nin bakış açısı parça ve bütün ilişkisi içerisinde irdelenmiştir.