Selçukoğlu, Ahmet
Loading...
Name Variants
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
Main Affiliation
Department of History / Tarih Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID

Scholarly Output
5
Articles
3
Citation Count
0
Supervised Theses
2
5 results
Scholarly Output Search Results
Now showing 1 - 5 of 5
Master Thesis Orta çağ seyahatnameleri ve coğrafi eserlerine göre giyim kuşam geleneği (IX.-XV. yüzyıl)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Selçukoğlu, Ahmet; Selçukoğlu, Ahmetİnsanların en temel ihtiyaçlarından biri giyinmektir. Bu nedenle insanların giyim kuşamı geçmişten günümüze evrilerek devam eden bir durumdur. Tarihi süreçlere bakıldığında ilk zamanlarda insanların çeşitli etkenlerden korunmak amacıyla vücudunu örttüğü/giyindiği fakat sonraki dönemlerde bambaşka anlam ve amaçlarla örtünmeye/giyinmeye başladığı görülür. İnsanların giyinmeye ne zaman başladığı, nasıl giyindiği, bunun için nelerden yararlandığı gibi pek çok konu büyük bir merak uyandırmaktadır. Literatür incelemesi yapıldığında bu konuyla ilgili birçok çalışmanın var olduğu görülür. Ancak seyyahların gözüyle giyim kuşama dair aktarılanlar işin bir başka bir boyutunu sunmaktadır. Orta Çağ dönemindeki seyahatnameler ve bunlardan beslenen coğrafi eserlerde dönemin giyim kuşamına dair bilgiler günümüze ışık tutmaktadır. Zira seyyah ve coğrafyacılar bizzat şahit oldukları veya kimi zaman onlar da kendilerinden önceki müelliflerden aldıkları bilgilerle kendilerinden sonraki insanların meraklarına cevap vermektedir. Seyyahların yerinde görme ve inceleme bağlamında yaptıkları gözlemler doğrultusunda Orta Çağ dünyasında insanların neler giyinip kuşandığı, bunlar için nelerden ve nasıl yararlandığı, bunların ticaretinin nasıl yapıldığı, diplomaside kullanımının nasıl olduğu gibi daha pek çok konu hakkında önemli bilgiler elde edilmektedir. Böylece insanların cinsiyetini, statülerini, içinde bulunduğu toplumun algısını, inançlarını, gelenek ve göreneklerini, iktisadi durumunu, kültürünü, psikolojisini hatta gücünü giyim kuşamla nasıl ifade edilebildiği gibi giyinmenin başka boyutlarını ortaya koymaktadır. Bu durum sosyal tarihçilik için birer veri kaynağı olarak araştırmacılar için büyük bir önem taşımaktadır.Article Türklerin İslamlaşmasında Ticaretin Ve Müslüman Tüccarların Rolü(2024) Selçukoğlu, Ahmet; Hacımustafaoğlu, AyşeTürk halkları, yaşam tarzları gereği sıkça yer değiştirdikleri için çok sayıda din ve inanç sistemleriyle etkile-şim halinde bulunmuşlar; bu sayede kendisine özgü bir iman, toplumsal yapı ve yaşam tarzı geliştirmişlerdir. Bu çerçevede Türkler İslamiyet’ten önce Budizm, Maniheizm ve Totemcilik gibi inanç sistemlerine bağlanmış olsa-lar da Türk inanç sisteminde belirgin olan tek Tanrı anlayışı onların semavi bir dine intibakını kolaylaştırmıştır. Her ne kadar Yahudilik ve Hristiyanlık gibi semavi dinler Türkler arasında sınırlı ölçüde taban bulmuş ise de İslamiyet'in oluşturduğu etkiyle kıyaslanamaz. Özellikle 9. ve 10. asırlarda Türkler arasında hızlı şekilde yayıl-maya başlayan İslamiyet, askeri ve siyasi faaliyetler dışında iktisadi ve kültürel etkileşimlerle de geniş bir kitle-sel tabana kavuşmuştur. Kaynaklardan açıkça anlaşılmaktadır ki, erken dönemlerden itibaren siyasi gelişme-lerden bağımsız olarak Uzakdoğu’ya kadar yayılan Müslüman tacirler sadece ticari ürünleri değil, inançlarını ve kültürlerini de taşımışlardır. Böylece Türk ülkelerine serbestçe girip çıkan Müslüman tüccarlar, bir yandan ürün değişimi ve dolaşımını temin ederken diğer yandan Türklerle İslam dünyası arasındaki dini ve kültürel mübadelenin gönüllü aracıları olmuşlardır. Bu makalede, Türk coğrafyasından seyreden ticaret güzergâhı üze-rinde faal olan Müslüman ticaret erbabının, Türk kavimleri arasındaki tebliğ ve irşad faaliyetleri ile bu faaliyet-lerin Türklerin kitlesel olarak İslamiyet’i kabul etmelerindeki etkisi tartışılacaktırMaster Thesis Orta Çağ İslâm devletlerinde şehir kuşatma ve savunma stratejileri (11.-13. yüzyıllar)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Selçukoğlu, Ahmet; Selçukoğlu, AhmetSavaşlar, şehir kuşatmaları veya savunmaları, geçmişte yaşamış olan insan topluluklarının hayatlarını olumsuz yönde etkileyen olayların başında yer almıştır. Fakat belirli bir amaç doğrultusunda ilerlemek isteyen devletler için bu durum değişkenlik göstermiştir. Bu bağlamda Orta Çağ tarihine bakıldığında aslında bu çağın bir savaşlar çağı olarak nitelendirilebileceği fark edilecektir. Zira Orta Çağ'da hüküm sürmüş olan devletler bir sahaya egemen olmak ve bu egemenliği sağlamlaştırıp, genişletmek gayesiyle sürekli bir mücadele halinde olmuşlardır. Nitekim konumuzun odak noktasında da bu egemenlik mücadelelerinin sebebiyet verdiği şehir kuşatma ile savunma stratejileri yer almaktadır. Bu çalışmada Orta Çağ tarihinde 11. ve 13. yüzyıllar arasında İslâm devletleri tarafından gerçekleştirilen şiddetli şehir kuşatmaları ile savunmalarının olumlu neticelenmesi için öncesinde ve esnasında uygulanan stratejik hamleler aktarılmaya çalışılacaktır. Bu amaç doğrultusunda kuşatma veya savunmaya maruz kalmış olan bazı tarihsel örnekler (şehirler) üzerinden konu detaylarıyla işlenecektir. Ancak bu konuya girmeden evvel Orta Çağ İslâm şehirlerinin genel özellikleriyle birlikte bu şehirlerin içinde bulunan fiziki yapılar hakkında bilgi verilecektir. Bunun yanı sıra yapılmış olan şiddetli şehir kuşatmaları ile savunmaları esnasında stratejik bir hamle olarak kullanılan ve yapılan kuşatma ile savunmanın akıbetini belirleyen askerî teçhizat malzemelerine dair açıklama yapılacaktır.Article MİSTİK VE İDEOLOJİK SÖYLEM BAĞLAMINDA BABA İSHÂK VE MAHMUD TARABÎ İSYANLARININ MÜŞTEREK ZEMİNİ(Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2022) Selçukoğlu, Ahmet7./13. asır başlarından itibaren Moğol istilasının oluşturduğu panik ve anarşi ortamı, İslam dünyasında onlara karşı koyacak bir “kurtarıcı” bekleme düşüncesini kuvvetlendirmiş, bu çerçevede peygamber ve mehdi figürlü bazı ayaklanma hadiseleri vuku bulmuştur. Bu tür isyanlara iştirak eden ve dönem itibariyla İslamiyet’in kitabî esaslarını kavrama konusunda isteksiz görünen göçebe Türkler, farklı coğrafyalarda eş zamanlı olarak meydana gelen Baba İshâk ve Mahmud Tarabî isyanlarına da kitlesel bir teveccüh göstermişlerdir. Türklerin katılımıyla bastırılması güç bir boyuta evrilen bu isyanlar, resmî ideoloji ile göçebe kitleler arasında zihinsel ve duygusal uçurumların oluşmasına, derviş dindarlığı ile medrese skolastiği arasındaki rekabet ve çekişmenin daha da derinleşmesine sebep olmuştur. Her iki isyandaki ortak söylemler, aslında önceki dönemlerde Türklerin iştirak ettiği dini karakterli isyanlarla benzeşir. Bâbek elHürremî ve Mukanna el-Horasanî isyanları buna verilecek en önemli iki örnektir. Bu toplumsal hadiselerin hemen hepsinde isyanın liderleri şahsında ulûhiyet ve peygamberlik figürleri ile tezyin edilen bir Müslüman Şaman karakteri kendini göstermiş ve her biri, bir önceki neslin belleğinin sonraki nesle aktarılmasının bir tezahürü şeklinde ortaya çıkmıştır. Gerek Tarabî gerekse Babaî isyanında aynı argümanların kullanılmış olması dikkat çekicidir. İsyanların birbirine yakın kronolojisi, ortak söylemleri ve birbiriyle önemli ölçüde benzeşen lider portresi, her iki hareketin aynı sözlü bellekten beslendiğine işaret etmektedir. Her ne kadar ayaklanmaların ayırt edici özellikleri hakkında çok az şey bilinse de resmî ideolojinin savunucuları olan dönemin müellifleri eliyle tutulan kayıtlarda gerek Mahmud Tarabî gerekse Baba İshak birer sahtekâr, onlara uyanlar da cahil güruhlar olarak tasvir edilir. Bu makalede, Orta Çağ’da aynı tarihte farklı coğrafyalarda meydana gelmiş bulunan dini nitelikli iki isyanın karşılaştırmalı analizi yapılarak her ikisinin beslendiği müşterek bellek ve söylemler ortaya konmaya çalışılacaktır.Article XIX. Asır Batılı Seyyah Ve Diplomatiklerin Gözüyle Diyarbakır’da Ticaret, İmalat Ve İhracat(2024) Selçukoğlu, AhmetXIX. Asırda Diyarbakır, diğer bütün Mezopotamya kentleri gibi çok sayıda yabancı seyyah ve devlet adamını ağırlamıştır. Osmanlı’nın doğu sınır hattında kritik bir eyalet merkezi olması, kendine özgü bir mimari ve yerleşim düzenine sahip bulunması, çok çeşitli dini ve etnik nüfusu barındırması, doğuya açılan yolların ana duraklarından birini teşkil etmesi gibi etkenler bu asırda birçok Batılı kâşif ve gezginin dikkatini Diyarbakır’a yönlendirmesine sebep olmuştur. Şehri külli bir tahlile tabi tutan seyyahlar diğer birçok detayla birlikte kentin bu asırdaki ticari, sınai ve zirai potansiyeli, ekonomik işgücü, üretim ve ihracat dinamiği gibi hususlarda da bilgiler sunmuşlardır. Bu makale, 19. yüzyılda şehri ziyaret eden Batılı seyyahların ve yolu Diyarbakır'dan geçen yabancı diplomatların seyahat notlarında yer alan imalat, ticaret ve ihracata dair bilgileri bir araya getirerek Diyarbakır'ın söz konusu yüzyıldaki ekonomik faaliyetleri hakkında genel bir çerçeve oluşturmayı amaçlamaktadır