TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/1836
Browse
Recent Submissions
Article Noir: Resim Sanatından Sinemaya Siyahın Atmosfer Etkisi(2025) Şahin, OkanNoir terimi sanat tarihi içerisinde çoğunlukla sinemaya dair bir kavram olarak dolayım içindedir. Film Noir (Kara Film) olarak bilinen ve Hollywood kökenli 1940-50 yılları aralığını kapsayan karanlık atmosferli ve suç odaklı filmlerin geneli için kullanılan bir tanım olarak öne çıkan noir terimi; aslında sanat tarihinin de farklı dönem ve üslup anlayışlarında gerek biçim özellikleri anlamında gerekse de bağlamsal özellikler açısından karşımıza çıkar. Siyahın kültür tarihi açısından varlığının ötesinde resim sanatı içerisinde ilk olarak ışık-gölge karşıtlığında asli bir resimsel unsur olarak; sonrasında Romantizm ve Sembolizm hareketi içerisinde de biçim özelliklerinden sıyrılıp genel bir kompozisyon atmosferi oluşturması açısından oldukça önemli bir plastik enstrüman olarak öne çıkar. Bu noktada siyahın kullanımı renk olma özelliğinden sıyrılıp kompozisyonel auranın oluşmasını sağlayan bir tür atmosfer etkisi oluşturmaya başlar. Özellikle 19.yy’dan 20. yy’ın ortalarına kadar sözü edilen etkide üretimlerin ortaya konması noir uygulamaların sadece bir biçimsel unsur olmaktan öte psikolojik etkili atmosfer oluşumunun ortaya konmasındaki pozisyonuyla da ilgilidir. Bu çalışma noir kavramını hem resim sanatı alanında hem de sinema özelinde siyahın yarattığı etkiyi hissettiren bazı örnekler açısından ele alarak tartışmayı amaçlamaktadır. Seçilen örnekler noir etkisinde kompozisyonel atmosferin en net hissedildiği çalışmalardan hareketle siyahlığın oluşturduğu sanatsal etkinin boyutlarını aktarmayı hedefler. Çalışma, siyahın sözü edilen atmosfer etkisini sanat tarihi-sinema disiplinleri üzerinden karşılaştırmalı bir aktarımı merkeze alarak ortaya koyacaktır.Article Bir On Yedinci Yüzyıl Osmanlı Eserinden Hareketle Maji/Büyü Sanatına Dair(2025) Kara, SerdalNesne, olay ve olgular toplumların kendi imgesel dünyalarına göre algılanmakta ve buna bağlı olarak tanımlanıp anlamlandırılmaktadır. Bazı tabu ve anlayışların oluşmasına neden olan bu algı ve anlamlandırmalar toplumsal birlikteliği güçlü kılmakta ve bireylerin toplum üyelerine veya toplumsal yaşama zarar verecek davranış ya da eylemlerden uzaklaşmasını sağlamaktadır. Bu durum ve anlayışa karşı gelen suçluları cezalandırmak için başvurulan yöntemlerden biri olarak majik güçten yararlanılmaktadır. Maji, büyü ya da buna dair nesneler bu türden bir gereklilik sonucu bir işlevi yerine getirmek için kullanılmaktadır. Nicel sonuç amaçlayan pratik bir yapıya sahip olan büyü ya da maji, insanın ihtiyaç, eğilim, gereksinim ve hedeflerinin belli ilkelere bağlı olarak belirli tekniklerle yapılması olarak kabul edilebilir. Çalışmada XVII. yüzyıl Osmanlı dönemine ait bir yazma eser olan Fezâ’il-i Beytü’l-Mukaddes’te kutsal kabul edilen Kudüs’ü korumak için düzenlenen majik güçlere sahip nesnelerin koruyuculuğu temelinden hareketle toplumsal yapıda büyünün etkisi, toplumların büyüye bakış açısı ve büyünün koruyuculuğu üzerine yaygın olan inanışlar ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Çalışmamızda ilk olarak büyü, maji, tılsım terimleri ve bu terimlere bağlı fetişizm, anima, simya, kimya gibi terimler üzerinde durulmaktadır. Daha sonra insan-büyü/maji-nesne ilişkisine yer verilmektedir. Büyünün koruyuculuğu ve Fezâ’il-i Beytü’l-Mukaddes’te buna dair halk inanışları ile ilgili bilgi verildikten sonra elde edilen bulguların değerlendirildiği sonuç bölümü ile çalışma tamamlanmaktadır.Article Comparative Anatomy of Some Verbascum Taxa (Scrophulariaceae) in Southeastern Anatolia and Distinguishing Characteristics of These Taxa(2025) Kılıç, Fatma Mungan; Kılıç, MuratThe Verbascum L. genus (Scrophulariaceae) is global in distribution. Turkey is the genus's hub of genetic diversity, and it contains the greatest number of species within it worldwide. The genus Verbascum has significant morphological diversity, making species classification difficult. The anatomy of the roots, stems and leaves of seven Verbascum taxa (Verbascum agrimoniifolium subsp. agrimoniifolium, V. orientale subsp. orientale (group A), V. laetum (group C), V. geminiflorum (group I), V. andrusii, V. kotschyi (group K), V. lasianthum (group L)) found in the Southeastern Anatolia Region (Diyarbakır, Mardin, and Şanlıurfa Province) of Turkey formed the basis of this study. Cross-section of root, stem and leaf samples from seven different Verbascum taxa were cut by hand and then examined under a light microscope. The xylem components play an important role in taxonomic root parts. The pith region is a large region in stem sections, and the upper part of the epidermis cells is surrounded by a separate indented cuticle layer. The main vein of the leaves is represented by lateral bundles. The presence of idioblasts (V. laetum and V. geminiflorum) has observed in the leaf. In this study, the importance of various characteristics in Verbascum taxa limitation was investigated. In order to support morphological features in taxonomic classification and assist in genus systematics, some characters typically associated with anatomical patterns (such as the presence of idioblasts in the leaf) can be applied.Article Yoğun Bakım Hastalarında Kulak Tıkacı ve Göz Bandı Kullanımının Uyku Sorunları ve Uyku Kalitesine Etkisi(2025) Akyol, Asiye; Keskın, HulyaAmaç: Bu araştırma, yoğun bakım hastalarında kulak tıkacı ve göz bandı kullanımının hastaların uyku sorunları ve uyku kalitesi üzerindeki etkisini değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Bu deneysel araştırma Haziran 2017 - Aralık 2018 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin dahiliye yoğun bakım ünitesi, göğüs hastalıkları yoğun bakım ünitesi ve kardiyoloji yoğun bakım ünitelerinde tedavi görmekte olan 29 hasta ile yürütülmüştür. Katılımcılar; kulak tıkacı, göz bandı ve kontrol grubu olmak üzere üç farklı gruba ayrılmıştır. Araştırmada veriler; “Birey Tanıtım Formu”, “Yoğun Bakım Ünitesinde Uyku Kalitesi Soru Formu”, “Richards Campbell Uyku Ölçeği” ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların çoğunluğunun kadın, evli, ilköğretim mezunu, ev hanımı ve sosyal güvencelerinin olduğu görülmüştür. Kontrol grubu, göz bandı grubu ve kulak tıkacı grubundaki hastaların Richards Campbell Uyku Ölçeği puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır (F = 9,379, p = 0,001). Göz bandı grubundaki hastaların Richards Campbell Uyku Ölçeği puan ortalamalarının, kulak tıkacı grubu ve kontrol grubundaki hastalarınkinden yüksek bulunmuştur (p < 0,001). Ayrıca, kulak tıkacı grubu hastalarının ölçek puan ortalamalarının da kontrol grubundakilerden yüksek olduğu tespit edilmiştir (p < 0,001). Sonuç: Araştırma sonuçları, yoğun bakım ünitesinde göz bandı ve kulak tıkacı uygulamalarının uyku kalitesini artırmada etkili olduğunu göstermektedir. Yoğun bakım kliniklerinde hastaların uyku sorunlarını çözmede uygun araç-gereç ve yöntemlerin kullanılması, hemşirelik bakım planlarının uyku sorunlarına göre düzenlenmesi ve ekip üyelerinin bu konuda bilgilendirilmelerinin yararlı olacağı düşünülmektedir.Article Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin Sosyo-Kültürel Tarihi(2025) Çevik, Abidin; Demir, Ali ErenBu çalışma, Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin kuruluşundan günümüze toplumsal dönüşümünü ve etkilerini incelemektedir. 1925’te Cumhuriyet’in erken dönem modernleşme projesi olarak kurulan hastane, sadece bir sağlık kurumu değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel dönüşümün bir aracı olarak işlev görmüştür. Tekli betimsel vaka analizi yöntemiyle yürütülen araştırma, hastanenin tarihsel serüvenini üç dönemde incelemektedir: kuruluş dönemi (1925-1950), kurumsallaşma dönemi (1950-1980) ve neoliberal dönüşüm dönemi (1980-günümüz). Katılımcılarla yapılan derinlemesine görüşmeler ve kurumsal belgelerin analizi sonucunda beş ana tema ortaya çıkmıştır: kurumsal kimliğin tarihsel dönüşümü, toplumsal algıların ve damgalamanın değişimi, tedavi pratiklerinin sosyo-kültürel boyutları, beden-iktidar ilişkileri ve sınıf-cinsiyet dinamikleri. Bulgular, hastanenin Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde toplumsal modernleşmenin mikro düzeyde bir yansıması olduğunu göstermektedir. Ruh sağlığı sorunlarına yönelik algılar, dinsel ve manevi açıklamalardan tıbbi paradigmaya, korkudan anlayışa doğru evrilmiştir. Batı kökenli psikiyatrik bilgi, yerel kültürel bağlamda müzakere edilmiş ve hibrit tedavi yaklaşımları geliştirilmiştir. Hastane, Foucault’nun biyo-iktidar ve Goffman’ın total kurumlar kavramları çerçevesinde ele alındığında hem disiplin mekanizmalarının uygulandığı hem de direnişin geliştiği bir mekân olarak karşımıza çıkmaktadır. Sınıf, cinsiyet ve etnik kimlik gibi toplumsal eşitsizlik kategorileri, tedaviye erişimi ve tedavi deneyimini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu araştırma, ruh sağlığı hizmetlerinin yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve politik bir mesele olduğunu ortaya koymaktadır. Bulgular, ruh sağlığı politikalarının geliştirilmesinde, tıbbi yaklaşımların yanı sıra sosyolojik perspektiflerin de dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır.Article In Silico Exploration of Plant Extracts as Ache Inhibitors: Insights From Molecular Dynamics and MM/GBSA Analysis for Alzheimer's Drug Development(2025) Kurt, Barıs; Baran, Ayşe; Evcil, MuratAlzheimer's disease is a long-term neurological disorder that affects memory and other cognitive abilities. Physostigmine is a drug still used in treating symptoms associated with this disease, with its primary mechanism of action being AChE inhibition. AChE plays a crucial role in cholinergic neurotransmission, and its inhibition has been linked to the improvement of symptoms in Alzheimer's disease. In this study, 34 phytochemicals detected through LC-MS/MS analysis of 13 plant species were investigated as potential alternative drug candidates to physostigmine. For this purpose, docking studies followed by molecular dynamics simulations and MM/GBSA energy calculations were performed. The results revealed that 24 out of 34 phytochemicals were either very close to physostigmine (MM/GBSA binding affinity: -26.102 kcal/mol) or better AChE inhibitors. Additionally, it was determined that physostigmine increased the flexibility of the molecule when bound to the AChE enzyme, a unique result compared to our drug candidates. Our research emphasizes the potential of plant-derived compounds as AChE inhibitors and presents promising candidates for future drug development studies. Furthermore, physostigmine's property of increasing enzyme flexibility offers a new perspective in drug design and indicates that the role of this feature in therapeutic efficacy needs to be examined in more detail.Article An Examination on Knowledge Levels and Attitudes of Faculty of Health Sciences Students towards Social Oocyte Cryopreservation and Donation(2025) Değer, Vasfiye BayramAmaç: Bu araştırmanın amacı, sağlık bilimleri fakültesi öğrencilerinin sosyal yumurta dondurma ve yumurta donasyonu konusundaki bilgi ve tutumlarının belirlenmesidir. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tipte olup bir üniversitede öğrenin gören 667 öğrenci ile tamamlanmıştır. Araştırma verileri Google anket yöntemi ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilerin “yaş” ortalaması 21,3±2,7 olarak saptanmıştır. Öğrencilerin %34,3’ü yumurta donasyonu hakkında bilgi sahibi olduğunu ifade etmiştir. Öğrencilerin %51,0’ı yumurta donasyonuna olumlu bakmaktadır. Öğrencilerin %74,5’i taşıyıcı annelik hakkında bilgi sahibi olduğunu, ifade etmiştir. Öğrenciler yumurta dondurma işleminin en çok %30,9 ile kanser/kemoterapi tedavisi alacak olanların yapabileceği görüşüne yer vermişlerdir. Öğrencilerin %82,5’i en uygun doğurganlık yaşının 25-29 yaş aralığı olduğunu ifade etmişlerdir. Sonuç: Bu araştırma öğrencilerin sosyal yumurta dondurma, donasyon ve doğurganlık hakkındaki düşüncelerini ortaya koymuştur. Özellikle ülkemizde yeni ve güncel olan sosyal dondurma ve donasyon ile ilgili konuların hem fertilite hem de doğurganlığı korumaya yönelik teknik olanaklar hakkında doğru bilgi vermek ve nihayetinde çocuk doğurmayı ertelemek için sağlık camiasının bu soruları tartışmaya ve cevaplamaya dahil olması gerektiğini vurgulamaktadırlar.Article 19. Yüzyıl Bir Bektaşi Şairinden Sultan Abdülaziz’e Övgü: İstiḫrâc-I Ḥıfẓî(2025) Kara, SerdalÇalışma konumuz 19. yüzyıl Bektaşi şairlerinden Hıfzî’nin İstiḫrâc-ı Ḥıfẓî adlı manzum eseridir. Hıfzî bu eserinde Sultan Abdülaziz’in tahta çıkması ile oluşabilecek muhtemel sonuç, anlam ve beklentiler üzerinde durmaktadır. Toplam kırk beş beyitten oluşan metin 8+8 on altılı hece ölçüsü ile yazılmıştır. Metinde gerek ses tekrarı gerek iç kafiye ve gerekse de rediflerle ahenk sağlanmaktadır. Metin şekil dışında konu ve içerik bakımından; farklı tasavvufi inançları bünyesinde eriterek İslamiyet öncesi Türk unsurları ihtiva eden ve 15. yüzyılda ananesi oluşan Bektaşilik anlayışı ile ilgili unsurlar içermektedir. Bunun yanı sıra metinde baskı dönemleri sonrası Sultan Abdülaziz’i özlemle bekleyiş ve Sultan Abdülaziz’e övgü ile ilgili duygu ve düşüncelere de yer verilmektedir. Çalışma giriş, dil özellikleri, metin ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Bektaşilik inancı ve Bektaşiliğin diğer tarikatlarla olan ilişkisi hakkında bilgi verilmekte, Sultan Abdülaziz dönemine kadar olan Bektaşilik tarihi genel olarak değerlendirilmektedir. Daha sonra metnin gerek şekilsel ve gerekse de muhteva açısından özelliklerine değinilmekte ve manzume şairi hakkındaki bilgilere yer verilmektedir. Dil özellikleri bölümünde yazım ve ses özellikleri üzerinde durulmakta ve ses özelliklerinden dudak uyumu ele alınmaktadır. Dil özellikleri sonrası metnin çeviri yazısına yer verilmektedir. Son olarak metin ile ilgili elde edilen bulguların değerlendirildiği sonuç bölümü yer almaktadır.Article Effect of Vermicompost Applications on Quality, Yield and Some Macro and Micro Elements Content of Bread Wheat(2025) Eren, Abdullah; Zırığ, BayramThis study aimed to determine the effect of different rates of vermicompost applied to the soil on yield and certain yield characteristics of bread wheat (Triticum aestivum L.). The research was conducted under Mardin conditions during the 2019-2020 production season. The study used varying rates of vermicompost and two wheat varieties, Dinç and Tekin, as plant materials. The experiment was set up in a factorial design with three replications. The rates of vermicompost applied were 0, 100, 200, and 300 kg da⁻¹. The study evaluated protein content per grain, starch content per grain, macro and micro element concentrations. After the production season, the plants were harvested, and necessary analyses and measurements were performed. The findings indicate that vermicompost applications affected the yield by 12.5% in the Dinç variety and 17.9% in the Tekin variety. In both wheat varieties, the highest protein content and the lowest starch content were observed with 300 kg da⁻¹ vermicompost applications, showing an increase in protein and a decrease in starch compared to the control (0 kg da⁻¹) groups. Overall, increasing vermicompost applications led to higher K and P levels in both wheat varieties compared to the control (0 kg da⁻¹). In the Dinç variety, Cu, Zn, and Fe concentrations increased with higher rates, while Mn concentration varied. In the Tekin variety, significant increases in Cu, Zn, Fe, and Mn concentrations were observed, with the highest levels of Cu, Zn, and Fe found at 300 kg da⁻¹.Article Okul Yöneticiliğinde Kadın Olma Deneyimine İlişkin Zorluklar ve Engeller(2025) Karadaş, Halil; Merve,Türkiye’de kadın öğretmenler erkek paydaşları gibi eğitim camiasına katkı sunmaktadırlar. Kadınların, öğretmenlik mesleğinde olduğu gibi okul yöneticiliği pozisyonlarında da yer almaları, kadınlara ve kız çocuklarına ilham kaynağı olması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda çalışma ile kadın okul yöneticilerinin bakış açısından, kadın yöneticilerin karşılaştığı sorunlar, yönetici olmaya ilişkin engeller ve bu olumsuz yargıların üstesinden gelmek için alınabilecek önlemler incelenmiştir. Araştırma, nitel araştırmaya dayalı temel nitel araştırma deseniyle yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu 2023-2024 eğitim öğretim yılında Mardin’de görev yapmakta olan 26 kadın okul yöneticisi oluşturmaktadır. Araştırma bulguları, kadın okul yöneticilerinin yöneticilik rollerine ilişkin karşılaştıkları engeller, kadın okul yönetici sayısının yetersiz olma sebebine ilişkin bulguları ve deneyimleri, kadın okul yönetici sayılarının nasıl arttırılabileceği ve bu yönde ne gibi politikaların olması gerektiği yönündedir. Araştırmada, kadın okul yöneticilerinin ailedeki sorumlulukları ve yöneticilik görevi arasında denge kurmada zorlandıkları, kadın okul yöneticilerinin cinsiyet temelli problemler yaşadıkları ve çalışma koşullarının ağır olmasından dolayı kadınların okul yöneticisi olmak istememesi gibi sonuçlara ulaşılmıştır.Article 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Mardin’deki Adlî Olaylara Dair Bir İnceleme(2025) Mengirkaon, SabriTanzimat Fermanı ile beraber Osmanlı Devleti’nin modernleşme sürecinde ortaya koyduğu yeniden müesseseleşme aşamalarından biri de hukuk alanındaki gelişmelerdir. Devletin, ahalinin canını, namusunu ve malını taahhüt altına aldığı bu yeni yaklaşım adlî süreçlerin tasavvur ve işleyişinde önemli bir dönüşümün yaşanmasına neden olmuştur. Merkezîleşme hamlesi devlet erkinin toplumsal hayatta daha görünür olma ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Diğer taraftan 19. yüzyılda değişen ekonomik ve toplumsal koşullar kentlerde nispeten yoksul sınıfların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Dolayısıyla hem devletin ihtiyaçları hem de kentlerin değişen demografik özellikleri nedeniyle suç olgusu yeniden yorumlanarak çerçevesi genişletilmiş, cezalar da detaylandırılmıştır. Bu makale Tanzimat sonrası dönemde Mardin’deki adlî olayları devletin yeni kavrayışı odağında ele almaktadır. Çalışmanın ana kaynakları başta Diyarbekir Vilayet Gazetesi, Osmanlı Arşiv kayıtları ve Mardin Şer’iyye Sicilleridir. Çalışmanın sonuçlarına göre Osmanlı Devleti, Tanzimat’tan sonraki süreçte adlî olayları daha özenli bir şekilde ele almıştır. Devlet, tesis ettiği yeni kurumlar vasıtasıyla Mardin’deki hukuki süreçleri devlet, mekân ve toplum denkleminde yeniden örgütlemiştir. Verilen cezalar modern yargılama süreçleri sonucunda dönemin hukuk metinleriyle uyumlu olarak verilmiştir.Article Bir Sosyolojik Kavrama Teorisi Olarak Asamblaj(2025) Oral, Seher; Ağırman, Zehra; Kara, ZulkufHerhangi bir toplumsal konunun nasıl tartışılacağı ya da tartışılan düzlemin ne tür bir modelleme biçimi ile kavranacağı sosyoloji biliminin akademik bağlamını oluşturur. Teorinin sosyal olandan kavramsal olarak elde edileceği metodolojik yüzey, toplumsal olanın karmaşıklığı ile birlikte düşünüldüğünde yeni ve kullanışlı bir teorinin, meselelerin yorumlanmasının önünü açacağı kanaatindeyiz. “Oluş”, “çokluk teorisi”, “soyut makine”, “persona”, “yersiz-yurtsuzlaşma” gibi kavramsallaştırmaların önerildiği bu çalışmada, kullanışlı bir analizin toplumsal yapılanmaları kavrayabileceğimiz yeni bir yöntem biçimi sunacağı kuşku götürmez. Bu açıdan asamblaj teorisi olarak özetlenebilecek ve söz konusu kavramları da içine alan bu yaklaşımın akademik literatüre katkı sunacağı muhakkaktır. Öyle ki birbirini taklit eden yöntemlerin sosyal olanın yeni yüzeylerini (dijital, soyut vb) anlama konusunda halihazırda yeterli sosyolojik çıkarımları sunmadığını söylemek zorundayız. Zaten çalışmadaki esas amacımız da sosyolojik çerçevede asamblaj teorisiyle birlikte toplumsal olanı düşünmede oluşlara yer açmaktır.Article Hakiki Vuslat, Mecazi Firak veya Hakiki Firak, Mecazi Vuslat; Klasik Zazaca Edebiyatta Vuslat ve Firak Terennümleri(2025) Kırkan, AhmetVuslat ve firak, edebiyatın önemli iki kavramı olmasının yanı sıra, hayatın da önemli iki gerçeğidir. Bu iki kavram beraber düşünüldüğü zaman anlam ifade ederler. Vuslat ve firak birbirine geçmiş iki kavramdır, meydana gelen bir olayın vuslat veya firak olarak kabul edilmesi görecelidir. Vuslat bir firaka, firak başka bir vuslata dönüşebilir. Çalışmada vuslat ve firak kavramları bu çerçevede ele alınmış, vuslat ve firakın göreceli durumu izah edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı Zazaca klasik edebiyatındaki metinlerden vuslat ve firak kavramlarını ele almaktır. Dünya asıl vatanından ayrılan bir ruh için hakiki firak, onu bekleyen yakınları için ise mecazi bir vuslattır. Yine hicret, göç ayrılan ve varılan yere göre vuslat veya firak olarak yorumlanabilir. Bu çalışma iki kısımdan meydana gelmiştir. Çalışmanın ilk kısmında vuslat ve firak kavramları mecaz ve hakikat bağlamında ele alınmış; hakiki vuslatın mecazi bir firak olduğu, hakiki bir firakın mecazi bir firak olduğu üzerinde durulmuştur. Zazaca klasik edebiyattan örneklerin verildiği ikinci kısımda doğum, ölüm, göç ve dünya kavramları temele alınarak vuslat ve firak açıklanmıştır. Her alt başlıkta çeşitli yazarlardan örnekler verilmiş ve bunlar izah edilmiştir. Çalışma, Zazaca klasik edebiyatı bu iki kavram etrafında incelediği için önemlidir. Zazaca klasik edebiyat üzerine çeşitli derleme çalışmaları olsa da, bu tür özel okumaların az olduğu açıktır. Bu açıdan çalışma Zazaca klasik edebiyatı derin bir analize tabi tuttuğu için önemlidir. Çalışmada yayımlanmış ve temin edilen klasik edebiyat eserlerine yer verilmiş, Kurmancca, Türkçe, Arapça ve Farsça eserlerden de yararlanılmış ve bu dildeki klasik eserlerde vuslat ve firak kavramlarının nasıl ele alındığı izah edilmiştir. Çalışmada açıklama, örnek verme, karşılaştırma, tanık gösterme, tanımlama gibi yöntem ve teknikler kullanılmıştır.Book Review Modern Ortadoğu'da Zorunlu Göç ve Mülksüzleştirme(2025) Şeddatlı, NazlıcanArticle Türk Romanında Sosyal ve Sınıfsal Damgalamanın Kadın Özneleri: Cariyeler(2025) Ataker, BüşraDünya ölçeğinde yaşayan tüm bireylerin eşit olması gerektiği fikrini sarsan ve toplumda sosyal hiyerarşiye zemin hazırlayan ön yargılar, kalıp yargılar ve ayrımcı yaklaşımlar; güçlünün zayıfa tahakküm etme isteği ile açıklanabilir. Çoğunluğun azınlığa ya da güçlünün zayıfa karşı üstünlüğü etki alanını dışlama, ötekileştirme, atıklaştırma, yok sayma ve damgalama olarak genişletir. Damgalama ve ötekileştirme bu bağlamda çeşitli argümanlardan beslenen bir zemine, bir merkeze yaslanır. Bu zemin ve merkez ideoloji; iktidar, cinsiyet, inanç, etnik kimlik, sosyal sınıf veya beden algısı gibi çok farklı alanlarda ortaya çıkabilir. Sosyal ve sınıfsal damgalama, bu bağlamda güçlü bir iktidarı ya da ideolojiyi arkasına alır. Sınıfsal damgalanma örneği olan cariyelik toplumda tahakküm edilen, sömürülen, nesneleştirilen grubu temsil eder. Toplumsal, kültürel ve sosyal alanda büyük kırılmaların yaşandığı on dokuzuncu yüzyılda insan haklarının da gelişmesiyle toplumda sömürü nesnesi hâline gelen cariyelerin yaşam şartları sorgulanmaya başlar. Değişim ve dönüşümün merkeze alındığı Tanzimat Devri romanlarında kurguya taşınan cariyelik meselesi ile sosyal bir eleştirinin de gerçekleştirildiği görülmektedir. Kurgusal metinler aracılığıyla ortaya koyulan bu sosyal eleştiri ile toplumda ezilen sınıfı temsil eden cariyelerin hükmeden sınıf ya da efendileri konumunda olanlar tarafından nasıl damgalanıp ötekileştirildikleri göz önüne serilir. Ancak cariyeliğe karşı yazarların farklı bakış açıları ve ideolojileri cariyelerin bazı romanlarda damgalanmalarına vesile olurken bazılarında ise yüceltilmelerini sağlar. Dolayısıyla yazarların yaslandığı ideoloji veya dünya görüşü aynı meselenin olumlu ve olumsuz bir atmosferde yansıtılmasına sebebiyet verir. Bu çalışmada damgalama kuramı bağlamında Sergüzeşt ve Felâtun Bey ile Rakım Efendi romanları değerlendirilecektir.Article İnsan İlişkileri Yaklaşımı Bağlamında Kadının Çalışma Hayatındaki Rolü(2025) Özçelik, Musaye KonakYaşamın sürekliliğini sağlayan sosyal bir faaliyet olarak bilinen çalışma teriminin geçmişi insanlık tarihine kadar dayanan insan yaşamının en önemli kavramlarından biridir. Fakat çalışma kavramının bir disiplin olarak toplumsal yaşamın bir parçası olması ancak Sanayi İnkılabı ile mümkün olmuştur. Yirminci yüzyılda ortaya çıkan çalışma sosyolojisi, sosyolojinin alt dallarından biri olarak temelde çalışma yaşamı ve sorunlarına odaklanmıştır. Çalışma sosyolojisi ülkemizde yeni gelişen bir alandır. Sanayileşme ile birlikte gelişen teknoloji ve bilgi birikimi toplumları hızlı bir değişime uğratmıştır. Endüstrileşme sonrasında çalışma yaşamında meydana gelen değişmeler çalışma sosyolojisinin en temel konularından biri olarak kabul edilmektedir. Bu çalışmada, çalışma sosyolojisinin temel kavramsal çerçevesi ele alınarak disiplinin teorik yaklaşımları incelenmiştir. Çalışma sosyolojisi, iş yaşamının toplumsal dinamiklerini anlamaya yönelik çeşitli teorik perspektifler çerçevesinde ele alınmakta olup, bu bağlamda Sistem Yaklaşımı, Yönetimsel Psikolojik Yaklaşım, İnsan İlişkileri Yaklaşımı, Sosyal Eylem Yaklaşımı ve Çatışmacı Yaklaşım temelinde değerlendirilmiştir. Bu teorik yönelimler, emek süreçlerini, çalışma ilişkilerini ve iş hayatının birey ve toplum üzerindeki etkilerini farklı açılardan ele almakta ve analiz etmektedir. Çalışmada, söz konusu yaklaşımlar karşılaştırmalı bir perspektifle ele alınarak; çalışma sosyolojisinin kuramsal çeşitliliği ve metodolojik yönelimleri açıklanmıştır. Devamında çalışma sosyolojisi bağlamında İnsan İlişkileri Yaklaşımı temelinde çalışan kadının iş yaşamındaki konumunu ve toplumsal rollerini analiz edilmiştir. İnsan İlişkileri Yaklaşımı, bireyin yalnızca ekonomik bir aktör değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal ihtiyaçları olan bir varlık olduğunu vurgulayarak; iş yerindeki sosyal etkileşimlerin üretkenlik ve iş doyumu üzerindeki etkilerini ele alınmıştır. Bu doğrultuda, çalışmada kadın emeğinin tarihsel dönüşümü, toplumsal cinsiyet rolleri ile iş yaşamındaki dinamiklerin kesişimi ve kadın çalışanların örgütsel yapılar içindeki deneyimleri irdelenmektedir.Article Analysis Of The Relationship Between School Principals' Emotional Intelligence Levels And Teachers' Happiness At School(2025) Akın, Mehmet Ali; Barutcu, OsmanBu araştırmanın amacı okul müdürlerinin duygusal zekâ düzeylerini belirlemek; öğretmenlerin okuldaki mutluluk düzeylerini ölçerek okul müdürlerinin duygusal zekâ düzeyleri ile öğretmenlerin okuldaki mutlulukları arasındaki ilişkiyi analiz etmektir. Araştırmada katılımcıların demografik özelliklerini belirlemek için “Bilgi Formu”, algılarını belirlemek için ise “Duygusal Zekâ Ölçeği” ve “Örgütsel Mutluluk Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Mardin İli Kızıltepe İlçesi sınırları içerisinde resmî ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan 216 okul müdürü ve 2653 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilen 372 öğretmen ve bu öğretmenlerin görev yaptığı 97 okul müdürü oluşturmuştur. Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız örneklemler t-testi, tek yönlü varyans analizi ve korelasyon analizi teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre okul müdürlerinin duygusal zekâ düzeylerinin kendi algılarına göre oldukça yüksek olduğu tespit edilmiştir. Okul müdürlerinin duygusal zekâ düzeyleri arasında cinsiyet, yaş ve yöneticilik tecrübesine göre anlamlı farklılık bulunurken; eğitim düzeyi, meslekî kıdem ve okul düzeyi değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Öğretmenlerin örgütsel mutluluk düzeyleri yüksek bulunmuştur. Öğretmenlerin mutluluk düzeyleri cinsiyet, yaş, meslekî kıdem, eğitim düzeyi ve okul düzeyine göre anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Ayrıca okul müdürlerinin duygusal zekâ düzeyleri ile öğretmenlerin okuldaki mutlulukları arasında da pozitif ve orta düzeyde bir ilişki bulunmuştur.Article İşletme Disiplininde Endüstri 4.0: Türkiye’de Hazırlanmış Lisansüstü Tez Çalışmaları Üzerine Bir Derleme(2025) Kılıç, CumaliEndüstri 4.0 dönüşümünü anlamak ve bu alandaki bilgi birikimine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’deki lisansüstü tezlerin derlenmesi bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Çalışmada, Türkiye Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Ulusal Tez Merkezi’nde bulunan işletme alanındaki Endüstri 4.0 konulu lisansüstü tezlerin temel bilgileri, metodolojik yaklaşımları ve öne çıkan özelliklerinin detaylı bir analizi ortaya koyulmuştur. Bu bibliyografik derleme, akademik çevrelerde Endüstri 4.0’ın işletme disiplinindeki evrimini anlamak isteyen araştırmacılara kapsamlı bir rehberlik sunmakta ve Endüstri 4.0’ın işletme alanındaki tez çalışmalarındaki genel eğilimleri daha derinlemesine anlamak adına önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Ayrıca, Endüstri 4.0’ın işletme stratejileri, operasyonel süreçler ve yönetim yaklaşımları üzerindeki etkilerini belirleyerek, gelecekteki çalışmalara yön verecek kritik çıkarımlarda bulunmayı hedeflemekte ve benzer konulardaki çalışmaların kapsamlı bir analizini sunarak bu alandaki mevcut bilgi birikimini sistemli bir şekilde sunmayı amaçlamaktadır.Article Vekalet Savaşı Yeniden: Rusya-Ukrayna Çatışmasında Büyük Güç Rekabeti(2025) Kazdal, MelıhBu çalışma Rusya-Ukrayna Savaşı’nı vekâlet savaşı çerçevesinde ele almaktadır. Çalış-manın temel argümanı Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) için bir vekâlet savaşı olduğu ve bu vekâlet savaşının Soğuk Savaş dönemi pratiklerine sahip olduğudur. Büyük güçler arasındaki stratejik rekabette Soğuk Savaş dönemi vekâlet sava-şı pratiklerine bir dönüş yaşanmaktadır. ABD, Rusya ile olan stratejik rekabetinde Ukray-na’yı bir vekil olarak kullanmakta ve buna yönelik bir politika izlemektedir. ABD’nin Uk-rayna’ya yönelik yaptığı devasa silah yardımı ve ekonomik yardımlar ile savaş öncesi ve sırasında izlediği politika bunu ortaya koymaktadır. Çalışmanın zaman aralığı savaşın başlangıç tarihinden Joe Biden döneminin bitişine kadar olan süreyi içermektedir. Son olarak çalışmada nitel analiz yöntemi içerisine dâhil olan vaka analizi metodu kullanılmış-tır. Ek olarak siyasi elitlerin söylemleri ile savaşı takip eden kurumların yayımladığı veri setlerine başvurulmuştur.Article Güney Sudan’ın Bağımsızlığında Petrolün Rolü(2025) Sapmaz, HandeAfrika’da doğal kaynakların bolluğu, “kaynak laneti” perspektifinden değerlendirildiğinde çatışmalar, iç savaşlar, şikâyetleri olan halklar ve devlet zayıflığı ile ilişkilendirilebilir. Çalışma, bir ayrılma hareketinin bağımsızlıkla sonuçlanmasında etkili olan unsurlardan doğal kaynaklar özelinde petrolü, Güney Sudan vakası için detaylandırmaktadır. Bu sayede ayrılmanın nedenleri olarak kabul edilebilecek faktörlerin bağımsızlık sonrasındaki durumları saptanarak, bağımsızlığın kalıcı bir çözüm olup olmadığı tartışılmaktadır. Çalışmada ilk olarak ayrılmanın yapısal faktörleri bağlamında, Güney Sudanlı halkların ayrılma talebinin temelini oluşturan şikâyetler, İngiltere sömürge yönetimi politikaları üzerinden detaylandırılmaktadır. Güney Sudan’ın bağımsızlığından sonra petrolün etkinliği; Güney ve Kuzey arasındaki paylaşım krizleri (tartışmalı sınırlar), yeni bağımsız devlette çıkan iç savaş ve Güney Sudan petrolünün devlet dışı aktörler arasında dağıtımı sırasında ortaya çıkan istikrarsızlıklar şeklinde geliştirilen satır başları ile açıklanmaktadır. Sonuç olarak, doğal kaynaklar ve farklılaşmış grup kimlikleri bir ayrılma hareketinin bağımsızlığa ulaşmasında belirleyici olsa da tek başına yeterli nedenleri meydana getirmemektedir. Nitekim Güney Sudanlı halklara bir kurtuluş formülü olarak sunulan ayrılma hareketini güçlendiren petrolün varlığı, bağımsızlık sonrası yeni devletin istikrarını bozan değişkenlerden biri olmuştur.