TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/1836
Browse
Recent Submissions
Article Kültüre Özgü Mükemmeliyetçilik Örüntüleri: Çocuk Sporcular, Ebeveynleri ve Antrenörleri(2025) Karakulak, İzzet; Tez, Özge Yavaş; Eyuboglu, Ender; Erkan, Dilara; Department of Sports Magement / Spor Yöneticiliği BölümüAraştırmada, Türk kültürüne özgü spora ilişkin mükemmeliyetçilik örüntüleriyle ilişki olarak rekreasyonel amaçlı çeşitli sporlarla uğraşan çocuk sporcuların spora ilişkin mükemmeliyetçilik düzeylerinin demografik değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Kolayda örnekleme yöntemi gerçekleştirilen araştırmaya Türkiye’de çeşitli illerdeki spor kulüpleri altında yer alan rekreasyonel amaçlı çeşitli sporlarla (voleybol, futbol, yüzme, tenis, cimnastik ve basketbol) ilgilenen 394 çocuk sporcudan veriler toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak “Sporda Mükemmel Performans Ölçeği (Çocuk Formu)” kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, T-testi, Anova, Post-Hoc analizleri kullanılmıştır. T-testi analizi sonuçları, cinsiyet ve yaş değişkenleri ile cinsiyet, ebeveyn baskısı ve antrenör baskısı değişkenlerinin performans mükemmeliyetçiliği ile anlamlı bir ilişkisi olduğunu göstermiştir (pArticle Özgürlükten Bıkkınlığa: Georg Simmel’in Sosyolojik Perspektifinde Kent ve Duygu İlişkisi(2025) Gürhan, Nazife; Çetin, Adnan; Department of Sociology / Sosyoloji BölümüMekânsal boyutlarıyla ve içinde var olan toplumsal ilişkilerle her zaman sosyolojinin inceleme konusu olan kentler aynı zamanda içerisinde duygusal deneyimlerin de yoğun bir şekilde tecrübe edildiği mekânlardır. Ancak yapılan çalışmalarda kentin duygusal boyutunun çoğu zaman göz ardı edildiği görülmektedir. Sosyolojide kent ve duygu ilişkisinin kökenleri Simmel’e kadar götürülebilir. Georg Simmel özellikle kent üzerine yaptığı çalışmalarında döneminde rasyonalitenin karşısına konumlanmış ve inceleme alanının dışında tutulmuş duyguları da analizlerine dahil etmiş ve kentli insanın duygusal değişimini incelemiştir. Bu çalışmanın amacı Simmel’in sosyolojisindeki kent ve duygu ilişkisine dair söylemlerin neler olduğunu açığa çıkarmaktır. Bu bağlamda Georg Simmel’in kent ile ilgili metinlerindeki duyguların toplumsal görünümüne dair analizlere yer verilmiştir. Çalışmada Simmel’in kent ile ilgili çalışmalarında özgürlük, bezginlik/bıkkınlık ve kayıtsızlık gibi duyguların ön plana çıktığı görülmektedir. Simmel, kentte bireyin bitmek bilmeyen bir mücadele içerisinde olduğunu; metropolün hızı ve kalabalığı karşısında aşırı uyarılmışlıktan dolayı bezgin ve bıkkın bir tavır sergilediğini belirtir. Günümüzde “tükenmişlik sendromu” olarak da sıklıkla anılan bu duygu durumunu Simmel’e göre modern bireyler kentte sıkça tecrübe etmektedir. Birey kentte karşılaştığı yabancıların yoğunluğuna karşı geliştirdiği kayıtsızlık duygusuyla da bir anlamda kendini korumaya çalışmaktadır. Sonuçta Simmel’e göre kentte bireyler bir yandan bireyselleşmenin getirdiği özgürlük duygusunu tadarken bir yandan da bezgin ve kayıtsız bir ruh hâline bürünmüşlerdir.Article Okul Müdürlerinin Hizmetkâr Liderlik Davranışları ile Okuldaki Yenileşme İklimi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2025) Karadaş, Halil; Taşdemir, Ayşegül; Özdemir, Ercan; Department of Child Development / Çocuk Gelişimi BölümüBu araştırmanın temel amacı öğretmenlerin okul müdürlerinin okullarda yenileşme iklimi ve hizmetkâr liderlik davranışları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Ayrıca öğretmenlerin algı düzeyleri cinsiyetleri, mesleki kıdemleri ve çalıştıkları okul türleri, yaş, eğitim durumu ve medeni durumlarına göre anlamlı farklılık olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. İlişkisel tarama modeli ile tasarlanmış bu çalışmanın evrenini 2023-2024 eğitim ve öğretim yılı Şanlıurfa ili Ceylanpınar ilçesinde görev yapan 445 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”, Polatcan (2019) tarafından geliştirilen “Okullarda Yenileşme İklimi Ölçeği” ve Ekinci (2015) tarafından geliştirilen “Hizmetkâr Liderlik Davranışları Ölçeği” kullanılmıştır. Yapılan çalışmada okullarda yenileşme iklimiyle hizmetkârlık liderlik davranışlarının öğretmenlerin demografik bilgileriyle arasındaki bağın çözümlenmesi amacıyla SPSS paket program kullanılarak ölçek sonuçları analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda Okullarda Yenileşme İklimi Ölçeği ile çalışma grubunun cinsiyetleri, mesleki kıdemleri ve çalıştıkları okul türleri arasında genel manada anlamlı bir farklılık olduğu, yaşlarıyla arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı, eğitim durumlarıyla arasında anlamlı bir farklılığın olduğu ancak medeni durumla aralarında ne farklı farksız bir anlam olduğu tespit edilmiştir. Hizmetkar Liderlik Davranışı ve Okuldaki yenileşme iklimi arasında orta düzeyde bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir.Article Yiyecek İçecek İşletmelerinin Kültürel Değeri Salaş Mekânlar Üzerine Kavramsal Bir Değerlendirme(2025) Demir, Elif; Pektaş, Kübra; Demirtaş, NihatBu çalışmada, yiyecek içecek işletmelerinin kültürel değeri olarak görülen, “salaş mekân” kavramsal olarak değerlendirilerek “salaş mekân” nedir sorusuna kapsamlı bir yanıt vermek amaçlanmıştır. Bu amaçla ulusal ve uluslararası literatür kapsamlı olarak taranmıştır. Elde edilen bulgularda salaş mekânların, genellikle mütevazı dekorasyonları ve uygun fiyatlı menüleri ile bilinen, samimi ve rahat ortamlar sunan işletmeler olduğu belirlenmiştir. Bu mekânların, yerel kültürün ve toplumsal ilişkilerin önemli bir parçası olarak öne çıktığı tespit edilmiştir. Çalışmada, salaş mekânların kavramsal olarak değerlendirilmesinin yanı sıra kültürel mirası koruma, topluluk duygusunu pekiştirme ve sosyal etkileşimi artırma potansiyelleri olduğu tespit edilmiştir. Literatür ile desteklenen bu çalışmanın sonuçları, bu işletmelerin sürdürülebilirliğini ve kültürel önemini vurgulamaktadır. Çalışmada sonuçların yiyecek içecek sektöründe gelecekteki araştırmalara ışık tutması umut edilmektedir.Article Preparation, Characterization and in Vitro Applications of Morin Hydrate Loaded HPAC@MNPs Nanocomposite(2025) Baran, Ayşe; Ertaş, ErdalKanser, her yıl küresel olarak milyonlarca insanın hayatına mal olan, tüm yaş gruplarından ve etnik kökenlerden bireyleri etkileyen yaygın ve ölümcül bir hastalıktır. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar ayrım gözetmeksizin hem kötü huylu hem de sağlıklı hücreleri etkilediği için, büyük olumsuz etkilere neden olmasının yanı sıra sistemik toksisiteye de neden olur. Son zamanlarda, ilaçların neden olduğu olumsuz etkileri en aza indirmek için belirli bölgeleri özel olarak hedef alan ilaç verme sistemleri geliştirildi. Morin (MRN), antianjiyojenik, antiinflamatuar, antikanser ve antibakteriyel aktivitelerini araştırmak için yürütülen önemli araştırmaların konusu olan flavonol bazlı bir ilaçtır. Bu çalışma, alıç bitkisinden elde edilen biyouyumlu aktif karbon üzerine bir manyetik nanopartikül tabakası uygulanarak manyetik özelliklere sahip bir ürünün sentezini içermektedir. Alıç bitkisinden (HP) elde edilen aktif karbonun (AC) manyetik nanopartikülleri (MNP'ler) ile sentezlenen HPAC@MNP'lerin karakterizasyonu Fourier Transform Kızılötesi (FTIR), Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), Dinamik Işık Saçılımı (DLS) ve Zeta Potansiyeli ile karakterize edildi. DLS analizi, HPAC@MNP'lerin ve HPAC@MNPs-MRN'nin ortalama partikül boyutunun sırasıyla yaklaşık 105 nm ve 142 nm olduğunu hesaplandı. İlaç yüklü manyetik nanokompozit, MCF-7 (meme), U373 (Glioblastoma) kanser hücre hatları ve İnsan Göbek Kordonu Endotel Hücreleri (HUVEC) sağlıklı hücre hattı üzerindeki sitotoksik etkileri açısından değerlendirildi. HPAC@MNP'lerin MRN yükleme ve salım özellikleri analiz edildi. Sonuçlar, kapalı ilacın salım sırasında uzun bir yayılma süresi sergilediğini gösterdi. Özetle, HPAC@MNPs manyetik nanokompozit taşıyıcıların kullanımı, MRN ilaçlarını belirli bölgelere etkili bir şekilde ulaştırmak için büyük bir potansiyele sahip olabilir.Article Sivaslı Kırk Martirler ve Mor Behnam ile Sarah Hikâyesi’nin Süryani Sanatındaki Yansımaları(2024) Doğan, Mehmet Ali; Department of History of Art / Sanat Tarihi BölümüÇalışma Süryani Ortodoks Hıristiyanlığında önemli bir yer edinmiş Sivaslı kırk martirler ve Mor Behnam ile Sarah hikâyelerini ele almaktadır. Sivaslı kırk martirler Bizans ve Süryani Ortodoks sanatında sıklıkla betimlenmiştir. Bizans sanatında, kırk martirler duvar resim sanatı, ikona ve el yazmaları gibi sanat eserlerinde tasvir edilmiştir. Süryani Ortodoks resimli el yazmalarında izlerine rastlanan kırk martirler hikâyesi farklı bir ikonografik anlayışla yansıtılmıştır. Bununla birlikte, Mardinli Süryani Ortodoks bir aile olan Şımmeshındi ailesinin bu hikâyeleri ele alan günümüz eserleri de araştırma kapsamında incelenmiştir. Şımmeshındi ailesi bu iki hikâyeyi kendilerine özgü çağdaş ve yerel bir üslupla yansıtmıştır. Şımmeshındi ailesi yaptıkları eserlerle hikâyelerin günümüze kadar gelmesini sağlamıştır. Araştırmada bu iki martirlik hikâyesinin Bizans ve Süryani Ortodoks sanatındaki ikonografik yansımaları üzerinden kültürel açıdan ve sanat aracılığıyla gösterdiği devamlılık ortaya konmaya çalışılmıştır.Article Zionism and Academic Hegemony: The Intersection of Power, Knowledge, and Suppression in the United States Universities(2024) Rakipoğlu, Mehmet; Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler BölümüBu makale, Siyonizm’in ABD üniversitelerindeki akademik özgürlük ve bilgi üretimi üzerindeki etkilerini eleştirel bir bakış açısıyla incelemektedir. Çalışma, siyasi lobicilik, finansal güç kullanımı ve antisemitizm suçlamalarının, kabul edilebilir söylemi belirleyen bir kültürel hegemonya oluşturmak için stratejik olarak nasıl kullanıldığını vurgulamaktadır. Michel Foucault’nun bilgi-iktidar teorisine—bilgi ve iktidarın birbirini karşılıklı olarak şekillendirdiği anlayışına—ve Antonio Gramsci’nin kültürel hegemonya kavramına—egemen grupların iktidarlarını ideolojik araçlarla nasıl koruduğunu açıklayan teorisine—dayanan bu makale, Siyonist organizasyonların yükseköğretim çerçevelerini, araştırma önceliklerini ve kamusal söylemi nasıl etkilediğini analiz etmektedir. Bu etkiler, genellikle Filistin topraklarının işgali ve insan hakları ihlalleriyle ilgili İsrail politikalarına ve eylemlerine karşı çıkan veya bunları eleştiren perspektiflerin marjinalize edilmesi, susturulması veya gayrimeşru ilan edilmesi şeklinde kendini göstermektedir. Bu çalışma, zikredilen dinamikleri somut örneklerle irdelemektedir. Örneğin, Steven Salaita’nın İsrail’in Gazze’deki soykırımını sosyal medyada eleştirmesi sonrasında Illinois Üniversitesi’nde kendisine yapılan iş teklifinin geri çekilmesi, Siyonist lobiciliğin ve bağışçı baskılarının üniversite yönetimlerini, akademik atamaları ve akademik ortamlardaki ifade özgürlüğünü doğrudan nasıl etkileyebileceğini göstermektedir. Ayrıca, ABD’deki çeşitli önde gelen üniversitelerde, Filistin haklarını savunan öğrenci ve akademisyenlerin susturulması ve cezalandırılması gibi örnekler, akademik söylemi kontrol altına almaya yönelik daha geniş ve sistematik çabaları gözler önüne sermektedir. Bu vakaları inceleyen makale, Siyonizm’in etkisinin yalnızca münferit olaylarla sınırlı kalmadığını, aksine akademik özgürlüğün kısıtlandığı yaygın bir atmosfer yarattığını ortaya koymaktadır. Özgür düşüncenin ve eleştirel sorgulamanın merkezleri olması gereken üniversiteler, giderek muhalefetin bastırıldığı ve ideolojik uyumun dayatıldığı mekânlara dönüşmektedir. Bu çalışma, Siyonizm’in ABD’deki entelektüel ortamı şekillendiren mekanizmalarının daha derin bir şekilde anlaşılmasına ve açık tartışma ile eleştirel akademik çalışmaları kısıtlayan güç yapılarının nasıl pekiştirildiğine dair bir farkındalık oluşturmayı amaçlamaktadır.Article Matematik Bilgisinin Fen Bilimleri Öğretimine Etkisi: Öğretmen Perspektifinden Bir Değerlendirme(2024) İş, Engin; Department of Child Development / Çocuk Gelişimi BölümüBu çalışmada, ortaokul düzeyindeki öğrencilerin matematik alanındaki yetersizliklerinin fen bilimleri öğretimine etkileri, öğretmenlerin bakış açısıyla değerlendirilmiş ve bu yetersizliklerin nedenleri ile çözüm önerileri araştırılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden biri olan örnek olay yaklaşımı kullanılarak, farklı okullarda görev yapan 17 fen bilimleri öğretmeniyle çalışılmıştır. Araştırma verileri, yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla toplanmış ve içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular bölümünde, öğretmenlerin öğrencilerin matematik alanındaki eksiklikler nedeniyle fen bilimleri konularını öğretmede, müfredatı tamamlamada ve öğrencilerin derse ilgisini çekmede zorlandıkları tespit edilmiştir. Öğretmenler, öğrencilerin matematik bilgisinin fen bilimleri derslerinin işlenmesi, sınıf içi disiplin sağlanması, öğrencilerin motivasyonlarının artırılması ve akademik başarı gibi alanlarda olumsuz etkilediğini belirtmişlerdir. Sonuç olarak, öğretmenlerin önerileri doğrultusunda, müfredatın basitleştirilmesi, konu tekrarlarının sık sık yapılması, sınıf dışı etkinliklerin artırılması ve matematik öğretmenleriyle iş birliğinin sağlanması gibi adımların atılması tavsiye edilmektedir.Article Sa‘dullâh El-berde’ Î ve Şerhu’l-Avâmili’l-mie Adlı Eseri(2024) Küçükzoroğlu, Merve; Küçükzoroğlu, Merve; Department of Arabic Language and Literature / Arap Dili ve Edebiyatı BölümüSa‘dullâh el-Berde‘î, muhtelif ilim dallarıyla meşgul olmuş çok yönlü bir âlimdir. Daha çok dil ilimlerinde kaleme alınan eserler üzerine yazdığı şerhler ve bu alanda vermiş olduğu dersler ile şöhret kazanıp döneminin önemli isimlerinden biri olmuştur. Berde‘î’nin çalışmamıza konu olan eseri, Cürcânî’nin nahiv alanındaki temel eserlerden biri olarak kabul edilen el-‘Avâmilü’l-Mie’si üzerine yazdığı şerhidir. Oldukça ilgi gören bu şerh, hâlihazırda önemini muhafaza etmekte ve medreselerde matbu‘ nüshalarından okutulmaktadır. Makalemizde şârih ve eserinden bahsetmeden önce Cürcânî’nin hayatı ve el-‘Avâmil eseri hakkında kısa bir bilgilendirme yapılmıştır. Ardından Sa‘dullâh el-Berde‘î’nin hayatı ve eserleri hakkında malumat verilmiştir. Akabinde el-‘Avâmil için kaleme aldığı söz konusu şerhin adı, Berde‘î’ye aidiyeti, yazılış tarihi, yeri ve yazılma süreci, muhtevası gibi hususlara değinilmiş ve eserin yazma nüshaları tanıtılmıştır. Bunların yanında Berde‘î’nin şerhi telif ederken yararlandığı kaynaklar ve takip ettiği metotlardan bahsedilmek suretiyle eserin ilim dünyasındaki önemine vurgu yapılmıştır. Böylelikle söz konusu şerh muhtelif açılardan tahlil edilmeye çalışılmıştır.Article Şeyh Ubeydullah İsyanının Urmiye Nesturi Misyonu Üzerindeki Etkisine Dair Bir Değerlendirme(2024) Tarduş, İbrahim; Filiz, Mehmet Sirin; Kurdish Language and Culture Programme / Kürt Dili ve Kültürü ProgramıXIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve İran İmparatorluğu’nun hem birbirleriyle hem de Rusya’yla yaptığı savaşlar her iki ülkede de büyük tahribatlara yol açmıştı. Her iki devletin sınır boylarında yaşanan tahribatlar büyük olduğu için bölgede yaşayan insanlar bu tahribatlardan daha fazla etkilenmişti. Sınır bölgelerinde mukim Kürtler için de aynı olumsuzluklar geçerliydi. Kürtler içerisinde bulundukları kaotik ortamdan kurtulmak için kendilerine çare aramaktaydılar. Bu arayışların bir sonucu olarak 1880 yılında Şeyh Ubeydullah önderliğinde İran’a karşı bir isyan başlatıldı. Bu isyan bölgede yaşayan birçok farklı etnik ve dini topluluğu da derinden etkiledi. Bu nedenle bu çalışmanın amacı 1880 yılının son aylarında Şeyh Ubeydullah önderliğinde İran’a karşı gerçekleştirilen isyanın, Amerikalı Protestan misyonerler tarafından kurulan Urmiye Nesturi misyonunda yaratmış olduğu etkileri incelemektir. Bu amaçla öncelikle bir şeyhi politik bir isyan lideri olarak ortaya çıkaran tarihsel çerçevenin anlaşılması için Kürtler açısından önemli bir tarihsel dönemeç olan Çaldıran Savaşı sonrası dönemden XIX. yüzyılın son çeyreğine kadarki periyod ele alınmış ve Şeyh Ubeydullah isyanının hangi koşullar altında başladığı, nasıl geliştiği ve nasıl sonuçlandığı üzerinde durulmuştur. Sonrasında Amerikalı Protestan misyonerleri İran’a getiren tarihsel süreç, Urmiye Nesturi misyonunun kuruluşunda yer alan misyonerlerin notlarından elde edilen bilgilerle incelenmiştir.Article Uluslararası İşletmelerde Politik Riskler: Risk Yönetim Stratejileri ve Kontrol Faaliyetlerinin Etkinliği Üzerine Bir Araştırma(2024) Polat, Erhan; Altun, İslam; Dabakoğlu, Mehmet; Department of Management / İşletme Bölümü; Department of Economics / İktisat BölümüGünümüz dünyasında, ticaret üzerinde etkili olan temel faktörler arasında politik riskler giderek daha önemli hale gelmektedir. Ülkeler arasındaki güç mücadelesi, toplumsal olaylar, uluslararası sözleşmeler ve yoğun rekabet ortamı, ticari faaliyetlerde politik risklere yönelik etkili tepkilerin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Genel olarak, risklerle başa çıkma metotları geliştirilmiş olup, bu metotlar politik riskler için de uygulanmaktadır. Risk yönetim stratejileri ve risklerin olumsuz sonuçlarını azaltmaya yönelik kontrol faaliyetleri bu bağlamda önem kazanmaktadır. Kontrol faaliyetleri, iç kontrol sistemine destek veren ve risk değerlendirmesi sonucunda ortaya çıkan risklere karşılık verilmek üzere oluşturulan tespit edici, önleyici, düzeltici faaliyetleri kapsamaktadır. Bu çalışmada, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) üyesi firmaların politik risklerinin tespiti, risk yönetim stratejileri ve kontrol faaliyetleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmaya, farklı sektörlerde faaliyet gösteren 274 işletme katılım sağlamıştır. Anket yoluyla elde edilen veriler SPSS paket program yoluyla analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, politik riskler ile risk yönetim stratejileri ve kontrol faaliyetleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durum, firmaların risk yönetim stratejilerini belirlerken politik riskleri yeterince dikkate almadığını göstermektedir. Çalışma, risk yönetimi stratejilerini güçlendirmek için kontrol faaliyetlerinin artırılmasının, büyük ölçekli işletmelerin deneyimlerinden yararlanılmasının ve uygulamaların iyileştirilmesinin önemini vurgulamaktadır. Politik risk ortamı ve risk yönetim stratejileri arasındaki ilişkinin daha derinlemesine incelenmesi için daha kapsamlı araştırmalar önerilmektedir.Article Okul Sağlığı ve Güvenliği Bağlamında Okul Hemşireliğine Duyulan İhtiyaç: Olgubilim Çalışması(2024) Karadaş, Halil; Işıker, Yakup; Altınok, Sevil; Department of Physical Education and Sports / Beden Eğitimi ve Spor Bölümü; Department of Child Development / Çocuk Gelişimi BölümüAmaç: Bu araştırmanın amacı eğitim ve öğretim faaliyetlerinin etkin ve sağlıklı yürütülebilmesi için okullarda sağlıkla ilgili sorunlara müdahale edebilecek okul sağlık profesyoneline duyulan ihtiyacın araştırılmasıdır. Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu toplam 30 öğretmen ve okul yöneticisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde ise betimsel analiz tercih edilmiştir. Bulgular: Çalışmadan elde edilen bulgulara göre katılımcılar; okullarda en sık yaralanma, bayılma, kanama gibi sağlık durumlarıyla karşılaştıkları, acil durumlarda kendilerini yeterli hissetmedikleri, öğrencilerin sağlıklı olması ile akademik başarının ilişkili olduğunu düşündükleri ve okullarda bir sağlık profesyonelinin olmasının hem faydalı hem de gerekli olduğunu düşündükleri görülmüştür. Sonuçlar: Araştırma bulgularından yola çıkarak okullarda her türlü sağlık sorunuyla karşılaşılabileceği ve bu sorunlara müdahale konusunda öğretmenlerin yetersiz hissettikleri bu yönde okullarda sağlık profesyonellerine ihtiyaç duyulduğu sonucuna ulaşılmıştır.Article Fıkıh Eğitiminde Kullanılan Yöntemler ve Ahkâm Hadislerine Dayalı Fıkıh Eğitimi(2024) Çapras, Mehmet Naim; Kılıç, Muhammed Tayyib; Rectorate / RektörlükTüm ilim dallarında, ilim dalının kendisi kadar onun öğretim yöntemleri de büyük öneme haizdir. İlimlerin öğretilmesinde ortak eğitim yöntemleri olabileceği gibi her ilmin kendi koşullarına özgü eğitim yöntemleri de olabilmektedir. Bütün İslamî ilimlerde olduğu gibi fıkıh ilminin tarihsel süreçteki eğitim-öğretiminde de hoca merkezli takrir ve sema metodu ile şerh veya muhtasar eserlerin takriri ya da takibi gibi yöntemler kullanılmıştır. Bunlara ek olarak ahkâm hadislerine dayalı fıkıh konularının öğretildiği eğitim-öğretim metodundan da faydalanılmıştır. Bu çalışma, fıkıh eğitiminde öteden beri kullanılan hocaya (menhecu’s-semâ‘), muhtasar eserlere (menhecü’l-muhtasarât) ve şerh eserlere (menhecü’l-fürû‘) dayalı yöntemler ile bu yöntemlerden biri olan ahkâm hadislerine dayalı fıkıh eğitimini kapsamaktadır. Çalışma, ilk olarak fıkıh tarihinde genellikle uygulanan hoca merkezli eğitimde, öğrenim aşamaları ve bu aşamalara uygun ders kitap türü ve mahiyetlerini belirlemeyi, şerh ve muhtasar eserlere dayalı eğitim yöntemlerini ana hatlarıyla incelemeyi hedeflemektedir. Ardından hadis ilminin alt disiplinlerinden biri ve naslara dayalı fıkıh eğitimi yöntemlerinden (el-menhec et-te’sîlî) olan ahkâm hadislerinin de bir eğitim yöntemi olarak fıkıh eğitiminde kullanımını daha detaylı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede bu tarz bir yöntemin keyfiyetini, diğer eğitim yöntemleri arasındaki konumunu, önemini ve hedeflerini, yöntemin taşıdığı muhtemel riskleri ve bu yöntemde faydalanılabilecek birtakım eserleri belirlemeyi hedeflemektedir. Çalışmada, ahkâm hadislerine dayalı eğitim-öğretim yönteminin, fıkıh eğitiminde kullanılan en eski yöntemlerden olduğu, tarihsel süreçte başta Osmanlı devleti olmak üzere birçok İslam devletinde bu yöntemin kullanıldığı ve günümüzde de halen kullanılmaya devam edildiği tespitinde bulunulmuştur. Akabinde bir fıkıh talebesinin tüm fıkıh öğrenimi aşamalarında, son derece zengin bir külliyattan oluşan muhtasar ve şerh eserlere dayalı fıkıh eğitimi yöntemleriyle birlikte ahkâm hadislerine dayalı eğitiminden faydalanma oranları ve bununla ilgili birtakım aşamalar önerilmiştir. Genelde fıkıh eğitimi hakkında, özelde de ahkâm hadislerinin fıkıh eğitiminde kullanılmasına dair literatürde yer alan çeşitli çalışmalar bulunmaktadır. Ancak bu çalışmaların büyük çoğunluğu konuyu tarihsel, mezhepsel, bölgesel vb. alanlarda ele almışlardır. Ayrıca ahkâm hadislerine yönelik çalışmalar daha ziyade hadis ilmi çerçevesinde yapıldığından konu, hadis ilminin kapsam ve sınırlılıkları içinde değerlendirilmiştir. Elinizdeki bu çalışma ise ahkâm hadisleri disiplininin fıkıh ilmi bünyesinde ele alınması ve fıkıh eğitimi yöntemlerinden biri olmasının gerekliliğine değinmesi açısından önem arz etmektedir. Ahkâm hadislerine dayalı fıkıh eğitimi talebeye, ilim ve yöntem olarak fıkhın zayıflamaya başladığı dönemlerde olduğu gibi fıkhın kalitesinin ezberle ölçülmesi yerine, naslardan şer‘î ahkâmı istinbat etme, istinbat yöntemleri arasındaki farklılık ve ihtilafın sebeplerini bilme ve bu farklı görüşler arasında tercihte bulunabilme olanağını sunmaktadır. Bu yönleriyle fakih yetiştirme konusunda diğer eğitim yöntemlerinden daha verimli olduğunu ifade etmek mümkündür. Çalışmada, klasik kaynaklar kadar modern dönem eserlerinden de istifade edilmeye çalışılmıştır. Zira klasik kaynaklarda ahkâm hadislerinin fıkıh eğitiminde kullanımına dair spesifik bir çalışmayı bulmak neredeyse imkânsızdır. Klasik kaynaklarda konumuzla ilgili dağınık bir şekilde yer alan bilgiler, günümüzde yapılan çalışmalarla analitik bir yöntemle bir araya getirilmiş ve bu suretle makale oluşturulmaya çalışılmıştır. Mezhep konulu çalışmalardan telif yöntemleri arasındaki farklılıklara varana kadar zengin bir külliyata sahip olan ahkâm hadislerine dayalı fıkıh eğitiminde faydalanılabilecek ahkâm hadisleri kaynaklarının kendi içinde değişik türleri bulunmaktadır. Bu kaynaklar ışığında çağın sağladığı verimli imkânlarla, çağın gerekliliklerine cevap verebilecek yeni ve orijinal kaynaklar oluşturma ihtiyacının bulunduğunu ve bu kaynaklarla, delile dayalı fıkhın eğitim-öğretimine daha sağlam bir zemin hazırlama imkânının doğacağını söylemek mümkündür.Article Haçlı Kaynaklarında Türk Algısı(2024) Çekiç, Ayşe; Department of Islamic History and Arts / İslam Tarihi ve Sanatları BölümüHaçlı seferleri tarihsel bağlamda Avrupa’nın Doğu İslam dünyasına düzenlediği ön kolanyal bir girişim olmanın yanında; bu girişimin fikri dayanak noktalarını da inşa eden bir süreçtir. Haçlı kaynak literatürünün oluşumunun temel amacı Haçlı seferlerinin sebep, süreç ve sonuçlarını Haçlı bakış açısıyla ele almaktır. Mevcut bakış açısıyla kaleme alınan ve çoğunluğu din adamlarının zihin dünyasından çıkmış Haçlı kronikleri dönemin Haçlılarını resmederken; Haçlıların düşmanlarını da aynı kararlılıkla resmetmiştir. Bu durum Haçlı kaynaklarında, ontolojik olarak var olma dürtüsüyle yapılmış ve epistemolojik bağlamda Haçlı külliyatına düşmanın kim olduğu düşüncesini yerleştirmiştir. Bu makalede Haçlı kaynaklarında Türklerin nasıl ve ne şekilde ele alındığı konusu incelenmiştir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasının uzun vadeli bir çıktısı olan Haçlı seferlerinin kaynak külliyatındaki Türk algısının korku üzerinden işlenip, akabinde tekfir ve İslam karşıtlığıyla derinleştirilmesi, Haçlı kimliğini ötekini resmetmesi üzerinden koyulaştırmıştır. Bu bakış açısı Avrupa literatüründe Türklerin algılanışı meselesine Türk düşmanlığı bağlamında da bir paradigma sunmuştur. Makalede kavram analizi yöntemi kullanılmış ve bu minvalde Türkleri tanımlayan kavramların Haçlı/Batılı aklındaki çerçevesi çizilmeye çalışılmıştır.Article The Evolution of the European Union Policies towards Israeli-Palestine Conflict: The Interplay of Regional and International Parameters(2024) Acar, Necmettin; Acar, Necmettin; Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler BölümüAvrupa Topluluğu 1980’li yılların başından itibaren Filistin meselesine karşı “dengeli ve normatif” bir yaklaşım sergilemiştir. Ancak 2000’li yılların başından itibaren Avrupa Birliği’nin Filistin sorununa yönelik yaklaşımı değişmeye başlamıştır. AB Filistin sorununu daha çok güvenlik bağlamında ele almıştır. Bu çalışma uluslararası ve bölgesel ortamdaki değişimlere atıfta bulunarak, Avrupa Birliği’nin İsrail-Filistin sorununa yönelik değişen politikalarının ardındaki nedenleri araştırmayı amaçlamaktadır. Makale üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde AB’nin İsrail-Filistin çatışmasına yaklaşımının tarihsel arka planı ele alınacaktır. İkinci bölümde, 2000 yılların başlarından itibaren AB’nin hem söylem hem de politika düzeyinde Filistin soruna nasıl yaklaştığı tartışılacaktır. Üçüncü bölümde, AB’nin değişen politikalarını etkileyen küresel, kurumsal ve bölgesel parametreler ele alınacaktır.Article Klasik Türk Şiirinde Hz. Yûsuf ve Rişte-i Pîre-zen Üzerine(2024) Yılmaz, Bahar; Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı BölümüKlasik Türk şiirinin mecrasında dinî, mitolojik, efsanevî ve tarihî pek çok kişi, olay ya da durumla karşılaşmak mümkündür. Şiirsel düzlemdeki kurguyu tasvir etmek isteyen şair, çeşitli bağdaştırmalardan yararlanmaktadır. Klasik Türk şiiri okuyucusu, herhangi bir dȋvânı eline aldığında kelimelerin anlamlarını bilse bile bazı mazmunları anlamakta güçlük çekebilmektedir. Okur, şiirsel bağlamda doğru bağdaştırmayı yapamazsa şiiri yanlış bir şekilde yorumlayabilmektedir. Bu bağdaştırmalar sadece eş zamanlı olmayıp aynı zamanda artzamanlı olarak da dinî mitolojik, efsanevȋ ya da tarihȋ kişi, olay ya da durumlar olabilmektedir. Telmih olarak adlandırılan bu sanatın ana figürlerinden biri de peygamberlerdir. Başta Muhammed, İsâ, Mȗsâ, Ya‘kȗp, Yȗsuf, Ȃdem, Hızır, Süleymȃn olmak üzere pek çok peygamberin sıra dışı olarak nitelendirilebilecek hadiseleri, klasik Türk şiirinin dünyasını şekillendiren önemli birer malzeme olarak okuyucunun karşısına çıkabilmektedir. Bu çalışmanın konusu olan Hz. Yȗsuf ve pazarda satılırken yaşlı bir kadının ona eğrilmiş iplerle talip olma hikȃyesi ise klasik Türk şiiri okuyucusu için hazırlanmış baş ucu kaynak olarak nitelendirilebilecek kitaplarda yer almayan bir hadisedir. Zaman zaman dîvânlarda geçmekte olan bu hadisenin kutsal kitaplarda da yer almadığı görülmüştür. Kutsal kitaplarda yer almamasına rağmen mevzubahis hadisenin neredeyse bütün Yȗsuf u Züleyhȃ mesnevilerinde yer alması dikkat çekicidir. Bu çalışmanın amacı, söz konusu hadisenin şiirsel imgelemde kazandığı anlamı, doğru bir şekilde yorumlayabilmektir. Çalışmada öncelikle Hz. Yȗsuf ve yaşlı kadın arasındaki ilginin anlaşılması için hadisenin mesnevilerdeki görünümü ile ilgili genel bir bilgi verilmiştir. Daha sonra ise dîvânlardan seçilmiş örnek beyitler, mesnevilerden edinilmiş bilgilerin ışığında analiz edilmiştir.Article Mardin Müzesi ve Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi’nde Yer Alan Madeni İbrikler(2024) Allak, Fırat; Department of History of Art / Sanat Tarihi BölümüEl sanatları içerisinde önemli bir grubu oluşturan madeni eserler; kullanılan malzemenin yanında kap türü, form ve süsleme açısından çeşitlilik göstermektedir. Bu çeşitlenmelerden biri de çoğunlukla temizlik maksadıyla kullanılan ibrikler olarak karşımıza çıkar. Maden sanatının güzel örnekleri arasında yer alan ibrikler, temizlenme ihtiyacı, su taşıma ve sıvı maddeleri muhafaza etmek gibi kullanımlarının yanında, bazı dini ritüelleri yerine getirmek için de tarih boyunca farklı medeniyetler tarafından kullanılmıştır. Bu çalışmada; Mardin Müzesi ile Sakıp Sabancı Kent Müzesi’nde yer alan madeni ibrikler incelenmiştir**. Çalışmadaki amaç; sözü edilen her iki müzede yer alan ibrik kaplarının form, süsleme ve tasarım özelliklerini Sanat Tarihi disiplini içerisinde tanıtıp değerlendirmektir. Müzelerden alınan izinlerden sonra teşhir salonu ve depolarda yer alan ibrikler üzerinde yapılan detaylı incelemeler sonucunda bunların farklı formlara sahip olduğu, dövme yapım tekniğinin uygulandığı ve bakır malzemeden üretildikleri tespit edilmiştir. İbriklerin süslenmesinde çoğunlukla kazıma tekniği uygulandığı, bunun yanında kabartma tekniğinin de görüldüğü örnekler mevcuttur. Ele alınan ibriklerin süsleme konuları ise, bitkisel, geometrik, yazı ve figür olmak üzere dört çeşit bezeme türünün kullanıldığı anlaşılmaktadır.Article Harmful Dye Adsorption via Chitosan-Lecithin-Pleurotus Eryngii Extract Bionanosorbent: Kinetic Investigations(2024) Yıldırım, Ayfer; Acay, Hilal; Department of Nutrition and Dietetics/ Beslenme ve Diyetetik Bölümü; Department of Medical Services and Techniques / Tıbbi Hizmetler ve Teknikleri BölümüBu çalışma anyonik reaktif turuncu 16 (RO16), direkt sarı 50 (DY50), asit mavisi 25 (AB25) ve katyonik (malakit yeşili (MG), metilen mavisi (MB) gibi çeşitli boyaların kitosan, lesitin ve mantar özütü ile hazırlanan nanopartiküllü biyosorbent (KLcPEE)’in adsorpsiyon kapasitesini analiz etmektedir. Biyosorbentin yüzeyini karakterize etmek için FE-SEM ve FTIR teknikleri kullanılmıştır. KLcPEE biyosorbent, MG, MB, RO16, DY50 ve AB25'in 100 mg/L sulu ortamı için sırasıyla 66.77, 63.42, 74.33, 83.45 ve 147.30'luk maksimum boya giderme kapasitesi sergilemiştir. KLcPEE biyosorbentteki tüm katyonik ve anyonik boyaların adsorpsiyon süreci, psödo 1.ci dereceden kinetik modeliyle uyumlu olduğu gözlemlenmiştir. Genel olarak, bu çalışma çevre dostu, sürdürülebilir, biyolojik bir biyosorbent sunmakta ve KLcPEE, atık suda hızlı ve etkili organik katyonik ve anyonik boyaların adsorpsiyonu için önemli bir potansiyel sergilemektedir.Article ‘Pseudo Methodios Süryanice Apokaliptik Metni’nde Son İmparator Toposu(2024) Var, Umut; Department of Syriac Language and Literature / Süryani Dili ve Edebiyatı BölümüSüryanice Apokaliptik Metin, 7. yüzyılda kaleme alınmış olup, Süryanice eskatoloji ve apokaliptisizm literatürünün temel taşlarından biri olarak kabul edilen son derece önemli bir eserdir. İnsanoğlunu kıyamete götüren dinamiklere ve kıyametin gerçekleşmesine dair birtakım kehanetler sunan bu metin, bir bakıma İslam fetihleri neticesinde kendilerine has sembolik ve bütüncül evrenlerine yeni ögeler katan Süryanilerin bu ögelere karşı geliştirdikleri tepkileri yansıtmaktadır. Söz konusu tepkiler arasında en önemlisi, rehavete kapılan Hıristiyanları Mesih’in gelişinden önce tek bir çatı altında toplayacak ve onları yönetmeye muvaffak olacak \"son imparator\" toposudur. Bu makale, \"son imparator\" toposuna atfedilen kutsal unsurlar ile Mesih’in gelişinden önce bu toposa yüklenen görevleri incelemeyi ve böylece kavramın oluşum nedenleri ile Süryani Hıristiyanlarının kolektif belleğindeki yerini ortaya koymayı amaçlamaktadır.Article Iran’s Security Strategy: Balancing Defensive Deterrents and Offensive Proxy Warfare(2024) Kazdal, MelıhBu çalışmanın amacı, İran’ın güvenlik stratejisine vekalet savaşının nasıl entegre edildiğini tespit etmektir. Çalışmanın temel argümanı, İran’ın güvenlik stratejisinin üç temel sacayağına sahip olduğudur: Balistik füze cephaneliği, nükleer program ve vekâlet savaşı kullanımı. İlk iki unsur doğası gereği daha çok savunmacı özellik taşırken, vekâlet savaşı saldırgan ve/ya ileri savunma bileşenlerini içermektedir. İran, vekil grupları aracılığıyla Ortadoğu’daki birçok çatışma noktasına aktif bir şekilde müdahale etmektedir. Vekil grupların konuşlandırılması, İran’ın mesafeyi koruyarak ve kendi hedeflerini takip ederek çatışmalar üzerinde nüfuz sahibi olmasını sağlamaktadır. Sonuç olarak, vekâlet savaşı bu üçlü stratejinin diğer iki unsurunu da güçlendirmektedir. Ayrıca tarihsel açıdan bakıldığında, İran’ın güvenlik stratejisindeki bu üç unsurun kökleri Şah Muhammed Rıza Pehlevi dönemine kadar uzanmaktadır. Bu durum İran’ın güvenlik politikalarında 1979 İslam Devrimi’nin neden olduğu değişim ve dönüşüme rağmen bir sürekliliğin olduğunu ortaya koymaktadır. Bu süreklilik, çalışmada bahsedilen güvenlik stratejisindeki üç sütunun etkinliğini arttıran uzun süreli politik kalıpların oluşmasına katkıda bulunmaktadır.