MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Özçelik, Fikret

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Doçent
Email Address
Main Affiliation
Department of Basic Islamic Sciences / Temel İslam Bilimleri Bölümü
Status
Website
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

10

Articles

4

Citation Count

0

Supervised Theses

6

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 10 of 10
  • Article
    Rivayetlerle Fıkhî Zâbıtaların Etkileşimi: Meninin Necaseti Örneği
    (2020) Özçelik, Fikret
    Hadis ilmi ile ilgili ihtilaflı meselelerden birisi de rivayetleri sahih veya zayıf kabul etme kriterleriyle ilgilidir. Bu bağlamda rivayetleri anlama, değerlendirme ve sıhhatlerini belirlemede farklı yöntemler kullanıldığı bir hakikattir. Bundan olsa gerektir ki ilk dönemden itibaren hadisleri anlamada ve yorumlamada farklı yaklaşımlar gündeme gelmiştir. Buna bağlı olarak farklı görüş ve mezheplerin ortaya çıkması da kaçınılmaz olmuştur. Öte yandan kaynağı Kitab, Sünnet ve içtihat olan küllî kâideler ve zâbıtalar, klasik fıkıh edebiyatında müstakil bir tür olarak gelişmiş ve sistemleşmiştir. Bunun yanı sıra âlimlerin, hadisleri anlama ve yorumlamadaki farklı anlayışları neticesinde sahih kabul ettikleri bir rivayetle ilgili farklı sonuçlara ulaştıkları ve bu hususta istinbâtta bulunurken bir takım fıkhi zâbıtalar ortaya koydukları görülmüştür. Bu çalışmada meninin necaseti ile ilgili var olan rivayetlerin fıkhî zâbıtalar çerçevesinde ele alınması hedeflenmiştir. Öncelikle temel hadis kaynaklarına müracaat edilerek konuyla ilgili rivayetler tespit edilmiştir. Belirlenen bu rivayetlerin isnad açısından sıhhat durumları izahata kavuşturulmuştur. Akabinde mezhep imamları başta olmak üzere âlimlerin fıkhî zâbıtalar bağlamında söz konusu rivayetlerle ilgili yaptığı yorumlara değinilmiştir. Bununla beraber rivayetlerin fıkhî zâbıtaların üzerindeki etkisine de işaret edilmiştir. Yapılan araştırmanın neticesinde meni ile ilgili birden fazla rivayet tespit edilmiş ve tespit edilen bu rivayetlerin isnad açısından sahih olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra rivayetlerin muhtevasının meninin yıkanması ve çitilenmesi olduğu tespit edilmiştir. Tespit edilebildiği kadarıyla meninin necaseti ile ilgili Hz. Peygamber’in doğrudan bir ifadesi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca âlimlerin geliştirdikleri fıkhî zâbıtalar çerçevesinde söz konusu rivayetleri yorumladıkları ve bazı istinbatlarda bulundukları görülmüştür. Hanefilere göre ister yaş ister kuru olsun meni her durumda necistir. Onlar, görüşlerini “Hadese sebep olan her şey haddi zatında necistir.” fıkhî zâbıtasıyla beraber bazı nakli delillerle temellendirmeye çalışmışlardır. Aynı şekilde Hanefiler meniyi idrar ve hayız kanına kıyas ederek necis olduğunu söylemiştir. Ferk rivayetini kabul eden Hanefilerin, meninin necaseti konusunda fıkhî zâbıtayı önceledikleri görülmüştür. Bununla beraber Hanefi mezhebinde “Necis olan bir şeyin yıkanması vaciptir” bilinen bir fıkhî zâbıtadır. Ancak Hanefiler, meni kuru olduğunda bu kaideden istisna etmişler ve çitilemeyi yeterli görmüşlerdir. Böylece rivayet, fıkhî zâbıtaya tercih edilmiştir. Mâlik b. Enes meniyi necis kabul etmiş ve onun yıkanmasının zorunlu olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca Mâlik çitilemeyi yeterli görmemiş ve böyle bir uygulamayı da kabul etmemiştir. Şâfiî mezhebinde şöyle bir zâbıta söz konusudur: “Arka ve önden çıkan her sıvı necistir.” Buna göre büyük abdest, idrar, kan ve meni necis kabul edilmelidir. Ancak meni bu zâbıtadan istisna edilmiş ve temiz olarak kabul edilmiştir. Gerekçe olarak da bazı akli delillerle beraber kıyas ve Hz. Âişe’den nakledilen ferk rivayeti öne sürülmüştür. Yani Şâfiîler rivayeti genel ilkelerine tercih etmişlerdir. Ahmed b. Hanbel de meninin temiz olduğunu söylemiştir. Meni için çitilemeyi yeterli görenler, meninin yıkandığını ifade eden rivayetleri sahih kabul etmişlerdir. Onlara göre meninin çitilenmesi necis olduğu için değil tükürük ve toprak gibi mubah şeylerin temizlenmesi gibi temizlik için yapılmıştır. Bu tikel örnekten hareketle rivayetlerin fıkhî zâbıtaları etkiledikleri gibi, fıkhî zâbıtaların da rivayetleri anlama ve yorumlamada etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca fıkhî zâbıtalar âlimlere ve mezheplere göre değişebilmektedir. Her ne kadar bütün fakîh ve mezheplerin ittifak ettiği fıkhî zâbıtalar bulunsa da bütün fıkhî zâbıtalar için bunu söylemek mümkün değildir. Bu da hadisleri anlamada ve değerlendirmede ihtilaflara ve farklı yaklaşımlara zemin hazırlamaktadır. Bunun bariz örneğini meninin necaseti meselesinde görmek mümkündür.
  • Master Thesis
    Ahmet b. Hanbel'in Müsnedi'nde Bilâl b. Rebâh el-Habeşî rivâyetlerinin değerlendirilmesi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Özçelik, Fikret; Özçelik, Fikret
    Bu çalışmamızda Ahmet b. Hanbel'in Müsned adlı eseri çerçevesinde Hz. Peygamber'in (s.a.s) güzîde sahâbîlerinden olan İslâm'ın müezzini Bilâl b. Rebâh elHabeşî ve rivâyetleri ele alınmıştır. Bu bağlamda kavramsal çervede genel bilgiler verilerek onun hayatı, bir sahâbî olarak hadîs rivâyetindeki konumu ve Müsned'de bulunan rivâyetlerinin incelenmesine geçilmiştir. Araştırmada ele alınan rivâyetlerin isnâd ve metinleri değerlendirilmiştir. Söz konusu rivâyetlerin hadîs usûlü açısından konumları belirlenmiştir. Ayrıca rivâyetlerin isnad ve metin açısından değerlendirilmesi yapıldıktan sonra fıkhî hükümlere etkisi olup olmadığı ele alınmıştır. Bu kapsamda büyük çoğunluğu fıkıhla alakalı olan rivâyetlerin muhteva açısından durumları tespit edilmiştir. Neticede bu rivâyetlerin İslam alimleri tarafından fıkhî hükümlerde delil olarak kullanılıp kullanılmadığı ortaya çıkarılarak bir sonuca ulaşılmıştır.
  • Master Thesis
    İbn Hacer'in Mestûr râvilerine Zehebî'nin bakışı
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Özçelik, Fikret; Özçelik, Fikret
    Gslam dininin temel kaynaklarından olan sünnetin ilk asırdan bugüne kadar gelmesine râvilerin büyük etkisi olmuGtur. Hadisin sıhhati râvilerin adâlet ve zabt sıfatlarına ne derece sahip olduğu ile paralel olmuGtur. Râvi sıfatlarını zedeleyen kusurlar cerh-ta"dîl âlimleri tarafından belirtilmiG ve söz konusu kusurlara sahip olduğu belirlenen râviler cerh edilerek rivayetleri tenkid edilmiGtir. Bu kusurlardan birisi de adâlet bakımından durumu bilinmeyen râviler için kullanılan mestûr kavramıdır. Bu vasıftaki râvilerin rivayeti hakkında farklı görüGler ileri sürülmüGtür. ÇalıGmamızda Gbn Hacer"in Takrîbü"t-tehzîb adlı eserinde geçen mestûr râviler, Zehebî"nin el-Kâşif adlı eseri ile mukâyese edilmiG, ricâl âlimlerinin râviler hakkındaki görüGlerine değinilmiG ve bu râviler hakkında esas görüG belirlenmeye çalıGılmıGtır. Değerlendirilen râvilerin Sünen-i Erba"a"da geçen bazı rivayetleri ele alınarak mestûr râvinin rivâyetteki konumu ele alınmıGtır.
  • Master Thesis
    Mansur B. el-Mu'temir ve Hadis İlmindeki Yeri
    (2024) Özçelik, Fikret; Özçelik, Fikret
    Daha sonra doldurulacaktır.
  • Article
    FARKLI FIKHÎ HÜKÜMLERİN TEZAHÜRÜNDE HADİSLERİN ROLÜ: GAYLÂN B. SELEME RİVAYETİ ÖRNEĞİ
    (2019) Özçelik, Fikret
    Bu çalışmada, Gaylân b. Seleme’nin Müslüman olduğunda on kadınla evliyken, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kendisine hanımlarından dördünü tutmasını, geri kalanları da boşamasını emrettiği rivayet ele alınmıştır. Bu bağlamda söz konusu rivayetin sıhhati ile ilgili yapılan tartışmalar ve buna bağlı olarak fıkhî hükümlere değinilmiştir. Zira Müslüman olmadan önce dörtten fazla kadınla evli olan kişinin durumu ile ilgili birbiriyle çelişen iki farklı görüş öne sürülmüştür. Birinci görüşe göre bu durumda olan kişi, Müslüman olduktan sonra hanımlarından istediği dördünü yanında tutacak; diğerlerini ise zorunlu olarak boşayacaktır. İkinci görüşe göre eğer birden fazla kadının nikâhı bir akitte kıyılmışsa bütün kadınların nikâhları geçersiz olur ve boş olurlar. Ancak kadınların nikâhları farklı akitlerde kıyılmışsa o zaman kişinin ilk dört hanımını tercih etmesi diğerlerini ise boşaması gerekmektedir. İmam Şâfiî başta olmak üzere bazı âlimler Gaylân b. Seleme rivayetinden hareketle birinci görüşü; İmam Ebû Hanife gibi bazı âlimler ise söz konusu rivayeti muallel kabul etmiş ve ikinci görüşü savunmuşlardır.
  • Master Thesis
    Fıtır sadakası ile ilgili rivayetlerin tespiti ve tahlili
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Özçelik, Fikret; Özçelik, Fikret
    Sünnet, Hz.Peygamber'in (s.a.v) söz, fiil ve onayları (takrirleri) demek olup İslam düşüncesinin Kura'an-ı Kerim'den sonra teşrî' de ikinci ana kaynağını teşkil etmektedir. Hz.Peygamberin (s.a.v) ferdi-ictimai, maddi-manevi hükümleriyle dolu teşri' kıldığı hükümler vardır. Bu hükümlerden birisi de fıtır sadakasıdır. Biz de bu çalışmamızda fıtır sadakası ile ilgili rivayetleri Kütüb-i Sitte'yi baz alarak tespit ettik. Ayrıca bu rivayetlerden mezheplerin nasıl hüküm çıkardığını, mezheplerin ihtilaflarını, ihtilafların sebeplerini ve delillerini, mezheplerin fıkıh kitaplarından inceleyerek belirtmeye çalıştık.
  • Master Thesis
    Hz. peygamber vefat ettiğinde çocuk olan sahabilerin rivayetleri: Abdullah B. Ca'fer örneği
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Özçelik, Fikret; Özçelik, Fikret
    Bu çalışma, Abdullah b. Ca'fer'in örneğinde çocuk sahabîlerin rivâyetlerini ele almakta ve bu sahabinin rivâyetlerinin tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu araştırma ile genelde çocuk sahabilerin rivâyetlerinin kabul bulduğu ve yedi yaşında Hz. Peygamber'e biat etmiş ve O'nun vefatında henüz on yaşında bir delikanlı olan Abdullah'ın doğrudan Hz. Peygamberden, annesi Esmâ ve amcası Ali'den hadis rivâyetleri bulunduğu tespit edilmiştir. Rivâyet ettiği hadisler genelde Hz. Peygamber'den olan bu sahâbînin rivâyetleri'nin Muvatta dışında Kütüb-i Tis'a içinde yer alan diğer kaynaklarda yer aldığı görülmüştür.
  • Article
    Cerh-Ta‘dîlde Rivayetlerin Muârazası: Hammâd b. Seleme’nin Kays b. Sa‘d Rivayeti Özelinde
    (Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020) Özçelik, Fikret
    Bu çalışmada Hammâd b. Seleme’nin Kays b. Sa‘d’dan naklettiği rivayetler incelenmiştir. Hammâd b. Seleme Hadis münekkitleri tarafından sika kabul edilmiş; ancak onun Kays b. Sa‘d’dan rivayet ettiği hadisler tartışılmış ve bundan olsa gerektir ki, bazı âlimler ondan rivayet etmekten imtina etmiştir. Hadis âlimleri, Hammâd’ın hatasının nedeninin Kays’ın kitabını kaybetmesi ve ezberinden rivayet etmesi olduğunu söylemişlerdir. Bu söyleme binaen de “Hammâd, Kays’tan rivayet ettiği hadislerde hata yapmıştır” gibi genel bir yaklaşım benimsenmiş ve bu ifade birçok cerh-ta‘dîl ve ilel eserinde yer almıştır. Biz de bu iddiadan yola çıkarak Hammâd b. Seleme’nin Kays b. Sa‘d’dan rivayet ettiği hadisleri muâraza yöntemiyle ele aldık. Zira bu yöntemle herhangi bir râvinin rivayetini başka râvilerin hadislerine arz ederek söz konusu râvinin zabtı, sika râvilere muhalefeti ve hadiste teferrüdü gibi râvinin cerhine sebep olabilecek durumların tespiti yapılabilmektedir. Hammâd b. Seleme ile ilgili yaptığımız arz neticesinde aslında Hammâd’ın, Kays’tan rivayet ettiği birçok hadiste sika râvilere muhalefet etmediğini, bilakis onun rivayet ettiği hadislerin başka sika râviler tarafından da nakledildiğini tespit ettik. Aynı şeklide Hammâd’ın teferrüd ettiği hadislerin de çok az olduğunu gördük. Bu bağlamda Hammâd b. Seleme’nin Kays’tan rivayet ettiği hadislerde hata yaptığını düşünmenin ve hadis ilminde otorite olan bazı âlimlerin ondan rivayette bulunmamasının Hammâd ile ilgili ağır bir tenkit olduğu düşünülebilir. Bazı âlimler de Hammâd’ın ömrünün son döneminde hafıza kaybına maruz kaldığını ve bundan dolayı hata yaptığını ifade etmişlerdir. Bu iddia doğru kabul edilse bile yine Hammâd’ın Kays’tan rivayet ettiği hadislerin terkini gerekli kılmaz. Zira Hammâd ile ilgili olan olumsuz düşünceyi zayıf kılan en önemli delil, Hammâd’ın Kays’tan rivayet ettiği hadislerin sika kabul edilen râvilerin rivayetlerine uygunluk arz etmesidir. Bu gerçeklerden hareketle Hammâd ile ilgili yapılan tenkitlerin pratiğe yani Hammâd’ın rivayetlerine pek de uymadığı söylenebilir. Dolayısıyla Hammâd, Kays’tan rivayet ettiği hadislerde hata yapmıştır gibi genel yaklaşımda bulunmak yerine Hammâd’ın Kays’tan rivayet ettiği hadislerin tek tek incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz de çalışmamızda bunu yapmaya çalıştık.
  • Master Thesis
    Kaderîlikle itham edilmiş râviler: Sahîh-i Buhârî örneği
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Emen, Muhammed Veysel; Özçelik, Fikret; Özçelik, Fikret
    Kaderî olmakla itham edilmiş birçok râvinin temel hadis edebiyatında rivayeti bulunmakla birlikte, bid'at ehli olmaları hasebiyle tenkid edildikleri vukû bulmuştur. Sahîh-i Buhârî'de de Kaderî râvilerin rivayet halkasında oldukları gözlemlenmiştir. Bu doğrultuda Kaderiyye özelinde bid'at ehlinden rivayet alım şartları belirtilmiştir. Ayrıca Buhârî'nin rivayet aldığı; aralarında "imam", "muhaddis", "hâfız" olarak tanıtılanların olduğu ve çoğunluğu "sika" olarak vasıflandırılmış 28 kişiden oluşan râvilerin biyografileri incelenmiştir. İncelenen bu râviler hakkında yapılan ithamlar belirtilmiş, rivayet aktarımına engel teşkil edecek herhangi bir durumun olup olmadığı irdelenmiştir. Sonuç olarak Buhârî râvilerinden Kaderiyye'ye mensup olanların, Kaderî görüşleri sebebiyle cerh edilip edilmeyeceğine ve uygulamadaki problemlere dikkat çekilmiştir.
  • Article
    Hâkim En-nîsâbûrî Tarafından Hadis Uydurmakla İtham Edilen Kadılar
    (2020) Özçelik, Fikret
    Hadis rivayetinde yer alan meşhur hadisçilerin yanında, farklı kimliklerle bilinen râvilerin varlığı da birhakikattir. Bunlardan bazıları da bir şekilde hadis rivayetiyle ilişkilendirilen kadılardır. Ancak hadisrivayetinde bütün kadıları aynı seviyede kabul etmek mümkün görünmemektedir. Bu bağlamda istisnalarlaberaber fetva ve fıkıhta meşhur olanların hadis rivayetinde de ön plana çıktığı söylenemez. Bunun yanı sırahadis münekkitlerinin kadılık mesleğine olumlu bakmadıkları telakki edilmektedir. Bunun temel nedeni,kadılık gibi meşguliyetlerin zaman içerisinde râvinin zabtına zarar verme ihtimalidir. Bu bağlamda kadılıkgörevini üstlenen birçok ravinin rivayetlerinin terk edildiği ve tenkit edildikleri nakledilmektedir. Râviler genelolarak adalet ve zabt açısından değerlendirilmektedir. Dolayısıyla râvilere yapılan cerhlerin aynı seviyedeolmadığı bilinmektedir. Bu bağlamda râvilere yöneltilebilecek en ağır tenkit, yalancılık ve hadis uydurmakgibi adalet vasıflarına dair olanlardır. Bu çalışmada Hâkim en-Nîsâbûrî tarafından hadis uydurmakla ithamedilen kadılar ele alınmıştır. Bu kadılar İbn ‘Ulâse, Nûh b. Derrâc, Mansûr b. Abdülhamid ve Ebû’l-Bahterî’dir.Hâkim en-Nîsâbûrî’nin değerlendirmesinden yola çıkılarak ismi geçen kadıların tercemeleri cerh-ta‘dîlliteratürü çerçevesinde ele alınmış ve hadis münekkitlerinin söz konusu kadılar hakkındaki kanaatleri izahedilmiştir. Böylelikle kadılara nispet edilen hadis uydurma iddiasının hakikatine ve sebeplerine değinilmiştir.Öte yandan temel hadis kaynaklarında söz konusu kadıların rivayetlerinin olup olmadığı tespit edilmeyeçalışılmıştır. Bununla beraber bu dört kadı bağlamında kadıların hadis rivayeti ile ilişkileri ve hadisrivayetindeki katkıları tespit edilmeye çalışılmış ve söz konusu kadıların hadis rivayetinde çok aktif olmadığıgörülmüştür.