Meslek Yüksekokulları
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/27
Browse
Browsing Meslek Yüksekokulları by Access Right "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 683
- Results Per Page
- Sort Options
Book 2. Uluslararası İzmir İktisat Kongresi Bildiri Kitabı(İKSAD Yayınevi, 2020) Karamatov, Ozodbeg; Emek, Ömer FazılÇeşitli akademik çalışmalardan derlenen bildiriler.Article 2000 YILI SONRASI TÜRKİYE’DE KAMU BORÇLANMASININ EKONOMİK ANALİZİ(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2022) Aydın, Mehmet Sadık; Sayaner, KübraDevletin ekonomideki rolü ile ilgili tartışmalar geçmişten günümüze süregelmektedir. Özellikle 1929 krizi ile müdahaleci devlet yaklaşımının benimsenmesi ile devletin ekonomideki rolü artmıştır. Kamusal finansman kaynakları arasında gösterilen borçlanma ile ilgili düşünceler önceki dönemlerde olumsuz kabul edilirken, 1929 krizi sonrasında çeşitli gerekçelerle başvurulabilecek kaynaklar arasında kabul edilmiştir. Bir maliye politikası aracı olarak kabul edilen kamu borçlanması aracılığıyla devletin birçok ekonomik fonksiyonun gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Bu çalışmada kamu borçlanmasının teorik çerçevesi çizilerek, borçlanma ile ilgili kavramlar açıklanmakta borçlanma türleri ve ekonomik etkileri anlatılmaktadır. Ardından 1980 sonrası dönemde Türkiye’de kamu borçlanmasının gelişimi ilgili kurumların verileri kullanılarak analiz edilmektedir. Çalışmada literatür taraması yapılacak olup veri analizi yöntemi benimsenmektedir. Çalışma ile borçlanma konusunun ekonomik analizinin yapılarak politika yapıcılara yol gösterici öneriler sunulması ve alanda çalışma yapmayı düşünen araştırmacılar açısından literatür oluşturulması amaçlanmaktadır. Çalışma sonucunda; Türkiye’de borçlanma yaklaşımlarının dönemler bazında değişiklik gösterdiği, ekonomik açından olumsuz gelişmeler yaşanan dönemlerde borçlanma göstergelerinin olumsuz seyrettiği, özellikle 2000 sonrası dönemde mali disiplin sürecine geçişle birlikte borçlanma açısından olumlu gelişmelerin yaşandığı ve kamu borçlanması açısından OECD ortalamasının altında olunduğu bulgularına ulaşılmıştıArticle 5. GENİŞLEME SÜRECİ VE SONRASI AB’YE ÜYE OLAN ÜLKELER İLE TÜRKİYE’NİN EKONOMİK ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI: VERİ ZARFLAMA ANALİZİ (VZA)(Artuklu Kaime Uluslararası İktisadi ve İdari Araştırmalar Dergisi, 2019) Emek, Ömer FazılBu çalışmanın amacı, AB’ye aday konumunda olan Türkiye’nin, 5. Genişleme süreci ve sonrasında AB’ye üye olan ülkeler ile karşılaştırmalı ekonomik etkinliğini tespit etmek ve etkin konumunu belirlemektir. Yapılacak ekonomik performansın ölçümünde yöntem olarak Veri Zarflama Analizi (VZA) kullanılmıştır. Yapılan çalışmada Karar Verme Birimleri (KVB), 5. Genişleme süreci ve sonrasında AB’ye üye olan ülkelerle birlikte aday ülkeler, potansiyel aday ülkeler ve adaylıktan geri çekilen İzlanda dahil olmak üzere toplam sayısı 21’dir. Bu ülkelerin etkinlik sonuçları, girdi odaklı CCR ve BCC metotları ile ölçülmüş olup etkin olmayan ülkeler için istatistiksel olarak potansiyel iyileştirme oranları hesaplanmıştır. CCR-BCC model sonuçlarının tamamında etkin olan ülkelerin: Türkiye, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Estonya, Karadağ, Kosova ve İzlanda; hiçbirinde etkin olmayan ülkelerin ise: Macaristan, Letonya, Litvanya, Malta, Güney Kıbrıs, Bulgaristan, Hırvatistan, Makedonya, Sırbistan ve Bosna Hersek olduğu tespit edilmiştir.Article 7e Öğrenme Modeline Göre Düzenlenen Uygulamalı Photoshop Eğitimi Konusunda Katılımcı Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Mardin Artuklu Üniversitesi Örneği)(Uluslararası Eğitim Bilimleri Dergisi - The Journal of International Education Science, 2023) İnan, Cemil; Tekdamar, Durmuş Ali; İnan, Cemil; Tekdamar, Durmuş AliÖz: Bilgisayar teknolojisinin hızlı gelişimiyle birlikte, iki ve üç boyutlu bilgisayar destekli tasarım yazılımları da gelişmeye ve ilgi çekmeye devam etmektedir. Günümüzde halen gelişmekte olan bu programlar, eğitim alanı da dahil olmak üzere çeşitli meslek disiplinlerinde sürekli olarak kullanılmaktadır. İki boyutlu bilgisayar destekli tasarım programlarından biri olan Photoshop, tasarımları görselleştirmeye, fotoğraf üzerinde çeşitli düzenle-meler yapmaya ve efektler uygulamaya imkân sağlayan bir yazılım programıdır. Diğer yandan, bireylerin eğitim ve mesleki hayatları boyunca gereksinmelerini karşılamaya yardımcı en önemli uygulamalardan biridir. Düzenlenen Photoshop Eğitimi’nin öğrenciler üzerindeki mesleki etkisini ve katkısını ölçmekte ve 7E Öğrenme modeline göre değerlendirmektedir. Üniversite öğrencilerine düzenlenen eğitim sonunda; 7E öğrenme modelinin yedi aşamasının gerçekleştiği ve kalıcı öğrenmenin sağlandığı, eğitimin kapsamı ve önemi bakımından bir farkındalık yaratığı söylenebilir. Eğitimin başarılı etkilerinin olacağı, derslerinde ve iş hayatında etkili bir yetenek kazandıkları, bir ihtiyacı giderdiği, bu gelişme teknoloji destekli eğiti-me büyük katkı sağlayabileceği, öğrencilerin eğitim ve öğretime isteklendirilmesi açısından önemli olduğu düşünülmektedir.Article Accumulation copper (Cu) in the Halimione portulacoides (L.) Aellen and Suaeda prostrata subsp. prostrata pall. taxa, spreading in Ayvalık saltern (Balıkesir-Turkey)(Dergipark, 2020) Mungan Kılıç, Fatma; Kılıç, Murat; Ay, Güngör; Koçbaş, FatmaThe aim of this present study was to compare the level of copper (Cu) in the soils and different organs (root, stem, leaves) of Halimione portulacoides (L.) Aellen and Suaeda prostrata subsp. prostrata Pall. taxa which are widespread distribution in every locality of from Ayvalık saltern in Balıkesir. Each month samples were collected from determined seven stations, from soil dam surrounding saltern. Analyses were done by using Perkin Elmer Analyst 700 Flame Atomic Absorption Spectrophotometer (FAAS) device. The level of Cu in H. portulacoides (0.003-0.925 ppm) and S. prostrata subsp. prostrata (0.004-0.896 ppm) was observed to be quite different. Levels of copper in the soils were below the limits of the Turkey soil pollution control regulations standard (TSP, 24609). The levels of Cu were found in the soil in H. portulacoides was 0.862- 1.111 ppm, S. prostrata subsp. prostrata 0.858-1.111 ppm.Article Activity of Metalaxyl-M plus mancozeb, Fosetyl-Al, and Phosphorous Acid against Phytophthora Crown and Root Rot of Apricot and Cherry Caused by Phytophthora palmivora(CZECH ACADEMY AGRICULTURAL SCIENCES, 2017) Derviş, Sibel; Derviş, SibelCrown and root rot, caused by the Oomycete pathogen Phytophthora palmivora, has become a destructive disease of apricot and cherry in eastern Turkey. There are no currently registered fungicides labeled for its control. In greenhouse experiments conducted in 2012 and 2013, 1-year-old potted apricot rootstock Zerdali and cherry rootstock Mahaleb plants were treated either with foliar spray of fosetyl-Al (140, 160, and 180 g a.i./100 l) or phosphorous acid (187.5, 200, and 215 g a.i./100 l) or soil drench of 100 ml of metalaxyl-M (= mefenoxam)+mancozeb (12+192, 16+256, and 20+320 g a.i./100 l) one day after wound inoculation of crowns and roots. In both years, phosphorous acid at 200 and 215 g a.i./100 l, fosetyl-Al at 160 and 180 g a.i./100 l, and metalaxyl-M+mancozeb at 20+320 g a.i./100 l significantly reduced the root rot severity on Zerdali by 70.68-80.00% and crown rot severity on both Zerdali and Mahaleb, by 68.32-91.96 and 74.21-82.60%, respectively, compared with phosphorous acid at 187.5 g a.i./100 l, fosetyl-Al at 140 g a.i./100 l, metalaxyl-M+mancozeb at 12+192 and 16+256 g a.i./100 l and control. Moreover, fosetyl-Al at 180 g a.i./100 l and metalaxyl-M+mancozeb at 20+320 g a.i./100 l significantly reduced the root rot severity on Mahaleb compared to fosetyl-Al at 140 and 160 g a.i./100 l, metalaxyl-M+mancozeb at 12+192 and 16+256 g a.i./100 l, phosphorous acid treatments and control in 2012, providing the best control of the disease by 88.00-90.68%. Two/three phosphorous acid foliar applications at 200 g a.i./100 l suppressed symptom development when field applications were made on a curative basis in 2014 and 2015.Conference Object The adaptability of various bread wheat genotypes exposed to heat stress by late sowing under Diyarbakır growth(2022) Kızılgeçi, Ferhat; Kızılgeçi, Ferhat; Öztürk, FerhataArticle Aday Öğretmen Yetiştirme Programının Etkililiğine İlişkin Aday ve Danışman Öğretmen Görüşlerinin Değerlendirilmesi(2019) Bozan, SerdarBu araştırmanın amacı, aday öğretmen yetiştirme programının etkililiğini aday ve danışman öğretmen görüşleri ışığında belirleyerek sürece ilişkin önerilerde bulunmaktır. Çalışma grubunu 2015-2016 öğretim yılında Mardin ili Artuklu, Kızıltepe, Ömerli, Yeşilli, Nusaybin ilçe sınırları içerisinde bulunan anaokulu, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim okullarına atanan 207 aday öğretmen ve aday öğretmenlere görevlendirilen 179 danışman öğretmen oluşturmuştur. Araştırmada karma araştırma yöntemi kullanılmış, toplanan veriler karma araştırma modeli ile bir araya getirerek yorumlanmıştır. Nicel verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından aday ve danışman öğretmenler için ayrı geliştirilen “aday ve danışman öğretmen ölçekleri”, nitel verilerin toplanmasında ise benzer şekilde araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Nicel verilerin istatistiksel çözümlenmesinde, t- testi ve ANOVA teknikleri kullanılmıştır. Nitel verilere, içerik analizi uygulanarak yorumlanmıştır. Nicel bulgular, aday öğretmenlerin programın etkililiğine dair çoğunlukla kararsız, danışmanların ise programdan memnun olduğunu göstermektedir. Nitel verilerden elde edilen bulgular değerlendirildiğinde programın öğretmenliğe yeni atanmış adaylar için çok yararlı bir program olduğu yönündedir.Article Adıyaman ve Şanlıurfa-Hilvan Ekolojik Şartlarında Yetiştirilen Bazı Arpa Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurlarının Belirlenmes(Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2017) Oral Erol, Kendal Enver, Doğan Yusuf; Doğan, YusufBu araştırma 2009-2010 yetiştirme sezonunda Adıyaman ve Şanlıurfa-Hilvan lokasyonlarında yağışa dayalı şartlarda yürütülmüştür. Denemede, materyal olarak ICARDA ve Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’ nden elde edilen 10 adet ileri kademede hat ile birlikte Şahin 91(iki sıralı) ve Vamıkhoca 98 (6 sıralı) çeşitleri kontrol amaçlı kullanılmıştır. Denemeler tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Varyans analiz sonuçlarına göre incelenen özellikler bakımından genotipler, lokasyonlar arasında ve genotip lokasyon interaksiyonlarında % 1 ve % 5 seviyesinde önemli farklılıklar belirlenmiştir. Araştırma sonunda farklı lokasyonlardan elde edilen ortalama sonuçlara göre; başaklanma süresi 92.0 ile 113.5 gün, bitki boyu 61.9 ile 85.0 cm, hektolitre ağırlığı 61.9 ile 70.9 kg/hl, bin tane ağırlığı 35.5 ile 44.0 g, tane verimi 140.9 ile 389.0 kg da-1 arasında değişmiştir. Değişen çevre koşullarına bağlı olarak 1 ve 12 nolu hatlar araştırmada kontrol olarak kullanılan çeşitlere göre daha verimli oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca 8 nolu hat kalite kriterleri bakımından ön plana çıkmıştır. Bu araştırmada kullanılan ileri kademedeki hatlardan ümitvar sonuçlar elde edilmiş ve araştırmanın yürütüldüğü çevre koşullarında çeşit adayı olabilecekleri sonucuna varılmıştır.Doctoral Thesis ADLİ MUHASEBE KAPSAMINDA HİLELERİN İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Akatak, AhmetYeni yöntemlerle iĢlenen ekonomik suçların ve ortaya çıkan anlaĢmazlıkların artmasıyla birlikte, özellikle hile ve yolsuzlukların önlenmesinde önemli bir role sahip olan adli muhasebe‟ye duyulan ihtiyaç artmaktadır. Adli muhasebe, hukuk ve muhasebe bilimleri arasında bir köprü görevi görerek daha çok mali nitelikli iĢlemlerde yaĢanan hile ve yolsuzlukların belirlenmesi ve önlenmesine iliĢkin baĢlatılan yargı sürecinde etkin bir rol üstlenmektedir. Geleneksel muhasebeden farklı olarak sadece rakamları değil, rakamların ötesini de irdeleyerek muhasebe hilelerini öngörme temeline dayanan adli muhasebecilik mesleği, muhasebe teori ve uygulamalarının yanında denetim, hukuk, istatistik, kriminoloji, psikoloji gibi birçok disiplini bünyesinde barındıran geniĢ kapsamlı bir uzmanlık alanıdır. Bu çalıĢmada adli muhasebe kapsamında hilelerin incelenmesi üzerinde durulmuĢtur. Bu doğrultuda çalıĢmada hâkim ve avukatlar, serbest muhasebeci mali müĢavirler ve yeminli mali müĢavirler ile akademisyenlere yönelik anket yapılmıĢtır. Anket verilerinin analizinde SPSS 24 paket programı kullanılmıĢ, frekans, t testi, anova ve korelasyon analizleri uygulanmıĢtır. AraĢtırma sonucuna göre, muhasebe hilelerinin önlenmesinde Türkiye‟de adli muhasebe mesleğine önemli düzeyde ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca adli muhasebe için gerekli altyapı ve eğitim olanaklarının istenilen yeterlilikte olmadığı ve mesleğin geliĢimi için yasal anlamda düzenlemelerin yapılması sonucuna ulaĢılmıĢtır.Article ADLİ MUHASEBE UYGULAMA ALANLARI İLE ADLİ MUHASEBE KAPSAMINDA HİLE VE YOLSUZLUKLARIN İNCELENMESİ(Mardin Artuklu University, 2019) Akatak, AhmetBu çalışmanın amacı adli muhasebe ve adli muhasebecilik mesleği hakkında bilgi vermek, adli muhasebecilik mesleğinin günümüzdeki mevcut durumunu değerlendirmek, adli muhasebenin uygulama ve faaliyet alanlarının belirtilip adli muhasebe kapsamında hile ve usulsüzlüklerin incelenmesini sağlamaktır. Tüm Dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de işletmeleri ve işletmelerin içinde olduğu ekonomik çevreyi olumsuz bir şekilde etkileyen hile ve usulsüzlüklerin olduğu bilinmektedir. Muhasebedeki finansal tablo hileleri yoluyla birçok kişi, kurum ve kuruluş finansal zarara uğramaktadır. Özellikle teknolojik alanda yaşanan gelişmelerle bilgisayarın daha fazla çalışma hayatında yer alması yeni bir hile ve yolsuzluk alanları oluşturmuştur. Bu tür olayları ortaya çıkarmak ve önlemek için hem muhasebe hem de hukuk bilgisine sahip alanında uzman kişilere duyulan ihtiyacı ortaya çıkarmıştır. Yeni bir muhasebe uzmanlık alanı olan Adli muhasebe, uyuşmazlıkların çözümünde mahkemelere yardım etmelerinin yanı sıra, hile ve usulsüzlükleri önleyici tedbirlerin alınması ile hile ve usulsüzlüklerin ortaya çıkartılması konularını kapsamaktadır.Article ADLİ MUHASEBE UYGULAMALARININ MUHASEBE MESLEK MENSUPLARI (SM, SMMM ve YMM) PARADİGMASIYLA DEĞERLENDİRİLMESİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR ARAŞTIRMA(TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi TURAN-SAM Yayıncılık, 2021) Akatak, Ahmet; Akatak, AhmetBu çalışmada, Adli muhasebe kapsamında hilelerin incelenmesi için adli muhasebe ilgili uygulayıcıları olan muhasebe meslek mensuplarının görüşlerine başvurularak, Adli Muhasebeye bakış açılarını değerlendirmek, hile ve yolsuzlukların durumu ile mevcut düzenlemelerin yeterliliği hakkındaki görüşlerini almak ve Adli muhasebeye duyulan ihtiyacın düzeyini tespit etmek amaçlanmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak, Batman ve Siirt illerinde faaliyet gösteren Serbest Muhasebeciler, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerden oluşan toplamda 264 katılımcı üzerinde anket çalışması uygulanmıştır. Anket verileri SPSS 24 paket programı ile analiz edilmiş olup, analizler sonucunda özellikle hileli işlemlerin önlenmesinde adli muhasebenin zorunlu bir ihtiyaç olduğu sonucuna varılmıştır.Article Adsorptive Performance of Magnetic Nano-Biosorbent for Binary Dyes and Investigation of Comparative Biosorption(Springer Nature, 2019) Tarhan, T.; Tarhan, Tuba; Tural, B.; Boga, K.; Tural, S.The individual and competitive biosorption capacities of Metanil Yellow (MY) and Reactive Black 5 (RB5) by glutaraldehyde cross-linked magnetic chitosan nanoparticles (GMCNs) were studied. Competitive biosorption of the MY and RB5 dyes by the GMCNs has never been reported previously. Fourier transform infrared technique has been used to show the biosorbed MY and RB5 dyes onto GMCNs. During the studies, various essential factors influencing the biosorption, like adsorbate concentration, pH of the solution and contact time have been monitored. The equilibrium was achieved within 17 h for single dyes and 3 h for binary mixture at pH 3. The biosorption capacities were 620 mg/g for dye MY and 2549 mg/g for dye RB5 at pH 3, 30 °C. The second-order kinetic model has good compatibility with the dynamical biosorption behavior of a single dye and binary mixture. In order to study the competition biosorption of the RB5 and MY dyes in mixture solutions, the intraparticle diffusion model was used. Competition biosorption through analysis of the intraparticle diffusion model apparently favored the RB5 dye more than the MY dye on the GMCNs in mixture solutions. The biosorbent was regenerated efficiently through the alkaline solution and was then reused ten times for biosorption–desorption cycles. © 2018, Springer Nature Switzerland AG.Book Part Advances and applications of nanomaterial-assisted phytoremediation(CRC Press, 2023) Jahan, IsratNanotechnology has the potential to drastically transform the agri-food sector with its significant applications to improve agricultural productivity and the efficiency of agrochemicals. The food sector has benefitted from the inclusion of nanoparticles in food matrixes and the nanoencapsulation of nutraceuticals. Smart packaging mate rials designed with the help of nanotechnology have been used for increasing the shelf life of stored food products. Nanomaterials have been extensively used for the delivery of important agrochemicals to enhance their bioefficacy, prevent their deg radation, and control their release. Various nanomaterials have been explored for remediation of arising environmental issues. Nanotechnology has also made a useful contribution to the utilization of huge agricultural and food wastes for production of valuable products. The existing and emerging applications of nanotechnology will contribute to environmental sustainabilityArticle Agronomic Characteristics and Yield Values of Sesame (Sesamum Indicum L.) Cultivars at Various Sowing Dates(2023) Izgı, Mehmet Necat; İzgi, Mehmet Necat; Bulut, BurhanIn this study, ten different sesame (Sesamum indicum L.) cultivars registered in Türkiye were investigated for their sowing dates as a second crop in the lowlands of Mardin province, in 2018 and 2019. In this study, ten different sesame cultivars were used; these were Arslanbey, Boydak, Cumhuriyet-99, Hatipoğlu, Muganlı-57, Orhangazi-99, Osmanlı-99, Sarısu, Tan-99, and Tanas. Four different sowing dates (June 5, June 15, June 25, and July 4) were examined for these cultivars. In this study, agricultural parameters such as plant height, number of lateral branches, number of capsules, seed yield, oil ratio, and oil yield of the sesame cultivars were investigated. Different sowing dates were found to have a significant effect on the sesame cultivars. The second sowing date resulted in the highest plant height, number of branches, number of capsules, seed yield, oil content, and oil yield (June 15). In terms of cultivars, the Boydak and Sarısu had the highest seed yield (2184 and 2149 kg ha-1, respectively), the Osmanlı-99 (54.6%) had the highest oil ratio, and the Sarısu and Boydak had the highest oil yield (1075 and 1062 kg ha-1, respectively). The Boydak and Sarısu cultivars are promising for high seed and oil yields in the second crop sowing, and a sowing date of June 15 is advised.Book Part AGRONOMICAL, MORPHOLOGICAL AND PHYSIOLOGICAL RESPONSES TO HEAT AND DROUGHT STRESS IN WHEAT: A REVIEW(2022) Kızılgeçi, FerhatWheat (Triticum aestivum L.) is one of the crucial crops in the world in terms of economy, production, food, and nutrition (Yilmaz et al.2022). Wheat is grown in over 220 million ha of land all over the world, where it is subjected to abiotic stress on average (Paudel et al., 2021). This accounts for approximately 30 percent of the world's total cereal area (Cossani and Reynolds, 2012). FAO estimated that annual cereal production must increase by nearly a billion tons in order to feed the projected population of 9.1 billion people in 2050. The 21st century requires an increase in crop production and productivity to meet the rising demand for food (Iqbal et al., 2017). Wheat is cultivated in the tropics and subtropics, where it is subjected to a wide range of abiotic pressures. Crop yields are drastically diminished due to adverse environmental stress (Rahaie et al.,2013). The most common abiotic stresses are heat, drought, salinity, cold, chemicals, and excess water. But heat and drought are the main abiotic stresses that affect wheat production around in the world (Liu et al., 2016; Kizilgeci et al., 2017). Considering global climate model, the average worldwide temperature is projected to have risen by 6 degrees Celsius by the end of the twenty-one century (De Costa, 2011).Conference Object AİLE İŞLETMELERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNİN TESİSİ(İKSAD - İKTİSADİ KALKINMA VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ, 2022) Gökaslan, Mehmet OktayAile işletmelerinin ülkemizde ve dünyadaki sayılarına bakıldığında azımsanmayacak kadar fazla sayıda oldukları görülmektedir. Böyle büyük bir çoğunluğa sahip işletmelerin üzerinde çalışmalar yaparak karşılaştıkları sorunları tespit etmek ve çözüm önerileri sunmak araştırmacıların ilgisini çekmektedir. Bu sorunlardan biri olan aile işletmelerindeki güven ilişkisinin tesis edilmesi bu çalışmasının ana konuş olacaktır. Güven ilişkisinin tesisi edilmesi ile ilgili yazınsal tarama neticesinde ortaya çıkan bilgiler ışığında aile işletmelerinde güven ilişkisinin tesisi hakkında bir sonuca varılması düşünülmektedir. Bu bağlamda aile işletmesi, güven kavramı güvenle ilişkili diğer kavramlar incelenmeye çalışılmıştır.Article Akademisyenlerin Teknostres Kaynaklarının ve Teknostres Seviyelerinin Belirlenmesi(Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, 2022) Gökaslan, Mehmet OktayBu araştırma akademisyenlerin teknostres kaynakları ve teknostres sevilerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini 2022 yılı Mart-Mayıs aylarında Mardin Artuklu Üniversitesinde görev yapan 543 akademisyenler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise kolayda örneklem yöntemiyle ulaşılan 285 akademisyen oluşturmaktadır. Online anketlerle elde edilen veriler SPSS 23 programı kullanılarak test edilmiştir. Yapılan testler korelasyon, frekans analizi, ANOVA, bağımsız gruplar t testidir. Teknostres kaynakları olarak ev-iş yükü, negatif duygular ve gerginlik boyutlarının oluştuğu görülmüştür. Teknostres kaynakları ve tekmostres seviyeleri seviyeleri hakkında geliştirilen hipotezlerden teknostres kaynakları ve teknostres seviyeleri, gerginlik, ev-iş karmaşası ve negatif duygular ile teknostres seviyesi, teknolojik iş yükü ve teknolojik karmaşıklık arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca teknostres alt boyutu olan teknolojik belirsizlik ile diğer değişkenler arasında anlamlı ilişkiye rastlanmamıştır. Yapılan regresyon analizi sonucunda, gerginlik teknolojik iş yükünü olumlu ve anlamlı olarak yordamaktadır, negatif duygular teknolojik iş yükünü olumlu ve anlamlı olarak yordamaktadır. Analiz sonucuna göre teknostres kaynağı alt boyutu olan ev-iş karmaşasının teknolojik iş yükünü açıklamadığı görülmektedir.Conference Object Aktif Güç Filtresi ile Harmoniklerin Dengesiz Yükte Eliminasyonu(2018) Adak, SüleymanBu çalışmada, non-lineer ve dengesiz yükün bulunduğu güç sisteminde aktif filtre kullanılarak harmonik distorsiyonun değeri düşürülmüştür. Pasif harmonik filtrelerin aksine, modern aktif harmonik filtreler, güç faktörü düzeltme, gerilim regülasyonunu saglama, yükün dengelenmesi, harmonikleri filtrelenmesi, gerilimdeki flikerin azalmasını önleme, reaktif güç kontrolü gibi bir çok fonksiyona sahiptirler. Önerilen güç sistemi, üç fazlı gerilim kaynağı, tam dalgalı kontrolsüz redresör, aktif filtre ve R-L endüktif yükünden oluşmaktadır. Tam dalga kontrolsüz doğrultucu 3., 5., 7., 11., 13., 15., 17., 19., vb. harmonik bileşenleri üretir. Tam dalgalı kontrolsüz doğrultucu giriş akımının toplam harmonik bozulmasını (THDI) azaltmak için aktif filtre kullanıldı. Güç sistemi Matlab/Simulink programı kullanılarak modellendi. Simülasyon sonuçları hem harmoniklerin elimine edildiğini hem de THD’ninde azaltıldığını göstermiştir. Güç sisteminde THDI değeri % 44.61 olarak ölçüldü.Filtreleme kullanıldıktan sonar bu değer % 4.491 olarak ölçüldü. Güç sisteminde aktif filtre kullanılması sonucunda THDI degerinde % 41.119 oranında azalma sağlandı.Other Alfa-Metil benzilamin Grupları İçeren Fe3O4@SiO2 manyetik nanoparçacıklar kullanarak rasemik mandelik asidin rezolüsyonu(2012) Tarhan; Tural; Tural, Tuba; Bilsen; ServetTıbbi ve tarımsal ilaçlar, besin katkı maddeleri gibi yararlı kimyasal maddeler ve sıvı kristaller, polimerler gibi materyal bilimi için gerekli enantiyomerik saf bileşiklere olan ihtiyaç son 30 yılda giderek artmıştır. Biyolojik etken maddelerin yapı ve aktivite ilişkileri incelendiğinde tek izomerlerin hedef seçici olmalarından dolayı rasemik karışımlara göre çok daha etkin oldukları görülmektedir. Ayrıca tek enantiyomerden oluşan ilaçların ya çok az ya da hiç yan etkilerinin bulunmaması da etken maddelerin tek izomerlerinin elde edilmesine olan ilgiyi artırmaktadır. Kiral bir ilaç etken maddesinin enantiyomerlerinden birisi vücutta fizyolojik olarak değişiklik yaparken diğer enantiyomeri ya etkili olmaz ya da ciddi fizyolojik zararlara neden olabilir. Bunun sonucu olarak biyolojik sistemler ve ilaçlar arasındaki kiral tanınma oldukça önemlidir. Örneğin softenon isimli bileşiğin (R)-enantiyomeri yatıştırıcı özellik gösterirken (S)-enantiyomeri embriyoda bozukluğa yol açar. Yine benzer şekilde (S)-(-)-propranolol 1960’larda kalp hastalığının tedavisi için β-bloker olarak tanımlanmıştır. Ancak enantiyomeri (R)-(+)-propranolol gebelik önleyici olarak etki eder. Buradan anlaşıldığı gibi enantiyomerler birbirine zıt etki gösterebilirler. Bu nedenle klinik kullanımda bir bileşiğin enantiyomerik saflığı çok önemlidir. Ayrıca enantiyomerlerden biri aktif diğeri inaktif özellik gösterebilir. Kiral bir bileşik olan kloroamfenikol buna en iyi örneklerden biridir. (R,R)-kloroamfenikol antibakteriyel özellik gösterirken, (S,S)-kloroamfenikol inaktif özellik göstermektedir. Bu gibi ilaçların rasemik olarak vücuda alınmasında, gerekli birim miktardaki etken maddeyi karşılamak için rasemik karışımdan iki kat almak gerekmektedir. Ayrıca başlangıç maddeleri ve kaynakların yarısı boşa harcandığı için bu ekonomik açıdan istenmeyen bir durumdur. Bu nedenlerden dolayı tek bir enantiyomer her zaman için rasemik karışıma göre daha fazla biyolojik aktivite gösterir. Biyolojik aktivite bakımından optik saflığın öneminin giderek artmasıyla optik saflığın belirlenmesi için kesin ve güvenilir metotların geliştirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Ayrıca bilindiği gibi son zamanlarda tek enantiyomerli ilaç satışları dünya çapında sürekli olarak büyümektedir. Bu çalışmada kiral organik asit olan mandelik asidin rasemik karışımının rezolüsyonu düşünülmektedir. Bu maddeye benzer özellik taşıyan ve ilaç olarak kullanılan kiral organik asitlere, α-arilpropiyonik asit sınıfından olan (S)-Naproxen, (S)-Ketoprofen, (S)-Flurbiprofen, (S)-Fenilpropiyonik asid ve (S)-ibuprofen örnek olarak verilebilir. Rezolüsyonu yapılmak istenen, kiral bir organik asit olan mandelik asitin her iki enantiyomerik formuda farklı farmokolojik aktiviteye sahiptir. D-mandelik asit, antibiyotik olan ilacın aktivitesini geliştirdiği için terapatik özellik göstermektedir. D-mandelik asidin bu terapik özelliğinden dolayı tıpta kullanılan yaygın ilaçların başında gelir. L-mandelik asidin kullanım alanları, hayvan sağlığında veterinerlikte ilaç ham maddesi olarak kullanılır. Yani hayvan sağlığı ve hayvan bakım ilaçlarında, oral solüsyon olarak kullanılır. Mandelik asit uzun yıllar boyunca tıpta anti bakteriyel olarak, özellikle idrar yolu enfeksiyonları tedavisinde kullanılmaktaydı. Ayrıca cilt hastalıkları tedavisinde, cilt bakım ürünlerinde özellikle yetişkinlerdeki akne sorunlarına iyi bir tedavi sunmaktadır. Rosacea hastalığında (gül hastalığı) iltihaplanma ve kızarıklıkları gidermekte, mandelik asit ürünleri lazer öncesi ve sonrasında, deride meydana gelen tahriş ve kızarıklıkları azaltmada kullanılır. Tüm bu nedenlerden dolayı Mandelik asitin enantiomerlerine ayrılması önem arz etmektedir. Fonksiyonel grup bağlı nanoparçacıklardaki son gelişmeler, biyomedikal alandaki uygulamalar için ümit verici olmuştur. Magnetit(Fe3O4) kimyasal olarak kararlı, toksik ve kanserojen olmayan bir manyetik malzemedir. Magnetit nanoparçacıkları veya nanoparçacık agregatları enzim ve protein immobilizasyonu, RNA ve DNA saflaştırması, manyetik hücre saflaştırması ve ayrılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu uygulamalarda özellikle süperparamanyetik magnetit nanoparçacıklar tercih edilmektedir. Çünkü süperparamanyetik özellik manyetik kompozit parçacıklarının agregasyonunu önler ve manyetik alan uzaklaştırıldığında parçacıkların çözelti içinde hızlı bir şekilde dağılmalarını sağlar. Manyetik ayırma teknikleri, klasik ayırma teknikleriyle karşılaştırıldığında bazı avantajlara sahiptir. Buna bağlı olarak son zamanlarda, biyolojik moleküllerin saflaştırılma ve ayrılması için yüzeyi uygun gruplarla kaplanmış nano ve mikro parçacıkların geliştirilmesine yönelik çalışmalar önem kazanmıştır. Fonksiyonel grup bağlamaya uygun bir platform sağladığı için silika kaplı manyetik nanoparçacık ve nanoparçacık agregatları teknolojik açıdan büyük ilgi görmektedir. Özel bir uygulama için gerekli manyetik nanoparçacıklar, yüzeyde kaplanmış olan silikanın fonksiyonel gruplarının farklılaştırılması ile kolayca hazırlanabilir. Silika, hidroksil(-OH) fonksiyonel gruplarından dolayı bir kaplama metaryeli olarak önem kazanmaktadır. Fonksiyonel grup bağlı nanoparçacıklardaki son gelişmeler, biyomedikal alanda ve ilaç endüstrisindeki uygulamalar için ümit verici olmuştur. Magnetit (Fe3O4) kimyasal olarak kararlı, toksik ve kanserojen olmayan bir manyetik malzemedir. Magnetit nanoparçacıkları veya nanoparçacık agregatları enzim ve protein immobilizasyonu, RNA ve DNA saflaştırması, manyetik hücre saflaştırması ve ayrılmasında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu uygulamalarda özellikle süper paramanyetik nanoparçacıklar tercih edilmektedir. Bunun yanı sıra manyetik nano parçacıkların optikçe aktif (kiral) maddelerin enantiyomerlerine ayrılmasında çok önemli rol oynayacağını düşünmekteyiz. Kiral maddeler R veya S izomerik yapıda olabilir. Bu R ve S yapıların birbirinden ayrılması ilaç dünyası için çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü var olan ilaçların birçoğu rasemik yapıda olup, etken maddenin hem R hem de S formunu içermektedir. Oysa bir hastalığın tedavisinde kullanılacak olan etken maddenin R veya S formlarından biri hastalığın tedavisinde görev görmekte diğer form ise kimyasal atık olarak vücutta kalmaktadır. Kullanılmayan form yan etki göstermeyeceği gibi zehir etkisi de gösterebilmektedir. Bu yüzden kiral ayırma her zaman için çok önemli olmuştur.