Enstitüler
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/10
Browse
Browsing Enstitüler by Author "02.14. Department of History / Tarih Bölümü"
Now showing 1 - 20 of 69
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 12. ve 13. yüzyıllarda Fırat Adasının alimlerinin dış tehditlere karşı rolleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Denizer, Berivan; Kadro, Narjes; Kadro, Narjes; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMedeniyet gelişimin deve toplumların ilerlemesindeki en önemli faktölerin arasına alimler ve fakihler gelir. Peygamberlerin varisi ve islamın sancağını taşıyanlar oldukları için alimler, Allah katında ve müslüman toplumda büyük bir yere sahiptir. Şayet onların fetvaları ile toplum aydınlanabilir. Müslümanların maruz kaldığı fitne ve musibetlere karşı müslümanların güvenlik çemberi ve müdafaa hattı olmuşlar. Müslümanların maruz kalıp yaşadığı en büyük sınavlardan iki vakası 490h./ 1096 m. yılında gerçekleşmiş olan Haçlı seferleri ve 616h./ 1219 m. yılında İslam diyarını savuran Moğol istilaları idi. Toplumun en önemli kesimlerinden biri olan seçkin âlimlerin tutumlarını incelemek, Fırat bölgesinin işgaline karşı tutumlarını ve zaferlerin elde edilmesi konusunda ne kadar bir katkıda bulunduğunu inceleyip netleştirmek için bu önemli konunun incelenmesini önemi yukarıdaki belirttiği malimlerin öneminden kaynaklanmaktadır. Bu konubirgiriş, altı bölüm ve en önemli bulguları içeren bir sonuçtan oluşan bu araştırma aracılığıyla incelenmiştir. Birinci bölüm, Fırat bölgesinin ve en önemli şehirlerinin tarihi özetini ve Hicrialtıncı ve yedinci yüzyıllar ile Miladi on ikinci ve on üçüncü yüzyılların önemini ele aldı. İkinci bölümde ise, Haçlı Seferleri öncesi İslâmî Doğu'nun genel durumu, Haçlı tehlikesinin Fırat bölgesindeki etkisi ve Eyyubi devletinin temellerini atan Fakih İsa el-Hakari gibi önde gelen âlimleri ve onların Haçlılara karşı cihadda kirollerini anlatmıştır. Üçüncü bölüm de araştırmacı ,Selahaddin Eyyubi'nin çağdaşı ve ilmî hareketin ilerlemesine katkıları bulunan Bahaaeddin İbn Şeddadel-Mevsilive ilk Moğol saldırıların atanık olan ve Cengiz Han'ın hükümdarlığı ve İslam ülkelerindeki Moğol ordularının hareketlerini izleyip inceleyebilen İbnü'l-Esirel Cezeri gibi Fırat Adası'ndaki alimlerin Haçlı istilasına karşı siyasi ve entelektüel konumlarını ve cihatçı rollerini açıkladı. Dördüncü bölümde, Tasavvufun ve Şiiliğin yayıldığı ve İslam dünyasının büyük bir kayıp ve dağılma içinde olduğu Moğol saldırısı öncesi İslami Doğu'nun durumu ve Fırat adasına yapılan Moğol saldırıları ele alınmıştır. Beşinci bölümde, Moğol istilaları sırasında Müslüman âlimlerin cihattaki rolü ele alınmış. Özellikle İbnü's-Salah'ın toplumdaki sapkınlıklardan ve bidatlerden kaynaklanan yozlaşmayla mücadeledeki rolü ve Şeyhel-İslam İbn Teymiyye'nin Moğollara karşı cihade etkisi açıklanmıştır. Çalışmanın son bölümü olan altıncı bölümde ise gerek fıkıh ve hadis gibi dini ilimlere olan ilgileri gerekse de medreselerin kurulmasıyla önemli bir rol oynayan Rabia Hatun ve Zümrüd Hatun gibi âlim, fakih ve muhaddis kadınlardan oluşan toplumun birkesimi incelenmiştir. Bu çalışma sayesinde, âlimlerin toplumu, toplumda yaygın olan fitne ve yozlaşma kaynaklarından arındırmaya ne kadar hevesli oldukları anlaşılmıştır. Bu çalışma sayesinde, müslüman topluluğun Moğollara karşı durabilmelerini uman alimlerin toplumu, toplumda yaygın olan fitne kaynaklarından arındırmaya ve onları manevi açıdan hazırladıkları ve bukonuda ne kadar hevesli oldukları anlaşılmıştır. Bu araştırmada milleti yönlendirip rehber etmek ve cihada katılıp katılmaya teşvik etmek ve İslam'ı yaymak gibi her alan da alimlerin harikulade duruşları ortaya çıkmıştır.Master Thesis 14-17. yüzyıllarda Osmanlı Devlet Yönetimi'ni etkilemiş bazı saray kadınları(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Sever, Sinan; Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKuruluş Dönemi'nde sultanlar, kadınları devlet yönetiminden uzak tutmaya çalışmışlardır. Bu dönemde sultanlar genellikle siyasi evlilikler yapmışlardır. Güçlü kadınların varlığı devlet yönetimine zarar verememiştir. Tabi böyle bir girişimin olmadığı anlamına gelmemektedir. Kuruluş Dönemi'nde güçlü padişahların başa geçmesi kadının yönetime olan etkisini de azalmıştır. Saray kadınlarının yönetime dâhil olmaması hak ettikleri payın fazlasına sahip olmalarına sebep olmuştur. Bundan dolayı bu dönemlerde kadınlar saltanatından söz etmek mümkün değildir. Ama bu durum hanedan arasında bir iş birliğinin olmadığı manasına da gelmemektedir. Bu dönemlerde saray kadınlarının geri plana atılmaları ve kaderci tavır takınmaları eleştirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han Dönemi'ne kadar siyasi evlikler devam etmiştir. Daha sonraki dönemlerde siyasi evliklere son verilmiş ve saray içinde cariyelerle ilişkilerin başlandığı görülmüştür. Bu evliliklerde kadınlar devşirilmiş, 17. yüzyıla gelindiğinde ise valide sultanlar Osmanlı sarayında ve devlet yönetiminde oldukça söz sahibi olmuşlardır. Daha sonraki dönemlerde padişahların küçük yaşta olmaları ve aklıselim olmamalarından dolayı valide sultanlar yönetimin tek sahibi olmuşlardır. Osmanlı sarayında padişah ve ailesinin bulunduğu haremde bazı dönemlerde sayıları yüzleri aşan kadınların bulunması giderlerin zamanla artmasına ve Osmanlı ekonomisinin olumsuz etkilenmesine sebep olmuştur. Haremde valide sultanların ve haseki sultanların birbirleriyle mücadele etmeleri Osmanlı Devleti'nin tarihini olumsuz yönde etkilemiştir. Şehzadelerin sancağa çıkmaması ve saray içi eğitime tabii tutulması (Kafes Sitemi) onların devlet yönetiminden bihaber olmalarına ve tecrübesiz kalmalarına sebep olmuştur. Hürrem Sultan'dan itibaren kadınlar saltanatı artış göstermiş olup bu durum Turhan Sultan döneminde son bulmuştur.Master Thesis 16. yüzyıl Osmanlı tarih yazarları ve eserlerinde Şia-Safevi algısı(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Artiş, Rojbin; Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiXVI. yüzyılın en önemli dönüm noktalarından biri Safevi Devleti'nin ortaya çıkması olmuştur. Osmanlı Devletinin doğu tarafında ortaya çıkan bu siyasi güç, dönemin tarihi seyrini değiştirmiş, adeta tarihin akışına yön vermiştir. Ataları Şeyh Safiyüddin tarafından Sünni bir nitelikte kurulan Safeviyye Tarikatı, şahlık postundaki değişikliklerle bambaşka bir kimliğe bürünmüştür. Zaman içerisinde adından söz ettiren tarikat, geniş bir alana nüfuz ederek dini yönünden ziyade siyasi özellikleri ile ön plana çıkmıştır. Sünnilikten Şiiliğe temayül eden tarikat, Şeyh Cüneyd döneminde siyasallaşmış, torunu Şah İsmail döneminde ise devlet haline gelmiştir. Safevi Devleti'nin müritleri "Kızılbaş" olarak anılmış, resmi mezhebi ise "Şiilik" olmuştur. Şii nitelikte olan Safevi Devleti'nin faaliyetleri, Sünni mezhepli Osmanlı Devleti'ne ters düşmekle birlikte halk arasında karışıklığa yol açmıştır. Nitekim bu karışıklıklar geniş çaplı isyanların ortaya çıkmasına, Osmanlı için kayıplar verdirmesine yol açmıştır. Dönem içerisinde vuku bulan olaylar Osmanlı tarih yazarlarının kroniklerine de yansımıştır. Bu yansımalar aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin Şiilere ve Safevilere bakış açısını da ortaya koymaktadır. Sünni mezhebin koruyucuları olarak ayrı bir yere oturtulan Osmanlı tarih yazarlarının, Safevi Devleti'ne ve Kızılbaşlara olan bakışı hiçbir zaman olumlu yönde gelişmemiştir. Olumsuz bakış açılarını kaleme aldıkları kroniklerine de yansıtarak Şah İsmail ve müritleri için her zaman aşağılayıcı, kötüleyici ve küçümseyici tabirler kullanılmıştır.Master Thesis 18. yüzyılda Diyarbekir'de dini hayat ve kurumlar(1732-1747)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Serim, Erkan; Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDin Ortadoğu'da sosyo-kültürel yapının şekillenmesi üzerinde son derece etkili bir dinamiktir. Esasen bu sadece Ortadoğu'nun değil, doğu kültürlerinin tamamı için geçerli bir tespittir. Dinler yerleştikleri coğrafyalarda gerek devletlerarası diplomasiyi, gerekse sosyolojik açıdan insan ilişkilerini etkilemektedir. Öyle ki dinlerin ortaya çıktığı, medeniyetin doğup uzun süre olgunlaştığı Ön Asya ve Mezopotamya toprakları, günümüzde dahi tartışma ve çatışmaların odak noktasındadır. Ortadoğu halklarının omzuna aldığı bu hassas mirasın sistemleştirilerek sürekli gündemde tutulması ve bölgeye hükmetmenin yolu olması nedeniyle din, daha uzun yıllar üzerine araştırmalar yapılabilecek tarihsel bir olgudur. Dinin bölge üzerindeki etkisi için yazılanlar XVIII. yüzyıl Diyarbekir'i içinde geçerlidir. Zira Diyarbekir bu tarihte henüz dinsel ve sosyolojik dönüşümünü sağlayamamış, XVIII. yüzyılda aldığı ve verdiği göçler, yaşadığı kıtlık ve doğal afetlerle Osmanlı Devleti'nin iktisadi ve idari anlamda gerileyişinden nasibini almıştır. Bu yüzyılda şehre gelen seyyahların seyahatnameleri, XVIII. yüzyıl Diyarbakır Şer'iyye Sicilleri ile yapılan araştırmalar, yüzyılın sonuna kadar da kentin çok inançlı ve çok dilli kültürel dokusunu koruduğunu ancak buna rağmen gelecekte kozmopolit yapısını koruyamayacağını ispat etmiştir.Master Thesis 1884-1885 Berlin Batı Afrika Konferansı Sonrasında Osmanlı Devleti'nin Afrika'daki Durumu(2024) Yelbaşı, Caner; Yelbaşı, Caner; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesidaha sonra doldurulacaktırDoctoral Thesis 19. yüzyılda Diyarbekir'de kıtlık(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Mengirkaon, Sabri; Özcoşar, İbrahim; Mengirkaon, Sabri; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKıtlıklar, insanların geçmişten bu yana en fazla etkilendikleri afetlerin başında gelmektedir. Ortaya çıkmaları ve sonuçları itibariyle etki alanları büyük olan bu afetler toplumların sosyo-ekonomik yapılarını her açıdan etkilemiştir. Bu çalışmada 19. yüzyılda Diyarbekir'de meydana gelen kıtlıklar sebepleri ve sonuçları bağlamında incelenmiştir. Ayrıca konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bu dönemde Diyarbekir'de başta tarım olmak üzere toplumsal refahın kaynakları ile ulaşım ve haberleşme imkânları da değerlendirilmiştir. Çalışmada ele alınan diğer konular kıtlıkların 19. yüzyıl Diyarbekir'inde sosyal yapıya ne şekilde etki ettiği ve devletin kıtlıklarla mücadele stratejileridir.Kıtlıklar, ortaya çıkışları itibariyle birçok olumsuzluğun müşterek sonuçlarıdır. Dolayısıyla bu çalışmada 19. yüzyıl Diyarbekir'inde meydana gelen kıtlıklar, başta asayişsizlik olmak üzere dönemin yerel meseleleri ile beraber ele alınmıştır. Bu nedenle Osmanlı arşiv belgeleri, konsolosluk raporları, Diyarbekir Vilayet Gazetesi gibi yerel kaynaklar analiz edilmiştir. Ayrıca Diyarbekir'e gelen seyyahların ve dönemin bazı müelliflerinin yazdıkları kitaplar da bu çalışmanın ana kaynaklarındandır.Bu çalışmanın sonuçlarına göre 19. yüzyılda Diyarbekir'de ulaşım ve taşıma imkânlarının yetersizliği tüketim maddelerinin teminini tamamen yerele bağımlı hale getirmiştir. Bu dönemde Anadolu'nun birçok yerinde olduğu gibi Diyarbekir'de de iaşe büyük oranda buğdaya bağlı olduğundan, tarımsal üretimi olumsuz etkileyen başta kuraklıklar, göçebe aşiretlerin baskıları, çekirge istilaları, salgın hastalıklar gibi birçok mesele kıtlıklara zemin hazırlamıştır. Özellikle yüzyıl boyunca eksik olmayan asayişsizlikler kıtlığa neden olan bu olumsuzlukların etkilerini daha da artırmış hatta bunların etkilerini de aşarak kıtlığın sürekli hale gelmesinde katalizör görevi görmüştür.Doctoral Thesis 19. yüzyılda İngiliz ve Amerikalı seyyahların Diyarbekir izlenimleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Özkarslı, Fatih; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma 19. yüzyılda Diyarbekir'e gelen İngiliz ve ABD'li seyyahların Diyarbekir şehrine dair izlenimlerine ve anlatılarına odaklanmıştır. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde seyahat yazınının batıdaki tarihçesi ve gelişim süreci hakkında kısa bilgiler verilmiş, tezin amaç, yöntem ve sınırlılıklarına değinilmiştir. Birinci bölüm çalışmada ele alınan Batılı seyyahların kısa biyografilerine ve profillerine ayrılmıştır. İkinci bölümde 19. yüzyılda seyyahların anlatılarında Diyarbekir tarihi ve coğrafyasına değinilmiştir. Üçüncü bölüm 19. yüzyılda seyyahların gözünden Diyarbekir'deki yapılara odaklanmıştır. Dördüncü bölümde 19. yüzyılda seyyahların gözünden Diyarbekirliler ve şehirdeki sosyal hayata dair anlatılara yer verilmiştir. Beşinci bölüm ise seyyahların gözünden Diyarbekir'de genel asayiş ve yöneticilere dair anlatılara ayrılmıştır. Bu çalışmada 19. yüzyılda Diyarbekir bütünüyle Batılı seyyah anlatıları üzerinden değerlendirilmiştir. İncelenen dönemdeki bulgular dikkate alındığında seyyah anlatıları surların ihtişamlı görüntüsü ve şehrin güvenliğine sağladığı katkı konusunda genellikle olumlu, evler, sokaklar ve şehrin genel temizliği gibi konularda genellikle eleştireldir. Seyyahların toplumsal ilişkilerle ilgili özellikle Müslüman nüfusa yönelik anlatılarında ön yargılarına yenik düştükleri anlaşılmıştır. Müslümanlar için bağnaz, gerici, şiddet eğilimli gibi genel yargılamalara varıldığı, topluma yönelik ders verici ve üstten bir dil kullanıldığı görülmüştür. Seyyah anlatılarında yönetim konusunda başarılı valilerin varlığından söz edilmekle birlikte şehrin geçirdiği dönemle bağlantılı olarak Diyarbekir ve çevresinde genel bir asayişsizlik durumunun olduğu belirtilmiştir. 19. yüzyıl boyunca şehre gelen Batılı seyyahların çeşitli konular hakkındaki izlenimleri ve anlatıları üzerinden ele alınan Diyarbekir, bu zaman zarfında geçirdiği süreçlere ve seyyahların algı ve üslubuna bağlı olarak seyahatnamelerde hem olumlu hem eleştirel nitelemelerle yer almıştır.Master Thesis 19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA SİVEREK (Şehir, Mekân ve İnsan)(2017) Akman, Ekrem; Akman, Ekrem; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu araştırmanın konusu, Osmanlı idaresinde klasik bir sancak ve kaza merkezi olan Siverek’te 19. Yüzyılın ikinci yarısındaki yönetim, şehir mekânı ve toplumsal hayatı birey odaklı olarak ortaya koymaktır. Siverek, İslam hakimiyeti öncesinden kalma, mevcut höyük şeklindeki toprak yığma kalesi, Artuklu ve Osmanlı döneminde inşa edilen, camiler, hamamlar, han, bedesten ve konakları ile özgün özellikleri olan bir Osmanlı/İslam şehridir. Bölge coğrafyası ve iklim şartlarının mekâna yansıyan fiziki yapısına uygun yaşam koşullarının şekillendirdiği düz damlı bitişik evleri, dar ve düzensiz küçeleri ve farklı dini cemaatlerin aynı sokakta oturdukları mahalleleri ile mütevazı bir şehirdir. 19. yüzyılın ikinci yarısında şehrin sosyal idari, siyasi ve toplumsal hayatı Şeri’ye sicilleri ve arşiv belgeleri temelinde araştırılmıştır. Tanzimat reformlarının ve I. Meşrutiyetin şehirdeki sosyal, idari ve adli yansımalarının yanında, genel tarih içinde sesleri ve renkleri duyulmayan (kadınlar, erkekler, esnaf, hastalar, mahkûmlar, dini cemaat mensupları) bireylerin gündelik hayatına dokunulmuş ve Siverek’in mütevazi bir evinin avlusundan, sokaklarına ve çarşısına odaklanılmıştır. Siverek, yerel güç unsurlarından sayılan aşiretlerin, çevresinde sürekli cevelan ettikleri bir coğrafya olduğundan, aşiretlerin devletle ve şehrin ileri gelenleri ve doğal liderler olan eşrafla ilişkileri bu çalışmanın önemli başlıklarındandırDoctoral Thesis 19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri'de idârî ve sosyal yapı (1800-1850)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiHakkâri ve çevresinin içinde bulunduğu bölge, Çaldıran Savaşı'nın ardından 1548 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmiş ve Van Eyaleti'ne bağlı hükûmet sancaklar statüsünde Osmanlı idârî yapısı içerisinde yer almıştır. Daha sonra bölgenin kontrolü Van beylerbeyi aracılığıyla yerel güç unsurlarından Şenbu hanedanına verilmiştir. Şenbu hanedanı, 19. yüzyılın ilk yarısına doğru uygulanmaya çalışılan Tanzimat'ın merkezîleşme politikalarına kadar Hakkâri'nin kontrolünü ellerinde bulundurmuştur. 19. yüzyılın ilk yarısında başlayan merkezîleşme çabaları, Osmanlı Devleti'nin uç bölgelerindeki yerel beyler/mîrler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Merkezileşme politikalarının ısrarlı bir şekilde uygulanması, devletin uç bölgesinde hâkimiyeti elinde bulunduran mîrlerin isyanına neden olmuş ve bu süreç emirliklerin tasfiye edilmeleriyle sonuçlanmıştır. Emirliklerin lağvedilmesinin hemen ardından 1847 yılında; Diyarbekir, Cizre, Van ve Hakkâri'yi kapsayan bölgede "Kürdistan Eyaleti" kurulmuştur. Eyaletin tesis edilmesiyle birlikte Hakkâri'nin de içinde bulunduğu bölgede Tanzimat uygulanmaya başlanmıştır. 1849 yılında bölgede ikamet eden son Hakkâri Mîri Nurullah Bey'in de sürgüne gönderilmesinin ardından, aşiretli-aşiretsiz Kürt ve Nasturilerin yoğun bulundukları Hakkâri, Kürdistan Eyaleti'nden ayrılarak "Hakkâri Eyaleti" olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. Hakkâri Eyaleti'nin kurulmasıyla beraber bölgede Tanzimat'ın uygulanma alanı daha da genişlemiş ve Hakkâri'ye ilk defa merkezden memurlar gönderilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti, memurların "dirayetli ve vukuflu" olmalarına özen göstermiş ve yerel güçleri de Hakkâri yönetimine dahil etmişse de sorunlar/çatışmalar son bulmamış, idârî bir boşluk meydana gelmiştir. Kürt beylerinin/mîrlerinin tasfiye edilmelerinin ardından ortaya çıkan bu idâri boşluk, seyyidler/şeyhler tarafından doldurulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, "19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri"nin idârî ve sosyal yapısı"na odaklanan çalışma, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında Tanzimat sonrası merkezileşme politikalarının Hakkâri ve çevresine etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. 19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri, tarih disiplini içerisinde şimdiye kadar bir bütün olarak incelenmemiş ve bu yönde bir boşluğun olduğu görülmüştür. Bu yöndeki boşluğu doldurmayı hedefleyen çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Hakkâri Emirliği'nin tarihçesi; ikinci bölümde Tanzimat Fermanı'nın Hakkâri ve çevresinde etkileri ve sonuçları; üçüncü bölümde ise Hakkâri'nin etnik, sosyal ve dini kimliğini oluşturan aşiretler/konfederasyonlar ele alınmıştır.Master Thesis 214 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicili'nin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi(2025) Akman, Ekrem; Akman, Ekrem; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmanın konusu 214 numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri'nin transkripsiyon ve değerlendirilmesidir. Çalışma 214 numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri'nde 27 Zilhicce 1308/3 Ağustos 1891 ile 13 Cemaziyelevvel 1309/15 Aralık 1891 tarihleri arasında şer'iyye mahkemesine gelen daha çok aile, miras, vesayet, vekâlet, alım-satım ve tarla davalarını kapsamaktadır. Sicil defterinde Mardin'in mahalleleri, çarşıları, önemli vakıf yapıları, köyleri, nahiyeleri ve çevredeki yer adları hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. Transkripsiyonu yapılan defterde ayrıca ailevi problemler ve satış davalarına konu olmuş şehirde yaşayan aileler, evlerde kullanılan eşyalar ve kadınların mal varlıkları yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı şehir tarihine önemli katkılar sağlayan mahkeme kayıtlarının transkripsiyonunun yapılarak araştırmacıların hizmetine sunulmasıdır. Böylece şehrin sosyal ve ekonomik yapısı, demografisi ve mekân gelişimi hakkında birincil kaynak olarak önemli bir katkı sunulmuş olacaktır.Master Thesis 217 numaralı Mardin Şer'iyye Sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Dilmen, Mehmet; Dinç, Fasih; Dinç, Fasih; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÇalışmasını yaptığımız 217 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri, H.1263-1267, M.1847-1852 yılları arasında Mardin mahkemesine yansıyan kayıtları ihtiva etmektedir. Ankara Milli Kütüphanede 7149 mikro film numarası ile kayıtlı olan sicil aynı zamanda Mardin Artuklu Üniversitesi Kütüphanesinde de bulunmaktadır. Sicilimizde ki kayıtlar çeşitlilik göstermekle birlikte ekseriyetle sosyal konular olan aile yapısı, evlilik, boşanma, tereke ve mehir gibi hükümleri oluştururken, Tanzimat uygulamaları çerçevesinde yeni kurulacak olan idari yapıya dair merkezden gönderilen ferman, emirname ve görevlendirme kayıtlarına dair belgeler de bulunmaktadır. Ekonomik hayata ilişkin de önemli bilgiler içeren sicil defteri; tevzi vergi kayıtları, miras, vakıf, alım-satım, şehirde yapılan harcamalar ve narh hükümleri gibi içerikleri de ihtiva etmektedir. Çalışmamız 217 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicili Defterinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Değerlendirmede sicilde geçen hükümler ışığında Mardin'in 1847-1852 yılları arasında sosyal ve ekonomik yapısına ışık tutan hükümlerin her ne kadar mahkemece kaydı yapılmış olsa da söz konusu hükümlerin tarihsel bağlama oturtulması için araştırma kaynaklarına da başvurulmuştur.Master Thesis 577 (3774) numaralı Diyarbekir şer'iyye sicili (Değerlendirme ve transkripsiyon)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Arslan, Hikmet; Bilgin, Feridun; Bilgin, Feridun; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiŞer'iyye sicilleri, Osmanlı tarihinin aydınlatılması açısından birincil kaynaklardır. Bilhassa, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, dinî ve siyasî birçok konunun aydınlatılması amacıyla bu defterlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Çalışmamıza mesned teşkil eden 577 Numaralı Diyarbakır Şer'iyye Sicili defteri XIX. asrın son çeyreğindeki mahkeme kayıtlarını ihtivâ etmektedir. 577 numaralı defter 16 varak ve 68 hükümden oluşmaktadır. Defterdeki en erken tarihli hüküm 1135 (1723) tarihlidir. En son ise, 1269 (1853) tarihli hüküm yer almaktadır. Defterdeki hükümler çoğunlukla verâsetle ilgili olmasına rağmen, evlilik, boşanma, yol tamiri ve başka şehirlere göçler, yaralama ve gasp suçlarına ilişkin mehkeme kararları da yer almaktadır. Bu kararlar, dönemin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yaşamına ışık tutmaktadır.Master Thesis Abdurrahman Şeref Efendi tarihi'nde Osmanlı Devleti'nin ilk yüz yılı (1300-1400): Osmanlı hanedanının kökeni, fetret devri ve siyaseten katl meselelerinin değerlendirilmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Çetin, Ergül; Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti'nde Tarih bilimi, devlet kademesinde kurumsallaştırılarak siyasi-politik bir hüviyet kazanmıştır. Bu kurumda görev alacak "tarihçi" memurlar devlet bürokrasisi tarafından görevlendirilirdi. Bu tarihçilere malum olunduğu üzere "Vakanüvist/vak'anüvis/vakanüvis" denilmiştir. Vakanüvislik bir kurum olarak tarihi süreç göz önünde bulundurularak etraflıca incelenmiştir. Osmanlı vakanüvislerinin isim listesi verilmiş ve bazı vakanüvisler hakkında özet bilgiler verilmiştir. Osmanlı'nın son vakanüvisi Abdurrahman Şeref Efendi'dir. Abdurrahman Şeref Efendi ve eserini konu alan bu çalışmada yazarın hayatı ve eserleri hakkında bilgiler verilmiştir. Çalışmada, Abdurrahman Şeref Efendi'nin "Tarih-i Devlet-i Osmaniyye" adlı eserinin medhal kısmının son alt başlığı olan "Osmanlıların Evail-i Ahvali" ve "Birinci Bab'ın günümüz latin harflerine transkribi yapılmıştır. Ancak bir bölüme de tartışmalar ilave edilmiştir. Bu bağlamda, Osmanlı hanedanının kökeni meselesi veya başka bir ifade ile menşei meselesi, Ankara Savaşı ile Savcı Bey Vakası bağlamında Osmanlı Devleti'nde siyaseten Katl meselesi problem olarak eklenmiştir. Bundan hareketle, Abdurrahman Şeref Efendi'nin "Tarih-i Devlet-i Osmaniyye" adlı eserinde bu hususlara ait malumat ve çağdaş kaynakların değerlendirmeleri esas alınmıştır. Kökene dair tartışmaların yazarın eserinde geniş bir yer tutmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum ise, muhtemelen ya mezkur konunun eserin kaleme alındığı dönemde tartışmaya değer görülmemesinden ya da yazarın ilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. Çalışmada ele alınan ikinci tartışma konusu, devletin fetret devrine girmesine neden olan ve Abdurrahman Şeref'in "tezelzül" diye isimlendirdiği Ankara Savaşı'dır. Bu konuda yazarın derinlemesine verdiği bilgiler ışığında bir takım değerlendirmelerde bulunulmuştur. Üçüncü tartışma konusu ise Savcı Bey Vakası ekseninde siyaseten katl meselesidir. Bu bağlamda siyaseten katl meselesi bir çok boyutuyla ele alınmıştır. Dolayısıyla tezde ele alınan hususlardan biri olan Osmanlı hanedanının kökeni meselesi Abdurrahman Şeref Efendi tarafından kısaca ele alınmıştır. Diğer husus olan Ankara savaşı ise kaynak eserde uzun uzadıya ele alınmıştır ve araştırmacılara doyurucu bilgiler sunmaktadır. Siyaseten katl meselesi ise Abdurrahman Şeref Bey tarafından Savcı Bey vakası başlığı altında ele alınmış ve olay özet olarak incelenmiştir.Master Thesis ALMAN ORYANTALİZMİ: CARL HEINRICH BECKER VE MARTIN HARTMANN ÖRNEĞİNDE OSMANLI TOPLUM VE SİYASET SÖYLEMİ(2018) Avcı, Remzi; Avcı, Remzi; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi19. yüzyılın sonlarında Almanların Doğu’yu siyasi olarak keşifleri ile tarihsel olarak kendi içerisinde filolojik bir gelenek yaratan Alman oryantalizmi disiplinleşme sürecinde antropoloji, etnoloji, hukuk ve siyaset bilimleri ile ilişki kurarak sosyo-kültürel çalışmalara yönelmiştir. Almanya’da Doğu çalışmalarının kültürel konsepte eğilimini İslam bilimlerinin kurucusu olarak anılan Carl Heinrich Becker (1876-1933) yönlendirirken Martin Hartmann (1851-1918), modern Doğu’nun Alman oryantalizminin temel bir parçası olmasını sağlamıştır. Alman sömürgeciliğinin başlaması ile beraber Fransa ve İngiltere örneklerinde olduğu gibi Doğu bilimlerinin uygulanabilirliği meselesi oryantalist bilgi ile siyasetin kesişmesine yol açmıştır. Bu yeni konsept ortaya Becker ve Hartmann’ın öncülük ettiği Doğu’yu merkeze alan dergi, kurum ve metinlerden oluşan somut bir şey çıkarmıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak 19. yüzyılın sonlarından I. Dünya Savaşı’na kadar bir taraftan Alman oryantalizminde Osmanlı Devleti ve İslam ile ilgili çalışmalar artarken diğer taraftan da bu çalışmalar ideolojik ve siyasi bir boyut kazanmıştır. Bu çalışma, Almanların oryantalizme kattıkları ideolojik ve siyasi boyutun sınırlarını Becker ve Hartmann örneğinde Osmanlı toplum ve siyaset söylemi üzerinden izah etmeye çalışmaktadır. Metinleri ve aktiviteleri ile Becker ve Hartmann’ın özellikle I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile iktidar üzerindeki etkisine ve onların ne oranda etkiye maruz kaldıklarını bu çalışma tartışmaya açmaktadır. Geçişkenlikler ve karşıtlıklar üzerinden inşa edilen bu çalışma, Kaiser II. Wilhelm’in 1888’de iktidara gelmesinin ardından 1918’de savaşın bitişini içine alan süre ile sınırlandırılarak metin üretiminin en yoğun olduğu 1900- 1918 yılları arasına odaklanmaktadırMaster Thesis Amid'te Bir Türkmen Beyliği Yinaloğulları(2024) Bozkurt, Abdülbaki; Bozkurt, Abdülbaki; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi'Amid'te Bir Türkmen Beyliği Yinaloğulları (1098-1183)' adlı bu çalışmada, ilk olarak Yinaloğulları Beyliği'nin hâkimiyet sahasına karşılık gelen Amid, Eğil ve Yemame Kalesi'nin tarihî coğrafyası ele alınmıştır. Ardından Yinaolğulları öncesi Amid ve yakın çevresinin geçirdiği siyasi aşamalara kısaca temas edildikten sonra, asıl konumuz olan Yinaloğulları Beyliği'ne geçilmiştir. İlk olarak Yinal ismi üzerinde durulmuş, ayrıca kaynaklarda beyliğin kurucuları ve ilk beyleri olarak geçen Sadr ve Yinal el-Türkmanî'nin tarih sahnesinde belirmeleri, özellikle Suriye Selçukluları içerisideki iktidar mücadelesiyle Amid şehrini ele geçirmeleri anlatılmıştır. Daha sonra beyliğin bölgede yükselişi, Vezir Nisan adında bir şahsın elinde çöküşü ve nihayetinde Eyyûbîler hükümdarı Selahaddin Eyyûbî tarafından Amid'in zaptı ile beyliğin yıkılışı gibi devrin siyasi hadiseleri işlenmiştir. Bununla birlikte bölgenin iktisadî yükselişinin Amid ve çevresine müspet neticeleri olmasından dolayı bu dönemde Yinaloğullarını merkeze alarak bölgedeki sosyal ve iktisadî faaliyetlere ayrı bir bölüm açılmıştır. Her ne kadar bu beylikten günümüze çok az maddi kalıntı intikal etmişse de bu dönemde kapsamlı bir şekilde onarımdan geçen Amid Ulu Camii, Kale Camii ile Hz. Ömer Camii gibi mimarî eserler, Yinaloğulları devrinin güzel hatıraları olarak bugün ayakta durmaktadır. Çalışmada da sözü edilen bu eserlerin yapısal ve mimari özelliklerine değinilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ortaçağ, Selçuklular, Yinaloğulları, el-Cezire, AmidMaster Thesis Anna Komnena'nın Alexiad adlı eserine göre I. Haçlı Seferi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Dirlik, Mükrime; Polat, Ziya; Polat, Ziya; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiHaçlı Seferleri, Avrupalı Katolik Hıristiyanların, 1095 tarihinde, Papa II. Urbanus'un vaatleri üzerine harekete geçerek, Ortadoğu üzerine yaptıkları akınlardır. Müslümanların elinde bulunan topraklar üzerinde askeri ve siyasi hâkimiyet kurmak amacıyla başlayan seferlerin ilki I. Haçlı seferidir. 1097 yılında Avrupa'dan büyük topluluklar halinde Anadolu'ya giren Hıristiyan birlikler, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos'un desteğini alarak ilerlemişlerdir. Aleksios'un gayesi kaybettiği toprakları Müslümanların elinden alarak hâkimiyet alanını genişletmekti. Dolayısıyla kaybettiği toprakları vermeleri karşılığında, Haçlıların geçişlerine izin vermiş, fakat Haçlılar her ne kadar bu sözü verseler de ilerde bu sözün tam aksi şeklinde hareket etmişlerdir. Tüm bu konular hakkında bilgi veren aynı zamanda tezin ana kaynağı konumunda olan Alexiad, İmparator Aleksios'un kızı Anna Komnena tarafından kaleme alınmıştır. Komnena'nın, babasının İmparatorluk yıllarını anlatmak üzere kaleme aldığı bu eser, I. Haçlı seferi hakkında önemli bilgileri içinde barındırmaktadır. Anna Komnena'nın yaşadığı dönemde vuku bulan işgalleri, kendisinin gördüğü ve olaya şahitlik eden kimselerin de görüşlerini alarak yazdığı bu eser, konunun değerlendirilmesi ve anlaşılması bakımından önemlidir. I. Haçlı seferinde, Anna Komnena'nın ve İmparator Aleksios'un I. Haçlı seferine karşı tutumu, üzerinde çalışılmıştır. Konunun daha net anlaşılması ve daha münferit yaklaşılabilmesi adına Alexiad, çeşitli Kronikler ile karşılaştırılarak bir sonuç bulma yoluna gidilmiş, olaylar kıyas ile değerlendirilmeye çalışılmıştır.Master Thesis Antik yazarların eserleri çerçevesinde Anadolu şehirleri(Homeros, Herodotos, Ksenophon, Strabon)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Baran, Merve; Polat, Ziya; Polat, Ziya; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTarihin en eski yerleşim yerleri ile medeniyetlerini bünyesinde barındırmış olan Anadolu coğrafyası oldukça önem arz etmektedir. Stratejik konumunun yanı sıra yaşanabilir iklimi ve verimli arazileri bölgenin yerleşmeye elverişli olduğunu göstermektedir. Bu nedenlerden ötürü tarih boyunca göç dalgalarına ve beraberinde yeni oluşumlara ev sahipliği yapmıştır. Tarihçilerin Ege göçleri olarak adlandırdığı ve Anadolu'da Hititler'in yıkılışına sebep olan bu süreç ile birliktebölgenin tarihi ve demografik yapısı oldukça değişmiştir. Bu değişimin nedeni göçmen halkların yerleştikleri yerlerde yerli halkı ya göçe zorlaması ya da kaynaşıp melez bir toplum oluşturmasıydı. Yeni yapılanma sonucunda Anadolu'da koloniler veya krallıklar kurulmuştur. Daha sonraki dönemlerde Persler güçlenerek Anadolu'yu hakimiyeti altına almıştır.Tüm bu önemli olaylar yaşanırken Anadolu'nun antik şehirlerinin tarihi merak konusu olmuştur.Bu çalışmada Ege Göçlerinden Pers hakimiyetinin sonuna dek, Antik yazarların Anadolu coğrafyası ve şehirleri ile ilgili aktarımları ele alınacaktır.Master Thesis Birinci Haçlı Seferi ve Eyyûbî Fethinin Kudüs'teki Uygulamaları Bağlamında Kutsal Savaş ve Cihad Kavramlarının Karşılaştırılması(2024) Yılmaz, Mehmet; Polat, Ziya; Polat, Ziya; Department of Surgical Medical Sciences / Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 10. Faculty of Medicine / Tıp Fakültesi; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDünya tarihine göz atıldığında savaşların bir nedeninin de dini hassasiyetler olduğu görülür. Savaşın müteharrik gücü olarak görülebilen din, aynı zamanda onun kimlere karşı, neden ve nasıl yapılacağını ortaya koyma noktasında da referans olmuştur. Bu bağlamda, motivasyonunu dinden alan savaşlar bazen doğrudan kutsal metinlerden referansla bazen de onun takipçileri tarafından yapılan yorumlardan hareketle belli bir yön bulmuştur. Bu tezde I. Haçlı seferi özelinde, Hristiyanların kutsal savaş algısı ile Müslümanların cihad anlayışı karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda önce kutsal savaş ve cihadın kavramsal çerçevesi çizilmiş, kavramların ve kapsamlarının yansımaları ele alınmıştır. Kavramlar açıklanırken dinlerin kutsal metinlerine, bu metinlerin yorumlarına ve ilgili din müntesiplerinin savaş tarihlerine göz atılıp konu temellendirilmeye gayret edilmiştir. Ayrıca kutsal savaşla bağlantılı bir kavram olan haklı savaş ile ilgili kavramsal ve kronolojik bir değerlendirme de yapılmıştır. Ardından önce Haçlıların Kudüs'ü ele geçirmeleri, sonrasında Eyyûbilerin şehri fethetmeleri gibi somut örnekler üzerinden bu kavramların pratikteki yansımaları ele alınmıştır. Ayrıca kutsal savaş tabirinin anlamlandırılması adına ve Haçlı seferlerinin öncülü olmasından dolayı İspanya ve çevresinin Müslümanlardan tekrar alınmasını ifade eden ve yeniden fetih anlamına gelen Reconquista, onun sebepleri ve sonuçları üzerinde de durulmuştur. Kavramların pratiğe yansımasında etkili olan ve din müntesiplerinin diğerlerine bakışını ifade eden algı da Kudüs ve Reconquista çerçevesinde tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Cihad, Haçlı Seferleri, Kudüs, Kutsal Savaş, Reconquista, Selâhaddin EyyûbîDoctoral Thesis Cebel-i Lübnan'da kimliksel varoluşlar: Dürzîler ve Marunîler (1820-1860)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Yiğit, Sibel Ceylan; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAkdeniz'in doğu kıyısında yer alan Lübnan, XIX. yüzyıldan itibaren yabancı güçlerin siyasî ve dinî amaçlı faaliyetlerine sahne olmuştur. Lübnan'ın sahip olduğu jeopolitik konum ve bünyesinde barındırdığı etnik/dinî unsurlar, bir yandan dış müdahalelere fırsat sunarken diğer yandan da hassas dengeler üzerinde sürdürülen toplumsal ilişkileri ortaya çıkarmıştır. Zira Lübnan'ın toplumsal yapısını oluşturan etnik/dinî kimlikler çoğu zaman ülkedeki çatışma ve kaos ortamının temel nedeni olarak kabul edilmektedir. Cebel-i Lübnan'da XIX. yüzyılda yaşanan gerilimler ve çatışmalarda bölgenin iki başat toplumsal grubu olan Marunîler ile Dürzîler arasındaki güvensizlik duygusunun önemli bir rol oynadığı aşikârdır. Bu iki grubun birbirlerine karşı duyduğu güvensizlik ve bu nedenle ikisinin de güvenliğini arttırmak için verdiği mücadele çoğu kez dış destek ihtiyacını doğurmuş ve yabancı güçlerin bölgeye müdahalesinin yolunu açmıştır. Bu bağlamda çalışmamızda, 1820-1860 tarihleri arasında Marunîler ile Dürzîler arasındaki gerilimlerin ve çatışmaların arkasında yatan muhtelif nedenler, tarafların bekalarını korumaya yönelik kaygıları, toplumlararası güvensizlik duygusu ve dış müdahalecilik kavramı ön plana çıkarılarak tarihsel bir süreklilik içerisinde ele alınmaktadır. Bu minvalde çalışmamızda Lübnan'daki mezhepsel ve dinsel çeşitliliği referans noktası alarak mezkûr tarihler arasında yaşanan olaylar bağlamında Marunî ve Dürzî toplumlarının kendilerini ve çıkarlarını nasıl tanımladıkları, düşünce ve algılarının kimlik inşa sürecine etkileri, yabancı güçlerle ilişkileri ve yeni kimlik oluşumları karşısında merkezi otorite olan Osmanlı Devleti'nin bakış açısı incelenmektedir.Master Thesis Changes in American Foreign Policy Towards the Palestine Issue During the Obama and Trump Periods(2025) Chıkhou, Rachıd; Chikhou, Rachid; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Filistin meselesine dair dış politikasında Başkan Barack H. Obama (2009-2017) ile Başkan Donald J. Trump (2017-2021) dönemlerinde ortaya çıkan temel dönüşümleri incelemektedir. Araştırmanın amacı, her iki yönetimin benimsediği politikaları analitik bir çerçevede karşılaştırarak iki devletli çözüm vizyonunun geleceğine, Filistinlilerin siyası, iktisadı ve toplumsal durumuna, ayrıca bölgesel ve küresel tutumlara etkilerini ortaya koymaktır. Çalışmada, söz konusu politikaların oluşumunda rol oynayan iç ve dış faktörler de değerlendirilmiştir. Obama yönetimi, İsrailFilistin ihtilafını çözmek için stratejik bir iki devletli çözüm vizyonunu diplomasi zemininde savunmuştur. Bununla birlikte, Kongre'deki güçlü İsrail lobisi, İsrail yanlısı medya baskısı ve ABD iç siyasetindeki bölünmeler, yönetimin Tel Aviv'e ―bağlayıcı‖ nitelikte yaptırımlar uygulamasını engellemiştir. Trump yönetimi, ABD-İsrail ilişkilerinde tek taraflı ve benzeri görülmemiş adımlarla nitelik kazanmıştır. Kudüs'ün İsrail'in ―bölünmez başkenti‖ olarak tanınması ve ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınması², müzakere sürecindeki ―tarafsız arabulucu‖ rolünden net bir sapma teşkil etmiştir. Araştırma, her iki dönemin de kalıcı barışa katkı sağlayamadığını ortaya koymaktadır. Obama döneminde etkili baskı araçlarının yokluğu barış sürecini dondurmuş; Trump döneminde ise atılan tek taraflı adımlar gerilimi arttırarak Filistinlilerin sosyo-ekonomik durumunu ağırlaştırmıştır. ABD'nin uluslararası hukuka dayalı daha dengeli bir politika benimseyerek iki devletli çözüm sürecini yeniden canlandırması elzemdir. Uluslararası toplum, tek-taraflı ilhak ve yerleşim genişlemesini caydıracak somut mekanizmalar geliştirmelidir. Bölgesel aktörler, Filistin'in meşru haklarını önceleyen kapsamlı bir diplomatik seferberlik yürütmelidir.