Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/1834
Browse
Browsing Araştırma Çıktıları | TR-Dizin | WoS | Scopus | PubMed by Department "Artuklu University"
Now showing 1 - 20 of 1623
- Results Per Page
- Sort Options
Article Citation - WoS: 6Citation - Scopus: 61-6 Years Aged Childrens Mothers' First Aid for Burns Observation in Mardin City Center(Derman Medical Publ, 2013) Inanc, Betul Battaloglu; Sahin, Deniz Say; Demir, CemilAim: In this study, we aimed to determine the mothers knowledge levels about burns and first aid. When they encounter burns, what will they do in the first instance and emergency application. At the end of this research correct information given to mothers. Aimed to supply the deficiency information. Material and Method: 25-49 age group of mothers who have 1-6 years aged childrens in the study were choisen ramdomly. After being informed about the study, only volunteries for questionnaires were used. There were a thousand mothers. Results: Children 21.6 % have burns. 81.4% burns were in their house , 18.6 % burns were out of their house. Often burns case were 2-4 years aged group children. 89.6 % mothers found themselves have no true knowledge about first aid for burns. Discussion: Mothers knowledge more deficient about the first aid for the burns. In this regard mothers lack of knowledge must be correct with the training activities to be applied. Prime necessity of the mothers were informed about the right applications.Article 19. Yüzyıl Bir Bektaşi Şairinden Sultan Abdülaziz’e Övgü: İstiḫrâc-I Ḥıfẓî(2025) Kara, SerdalÇalışma konumuz 19. yüzyıl Bektaşi şairlerinden Hıfzî’nin İstiḫrâc-ı Ḥıfẓî adlı manzum eseridir. Hıfzî bu eserinde Sultan Abdülaziz’in tahta çıkması ile oluşabilecek muhtemel sonuç, anlam ve beklentiler üzerinde durmaktadır. Toplam kırk beş beyitten oluşan metin 8+8 on altılı hece ölçüsü ile yazılmıştır. Metinde gerek ses tekrarı gerek iç kafiye ve gerekse de rediflerle ahenk sağlanmaktadır. Metin şekil dışında konu ve içerik bakımından; farklı tasavvufi inançları bünyesinde eriterek İslamiyet öncesi Türk unsurları ihtiva eden ve 15. yüzyılda ananesi oluşan Bektaşilik anlayışı ile ilgili unsurlar içermektedir. Bunun yanı sıra metinde baskı dönemleri sonrası Sultan Abdülaziz’i özlemle bekleyiş ve Sultan Abdülaziz’e övgü ile ilgili duygu ve düşüncelere de yer verilmektedir. Çalışma giriş, dil özellikleri, metin ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Bektaşilik inancı ve Bektaşiliğin diğer tarikatlarla olan ilişkisi hakkında bilgi verilmekte, Sultan Abdülaziz dönemine kadar olan Bektaşilik tarihi genel olarak değerlendirilmektedir. Daha sonra metnin gerek şekilsel ve gerekse de muhteva açısından özelliklerine değinilmekte ve manzume şairi hakkındaki bilgilere yer verilmektedir. Dil özellikleri bölümünde yazım ve ses özellikleri üzerinde durulmakta ve ses özelliklerinden dudak uyumu ele alınmaktadır. Dil özellikleri sonrası metnin çeviri yazısına yer verilmektedir. Son olarak metin ile ilgili elde edilen bulguların değerlendirildiği sonuç bölümü yer almaktadır.Article 19. Yüzyıl Vanı’nda Âyan Bir Aile: Timurpaşazâdeler(2022) Çiftçi, Erdal; 17.06. Department of Architecture and Urban Planning / Mimarlık ve Şehir Planma Bölümü; 17. Vocational Higher School / Meslek Yüksekokulu; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma 18. yüzyılın son çeyreğinden 19. yüzyılın ortasına kadar Van yönetiminde bulunan ve bu tarihten sonra da Van’da etkili olmaya devam eden ayan bir ailenin yerel siyasetteki rolüne odaklanmaktadır. Ayanlar çağı olarak bilinen 18. yüzyılda Osmanlı imparatorluğunda güçlenmiş olan ayanlarla ilgili literatüre mikro bir çalışma ile Van örneği üzerinden katkı sunulması amaçlanmaktadır. Van’da Timurpaşazadeler ismi ile ayanlaşan bir ailenin güçlenerek ortaya çıkışı, Tanzimat öncesi ve sırasında yaşanan tepkiler ve Tanzimat sonrasında bu ayan ailenin yeni düzen içerisindeki aktif yer alışı incelenmektedir. Tanzimat düzeninin bu gibi ayan aileleri yaptırımcı, tek taraflı ve üstten bir yaklaşımla izale ederek uygulamaya dökülebildiği görüşü son dönemlere kadar literatürün baskın tezlerinden biriydi. Fakat son dönemlerde yapılan yeni çalışmalardan ve Van örneğinden de görüleceği üzere Tanzimat merkezileşmesi yerel ayan ailelerin mülki idari güçlerine belirli oranda bir sınır uygulamış olsa da Timurpaşazadeler yeni düzenin uygulanmasında aktif rol oynamaya devam etmişlerdir. Timurpaşazadelerin bir eşraf olarak kendi rol ve çıkarlarını yeni düzen içerisinde aramaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Dersaadet’in Timurpaşazadeleri Van’dan kaldırmamış olması ve Timurpaşazadelerin bazı Van valileri ile yakın ilişkilerini sürdürmesi bu durumun önünü açan sebeplerden birkaçıdır.Article 19. Yüzyılda Mardin Kadın Vakıfları ve Kadınların Mülkiyet İlişkileri(2022) Akman, EkremBu çalışmanın konusu 19. yüzyılda Mardin’de kadınların kurduğu vakıflar, kadınların vakıflar bağlamında iktisadî rolleri ve mülkiyet ilişkileridir. Makalede cevabı aranan temel soru, kadın vakıflarını diğerlerinden ayıran özellikler, kadınların vakıflar aracılığı ile ortaya koydukları sosyal ve iktisadî faaliyetler etrafında gelişen mülkiyet ilişkileridir. Mülk sahibi olarak vakıf kuran, vakıflarda mütevelli ve lehdar olarak kadınların iktisadî ve sosyal rollerinin derecesi çalışmanın temel problemidir. Çalışmada öncelikle Mardin’de kadınların 19. yüzyılda kurdukları vakıflar; vakfiyeler, şer’iyye sicilleri ile arşiv belgeleri temel alınarak tespit edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Mardinli kadınların 19. yüzyılda kurdukları vakıfları tanıtarak, Osmanlı toplumunda kadın ve mülkiyet ilişkileri hakkındaki tartışmalara Mardin örneği bağlamında katkı sağlamaktır. Kadın vakıfları ve kadınların mülkiyet ilişkilerine dair literatür taramasına ve alandaki tartışmalara kısaca değinildikten sonra Mardinli kadınların kurdukları vakıflar tespit edilerek özelliklerine değinilmiştir. Makalede, ayrıca vakıf kurucusu, mütevelli ve lehdar olarak kadınların vakıflardaki rolleri ve diğer akrabalarıyla mülkiyet ilişkileri ve mücadeleleri de ortaya konmuştur.Article 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Mardin’deki Adlî Olaylara Dair Bir İnceleme(2025) Mengirkaon, SabriTanzimat Fermanı ile beraber Osmanlı Devleti’nin modernleşme sürecinde ortaya koyduğu yeniden müesseseleşme aşamalarından biri de hukuk alanındaki gelişmelerdir. Devletin, ahalinin canını, namusunu ve malını taahhüt altına aldığı bu yeni yaklaşım adlî süreçlerin tasavvur ve işleyişinde önemli bir dönüşümün yaşanmasına neden olmuştur. Merkezîleşme hamlesi devlet erkinin toplumsal hayatta daha görünür olma ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Diğer taraftan 19. yüzyılda değişen ekonomik ve toplumsal koşullar kentlerde nispeten yoksul sınıfların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Dolayısıyla hem devletin ihtiyaçları hem de kentlerin değişen demografik özellikleri nedeniyle suç olgusu yeniden yorumlanarak çerçevesi genişletilmiş, cezalar da detaylandırılmıştır. Bu makale Tanzimat sonrası dönemde Mardin’deki adlî olayları devletin yeni kavrayışı odağında ele almaktadır. Çalışmanın ana kaynakları başta Diyarbekir Vilayet Gazetesi, Osmanlı Arşiv kayıtları ve Mardin Şer’iyye Sicilleridir. Çalışmanın sonuçlarına göre Osmanlı Devleti, Tanzimat’tan sonraki süreçte adlî olayları daha özenli bir şekilde ele almıştır. Devlet, tesis ettiği yeni kurumlar vasıtasıyla Mardin’deki hukuki süreçleri devlet, mekân ve toplum denkleminde yeniden örgütlemiştir. Verilen cezalar modern yargılama süreçleri sonucunda dönemin hukuk metinleriyle uyumlu olarak verilmiştir.Article 20. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Türkiye ve İngiltere’de Eğitimde Merkezileşme Çabaları: Kanunların Karşılaştırmalı Okuması(2024) Furat, Ayşe Zişan; Atlı, Elif; 05.02. Department of Philosophy and Religious Sciences / Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü; 05. Faculty of Islamic Sciences / İslami İlimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada Türkiye ve İngiltere’nin 1900-1925 yıllarındaki eğitim yönetiminde merkezileşmeyle ilgili yasama faaliyetleri karşılaştırılmaktadır. Çalışmanın amacı söz konusu dönemde çoğu ülkede yaygın bir sorun teşkil eden merkezi eğitim yönetimini alternatif çözümlerle ilişkili olarak ele almaktır. 19. yüzyılda halk eğitiminin devletlerin hizmet alanları arasında yer almaya başlamasıyla halk eğitiminin mahiyeti ve yürütülme biçimleri yüzyılın sonlarına doğru bir tartışma alanı haline gelmiştir. Devletin eğitim konusunda belirleyici ve müdahaleci bir rol mü üstleneceği, kontrol görevi ile mi yetineceği, eğitim kurumlarını çalışma bakımından serbest mi bırakacağı vb. sorular eğitim paydaşlarını uzun süre meşgul etmiştir. Çalışma sonucunda Türkiye ve İngiltere’nin eğitim yönetimini merkezileştirmede iki farklı çözüm ürettiği görülmüştür. 1900-1925 yılları arasında iki ülkede de eğitim kurumlarının yönetimi ve denetiminde merkezileşme amaçlı yasalar yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde Meclis-i Mebusan’da Tedrisat-ı İbtidaiye Kanunu Muvakkati ve Cumhuriyet sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde Tevhid-i Tedrisat Kanunuyla; İngiltere Parlamentosunda 1902, 1907 ve 1918 Eğitim Yasalarıyla merkezi yönetim güçlendirilmeye çalışılmıştır. İngiltere’de yapılan yasalarla merkezin rolü artırılırken 1870’te oluşturulan ikili sistem de sürdürülmüş, Eğitim Kurulu, Bölgesel Eğitim Otoriteleri ve Kilise Okulları arasında uzlaşma sağlayıcı yasalarla kolay yönetilebilir bir sistem kurulmaya çalışılmıştır. Türkiye’de ise tüm eğitim kurumları Maarif Vekaleti çatısı altında bir araya getirilmiş eğitimde idari bütünlük sağlanmaya çalışılmıştır.Article 2023-2024 Excavations at Boğaziye Höyüğü: a Recently Discovered Mound Settlement in the Upper Khabur Region(Istanbul Univ, 2025) Gene, Bulent; Sahin, Muaviye; Isik, Senem; Abakay, Ayda; Kaya, Semsihan; Konyar, Erkan; Tan, ArmaganBoğaziye Höyük lies at the northwestern end of the vast and fertile Upper Khabur Region, which stretches along the southern foothills of the Kašiari Mountains. Material culture remains unearthed at the mound by two seasons of excavations (2023-2024) shows significant similarities to assemblages known from other Upper Khabur sites. Our excavations in Trenches BE18-BE17 and BF18 on the northern slope of the mound focused on revealing the stratigraphic sequence in this area. Architectural remains of Building Levels I and II and finds from these contexts in Trench BE18 are dateable to the mid-3rd millennium BC. In Trench BE17, Building Level I also revealed finds that can be dated to the 3rd (especially mid-3rd) millennium BC, and in Trench BF18, ceramic sherds dateable to the 3rd millennium BC were found in Building Level III. This article presents new findings from Boğaziye Höyük and discusses their significance in comparison with the results of surveys and excavations in the Upper Khabur Region, which have continued increasingly since the mid-1930s. We evaluate the significance of Boğaziye Höyük as a regional center within the Upper Khabur basin, and we elucidate its habitation sequence and building levels in the light of our recent excavations. Based on a comparative evaluation of its material culture remains within a regional perspective, we contextualize Boğaziye Höyük in relationship to the cultural horizons of the early and mid-3rd millennium BC in the Upper Khabur Valley.Article (3 + 1) Boyutlu B Tipi Kadomtsev-petviashvili Denklemi için Geliştirilmiş Bernoulli Alt Denklem Fonksiyon Yöntemi ile Elde Edilmiş Tam Çözümler(2019) Düşünceli, Faruk; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada (3 + 1) boyutlu B tipi Kadomtsev-Petviashvili denkleminin tam çözümleri için geliştirilmiş Bernoulli alt denklem fonksiyon yöntemini kullandık. Bazı yeni çözümler elde ettik. Bütün hesaplamaları ve grafik çizimlerini Wolfram Mathematica programı yardımıyla yaptık.Other 6 Şubat Depremleri Sonrası Karanlık (Dark) Turizm Adıyaman İçin Kurtarıcı Olabilir mi?(2025) Harman, Serhat; Uzut, Sultan6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de meydana gelen ve asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler, 11 ilde ciddi can ve mal kayıplarına yol açmıştır. Depremlerden etkilenen iller arasında Adıyaman da yer almaktadır. Depremler öncesinde, GAP turları kapsamında turistik bir destinasyon olarak değerlendirilen Adıyaman, sahip olduğu tarihi, kültürel ve dini değerler ile ziyaretçi talebi görmekteydi. Yaşanan felaketin ardından ekonomik ve sosyal anlamda çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalan ilde, turistik talep yönünden de belirgin bir düşüş yaşanmıştır. Mevcut turizm potansiyelinin çeşitlendirilerek ekonomik ve sosyal toparlanma sürecine katkı sağlayabileceği düşüncesinden hareketle gerçekleştirilen çalışmanın temel amacı, deprem felaketi sonrası karanlık (dark) turizmin Adıyaman için bir çıkış noktası olup olamayacağını irdelemektir. Çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi tekniği kullanılarak, depremler nedeniyle meydana gelen yıkım ve kayıpların karanlık turizm arzı kapsamında, toparlanma sürecine etkisi değerlendirilmektedir. Ayrıca, karanlık turizm çerçevesinde, il özelinde olası arz unsurlarının etkin sunumu konusunda paydaşlara yönelik öneriler geliştirilmektedir.Article 8. Sınıf Öğrencilerinin Doğal Afetlere İlişkin Bilişsel Yapılarının Kelime İlişkilendirme Testi Aracılığıyla İncelenmesi(2023) Çakmak, Mürşet; Çelik, BuşraSon yıllarda hem ülkemizde hem de dünyanın birçok yerinde doğal afet adı verilen pek çok felaket gerçekleşmektedir. Doğal veya insan kaynaklı bu felaketler birçok can ve mal kaybına neden olduğu bilinmektedir. Anlık ger-çekleşen ve çoğu kez insanoğlunun bu felaketler karşısında çaresiz kaldığı görülmektedir. Doğal afetlerin gerçekleşmesinin önüne geçilemeyebilir. An-cak belki en az kayıp, en az zarar ve en az yaralanma ile kurtulmak mümkün olabilir. Kuşkusuz ki bu durumdan kurtulmanın en etkili yollardan birisinin de bireysel ve toplumsal eğitimin olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Bu tür felaketlerin öncesinde, anında ve sonrasında neler yapılması konusunda bireylerin ne düşündüğü, nasıl davrandığı, neler hissettiği çok önemlidir. Bu temelde bu çalışmanın amacı, 8. sınıf öğrencilerinin doğal afetlere ilişkin bilişsel yapılarını kelime ilişkilendirme testi aracılığıyla ortaya koymaktadır. Çalışma 2023 yılında yapılmıştır. Çalışma grubu, Mardin/Artuklu ilçesine bağlı 8.sınıfta öğrenim gören 196 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrenciler amaçlı örneklem ile seçilmiştir. Testi oluşturmak amacıyla doğal afetleri oluşturan 4 anahtar kavram (deprem, sel, kuraklık, orman yangınları) seçilmiştir. Öğrencilerin akıllarına ilk gelen kelimeleri teste yazmaları istenmiştir. Elde edilen verilere göre anahtar kavramlara verilen cevap sayıları ile ilgili bir frekans tablosu hazırlandı. Verilen anahtar kavramlarla kavram ağları oluşturuldu. Anahtar kavramlar arasındaki ilişki incelendiğinde 4 anahtar kavramın ölüm cevap kelimesiyle ilişkilendirildikleri görülmüştür. Sonuç olarak elde edilen bulgu-lar incelendiğinde öğrencilerin daha çok felaket anında ve sonrasında ya-şanılan olaylar hakkında fikir sahibi olduğu ancak doğal afetlere karşı alınması gereken önlemler hususunda bilgi eksikliği olduğu tespit edildi. Bu bağlamda çevre eğitimi temelinde doğal afet içeriklerinin verilmeye çalışıldığı başta fen bilimleri, biyoloji, sosyal bilgiler, coğrafya gibi disiplinlerden etkili olarak yararlanılması gerektiği görülmektedir.Article A Comparison of Native and Syrian Immigrant Women Students' Genital Hygiene Behaviors: A Cross-Sectional Study(Univ Sao Paolo, 2025) Icke, Sibel; Cifci, SemaObjective: This study aims to compare the genital hygiene behaviors of native and Syrian immigrant women students. Method: This was cross-sectional research. The sample size of the study was determined via power analysis and G*Power software. A total sample size of 330 individuals was equally distributed to both groups. Sociodemographic Characteristics Questionnaire" and the 'Genital Hygiene Behaviors Scale' were used as data collection tools. Results: There was a significant difference between the mean scores of the scales of both student groups (p < 0.05). The mean scores of native students were found to be higher. The variables "how to clean the genital area", "material used for genital hygiene", "washing method of underwear", "pretoilet hand washing habits" and "regular menstruation" were found to be most effective in terms of the mean scores of the Genital Hygiene Behaviors Scale and its subscales for immigrant students. Conclusion: Social security status and nationality were the most influential sociodemographic factors affecting genital hygiene behaviors. It would be beneficial to raise awareness and promote behavioral changes regarding genital hygiene through seminars, conferences, workshops, and similar events targeting all women university students.Article Citation - Scopus: 3A Rare Cause of Dysphagia: A Giant Ganglioneuroma in Parapharyngeal Space(Springer, 2022) Aslan, Mehmet; Dogukan, Fatih MertParafarengeal ganglioneuroma is a very rare benign tumor originating from the sympathetic nervous system that produces mass and functional effects. Ganglioneuroma is most commonly caused by the posterior mediastinal, retroperitoneal area and adrenal glands. Generally, they do not present any additional signs or symptoms other than mass. Horner’s syndrome may sometimes occur due to the compression of the sympathetic chain. A 41-year-old male patient with a long-standing mass in the lateral compartment of the left neck was admitted to our clinic. The patient was operated, and the pathological result of the mass was reported as ganglioneuroma. We present a rare case of ganglioneuroma in paraphryngeal space by reviewing the current literature. © 2022 Elsevier B.V., All rights reserved.Article Citation - Scopus: 4A Rare Cause of Dysphagia: Giant Lipoma in Parapharyngeal Space(Lippincott Williams and Wilkins, 2020) Aslan, Mehmet; Ozer Ozturk, Ebru; Dogukan, Fatih MertBackground: Parapharyngeal area is one of the most complex areas of head and neck anatomy. Tumors of the parapharyngeal region are very rare among head and neck tumors. Lipomas also constitute a tiny proportion of parapharyngeal tumors so parapharyngeal area lipomas are very rare in the literature. Due to anatomical location, these tumors treatment is challenging. Clinical Report: A 20-year-old male patient admitted to our department with complaints of swallowing difficulty and a mass on the right side of the neck. Magnetic resonance imaging was performed, and it was reported as a 6 4.5 cm lipoma. He underwent excision of parapharyngeal area lipoma by a transoral approach. Conclusion: Parapharyngeal lipomas are very rare, and difficult to diagnose before they turn out symptomatic. The primary treatment approach in tumors of the parapharyngeal area is surgery and the surgical approach should be chosen according to the anatomical location of the lesion. © 2021 Elsevier B.V., All rights reserved.Article A Study on Changes in Some Physicochemical Properties, Volatile Compounds, Sugar, and Organic Acid Contents of Grape Juice During Molasses Production(2023) Korkmaz, AzizThe changes in some physicochemical properties, sugar, organic acid and volatile compound contents in fresh Verdani grape (Vitis vinifera L.) juice (FGJ) were evaluated in the production of its traditional molasses (pekmez). After the production, the total soluble solid (TSS), titratable acidity (TA), glucose, fructose, malic, citric and succinic acid concentrations were increased (PArticle Abelmoschus Esculentus Yaprağı Kullanılarak Gümüş Nanopartiküllerin Yeşil Sentezi ve Bazı Gıda Patojenleri Üzerindeki Antimikrobiyal Etkileri(2021) Hatipoğlu, Abdulkerim; 09.03. Department of Nutrition and Dietetics/ Beslenme ve Diyetetik Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada, Abelmoschus esculentus (AE) yaprağı özütü kullanılarak düşük maliyetli, çevre dostu ve kolay bir şekilde gümüş nanopartiküller (AgNP’ler) sentezlendi. Ultraviyole-görünür (UV-vis.) Spektrofotometre analiz verilerine göre, nanokristaller 431 nm'de karakteristik bir tepe noktası gösterdi. Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), Transmisyon Elektron Mikroskobu (TEM) ve enerji dağılımlı X-Işını Spektroskopisi (EDX) analizleri, biyolojik yolla sentezlenen AgNP'lerin morfolojik yapılarının küresel olduğunu ortaya koydu. XRD analizi sonuçlarına göre AgNP'lerin kristal yapılarının kübik olduğu görüldü. Nanopartiküllerin boyutu, Debye-Scherrer denklemi ile 19.05 nm olarak hesaplandı. Sentezlenen nanomalzemenin zeta potansiyeli -9.83 mV ve zeta boyutu da 142.2 nm olarak ölçüldü. AgNP'lerin, gıda patojenlerinden Staphylococcus aureus ATCC 29213, Escherichia coli ATCC25922, Bacillus subtilis ATCC11774, Pseudomonas aeruginosa ATCC27833 ve Candida albicans üzerindeki Minimum İnhibitör Konsantrasyonu (MİK) değerlerinin (mg/mL) sırasıyla 0.125, 0.50, 0.0312, 0.125 ve 0.125 düzeyinde olduğu tespit edildi.Article Ability of Cha2ds2-vasc/R2cha2ds2-vasc Scores To Predict Complications Related To Cardiac Implantable Electronic Devices(Wiley, 2025) Aktan, Adem; Kilic, Raif; Guzel, Hamdullah; Tastan, Ercan; Oksul, Metin; Guzel, Tuncay; Soner, SerdarBackgroundGlobally, the number of cardiac implantable electronic devices (CIEDs) is increasing. In our study, we aimed to investigate whether CHA(2)DS(2)-VASc and R(2)CHA(2)DS(2)-VASc scores are predictive of CIED-related complications. MethodsOur investigation was carried out with a multicenter retrospective design. Patients who underwent CIED surgery at two cardiac centers in Turkey between January 2011 and May 2023, 1676, were evaluated. The patients were divided into two groups according to their R(2)CHA(2)DS(2)-VASc scores. Patients with R(2)CHA(2)DS(2)-VASc >= 5 were included in group 1 (380 patients), and patients with R(2)CHA(2)DS(2)-VASc < 5 (1296 patients) were included in group 2. The primary outcome was defined as the cumulative events. Each component of cumulative events, such as hematoma, pericardial effusion, pneumothorax, and infection, was also defined as a secondary outcome. ResultsThe study's patient population had an average age of 62.9 +/- 14 years. Pneumothorax (1.8% vs. 1.3%, p = 0.444), pericardial effusion or tamponade (0.35% vs. 0.2%, p = 0.659), and clinically significant hematoma (1.1% vs. 0.6%, p = 0.376) were comparable between the groups. Infection-related devices and cumulative events classified as primary outcomes were higher in the R(2)CHA(2)DS(2)-VASc >= 5 group (6.1% vs. 1.2%, p < 0.001; 7.6% vs. 3.2%, p < 0.001, respectively). Modeling analyses showed that the CHA(2)DS(2)-VASc score and HT were also independent predictors of device-related infection and cumulative events. ConclusionIn the R(2)CHA(2)DS(2)-VASc >= 5 groups, infection related to the device system and cumulative events were higher. Patients with an R(2)CHA(2)DS(2)-VASc score of 5 or more and a high CHA(2)DS(2)-VASc score should be evaluated more carefully regarding infection and cumulative events before and after the operation.Conference Object Abnormal Heart Sound Detection Using Ensemble Classifiers(IEEE, 2018) Zan, Hasan; Yildiz, AbdulnasirPhonocardiogram is used for ambulatory diagnostic to assess health status of heart and detect cardiovascular disease. The goal of this study is to develop automatic classification method of PCG recordings collected from different databases and recorded in a different way. For this purpose, after various time and frequency domain features are extracted from PCG recordings obtained from two databases, recordings are subjected to pre-classification in order determine which database they are obtained from. Before final classification, various time, frequency and time-frequency domain features of classified recordings are extracted. These features are fed into four different classification ensembles trained with training dataset. With final decision rule, proposed algorithm achieved an accuracy of 98.9%, a sensitivity of 93.75% and a specify of 99.5%.Article Abnormal Uterine Bleeding in Adolescent Girls Retrospective Study(Brieflands, 2025) Ozalkak, Servan; Yildirim, Ruken; Karakaya, Amine Aktar; Tas, Funda Feryal; Oncel, Kahraman; Okur, Nurettin; Ozbek, Mehmet NuriBackground: Abnormal uterine bleeding (AUB) is the most common reason for gynecology-related hospital admissions in adolescence. Objectives: The present single-center study aimed to evaluate the diagnosis distribution in adolescents with AUB and to compare the clinical features and treatments of patients with hemoglobin levels below and above 10 g/dL. Methods: The present single-center study retrospectively collected demographic and epidemiological data from adolescents aged 10 - 18 years presenting to our institution with a diagnosis of AUB. Patient data were extracted from electronic medical records and analyzed using SPSS software. Descriptive statistics, including frequency, percentage, mean, standard deviation (SD), median, and interquartile range (IQR), were calculated. Patients were classified according to hemoglobin levels (< 10 g/dL as group 1 and >= 10 g/dL as group 2). Results: Among 167 adolescent patients, 35.9% had hemoglobin levels below 10 g/dL. Hospitalization rates were significantly higher in group 1 (86.4%) compared to group 2 (2.8%) (P < 0.001). The most common causes of AUB were anovulation (84.4%) and polycystic ovary syndrome (PCOS) (11.4%). The primary treatments included combined oral contraceptives (COCs) with iron supplementation (45.5%) and iron alone (28.7%). Erythrocyte transfusion (ERT) was performed in 18% of cases, predominantly in group 1. This study is limited by the lack of a standardized quality of life assessment tool for AUB. The single-center design and retrospective data collection may limit the generalizability of the findings and introduce selection bias, respectively. Conclusions: Anovulation and PCOS are the main causes of AUB in adolescents. Patients with hemoglobin levels below 10 g/dL and active bleeding should be evaluated carefully, as ERT may be necessary. A wide differential diagnosis should always be considered when managing adolescent AUB.Article Abu Ubayd’s Understanding Of Naskh;(Hitit Univ, 2022) Yasar, Mehmet Aziz; Nas, TahaIn the period when Islamic sciences were formed, a large number ofscholars with absolute ijtihad capacity were trained. One of the scholars mentioned is Abu `Ubayd al- Qasim ibn Sallam al-Khurasani al-Harawi who was educated by many famous scholars of the period, had a great influence on both the scientific and political circles. For this reason, he could not be shared by different sect biographers. As a matter of fact, some Shafi'i tabaqat writers counted Ebu Ubeyd as a follower of Imam Shafii. On the other hand, some Hanbali scholars have mentioned Ebu Ubeyd among the class of Hanbali scholars. However, it was concluded that it would be more correct to see Ebu Ubeyd as an independent mujtahid rather than a follower of any madhhab. For, in his own works, the fact that he refers more to Imam Malik rather than Imam Shafii and Ahmad ibn Hanbal and sometimes refers to the views of Abu Hanifa and Imamey indicates this. Ebu Ubeyd, who came to the forefront with his faqih and muhaddis aspects, had a deep knowledge of the subject of naskh, which has a close relationship with these two sciences, and in this regard, he wrote a rare work called en-Nasih ve'l-mensu. fi'l-kur.ani'l-aziz ve ma fihi mine'l-fera'iz ve's-sunen. While revealing Ebu Ubeyd's understanding of naskh, his work en-Nasi. ve'l-mensu. was used as the main source. In addition to this, his other works related to the subject, especially his work called Kitabu'l- emval, were among the first hand sources that were consulted. It has been tried to determine his approach to naskh based on the statements he made on the subject and the examples he gave in this regard. In this context, Ebu Ubeyd's approach to the nature and framework of naskh and his views on the evidences that can abrogate each other are examined in this study. Ebu Ubeyd discussed the abrogation in a broader sense as "the modification of a shar'i ruling by a later evidence", not the established meaning in the methodology as "removal of a shar'i ruling with a later shar'i proof". In this context, naskh is also used for the allocation of public, the denial of the absolute, the statement of conciseness, the correction of a wrong understanding and the exception made from a general rule. This is known as the understanding of naskh among the companions, tabi`in and early convert scholars. However, although Ebu Ubeyd is at the same age as Imam Shafii and has copied and benefited from his works, it is noteworthy that he preferred the predecessor's approach to the subject rather than the naskh understanding he adopted. It is important to investigate this. He adopted the approach of the public regarding the Shari'a evidences of Ebu Ubeyd that could naskh each other. According to him, the verses of the Qur'an can naskh each other. He gave many examples of this. Another point that draws attention here is to ascribe the concept of naskh used for the verse of the Qur'an by Ebu Ubeyd, from the Lawh-i Mahfuz, in the form of a verse whose recitation is lasting and its meaning is naskhed, and a verse that is removed from people's hearts by canceling both its recitation and used in different meanings. Ebu Ubeyd stated that sunnah can be naskhed with sunnah, without making any distinction between ahad and mutawatir about sunnah and its naskh. However, despite giving many examples of the naskh of the ahad sunnah with its own like, no example has been encountered of the naskh of the ahad sunnah with its own like or with ahad and the ahad sunnah with the mutawatir sunnah. As it can be understood from my statements on the subject, Ebu Ubeyd saw that it is permissible to naskh both mutawatir and ahad sunnah with the Qur'an. However, while there is an example for the naskh of the ahad sunnah with the Qur'an in his related works, there is no example for the other. Although there is no clear statement on the issue that the Qur'an can be naskhed with the sunnah, it is understood from some examples that he gives permission for this.Article Acceptance of Diversity, Social Media Use, and Labeling of Refugees in Türkiye: A Mediation Analysis From a Social Work Perspective(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2025) Aslan, Yavuz; Kocak, Orhan; Kus, Yagmur; Hizmetci, Nimet SagirThis study examines the relationships between acceptance of diversity, social media use, and the labeling of refugees in T & uuml;rkiye, focusing on the mediating role of social media use. Grounded in Goffman's Labeling Theory and approached from a social work perspective, the study utilized a cross-sectional, correlational design. Data were collected from 431 participants via an online survey. Confirmatory factor analysis and structural equation modeling were employed to analyze the data. The findings revealed that acceptance of diversity was negatively associated with social media use and the labeling of refugees, while social media use was positively associated with refugee labeling. Moreover, social media use mediated the relationship between acceptance of diversity and labeling. These results underscore the dual role of social media as both a space for intercultural communication and a platform for spreading exclusionary narratives. The study contributes to the literature by highlighting the importance of promoting inclusive digital environments. It provides practical implications for developing anti-discriminatory interventions within social work practice and media literacy programs.
