Sosyal Hizmet Bölümü Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/2459
Browse
Browsing Sosyal Hizmet Bölümü Koleksiyonu by Language "tr"
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Book Part Acil Serviste Hasta Güvenliği(Nobel Akademik Yayıncılık, 2023) Baran, Leyla; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÖzet Acil servis; acil sağlık hizmeti ihtiyacı olan hastalara sağlık hizmeti sunulan poliklinik ve yataklı servis işlevi görebilen sağlık tesisi bölümüdür. Tüm gün kesintisiz olarak acil sağlık hizmeti veren acil servisler doğal olarak hastane içinde en fazla karmaşanın olduğu yerlerdir. Acil servisler hasta güvenliği açısından oldukça riskli servislerdir. Tıbbi hata, hastaya sunulan sağlık hizmetleri sırasında ortaya çıkan herhangi bir olumsuzluğun nedeni olup sağlık kurumlarının ve çalışanlarının yetersiz bilgisi, beceri eksikliği, deneyimsizliği veya ilgisizliği sonucunda gerçekleştirdikleri, kabul gören uygulama standartlarının altında kalan tedavi ve işlemler sonucunda, hastanın zarar görmesine, yaralanmasına veya ölümüne neden olan, çoğunlukla mesleki ihmalle ortaya çıkmış zararlardır. Kontrol edilemeyen iş yükü, öngörülemeyen çok sayıda hasta, tedavi ve bakıma farklı disiplinlerden çok sayıda sağlık profesyonellerinin katılımı acil servislerde hata için risk faktörüdür. Hasta güvenliğinde temel hedef; sağlık hizmetleri sunumu sırasında tıbbi hataları engelleyerek hatalar nedeniyle hastayı olası zararlardan koruyacak ve hata olasılığını ortadan kaldıracak bir sistemin kurulmasıdır. Hasta güvenliğindeki ortak eksiklikler; yetersiz iletişim, liderlik, ekip çalışması ve güvenlik süreçleri konusunda yetersiz bilgilendirmeler, advers olayların analizlerindeki ve raporlamadaki eksiklikleri içerir. Tıbbi hataların önlenmesinde hasta güvenliği kültürünün geliştirilmesi önemli faktörlerin başındadır. Sağlık kurumlarında güvenlik kültürü; bireysel ve ekip olarak sağlık profesyonellerinin hasta güvenliği konusunda bilinçlenmelerini ve hastaların zarar görmelerini önlemeyi/zarar veren durumların oluşmamasını hedeflemektedir. Sağlık hizmetlerinde meydana gelen hataların tanımlanmasını ve bu hatalardan dolayı hastaların zarar görmesinin engellenmesini sağlayan en önemli yöntem, tıbbi hataların raporlanması ve analizidir. Hasta güvenliği kültürünün oluşturulması ve yaygınlaştırılması, sağlık kurumlarında tıbbi hataları azaltacak organizasyonların oluşmasını sağlayacak ve bu şekilde hem sağlık çalışanları hem de hastaların zarar görmesi engellenmiş olacaktır.Article COVID -19’ un sağlık çalışanlarının ruh sağlığına etkisi ve ruhsal travmaların önlenmesi(DergiPark, 2021) Tanrıverdi, Ömer; Tanrıverdi, Seher; 09.01. Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDünyada hızla yayılıp yaklaşık 2 milyon insanın ölümüne sebep olan coronavirüs (COVID-19), ilk olarak Çin’in Wuhan Eyaleti’nde 2019 yılı Aralık ayının sonlarında ortaya çıkarak, solunum yolu enfeksiyonuna neden olup, insandan insana bulaşabilen bir virüstür. Önce Asya sınırlarına, sonra tüm Avrupa’ya yayılan COVID-19 WHO tarafından pandemi olarak kabul edildi. Pandemi sürecindeki bu müdahaleler bireysel ve toplumsal ruh sağlığı üzerinde oldukça olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Toplumun salgınla mücadele sürecinin en önemli üyelerinden olan sağlık çalışanları da bu olumsuz etkilere en fazla maruz kalan meslek gruplarından olup fiziksel ve psikolojik yönden birçok tehdite maruz kalmaktadırlar. COVID-19 salgınının ilk ortaya çıktığı Wuhan kentinde sağlıkçılar üzerinde gerçekleştirilen ilk çalışmada, salgının hemen ardından sağlık ekiplerinin %71,3'ünde eşik altı ve hafif düzeyde, %22,4'ünde orta düzeyde, %6,2’sinde ciddi düzeyde ruhsal bozuklukların meydana geldiği belirlenmiştir. COVID-19 pandemisinde sağlık çalışanlarının ruhsal travmalardan korunması için; yeterli uyku, yoga, meditasyon gibi gevşeme uygulamaları stres azaltıcı, müzik dinleme, resim çizme gibi yöntemler faydalı olacaktır.Book Part Enteral Beslenme Uygulamaları(Akademisyen Kitabevi, 2021) Baran, Leyla; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAMAÇ: Nazogastrik tüp uygulamasında aşağıdaki amaçlar yer almaktadır: Mideye doğrudan bazı maddeler vermek; • Besin alımında sorun olan, ancak sindirim ve emilim bozukluğu olmayan bireyleri tüp aracılığıyla beslemek (gavaj), • Mide kanamasını durdurmak için buzlu su vermek, • Zehirli maddeleri nötralize etmek için ilaç ya da su vermek, • Kontrast madde vermek, Mide içeriğini boşaltmak; • Kaza ya da kasıtlı olarak alınan zehirli maddeleri veya aşırı dozda alınan ilacı dışarı çıkarmak, mideyi yıkamak (lavaj), • Majör travma ya da cerrahi sonrası aspirasyonu önlemek için mide içeriğini dışarı almak, • Kardiyopulmoner resusitasyon sırasında midede biriken havayı çıkarmak, • Bulantı ve kusmanın önlenmesi için mide içeriğini boşaltmak, • Midedeki sıvı ve gazları boşaltarak mide basıncını azaltmak (dekompresyon), • Mide kanamasında mide içeriğini boşaltmak, • Bağırsak tıkanıklığında ve diğer gastrointestinal hastalıklarda gerginliği azaltmak, Mide işlevini ya da içeriğini test etmek; • Laboratuvar incelemesi için mide içeriğinden numune almak (gastrik analiz/ mide tubajı), • Mide basıncını veya motor sistemin etkinliğini test etmek.Article Gerontolojiye Yunan Mitolojisinden Bakmak(2020) Apak, Hıdır; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesiİnsanlık tarihi, geçmişin mirasını paylaşıp üzerine eklenen yenilik ve değişikliklerle şekillenmeye devam etmektedir. Bu durum kendini, insan yaşamının bir evresi olan yaşlılıkta da göstermektedir. Yaşlılık, kronolojik yaşın ilerlemesine paralel olarak biyolojik, psikolojik ve sosyolojik boyutlar kazanan bir dönem olarak tanımlanabilir. Tarihin başlangıcından beri, yaşlanma süreci ve ölümün üstesinden gelmeye ilişkin çabalar insanların sözlü tarihinin ve kültürünün en önemli birleşimlerinden olan mitlerde de yer almıştır. Yaşlanma sürecine ilişkin mitlerle ruhsal bir derinlik ve temel insanlık geleneklerini eklemek, gerçekçi ve kalıcı sonuçlar ortaya koyacaktır. Yunan mitolojisi kültür veya bölgeden bağımsız olarak, gerontolojinin daha iyi anlaşılması için değerli bir bilgi kaynağı olarak görülebilir. Bu çalışma, Antik Yunan mitolojisinin imgesel ufkundan yola çıkarak gerontolojiye yansımalarını tartışmaktadır. Çalışmada gerontoloji ile mitoloji ilişkisi Yunan mitolojisi üzerinden incelenmiştir. Yaşlılık ile ilgili mitolojik referanslar, mitoslar ve Tanrılar üzerine analizler yapılmaya çalışılmıştır. Yunan mitolojisinde yaşlılık tedavi edilmesi ve savaşılmesı gereken, insanın başına musibetler açan, ölümsüzlüğü engelleneyen, istenmeyen ve güçsüzlük olarak tanımlanmaktadır. Bu mitolojik anlatılardan bazıları bugün hala yaşlılık olgusunu anlamada ışık tutmaktadır.Article Hastaların ve Hemşirelerin Algıladığı Bakım Davranışları ve Bakım Memnuniyeti(2023) Tanrıverdi, Seher; Tanrıverdi, Seher; Pehlivan,Seda; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAmaç: Hemşirelerin, kendi bakım davranışlarını değerlendirmesi ve aynı bakım davranışlarının hastalar tarafından nasıl değerlendirildiğini anlaması oldukça önemlidir. Bu araştırma, hastaların ve hemşirelerin algıladığı bakım davranışları ve bakım memnuniyeti arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı olarak yapılan bu araştırma, iç hastalıkları ve cerrahi kliniklerinde çalışan 119 hemşire ve bakım verdikleri 100 hasta ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, hastalar ve hemşireler için ayrı veri toplama formları kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Veri toplama formları; bireyin tanıtıcı özellikleri formu, Vizüel Analog Skala ve Bakım Davranışları Değerlendirme Ölçeği-Kısa Formundan oluşmuştur. Bulgular: Algılanan bakım davranışları toplam puan ortalaması, hastalarda ve hemşirelerde sırasıyla; 88,50 (SS=23,14) ve 111,44 (SS=16,52) olarak bulunmuştur. Bakım memnuniyeti puan ortalaması, hastalarda ve hemşirelerde sırasıyla; 6,66 (SS=2,07) ve 7,42 (SS=2,12) olup hemşirelerin algıladığı bakım davranışları (p<0,001) ve memnuniyet düzeyleri (p<0,01) hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek saptanmıştır. Hastaların ve hemşirelerin algıladığı bakım davranışları puanı ile memnuniyet puanı arasında istatistiksel olarak olumlu yönde ilişki bulunmuştur (sırasıyla 0,591; 0,316; p<0,01). Sonuç: Hastaların ve hemşirelerin algıladığı bakım davranışları ve bakım memnuniyetinin orta düzeyin üzerinde olduğu ve algılanan bakım davranış düzeyi arttıkça bakım memnuniyetinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu doğrultuda, hastalar tarafından algılanan bakım davranışlarını ve memnuniyet düzeyini arttırmak için uygulanabilecek yaklaşımlar ile ilgili araştırmalar yapılmalı ve stratejiler geliştirilmelidir.Other Hemşirelerin Deprem Kaygısının Stres Düzeyine Etkisinin İncelenmesi(2023) Baran, Leyla; Işık, Zozan; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu araştırmanın amacı hemşirelerde deprem sonrası oluşan travmanın stres düzeyine etkisinin incelenmesidir. Araştırmanın evrenini Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan 430 hemşire oluşturmaktadır. Örneklemi ise, araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 248 hemşire oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak için; Birey Tanıtıcı Bilgi Formu, Deprem Sonrası Travma Düzeyini Belirleme Ölçeği (DSTDBÖ) ve Hemşire Stres Ölçeği (HSÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiklerden ve parametrik olan ve parametrik olmayan verilerde kullanıma uygun korelasyon tekniklerinden yararlanılmıştır. Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalaması 29.93±6.36 (Min-Max=21-60) olup, %62.5’i kadındır. Hemşirelerin %59.3’ü depreme mesai saatinde denk gelmiş olup %71.8’i deprem anında ne yapılması gerektiğini bildiğini belirtmiştir fakat sadece %10.1’i deprem anında ne yapması gerektiğini açıkça ifade etmiştir. HSÖ’den alınan toplam puan ortalaması= 83.84±18.50’dir (Min-Max=38-136) ve DSTDBÖ’dan alınan toplam puan ortalaması= 59.14±13.80 (Min-Max=26-92) olarak hesaplanmıştır. Hemşirelerde deprem kaygısı ile stres düzeyi arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu belirlenmiştir (r=0.319). Ayrıca hemşirelerin %63.3’ü en az bir depremzedeye bakım verdiğini belirtip, %62.1’i hastanın depremzede olmasından kaynaklı bakımlarının etkilendiğini belirtmiştir. Hemşirelerin %36.7’si depremde en az bir kayıp yaşadığını, 60.1’’i korku nedeniyle deprem bölgesinde çalışmak istemediğini belirtmiştir. Öte yandan hemşirelerin %61.7’si eğitim hayatında, %43.1’i meslek hayatında doğal afetlerle ilgili eğitim aldığını belirtmiş olup, sadece %0.8’i deprem anında soğuk kanlılığını koruyabildiğini bildirmiştir. Hemşirelerin %96’sında mevcut durumda doğal afetlerle ilgili eğitim almak isteği saptanmıştır. Normal şartlarda mesleğini sürdürürken birçok stres faktörüyle mücadele eden hemşireler deprem sonrasında; depremzede oldukları halde insani ve mesleki değerler doğrultusunda diğer depremzedelere bakım vermiş ve yakınlarını kaybetme sonrası yas süreçlerini ertelemişlerdir. Bu durum sonucunda, hemşirelerin fiziksel ve ruhsal travma düzeylerindeki artışın stres düzeylerini etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur.Article Hemşirelik Öğrencilerinin Özyeterlilik Düzeyleri ile Psikomotor Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2020) Baran, Leyla; Güneş, Ülkü; Khorshid, Leyla; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma hemşirelik öğrencilerinin özyeterlilik düzeyleri ile intravenöz kateter yerleştirme psikomotor becerisi arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır. Tanımlayıcı nitelikte olan bu çalışmanın verileri Kasım 2017 ve Ocak 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmanın evrenini bir hemşirelik fakültesinde öğrenim gören 2. sınıf öğrencileri (N=298), örneklemini ise araştırmaya katılmayı kabul eden öğrenciler oluşturmuştur (n=94). Verilerin toplanmasında “Birey Tanıcı Bilgi Formu”, “Genel Özyeterlilik Ölçeği” ve “İntravenöz Kateter Yerleştirme İşlem Basamakları Kontrol Listesi” kullanılmıştır. Çalışma sonucunda öğrencilerin özyeterlilik düzeylerinin orta düzeyde olduğu ve özyeterlilik düzeyleri ile İntravenöz kateter yerleştirme psikomotor becerileri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır. Çalışmada sadece bir psikomotor beceri değerlendirilmiştir. Bu nedenle, özyeterlilik ve psikomotor beceriler arasındaki ilişkiye odaklanan ve diğer psikomotor becerilerin de kullanıldığı ileri araştırmalara gereksinim duyulmaktadır.Article Kırsal Alanda Yaşayan Yaşlılarda Sosyal Dışlanma: Sosyodemografik Değişkenlerle İlişkiler(2021) Apak, Hıdır; Apak, Hıdır; Doğan, Beyhan; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, Türkiye’de kırsal alanda yaşayan yaşlı bireylerin yaşadıkları sosyal dışlanma durumlarını çeşitli sosyodemografik değişkenlerle açısından incelenmesini amaçlamaktadır. Çalışmadan elde edilen verilerin ve ortaya konulan önerilerin başta alan çalışanları olmak üzere, politika yapıcılara, öğretmenlere katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışma, tarama modelinin kullanıldığı nicel bir araştırmadır. Araştırmanın örneklemini Bingöl’de nüfusu on binin altında olan yerleşim yerlerinde ikamet eden 276 yaşlı birey oluşturmaktadır. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak; araştırmacılar tarafından hazırlanan sosyo-demografik anket formu ve Yaşlılarda Sosyal Dışlanma Ölçeği kullanılmıştır. Veriler ANOVA, Tukey, t testi ve çoklu regresyon ile analiz edilmiştir. Kırsal alanda yaşayan yaşlıların sosyal dışlanma puanlarında farklılaşmaya yol açan faktörler; gelir durumu, eğitim düzeyi, sağlık durumları ve bir ulaşım aracına sahip olma durumudur. Kurulan çoklu regresyon modelinde araba durumu, sağlık durumu ve aylık gelirin sosyal dışlanma düzeyi üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın çıktıları, kırsal alanda yaşayan yaşlılara uygulanacak sosyal politikalar geliştirilmesine yönelik kılavuzlar da sağlamaktadır.Book Part KONJENİTAL HASTALIKLAR İLE İLGİLİ CERRAHİ GEÇİREN HASTALARDA BAKIM(Ankara Nobel Tıp Kitabevleri, 2023) Tanrıverdi, Seher; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTek yumurta ikizleri hariç, insanlar tıpatıp birbirine benzemezler, aralarında bazı farklılıklar vardır. Farklılıkları göze çarpar şekilde belirgin olmayan ve fonksiyon bozukluğu yapmayan değişiklikler, biyolojik varyasyon olarak değerlendirilir. Eğer sapmalar belirgin ve fonksiyon bozukluğu yapmakta ise buna doğumsal deformite veya anomali adı verilir. Ülkelerin gelişmesiyle insan sağlığına verilen önemin artması, paradoksal bir durum yaratarak anomalili çocuklara sahip olmalarını sağlamıştır. Fazla ilaç kullanma, çevre kirliliği, radyolojik madde ve X- ışınlarının günlük yaşamımıza girmesi doğumsal anomalilerin gittikçe artmasının diğer başlıca nedenleridir. Doğuştan deformiteler prenatal dönemde primer veya sekonder olarak oluşur. Primer anomaliler daha sık olarak görülmektedir. Bunları oluşturan nedenler genetik ve genetik olmayanlar olarak ikiye ayrılır. Genetik olmayan nedenler, beslenme ve endokrin bozuklukları, vitamin eksiklikleri, anoksi, radyasyon ve virütik hastalıklardır. Sekonder anomaliler önceleri normal olan fetus üzerine, intrauterin yaşam döneminde, ekstra embriyonik olarak gelen etkilerle oluşmaktadır. Amnios sıvı azlığına bağlı anormal basınçların neden olduğu anormaliler bu gruptadır. Bu etkiler genellikle gebeliğin son iki trimestrinde oluşmaktadır.Article Öğrenci Hemşirelerin Kesici-Delici Tıbbi Aletleri Güvenli Kullanımına Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi(DergiPark, 2021) Tanrıverdi, Ömer; Tanrıverdi, Seher; Tanrıverdi,Ömer; Tanrıverdi, Seher; Aksu,Ekrem; 09.01. Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAmaç:Araştırmamız, öğrenci hemşirelerin kesici-delici tıbbi aletleri güvenli kullanımına yönelik tutumlarının belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Hastalar ve Yöntem:Verilerin toplanmasında, sekiz sorudan oluşan öğrencilere ait tanıtıcı özellikler içeren öğrenci bilgi formu, sağlık çalışanlarının kesici-delici tıbbi aletleri güvenli kullanımına yönelik tutum ölçeği kullanıldı. Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzdelik dağılım, ortalamalar, İndependet-sample t-test, One-way ANOVA testi kullanıldı. Bulgular:Öğrencilerin ölçekten aldıkları puanların bağımsız değişkenler ile karşılaştırılmasına ilişkin bulguların incelenmesinde; 21 yaş ve üzeri öğrencilerde duyuşsal, kadınlarda davranışsal, 4. sınıf öğrencilerde bilişsel, eğitim alanlarda ise davranışsal alt ölçek puanı ve toplam ölçek puan ortalamalarının anlamlı derecede yüksek olduğu saptandı (p<0.05). Sonuç:Yaşı ve klinik deneyimi artan, eğitim alan öğrencilerin kesici-delici tıbbi aletleri güvenli kullanımına yönelik tutumlarının da arttığı belirlendi. Klinik uygulamaya başlamadan önce öğrencilere eğitim verilmesi, hastane yönetimlerinin kesici delici alet yaralanmalarını önlemeye yönelik kurum politikaları geliştirmesi ve yaygınlaştırması önerilebilir.Article Öğrenci Hemşirelerin Kesici-Delici Tıbbi Aletleri Güvenli Kullanımına Yönelik Tutumlarının Belirlenmesi(Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2021) Tanrıverdi, Ömer; Tanrıverdi, Seher; Tanrıverdi, Ömer; Tanrıverdi, Seher; Aksu, Ekrem; 09.01. Department of Nursing / Hemşirelik Bölümü; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAmaç:Araştırmamız, öğrenci hemşirelerin kesici-delici tıbbi aletleri güvenli kullanımına yönelik tutumlarının belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Hastalar ve Yöntem:Verilerin toplanmasında, sekiz sorudan oluşan öğrencilere ait tanıtıcı özellikler içeren öğrenci bilgi formu, sağlık çalışanlarının kesici-delici tıbbi aletleri güvenli kullanımına yönelik tutum ölçeği kullanıldı. Araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzdelik dağılım, ortalamalar, İndependet-sample t-test, One-way ANOVA testi kullanıldı. Bulgular:Öğrencilerin ölçekten aldıkları puanların bağımsız değişkenler ile karşılaştırılmasına ilişkin bulguların incelenmesinde; 21 yaş ve üzeri öğrencilerde duyuşsal, kadınlarda davranışsal, 4. sınıf öğrencilerde bilişsel, eğitim alanlarda ise davranışsal alt ölçek puanı ve toplam ölçek puan ortalamalarının anlamlı derecede yüksek olduğu saptandı (p<0.05). Sonuç:Yaşı ve klinik deneyimi artan, eğitim alan öğrencilerin kesici-delici tıbbi aletleri güvenli kullanımına yönelik tutumlarının da arttığı belirlendi. Klinik uygulamaya başlamadan önce öğrencilere eğitim verilmesi, hastane yönetimlerinin kesici delici alet yaralanmalarını önlemeye yönelik kurum politikaları geliştirmesi ve yaygınlaştırması önerilebilir. Anahtar Sözcükler: Yaralar, Kesici alet, Hemşirelik öğrencisi, Sağlık Bakımı Kalite GüvencesiArticle Sağlık Bilimleri Öğrencilerinin Koronavirüs-19’a Yönelik Bilgi Düzeyleri ve Sağlık Davranışlarına Etkisinin İncelenmesi(DergiPark, 2023) Tanrıverdi, Seher; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAmaç: Araştırmanın amacı sağlık bilimleri öğrencilerinin COVID-19 salgını ile ilgili bilgi düzeylerini saptamak ve sağlık davranışları üzerindeki etkisini incelemektir. Gereç ve Yöntemler: Çalışma, çevrimiçi anket yöntemi ile bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluna kayıtlı 345 öğrenci ile yapılmıştır. Çalışma verileri, Ocak-Şubat 2021 tarihlerinde çevrimiçi anket formu kullanılarak toplanmıştır. Anket formu katılımcıların demografik özelliklerine dair soruların yanı sıra sağlık bilgi düzeyi; COVID-19 salgınına yönelik sağlık davranışına etkisi olmak üzere 24 sorudan oluşmaktadır. Veri analizinde, tanımlayıcı istatistik testleri ile sayı, yüzde dağılımları, ortalama ve standart sapma değerleri hesaplanmıştır. Grup içi ortalamalarının karşılaştırılmasında One-Way Anova testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 21.65±3.35 olup %79.7’si kadındır. Katılımcıların %74.21’i 2019 yılı öncesinde COVID-19 hakkında bilgisinin olmadığını, %91.3’ünün kendisi veya ailesinden birilerinin COVID-19’a yakalanma konusunda endişe duyduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin %86.37’si pandemi sürecinin bulaşıcı hastalıkları önlemeye yönelik aşı uygulamaları konusunda farkındalık kazandırdığını, %63.2 ‘si pandemi sürecinde ellerini yıkama süresinde değişiklik olduğunu, %76.8’i televizyon kanallarında yer alan haberlerden bilgi edindiğini bildirmiştir. COVID-19 öncesi-sonrası günlük uyku, sıvı alımı gibi sağlık davranışları arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır (p<0,001). Sonuç: Sonuç olarak, COVID-19 pandemi süreci sağlık bilimleri öğrencilerinin bilgi düzeylerinde ve sağlık davranışlarında değişiklikler meydana getirmiştir. Sağlık bilimleri öğrencilerinin pandemi süreci yönetimi konusunda önemli bir yeri olduğu için konu ile ilgili daha fazla çalışma yapılıp literatüre katkı sağlanması önerilmektedir.Article Türkiye’xxdeki Mültecilere Transkültürel Hemşirelik Yaklaşımı(DergiPark, 2018) Tanrıverdi, Seher; Söylemez,Neslihan; Tanrıverdi,Ömer; Dilekçi,Çelebi; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSağlık ve hastalık aynı zamanda kültürel olgular olduğundan bu terimler her toplumda aynı anlamları taşımamaktadır. Toplumlar arasında farklılık gösteren kültür olgusu bireylerin hastalık, sağlık, mutluluk ve hüzün gibi durumlara yaklaşımını etkilemektedir. Toplumdaki farklı kültür yapılarındaki bireylerin sağlık bakımı algılarını etkileyen hemşirelik, bu konuda çok önemli bir yere sahiptir. Bu derleme makale ile Türkiye'deki mültecilere transkültürel hemşirelik yaklaşımı incelenerek literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır.Doctoral Thesis Ventrogluteal Bölgeden Uygulanan İntramüsküler Enjeksiyonda Aspirasyon İşleminin Gerekliliğinin ve Ağrı Üzerine Etkisinin İncelenmesi(2020) Baran, Leyla; Güneş, Ülkü; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu araştırma, ventrogluteal (VG) bölgeden uygulanan intramüsküler (İM) enjeksiyonda aspirasyon uygulamasının gerekliliğini ve ağrı üzerindeki etkisini incelemek amacıyla planlanan, randomize kontrollü deneysel ve çift kör bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 14 Ocak 2019 – 20 Mayıs 2019 tarihleri arasında, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi Hızlı Bakı Birimi’ne intramüsküler enjeksiyon yaptırmak için başvuran 2430 hasta, örneklemi ise araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 834 hasta oluşturmuştur. Veriler araştırmacı ve bir hemşire tarafından toplanmıştır. Verilerin toplanmasında ―Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu‖, ―Birey Tanıtıcı Bilgi Formu‖ ve ―Görsel Kıyaslama Ölçeği (GKÖ)‖ kullanılmıştır. Çalışmada araştırmanın içleme kriterlerine uyan ve araştırmaya katılmayı kabul eden hastalar, cinsiyete göre tabakalandırılmış blok randomizasyon listesine göre; aspirasyon süresinin 5-10 saniye olduğu İM enjeksiyon grubuna (Uygulama Grubu A), aspirasyon süresinin 1-2 saniye olduğu İM enjeksiyon grubuna (Kontrol Grubu) ve aspirasyon işleminin uygulanmadığı İM enjeksiyon grubuna (Uygulama Grubu B) atanmışlardır. Tüm enjeksiyon uygulamalarında aynı ―İntramüsküler Enjeksiyon Uygulama Protokolü‖ uygulanmıştır. Araştırma amacına uygun olarak toplanan verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde, SPSS 22.0 paket programı kullanılmıştır. Araştırmaya dahil edilen hastaların tanıtıcı bilgilerine ilişkin verileri için; sayı, yüzde dağılımları, ortalama, standart sapma, ortanca, minimum ve maksimum değerler verilmiştir. Ayrıca ANOVA, Kruskal Wallis Testi ve Mann-Whitney U Testi kullanılarak, istatistiksel anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için Ege Üniversitesi Rektörlüğü Tıp Fakültesi Dekanlığı Tıbbi Araştırmalar Etik Kurulu’ndan, Ege Üniversitesi Tıp IV Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı‖ndan ve araştırmaya katılan hastalardan yazılı izin alınmıştır. Araştırma sonucunda, araştırma kapsamına alınan hastaların yaş ortalamasının 34.48±12.49 (18-65) olduğu, her üç araştırma grubunda da yaş dağılımının homojen olduğu, hastaların %33.2’sinin üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle diklofenak sodyum enjeksiyonu endikasyonu olduğu saptanmıştır. Ventrogluteal bölgeye uygulanan enjeksiyonlarda aspirasyon süresinin 1-2 saniye ve 5-10 saniye sürdüğü enjeksiyonların hiçbirinde aspirasyon esnasında kan gelmediği saptanmıştır. Araştırma gruplarının GKÖ ağrı puan ortalamaları kıyaslandığında; aspirasyon işleminin uygulanmadığı Uygulama Grubu B ile aspirasyon süresinin 1-2 saniye sürdüğü Kontrol Grubu’ndaki hastaların ağrı puan ortalamaları arasındaki farkın anlamlı olmadığı (p=0.521); ancak aspirasyon süresinin 5-10 saniye sürdüğü Uygulama Grubu A ile Kontrol Grubu (p<0.001) ve Uygulama Grubu A ile Uygulama Grubu B’deki hastaların (p<0.001) GKÖ puan ortancaları arasındaki farkın anlamlı olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda; aspirasyon süresinin ağrı üzerinde etkili olduğu ve doğru bir bölge tespiti ile VG bölgeden yapılan İM enjeksiyonlarda aspirasyon uygulamasının yapılmasına gerek olmadığı söylenebilir.Master Thesis Yaşlılarda Sık Kullanılan Düşme Riski Ölçeklerinin duyarlılıklarının İncelenmesi(2015) Baran, Leyla; Güneş, Ülkü; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu araştırma huzurevinde kalan yaşlılarda Morse, Hendrich II ve DENN düşme riski ölçeklerinin risk belirlemede ne kadar özgül ve duyarlı olduğunu saptamak amacıyla planlanmıştır. Çalışma 15 şubat- 15 Haziran 2014 tarihleri arasında Türkiye‟de bir Huzurevi‟nde kalan, 65 yaş ve üzerinde olan, yatağa bağımlı olmayan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 159 yaşlı birey ile yürütüldü. Araştırma verilerinin toplanmasında Tanıtıcı Özellikler Formu, Morse, Hendrich II ve DENN düşme riski ölçekleri kullanıldı. Veriler, araştırmacı tarafından yaşlı bireyler ile görüşülerek ve hemşire kayıt formlarından elde edildi. Araştırma kapsamına alınan bireylere ilk gün Tanıtıcı Özellikler Formu, Morse, Hendrich II ve DENN düşme riski ölçekleri uygulandı ve 60 gün boyunca bireylerin her gün düşme riski ölçeklerinden aldıkları puanlar kaydedildi. Aynı zamanda bu süre içinde bireylerin düşme durumları değerlendirilip gözlem formuna kaydedildi. Araştırmadan elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında SPSS (Statistical Package for Social Sciences / 18.0 for Windows) programı kullanılarak yapıldı. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik ve ROC (Receiver Operating Characteristic) analizi kullanıldı. Araştırmaya katılan bireylerin % 59.7‟si bayan olup yaş ortalaması 76.38 ± 7.97‟dir. Gözlemlenen 159 bireyin 59‟unda düşme gözlenmiştir. Bireylerin %82.4‟ünün herhangi bir görme problemi olduğu, %46.5‟inin herhangi bir işitme problemi olduğu ve %47.8‟inin yürümek için yardımcı bir araç kullandığı saptanmıştır. Bireylerin %94.3‟ünün kronik hastalıklardan en az birine sahip olduğu görülmektedir. Bireylerin “DENN Düşme Riski Değerlendirme Skalası” toplam puan ortalaması 13.58 ± 7.71 (Min-Max; 0-31) ve duyarlılık ve özgüllüğün aynı anda yüksek olduğu kesme noktası 14 olarak bulunmuştur. “Morse Düşme Ölçeği” toplam puan ortalaması 44.23 ± 26.86 (Min-Max; 0-105) ve duyarlılık ve özgüllüğün aynı anda yüksek olduğu kesme noktası 45 olarak bulunmuştur. “Hendrich II Düşme Riski 45 Ölçeği” toplam puan ortalaması ise 6.43 ± 3.63 (Min-Max; 0-14) ve duyarlılık ve özgüllüğün aynı anda yüksek olduğu kesme noktası 5 olarak bulunmuştur. Duyarlılık, Özgüllük, Pozitif ve Negatif yordama değerleri DENN Düşme Riski Değerlendirme Skalası için sırasıyla %84.31, %71.30, %58.11 ve %90.59; Morse Düşme Ölçeği için sırasıyla %74.51, %70.30, %55.07 ve %825.56; Hendrich II Düşme Riski Ölçeği için sırasıyla %80.39, %43.52, %40.20 ve %82.46‟dır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre ölçek sahiplerinin önerdikleri kesim noktalarına göre hem duyarlılığı hem de özgüllüğü yüksek olan ölçek DENN Düşme Riski Değerlendirme Skalasıdır. Buna göre özellikle yaşlı bakım evlerinde kalan bireylerin düşme riskinin tanılanmasında DENN risk değerlendirme ölçeğinin daha doğru sonuçlar verebileceği görülmekte ve huzurevlerinde öncelikli olarak bu ölçeğin kullanılması önerilmektedir.Article YAŞLILARDA SOSYAL DIŞLANMA ÖLÇEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ: GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI(2020) Apak, Hıdır; Apak, Hıdır; 09.06. Department of Social Services/ Sosyal Hizmet Bölümü; 9. Faculty of Health Sciences / Sağlık Bilimleri Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiYaşlılık dönemi özelliklerinden kaynaklı olarak meydana gelen çok boyutlu sorunlardan bir tanesi sosyal dışlanmadır Bu çalışma yaşlıların sosyal dışlanma süreçlerini anlamak için tasarlanmış "Yaşlılarda Sosyal Dışlanma Ölçeği”nin geliştirilmesi amacını taşımaktadır. Çalışmaya 600 yaşlı birey dâhil edilmiştir. Ölçeğin yapı geçerliliğinin saptanmasında açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri kullanılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğini belirlemek için kullanılan açımlayıcı faktör analizinden sonra 22 maddeden ve dört faktörden (maddi yoksunluk, enformel sosyal destekten yoksunluk, ulaşım ve finansal hizmetler, çevre dışlanması) oluşan bir yapı elde edilmiştir. Ölçeğin açıkladığı toplam varyans oranı %55.90’dır. Ölçekteki maddelerin faktör yükleri .54 ile .85 arasında değişim göstermektedir. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin yeterli uyum indeksi değerlerine sahip olduğu doğrulanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarının güvenirlik katsayılarını belirlemek için hesaplanan Cronbach Alpha katsayıları .71 ile .89 arasında değişim göstermektedir. Tüm geçerlilik ve güvenilirlik analizlerinin sonucu olarak, Yaşlılarda Sosyal Dışlanma Ölçeği’nin yaşlıların yaşadıkları sosyal dışlanmanın saptanmasında kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu ortaya konmuştur.