MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

الأقليات الدينية في مدينة القدس خلال العهد العثماني 1512-1566

No Thumbnail Available

Date

2024

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

Open Access Color

OpenAIRE Downloads

OpenAIRE Views

Research Projects

Organizational Units

Journal Issue

Events

Abstract

'Minörit meselesi, birçok çalışmada en çok ele alınan konulardan biridir; çünkü bu mesele günümüzün modern ve çağdaş dünyasında sosyal ve siyasi açıdan büyük bir öneme sahip olmuş, bu bağlamda uluslararası ve siyasi düzeyde ön plana çıkmıştır. Bu mesele, sosyal ve siyasi açıdan önemli konuları içermesi nedeniyle, modern ve çağdaş dünyada siyasi ve uluslararası hayatın önemli bir parçası haline gelmiştir. Azınlık meselesi, birçok çalışmada en çok ele alınan konulardan biridir. Bu mesele, Greek siyasi ve gerek sosyal açıdan ortaya çıkardığı önemli konular nedeniyle, modern ve çağdaş dünyamızda siyasi ve uluslararası yaşam düzeyinde fazlasıyla gündeme gelmiştir. Kudüs şehri, stratejik bir konuma sahip olduğundan ve üç semavi dinin (yahudilik, Hristiyanlık ve İslam) merkezi olduğundan dolayı uluslararası politikasında büyük bir önem taşımaktadır ve bu nedenle sayısız zorluklarla karşı karşıya gelmiştir. Osmanlı devleti, Kudüs topraklarının İslami kimliğini korumuş ve çeşitli dini inançlara sahip olan halkıyla hoşgörü içinde ilişki kurmasında Kudüsün Osmanlı yönetimini kabul etmesinde büyük rol oynamıştır. Halk aynı zamanda tüm siyasi, dini ve hukuki haklara da sahipti. Osmanlı devleti onlara karşı herhangi bir siyasi, sosyal veya kültürel baskı uygulamamış, bu çeşitliliği geliştirmeye ve Osmanlı Müslüman milletini bir çatı altında tutmaya çalışmıştır. Çoğulculuğu reddeden ve kendine zıt hiçbir kültürü kabul etmeyen Orta Çağ'da bu politika bilinmiyordu. Osmanlı devleti, Orta Çağ'ın ve modern çağın tek siyasi kuruluşuydu. Osmanlı devletinin çeşitli nüfusunun doğası gereği üç semavi dini resmen tanımış, (Millet Sistemi) kurmuş ve dini azınlıkların din özgürlüğünü vurgulamıştır. Bu bağlamda, Kudüs'teki dini azınlıkların durumunu ve Osmanlı Devleti'nin onların işlerini nasıl düzenlediğini incelemek büyük önem taşımaktadır. Bu konu, giriş, beş bölüm ve sonuçtan oluşan bir çalışma ile ele alınmıştır. Birinci bölüm, Kudüs'ün dini önemini Müslümanlar ve diğer dinler açısından ele almaktadır. Ayrıca azınlık ve 'ahlak sahipleri' terimlerini tanımlamakta ve İslam devletinin bu gruplara bakışını incelemektedir. İkinci bölüm, Osmanlı'nın Kudüs'ü nasıl ele geçirdiğini, arka planını ve boyutlarını ele almakta; Osmanlıların Kudüs'e girişi öncesi şehirdeki durumu ve Osmanlıların yönetimi altında nasıl düzenlendiğini açıklamaktadır. Üçüncü bölüm, Osmanlıların Kudüs'ü yönetimi sırasında şehirde bulunan farklı dini toplulukları ve azınlıkları ele almaktadır. Dördüncü bölüm, azınlıkların ekonomik, ticari, bilimsel, vergi ve ayrıcalık durumlarına değinmektedir. Beşinci bölüm, 'ahlak sahipleri'nin sosyal durumunu ele almakta, onların giyim tarzlarından, topluluklar arası ilişkilerine, İmparatorlukla olan ilişkilerinden İspanya'nın onlara nasıl davrandığına kadar birçok yönüyle incelemektedir. Araştırma tarihsel yönteme dayanmıştır çünkü Filistin'deki dini azınlıkların zaman içinde yaşadığı olaylar dizisi, olayları sunarak (tümevarımsal ve analitik) yöntemin yanı sıra bu çalışma için tarihsel yöntemi diğer yöntemlerden daha fazla gerekli kılmıştır. Bunları eleştirmek, bunlara bir açıklama bulmaya çalışmak ve sonuç çıkarmaya çalışmak, birden fazla partiden oluşan bir toplumda yaşayan mezhepler konusu olduğundan, bu mezhepleri birbirleriyle karşılaştırarak karşılaştırmalı yaklaşımı kullanmak gerekliydi. diğer çalışma, kullanılan yönteme göre giriş, önsöz ve beş bölüm ile sonuç, Arapça ve yabancı ekler, Osmanlıca belgeler, çok sayıda üniversite tezi ve yayınlanmış makaleye ayrılmıştır. Bu çalışma, Osmanlı Devleti'nin azınlıklara hoşgörülü bir yaklaşım sergilediğini, İslam inancına sahip olmayan toplulukları da kabul ettiğini ve çeşitli dini inançların bir arada yaşamasını düzenleyen bir politika izlediğini göstermektedir. Bu politika, özellikle Ahmedî ve Selimî dönemlerinde belirginleşmiş ve dini hoşgörüyü teşvik etmiştir. Konunun önemi, İslam tarihinin önemli bir dönemine ışık tutması, bu dini azınlıkları kapsayarak ve bu azınlıkların en önemlilerini tespit ederek Osmanlı İmparatorluğu'nun Kudüs kentindeki çabalarını göstermesi de dahil olmak üzere çeşitli yönlerden vurgulanmaktadır. Mescid-i Aksa'nın Müslümanlar ve diğer dinler için öneminin öğrenilmesi ve Kudüs şehrinin sosyal, siyasi, ekonomik ve bilimsel hayatındaki rolleri. Araştırma Metodolojisi: Çalışmada, en önemlisi toplumun tüm kesimleri arasında bir arada yaşama olan azınlıkların aradurumu hakkında önemli ve doğru sonuçlara ulaşılmıştır. Osmanlı Devleti'nin başkalarını uzaklaştırmaya çalışmaması, zimmilerin Kudüs topluluğundaki yerini almaya teşvik etmiştir. Devlet, millet sistemiyle Kudüs'ün toplumsal yapısını korudu Millet sisteminin modern bir sistem olmadığını ancak Osmanlı döneminde yasallaştırılarak hukuki şartname niteliğini kazandığını ve devletin bu sayede iktidar gruplarını uzlaştırmayı başardığını belirtmeliyiz, Kanuni Sultan Süleyman sonrası dönemde Kudüs ve Filistin'deki dini azınlıklara yönelik araştırmaların daha da yoğunlaştırılması ve azınlık sorunlarının tüm boyutlarıyla ele alınması öneriliyor. Kanuni Sultan Süleyman sonrası dönemde Kudüs ve Filistin'deki dini azınlıklara yönelik araştırmaların daha da yoğunlaştırılması ve azınlık sorunlarının tüm yönleriyle ele alınması öneriliyor. Adalet ve hoşgörünün sağlanmasında Müslümanların rolüne de odaklanılması öneriliyor. Mantıklı ve adil sonuçlara ulaşmak için farklı dinler ve mezhepler arasında, Taraflardan birine veya diğerine karşı objektif veya önyargılı olmayan anlatıların aktarılmasından uzak durmak. Çalışma zimmiler, dini ho, Osmanlı İmparatorluğu'nun, siyasi ve askeri güçlerine rağmen, Müslümanların azınlıklarla ilişkilerinde ortaya koyduğu, kendisinden önce gelen hukuk kurallarına ve geleneklere bağlılığını ortaya koyuyor. Anahtar Kelimeler: Kudüs, Osmanlı İmparatorluğu, Dini Azınlıklar, Zımmiler, Dinî Hoşgörü.
The issue of minorities is one of the most discussed topics in various studies, becoming a significant matter in contemporary political and international life due to its social and political implications. Jerusalem holds great importance in international policies due to its geopolitical position and being a center for the three Abrahamic religions (Judaism, Christianity, and Islam). The city faced numerous challenges, and the Ottoman Empire maintained its Islamic identity, showing tolerance towards its diverse population. The Ottoman state's rule over Jerusalem was accepted due to the respect for the political, religious, and judicial rights of the inhabitants. The Ottoman policy aimed at developing and integrating diversity into a unified political framework, aligning with the identity of the Muslim Ottoman. nation. This policy contrasted with medieval times, rejecting pluralism and cultural diversity The Ottoman state officially recognized the three Abrahamic religions, establishing the 'millet' system to accommodate the diverse population. This research emphasizes the importance of studying the conditions of religious minorities in Jerusalem and the Ottoman state's role in organizing their affairs. It sheds light on a crucial period in Islamic history, illustrating Ottoman efforts in Jerusalem by accommodating religious minorities and understanding their significance in social, political, economic, and scientific aspects of the city. The study also highlights the importance of the Al-Aqsa Mosque for Muslims and other religions. The study consists of an introduction, five chapters, and a conclusion presenting the results. Chapter one defines the significance of Jerusalem in religious terms for Muslims and other faiths, introduces the concept of minorities and People of the Book, explores the Islamic state's perspective towards them, and covers the Islamic conquest of Jerusalem during the Umayyad and Saljuq eras. Chapter two focuses on the Ottoman entry into Jerusalem, discussing its dimensions, backgrounds, the state of the city before Ottoman rule, and the organization of Ottoman rule over the inhabitants, including the grants of safety given by Mehmed the Conqueror and Selim I in the sacred places. Chapter three examines the demographic composition of Jerusalem, highlighting religious sects present during the Ottoman entry, significant religious sites for minorities, and the administrative divisions and distribution of minorities. Chapter four delves into the economic, commercial, scientific, tax-related, and foreign privileges of minorities. Chapter five discusses the social conditions of the People of the Book in Jerusalem, their relationships, their clothing, jurisdiction, and the interaction between different sects of the People of the Book and the Ottoman state. The study uses a historical methodology due to the chronological nature of events and employs a comparative approach to analyze the coexistence of different sects. The results reveal the Ottoman state's positive treatment of minorities, emphasizing tolerance and the establishment of the 'millet' system, maintaining social harmony in Jerusalem. The study concludes by highlighting the success of the Ottoman state in balancing various societal segments and preserving the social structure of Jerusalem through the 'millet' system. The findings emphasize the importance of studying this historical period in understanding religious diversity and coexistence in Jerusalem under Ottoman rule. The period of the entry of the Ottomans into Jerusalem in 1516 AD until the end of the reign of Sultan Suleiman the Magnificent in 1566 AD was considered a golden period for the residents of Jerusalem (Muslims, Christians, Jews, and others), where the provisions of Islamic Sharia were applied, and calm prevailed in accordance with codified rules and laws, and punishment was imposed on everyone who violated them, and this is the best evidence. According to the documents that were preserved in the archives, the Ottoman Empire, despite its great power, did not infringe on the rights of religious minorities in the areas under its control. The state carried out reforms in order for the minorities to have freedom of movement and practice their activities to the fullest, thus embodying peaceful coexistence among all... Minorities, relied on Islamic law, and classified their subjects according to this basis The study recommends intensifying research on religious, minorities in Jerusalem and Palestine post the Ottoman Sultan Suleiman's, era, covering minority issues comprehensively. It also suggests focusing on the role of Muslims in promoting justice, and tolerance among different religions and sects, aiming for logical and fair outcomes while avoiding biased narratives. The study highlights the Ottoman Empire's adherence to legal rules and precedents set by Muslims in dealing with minorities, despite their political and military strength. Keywords: Jerusalem, Ottoman Empire, Religious Minorities, Dhimmis, Religious Tolerance.

Description

Keywords

Tarih, History

Turkish CoHE Thesis Center URL

Fields of Science

Citation

WoS Q

Scopus Q

Source

Volume

Issue

Start Page

End Page

169