MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Cengiz, Yunus

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Prof. Dr.
Email Address
yunuscengiz@artuklu.edu.tr
Main Affiliation
Department of Philosophy / Felsefe Bölümü
Status
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

46

Articles

15

Citation Count

0

Supervised Theses

16

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 35
  • Master Thesis
    İbn Sina felsefesinde mizaç, nefs ve psikofizyoloji
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Derviş, Mehmet; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    İbn Sînâ'ya göre, mizaç dediğimiz özellikli bileşimlerin oluşması sonucu tabiat âlemindeki bütün varlıklar kimlik ve nitelik kazanmaktadır. Ardıl imtizaçlarla oluşan mizaçların denge derecesine bağlı olarak biyolojik canlılık olan bitkisel nefs, hayvansal nefs ve en dengeli mizacın gerçekleşmesiyle de akıl yetisi olan insani nefs elde edilmektedir.Bu çalışma İbn Sînâ'ya göre biyolojik ve psikolojik yapısını oluşturan mizacın, insanın Tab'ını, karakterini, düşünce ve iradesini belirlemedeki etkinliğini ortaya çıkarmaktadır. Böylece insanın ahlak, düşünce ve özgürlük sorunsalına mizaç penceresinden bakılmasını amaçlamaktadır. İbn Sînâ'nın tabiat âlemindeki bütün oluşların ilkesi olarak gördüğü mizacı aldığımızbu çalışmanın birinci bölümünde mizaç kavramı, tarihçesi ve İbn Sînâ'ya kaynaklık eden felsefi süreç ele alınmıştır. İkinci bölümde ise İbn Sînâdüşüncesinde mizaç kuramının felsefitemelleri, mizacın oluş mekanizması, bileşenleri ve mizaçta itidal kavramı işlenmiştir. Canlılık başta olmak üzere nefsin bütün mertebelerine ulaşmada mizaçla olan ilişkisin çalışmanın üçüncü bölümünde yer verilmiştir. İbn Sînâ'nın bireydeki, bedensel, ruhsal ve toplumsal boyutları olan birçok problemi mizaçların etkileşimleri ile açıkladığı ve sağlık sorunu yaklaşımıyla ele aldığı keder, sevinç, intikam gibi ruhsal hadiselerin ile melankoli, ahmaklık, gibi ruhsal rahatsızlıklar İbn Sînâ'da psikofizyoloji başlığı altındaki dördüncü bölümde ele alınmıştır.
  • Article
    Mu‘tezile’nin İnsan Düşüncesinde Rakip İki Tasavvur: Ebü’l-Hüzeyl ve Nazzâm Gelenekleri
    (Nur Muhammed ŞAHİN, 2018) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    The aim of this article is to illustrate the two human conceptions introduced in the Basran School of Muʿtazila with their reflections on the fields like theoretical physics, epistemology, and ethics. In the Muʿtazilite school that started off with al-Naẓẓām, continued with al-Jāḥiẓ and was grounded on the refutation of atomism, human being is actually a spirit and body is just an instrument. Whereas in the Muʿtazilite school that started off with Abū al-Hudhayl, peaked at al-Qāḍī ʿAbd al-Jabbār and was based on the acceptance of atomism, human being is actually a body and spirit is just a breath incapable of influencing any human actions. These two different attitude toward the conception of human being, have further consequences on the problems of epistemology and ethics. As a matter of fact, al-Naẓẓām and his successors, who accepted the human nature, took up topics like the construction of self, while Abū-Hudhayl and his supporters, who denied the existence of nature or any continuous power, focused on the emergence of action rather than the subject.
  • Article
    CÂHIZ: YAŞAMI HAYRETLE KARŞILAMAK / Al-JÂHIZ: WELCOMING LIFE WITH AMAZING
    (2020) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    https://www.sabahulkesi.com/2020/03/03/cahiz-yasami-hayretle-karsilamak/
  • Conference Object
    Tam İllet ve Nakıs İllet Kavramlarının İçkinlik Düzlemindeki Görünümleri
    (2018) Cengiz, Yunus & Kılıç, Muhammet Fatih; Cengiz, Yunus
    13. yüzyıl ve sonrası kelâmî-felsefî metinlerde tam illet ve nakıs illet kavramları yaygın bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Ne yazık ki bu metinlerde böyle bir kavramsallaştırmaya neden gidildiği açık ve etraflı bir şekilde verilmemektedir. Bu bildirinin amacı bu kavramların ne tür kelâmî-felsefi sorunları çözmek üzere üretilmiş olabileceğini soruşturmaktır. Felsefi kavramlar, kendilerini var eden ve birçok sorunun ve kavramın aynı noktada temerküz etmelerini sağlayan bir içkinlik düzleminde ortaya çıkarlar. Tam illet ve nakıs illet kavramlarının birbirleriyle bağlantılı iki meseleden dolayı üretildiğini düşünüyoruz: Birinci olarak 13. yüzyıla kadar gelen süreçte eylemlerin ortaya çıkışını sağlayan etkenlerden hangisinin ya da hangilerinin eylemi sağladığı ve bunların gerçekte insana mı yoksa Tanrı’ya mı bağlanması gerektiği çokça tartışılmıştır. Nakıs illet kavramıyla bunlardan her birine, tam illetle ise bunların tümüne atıfta bulunularak hem tümünün tek tek etkisi hem de bunların toplu bir etkisi kabul edilmiştir. İkinci olarak, bu dönemde artık Aristotelesçi fiziğin dört sebep nazariyesi kabul edilmiştir. Ancak bunun kelâmî paradigmayla uyumlu hale getirilmesi gerekmekteydi. Çünkü bu paradigmaya göre her şey Tanrı’nın ihtiyarıyla meydana gelmektedir. Dolayısıyla hem bu sebepler kabul edilmiş hem de bu sebeplerin sebeplisini oluşturması için tam illet halini almaları gerekli görülmüştür. Bu da Tanrı’nın iradesiyle tam illetin oluştuğu anlamına gelmektedir. Bu dönemdeki düşünürler tam illet ve nakıs illet kavramsallaştırmasına giderek, hem başından beri kabul edilen “birden bir çıkar” ilkesine bağlı kalmışlardır hem de bir olayın meydana gelmesini gerektiren etkenlerin tümünün hesaba katılmasını sağlamışlardır.
  • Master Thesis
    Adorno'da mutlu yaşam ve kültür ilişkisi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Aladağ, Fatma; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    Bu çalışma, Aydınlanma dönemiyle birlikte toplumsal anlamda yaşanmış ve yaşanabilecek olan sorunları Adorno'nun ahlak felsefesi bağlamında ortaya koymaktadır. Burada Adorno'nun şahit olduğu Auschwitz olayı sonrasındaki yaşamda ahlaki ve kültürel değerlerin, kültür endüstrisi tarafından yeniden biçimlendirilip topluma sunulduğu ve toplumun da sunulan vaatleri sorgulamadan kabul ettiği tespit edilmiştir. Bu bakımdan kültür endüstrisi tarafından yürütülen modern dünyada, özgürlüğün yeniden elde edilebilmesi için Adorno'nun bireye önerdiği kurtuluş yollarının açıklanması amaçlanmıştır. Çalışmada, Adorno'nun ahlak felsefesi bağlamında modern yaşam içerisinde sorunlu bir konu haline gelen ahlaki yaşamın imkânı irdelenmiş ve bu imkânın Adorno'nun önerdiği şekilde bilinçli bireylerin sayılarının arttırılıp modern dünyaya karşı geçmişin sorunlarını geleceğe aktarabilen önemli sanat yapıtları üretmeleri ile mümkün olabileceği konusu yazarın eserlerinden yola çıkarak aktarılmıştır. Bu bağlamda değişen ve gelişen bir dünyada sanat yapıtlarının Adorno'nun düşüncesindeki kadar masum bir dinamikliğe sahip olmadığı fikri ve bütünün yanlış olduğu düşüncesini savunan Adorno'nun sanat konusundaki çelişik düşünceleri göz önüne alınarak bütün içerisinde biçimlenen sanat eserlerinin gerçekliği tam anlamıyla yansıtmadığı düşüncesi savunulmaya çalışılmıştır.
  • Book Part
    2. Cengiz, Yunus, “Ahval Teorisi”, İslam Düşüncesinde Teoriler I Meta-Fizik 2. Cilt, Ketebe Yayınları, İstanbul, 2021, s. 980-994.
    (2021) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    2. Cengiz, Yunus, “Ahval Teorisi”, İslam Düşüncesinde Teoriler I Meta-Fizik 2. Cilt, Ketebe Yayınları, İstanbul, 2021, s. 980-994.
  • Book Part
    1. Cengiz, Yunus, “Manâ Teorisi”, İslam Düşüncesinde Teoriler I Meta-Fizik 2.
    (2021) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    Cengiz, Yunus, “Manâ Teorisi”, İslam Düşüncesinde Teoriler I Meta-Fizik 2.
  • Conference Object
    İlk Dönem Kelâmında Teolojiyi Aşma Tecrübesi
    (2016) Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    Cengiz, Yunus, “İlk Dönem Kelâmında Teolojiyi Aşma Tecrübesi” XXI. Kelam Anabilim Dalları Koordinasyon Toplantısı Ve “Kelam İlminde Metodoloji Sorunu” Sempozyumu, Gaziantep Üniversitesi, 13-14 Mayıs 2016, Gaziantep (Kelam İlminde Metodoloji Sorunu, ed. Mahmut Çınar, Mustafa Ünverdi, M. Reşit Akpınar, Esra delen Yıldırım, Fehmi Soğukoğlu, Gaziantep Üniversitesi Basımevi, Gaziantep, 2017).
  • Conference Object
    “Kelâm Geleneğinde Bilginin Jeneolojisi: “Nazar”ın Değişen Karakteri Üzerine”
    (2018) Kılıç, Muhammet Fatih; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    Her gelenek gibi İslam düşünce geleneği de oluşmaya başladığı ilk yüzyıllardan beri çevresel, tarihsel ve toplumsal saiklerle değişime uğramış ve farklı dönemlerde farklı veçheler kazanmıştır. Müslümanların düşünce haritasına bakıldığında kelâmî birer ekol olan Mu‘tezile, Eş‘arilik, Mâtürîdîlik Şia vb. ekollerin entelektüel, siyasi ya da dini açıdan canlı birer aktör olarak göründüğü anlaşılmaktadır. Bu da kelâmî düşünüşteki değişimi ele almanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Temelde İslam inancını ve temel değerlerini kuramsal bir mahiyet içinde özelde Müslümanlara, genelde ise tüm insanlığa ifade etmek gibi bir rol üslenen kelâm, hem bu rolünden dolayı hem de gelişen koşullardan dolayı ilk haliyle kalmamıştır. Bu bildirinin amacı kelâm bilgi sisteminin işlemesini sağlayan ve nazar olarak ifade edilen akıl yürütmenin değişen tabiatı üzerinden bu gelenekteki bilginin jeneolojisini (soykütük) ortaya koymaktır. Bildiride kelâmcıların argümantasyonda bulunurken müşahhas olan evren ve evrendeki olaylar yerine gittikçe bunların mantıksal görünümlerini esas aldıkları ortaya konmaktadır. Nitekim hem ilk dönem kelamcılarının hem de sonraki kelâmcıların nazar (akıl yürütme) için getirdiği tanımlamalar bu değişimi bize göstermektedir. Mantıksal çözümlemeler lehine meydana gelen bu gelişmeler sadece bilgisel araçların kullanımındaki değişimi değil, aynı zamanda kelâmcıların ontolojik düşünceleri ile epistemolojik düşünceleri arasında da belirgin farkın oluşması gibi esasa taalluk eden gelişmelerin de ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir.
  • Master Thesis
    Gilles Deleuze'de sanat ve sanatın kavramlarla ilişkisi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Altekin, Mehmet; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus
    Deleuze'ün estetik düşüncelerinden hareketle sanatı bir bilme ve kavrama biçimi olarak ortaya koymaya çalıştığımız bu çalışmada başta Deleuzecü edebiyat ve dil anlayışından hareketle felsefenin dünyayı kavramsal açıdan açımlayıp anlamlandırma çabasına benzer bir çabanın yazınla icat edilen üsluplarla ve dil biçimleriyle de mümkün olabildiğini ve bu çerçevede sanatçının ve edebiyatçının kurmacasında yeni dünya ve birey durumlarını yaratırken düşünürün kavramını icat ettiği doğa ve toplumsal alanı paylaştığından, felsefenin kavramsal ve mantıksal işinin yazın cephesinden farklı bir boyutunu ortaya koyduğunu gösterdik.Aynı şekilde sanatın durumları, algıları ve nesnel gerçekliği duyumsama düzeyinde yeniden var ederken; kompoze ettiği faklı nesneleri, güçleri, doğa durumlarını ve toplumsal yaşamı bir araya getirme ve uyumlulaştırma işleminde yine sanatçının kompozisyonla ortaya koyduğu işleminin düşünürün kavramsal çabasıyla ortak yanlarını sergiledik.Dolayısıyla birinci bölümde göstergenin ve edebiyatın bir iz ya da nesnel gerçeğin bir yansıması olmadığını bunu alımlayan bireyin ve sanatçının gerçek bir deneyim olarak göstergeleri bir felsefeci ve bilimci olarak tanımlayıp dönüştürebildiğini bu dönüştürme işinin yeni kavrama ve algılama biçimlerini yarattığını da gösterdik. İkinci bölümde ise duyumsamanın pasif bir şekilde yapılmadığını duyumsayan bireyin duyumsanan dünyanın güçleriyle etkin bir ilişki içerinde deney yaptığını bu deneyler sonunda ortaya konan sanat eserlerinin kompozisyon işlemi, yine ortak toplumsal alan ve algılama düzeyinin içinden yapıldığı için felsefeninki gibi kavramsal olmayan ama kavramın imal ediliş biçimine benzerliğini ve bağlantısı ortaya koyduk. Felsefede bir kavram icat etmek için kavramı oluşturacak sorunların, algılama ve anlama tarzlarının bir araya getirilip yeninden formüle edilmesi bir düzenleme ve kompoze işini gerektirirken, sanatçının duyumsanan dünyanın yeni bir görüsünü ve algılanmasını yaratmaya çalışırken aynı şekilde birbirinden faklı malzeme, gösterge ve imajı kompozisyonda birleştirdiğini ve bu iki işlemin ortak bir soyutlama ve deneyimleme alanında gerçekleştiğini ortaya koyduk.