MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

HIRİSTİYANLIĞIN ERKEN YÜZYILLARINDAKİ İSA TEOLOJİSİ TARTIŞMALARINDA ‘DİNAMİK MONARŞİYANİST’ AKIMA ÖZGÜ ‘MONOTEİST’ KRİSTOLOJİ ve BUNUN ‘EBİONİT’ KRİSTOLOJİYLE MUKAYESESİ

No Thumbnail Available

Date

2018

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Open Access Color

OpenAIRE Downloads

OpenAIRE Views

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit
Department of Syriac Language and Literature / Süryani Dili ve Edebiyatı Bölümü
Binlerce yıldır Mezopotamya bölgesinin sakinleri olmalarına ve başlangıcı tespit edilemeyecek ölçüde köklü bir literatüre sahip bulunmalarına karşın, kültürleri, dilleri, tarihleri, kısacası onlara ilişkin her şeyleriyle birlikte bir bütün olarak “Süryani” olma olgusunun Türkiye ölçeğinde neredeyse tamamen “meçhul” bir konu olduğu su götürmez bir hakikattir. Bu olgu, sosyolojik açıdan toplumun farklı kesimleri arasında az veya çok mevcut olan veya kurulması ya da güçlendirilmesi gereken köprüleri sekteye uğratmakta; bilimsel açıdan ise XVII. yüzyıldan beri Süryani diline, kültürüne ve literatürüne karşı büyük ilgi gösteren Batı’nın oldukça gerisinde kaldığımızı kanıtlamaktadır. Buradan hareketle, Süryani Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün büyük bir açığı kapatacağı rahatlıkla görülebilir. Öte yandan, Süryani literatürü geçmişte Süryani dilinin yeni nesillere aktarılması veya tarihsel hafızanın muhafazası gibi hayatî fonksiyonları bakımından Süryaniler adına son derece önemli bir rol üstlenmiştir. Ancak daha genel değerlendirildiğinde, bu gelenek insanlığın müşterek uygarlık birikimine de önemli katkılar sağlamıştır. İlkin, Ortaçağ’da Süryani dilini kullanan yazarlar, günümüz araştırmacılarına, eserlerini kaleme aldıkları coğrafî sahaların siyasî, sosyal, ekonomik, kültürel ve dinî yapıları hakkında kıymetli bilgiler aktarıp alternatif bakış açıları sunmuşlardır. İkincisi, söz konusu bu yazarlar Roma-Bizans ve Part-Sasani gibi siyasî yapılar ile sözü geçen bu hanedanlar tarafından yönetilmiş olan geniş sahalardaki farklı topluluklar ve çeşitli olaylar hakkında olduğu kadar, VII. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Haçlılar, Moğollar veya Osmanlılar gibi hanedanlar tarafından idare edilen bu havzadaki gelişme ve hadiseler ile topluluklar hakkında da mühim aktarımlar yapmışlardır. Bu yönüyle bakıldığında, Süryani dili ile edebiyatının sosyal bilimciler için ihmale gelmeyecek konular oldukları rahatlıkla söylenebilir. Süryani Dili ve Edebiyatı Bölümü’nün bugüne kadar Türkiye’de bu alana yönelik bırakılan eksikliği bir ölçüde de olsa giderip mümkün olduğu kadar kapatacak araştırmacılar yetiştirme ilkesi, böyle bir bölümün zaruretini göstermektedir.

Journal Issue

Events

Abstract

Hıristiyanlığın "tevhit" anlayışı, Tanrı'yı "Baba","Oğul" ve "Kutsal Ruh" şeklinde üç ayrı hypostasisten ibaret gören "teslisçi" açılıma dayanmaktadır. Teslis hipotezi muhtemelen II. yüzyılla birlikte ortaya çıkmış ve bazı Hıristiyan ilahiyatçıların tepkilerine karşın büyük oranda IV. yüzyılda Hıristiyanlığın "ana akım" inancı haline gelmiştir. Bu bağlamda, "Oğul" tabir ettiği Mesih'i ve ayrıca Kutsal Ruh'u tanrılaştıran teslis düşüncesine karşı II. yüzyıl sonlarından itibaren ve yine Hıristiyanlık bünyesinde ortaya çıkan "gentiles" karakterli "monoteist" bazı reaksiyonlar, modern araştırmacılar tarafından "Monarşiyanizm" diye tanımlanmaktadır. Nitekim "Mesih" diye anılan İsa'yı Tanrı'nın tezahürü olarak görenler "Modalist (Şekilci) Monarşiyanistler", İsa'yı beşer addedenler ise "Dinamik (Adaptiyonist) Monarşiyanistler" biçiminde iki kategoride tasnif edilmişlerdir. Dinamik Monarşiyanistler "teslis" hipotezinin yalnızca "Baba" diye anılan şahsiyetinin "yüce" ve "eşsiz" Tanrı olduğuna inanmışlar, İsa ile Kutsal Ruh'u ise tanrısal bir mertebeye çıkarıp Tanrı'yla eşitlemekten sakınmışlardır. Bu kristoloji, İsa'ya "tanrı" olarak tapılmasını da kesin şekilde yasaklamıştır. Ancak bu akıma mensup ilahiyatçılar muhtelif tarihlerde toplanan çeşitli konsiller tarafından aforoz edilmişlerdir. Dinamik Monarşiyanizme has monoteist ilkelerin yine İsa'nın teslis dışı takipçilerinden Ebionitler ile bazı açılardan paralellik taşıdığı da anlaşılmaktadır
The monotheist understanding of Christianity is based on the trinitarian interpretation which presents God in three separate hypostases as “Father”, “Son” and “Holy Spirit”. The trinitarian hypothesis probably emerged in the 2nd century. Despite the reactions of some Christian theologians it substantially became the mainstream Christian theology in the 4th century. In this context, some monotheist and gentile-origin reactions from the late 2nd century on and also forming within Christian community against the trinitarian christology that deified the Son and the Holy Spirit are identified as Monarchianists by modern scholars. Thus those who knew Jesus the Messiah as a manifestation of God and those who knew him as only a human being are categorized into two separate groups with the names of Modalist and Dynamic Monarchianists. Dynamic Monarchianists believed that only the Father in the trinitarian belief is God the High and Almighty, they avoided divinity to Jesus or the Holy Spirit and they refrained from equalizing them with God. Dynamic Monarchianist christology also precisely prohibited the worship of Jesus as God. Nevertheless Dynamic Monarchianist theologians are anathematized by the councils that convened at different times. It is also understood that there were some similarities in monotheist principles between Dynamic Monarchianists and Ebionites which were a group of the followers of Jesus that did not adopt the idea of trinity

Description

Keywords

Sosyal Bilimler, Disiplinler Arası

Turkish CoHE Thesis Center URL

Fields of Science

Citation

WoS Q

Scopus Q

Source

Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

Volume

0

Issue

31

Start Page

329

End Page

343