Yüksek Lisans Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/57
Browse
Browsing Yüksek Lisans Tezleri - Karma by Author "02.14. Department of History / Tarih Bölümü"
Now showing 1 - 20 of 56
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 12. ve 13. yüzyıllarda Fırat Adasının alimlerinin dış tehditlere karşı rolleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Kadro, Narjes; Kadro, Narjes; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMedeniyet gelişimin deve toplumların ilerlemesindeki en önemli faktölerin arasına alimler ve fakihler gelir. Peygamberlerin varisi ve islamın sancağını taşıyanlar oldukları için alimler, Allah katında ve müslüman toplumda büyük bir yere sahiptir. Şayet onların fetvaları ile toplum aydınlanabilir. Müslümanların maruz kaldığı fitne ve musibetlere karşı müslümanların güvenlik çemberi ve müdafaa hattı olmuşlar. Müslümanların maruz kalıp yaşadığı en büyük sınavlardan iki vakası 490h./ 1096 m. yılında gerçekleşmiş olan Haçlı seferleri ve 616h./ 1219 m. yılında İslam diyarını savuran Moğol istilaları idi. Toplumun en önemli kesimlerinden biri olan seçkin âlimlerin tutumlarını incelemek, Fırat bölgesinin işgaline karşı tutumlarını ve zaferlerin elde edilmesi konusunda ne kadar bir katkıda bulunduğunu inceleyip netleştirmek için bu önemli konunun incelenmesini önemi yukarıdaki belirttiği malimlerin öneminden kaynaklanmaktadır. Bu konubirgiriş, altı bölüm ve en önemli bulguları içeren bir sonuçtan oluşan bu araştırma aracılığıyla incelenmiştir. Birinci bölüm, Fırat bölgesinin ve en önemli şehirlerinin tarihi özetini ve Hicrialtıncı ve yedinci yüzyıllar ile Miladi on ikinci ve on üçüncü yüzyılların önemini ele aldı. İkinci bölümde ise, Haçlı Seferleri öncesi İslâmî Doğu'nun genel durumu, Haçlı tehlikesinin Fırat bölgesindeki etkisi ve Eyyubi devletinin temellerini atan Fakih İsa el-Hakari gibi önde gelen âlimleri ve onların Haçlılara karşı cihadda kirollerini anlatmıştır. Üçüncü bölüm de araştırmacı ,Selahaddin Eyyubi'nin çağdaşı ve ilmî hareketin ilerlemesine katkıları bulunan Bahaaeddin İbn Şeddadel-Mevsilive ilk Moğol saldırıların atanık olan ve Cengiz Han'ın hükümdarlığı ve İslam ülkelerindeki Moğol ordularının hareketlerini izleyip inceleyebilen İbnü'l-Esirel Cezeri gibi Fırat Adası'ndaki alimlerin Haçlı istilasına karşı siyasi ve entelektüel konumlarını ve cihatçı rollerini açıkladı. Dördüncü bölümde, Tasavvufun ve Şiiliğin yayıldığı ve İslam dünyasının büyük bir kayıp ve dağılma içinde olduğu Moğol saldırısı öncesi İslami Doğu'nun durumu ve Fırat adasına yapılan Moğol saldırıları ele alınmıştır. Beşinci bölümde, Moğol istilaları sırasında Müslüman âlimlerin cihattaki rolü ele alınmış. Özellikle İbnü's-Salah'ın toplumdaki sapkınlıklardan ve bidatlerden kaynaklanan yozlaşmayla mücadeledeki rolü ve Şeyhel-İslam İbn Teymiyye'nin Moğollara karşı cihade etkisi açıklanmıştır. Çalışmanın son bölümü olan altıncı bölümde ise gerek fıkıh ve hadis gibi dini ilimlere olan ilgileri gerekse de medreselerin kurulmasıyla önemli bir rol oynayan Rabia Hatun ve Zümrüd Hatun gibi âlim, fakih ve muhaddis kadınlardan oluşan toplumun birkesimi incelenmiştir. Bu çalışma sayesinde, âlimlerin toplumu, toplumda yaygın olan fitne ve yozlaşma kaynaklarından arındırmaya ne kadar hevesli oldukları anlaşılmıştır. Bu çalışma sayesinde, müslüman topluluğun Moğollara karşı durabilmelerini uman alimlerin toplumu, toplumda yaygın olan fitne kaynaklarından arındırmaya ve onları manevi açıdan hazırladıkları ve bukonuda ne kadar hevesli oldukları anlaşılmıştır. Bu araştırmada milleti yönlendirip rehber etmek ve cihada katılıp katılmaya teşvik etmek ve İslam'ı yaymak gibi her alan da alimlerin harikulade duruşları ortaya çıkmıştır.Master Thesis 14-17. yüzyıllarda Osmanlı Devlet Yönetimi'ni etkilemiş bazı saray kadınları(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKuruluş Dönemi'nde sultanlar, kadınları devlet yönetiminden uzak tutmaya çalışmışlardır. Bu dönemde sultanlar genellikle siyasi evlilikler yapmışlardır. Güçlü kadınların varlığı devlet yönetimine zarar verememiştir. Tabi böyle bir girişimin olmadığı anlamına gelmemektedir. Kuruluş Dönemi'nde güçlü padişahların başa geçmesi kadının yönetime olan etkisini de azalmıştır. Saray kadınlarının yönetime dâhil olmaması hak ettikleri payın fazlasına sahip olmalarına sebep olmuştur. Bundan dolayı bu dönemlerde kadınlar saltanatından söz etmek mümkün değildir. Ama bu durum hanedan arasında bir iş birliğinin olmadığı manasına da gelmemektedir. Bu dönemlerde saray kadınlarının geri plana atılmaları ve kaderci tavır takınmaları eleştirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han Dönemi'ne kadar siyasi evlikler devam etmiştir. Daha sonraki dönemlerde siyasi evliklere son verilmiş ve saray içinde cariyelerle ilişkilerin başlandığı görülmüştür. Bu evliliklerde kadınlar devşirilmiş, 17. yüzyıla gelindiğinde ise valide sultanlar Osmanlı sarayında ve devlet yönetiminde oldukça söz sahibi olmuşlardır. Daha sonraki dönemlerde padişahların küçük yaşta olmaları ve aklıselim olmamalarından dolayı valide sultanlar yönetimin tek sahibi olmuşlardır. Osmanlı sarayında padişah ve ailesinin bulunduğu haremde bazı dönemlerde sayıları yüzleri aşan kadınların bulunması giderlerin zamanla artmasına ve Osmanlı ekonomisinin olumsuz etkilenmesine sebep olmuştur. Haremde valide sultanların ve haseki sultanların birbirleriyle mücadele etmeleri Osmanlı Devleti'nin tarihini olumsuz yönde etkilemiştir. Şehzadelerin sancağa çıkmaması ve saray içi eğitime tabii tutulması (Kafes Sitemi) onların devlet yönetiminden bihaber olmalarına ve tecrübesiz kalmalarına sebep olmuştur. Hürrem Sultan'dan itibaren kadınlar saltanatı artış göstermiş olup bu durum Turhan Sultan döneminde son bulmuştur.Master Thesis 16. yüzyıl Osmanlı tarih yazarları ve eserlerinde Şia-Safevi algısı(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiXVI. yüzyılın en önemli dönüm noktalarından biri Safevi Devleti'nin ortaya çıkması olmuştur. Osmanlı Devletinin doğu tarafında ortaya çıkan bu siyasi güç, dönemin tarihi seyrini değiştirmiş, adeta tarihin akışına yön vermiştir. Ataları Şeyh Safiyüddin tarafından Sünni bir nitelikte kurulan Safeviyye Tarikatı, şahlık postundaki değişikliklerle bambaşka bir kimliğe bürünmüştür. Zaman içerisinde adından söz ettiren tarikat, geniş bir alana nüfuz ederek dini yönünden ziyade siyasi özellikleri ile ön plana çıkmıştır. Sünnilikten Şiiliğe temayül eden tarikat, Şeyh Cüneyd döneminde siyasallaşmış, torunu Şah İsmail döneminde ise devlet haline gelmiştir. Safevi Devleti'nin müritleri "Kızılbaş" olarak anılmış, resmi mezhebi ise "Şiilik" olmuştur. Şii nitelikte olan Safevi Devleti'nin faaliyetleri, Sünni mezhepli Osmanlı Devleti'ne ters düşmekle birlikte halk arasında karışıklığa yol açmıştır. Nitekim bu karışıklıklar geniş çaplı isyanların ortaya çıkmasına, Osmanlı için kayıplar verdirmesine yol açmıştır. Dönem içerisinde vuku bulan olaylar Osmanlı tarih yazarlarının kroniklerine de yansımıştır. Bu yansımalar aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin Şiilere ve Safevilere bakış açısını da ortaya koymaktadır. Sünni mezhebin koruyucuları olarak ayrı bir yere oturtulan Osmanlı tarih yazarlarının, Safevi Devleti'ne ve Kızılbaşlara olan bakışı hiçbir zaman olumlu yönde gelişmemiştir. Olumsuz bakış açılarını kaleme aldıkları kroniklerine de yansıtarak Şah İsmail ve müritleri için her zaman aşağılayıcı, kötüleyici ve küçümseyici tabirler kullanılmıştır.Master Thesis 18. yüzyılda Diyarbekir'de dini hayat ve kurumlar(1732-1747)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDin Ortadoğu'da sosyo-kültürel yapının şekillenmesi üzerinde son derece etkili bir dinamiktir. Esasen bu sadece Ortadoğu'nun değil, doğu kültürlerinin tamamı için geçerli bir tespittir. Dinler yerleştikleri coğrafyalarda gerek devletlerarası diplomasiyi, gerekse sosyolojik açıdan insan ilişkilerini etkilemektedir. Öyle ki dinlerin ortaya çıktığı, medeniyetin doğup uzun süre olgunlaştığı Ön Asya ve Mezopotamya toprakları, günümüzde dahi tartışma ve çatışmaların odak noktasındadır. Ortadoğu halklarının omzuna aldığı bu hassas mirasın sistemleştirilerek sürekli gündemde tutulması ve bölgeye hükmetmenin yolu olması nedeniyle din, daha uzun yıllar üzerine araştırmalar yapılabilecek tarihsel bir olgudur. Dinin bölge üzerindeki etkisi için yazılanlar XVIII. yüzyıl Diyarbekir'i içinde geçerlidir. Zira Diyarbekir bu tarihte henüz dinsel ve sosyolojik dönüşümünü sağlayamamış, XVIII. yüzyılda aldığı ve verdiği göçler, yaşadığı kıtlık ve doğal afetlerle Osmanlı Devleti'nin iktisadi ve idari anlamda gerileyişinden nasibini almıştır. Bu yüzyılda şehre gelen seyyahların seyahatnameleri, XVIII. yüzyıl Diyarbakır Şer'iyye Sicilleri ile yapılan araştırmalar, yüzyılın sonuna kadar da kentin çok inançlı ve çok dilli kültürel dokusunu koruduğunu ancak buna rağmen gelecekte kozmopolit yapısını koruyamayacağını ispat etmiştir.Master Thesis 1884-1885 Berlin Batı Afrika Konferansı Sonrasında Osmanlı Devleti'nin Afrika'daki Durumu(2024) Yelbaşı, Caner; Yelbaşı, Caner; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesidaha sonra doldurulacaktırMaster Thesis 19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA SİVEREK (Şehir, Mekân ve İnsan)(2017) Akman, Ekrem; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu araştırmanın konusu, Osmanlı idaresinde klasik bir sancak ve kaza merkezi olan Siverek’te 19. Yüzyılın ikinci yarısındaki yönetim, şehir mekânı ve toplumsal hayatı birey odaklı olarak ortaya koymaktır. Siverek, İslam hakimiyeti öncesinden kalma, mevcut höyük şeklindeki toprak yığma kalesi, Artuklu ve Osmanlı döneminde inşa edilen, camiler, hamamlar, han, bedesten ve konakları ile özgün özellikleri olan bir Osmanlı/İslam şehridir. Bölge coğrafyası ve iklim şartlarının mekâna yansıyan fiziki yapısına uygun yaşam koşullarının şekillendirdiği düz damlı bitişik evleri, dar ve düzensiz küçeleri ve farklı dini cemaatlerin aynı sokakta oturdukları mahalleleri ile mütevazı bir şehirdir. 19. yüzyılın ikinci yarısında şehrin sosyal idari, siyasi ve toplumsal hayatı Şeri’ye sicilleri ve arşiv belgeleri temelinde araştırılmıştır. Tanzimat reformlarının ve I. Meşrutiyetin şehirdeki sosyal, idari ve adli yansımalarının yanında, genel tarih içinde sesleri ve renkleri duyulmayan (kadınlar, erkekler, esnaf, hastalar, mahkûmlar, dini cemaat mensupları) bireylerin gündelik hayatına dokunulmuş ve Siverek’in mütevazi bir evinin avlusundan, sokaklarına ve çarşısına odaklanılmıştır. Siverek, yerel güç unsurlarından sayılan aşiretlerin, çevresinde sürekli cevelan ettikleri bir coğrafya olduğundan, aşiretlerin devletle ve şehrin ileri gelenleri ve doğal liderler olan eşrafla ilişkileri bu çalışmanın önemli başlıklarındandırMaster Thesis 214 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicili'nin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi(2025) Akman, Ekrem; Akman, Ekrem; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmanın konusu 214 numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri'nin transkripsiyon ve değerlendirilmesidir. Çalışma 214 numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri'nde 27 Zilhicce 1308/3 Ağustos 1891 ile 13 Cemaziyelevvel 1309/15 Aralık 1891 tarihleri arasında şer'iyye mahkemesine gelen daha çok aile, miras, vesayet, vekâlet, alım-satım ve tarla davalarını kapsamaktadır. Sicil defterinde Mardin'in mahalleleri, çarşıları, önemli vakıf yapıları, köyleri, nahiyeleri ve çevredeki yer adları hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. Transkripsiyonu yapılan defterde ayrıca ailevi problemler ve satış davalarına konu olmuş şehirde yaşayan aileler, evlerde kullanılan eşyalar ve kadınların mal varlıkları yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı şehir tarihine önemli katkılar sağlayan mahkeme kayıtlarının transkripsiyonunun yapılarak araştırmacıların hizmetine sunulmasıdır. Böylece şehrin sosyal ve ekonomik yapısı, demografisi ve mekân gelişimi hakkında birincil kaynak olarak önemli bir katkı sunulmuş olacaktır.Master Thesis 217 numaralı Mardin Şer'iyye Sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Dinç, Fasih; Dinç, Fasih; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÇalışmasını yaptığımız 217 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri, H.1263-1267, M.1847-1852 yılları arasında Mardin mahkemesine yansıyan kayıtları ihtiva etmektedir. Ankara Milli Kütüphanede 7149 mikro film numarası ile kayıtlı olan sicil aynı zamanda Mardin Artuklu Üniversitesi Kütüphanesinde de bulunmaktadır. Sicilimizde ki kayıtlar çeşitlilik göstermekle birlikte ekseriyetle sosyal konular olan aile yapısı, evlilik, boşanma, tereke ve mehir gibi hükümleri oluştururken, Tanzimat uygulamaları çerçevesinde yeni kurulacak olan idari yapıya dair merkezden gönderilen ferman, emirname ve görevlendirme kayıtlarına dair belgeler de bulunmaktadır. Ekonomik hayata ilişkin de önemli bilgiler içeren sicil defteri; tevzi vergi kayıtları, miras, vakıf, alım-satım, şehirde yapılan harcamalar ve narh hükümleri gibi içerikleri de ihtiva etmektedir. Çalışmamız 217 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicili Defterinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Değerlendirmede sicilde geçen hükümler ışığında Mardin'in 1847-1852 yılları arasında sosyal ve ekonomik yapısına ışık tutan hükümlerin her ne kadar mahkemece kaydı yapılmış olsa da söz konusu hükümlerin tarihsel bağlama oturtulması için araştırma kaynaklarına da başvurulmuştur.Master Thesis 577 (3774) numaralı Diyarbekir şer'iyye sicili (Değerlendirme ve transkripsiyon)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Bilgin, Feridun; Bilgin, Feridun; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiŞer'iyye sicilleri, Osmanlı tarihinin aydınlatılması açısından birincil kaynaklardır. Bilhassa, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, dinî ve siyasî birçok konunun aydınlatılması amacıyla bu defterlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Çalışmamıza mesned teşkil eden 577 Numaralı Diyarbakır Şer'iyye Sicili defteri XIX. asrın son çeyreğindeki mahkeme kayıtlarını ihtivâ etmektedir. 577 numaralı defter 16 varak ve 68 hükümden oluşmaktadır. Defterdeki en erken tarihli hüküm 1135 (1723) tarihlidir. En son ise, 1269 (1853) tarihli hüküm yer almaktadır. Defterdeki hükümler çoğunlukla verâsetle ilgili olmasına rağmen, evlilik, boşanma, yol tamiri ve başka şehirlere göçler, yaralama ve gasp suçlarına ilişkin mehkeme kararları da yer almaktadır. Bu kararlar, dönemin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yaşamına ışık tutmaktadır.Master Thesis Abdurrahman Şeref Efendi tarihi'nde Osmanlı Devleti'nin ilk yüz yılı (1300-1400): Osmanlı hanedanının kökeni, fetret devri ve siyaseten katl meselelerinin değerlendirilmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti'nde Tarih bilimi, devlet kademesinde kurumsallaştırılarak siyasi-politik bir hüviyet kazanmıştır. Bu kurumda görev alacak "tarihçi" memurlar devlet bürokrasisi tarafından görevlendirilirdi. Bu tarihçilere malum olunduğu üzere "Vakanüvist/vak'anüvis/vakanüvis" denilmiştir. Vakanüvislik bir kurum olarak tarihi süreç göz önünde bulundurularak etraflıca incelenmiştir. Osmanlı vakanüvislerinin isim listesi verilmiş ve bazı vakanüvisler hakkında özet bilgiler verilmiştir. Osmanlı'nın son vakanüvisi Abdurrahman Şeref Efendi'dir. Abdurrahman Şeref Efendi ve eserini konu alan bu çalışmada yazarın hayatı ve eserleri hakkında bilgiler verilmiştir. Çalışmada, Abdurrahman Şeref Efendi'nin "Tarih-i Devlet-i Osmaniyye" adlı eserinin medhal kısmının son alt başlığı olan "Osmanlıların Evail-i Ahvali" ve "Birinci Bab'ın günümüz latin harflerine transkribi yapılmıştır. Ancak bir bölüme de tartışmalar ilave edilmiştir. Bu bağlamda, Osmanlı hanedanının kökeni meselesi veya başka bir ifade ile menşei meselesi, Ankara Savaşı ile Savcı Bey Vakası bağlamında Osmanlı Devleti'nde siyaseten Katl meselesi problem olarak eklenmiştir. Bundan hareketle, Abdurrahman Şeref Efendi'nin "Tarih-i Devlet-i Osmaniyye" adlı eserinde bu hususlara ait malumat ve çağdaş kaynakların değerlendirmeleri esas alınmıştır. Kökene dair tartışmaların yazarın eserinde geniş bir yer tutmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum ise, muhtemelen ya mezkur konunun eserin kaleme alındığı dönemde tartışmaya değer görülmemesinden ya da yazarın ilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. Çalışmada ele alınan ikinci tartışma konusu, devletin fetret devrine girmesine neden olan ve Abdurrahman Şeref'in "tezelzül" diye isimlendirdiği Ankara Savaşı'dır. Bu konuda yazarın derinlemesine verdiği bilgiler ışığında bir takım değerlendirmelerde bulunulmuştur. Üçüncü tartışma konusu ise Savcı Bey Vakası ekseninde siyaseten katl meselesidir. Bu bağlamda siyaseten katl meselesi bir çok boyutuyla ele alınmıştır. Dolayısıyla tezde ele alınan hususlardan biri olan Osmanlı hanedanının kökeni meselesi Abdurrahman Şeref Efendi tarafından kısaca ele alınmıştır. Diğer husus olan Ankara savaşı ise kaynak eserde uzun uzadıya ele alınmıştır ve araştırmacılara doyurucu bilgiler sunmaktadır. Siyaseten katl meselesi ise Abdurrahman Şeref Bey tarafından Savcı Bey vakası başlığı altında ele alınmış ve olay özet olarak incelenmiştir.Master Thesis ALMAN ORYANTALİZMİ: CARL HEINRICH BECKER VE MARTIN HARTMANN ÖRNEĞİNDE OSMANLI TOPLUM VE SİYASET SÖYLEMİ(2018) Avcı, Remzi; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi19. yüzyılın sonlarında Almanların Doğu’yu siyasi olarak keşifleri ile tarihsel olarak kendi içerisinde filolojik bir gelenek yaratan Alman oryantalizmi disiplinleşme sürecinde antropoloji, etnoloji, hukuk ve siyaset bilimleri ile ilişki kurarak sosyo-kültürel çalışmalara yönelmiştir. Almanya’da Doğu çalışmalarının kültürel konsepte eğilimini İslam bilimlerinin kurucusu olarak anılan Carl Heinrich Becker (1876-1933) yönlendirirken Martin Hartmann (1851-1918), modern Doğu’nun Alman oryantalizminin temel bir parçası olmasını sağlamıştır. Alman sömürgeciliğinin başlaması ile beraber Fransa ve İngiltere örneklerinde olduğu gibi Doğu bilimlerinin uygulanabilirliği meselesi oryantalist bilgi ile siyasetin kesişmesine yol açmıştır. Bu yeni konsept ortaya Becker ve Hartmann’ın öncülük ettiği Doğu’yu merkeze alan dergi, kurum ve metinlerden oluşan somut bir şey çıkarmıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak 19. yüzyılın sonlarından I. Dünya Savaşı’na kadar bir taraftan Alman oryantalizminde Osmanlı Devleti ve İslam ile ilgili çalışmalar artarken diğer taraftan da bu çalışmalar ideolojik ve siyasi bir boyut kazanmıştır. Bu çalışma, Almanların oryantalizme kattıkları ideolojik ve siyasi boyutun sınırlarını Becker ve Hartmann örneğinde Osmanlı toplum ve siyaset söylemi üzerinden izah etmeye çalışmaktadır. Metinleri ve aktiviteleri ile Becker ve Hartmann’ın özellikle I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile iktidar üzerindeki etkisine ve onların ne oranda etkiye maruz kaldıklarını bu çalışma tartışmaya açmaktadır. Geçişkenlikler ve karşıtlıklar üzerinden inşa edilen bu çalışma, Kaiser II. Wilhelm’in 1888’de iktidara gelmesinin ardından 1918’de savaşın bitişini içine alan süre ile sınırlandırılarak metin üretiminin en yoğun olduğu 1900- 1918 yılları arasına odaklanmaktadırMaster Thesis Amid'te Bir Türkmen Beyliği Yinaloğulları(2024) Bozkurt, Abdülbaki; Bozkurt, Abdülbaki; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi'Amid'te Bir Türkmen Beyliği Yinaloğulları (1098-1183)' adlı bu çalışmada, ilk olarak Yinaloğulları Beyliği'nin hâkimiyet sahasına karşılık gelen Amid, Eğil ve Yemame Kalesi'nin tarihî coğrafyası ele alınmıştır. Ardından Yinaolğulları öncesi Amid ve yakın çevresinin geçirdiği siyasi aşamalara kısaca temas edildikten sonra, asıl konumuz olan Yinaloğulları Beyliği'ne geçilmiştir. İlk olarak Yinal ismi üzerinde durulmuş, ayrıca kaynaklarda beyliğin kurucuları ve ilk beyleri olarak geçen Sadr ve Yinal el-Türkmanî'nin tarih sahnesinde belirmeleri, özellikle Suriye Selçukluları içerisideki iktidar mücadelesiyle Amid şehrini ele geçirmeleri anlatılmıştır. Daha sonra beyliğin bölgede yükselişi, Vezir Nisan adında bir şahsın elinde çöküşü ve nihayetinde Eyyûbîler hükümdarı Selahaddin Eyyûbî tarafından Amid'in zaptı ile beyliğin yıkılışı gibi devrin siyasi hadiseleri işlenmiştir. Bununla birlikte bölgenin iktisadî yükselişinin Amid ve çevresine müspet neticeleri olmasından dolayı bu dönemde Yinaloğullarını merkeze alarak bölgedeki sosyal ve iktisadî faaliyetlere ayrı bir bölüm açılmıştır. Her ne kadar bu beylikten günümüze çok az maddi kalıntı intikal etmişse de bu dönemde kapsamlı bir şekilde onarımdan geçen Amid Ulu Camii, Kale Camii ile Hz. Ömer Camii gibi mimarî eserler, Yinaloğulları devrinin güzel hatıraları olarak bugün ayakta durmaktadır. Çalışmada da sözü edilen bu eserlerin yapısal ve mimari özelliklerine değinilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ortaçağ, Selçuklular, Yinaloğulları, el-Cezire, AmidMaster Thesis Anna Komnena'nın Alexiad adlı eserine göre I. Haçlı Seferi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Polat, Ziya; Polat, Ziya; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiHaçlı Seferleri, Avrupalı Katolik Hıristiyanların, 1095 tarihinde, Papa II. Urbanus'un vaatleri üzerine harekete geçerek, Ortadoğu üzerine yaptıkları akınlardır. Müslümanların elinde bulunan topraklar üzerinde askeri ve siyasi hâkimiyet kurmak amacıyla başlayan seferlerin ilki I. Haçlı seferidir. 1097 yılında Avrupa'dan büyük topluluklar halinde Anadolu'ya giren Hıristiyan birlikler, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos'un desteğini alarak ilerlemişlerdir. Aleksios'un gayesi kaybettiği toprakları Müslümanların elinden alarak hâkimiyet alanını genişletmekti. Dolayısıyla kaybettiği toprakları vermeleri karşılığında, Haçlıların geçişlerine izin vermiş, fakat Haçlılar her ne kadar bu sözü verseler de ilerde bu sözün tam aksi şeklinde hareket etmişlerdir. Tüm bu konular hakkında bilgi veren aynı zamanda tezin ana kaynağı konumunda olan Alexiad, İmparator Aleksios'un kızı Anna Komnena tarafından kaleme alınmıştır. Komnena'nın, babasının İmparatorluk yıllarını anlatmak üzere kaleme aldığı bu eser, I. Haçlı seferi hakkında önemli bilgileri içinde barındırmaktadır. Anna Komnena'nın yaşadığı dönemde vuku bulan işgalleri, kendisinin gördüğü ve olaya şahitlik eden kimselerin de görüşlerini alarak yazdığı bu eser, konunun değerlendirilmesi ve anlaşılması bakımından önemlidir. I. Haçlı seferinde, Anna Komnena'nın ve İmparator Aleksios'un I. Haçlı seferine karşı tutumu, üzerinde çalışılmıştır. Konunun daha net anlaşılması ve daha münferit yaklaşılabilmesi adına Alexiad, çeşitli Kronikler ile karşılaştırılarak bir sonuç bulma yoluna gidilmiş, olaylar kıyas ile değerlendirilmeye çalışılmıştır.Master Thesis Antik yazarların eserleri çerçevesinde Anadolu şehirleri(Homeros, Herodotos, Ksenophon, Strabon)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Polat, Ziya; Polat, Ziya; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTarihin en eski yerleşim yerleri ile medeniyetlerini bünyesinde barındırmış olan Anadolu coğrafyası oldukça önem arz etmektedir. Stratejik konumunun yanı sıra yaşanabilir iklimi ve verimli arazileri bölgenin yerleşmeye elverişli olduğunu göstermektedir. Bu nedenlerden ötürü tarih boyunca göç dalgalarına ve beraberinde yeni oluşumlara ev sahipliği yapmıştır. Tarihçilerin Ege göçleri olarak adlandırdığı ve Anadolu'da Hititler'in yıkılışına sebep olan bu süreç ile birliktebölgenin tarihi ve demografik yapısı oldukça değişmiştir. Bu değişimin nedeni göçmen halkların yerleştikleri yerlerde yerli halkı ya göçe zorlaması ya da kaynaşıp melez bir toplum oluşturmasıydı. Yeni yapılanma sonucunda Anadolu'da koloniler veya krallıklar kurulmuştur. Daha sonraki dönemlerde Persler güçlenerek Anadolu'yu hakimiyeti altına almıştır.Tüm bu önemli olaylar yaşanırken Anadolu'nun antik şehirlerinin tarihi merak konusu olmuştur.Bu çalışmada Ege Göçlerinden Pers hakimiyetinin sonuna dek, Antik yazarların Anadolu coğrafyası ve şehirleri ile ilgili aktarımları ele alınacaktır.Master Thesis Birinci Haçlı Seferi ve Eyyûbî Fethinin Kudüs'teki Uygulamaları Bağlamında Kutsal Savaş ve Cihad Kavramlarının Karşılaştırılması(2024) Yılmaz, Mehmet; Polat, Ziya; Polat, Ziya; Department of Surgical Medical Sciences / Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 10. Faculty of Medicine / Tıp Fakültesi; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDünya tarihine göz atıldığında savaşların bir nedeninin de dini hassasiyetler olduğu görülür. Savaşın müteharrik gücü olarak görülebilen din, aynı zamanda onun kimlere karşı, neden ve nasıl yapılacağını ortaya koyma noktasında da referans olmuştur. Bu bağlamda, motivasyonunu dinden alan savaşlar bazen doğrudan kutsal metinlerden referansla bazen de onun takipçileri tarafından yapılan yorumlardan hareketle belli bir yön bulmuştur. Bu tezde I. Haçlı seferi özelinde, Hristiyanların kutsal savaş algısı ile Müslümanların cihad anlayışı karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda önce kutsal savaş ve cihadın kavramsal çerçevesi çizilmiş, kavramların ve kapsamlarının yansımaları ele alınmıştır. Kavramlar açıklanırken dinlerin kutsal metinlerine, bu metinlerin yorumlarına ve ilgili din müntesiplerinin savaş tarihlerine göz atılıp konu temellendirilmeye gayret edilmiştir. Ayrıca kutsal savaşla bağlantılı bir kavram olan haklı savaş ile ilgili kavramsal ve kronolojik bir değerlendirme de yapılmıştır. Ardından önce Haçlıların Kudüs'ü ele geçirmeleri, sonrasında Eyyûbilerin şehri fethetmeleri gibi somut örnekler üzerinden bu kavramların pratikteki yansımaları ele alınmıştır. Ayrıca kutsal savaş tabirinin anlamlandırılması adına ve Haçlı seferlerinin öncülü olmasından dolayı İspanya ve çevresinin Müslümanlardan tekrar alınmasını ifade eden ve yeniden fetih anlamına gelen Reconquista, onun sebepleri ve sonuçları üzerinde de durulmuştur. Kavramların pratiğe yansımasında etkili olan ve din müntesiplerinin diğerlerine bakışını ifade eden algı da Kudüs ve Reconquista çerçevesinde tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Cihad, Haçlı Seferleri, Kudüs, Kutsal Savaş, Reconquista, Selâhaddin EyyûbîMaster Thesis Changes in American Foreign Policy Towards the Palestine Issue During the Obama and Trump Periods(2025) Chıkhou, Rachıd; Chikhou, Rachid; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Filistin meselesine dair dış politikasında Başkan Barack H. Obama (2009-2017) ile Başkan Donald J. Trump (2017-2021) dönemlerinde ortaya çıkan temel dönüşümleri incelemektedir. Araştırmanın amacı, her iki yönetimin benimsediği politikaları analitik bir çerçevede karşılaştırarak iki devletli çözüm vizyonunun geleceğine, Filistinlilerin siyası, iktisadı ve toplumsal durumuna, ayrıca bölgesel ve küresel tutumlara etkilerini ortaya koymaktır. Çalışmada, söz konusu politikaların oluşumunda rol oynayan iç ve dış faktörler de değerlendirilmiştir. Obama yönetimi, İsrailFilistin ihtilafını çözmek için stratejik bir iki devletli çözüm vizyonunu diplomasi zemininde savunmuştur. Bununla birlikte, Kongre'deki güçlü İsrail lobisi, İsrail yanlısı medya baskısı ve ABD iç siyasetindeki bölünmeler, yönetimin Tel Aviv'e ―bağlayıcı‖ nitelikte yaptırımlar uygulamasını engellemiştir. Trump yönetimi, ABD-İsrail ilişkilerinde tek taraflı ve benzeri görülmemiş adımlarla nitelik kazanmıştır. Kudüs'ün İsrail'in ―bölünmez başkenti‖ olarak tanınması ve ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınması², müzakere sürecindeki ―tarafsız arabulucu‖ rolünden net bir sapma teşkil etmiştir. Araştırma, her iki dönemin de kalıcı barışa katkı sağlayamadığını ortaya koymaktadır. Obama döneminde etkili baskı araçlarının yokluğu barış sürecini dondurmuş; Trump döneminde ise atılan tek taraflı adımlar gerilimi arttırarak Filistinlilerin sosyo-ekonomik durumunu ağırlaştırmıştır. ABD'nin uluslararası hukuka dayalı daha dengeli bir politika benimseyerek iki devletli çözüm sürecini yeniden canlandırması elzemdir. Uluslararası toplum, tek-taraflı ilhak ve yerleşim genişlemesini caydıracak somut mekanizmalar geliştirmelidir. Bölgesel aktörler, Filistin'in meşru haklarını önceleyen kapsamlı bir diplomatik seferberlik yürütmelidir.Master Thesis Çok partili döneme geçişin yerel basına etkisi: 1950-60 Demokrat Parti Dönemi Mardin basını(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Dinç, Fasih; Dinç, Fasih; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti"nde yerel basının oluştuğu dönemde bir taşra kenti olan Mardin"de Süryani topluluğunun şirişimleri dışında yerel basının şeliştiği söylenemez. II. Meşrutiyet döneminde yaşanan çoğulcu basın Mardin"i pek etkilememiştir. Diyarbakır vilayetine bağlı Mardin kasabasında basın alşısı buradaki şelişmelerin etkisiyle oluşmaya başlamıştır. Çok partili hayata şeçişin başladığı Demokrat Parti döneminde, Mardin"de yerel basın, Türkiye"de olduğu şibi belli değişim ve dönüşümler şeçirmiştir. Araştırmada, anılan dönemde Mardin yerel basını incelenmiştir. 1946 yılında Demokrat Parti"nin kurulması ve ardından seçimlere şirerek iktidar olması, Türkiye"de demokrasiye şeçişi kolaylaştırmıştır. DP iktidarı döneminde, ulusal ve yerel basın alanında bir canlanma yaşanmıştır. Ulusal basında yaşanan çoğulculuk, yerel basını da etkilemiştir. Türkiye"de demokrasinin (1950-60) kök saldığı dönemde diğer şehirlerde olduğu şibi Mardin"de de yerel basın konusunda bir hareketlilik yaşanmış, ardı ardına pek çok şazete yayın hayatına şirmiştir. Mardin basını da diğer illerdeki basın orşanlarının yaşadığı ekonomik ve teknik, personel sıkıntıları başta olmak üzere bir dizi sorunla başa çıkmaya çalışmıştır. Ama buna rağmen çoğulculuğun yerleşmesinin sağladığı için yerelde demokrasinin şelişmesinde basın oldukça etkili olmuştur. Son yıllarda, yerel basın üzerine yapılan çalışmalarda bir artış olsa da konu ile ilşili çalışmalar henüz yeterli düzeyde değildir. Bu çalışmada, Demokrat Parti döneminde (1950-1960), Mardin yerel basınındaki çoğulculuğun ve bunun şehrin siyasal, sosyal ve kültürel yapısında sağladığı değişimin ifade ettiği değer araştırılmaya şayret edilecektir.Master Thesis Diyarbekir'deki Zimmîlerin hukuki, sosyal ve iktisadi durumu (1650-1725)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada1650-1725 yılları arasında Diyarbekir'de yaşayan Zimmîlerin hukuki, toplumsal ve ticari ilişkileri ile gündelik yaşamları şer'iyye sicillerinden, seyahatnamelerden ve diğer yardımcı kaynaklardan yararlanılarak resmedilmiştir. Diyarbekir Zimmîleri bağlamında, genel olarak Osmanlı Devleti'nde Zimmîlerin devlete karşı olan hak ve yükümlülükleri, millet sistemi içerisinde Zimmîlerin nasıl yönetildiği, Zimmî grupların din ve mezhep bakımından ve etnik açıdan nasıl tasnif edildiği incelenmiştir. Hukuksal anlamda incelemeye alınan Diyarbekir Zimmîlerinin, şer'i mahkemelerde nasıl tarif edildiği, bu mahkemelerden Zimmîlerin nasıl yararlandığı araştırmaya konu edinilen başka bir husustur.Şer'i mahkemelerdeki MüslümanlarlaZimmîlerin kendi aralarındaki davalarda mahkemelerin oldukça titiz davrandığı ve delillerin ön planda tutulduğu görülmektedir.Sosyal açıdanDiyarbekir'de Müslümanlarla Zimmîlerin münasebetlerinin iç içe geçtiği, ihtidaların yaşandığı, bölgedeMüslümanlarla Zimmîlerindışında başka toplulukların da varlığını sürdürdüğü belirtilmelidir. Buradaki Zimmî nüfusunun ne kadar olduğuyla ilgili bir tespitte bulunmak zor olsa da elimizdeki mahkeme defterlerinden yola çıkarak Diyarbekir'de o dönemde hatırı sayılır bir Zimmî nüfusun var olduğu düşünülmektedir. Ticarette de söz sahibi olmayı başaran Zimmîlerin şehirde icra edilen mesleklerin, iş kollarının çoğunda ön planda olduğu tespit edilmiştir.Cizye konusunda Zimmî din adamlarının diğer Zimmî halka göre ayrıcalıklı olduğu ve bu vergiden muaf tutuldukları görülmektedir.Master Thesis Endülüs'te Ömer b. Hafsûn İsyanı (Sosyo-politik sebep ve sonuçları)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Bilgin, Feridun; Bilgin, Feridun; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiEndülüs, Arap Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra tarihi süreç içerisinde oradaki yerli halktan ihtida ederek İslâm'a girenlerden yeni bir toplumsal tabaka ortaya çıkmıştır. Bu zümre tarihçiler tarafından "Müvelledûn" diye adlandırılmıştır. Endülüs'te, tarihi süreç içerisinde dönem dönem etnik asabiyet, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik, sosyo-politik ve daha birçok sebepten ötürü Müvelledûn ayaklanmaları çıkmıştır. Gerek bütün Endülüs'ü ele geçirmeyi hedeflemiş olması gerekse yarım asır gibi uzun süre devam etmesi ve sosyo-politik sebep ve sonuçlarıyla yarattığı etki açısından Ömer b. Hafsûn İsyanı, diğer Müvelled ayaklanmalardan farklı değerlendirilmeyi hak etmektedir. Bu çalışmada, İbn Hafsûn İsyanı'nın sebep ve sonuçlarına odaklanarak, Endülüs Emevîleri dönemindeki siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklerinin yaşama dair etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.Master Thesis Hz. Ebubekir'in Ridde olaylarıyla mücadelesinin İslamiyet'in yayılmasına etkisi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Polat, Ziya; Polat, Ziya; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesiİslam tarihinin en önemli dönemlerinden biri şüphesiz ki ilk halife Hz. Ebû Bekir dönemidir. Hz. Ebû Bekir, İslamiyet öncesi dönemde Hz. Peygamber'in en yakın arkadaşıydı. İslamiyet'i kabul ettikten sonra hem malıyla hem canıyla İslam davası uğruna her zaman Hz. Peygamberin yanında yer almıştır. Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamberin vefatıyla dağılan İslam birliğini yaklaşık iki buçuk yıllık halifeliği sürecinde sağlam temeller üzerinde oturtmayı başarmıştır. Halifenin seçimi ve biat etme konusunda Müslümanlar neredeyse bölünme noktasına gelmişti. Hz. Ebû Bekir İslamiyet'i bütün benliğiyle sahiplenmesi, yapıcı tutumu ve sergilediği yönetim anlayışı neticesinde bütün ayrılıkları ortadan kaldırmayı başarmıştır. Hz. Muhammed'in (s.a.v) ölümüne sebep olan hastalığa yakalanması ve akabinde vefat etmesini fırsat bilen Esved el-Ansi, Müseylimetü'l-kezzâb, Secâh ve Tuleyha gibi bazı yalancılar, Peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Bununla beraber Arap Yarımadası'nın Mekke, Medine ve Taif dışında kalan bütün kabileleri, zekât vermek istemediklerini dile getirerek İslamiyet'ten yüz çevirmişti. Hz. Ebû Bekir, Peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan, zekât vermek istemeyen, İslam Dini'ni tahrif etmek isteyen bu kabilelere karşı, istikrarlı bir şekilde mücadele ederek dağılmaya yüz tutmuş İslam ümmetinin birliğini sağlamayı başarmıştır. Hz. Ebû Bekir, halifelik süreci boyunca izlediği siyaset, gelişme döneminde olan İslam toplumunu korumayı hedefleyen bir siyasetti. Halifeliği esnasında devlet yönetiminde aldığı isabetli kararlar neticesinde kendisinden sonraki devlet başkanlarına örnek teşkil etmiştir. Bu çalışmamızda Hz. Ebû Bekir'in şahsiyeti, ridde olaylarıyla mücadelesi ve bu mücadele sonucunda İslamiyet'in yayılmasına etkisi üzerinde durulacaktır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »