Doktora Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/2434
Browse
Browsing Doktora Tezleri - Karma by Author "Department of History / Tarih Bölümü"
Now showing 1 - 12 of 12
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis 19. yüzyılda Diyarbekir'de kıtlık(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Mengirkaon, Sabri; Özcoşar, İbrahim; Mengirkaon, Sabri; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüKıtlıklar, insanların geçmişten bu yana en fazla etkilendikleri afetlerin başında gelmektedir. Ortaya çıkmaları ve sonuçları itibariyle etki alanları büyük olan bu afetler toplumların sosyo-ekonomik yapılarını her açıdan etkilemiştir. Bu çalışmada 19. yüzyılda Diyarbekir'de meydana gelen kıtlıklar sebepleri ve sonuçları bağlamında incelenmiştir. Ayrıca konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bu dönemde Diyarbekir'de başta tarım olmak üzere toplumsal refahın kaynakları ile ulaşım ve haberleşme imkânları da değerlendirilmiştir. Çalışmada ele alınan diğer konular kıtlıkların 19. yüzyıl Diyarbekir'inde sosyal yapıya ne şekilde etki ettiği ve devletin kıtlıklarla mücadele stratejileridir.Kıtlıklar, ortaya çıkışları itibariyle birçok olumsuzluğun müşterek sonuçlarıdır. Dolayısıyla bu çalışmada 19. yüzyıl Diyarbekir'inde meydana gelen kıtlıklar, başta asayişsizlik olmak üzere dönemin yerel meseleleri ile beraber ele alınmıştır. Bu nedenle Osmanlı arşiv belgeleri, konsolosluk raporları, Diyarbekir Vilayet Gazetesi gibi yerel kaynaklar analiz edilmiştir. Ayrıca Diyarbekir'e gelen seyyahların ve dönemin bazı müelliflerinin yazdıkları kitaplar da bu çalışmanın ana kaynaklarındandır.Bu çalışmanın sonuçlarına göre 19. yüzyılda Diyarbekir'de ulaşım ve taşıma imkânlarının yetersizliği tüketim maddelerinin teminini tamamen yerele bağımlı hale getirmiştir. Bu dönemde Anadolu'nun birçok yerinde olduğu gibi Diyarbekir'de de iaşe büyük oranda buğdaya bağlı olduğundan, tarımsal üretimi olumsuz etkileyen başta kuraklıklar, göçebe aşiretlerin baskıları, çekirge istilaları, salgın hastalıklar gibi birçok mesele kıtlıklara zemin hazırlamıştır. Özellikle yüzyıl boyunca eksik olmayan asayişsizlikler kıtlığa neden olan bu olumsuzlukların etkilerini daha da artırmış hatta bunların etkilerini de aşarak kıtlığın sürekli hale gelmesinde katalizör görevi görmüştür.Doctoral Thesis 19. yüzyılda İngiliz ve Amerikalı seyyahların Diyarbekir izlenimleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Özkarslı, Fatih; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüBu çalışma 19. yüzyılda Diyarbekir'e gelen İngiliz ve ABD'li seyyahların Diyarbekir şehrine dair izlenimlerine ve anlatılarına odaklanmıştır. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde seyahat yazınının batıdaki tarihçesi ve gelişim süreci hakkında kısa bilgiler verilmiş, tezin amaç, yöntem ve sınırlılıklarına değinilmiştir. Birinci bölüm çalışmada ele alınan Batılı seyyahların kısa biyografilerine ve profillerine ayrılmıştır. İkinci bölümde 19. yüzyılda seyyahların anlatılarında Diyarbekir tarihi ve coğrafyasına değinilmiştir. Üçüncü bölüm 19. yüzyılda seyyahların gözünden Diyarbekir'deki yapılara odaklanmıştır. Dördüncü bölümde 19. yüzyılda seyyahların gözünden Diyarbekirliler ve şehirdeki sosyal hayata dair anlatılara yer verilmiştir. Beşinci bölüm ise seyyahların gözünden Diyarbekir'de genel asayiş ve yöneticilere dair anlatılara ayrılmıştır. Bu çalışmada 19. yüzyılda Diyarbekir bütünüyle Batılı seyyah anlatıları üzerinden değerlendirilmiştir. İncelenen dönemdeki bulgular dikkate alındığında seyyah anlatıları surların ihtişamlı görüntüsü ve şehrin güvenliğine sağladığı katkı konusunda genellikle olumlu, evler, sokaklar ve şehrin genel temizliği gibi konularda genellikle eleştireldir. Seyyahların toplumsal ilişkilerle ilgili özellikle Müslüman nüfusa yönelik anlatılarında ön yargılarına yenik düştükleri anlaşılmıştır. Müslümanlar için bağnaz, gerici, şiddet eğilimli gibi genel yargılamalara varıldığı, topluma yönelik ders verici ve üstten bir dil kullanıldığı görülmüştür. Seyyah anlatılarında yönetim konusunda başarılı valilerin varlığından söz edilmekle birlikte şehrin geçirdiği dönemle bağlantılı olarak Diyarbekir ve çevresinde genel bir asayişsizlik durumunun olduğu belirtilmiştir. 19. yüzyıl boyunca şehre gelen Batılı seyyahların çeşitli konular hakkındaki izlenimleri ve anlatıları üzerinden ele alınan Diyarbekir, bu zaman zarfında geçirdiği süreçlere ve seyyahların algı ve üslubuna bağlı olarak seyahatnamelerde hem olumlu hem eleştirel nitelemelerle yer almıştır.Doctoral Thesis 19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri'de idârî ve sosyal yapı (1800-1850)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; Ülke, Cemal; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüHakkâri ve çevresinin içinde bulunduğu bölge, Çaldıran Savaşı'nın ardından 1548 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmiş ve Van Eyaleti'ne bağlı hükûmet sancaklar statüsünde Osmanlı idârî yapısı içerisinde yer almıştır. Daha sonra bölgenin kontrolü Van beylerbeyi aracılığıyla yerel güç unsurlarından Şenbu hanedanına verilmiştir. Şenbu hanedanı, 19. yüzyılın ilk yarısına doğru uygulanmaya çalışılan Tanzimat'ın merkezîleşme politikalarına kadar Hakkâri'nin kontrolünü ellerinde bulundurmuştur. 19. yüzyılın ilk yarısında başlayan merkezîleşme çabaları, Osmanlı Devleti'nin uç bölgelerindeki yerel beyler/mîrler tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Merkezileşme politikalarının ısrarlı bir şekilde uygulanması, devletin uç bölgesinde hâkimiyeti elinde bulunduran mîrlerin isyanına neden olmuş ve bu süreç emirliklerin tasfiye edilmeleriyle sonuçlanmıştır. Emirliklerin lağvedilmesinin hemen ardından 1847 yılında; Diyarbekir, Cizre, Van ve Hakkâri'yi kapsayan bölgede "Kürdistan Eyaleti" kurulmuştur. Eyaletin tesis edilmesiyle birlikte Hakkâri'nin de içinde bulunduğu bölgede Tanzimat uygulanmaya başlanmıştır. 1849 yılında bölgede ikamet eden son Hakkâri Mîri Nurullah Bey'in de sürgüne gönderilmesinin ardından, aşiretli-aşiretsiz Kürt ve Nasturilerin yoğun bulundukları Hakkâri, Kürdistan Eyaleti'nden ayrılarak "Hakkâri Eyaleti" olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. Hakkâri Eyaleti'nin kurulmasıyla beraber bölgede Tanzimat'ın uygulanma alanı daha da genişlemiş ve Hakkâri'ye ilk defa merkezden memurlar gönderilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti, memurların "dirayetli ve vukuflu" olmalarına özen göstermiş ve yerel güçleri de Hakkâri yönetimine dahil etmişse de sorunlar/çatışmalar son bulmamış, idârî bir boşluk meydana gelmiştir. Kürt beylerinin/mîrlerinin tasfiye edilmelerinin ardından ortaya çıkan bu idâri boşluk, seyyidler/şeyhler tarafından doldurulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, "19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri"nin idârî ve sosyal yapısı"na odaklanan çalışma, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında Tanzimat sonrası merkezileşme politikalarının Hakkâri ve çevresine etkilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. 19. yüzyılın ilk yarısında Hakkâri, tarih disiplini içerisinde şimdiye kadar bir bütün olarak incelenmemiş ve bu yönde bir boşluğun olduğu görülmüştür. Bu yöndeki boşluğu doldurmayı hedefleyen çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Hakkâri Emirliği'nin tarihçesi; ikinci bölümde Tanzimat Fermanı'nın Hakkâri ve çevresinde etkileri ve sonuçları; üçüncü bölümde ise Hakkâri'nin etnik, sosyal ve dini kimliğini oluşturan aşiretler/konfederasyonlar ele alınmıştır.Doctoral Thesis Cebel-i Lübnan'da kimliksel varoluşlar: Dürzîler ve Marunîler (1820-1860)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Yiğit, Sibel Ceylan; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüAkdeniz'in doğu kıyısında yer alan Lübnan, XIX. yüzyıldan itibaren yabancı güçlerin siyasî ve dinî amaçlı faaliyetlerine sahne olmuştur. Lübnan'ın sahip olduğu jeopolitik konum ve bünyesinde barındırdığı etnik/dinî unsurlar, bir yandan dış müdahalelere fırsat sunarken diğer yandan da hassas dengeler üzerinde sürdürülen toplumsal ilişkileri ortaya çıkarmıştır. Zira Lübnan'ın toplumsal yapısını oluşturan etnik/dinî kimlikler çoğu zaman ülkedeki çatışma ve kaos ortamının temel nedeni olarak kabul edilmektedir. Cebel-i Lübnan'da XIX. yüzyılda yaşanan gerilimler ve çatışmalarda bölgenin iki başat toplumsal grubu olan Marunîler ile Dürzîler arasındaki güvensizlik duygusunun önemli bir rol oynadığı aşikârdır. Bu iki grubun birbirlerine karşı duyduğu güvensizlik ve bu nedenle ikisinin de güvenliğini arttırmak için verdiği mücadele çoğu kez dış destek ihtiyacını doğurmuş ve yabancı güçlerin bölgeye müdahalesinin yolunu açmıştır. Bu bağlamda çalışmamızda, 1820-1860 tarihleri arasında Marunîler ile Dürzîler arasındaki gerilimlerin ve çatışmaların arkasında yatan muhtelif nedenler, tarafların bekalarını korumaya yönelik kaygıları, toplumlararası güvensizlik duygusu ve dış müdahalecilik kavramı ön plana çıkarılarak tarihsel bir süreklilik içerisinde ele alınmaktadır. Bu minvalde çalışmamızda Lübnan'daki mezhepsel ve dinsel çeşitliliği referans noktası alarak mezkûr tarihler arasında yaşanan olaylar bağlamında Marunî ve Dürzî toplumlarının kendilerini ve çıkarlarını nasıl tanımladıkları, düşünce ve algılarının kimlik inşa sürecine etkileri, yabancı güçlerle ilişkileri ve yeni kimlik oluşumları karşısında merkezi otorite olan Osmanlı Devleti'nin bakış açısı incelenmektedir.Doctoral Thesis David George Hogarth'ın Şarkıyatçı Yönü ve Arap İsyanı'ndaki Rolü (1862-1927)(2024) Yelbaşı, Caner; Yelbaşı, Caner; Department of History / Tarih Bölümüİngiltere İmparatorluğu emperyalist ve sömürgeci politikalarını Asya, Amerika, Avusturalya ve Afrika kıtalarında uzun yıllar boyunca sürdürdü. İmparatorluğun ve İngiliz kraliyet tacının egemenliğinin bu kıtalarda devam etmesi için siyasi, askeri, dini, ticari, bilimsel kurumlara bağlı kişiler mücadele verdi. Kurumlara bağlı kişilerin amacı devletlerinin emperyalist politikasını düşman devletlere karşı korumak, geliştirmek ve yüceltmekti. Kurumlar bu görevi yaparken birlikte hareket etmekte ve bazen de birbirini destekleyen girişimlerde bulunmaktaydılar. Bilimsel kurumlar da bu bağ içinde gereken desteği almakta ve devletin emperyalist politikasına destek sağlamaktaydı. Bilimsel kurumlara bağlı üniversiteler, araştırma fonları, müzeler, resmi ve özel kütüphaneler gibi bilim yuvaları görevlendirdikleri oryantalistleri, Asya, Balkanlar ve Orta Doğu'ya araştırmaya gönderdi. Doğu bilimcileri gittikleri bölgelerin tarihi, arkeolojisi, jeolojisi, botaniği ve coğrafyası üzerinde çalıştılar. Ayrıca oryantalistler bilim şemsiyesi altında! ülkelerinin siyasi ve askeri çıkarları için hizmet ettiler. Müsteşrikler, çalıştıkları topraklarda edindikleri tecrübeleri daha sonra devletlerinin emperyalist ve sömürgeci politikalarına hizmet etmek için de görev aldılar. 19. yüzyılının üçüncü çeyreğinden sonra ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde oryantalist David George Hogarth da bilim yuvası olan Oxford Üniversitesi, The British Museum, Filistin Araştırma Fonu ve Ashmelon Muesum'un desteğiyle Balkanlar, Anadolu, Suriye, Mısır ve Lübnan'a gelerek bilimsel araştırmalarda bulundu. Hogarth bilimsel araştırmaları esnasında gittiği yerlerin kültürü, tarihi, jeolojisi, coğrafyası ve arkeolojisi hakkında detaylı inceleme yaparak bilgi topladı. Bu bölgeler hakkında tecrübe kazanan Hogarth daha sonra I. Dünya Savaşı'nda ülkesinin emperyalist ve sömürgeci politikası için Mısır'da Arap Bürosu'nda istihbarat subayı olarak çalıştı. Bu çalışmada, Hogarth'ın örneğinde; İngiltere İmparatorluğu'nda, oryantalizm-emperyalizm ve siyaset-bilim arasında nasıl bir bağın oluştuğu konusu ele alındı. Ayrıca Hogart'ın Arap isyanında ne gibi rol aldığı konusuna değinildi.Doctoral Thesis Diyarbekirli Kimlikler Bağlamında Ziya Gökalp(2024) Deniz, Ahmet; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüZiya Gökalp'in fikirlerinin oluşmasında hayatının büyük kısmının geçtiği Diyarbekir etkili olmuştur. Diyarbekir, Osmanlı'nın son dönemine kadar farklı etnik ve dini kimliklere sahip unsurların birlikte yaşadığı imparatorluğun en kozmopolit vilayetlerinden biriydi. Gökalp gençliğinin ilk yıllarında okuduğu Namık Kemal'den etkilenerek Osmanlıcılık düşüncesini savunmuştur. Dr. Abdullah Cevdet'in Diyarbekir'de görev yaptığı yıllarda modern bir muhalefet örgütü olan İttihat ve Terakki ile tanışan Gökalp ve Diyarbekir eşrafının cemiyete katılmaları ideolojik kaygılardan daha çok nüfuz mücadelesi nedeniyle olmuştur. Sultan II. Abdülhamid dönemi, aynı zamanda Diyarbekirli kimlikler arasında değişimlerin başladığı bir dönemdir. Ermeni meselesinin Diyarbekir'deki yansımaları ve Sultan'ın Ermenilere karşı aşiretleri desteklemesi gibi nedenlerle bu süreçte Ermeniler, eşraf ve aşiretler arasında bir takım sorunlar ve çatışmalar yaşanmıştır. Bu süreç Gökalp'in ve Diyarbekir eşrafının II. Abdülhamid yönetimine muhalif bir hareket olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katılmalarına neden olmuştur. Meşrutiyet öncesinde Diyarbekir'de Ermeniler ve aşiretlerle mücadele edenler genel olarak İttihatçı eşraftı. Gökalp, Meşrutiyet öncesinde Diyarbekir'de etkili olan Hamidiye Alaylarına mensup Milli İbrahim Paşa'ya karşı şehir ahalisini organize etmesine rağmen bir sonuç alamamıştır. Meşrutiyet'in ilanı sonrasında Diyarbekir'de İttihat ve Terakki'nin şubesini kuran Gökalp, ilk olarak Abdülhamid'in şehirdeki müttefikleri ile mücadele etmiştir. Ardından İttihat ve Terakki'nin şehirde hâkim güç olmasını sağlamak için valiler, memurlar ve İttihat ve Terakki karşıtı eşrafla mücadele ederek, İttihatçıların şehirde hâkim güç olarak ortaya çıkmasını sağlamıştır. Gökalp'in İttihat ve Terakki'nin genel merkez üyesi olmasının ardından benimsediği Türkçülük düşüncesi çerçevesinde, 1910-1918 yılları arasında, Diyarbekir'de aşiretler, Ermeniler ve Kürtlere yönelik politikaların belirlenmesinde etkili olmuştur. Cumhuriyet'e geçiş sürecinde ise yazdığı makalelerle yeni yönetime, unsurlara yönelik politikaların belirlenmesi konusunda rehberlik etmiştir. Tezimizin birinci bölümünde Gökalp'in hayatı ve düşünce serüveni, ikinci bölümde Diyarbekirli eşraf ve aşiretler arasındaki mücadele, üçüncü bölümde Gökalp'in Ermenilere yönelik faaliyetleri ve düşüncesi, dördüncü bölümde ise Kürtler ve Kürt aşiretlerine yönelik Gökalp'in söylemleri ve İttihat ve Terakki'nin uygulamaları izah edilmeye çalışılmıştır. Gökalp'in Diyarbekirli kimliklere yönelik faaliyetleri ve söylemleri yazmış olduğu makaleler, arşiv belgeleri, hatıratlar gibi dönemin kaynakları üzerinden incelenmiştir. Ayrıca Gökalp'in merkezinde yer aldığı ve unsurlara yönelik alınan kararlarda etkisi olduğu İttihat ve Terakki'nin Diyarbekir'e yönelik politikaları ve şehirdeki İttihatçı çevrenin etkisine de odaklanılmıştır.Doctoral Thesis Hamidiye alayları ve sosyo-politik etkileri (1890-1908)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Ertekin, Abdusselam; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüGeç dönem Osmanlı Devlet'inin tarihi, yakın zamana kadar bir gerileme perspektifinden anlatılagelmiştir. Devlet idaresindeki aksaklıklara işaret eden çoğunluğu Avrupa-merkezli bu anlatılar, modernleşen Avrupa karşısında durağan, kendini yenileyemeyen ve doğrusal olarak gerileyen bir Osmanlı Devleti anlatısını yeniden üretmiştir. Yakın dönemde yapılan çalışmalar bu sorunlu tarihsel yaklaşımı eleştirmiş ve gerileme anlatısını alaşağı etmiştir. 19. yüzyılın son on yılında Osmanlı merkezi idaresinin geliştirdiği yeni bir kurumsal mekanizma olan Hamidiye Alayları, Osmanlı Devlet mekanizmasının dinamizmini anlamak açısından bize çok önemli bir perspektif sunmaktadır. Hamidiye Alayları göçebe, yarı göçebe Sünni/Müslüman aşiretlerden teşkil edilmiştir. Bu bağlamda Hamidiye Alayları, Sultan II. Abdülhamid'in İttihad-ı İslam politikasına uygun hatta İttihad-ı İslam'ın milis güçleri olarak tasarlanmıştır. Bu minvalde, araştırmanın konusu, Sultan II. Abdülhamid tarafından Türk-Kürt-Arap aşiretlerinden teşkil edilmiş olan ve II. Abdülhamid'in kendi adını verdiği Hamidiye Alaylarının kuruluşu, amacı ve sosyo-politik yapıyı ne derece etkilediği ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışma, 1890-1908 yıllarını kapsamaktadır. Bu çalışmanın temel kaynağı Başbakanlık Osmanlı Arşivi olmuştur. Çalışmada, arşiv belgelerinden olabildiğince istifade edilmiştir. Bunun yanında bölgedeki İngiliz konsolosluk raporlarında Hamidiye Alaylarına ait belgeler büyük bir titizlikle işlenmiştir. Çalışma, 4 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Hamidiye Alaylarının kuruluşu, ikinci bölümde Hamidiye Alaylarının amacı, üçüncü bölümde Hamidiye Alaylarının yayılması ve merkezi otoriteye intibakı ve dördüncü bölümde Hamidiye Alaylarının toplumsal yapıya etkileri şeklinde ele alınmıştır.Doctoral Thesis İmparator Traıanus'un Euphrates (Fırat) Ötesindeki Doğu Politikası(2025) Erdem, Burak; Bozkurt, Abdülbaki; Bozkurt, Abdülbaki; Department of History / Tarih BölümüBu tezde Roma İmparatorluğu'nu doğuda en geniş sınırlara ulaştırarak Roma'ya 'Altın Çağ'ını yaşatan, en iyi beş imparatordan biri olarak kabul edilen Optimus ve Parthicus ünvanlarına sahip Marcus Ulpius Traianus'un, Euphrates (Fırat) Nehri'nin ötesindeki politikaları incelenmektedir. Traianus'un doğu politikalarını oluşturan temel unsur, Parthlarla yapmış olduğu mücadelelerdir. İmparatorluğun Parth Krallığı'na karşı yürüttüğü seferler arasında belki de en büyük, en başarılı ve en kötü kaydedilmiş olanı Traianus'un seferleri olduğu söylenebilir. İmparator Traianus'un bu seferleri, hangi amaçla ve ne şekilde gerçekleştirdiği belirsizliğini korumaktadır. Bu çalışmayla, söz konusu belirsizliklerin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Çalışmanın kapsamı, Traianus'un 113-117 yılları arasında gerçekleştirdiği büyük doğu seferleriyle ilgili olsa da araştırma dört yıl ile sınırlandırılmamaktadır. Çalışmada Traianus Dönemi'nin iyi anlaşılabilmesini sağlamak amacıyla imparatorluğun Augustus ile başlayan emperyal stratejisi, Traianus'tan önceki Romalı yöneticilerin doğudaki savaşları ile Nebati Krallığı'nın 106 yılındaki ilhakına da yer verilmektedir. Yine bu kapsamda, Traianus'un Yahudilere ve Hristiyanlara karşı tutumu da incelenmeye çalışılmaktadır. Tezde, birincil kaynaklar olarak Antik Çağ yazarlarının aktardıklarıyla birlikte modern tarihçilerin çalışmaları sentezlenerek epigrafik, arkeolojik ve nümizmatik kanıtlardan yararlanılmaktadır. Son yıllarda Türkçe olarak Roma İmparatorluğu üzerine çok sayıda kitap ve makale yayınlansa da doğrudan Traianus'un yaşam öyküsü ve Euphrates Nehri ötesindeki faaliyetleri kapsamlı bir çalışmada ele alınmamaktadır. Bu bağlamda doktora tezi, yapılan ilk özgün çalışma olma özelliğine sahiptir. Italia dışında doğan ilk imparator olan Traianus, Mezopotamya'yı boyunduruk altına alan ve Roma'nın doğudaki en güçlü rakibi konumundaki Parth Krallığı'nın kışlık başkenti Ctesiphon'u ele geçiren ilk Romalı olmuştu. Nihayetinde Büyük İskender'den bu yana doğuda böylesine büyük fetihleri gerçekleştirme başarısı gösteren ilk imparator olan Traianus, seleflerinin kurduğu hayali gerçeğe dönüştürmüştü. Bununla birlikte çalışma, imparatorun Yahudilere karşı Roma'nın emperyal uygulamalarını sürdürdüğünü ve farkında olmadan Hristiyanlığa büyüme özgürlüğü verdiğini de ortaya koymaktadır. Yaklaşık dört yıl süren doğu seferlerinde yalnızca Hatra kuşatmasında başarısız olan Traianus, askeri kayıplarının artıp hastalığının da ilerlemesi nedeniyle 117'de Antiochia'ya geri çekilmek zorunda kalmış ve Roma'ya dönüş yolunda hayatını kaybederek Italia dışında ölen ilk imparator olarak da tarihe geçecektir.Doctoral Thesis İmparatorluk ve Emirlik: Erdelan Emirliği Osmanlı ve İran İmparatorlukları arasında bir Kürt emirliği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Açar, Cafer; Özcoşar, İbrahim; Açar, Cafer; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih Bölümü; Kurdish Language and Culture Programme / Kürt Dili ve Kültürü ProgramıBu araştırmanın konusu Erdelan Emirliği'nin Osmanlı ve İran imparatorlukları (Safeviler, Afşarlar, Zendler ve Kaçarlar) ile olan münasebetleridir. On ikinci yüzyılın sonlarına doğru Şehrezor merkezli olarak kurulan Erdelan Emirliği Kürt emirlikleri içinde en önemli ve etkili olanlardan birisidir. On altıncı yüzyılın ortalarına kadar Şehrezor bölgesinde bağımsız ve yarı bağımsız bir şekilde varlık gösteren Erdelan Emirliği, Osmanlı ve Safevilerin Şehrezor'da hakimiyet kurmak için mücadele ettikleri dönemlerde bölgedeki dengelerinin oluşmasında büyük bir etkiye sahip olmuştur. Osmanlı-İran sınırında bulunan Erdelan Emirliği stratejik konumunun verdiği avantajı değerlendirerek ve adı geçen imparatorluklar arasında denge stratejisi izleyerek uzun süre siyasi varlık göstermeyi başarmıştır. On yedinci yüzyılın başlarında İran merkezi devletlerine bağlı olarak hakimiyetini sürdüren emirlik, İran'da yürütülen merkezileşme politikaları sonucunda Kaçarlar devrinde, 1867 yılında ortadan kaldırılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde emirlik örgütlenmesinin doğru anlaşılması için Kürt toplumunda uzun süre varlık göstermiş olan aşiret kurumu incelenmiş, birçok aşiret ve aşiret konfederasyonunu bünyesinde barındıran ve aşiretin üst formu olarak değerlendirilen emirlik idaresi Erdelan Emirliği özelinde tartışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde İran-Erdelan, üçüncü bölümünde de Osmanlı-Erdelan münasebetleri; Osmanlı, İran ve Erdelan dönem kaynaklarına, arşiv belgelerine, araştırma eserlere ve seyyahların notlarına bağlı olarak irdelenmiştir. Erdelan Emirliği'ni diğer Kürt emirliklerinden ayıran önemli bir nokta, emirlik bünyesinde gelişen tarih yazıcılığı geleneğidir. Gerek Erdelan kaynakları ve gerekse Osmanlı-İran kaynakları çalışmanın literatür taraması bahsinde işlenmiş, adı geçen eserler genel hatlarıyla tanıtılmıştır. Erdelan mirlerini bölgenin etkili güçlerinden kılan temel faktörler; Osmanlı ve İran imparatorlukları arasında bulunmanın verdiği avantajı iyi değerlendirmeleri, Kürt aşiret kuvvetlerinin askeri desteğinden yararlanmaları ve Kürt coğrafyasının sağladığı doğal koruma özelliğini etkili kullanmalarıdır. Bunlar çalışmada ulaşılan temel sonuçlardır.Doctoral Thesis Şeyh Mahmud Berzenci ve Siyasi Faaliyetleri 1918-1931(2024) Dinç, Fasih; Dinç, Fasih; Department of History / Tarih BölümüBu çalışma Şeyh Mahmud Berzenci'nin siyasi hayatını kendi dönemine ait gelişmeler çerçevesinde ele alan bir araştırmadır. 1881-1956 yılları arasında yaşayan Şeyh Mahmud Berzenci, Osmanlı İmparatorluğunun son yirmi yılında bölgedeki gelişme ve değişimlere şahit olmuş, bölge insanının belleğinde önemli izler bırakmıştır. 1909 yılında babası Şeyh Said'in Musul'da öldürülmesiyle beraber Berzenci ailesinin lideri olan Şeyh Mahmud, İttihat ve Terakki Partisinin yönetim anlayışına ters düşmüş, ancak Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Osmanlı Devleti saflarında İngilizlere karşı Irak Cephesinde, Ruslara karşı da İran sınırında savaşmıştır. Bölgenin İngilizlerce işgali neticesinde Süleymaniye merkezli Kürt Hükümeti'nin başkanı olan Şeyh Mahmud, İngilizler ile Derbendi Baziyan'da yapılan savaşta esir düşmüş ve Hindistan'a sürülerek hapsedilmiştir. Üç yılı aşkın bir hapis ve sürgün hayatından sonra Süleymaniye'ye dönen Şeyh Mahmud, İngiliz işgaline karşı kısa süre sonra mücadeleye kaldığı yerden devam etmiştir. İran sınırındaki dağlık alanda İngiliz ve Irak ordusuna karşı mücadele eden Şeyh Mahmud, 1931 yılında İngiliz yönetimi ile anlaşmak zorunda kalmıştır. Bu tarihten sonra sakin bir hayat yaşayan Şeyh Mahmud 1956 yılında vefat etmiştir. Anahtar Kelimeler: Şeyh Mahmud Berzenci, Kürtler, İngilizlerDoctoral Thesis Van ve Çevresinde Eğitim Faaliyetleri (1862-1914)(2025) Gürhan, Veysel; Gürhan, Veysel; Department of History / Tarih BölümüBu çalışma, Osmanlı'nın son devrinde önemli hale gelen eğitimde modernleşme gayretinin hangi amaçla yapıldığı ve bu amacın taşraya ne şekilde tesir ettiğinin ortaya çıkarılmasını hedeflemektedir. Bu amaç için yer olarak Van ve çevresi, zaman olarak 1862-1914 yılları arası seçilmiştir. Çalışmada ana kaynak olarak arşiv belgeleri, salnâmeler ve resmi yayınlar kullanılmıştır. Ayrıca çeşitli bilim dallarındaki telif eserler, makaleler ve süreli yayınlardan da faydalanılmıştır. Çalışmamız, giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, araştırmanın amacı ve önemi ile araştırmada hangi yöntem ve kaynakların kullanıldığı açıklanmıştır. Bunun yanında çalışmanın daha iyi anlaşılması için Van ve çevresinin kısa tarihi irdelenmiştir. Birinci bölümde, Osmanlının Tanzimat öncesi eğitim kurumları arasında bulunan sıbyan okulları ve medreseler ele alınmıştır. İkinci bölümde, Tanzimat sonrası eğitim kurumlarından ibtidâî okullarıyla birlikte konunun daha iyi anlaşılması amacıyla modernleşme ve eğitim kavramları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde Tanzimat sonrası eğitim kurumlarının devamı olan rüşdiye, îdâdî ve dârülmuallimîn okulları ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise gayrimüslim ve yabancı eğitim kurumları ele alınmıştır. Sonuç kısmında; açıldıkları tespit edilen Tanzimat öncesi eğitim kurumları, Tanzimat sonrası eğitim kurumları ve yabancı eğitim kurumlarının birbirleriyle benzerlik ve farklılıkları, hangi sorunlarla karşılaştıkları, bu sorunları aşıp aşamadıkları ve merkezde oluşturulan programın yerelde ne kadar uygulanabildiği ile ilgili değerlendirmeler ele alınmıştır. Netice itibariyle, Osmanlının Tanzimat Dönemi'nde eğitimde yaşanan yenileşmenin gerekli olduğu, Osmanlının, bu yenileşmeyi gerçekleştirmek için çalışmalar yürüttüğü ortaya çıkmış ancak çeşitli nedenlerle hedeflenen sonuca tam olarak ulaşılamadığı tespit edilmiştir.Doctoral Thesis XIX. yüzyıl Hakkâri ve çevresinde Kürt-Nasturi ilişkileri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Deniz, Mehmet Sabri; Özcoşar, İbrahim; Özcoşar, İbrahim; Department of History / Tarih BölümüKürtlerin ve Nasturilerin Hakkâri emirliğinin bünyesinde tarihî süreç içinde geliştirdikleri idarî, askerî, hukukî ve malî ilişkiler, XIX. yüzyılda bölgeyi ziyaret eden seyyahların, misyonerlerin ve askerî uzmanların dikkatini celbetmiştir. Dağlık coğrafyası, Osmanlı-İran sınır bölgesindeki konumu ve aşiret şeklinde örgütlenmiş toplumsal yapısı sayesinde Hakkâri emirliği, merkezî otorite ile oldukça esnek ilişkiler geliştirmiştir. Ayrıca idari ve askerî gücünü Kürt ve Nasturi aşiretleri oluşturduğu için bir "Müslüman-Hıristiyan konfederasyonu" olarak nitelendirilmiştir. XIX. yüzyılda merkezîleşme politikalarının bölgede yürürlüğe konulmasıyla Kürtlerin Nasturilerle olan söz konusu ilişkilerinde önemli gelişmeler yaşandı. 1840'lı yılların başından itibaren Hakkâri emirliğinin müstakil idarî yapısı kademeli olarak tasfiye edildi. Bedirhan Bey'in Hakkâri ve çevresinde merkezî bir idarî yapı oluşturma gayretiyle Nasturi aşiretleri üzerine düzenlediği saldırılar, Kürt-Nasturi ilişkileri açısından bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir. Çünkü söz konusu saldırılarla beraber Kürt-Nasturi ilişkilerinde ciddi bir bozulma yaşanmaya başlanmıştı. Ancak Hırvatalı Mehmet Ağa isyanı sırasında ve sonrası süreçte Kürt ve Nasturi aşiretleri arasında oluşan ittifak ilişkileri, söz konusu saldırıların iki unsurun birbiriyle olan ilişkilerinde ciddi bir tahribat oluşturmadığını göstermektedir. Bu çerçevede hazırlanan "XIX. Yüzyıl Hakkâri ve Çevresinde Kürt-Nasturi İlişkileri" adlı çalışma üç ana bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde Hakkâri ve çevresinde Osmanlı hâkimiyetinin tesis edilmesi ve her iki unsurun bu süreçte merkezî otorite ile geliştirdiği ilişkiler ele alındı. İkinci bölümde Hakkâri emirliğinin tasfiyesi ve Nasturi ıslahatı konuları Osmanlı merkezîleşmesi bağlamında değerlendirildi. Son bölümde ise Kürt-Nasturi ilişkileri, "Hakkâri Emirliği" ve "Merkezîleşme Süreci" şeklinde bir bütün olarak iki ayrı dönemde izah edilmeye çalışıldı.